"İçtihat Metni"
Mahkemesi:Ağır Ceza Mahkemesi
Sanık ...'ın devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2012 tarih ve 100-645 sayılı kararıyla 765 sayılı TCK’nın 125, 59/2, 31, 33 ve 40. maddeleri gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, bu karara karşı sanık müdafisi tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 14.11.2013 tarih ve 6664-13617 sayılı kararıyla;''...02.07.2004 tarihinde ... Valisi ç'ın aracına yönelik bombalı saldırı eylemine ilişkin olay tutanağı, keşif tutanakları, otopsi raporları, adli raporlar, ekspertiz raporları, ev arama tutanakları, varsa ihbar tutanakları ve suçun sübutunu ve vasfını belirlemeye yarayacak tüm bilgi ve belgeler ile aynı eylem nedeniyle ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/40 esas sayılı dosyasında yargılamaları yapılanç'in kolluk, savcılık sorgu ve mahkeme beyanları ile anılan dosyada tanık olarak dinlenen..(K).'ün aşamalardaki beyanları ile teşhis tutanakları, yine aynı eylem nedeniyle ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/79 esas sayılı dosyasında yargılanan ç'un aşamalardaki beyanları ile aynı dosyada ifadesi bulunan ç (K) ç ...'in beyanları ve teşhis tutanaklarının aslı ya da onaylı örneklerinin getirtilip incelenerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,'' şeklinde açıklanan gerekçeyle bozulmasına karar verilmiş;Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.11.2015 tarihli ve 153-337 sayılı kararıyla bu kez sanığın 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5, TCK'nın 53, 58/7-9 ve 63. maddeleri gereğince mahkumiyetine, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan temyiz başvurusunu inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 23.03.2017 tarih ve 7458-3500 sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiş;Daire üyesi ç;''Sanık hakkında silahlı terör örgütü üyesi olmaktan kurulan hükme yönelik Cumhuriyet savcısının sanığın sübut bulan eyleminin devletin birliği ve ülke bütünlüğünü oluşturduğuna ilişkin temyiz isteminin yerinde görülmeyerek silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kurulan hükmün onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun kararına aşağıdaki gerekçelerle katılmak mümkün olmamıştır.Sanığın 1997 yılında çÜniversitesi Edebiyat Fakültesinde öğrenci iken PKK terör örgütü ile ilişki kurarak, örgüte eleman kazandırma, örgütün kır kadrosuna eleman ve lojistik malzeme aktarımı faaliyetlerinde bulunduğu, 1998 nevruzunda faaliyetleri nedeniyle deşifre olduğunu düşünerek, terör örgütünün kır kadrosuna katıldığı, kod adı alarak ç bölgesinde önce örgütün sözdeç saha komutanı Dr. ... Kod adlı teröristin korumalığını yaptığı, daha sonra ç Kod adlı terörist ile yakın ilişki içerisinde faaliyet gösterip, 2011 yılında eylem keşfi için geldiği ...’da sahte kimlikle yakalandığı hususunda kuşku yoktur.Sanık hakkında iddianamede 02.07.2004 tarihinde ... Valisi. hedef alan, 3 kişinin ölümü ve 23 kişinin yaralanması ile sonuçlanan bombalı saldırı eylemine... ..., . adlı kişilerle birlikte katıldığı iddia edilmiştir.Sanık hakkında İlk derece mahkemesi 27.11.2012 tarihli kararı ile sanığın amaç suçu işlemeye elverişli vahamet arz eden eyleme katıldığı kabul edilerek 765 sayılı TCK'nın 125 maddesi uyarınca mahkumiyetine karar vermiş, Yargıtay Yüksek 9. Ceza Dairesi eksik araştırma nedeniyle mahkumiyet hükmünü bozmuştur.Bozmaya uyan ilk derece mahkemesi sanığın ... Valisine yönelik gerçekleştirilen eyleme katıldığı hususunda mahkumiyetine yeterli delil elde edilemediği kabulüne yer vererek sanık hakkında geçitli suç olan silahlı örgüt üyesi olma suçundan mahkumiyet hükmü kurmuş, kurulan hüküm Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmiştir.Doktirinde amaç suç olarak nitelendirilen Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçu, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 125; ve suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 302 maddelerinde düzenlenmiş olup, amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli ... suça 765 sayılı TCK'nın 64 ve 65 maddeleri kapsamında asli yada feri fail olarak; 5237 sayılı TCK'nın 37, 38 ve 39 maddeleri kapsamında iştirak ve şerik olarak katılan kişilerin amaç suçun yani devletin birliğini ülke bütünlüğünü bozma suçunun doğrudan - müşterek (765 sayılı TCK yönünden ise asli) faili oldukları açıktır.Dosya kapsamında yer alan başka dosya sanıkları . ..., ., . ... . ... ..,., ., . 'ün aşama ifadeleri, teşhis tutanaklan, eylem evrakı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın 02.07.2004 tarihinde meydana gelen ... Valisine yönelik bombalı saldırı eyleminin planlama aşamasının eylem tarihinden altı ay önceden başladığı, sanığın bu amaçla kırsaldan ... iline de gelerek eylemi organize etmek suretiyle katıldığı, başka dosyalarda bu eylem nedeniyle mahkum olan diğer kişilerin de eyleme değişik aşamalarda dahil oldukları, eyleme katıldığı anlaşılan diğer dosya sanıklarından bazılarının sanığın adından söz etmemelerinin, bu kişilerin eylemin organizasyonun sanık tarafından yapılması sonrasında, eyleme değişik aşamalarda dahil olmalarından kaynaklandığı, sanığın örgütte bulunduğu konum ve ilişkili olduğu örgüt mensuplarının sanığın böyle bir eylemi planlayıp organize etmesi için uygun bulunmaktadır. Atılı suçu işlediği yukarıda adları yazılı başka dosya sanıklarının aşamalarındaki beyanlarından anlaşılan sanığın amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli iddia konusu ... suçu sübut bulmakla suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 125 ve suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 302/1 maddesinde yazılı devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunu oluşturduğu ve lehe olan 765 sayılı TCK'nın 125 maddesi uyarınca cezalandırılması lüzumu nedeniyle hükmün bozulması gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun onama düşüncesine iştirak etmiyorum.'' şeklindeki düşünceyle karşı oy kullanmış,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.07.2017 tarih ve 25588 sayı ile;''...Sanığın PKK terör örgütü üyesi olduğu konusunda Yüksek daire ile Başsavcılığımız arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu sanığın 02/07/2004 günü, 4 kişinin ölümüne ve 23 kişinin yaralnamsına sebep olan, dönemin ... Valisine yönelik suikast girişimine iştirakinin bulunup bulunmadığı, bu nedenle eyleminin ...nun 302/1 (765 s. ...nun 125) maddesine uyup uymadığına ilişkindir..KOD .'ün 25.11.2004 tarihinde kollukta şüpheli hakkında vermiş olduğu beyanıında, 02 Temmuz 2004 saat: 09.00 sıralarında ... Valisi .'ın Makam aracına ve konvoyuna yönelik olarak düzenlenen (4) vatandaşın öldüğü, (23) vatandaşın da yaralanması ile neticelenen bombalı saldırı eylemi sorulduğunda; "Ben bu olayı . bölgesine geldikten sonra . (K) isimli örgüt mensubundan duydum, . (K) bu olayı bana şöyle anlattı; "Bu eylem için tam altı ay sure ile hazırlık yapıldı, bu süre içerisinde sağlam keşif ve istihbarat çalışmaları yapıldı, halen .'da silahlı faaliyet yürüten .'lı . (K) isimli örgüt mensubu özel olarak eğitildi, hazırlıklar tamamlandıktan sonra .F (K) ... iline gönderildi" ayrıca bu olayın aşamalarını.Saha Komutan yardımcısı. (K)'ta .alanında bulunduğumuz sırada bize anlatmıştı. . (K)'un ... ilinden .'a ulaştığım telsiz muhaberesinden duydum. . (K) daha önce .'da bulunduğum dönemde o zaman ki . Saha Komutanı Dr. ... (K)'un korumalığını yaptığından kendisini tanıyorum, fotoğrafının gösterilmesi halinde teşhis edebilirim." şeklinde beyanlarda bulunduğu,.. KOD.'ün 25.11.2004 tarihinde yapmış olduğu Fotoğraftan Teşhisde, 02 Temmuz 2004 saat: 09.00 sıralarında ... Valisi Sayın ç' ın Makam aracına ve konvoyuna yönelik olarak düzenlenen (4) vatandaşın öldüğü, (23) vatandaşın da yaralanması ile neticelenen bombalı saldırı eylemini gerçekleştiren örgüt mensubunun .(K) olduğunu fotoğrafının gösterilmesi halinde teşhis edebileceğini beyan etmesi üzerine güvenlik güçlerinin arşivinde bulunan şüpheli ...'ın fotoğrafı gösterildiğinde:79 numaralı fotoğrafın, ayakta duranların 2 sırasında bulunan ve (1) ile numaralandırılan fotoğrafın ... ili .'lı .(K) isimli örgüt mensubuna ait olduğunu beyan ettiği ve şüpheliyi fotoğraftan teşhis ettiği anlaşılmıştır.Tanık ç'ın 12.05.2010 tarihinde ... C. Savcılığı tarafından alınan " ... Yine dilekçemde belirttiğim 2004 yılında ... il merkezinde asıl amacı ... Valisine yönelik olarak patlayıcı madde yüklü aracın patlatılması olayı ile ilgili olarak bu olayı gerçekleştiren (k) ile kırsalında ilçesine hakim bir yerde bulunan noktada bizimle beraber yaklaşık 10 gün kadar birlikte kaldık, bu süre içerisinde bu olayı o tarihlerdeki sorumlusu olan ...(k) ... tarafından bizzat bu eylemi gerçekleştirmek üzere görevlendirilmesi üzerine ... Valisinin öldürülmesi amacıyla gerçekleştirildiğini, bombanın cep telefon düzenekli olduğu, hattın geç düşmesi nedeniyle Valinin geçmesinden sonra patladığını, basınçla valinin aracının camlarının kırıldığını, ancak kendisine bir şey olmadığını, fakat sivil vatandaşların öldüğünü, bu nedenle örgütün kendisi talimat verdiği halde bu olayı üstlenmediğini bizzat kendisinden duyduğunu" belirttiği görülmüştür. 