Logo

9. Hukuk Dairesi2025/56 E. 2025/2078 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin yurt dışında çalışan işçinin işçilik alacakları davasında Rusya Federasyonu hukukuna göre zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesindeki sürenin zamanaşımı süresi olduğu ve davanın bu süre geçtikten sonra açıldığı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde ince işler kalfası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedilerek müvekkilinin Türkiye'ye gönderildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkil Şirkette çalışması bulunmadığını, husumet, yabancı hukuk ve yetki itirazlarının bulunduğunu, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iş sözleşmesinden doğan taleplerde talebin tâbi olduğu esasa uygulanan hukukun zamanaşımı ve hak düşürücü süre bakımından da yetkili olduğu dikkate alındığında Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması gerektiği, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde belirtilen sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olup resen dikkate alınması gerektiği, davacının iş sözleşmesinin 19.01.2016 tarihinde sona erdiği, davanın ise 04.02.2020 tarihinde açıldığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesine göre dava tarihi itibarıyla hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından iş görme edimi fiilen davalı Şirketin Rusya'da bulunan işyerinde yerine getirilmiş olup mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğu, davacıya çalıştığı dönemde ücretinin yabancı para birimi ile ödendiği, mutad işyeri hukukunun tüm hükümleri ile uygulanması gerektiği gibi geçerli nedenin somut olarak ortaya konmamış olmasına göre içtihat değişikliğine dayanılarak sürenin kaçırıldığının kabul edilmemesinin yerinde olduğu, davacı tarafça Rusya'daki çalışmasına ait iş sözleşmesinin 19.01.2016 tarihinde feshedildiğinin bilindiği açık olmakla iş sonu tarihi olan 19.01.2016 tarihinden sonra da davacının bir daha işe çağrılmaması ve dava tarihi birlikte nazara alındığında Rusya'daki çalışma dönemi yönünden başvurma sürelerinin dolduğu, davacının istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, taraflarca yapılan yargılama giderinin kendi üzerlerine bırakılıp arabuluculuk ücretinin ise haksız çıkan davacıdan tahsiline karar verilmesinde hata saptanmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davalının cevap dilekçesinde ve ıslaha karşı beyan dilekçesinde dava konusu uyuşmazlığa 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini öne sürdüğünü, bu hususa ilişkin usuli kazanılmış haklarının korunması gerektiğini,

2. Yargıtay tarafından içtihat değişikliğine gidilmesinin olağan bir durum olduğunu ancak bu değişikliğin uygulanabilmesi için Yargıtay Dergisinde veya başka yolla yayımından sonra açılacak davalara uygulanması gerektiğini,

3. Somut uyuşmazlığa Rusya hukukunda yer alan mahkemeye başvuru süresine ilişkin hükümlerin uygulanmasının mümkün olmadığını,

4. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nda zamanaşımı veya hak düşürücü süre kavramı bulunmadığını,

5. Dava konusu uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,

6. İmzalanan matbu sözleşmeye dayanılarak hukuk seçimi yapıldığından bahsedilemeyeceğini,

7. Yapılan yargılama gideri ve arabuluculuk ücretlerinin davalıya yükletilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve yargılama giderine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 392. maddesi şöyledir:

"Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.

Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."

Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde sözü edilen sürelerin Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça da usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de söz konusu sürelerin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalı olmakla birlikte, bu hata sonuca etkili olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.