Logo

Ceza Genel Kurulu2015/566 E. 2016/190 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bozma kararına karşı direnen yerel mahkemenin, yeni bir hüküm kurup kuramayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin bozma kararına karşı direnme kararı vermesi durumunda, CMK'nın 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurması gerektiği, aksi halde kararın hüküm fıkrası yokluğundan dolayı usul eksikliği sebebiyle bozulacağı gözetilerek, direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Kararı Veren

Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Asliye Ceza

Karşılıksız yararlanma suçundan sanığın beraatine ilişkin, İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.12.2012 gün ve 122-666 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 28.10.2013 gün ve 26229-30739 sayı ile;

“02.07.2012 tarihinde kabul edilerek, 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun geçici 2. maddesinin l. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2. fıkrası gereğince, şikâyetçi kurumun zararını tazmin etmesi halinde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilerek, sanığın kurumun zararını giderip gidermediği sorularak, giderilmediğinin tespiti halinde kurumun zararını gidermesi halinde hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunularak ve 6 aylık süre de beklendikten sonra ve sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi ise 15.05.2014 gün ve 471-249 sayı ile;

“Beraat hükmünün, ceza verilmesine yer olmadığına kararına göre sanık lehine olduğu, beraat kararı verilebilecek durumlarda CMK'nun 223/9. maddesinde de belirtildiği gibi ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilemeyeceği, mahkememizin 2012/122 esas ve 2012/666 esas sayılı dosyasında da gerekçede bu hususun değerlendirildiği, sanığın borcunu ödemiş olmasının veya belirtilen sürede ödeyecek olmasının sonuç cezayı etkilemeyeceği" gerekçesiyle ilk hükümde direndiğini belirtmekle yetinerek hüküm kurmamıştır.

Bu kararın da katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.06.2015 gün ve 325436 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanığa, katılan kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanunun geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunularak hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden beraat kararı verilmesinin isabetli olup olmadığının tespitine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ilk hükmünde direnen yerel mahkemenin hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığının öncelikle tespiti gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda ilk hükümde direnilmesine karar verilmesiyle yetinilip yeni hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmuş olmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken, CMK'nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hal CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 308/1. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.

Ceza Muhakemesi Kanununun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı kanunun 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 gün ve 489-12 sayılı kararı başta olmak üzere pek çok kararında aynı sonuca ulaşılmıştır.

Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;

Mahalli mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış ve bozulmakla tamamen ortadan kalkan önceki hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, CMK'nun 223, 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan "hüküm" kısmı eksik bırakılmıştır.

Bu itibarla, sair yönleri incelenmeyen direnme kararının hüküm fıkrası bulunmaması usulü eksikliği nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.05.2014 gün ve 471-249 sayılı kararının, hüküm fıkrası bulunmaması usulü eksikliği nedeniyle BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.04.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.