1997 yılında Yüzüncüyıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde öğrenci iken PKK terör örgütü ile ilişki kurarak, örgüte eleman kazandırma, örgütün kır kadrosuna eleman ve lojistik malzeme aktarımı faaliyetlerinde bulunduğu, 1998 nevruzunda faaliyetleri nedeniyle deşifre olduğunu düşünerek, terör örgütünün kır kadrosuna katılan sanığın, kod adı alarak bölgesinde önce örgütün sözde saha komutanı Dr. ... Kod adlı teröristin korumalığını yaptığı, daha sonra Kod adlı terörist ile yakın ilişki içerisinde faaliyet gösterip, 2011 yılında eylem keşfi için geldiği ...’da sahte kimlikle yakalandığı, 02/07/2004 tarihinde meydana gelen ... Valisine yönelik bombalı saldırı eyleminin planlama aşamasının eylem tarihinden altı ay önceden başladığı, sanığın bu amaçla kırsaldan ... iline de gelerek eylemi organize etmek suretiyle katıldığı, başka dosyalarda bu eylem nedeniyle mahkum olan diğer kişilerin de eyleme değişik aşamalarda dahil oldukları, eyleme katıldığı anlaşılan diğer dosya sanıklarından bazılarının sanığın adından söz etmemelerinin, bu kişilerin eylemin organizasyonun sanık tarafından yapılması sonrasında, eyleme değişik aşamalarda dahil olmalarından kaynaklandığı, sanığın örgütte bulunduğu konum ve ilişkili olduğu örgüt mensuplarının sanığın böyle bir eylemi planlayıp organize etmesi için uygun bulunduğu, yukarıya ifade örnekleri alınan tanıkların anlatımlarının da sanığın bu eyleme iştirak ettiğinin doğrular mahiyette olduğu, bu eylemin deTCK.nun 302/1 (765 s. ...nun 125) maddesinde yazılı suçu oluşturmaya elverişli olduğu ve böylece sanığın lehine olan 765 s. ...nun 125.maddesi gereğince cezalkandırılması gerektiği düşüncesine varılmakla, aksi kanaate dayanan Yüksek daire kararına itiraz etmek gerekmiştir'' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi 14.09.2017 tarih ve 1838-5148 sayı ile; ''..Sanık hakkında 02.07.2004 tarihinde gerçekleşen bombalı saldırı nedeniyle 765 sayılı TCK'nın 64/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 125, 3713 sayılı Kanunun 5, 765 sayılı TCK'nın 31, 33, 36 ve 40. maddeleri gereğince açılan davada yapılan yargılama neticesinde ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2012 gün ve 2012/100 esas, 2012/645 karar sayılı kararı ile 765 sayılı TCK'nın 125. maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 14.11.2013 gün ve 2013/6664 esas, 2013/13617 karar sayılı kararıyla hükmün bozulduğu, bozma kararına uyan ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.11.2015 gün ve 2014/153 esas, 2015/337 karar sayılı kararı ile sanığın TCK'nın 314/2, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri gereğince 13 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairemizin 23.03.2017 gün ve 2016/7458 esas, 2017/3500 karar sayılı ilamı ile bu kararın oy çokluğu ile onandığı anlaşılmıştır.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 07.07.2017 tarihli itirazda; 1997 yılında Yüzüncüyıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde öğrenci iken PKK terör örgütü ile ilişki kurarak, örgüte eleman kazandırma, örgütün kır kadrosuna eleman ve lojistik malzeme aktarımı faaliyetlerinde bulunduğu, 1998 nevruzunda faaliyetleri nedeniyle deşifre olduğunu düşünerek, terör örgütünün kır kadrosuna katılan sanığın, kod adı alarak ... bölgesinde önce örgütün sözde Botan saha komutanı Dr. ... Kod adlı teröristin korumalığını yaptığı, daha sonra. Kod adlı terörist ile yakın ilişki içerisinde faaliyet gösterip, 2011 yılında eylem keşfi için geldiği ...’da sahte kimlikle yakalandığı, 02.07.2004 tarihinde meydana gelen ... Valisine yönelik bombalı saldırı eyleminin planlama aşamasının eylem tarihinden altı ay önceden başladığı, sanığın bu amaçla kırsaldan ... iline de gelerek eylemi organize etmek suretiyle katıldığı, başka dosyalarda bu eylem nedeniyle mahkum olan diğer kişilerin de eyleme değişik aşamalarda dahil oldukları, eyleme katıldığı anlaşılan diğer dosya sanıklarından bazılarının sanığın adından söz etmemelerinin, bu kişilerin eylemin organizasyonun sanık tarafından yapılması sonrasında, eyleme değişik aşamalarda dahil olmalarından kaynaklandığı, sanığın örgütte bulunduğu konum ve ilişkili olduğu örgüt mensuplarının sanığın böyle bir eylemi planlayıp organize etmesi için uygun bulunduğu, ifadeleri alınan .KOD.,. isimli tanıkların anlatımlarının da sanığın bu eyleme iştirak ettiğini doğrular mahiyette olduğu, bu eylemin de TCK'nın 302/1 (765 sayılı TCK'nın 125) maddesinde yazılı suçu oluşturmaya elverişli olduğu ve böylece sanığın lehine olan 765 sayılı TCK'nın 125. maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği ileri sürülerek, Dairemizin 23.03.2017 gün ve 2016/7458 esas, 2017/3500 karar sayılı kararının kaldırılması talep edilmiştir.İtiraz yazısı ve ekindeki dosya incelendiğinde; 02.07.2004 tarihinde ... Valisine yönelik bombalı suikast eyleminin planlayıcısı olduğu iddiası ile sanık hakkında 765 sayılı TCK’nın 125. maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmıştır.Sanık ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/79 Esas, 2012/684 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda bu eyleme katıldığı sabit görülerek 765 sayılı TCK’nın 125. maddesi gereğince cezalandırılmıştır. Kararın temyizi üzerine 9. Ceza Dairesinin 14.11.2013 tarih 2013/6664 Esas, 2013/13617 sayılı kararıyla mahkumiyeti için yeterli delil olmadığı eksik soruşturma sonucu hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.Bozmaya uyan ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi 12.11.2015 tarih, 2014/153, 2015/337 sayılı kararla üniversite öğrencisi olan sanığın 1998 yılında PKK terör örgütün kırsaldaki kamplarına katıldığı, silahlı ve askeri eğitim aldığı, manga komutanlığı yaptığı, gabar alanında bulunduğu dönemde sözde botan saha komutanı ... (K) korumalığını yaptığı, sonraki yıllarda doktor Bahoz (K) yakın adamlarından olduğu 2011 yılında ... iline geldiği esnada diğer sanıklar ç ve ç ile birlikte sahte kimlikle yakalandığı, sanığın silahlı terör örgütü üyesi olduğunu kabul ettiği, herhangi bir pişmanlık ibaresi göstermediği, sanığın 02.07.2004 tarihli ... Valisine yönelik bombalı eylemi gerçekleştirdiği iddia edilmiş ise de; bu eylemin ne şekilde ve kimler tarafından gerçekleştirildiği, ... (Kapatılan) 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/40 Esas, 2009/79 Esas sayılı dosyalarında yapılan yargılama sonucunda tespit edildiği, bu kabulün Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleştiği, dosyada yargılanan sanık ve tanık beyanlarında bu sanığın isminin geçmediği, başka dosyalarda sanık olarak yargılanan...ve .ın görgüye dayalı olmayan, ayrıntı içermeyen teyide muhtaç ifadeler olduğu, sanığın Valiye suikast eylemine katıldığı sabit görülmediğinden, vahim eyleme katıldığı ispat edilemeyen sanığın örgüt üyeliğinden cezalandırılmasına karar verilmiştir Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı sübuta ilişkin olup, yerel mahkemenin takdirinde usul ve kanuna aykırılık görülmediğinden Dairemizin 23.03.2017 gün ve 2016/7458 esas, 2017/3500 karar sayılı kararda değişiklik yapılmasına yer olmadığına, itirazın değerlendirilmesi için dava dosyasının Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE'' şeklindeki gerekçeyle itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu mu yoksa devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
Sanık hakkında düzenlenen iddianamede özetle;... ili merkezinde eski ... Valisi .'a yönelik 02.07.2004 tarihinde bombalı suikast girişimi gerçekleştirildiği, olay yerinde bulunan bomba yüklü aracın patlatılması sonucu gerçekleştirilen saldırıda Vali Hikmet Tan'ın yara almadığı ancak 4 vatandaşın hayatını kaybettiği, 18 vatandaşın ise yaralandığı,... ve ç'in ... ilinde ikamet eden evli çift olduğu, yapılan bir ihbarda saldırıda yer aldıklarının iddia edildiği, Zahide ...'in alınan ifadelerinde, bombalı saldırı eyleminden 2 gün önce ... ile birlikte ikamet ettikleri eve daha önceden tanımadığı yabancı bir şahsın geldiği, gelen kişiyi kocası 'e sorduğu ancak .k'in tepki göstererek "sen fazla soru soruyorsun, fazla merak iyi değildir" dediği, yabancı şahıs bir gün sonra tekrar geldiğinde ...'in bu şahsa "" diye seslenmesi üzerine şahsın isminin Mahmut olduğunu öğrendiği, ... ve Mahmut'un evde oturdukları sırada Mahmut'un salon kapısında asılı ceketinin yere düştüğü ve cebinden eski bir ... ruhsatının çıktığı, ruhsatı yerden alıp baktığı sırada eşi ...'in kızdığı ve "sen niye her şeye karışıyorsun" dediği, isimli şahsın ...'in evine geldiği zamanlarda cep telefonunun sürekli olarak kapalı olduğu, aynı günlerde önceden tanıdığı .'ın da ...'in evine geldiği ve ..., ... ve Mahmut isimli şahıslarla ayrı bir odada oturup konuştukları,.isimli şahsın ... Valisi 'a yönelik bombalı saldırı olayından bir gün önce sabah saatlerinde'in evinden çıkarken elinde sarı ve eflatun renkleri ağırlıkta olan bir ayakkabı kutusunun bulunduğu, kocası ...'e "bu şahıs evimize gelirken elinde bir şey yoktu, bu kutu nereden çıktı?" diye sorduğunda ...'in "kendisine ayakkabı almış" dediği, isimli şahsın ayakkabı kutusuyla evden çıktığı gün tekrar akşam saatlerinde eve döndüğünde elinde ayakkabı kutusunun olmadığı, bombalı saldırı olayının olduğu 02.07.2004 günü saat 07.00 sularında ve isimli şahısların evden ayrıldıkları, saldırıdan sonra'in evine uğramayarak akrabalarında kalmaya başladığı, daha sonra evine telefon açıp kendisinin de olduğunu söylediği hususlarını beyan ettiği, 'in ... Emniyet Müdürlüğünde yaptırılan 11.01.2005 tarihli fotoğraftan teşhis tutanağında ismini ... olarak bildiği ancak gerçek ismi olan şahıs ile ... .isimli şahsı fotoğraftan teşhis ettiği, ... Kırdağ, ... (K) isimli ve in yukarıda anlatılan şekilde ... ...'in evinde buluşup ... Valisi.'a yönelik bombalı saldırı eyleminin planını organize ettikleri, bu amaçla PKK Terör Örgütünün kırsal alanında faaliyet gösteren ... (K) ... ve örgüt adına ... ilçesi ve kırsalında faaliyet yürüttüğü anlaşılan ile irtibata geçip bombalı saldırı eyleminin plan ve istihbaratını yaptıkları,
