Logo

Ceza Genel Kurulu2015/32 E. 2016/272 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanıkların hırsızlık suçundan beraatlerine ilişkin hükmün Özel Dairece bozulmasına karşın yerel mahkemenin direnmesi üzerine, sanıklardan birinin aleyhe olan bozmaya karşı beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceği hususunda uyuşmazlık çıkmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Aleyhe bozma kararına karşı tüm sanıkların beyanlarının alınmasının zorunlu bir usul hükmü olduğu ve savunma hakkının kısıtlanamayacağı ilkesi gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Asliye Ceza

Hırsızlık suçundan sanıklar ... ve ...'un beraatlerine ilişkin, .... Asliye Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen .... Ceza Dairesince .... gün ...-... sayı ile;

“Olay tutanağına göre, isimsiz bir ihbar üzerine olay yerine gelen kolluk güçlerinin yakınana ait dükkanın kepengini yere bağlayan halkanın kesildiğini, olay yerinden yaklaşık on metre uzaklıkta ... plakalı aracın park halinde olduğunu görmeleri üzerine yaptıkları incelemede, aracın kapılarının açık olduğunu arka koltuk üzerinde büyükçe bir tel kesme makasının bulunduğunu, aracın motorunun sıcak olduğunu tespit etmeleri; sanıkların aşamalarda alınan beyanlarında, söz konusu aracı kendilerinin kiraladıklarını kabul etmeleri, yine savunmalarında olay gecesi fazla miktarda alkol almaları nedeniyle aracı park ederek yakındaki bir parka giderek yattıklarını beyan etmelerine karşın, aracın motorunun halen sıcak olması, suçun işlenmesine elverişli demir kesme makasının aracın arka koltuğunda bulunması, dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, hırsızlık suçunun sübut bulduğunun anlaşılması karşısında; sanıkların yüklenen suçtan mahkumiyetleri yerine, kanıtların taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile beraatlarına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise ... gün ve ... sayı ile;

“Olayla ilgili tutulan tutanak ve tanık anlatımı irdelendiğinde sanıkları bizzat hırsızlık yapmaya çalışırken görmedikleri, sadece kimin tarafından eşkalin verildiği belli olmaksızın verilen anons üzerine sanıkların kiraladıkları otomobile doğru gelirken yakaladıkları, ayrıca arabanın içinde makas yakaladıklarını belirttikleri anlaşılmış bu tutanak ve tanık beyanlarıyla sanıkların atılı suçu işledikleri sonucuna ulaşmak mümkün olmamıştır” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli 23.12.2014 gün ve 72696 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların üzerine atılı hırsızlık suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, aleyhe olan bozma kararına karşı tüm sanıkların beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Yerel mahkemece, aleyhe bozma kararından sonra yapılan yargılamada sanık ...'dan istinabe suretiyle aleyhe bozmaya karşı diyeceklerinin sorulduğu ancak, sanık ...'nın adresine çıkartılan duruşma gününü bildirir davatiyenin usule uygun şekilde tebliğ edilmesine karşın duruşmaya katılmayan sanığın hazır bulundurulması sağlanarak aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan yokluğunda önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup aynı kurala 5271 sayılı CMK'nun 307/2. maddesinde de yer verilmiştir. Anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkanı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.

Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/3. maddesi uyarınca ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın vazgeçilmez ve en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK'nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun istikrarlı uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.

Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;

Yerel mahkeme hükmünün Özel Daire tarafından aleyhine bozulması nedeniyle bozmaya karşı sanıklardan ...'nın beyanının alınması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam olunarak yokluğunda direnme kararı verilmesi 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesine aykırıdır.

Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usuli nedenden dolayı direnmeye konu tüm sanıklar yönünden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- .... Asliye Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanık ...'nın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden direnmeye konu tüm sanıklar yönünden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.