(K)isimli örgüt mensubunun 25.11.2004 günü alınan ifadesinde: "Eski ... Valisi a yönelik eylem için 6 ay süre ile hazırlık yapıldı, bu süre içerisinde sağlam keşif ve istihbarat çalışmaları yapıldı, halenda silahlı faaliyet yürüten ...-lı (K) isimli örgüt mensubu özel olarak eğitildi, hazırlıklar tamamlandıktan sonra ... (K) ... iline gönderildi" dediği, Bu beyana göre (K) isimli ...'ın bombalama olayından önce ... iline geldiği, örgütün ... kırsalında faaliyet gösteren ile irtibata geçip ., , ve isimli şahıslarla görüşüp bombalı saldırı olayının plan ve organizasyonunu yaptıkları, bombalı saldırıyı bir araçla yapma konusunda adı geçenlerin vardıkları karar çerçevesinde, bombayı bir araca yerleştirip uzaktan kumandayla valinin geçeceği yol güzergahında patlatmayı planladıkları,Eylem aşamalarında.ın . (kod) ismini, .ın ise . (kod) ismini kullandığı;
PKK Terör Örgütü mensubu olma suçundan tutuklu bulunan.(K).ün 23.12.2004 tarihli kolluk ifadesinde: "Yasadışı PKK terör örgütü adına örgütün kırsal alanında ... iline sınır İran topraklarında faaliyet gösterdiği sırada 2004 Temmuz ayı ortalarında birlikte faaliyet gösterdiği . (K) ve ... (K) isimli görgüt mensupları ile birlikte.'ın . köyünde örgüt içerisinde . biriminde silahlı olarak faaliyet gösteren Lehenk (K) ve . (K) isimli örgüt mensuplarının da bulunduğu ve yanlarında . (K) isimli örgüt mensubunun bulunduğu sırada yanlarına gittiğinde Yılmaz (K) isimli örgüt mensubunun "ben karpuzları ... iline götürdüm ve oradakilere sapasağlam teslim ettim, fakat oradakiler eylemi başaramadılar" dediğini ve bombalı eylemin başarısızlığının ... ilinde faaliyet gösterenlerin beceriksizliğinden kaynaklandığını söylediğini duyduğunu;
Konuşmalardan örgüt üyelerinin bahsettikleri eylemin ... Valisine yönelik PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilen ve başarısız olan bombalı eylem olduğunu anladığını; . (K) isimli örgüt mensubunun karpuz diye bahsettiği örgütün kullandığı C-4 diye tabir edilen patlayıcı madde olduğunu, örgüt içerisinde "." kelimesinin "patlayıcı maddeler " için kullanılan şifrelerden birisi olduğunu" ifade ettiği,
Yılmaz (K) isimli örgüt mensubunun . olduğunun tespit edildiği,
. isimli kişinin ise yukarda açık kimliği yazılı şüpheli . olduğunun belirlendiği,
. (K).ın yukarıda bahsedilen "oradakiler eylemi başaramadılar" sözünde "oradakilerden" kastın ...'da bombalı saldırı olayını düzenleyen ..,., . ve . (K) ... olduğu sonucuna varıldığı, Böylece.'ın örgüt kırsal alanında "karpuz" diye tabir ettiği bomba ve düzeneklerini ... ilinde örgüt adına faaliyet gösteren ... ...a gönderdiğinin, nitekim ... ilinde C-4 patlayıcı madde ile yakalanan...'ın ... .ile irtibatlı olduğunun ve ... ilinde gerçekleştireceği bombalı saldırı olayında kullanacağı patlayıcı maddeleri .... vasıtasıyla ... ilinden teslim aldığının ve adı geçen şahısların yukarıda bahsedildiği gibi bombalı saldırıyı uzaktan kumanda sistemiyle bir ... içerisinde patlatmayı düşündüklerinin anlaşıldığı,Şüpheli ...'un; ... ..., ... ., . ve ... ile yaptıkları görüşmeler sonunda dosyada ifadesi alınan ... ... isimli şahıstan... plakalı 1993 model. marka aracı satın aldığı, ... ve ... ...'ın 3 milyar 600 milyon TL karşılığı aracın alım satımı konusunda anlaştıkları,
Şüpheli ...'un 0 544 835 42 03 numaralı telefonu kullandığı ve bu telefon numarasını ... ...'a verdiği, .'un paranın bir kısmını da ödediği, daha sonra bombalama olayından önce 13.06.2004 günüç Oteli önünde ....'dan aracı teslim aldığı,
Söz konusu bomba ve düzeneklerinin ... tarafından .(K) ... organizasyonu ile .(K).ve .'a gönderildiği,
Araca uzaktan kumandalı bomba düzeneğinin bu konuda uzman olduğu anlaşılan ve örgüt tarafından kendisine bomba eğitimi verilen... tarafından yerleştirildiği,Nitekim ...'de 4400 gr patlayıcı madde ile yakalanan ... (K) .'ın ... ilinde eylem yapmayı planladığının anlaşıldığı,
02.07.2004 günü ... ... ve şüpheli ...'un, ... ...'in evinden sabah erken saatlerde çıktıkları,Bombanın uzaktan kumandalı sistem ile araca yerleştirilmesinden sonra şüpheli ... ile ... ... tarafından aracın olaydan önce Valinin geçeceği güzergaha bırakıldığı,...'un ayakkabı kutusu içerisinde saklamış olduğu uzaktan kumanda telsiz cihazını bıraktığı yerden alarak, bomba yüklü aracın bulunduğu güzergahtan ... Valisinin . plakalı aracı ve koruma aracı ile Vali Konağından çıkıp hareket ettiği esnada. Alışveriş Merkezinin tam karşısında bulunan bomba yüklü... plakalı aracın ...'un uzaktan kumandalı sistemi çalıştırmak suretiyle patlatıldığı,Olay sonrasında...'ın ... ilinde yakalandığında C-4 patlayıcı maddelerinin bir ayakkabı kutusu içerisinde ele geçirilmesi dikkate alındığında . ...'in anlatımlarında ". isimli şahsın bombalama olayından önce evinden çıkarken elinde bir ayakkabı kutusu gördüğünü" belirtmesi karşısında her iki olayda bombanın ve telsizin ayakkabı kutusu içerisinde taşınması ve saklanmasının önemli bir benzerlik olarak değerlendirildiği,Bombalı saldırı olayı sonrası saldırıda kullanılan... plakalı ... konusunda resmi makamlara bir başvuru olmadığı,Hamza (K) .k'ün 25.11.2004 tarihinde kollukta şüpheli hakkında vermiş olduğu beyanında; "Ben bu olayı .bölgesine geldikten sonra. (K) isimli örgüt mensubundan duydum, .(K) bu olayı bana şöyle anlattı; "Bu eylem için tam altı ay sure ile hazırlık yapıldı, bu süre içerisinde sağlam keşif ve istihbarat çalışmaları yapıldı, halen ...'da silahlı faaliyet yürüten ....'lı .K) isimli örgüt mensubu özel olarak eğitildi, hazırlıklar tamamlandıktan sonra . (K) ... iline gönderildi" ayrıca bu olayın aşamalarını .Saha Komutan yardımcısı. (K)'ta . alanında bulunduğumuz sırada bize anlatmıştı. Bende . (K)'un ... ilinden .R'a ulaştığım telsiz muhaberesinden duydum. YUSUF (K) daha önce ...'da bulunduğum dönemde o zaman ki .Saha Komutanı Dr. ... (K)'un korumalığını yaptığından kendisini tanıyorum, fotoğrafının gösterilmesi halinde teşhis edebilirim." dediği ve sanığı teşhis ettiği, Böylelikle ... Valisi Hikmet Tan'a yönelik bombalı saldırı eylemini şüpheli ..., ... ..., ..., ... . ve... ile birlikte planlayıp gerçekleştirdiği iddiasıyla başka dosyalarda yargılanan bu kişiler yanında sanık ... hakkında da devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan dava açıldığı,13.09.2011 tarihinde şüphe üzerine durdurulan bir araçta yakalanan sanık ...'ın Cumhuriyet savcılığında alınan savunmasında özetle; PKK üyesi olduğunu, etkin pişmanlıktan faydalanmak istemediğini, kendisiyle ilgili sorulara cevap vermeyerek susma hakkını kullanacağını, bu nedenle PKK'ya nasıl, ne zaman, kimler vasıtasıyla katıldığı, nerede eğitim gördüğü, şu andaki konumu, 02.07.2004 tarihinde ... Valisi .a yönelik olarak yapıldığı iddia edilen bombalı suikast eylemi, ...'a geliş sebebi ve yapacağı eylem konusunda hiçbir soruya cevap vermeyeceğini beyan ettiği, sorgudaki savunmasının da aynı mahiyette olduğu,Bozmadan önce yapılan yargılamada Kürtçe konuşan sanığın savunmasının alınamadığı,
Yargılama aşamasında önceki beyanını tekrar eden tanık .'ın; ''...2004 yılında ... ili merkezinde asıl amacı ... valisine yönelik olarak patlayıcı madde yüklü aracın patlatılması olayı ile ilgili olarak bu olayı gerçekleştiren ...Kod (... ili.nüfusuna kayıtlı) ile . kırsalında . ilçesine hakim bir yerde bulunan noktada bizimle beraber yaklaşık 10 gün kadar birlikte kaldık, bu süre içerisinde bu olayı o tarihlerdeki ... sorumlusu olan Apehüs - ... Kod Kadir ... (... nüfusuna kayıtlı) tarafından bizzat bu eylemi gerçekleştirmek üzere görevlendirilmesi üzerine ... Valisinin öldürülmesi amacıyla gerçekleştirildiğini, bombanın cep telefon düzenekli olduğu, hattın geç düşmesi nedeni ile Valinin geçmesinden sonra patladığını basınçla Valinin aracının camlarının kırıldığını, ancak kendisine birşey olmadığını, fakat sivil vatandaşların öldüğünü, bu nedenle örgütün kendisi talimat verdiği halde bu olayı üstlenmediğini bizzat kendisinden duydum, hatta bu olay nedeni ile örgütün üst düzey sorumlularından olan Zübeyir ... olayı üstlenmeyerek Valinin hemşerisi olduğunu, böyle bir olayla örgütün bir ilgisinin olmadığını açıklamış ise de bu olayın yukarıda anlattığım şekilde örgüt tarafından gerçekleştirilmiştir'' şeklinde beyanda bulunduğu,
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen 27.11.2012 tarihli ilk kararda;
''...sanığın 02/07/2004 tarihinde gerçekleşen bombalı suikast eylemine katıldığı vicdani kanaatine varılmış, sanığın işlediği ve katıldığı eylemin Silahlı PKK/KONGRA-GEL mensubu olarak Devletin Hakimiyeti Altında Bulunan Topraklardan Bir Kısmını Devlet İdaresinden Ayırmaya Yönelik Vahim Nitelikli Eylemler olduğu, sanığın atılı suçu işlediği anlaşılmakla atılı suçtan sanığın mahkumiyetine karar vermek gerekmiş'' şeklinde açıklanan gerekçeyle sanığın devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozma suçundan mahkumiyetine karar verildiği,
Hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince eyleme katılan diğer kişilerle ilgili dava dosyaları ve sanık hakkında alınan diğer beyanlar temin edilip incelendikten sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği, Bozmaya uyan mahkemece yeniden yapılan yargılamada bozma ilamında yer verilen dosyaların temin edildiği, buna göre aynı eylemle ilgili başka dosyalarda yargılanan sanıklardan ..., ., ... ... ve ... ...ın ... 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/40 esas sayılı dosyasında yargılandığı, sanıklar..., ... ... ve ... ...ın suça konu eylemi gerçekleştirdikleri kabulüyle 765 sayılı TCK'nın 125, 59/2, 31, 33 ve 40. maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine, aynı eyleme katıldığı gerekçesiyle hakkında dava açılan PKK silahlı terör örgütü üyesi ...'ın ise eylemi sabit görülmeyerek yalnızca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, incelenen bu mahkeme kararının gerekçesinde;''... 11.01.2005 tarihinde saat 11:10 sıralarında ... Emniyet Müdürlüğü 155 polis imdat hattını arayan bir şahsın “Sayın Valimize .Caddesi üzerinde PKK örgütü tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıyı karı koca olduğunu bildiği . ., . .ve . isimli şahısların gerçekleştirdiklerini, kendisinin de 5.000.000.000 TL karşılığında yardım ve yataklık yaptığını ve vicdan azabı çektiğini, parasını da alamadığını” beyan ettiği anlaşılmıştır. Bunun üzerine . isimli şahıs 11.01.2005 tarihinde gözaltına alınmış ve aynı tarih saat 20:15 sıralarında beyanı alınmıştır..yukarıda ayrıntıları yazılan beyanlarında 2003 yılı Aralık ayının son günlerinde daha önceden tanımış olduğu ve eşi ... ...in arkadaşı olan ... .’ın ... isimli şahıs ile birlikte evlerine geldiklerini, eşi ... ile bir odada sohbet edip, evden ayrıldıklarını, Eşi ... ...in. partisinde yönetici olduğunu, PKK KONGRA GEL terör örgütüne sempatisinin olduğunu, Yine 2003 yılı yaz aylarında ... isimli şahsın ... . ile birlikte evlerine geldiklerini, eşi ...’in gelen kişinin isminin ... ve arkadaşı olduğunu, ... isimli şahıs ile ... .ın 6 – 7 kez evlerine geldiklerini ve ayrı bir odada oturup konuştuklarını, bombalama olayından 2 gün önce eşi ... ...in eve yabancı bir şahıs ile birlikte geldiğini, sorduğunda eşinin “ çok soru soruyorsun fazla merak iyi değildir” şeklinde cevap verdiğini, bombalama olayından sonra eşi ... ...in akrabalarında kalmaya başladığını, eve gelmeden bir hafta sonra kendisi telefon açıp Silopi’de olduğunu araba almak için gittiğini söylediğini bir ay sonra bir tır alarak ...’a geldiğini beyan etmiştir.. ... C.Başsavcı Vekilliğince 12.01.2005 tarihinde alınan beyanında; kollukta alınan beyanlarını doğrulamış , evine gelen ... KIRDAĞ , . ve ... isimli şahısların evinde de kaldıklarını, yine olaydan iki gün önce evine yabancı şahsın geldiğini, kim olduğunu sorduğunu eşinin kızdığını, bu şahsın isminin .olduğunu eşinin. diye ikinci gün seslenmesi üzerine öğrendiğini, Mahmut isimli şahsın Valiye bombalı saldırı olayından bir gün önce sabah saatlerinde evden çıkarken elinde sarı ve eflatun renkleri ağırlıkta olan bir ayakkabı kutusu ile evden çıktığını, ...’e “gelirken bu şahsın elinde bir şey yoktu bu kutu nerden çıktı” dediğini ...’in de kendisine ayakkabı almış dediğini, bombalı saldırı olayından iki gün önceden bombalı saldırı gününe kadar evlerine başka kimsenin gelmediğini, Mahmut isimli şahsın ayakkabı kutusu ile evden çıktığı gün ikinci gün akşam saatlerinde eve döndüğünü ancak eve geldiğinde ayakkabı kutusu ve elinde başka bir şeyin olmadığını, bombalı saldırı olayının olduğu gün sabah 07:00 de uyandığını, uyandığı zaman eşi ...’le evlerinde kalan Mahmut isimli şahısların evde olmadıklarını fark ettiğini, yine bombalı saldırı olayından 3 – 4 gün kadar önce eşi ... ile birlikte eve gelen Mahmut isimli şahsın salon kapısında asılı ceketinin yere düştüğünü, cebinde eski bir ruhsat çıktığını, ruhsatı alıp baktığı sırada eşinin kendisine kızdığını ve sen niye her şeye karışıyorsun diye azarladığını, .isimli şahsın evlerine geldiğinde sürekli olarak cep telefonunu kapattığını, yine aynı günlerde daha önceden tanıdıkları ....’ın evlerine geldiği ve eşi ... ve .isimli şahısla birlikte ayrı bir odada oturup konuştuklarını, ... isimli şahsın telefonunda kayıtlı olduğu bildirilen 0 538 310 18 96 numaralı hattın eşi ... adına kayıtlı olduğunu, ortak kullandıklarını belirtmiş 11.01.2005 tarihinde fotoğrafları gösterilen ... isimli şahsı ... olarak yine ... . isimli şahsı ... .olarak teşhis ettiğini, teşhis tutanağının doğru olduğunu, Erkan İNAN, ... Sıdık AYAZ ve...’u tanımadığını belirtmiştir'' tespitlerine yer verilmiş, devamında;
''... Barzan – ... (K) ... yapılan ihbar ve takipler sonucunda ...’de kiralamış olduğu evde patlayıcı ve düzenekler ele geçirilmesi üzerine ... Emniyet Müdürlüğü TEM şube müdürlüğünde alınan beyanında; kendisinin PKK terör örgütüne katıldığını, kendisine ... (K) isminin verildiğini, Kelereş ve Türkiye arasında faaliyet yürüttüğünü, 2003 yılı sonlarına doğru Hinera kampına çağrıldığını, başta C 4 olmak üzere patlayıcı düzenekleri ile ilgili olarak sözde özel kuvvetlerden eğitim aldığını, eğitimde ana patlayıcı olarak C4 e ihtiyaç olduğu ayrıca uzaktan kumandalı bomba yapımında . marka el telsizinin kullanılacağını yine başka bir telsizle frekans gönderildiğinde patlamanın gerçekleştirileceğini bu şekilde uzaktan kumandalı bombanın hem yapılışını hem kullanılışını teorik ve pratikte öğrendiğini, kendisinin Kelereş kampına gönderildiğini, 2004 yılı ilkbahar ayında Kelereş Kampına geldiğini ve kamp sorumlusu İsa (K) un kendisini metropolde (İzmirde) görevlendirdiğini, yanına bir arkadaş vereceğini söylediğini bir süre sonra Hatice (K) un yanına geldiğini, kendisine harcamalar için 1500 Dolar verildiğini, ... iline giderek Reşo (K) isimli şahıs ile görüşmesini bu şahsın 0 536 627 01 04 nolu telefonu ile irtibat kurabileceğini belirttiğini, hazırlıklara başladığını, 2004 yılı Ağustos ayında Mahir (K) isimli şahsın kuryeliğinde . Kampından ayrıldığını (Sanık .’un bu zaman diliminde . (.) kampına gittiğine yönelik bir beyanı bulunmamaktadır) ...’a geldiğini, gümrük işlerinde çalıştığı dönemde ... iline geliş gidişlerinde sorun yaşamamak için kardeşi. adına kimlik çıkartmış olduğunu, daha sonra .(K) u aradığını .(K) un daha sonra ... .olduğunu emniyette öğrendiğini,. (K) un kendisine ...’de . isimli güvenilir bir arkadaşı olduğunu, kendisine yardımcı olacağını beyan ettiğini, daha sonra ...’e gittiğini ve . isimli şahısla tanıştığını, .isimli şahsın kendisine ev tuttuğunu daha sonra . (K) Gerdan OYMAN’ın yanına geldiğini, tekrar Aralık ayı başlarında Hatice (K) . ile ...’a gittiğini, kaçak mazot işi yapan . isimli şahsın evine gittiğini, Hatice (K)'un kendisine malzeme göndereceğini, malzemeleri hangi noktaya bırakacağını sorduğunu, kendisinin de malzemeleri . (K) . isimli şahsa bırakabileceğini, söyleyerek . (K) ....’a ait 0 536 627 01 04 nolu telefonu . (K) .’a verdiğini, . (K) .’ın . isimli şahsın evinden ayrıldığını, aynı gün akşam Reşo (K).’ı aradığını, müsait olmadığını söyleyince . (K) dan bahsederek emanet göndereceğini, geldiğinde kendisini aramasını söylediğini, 3 – 4 gün sonra. (K) ... .’ın telefonla aradığını, eski minibüs duraklarının olduğu yerde buluştuklarını, . (K) ....’ın elindeki ayakkabı kutusunu içinde malzemeler var diyerek verdiğini, ertesi gün içinde patlayıcılar bulunan ayakkabı kutusunu yanına alarak ...’e gittiğini, eve döndüğünde kutuyu açıp baktığında içinde C4 patlayıcı ile elektirikli fünyeler bulunduğunu, kutuyu kapatarak mutfak tavanına sakladığını, eylemde kullanılmak üzere . marka telsizlerinde olmasının gerektiğini ancak yolda riskli olur düşüncesiyle telsizlerin gönderilmemiş olduğunu, . kampında bomba eğitimi gördükten sonra İsa (K) ile yaptığı görüşmede eylemlerin sansasyonel türde olacağının söylendiğini belirtmiş,'' tespitlerine ve yine;
''...Yine ... çisimli şahsın, ...’de ...’ın yakalanmasından sonra gözaltına alınan .simli şahsa telefon açarak ...’a yardım etmesini istediği ve daha sonra ise ... ve .’in buluştukları, sanık ... tarafından örgütsel faaliyetlerde kullanmak üzere ihtiyaç olan paranın ...’da bulunan dosyamız sanığı . tarafından ...’de yargılanan .’in oğlu olan.’in hesabına gönderildiği gerek yukarıda anılan banka dökümünden gerekse sanık ... ve aynı dosyada yargılanan Bahri GÜVEN’in beyanlarından anlaşılmıştır...Sanık ... yakalandığında üzerinde çıkan cep telefonunda.ismiyle . nolu numaranın (ki daha sonra sanık ... KIRDAĞ’a ait olduğu anlaşılan) kayıtlı bulunduğu anlaşılmış, sanık. bu kişinin ...’da faaliyet yürüten ve kendisine yardımcı olan kişi olduğunu belirtmiştir'' denilerek sanıklar ... ...,.ve ... ...ın ... Valisi .'a yönelik eylemi gerçekleştirdikleri kabul edilmiştir. Söz konusu dava dosyasındaki sanıklar ... ..., . ve .. atılı suçu hiçbir aşamada kabul etmemiş, beyanlarında sanık ...'dan söz etmemiştir. Haklarında yukarıda yer verilen gerekçeyle kurulan mahkumiyet hükmünün Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 17.03.2009 tarihli ve 17941-3070 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.Suça konu eylem nedeniyle başka dosyada yargılanan bir diğer kişinin ... olduğu ve atılı suç nedeniyle ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/79 esas sayılı dosyasında yargılandığı, alınan savunmalarında özetle; iddianamede geçen suçlamaların hiçbirinin doğru olmadığını, ... ..., . ...,. ve... isimli şahısları kesinlikle tanımadığını, ... ...’in evinde hiç kalmadığını, örgüte 14.02.2003 tarihinde katıldığını, .’ta bulunan kamplarda askeri ve siyasi eğitim aldığını, kendisine .(K) ismi verildiğini, 2004 yılından 2008 yılında teslim olduğu tarihe kada.’ta değişik kentlerde örgütten ayrılanları bulup gerektiğinde onlarla konuşarak neden örgütten ayrıldıklarını rapor hâlinde hazırlayıp örgütün üst yönetimine verdiğini, örgüt içerisinde TSK ile çatışmaya girmediğini, Türkiye’ye 2005 yılının 9. ayında bir defa giriş yaptığını, görevininçl’.tan Türkiye’ye geçirip . de .’a götürmek olduğunu, bunun için Şırnak Bestler Dereler bölgesinde üç ay kadar kaldığını, bunun dışında Türkiye’de hiç bulunmadığını, fotoğrafını teşhis ederek kendisine ait Lada marka aracı satın aldığını söyleyen ... ... isimli şahsın kendisi hakkındaki beyanlarını kabul etmediğini, ... ...’ı kesinlikle tanımadığını, ondan hiçbir ... satın almadığını, ...’a daha önce hiç gelmediğini, ... kullanmayı da bilmediğini, 2006 yılının sonlarında ...’da sivillere karşı yapılan eylemiç(K) ve ... ... (K) isimli şahısların gerçekleştirdiğini duyduğunu, 2004 yılında Kuzey Irakta olduğunu, bu hususta Agit (K) Cahit Karakurt ve Ferman (K) Haşim Özdaş'ın tanıklık yapabileceğini, Başka dosya sanığı ...'un yargılama aşamasındaki savunmalarında özetle, atılı suçlamayla ilgisi olmadığını, ... valisine suikastte bulunma suçunu işlemediğini, 1 yıl kadar .'ta eğitim aldıktan sonra 2004 yılından itibaren örgütte savaşçı olarak görev aldığını, 2004 yılından 2006 yılının sonlarına kadar .'ta., .,., . ve. şehirlerinde örgüt adına faaliyette bulunduğunu, 2007 yılında takım komutanı olduğunu, hiçbir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleriyle silahlı çatışmaya girmediğini, kendi rızası ve isteğiyle 29 Haziran 2008 tarihinde .’nin . Karakoluna teslim olduğunu, örgütte bulunduğu süre içerisinde hiçbir suça karışmadığını, bu saldırıda yer almadığı için hakkında . marka aracı kendisinden aldığını beyan ederek fotoğraftan teşhis tutanağı ile kendisini teşhis ettiğini söyleyen ... ... isimli şahsın kendisi hakkındaki beyanlarını kabul etmediğini, fotoğraf teşhis tutanağındaki fotoğrafın kendisine ait olduğunu, bu fotoğrafı 1994 yılında çektirdiğini, 10 yıllık fotoğrafı göstererek teşhiste bulunduklarını, kendisinin 2004 yılındaki fotoğrafının da emniyette olduğunu, fotoğraf teşhis tutanağını ve aleyhindeki beyanları kabul etmediğini, ... ...’ı kesinlikle tanımadığını, suikastten 2006 yılının sonlarına doğru haberi olduğunu, eylemi .(K) isimli şahıs ile ... (K) isimli şahısların gerçekleştirdiğini duyduğunu, ayrıca ... Emniyet Müdürlüğüne teslim olan ç (K..K).isimli şahısların bu suikast olayı ile ilgili olarak ayrıntılı beyanda bulunduklarını,ç'ta olduğunu bilen .(K). ve . (K) .'ın tanık olarak dinlenmesini istediğini,Başka dosya sanığı ... yargılamanın sonraki aşamalarında cezaevinde karşılaştığı ... ...'in ifade değiştirmek üzere kendisinden para talep ettiğini, (... ve ..'in bu sanık aleyhinde beyanları bulunmadığı), yine cezaevinde karşılaştığı işbu dosya sanığı ...'la aralarında geçen konuşmada ...'ın suçu işlediğini ve onun kimliğini kullandıklarını kabul ettiğini, Beyan etmiştir.Başka dosya sanığı ...'un yargılandığı dosyada dinlenen tanıklardan ... ... beyanında özetle; olay tarihinde sebzecilik yaptığı, bir adet Lada Samara marka... plaka sayılı beyaz renkli aracı pazarda ... isimli kişiden 3 milyar 700 milyon TL'ye satın aldığı, aracı iki üç ay kullandığı ve araba pazarına götürüp satılığa çıkardığı, yanına ... isminde bir kişinin geldiği, arabaya alıcı olduğu, Özalp’ın Romoğlu köyünden olup, eski adı Sıhke olan Bostaniçi beldesinde ikamet ettiğini söylediği, pazarlık yaptıkları ve arabayı şahsa 3,5 milyar TL'ye sattığı, şahsın üzerinde 1 milyar parasının olduğunu ve geri kalanını daha sonra verebileceğini söylediği, kendisinin bu teklifi kabul ettiği ancak arabayı şahsa teslim etmediği, telefonun numarasını aldığı ve yanından ayrıldığı, cumartesi günü konuştukları, pazar günü de kendisini arayıp, arabayı satıp satmadığını sorunca, satmadığını söylediği, Urartu Otelinin yanında buluştukları, şahsın 3 milyar TL para verdiği, kendisine telefonunu verdiği, numarayı kağıda yazdığı, verdiği numarayı çaldırdığı, telefon şahsın üzerinde iken çaldığı, kalan para için 20 gün süre istediği, arabayı teslim ettiği ancak şahsın araba kullanmayı bilmediği, bu nedenle arabayı Bostaniçi beldesine götürüp götüremeyeceğini sorduğu, işi olduğu için, götüremeyeceğini söyleyince “ o zaman sen Urartu otelindeki parka bırak, ben amcamın oğlu ile gelip götürürüm” dediği, aracı belirttiği parka bıraktığı, 3 milyar TL verdikten sonra kimliğini de gösterdiği, üzerinde ... yazdığı, ancak doğum yeri ve nüfusa kayıtlı olduğu yeri göremediği, daha doğrusu bakmadığı, yanından ayrıldığı, verdiği tarih dolunca telefon ile aradığı şahsın 1-2 gün daha süre istediği, bir iki gün sonra tekrar aradığında telefonun kapalı olduğunu fark ettiği, 1 ya da 2 gün sonra ... valisine suikast yapıldığını polislerin söylemesi sonucunda duyduğu, yaptığı fotoğraf teşhisinin ve verdiği beyanlarının doğru olduğu,Fotoğraf teşhis tutanağı okunup sorulduğunda, emniyette birden fazla fotoğraf gösterildiği, hatta robot resmi çizdirildiği, daha önce mahkemede gösterilen fotoğrafı teşhis ettiği, ancak kendisine gösterilen fotoğrafta ...’un saçlarının daha gür olduğu, arabayı satın aldığı zaman saçlarının yan taraflarının açıldığı, ancak gösterilen fotoğrafın kesinlikle arabayı satın alan kişiye ait olduğu, Hususlarını ifade etmiştir.Mahkemece başka dosya sanığı ... ile ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde;
''... sanık aleyhine en büyük delil olayın hemen akabinde bombanın yerleştirildiği aracı satın alan şahsı gören ve sattığı şahsı olayın akabinde sıcağı sıcağına beyanda ve teşhiste bulunan tanık .'ın beyanı ve fotoğraflı teşhis tutanağı kabul edilmiştir. Her ne kadar sanık bu teşhisi ve beyanı kabul etmemiş ise de, olayın akabinde... isminde birçok kişinin Türkiye genelinden fotoğraflarının kollukça tedarik edildiği ve tanığın bizzat sanığın teşhis ettiği, tanığın bu teşhisinden ve beyanından dönmeyerek aynı beyanlarını mahkememiz huzurunda da kabul ederek teşhisini doğrulaması ve tanığın beyanlarına tanığın üzerinde çıkan dokümanlar ve 0 544 835 42 03 nolu telefona ilişkin HTS raporlarının doğrulaması karşısında tanık beyanına mahkememizce itibar etmek gerekmiş, kaldı ki 2004 yılında sanık Kuzey Irak'ta olduğunu beyan etmiş ve bu beyanını Ferman (K) Haşim ÖZTAŞ 'ın beyanı ile doğru olduğunu söylemiş ise de, mahkememizce dinlenen tanık Haşim ÖZTAŞ sanık...'un beyanlarını kabul etmemiş ve kendisini hiç görmediğini beyan etmiştir. Bu bağlamda sanığın kendisini cezadan kurtarmak amacıyla yapılmış, dosya kapsamı ile uyumlu olmayan savunmalarına itibar edilmeyerek 02/07/2004 tarihinde gerçekleşen bombalı suikast eylemine katıldığı vicdani kanaatine varılmış, sanığın işlediği ve katıldığı eylemin Silahlı PKK/KONGRA-GEL mensubu olarak Devletin Hakimiyeti Altında Bulunan Topraklardan Bir Kısmını Devlet İdaresinden Ayırmaya Yönelik Vahim Nitelikli Eylemler olduğu, sanığın atılı
suçu işlediği anlaşılmakla atılı suçtan sanığın mahkumiyetine karar vermek gerekmiştir'' şeklinde açıklanan gerekçeyle ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.12.2012 tarihli ve 79-684 sayılı kararıyla devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16.12.2013 tarihli ve 5559-15542 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği,
Anlaşılmıştır. Sanık ...'ın suça konu eyleme katıldığına yönelik olarak...ve...haricinde beyanda bulunan tanıklardan .'in ''....dır, genel pratiği ...'da geçmiştir, ...'da valiye yapılan bombalı suikasti gerçekleştirmiştir'' dediği, başka dosya sanığı ...'un yargılandığı dava dosyasındaki beyanında ise olay sırasında İran'daki Kelereş kampında bulunduğunu ve sanığın olaydan sonra bu kampa gelmesi üzerine olay nedeniyle geldiğini düşündüğünü beyan ettiği, (olayın tarihini yanlış hatırlamıştır) yine tanık.K) ....'nin de sanığı teşhis edip ''K.Irak'ta özel kuvvettir, ... valisine suikastte bulunmuştur'' şeklinde beyanda bulunduğu, Görülmüştür. Sanık ... bozmadan sonra alınan savunmalarında özetle; aleyhine ifade veren itirafçılarla yüzleşmek istediği, mahkeme heyetinin kendisinin verdiği ifadeleri bir daha incelemesini ve itirafçılarla arasında olan çelişkileri görmesini talep ettiği, bahse konu olayın birden çok yerde planlandığı ile ilgili iddialar olduğu, ancak bu şekilde birden çok yerde planlanmış olmasının mümkün olmadığı, bu durumun çelişkili olduğu, ... Güleryüz ve ...'ın kendisiyle ilgili beyanlarının olmadığı, 6 ay hazırlık yapıldığının iddia edildiği, eylem için değil tedavi için ülkeye geldiği, aleyhine üç itirafçı beyanının olduğu, bunların dinlenmesini istediği, bunların ... . ... ve ... olduğu, ... Güleryüz'ün ...'ın ifadelerinde adının geçmediği, ...'ın ise olayın Şırnak'ın Beytüşşebbap ilçesinde tasarlandığını söylediği, orada Botan saha komutanının Ape Hıs diye biri olduğundan bahsederek, "...onun korumasıydı" dediği ve eylemin orada planlandığını söyleyip patlamanın telefonla gerçekleştirildiğini anlattığı, oysa patlamanın telsizle gerçekleştirildiği, ...'ün ise eylemin ...-...'da planlandığını, saha komutanının Doktor Halil olduğunu ve ...'un da onun koruması olduğunu söylediği, bu üç kişinin ifadeleri arasında çelişki olduğu, böyle bir olayın üç ayrı yerde tasarlanmasının mümkün olmadığı, iki ayrı komutandan bahsedildiği, bir olayın iki ayrı komutandan geçmesinin mümkün olmadığı, ifadelerde sözü edilen yerlerin ..., Şırnak ve İran olduğu, İran'ın ise Ermenistan'a yakın olduğu, aralarında bu kadar uzaklık olan yerde böyle bir planlama yapılamayacağı, ...'ün olayın altı ay önceden planlandığını söylediği, eğer altı ay öncesinden gidilirse Aralık ayına tekabül ettiği, coğrafya koşulları göz önünde bulundurulduğunda böyle bir şeyin imkansız olduğu, Valilik olayı ile ilgili yargılananların hepsinin hüküm giydiği, ceza verilenlerin hiçbirinin kendisi aleyhinde beyanda bulunmadığı, Zahide isimli şahsın ifadeleri doğrultusunda ceza aldıkları, bu şahsın da kendisi hakkında hiçbir beyanının olmadığı, tutuklananlar içerisinde de kendisi üzerine ifade veren birinin bulunmadığı, olayın ... isimli şahsın üzerinde tanımlandığı, örgüt üyesi olduğunu kabul ettiği,
Hususlarını belirtmiştir.Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda mahkemece;
''... yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından sanık ...'ın ... Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencisi iken örgüt adına faaliyetlerde bulunmaya başladığı, bu kapsamda örgüte eleman aktarımında etkin rol aldığı, 1997 yılında akrabası olan Pişik (k) Şefik AYAZ'ı örgüte kazandırdığı, 1998 yılı nevruzuna kadar kırsaldaki örgüt üyeleri ile etkin bir şekilde iletişim kurarak eleman aktarımı, erzak vb. İhtiyaçların temimini gerçekleştirdiği, 1998 Nevruzunda olayların çıkması üzerine kendisinin da yakalanacağını düşünerek örgütün kırsalına intikal ettiği, manga komutanlığı yaptığı, ... alanında bulunduğu dönemde Botan saha komutanı Dr. ... (k) nin korumalığını yaptığı, sonraki yıllarda doktor Bahoz (K) un yakın adamlarından olduğu, 2011 yılında eylem amacıyla ... iline geldiği ve keşif esnasında da yanında Nizam GÜR ve Sadrettin GÜR ile birlikte sahte kimlikle yakalandığı anlaşılmış ve sübut bu şekilde kabul edilmiştir'' denilmiş, sonrasında yukarıda yer verilen ve olayla ilgili kesinleşen ilk derece kararlarına değinildikten sonra ''...Görüleceği üzere bomba konulup patlatılan aracın... tarafından satın alındığı, bombanın ... KIRDAĞ tarafından temin edildiği, eylemin sanıklar. ....ve... tarafından planlandığı, bombanın da bizzat sanık ... tarafından patlatıldığı kabul edilmiş ve bu sübutlar Yargıtay onamasından da geçerek kesinleşmiştir.
... kapatılan 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/40 esas ve 2009/79 esas sayılı dava dosyalarının tamamının bir sureti dosya arasına alınmış ve bu dosyada önem arz eden deliller, deliller başlığı altında yazılmıştır. Bu meyanda ihbar tutanağı, tanıkç ve .beyanları, olay yeri tutanakları ve beyanlar dosya arasına alınmıştır. Bu delillerin hiç birisinde sanık ...'ın atılı eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin bir delil veya delile ulaştıracak bir bulgu bulunmamaktadır.Sanık ...'ın aleyhine olan deliller tanık beyanlarıdır. Bu beyanlar.(kod)ç, Tanık ..., Doktor (k). (k) . ... ve Tanık ç'in beyanlarıdır. Hamza (k) .'ün beyanının incelenmesinde doğrudan bir bilgi olmayıp başkasından duyma şeklinde bir tanıklık bulunmaktadır. Doktor (k) ... GÜLERYÜZ'ün beyanında ise sanığın adı geçmemektedir. Tanık ..., .... ve .'in beyanları ise sanığın belirtilen eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin ifadeler olmakla birlikte ayrıntılı olmayan, kısa ve teyide muhtaç ifadeler olarak görülmüştür.
Gerek 2005/40, gerekse de 2009/79 esas sayılı dosyadaki önemli delillerin hiç birisinde sanığın adı geçmemektedir. Doğru söylediği hususunda her hangi bir şüphe bulunmayan Zahide ÖREK'in beyanlarında sanığın adı veya eşgali geçmemektedir. Dolayısıyla sanığın Zahide ...'in eşi olan ... .'in evindeki eyleme ilişkin görüşmelere gelmediği sabittir. Gene bombanın kim tarafından temin edildiği ve kim tarafından patlatıldığı da mahkemece tespit edilmiş ve bu sübut Yargıtay tarafından da kabul edilmiştir.
Bu nedenlerle sanık hakkındaki aleyhe ifadeler net ifadeler şeklinde ise de bu ifadeleri teyit eden somut bir olgu, bulgu, iz veya her hangi bir şey bulunmamaktadır. Bu nedenlerle sanığın eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin beyanlar şüpheli kalmıştır. Sanığın bu eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, mahkumiyet için yeterli, kesin mahiyette delil bulunmadığından sanığın bu suçtan cezalandırılması yoluna gidilmemiştir'' şeklindeki gerekçeyle sanık ...'ın ... Valisi Hikmet Tan'a yönelik suikast eyleminde yer aldığı iddiasının sabit olmadığı, sanığa atılı devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunun kanıtlanamadığı ifade edilmiş ve sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hüküm sanık müdafisi yanında Cumhuriyet savcılığınca da aleyhe temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığın sağlıklı şekilde aydınlatılabilmesi için silahlı terör örgütüne üye olma ve devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçlarının yanı sıra tanıklık ve masumiyet karinesi kavramları üzerinde durulacaktır.
Örgüt kurma ve yönetme suçunda genel hükümlerden ayrı olarak kanun koyucu hazırlık hareketlerini suç sayarak kamu düzeninin ve güvenliğinin korunmasını sağlamak amacıyla bağımsız bir suç düzenlemesi yapmıştır. Bu suç, somut tehlike suçudur.
Düzenleme ile amaç suçtan bağımsız olarak, hazırlık hareketlerini cezalandıran bir suç tipine yer verilmiştir.
Devletin şahsiyetine karşı cürümlere müteveccih çok kişinin iradesinin birleşmesinin doğuracağı ağır tehlikeyi ve ciddi bir suçun işlenmesi ihtimalinin muhakkaklığını göz önünde bulundurarak bu kolektif suç tehlikesini müstakil suç olarak cezalandırmış ve icra hareketlerine geçilmeden bir fiilin cezalandırılmayacağı prensibinden ayrılmıştır.
Devletin şahsiyetine karşı suçların çoğu teşebbüs suçudur, teşebbüs dahi tamamlanmış suç gibi kabul edildiğinden, zaten tehlike suçudur; bu bakımdan hazırlık hareketlerinin cezalandırılması "tehlike tehlikesinin cezalandırılması" şeklinde kabul edilmektedir (Manzini, 1950, 606, atfen, Özek, .... s. 348).
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp bünyesinde hiyerarşik bir yapının, ast-üst ilişkisinin, emir-komuta zincirinin hâkim olduğu yapılanmayı ifade eder. Böylece örgüt, mensupları üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı mahiyetini kazanmaktadır. Bu bağlamda bir organize güç aracından, organize güç enstrümanından söz edilebilir.
Suç örgütünün varlığından söz edebilmek için belli bir amaç, maksat etrafındaki bir fiili birleşme yeterlidir. Bu örgütler mahiyetleri itibariyle devamlılık arz ederler. Bu itibarla belli bir suçu işlemek için bir araya gelme hâlinde bir suç örgütünün varlığından bahsedilemez.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, somut bir tehlike suçu olduğu için oluşturulan örgütün üye sayısı ve malzeme donanımı itibariyle güdülen amaçları gerçekleştirme açısından somut bir tehlike arzedip arzetmediği hâkim tarafından yapılacak değerlendirmeyle belirlenecektir. Somut zarar tehlikesini oluşturmaya uygunluk için "amacı gerçekleştirmeye yeterli üye"nin, "hiyerarşik örgüt yapısı"nın, "şiddete dayanan eylem programı"nın varlığını aramak gerekir.
Örgütün silahlı olup olmaması ve sahip olunan silahların cins, nitelik ve miktarı somut tehlikenin belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Örgütün, silahlı örgüt vasfını kazanması için mensuplarının silah sahibi olmaları gerekmez. Silahlar üzerinde gerektiğinde tasarruf imkanının olması gerekli ve yeterlidir.
Fail, hiyerarşik olarak örgüt üyeleri üzerinde bulunuyor, geniş bir alanda ... bölümü yapabiliyor, örgüt üyeleri üzerinde sevk ve idarede bulunabiliyor, örgütsel faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında harekete geçiren, engelleyen veya durduran olarak rol üstlenebiliyor, bu faaliyetleri denetleyebiliyor ise yönetici olarak kabul edilebilecektir.
Örgüt yönetme, örgütün amaçları doğrultusunda örgütü idare etmeyi, emir ve direktif vermeyi, örgüt içinde inisiyatif ve karar verme gücüne sahip olmayı gerektirir. Örgütün varlığının, etkinliğinin ve gelişiminin sağlanması, hedeflerinin belirlenmesi, program ve stratejilerinin saptanmasını ifade eder. Ancak örgütün faaliyetleri çerçevesinde sadece belirli bir suçun işlenmesini organize edenler bu suçun işlenmesini planlayıp yönetenler örgüt yöneticisi olarak kabul edilemez.
Geniş bir alanda faaliyet yürüten örgütlerin yöneticileri, örgüt yapılanması da dikkate alınarak somut olayın özelliklerine, bu kişilerin örgütün hiyerarşik yapısı içerisindeki konumlarına ve görevlerine göre belirlenmelidir. Bu tür örgütlenmelerde her yöneticinin örgütün tamamını yönetmesi mümkün olmadığından, örgütün bölge, il, ilçe sorumlularının yönetici olup olmadıklarının sorumluluk sahalarındaki örgütsel faaliyetlerin yoğunluğu da gözetilerek belirlenmesi gerekir.
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hâkim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ; canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemedeki ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Örgüt üyesinin bu suçtan cezalandırılması için örgüt faaliyeti kapsamında ve amacı doğrultusunda bir suç işlemesi gerekmez ise de örgütün varlığına veya güçlendirilmesine nedensel bir bağ taşıyan maddi ya da manevi somut bir katkısının bulunması gerekir. Üyelik mütemadi bir suç olması nedeniyle de eylemlerde bir süre devam eden yoğunluk aranır.
Bu ilkeler ışığında iç hukukumuzdaki düzenlemelere göz atıldığında;
Terör konusunu özel bir kanunla düzenleme yoluna giden kanun koyucu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. maddesinde terörü; "Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir." aynı Kanun'un 2. maddesinin birinci fıkrasında terör suçlusunu; "Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi..." şeklinde tanımlamış, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise terör örgütüne mensup olmasa da örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu sayılacağını hüküm altına almıştır.
Bu genel terör ve terör suçlusu tanımları dışında 3713 sayılı Kanun'un 3. maddesinde doğrudan terör suçları, 4. maddesinde de dolaylı terör suçları düzenlenmiştir.
TCK'nın 314. maddesi bakımından bir oluşumun veya yapılanmanın, silahlı terör örgütü sayılabilmesi için;
a) Yöntem: Terör örgütü, cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle hareket eden bir örgüt tipidir.
b) Amaç-Saik: Silahlı terör örgütü, siyasi maksatla faaliyet gösteren örgütleri ifade eder. Bu bakımdan 3713 sayılı Kanun'un birinci maddesinde sayılan amaca yönelik ve Devletin Anayasal düzenine veya güvenliğine karşı bir suç işlemek amacıyla faaliyet gösterir.
c) Elverişlilik: Silahlı terör örgütünün, TCK'nın İkinci Kitabının Dördüncü Kısmının Dördüncü ve Beşinci Bölümlerinde yer alan suçları amaç suç olarak işlemek üzere kurulmuş ve amaca matuf bir eylem gerçekleştirmeye yeterli derecede silahlı olması ya da bu silahları kullanabilme imkânına sahip bulunması gerekir. Amaca matuf kavramı ise silahlı terör örgütünün yapısının, sahip bulunduğu üye sayısı ile ... ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olmasını ifade eder.
d) ...-gereç: Örgüt mensuplarının tamamı olmasa bile bir kısmının silahlı olması silahlı terör örgütünün oluşması için yeterlidir. Örgüt, bu silahları gerektiğinde kullanma imkanına sahip ise silahlı olduğu kabul edilmelidir. Silahlı terör örgütünün elinde bulunan silahın devlete ait olması ya da bu silahların hukuka aykırı yollardan elde edilmesi bu suçun oluşması açısından önem taşımaz.
Türk halkı 40 yılı aşkın süredir etnik, ideolojik veya dini temellere dayalı çeşitli terör örgütleri tarafından yapılan saldırılara muhatap olmuş, binlerce insan hayatını kaybetmiş veya ağır şekilde yaralanmıştır. İnsanların refahı için harcanması gereken parasal kayıp hesap edilemeyecek boyuttadır. Örgütün baskısı yüzünden bazı insanlar en temel hak ve özgürlüklerini kullanamaz hâle gelmiş, yaşadıkları yerleri terk etmek ya da örgütün talimatları doğrultusunda hareket etmek zorunda kalmışlardır. Devlet, bu tehdidin devam ettiği zamanlarda dahi insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeleri imzalayarak kişisel hak ve özgürlükleri korumak iradesini ortaya koymuştur. Nitekim bu sözleşmelerdeki hakların, hiyerarşik olarak kanunlar üstü biçimde uygulanacağına dair Anayasal hüküm kabul edilmiş olması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisinin tanınması bu iradenin somut örneklerinden birisidir. 1991 yılında yürürlüğe giren Terörle Mücadele Kanunu'nda 29 kez genel olarak özgürlükleri genişletme yönünde değişiklik yapılmıştır. Amaç suçlar bakımından tehlikelilik hâlinin somutlaşıp yakınlaşması durumunda halkta oluşan güvenlik kaygısının artmasına paralel kısıtlayıcı tedbirlere başvurulduğu görülmekle birlikte kişilerin ... ve güven içinde yaşama hakkına yönelik tehdidin azaldığı dönemlerde özgürlükleri genişleten düzenlemeler hız kazanmıştır.
Terörle Mücadele Kanunu'nun terör örgütlerini tanımlayan 7/1. maddesinde 29.06.2006 tarihinde 5532 sayılı Kanun'un 5. maddesiyle yapılan değişiklik sonrası oluşan hukuki durumun değerlendirilmesinde fayda görülmektedir. İlgili maddenin önceki hâli "Madde 7- “3 ve 4 üncü maddelerle Türk Ceza Kanununun 168. 169, 171, 313, 314 ve 315 inci maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanunun 1 inci maddesinin kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler beş yıldan on yıla kadar ağır hapis ve ikiyüzmilyon liradan beşyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası, bu örgütlere girenler üç yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve yüzmilyon liradan üçyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar” şeklindeki iken 2006 yılında yapılan değişiklik sonrası "7/1. cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır." hâlini almıştır.
Bu değişiklik karşısında; Terörle Mücadele Kanun'unda yapılan örgüt tanımı ile TCK'nın 314/1-2. maddesindeki örgüt tanımı çelişmekte midir; mevzuatta silahlı veya silahsız iki ayrı örgüt varlığını sürdürmekte midir soruları gündeme gelmektedir. Başka deyimle Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/1. maddesinin, TCK'nın 314. maddesine atfının unsur atfı mı yoksa ceza yaptırımına mı olduğu ortaya konulmalıdır. Silahlı terör örgütü suçunun unsurlarına TCK'nın 314. maddesinde yer verilmiştir. Yukarıda izah edildiği şekilde örgüt kurma, yönetme ya da üye olma, amaç suç bakımından hazırlık hareketi niteliğinde somut tehlike suçudur. Somut tehlike suçları zarar suçu niteliğinde olmayıp hazırlık hareketlerini cezalandıran istisnai düzenlemeler olması nedeniyle cebir ve şiddet içeren faaliyetlerde bulunma zorunluluğu yoktur, yeter ki cebre yönelik bir irade ortaya konulsun. Zira 5237 sayılı TCK'nın 221. maddesinin 1. bendinde örgüt kuran kişilerin, herhangi bir suç işlemeden örgütü dağıtmaları halinde cezai yaptırıma muhatap olmayacakları şeklindeki düzenleme bu görüşü doğrulamaktadır. Bu nedenle 3713 sayılı Kanun'un 7/1. maddesinde yapılan değişiklikle, failin örgüt üyesi olduğunun kabulü için cebir ve şiddet gerektiren fiili işlemesi zorunluluğu getirildiği ileri sürülemeyecektir. Bu değişiklik TMK'nın 1. maddesinde yazılı amaç suçların gerçekleştirilmesinde şiddetin gerekliliğini vurgulamanın yanında kurulan, yönetilen veya üyesi olunan örgütün cebir ve şiddeti ... olarak kullanma gerekliliğini ifade etmektedir. Aksi takdirde bu suçun tehlike suçu olma vasfını ortadan kaldırmış ve TCK'nın 220 ve 314. maddelerindeki unsurlarla çelişilmiş olacaktır.
Devletin varlığı ya da bütünlüğü öncelikle Anayasa'da teminat altına alınan değerdir. Anayasa'nın 3. maddesinde; Türk Devleti'nin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğu ifade edilmiş, 14. maddesinde Anayasa'da yer alan hak ve özgürlüklerin, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla kullanılamayacağı, üçüncü fıkrasında ise bu amaca aykırı faaliyetlerin yaptırımlarının yasa ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu 5237 sayılı TCK'nın 302. maddesinde;
“(1) Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde gerekçesi ise;
“Madde, Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine karşı cürümlerden en ağırını cezalandırmaktadır; korunan hukukî yarar Devletin ülkesinin bütünlüğü ve egemenliğidir. Söz konusu suç, serbest hareketli bir suçtur.
Bu suçun oluşabilmesi için belli amaca yönelik fiillerin işlenmesi gerekir.
Bu amaç, madde metninde,
1.Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,
2.Devletin birliğini bozmak,
3.Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak,
4.Devletin bağımsızlığını zayıflatmak, olarak belirlenmiştir.
Söz konusu suçun oluşabilmesi için, işlenen fiilin bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Bu bakımdan, fiillerin söz konusu neticeleri yaratabilecek nitelikte bulunması, suçun oluşması için şarttır. Devletin birliğini bozmak, topraklarının bir kısmını veya tamamını başka bir devletin egemenliği altına koymak, topraklarından bir kısmını Devlet egemenliğinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını azaltmak sonuçlarını doğurması mümkün bulunmayan bir fiil suçun maddî unsurunu oluşturmayacaktır. Fiilin bu niteliği taşıyıp taşımadığı ise olayların özelliğine göre takdir edilecektir.
Bu fiillerin, cebrî nitelikli olması gerekir. Maddede ayrıca ‘yönelik cebrî fiiller’ denilmesi gereksiz (lüzumsuz, zait) sayılmıştır; zira maddede belirtilen maksatlar çerçevesinde, fiillerin kendisinin nitelikleri gereği cebrî olması icap ettiği aşikârdır.
Suçun oluşabilmesi için, maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur. Belirtilen amaçlara yönelik fiillerin işlenmiş bulunması yeterlidir.
Bu suçun işlenmesi sırasında örneğin kişiler öldürülmüş, kasten yaralanmış ya da kişilerin veya kamu mallarına zarar verilmiş olabilir. Maddenin ikinci fıkrasında, bu suçlardan dolayı da ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir ve ikinci fıkrada yer alan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır.” şeklinde olup, 01.06.2005 tarihinden önce bu maddenin karşılığını oluşturan 765 sayılı TCK’nın 125. maddesinden farklı olarak, suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan da cezaya hükmolunması gerekeceği belirtilmiştir. Böylelikle, TCK'nın 302. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan amaç suçun işlenmesi sırasında işlenen ... suçlardan dolayı TCK'nın 302. maddesinin ikinci fıkrası gereği ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.
TCK'nın 302. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan suçun, söz konusu maddede belirtilen fiilleri geçekleştirmek amacıyla kurulmuş silahlı terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde örgütün kurucusu, yöneticisi, üyesi veya üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen bir kişi tarafından da işlenmesi mümkündür. Bu bakımdan silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmaksızın örgüt adına işlenen ve amaç suçu işlemeye elverişli ... suçlar da TCK'nın 302. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçu oluşturacaktır.
Her devlet siyasal fonksiyonu kapsamında ülke, egemenlik ve millet/ulus unsurlarını, Anayasal düzenini ve bu düzenin işleyişini koruma altına alır. Anayasa'nın 3. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Kişi hak ve hürriyetlerinden hiçbirisi Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz (Anayasa'nın 14. maddesi). Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini korumak devletin/siyasal iktidarın temel amaç ve görevlerindendir (Anayasa'nın 5. maddesi). 5237 sayılı TCK'nın 302. maddesinde düzenlenen Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu, bu temel görevin hukuki zeminini oluşturmaktadır.
Suçta korunan hukuki yarar; Devletin birliği, ülke ve ulus bütünlüğü ile egemenliği, suçun konusu; Devletin ülkesi, egemenliği ve milli birliği, suçun faili; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsun ya da olmasın, yöneten veya yönetilen herkes, suçun mağduru; Devletin millet/ulus unsurunu oluşturan her bir bireyi olup söz konusu suçun oluşabilmesi için, işlenen fiilin cebri nitelikte olması ve bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli bulunması gerekirse de maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmesine ihtiyaç yoktur. Fiilin cebri niteliğinden, maddi cebrin anlaşılması gerekmektedir. Cezalandırılan hareket Devletin hayatını tehlikeye koyan icra hareketleridir.
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu bir kalkışma suçu olarak, peşinen tamamlandığı kabul edilen suçlardandır. Kalkışma suçlarında öngörülen zarar, neticelerinin gerçekleşmesine yönelik elverişli, uygun hareketlerin yapılmasıyla oluşmaktadır. Kanun koyucu, çok önemli gördüğü bazı hukuksal değerlerin zarar görmesini önlemek için bu değerlere zarar tehlikesi meydana getirilmesini dahi tamamlanmış suç gibi cezalandırmaktadır. Suçun oluşması için, zarar neticesinin gerçekleşmesi aranmamakta, failin hareketinin söz konusu neticenin gerçekleşmesine yönelik olması ve o neticeyi gerçekleştirmeye elverişli olması yeterli olacaktır ("Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma Suçu" konulu makale, Doç Dr. Vesile Sonay Evik, s.1733).
... fiilin işlenmesine yönelik icra hareketinin, hem zarar ya da tehlike suçu niteliğindeki ... suçun (TCK'nın 302/2. maddesi) hem de tehlike suçu niteliğindeki amaç suçun (TCK'nın 302/1. maddesi) "fiil" unsurunu teşkil ettiği görülmektedir. Buna göre elverişli/vahim eylemin diğer tabirle ... suçun, hazırlık hareketi aşamasından icra hareketi safhasına geçmesi, en azından teşebbüs boyutuna ulaşması, amaçlanan sonucu doğurabilecek icra hareketi olarak belirginleşmesi gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09.02.2010 tarihli ve 103-22 sayılı kararı). Fiilin elverişli/vahim niteliği taşıyıp taşımadığı ise her olayın özelliğine göre; örgütün amacı, faaliyet alanı, ülke genelindeki organik bütünlüğü, fiilin niteliği, işleniş biçimi, işlenme zamanı, toplumda meydana getirdiği etki, ortaya çıkan zarar ve tehlikenin ağırlığı gibi ölçütler değerlendirilerek takdir edilecektir. Toplumda kaos ve tedirginlik oluşturacak, Devlet otoritesine olan güveni sarsacak, kamu düzenini ve toplum barışını bozarak amaç suçun gerçekleşmesi için elverişli tehlike ortamını hazırlayacak vahim eylemler bu suçun oluşmasında kriter olarak dikkate alınmaktadır.
Suç tamamlandığında eylemlerin cezalandırılamayacak olması ve teşebbüsün oluşumu için minimum gerekenlerin zaten suçun tamamlanması için yeterli olmasından dolayı kalkışma suçlarından olan Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçuna teşebbüs mümkün değildir (Antolisei, 633; Fiandaca-Musco, 12; Lattanzi-Lupo, 20; Dolcini-Marinucci, 1834'den alıntı Erem Faruk-Toroslu Nevzat, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Savaş Yayınevi, ..., 1983, s. 74).
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
PKK (Partiya Karkeren Kürdistan—Kürdistan İşçi Partisi) adlı yasa dışı silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile Suriye, İran ve Irak ülke topraklarının bir kısmını da içine alacak şekilde Marksist-Leninist ilkeler doğrultusunda Kürt Devleti kurma amacı taşıyan ve bu amacı doğrultusunda 1984 yılından beri yurt içinde çok sayıda öldürme, yaralama, soygun, gasp, yol kesme, köy ve karakol basma, kundaklama v.b. eylemler yapan bir terör örgütü olduğu, zamana ve konjoktüre paralel olarak ideolojisinde, stratejisinde, eylem metodlarında ve yapılanma biçiminde bazı değişikliklere gittiği, Nisan 2002'de KADEK, Kasım 2003'te KONGRA/GEL, Mart 2005'te KKK şeklinde isim değişikliği yaptığı, Mayıs 2007 yılından itibaren de yeni yapılanmasının KCK olduğunun duyurulduğu ve KCK yapılanmasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.12.2011 tarihli ve 10371-30790 sayılı kararı ile silahlı terör örgütü olarak tanımlandığı,
Hikmet Tan'a 02.07.2004 tarihinde ... il merkezinde bomba yüklü araçla bir suikast girişiminde bulunulduğu, Vali Hikmet Tan'ın yara almadığı saldırıda olay yerindeki 4 kişinin hayatını kaybettiği ve 18 kişinin de yaralandığı, PKK silahlı terör örgütünün olayı üstlenmediği, yapılan soruşturmada patlatılan aracın sahibi ... ...'a ulaşıldığı, ... ...'ın aracı kendisini ... olarak tanıtan kişiye haricen sattığını beyan ettiği ve temin edilen fotoğraflar arasından PKK silahlı terör örgütüne 2003 yılında katıldığını söyleyen ...'u teşhis ettiği,
... ilinde patlayıcı düzenekleriyle yakalanan...'ın ilk beyanlarında örgüt üyesi olduğunu ve bomba eğitimi aldığını kabul ettiği, yapılan bir ihbar üzerine saldırıya katıldığı iddiasıyla gözaltına alınan Zahide ...'in beyanlarında eşi ... ...'in PKK silahlı terör örgütüne sempatisi olduğunu, saldırıdan iki gün önce evine önceden tanımadığı kişiler geldiğini, bu kişilerden bir tanesine eşinin Mahmut diye hitap ettiğini, birinin isminin ... olduğunu, ... Kırdağ isimli kişiyi tanıdığını ve bu kişinin evlerine gelip gittiğini, Mahmut isimli kişinin elinde bir ayakkabı kutusu ile cebinden düşen bir ... ruhsatı gördüğünü, eşi ... ...'in bu kişilerle ilgili sorularını cevaplamadığını ve saldırıdan hemen sonra eşinin evi terk ettiğini anlattığı ve ayrıca ...'de bomba düzenekleriyle yakalanan...'ı ... kod olarak teşhis ettiği, yine ... kod...'a ülkeye geldiği andan itibaren yardım eden kişinin de Reşo kod ... Kırdağ olduğunun... tarafından ifade edildiği, nihayetinde olayın ... ..., Faruk Taştan, ... Kırdağ ve ... tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin oluşan başka dosya sanıkları olan bu kişiler hakkında yargılamaları yürüten ilk derece mahkemeleri ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından da kabul edildiği, öte yandan;
Tanık Zahide ...'in sanık ...'ı tanımadığını beyan ettiği, saldırıyla ilgilerini kabul etmeyen ancak haklarında kurulan mahkumiyet hükümleri kesinleşen ... ..., Faruk Taştan ve ... ...ın beyanlarında da sanık ...'ın isminin geçmediği ancak saldırıda kullanılan aracı tanık ... ...'dan satın aldığı tespiti sonucu saldırıya iştirak ettiği kabul edilen ve hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan kurulan mahkumiyet hükmü kesinleşen ...'un saldırıyı sanık ...'ın gerçekleştirdiğini ve hatta cezaevinde aralarında yaptıkları konuşmada bunu kabul ettiğini iddia ettiği, saldırıda kullanılan aracı da satın almadığını beyan ettiği ancak ... ...'ın ...'la ilgili teşhisini kesin olarak tekrarladığı, sonuç olarak olaya ilişkin yapılan soruşturmada sanık ... aleyhine bir delile ulaşılamadığı,
Sanık ...'ın saldırıya katıldığına ilişkin yalnızca dört farklı tanık anlatımı bulunduğu, bu tanıkların hiçbirinin beyanının ... ilinde saldırı öncesinde ve sırasında yaşanan oluşa ilişkin olmadığı, olaydan sonra bulundukları PKK silahlı terör örgütüne ait kamplarda sanıkla veya kamp komutanlarıyla yaptıklarını iddia ettikleri konuşmalara dayandıkları ya da tamamen soyut beyanlarda bulundukları,
Sanık ...'ın yaklaşık 13 yıl PKK silahlı terör örgütünün kırsal alanda bulunan yapılanması içinde faaliyet gösterdiği, örgüt içinde örgüt elebaşılarının koruması ya da özel kuvvet gibi adlandırmalarla anıldığı,
Yerel Mahkemenin; tanık beyanlarının sanığın üzerine atılı devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil niteliğinde bulunmadığına işaret ederek sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hüküm kurduğu,
Anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemesinde önemli yer tutan tanıklık, yargılamaya konu fiilin fail tarafından işlenip işlenmediği ya da nasıl işlendiği konusunda yargılama makamının kanaate ulaşmasını sağlayan kanıtlardan birisidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.11.2013 tarihli ve 251-454 sayılı kararında da belirtildiği üzere tanık, kendisine karşı yürütülmeyen bir ceza soruşturmasında, olay hakkında beş duyu ile edindiği algılamaları ifadesiyle açığa vuran kişidir. Yani tanık bir olayın tanığı olmuş ya da öyle olduğu varsayılan bir kimsenin beş duyusu ile öğrendiği bilgileri tanık dinlemeye yetkili makam önünde anlatmasıdır. Tanık, tanıklığının konusunu oluşturan hususlar hakkında bildiklerini veya gördüklerini tam olarak açıklamakla yükümlüdür. Herkes tanık olma ehliyetine sahip olduğundan çocuklar ve akıl hastalarının da tanıklığına başvurabilecektir. Önemle belirtmek gerekir ki tanığın anlatımlarına itibar edilip edilmeyeceği yargılama makamının takdirindedir.
Öte yandan amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Yukarıda geniş şekilde yer verilen oluş ve mahkeme kabulü ile tanıklık ve masumiyet karinesi kapsamında yapılan açıklamalara göre, her ne kadar PKK silahlı terör örgütü üyesi dört tanık tarafından sanık ...'ın ... Valisi Hikmet Tan'a yapılan suikast eylemini gerçekleştirdiği beyan edilmiş ise de; söz konusu beyanların eylemin planlanmasına ve ... ilinde gerçekleşen oluşuna ilişkin beş duyuyla edinilmiş bilgi niteliğinde bulunmadığı, dört tanığın değişik zamanlarda benzer nitelikte beyan vermesinin de bu durumu değiştirmediği, üçüncü kişilerin anlatımıyla veya duyum ve tahmine dayalı beyanlarla maddi gerçeğe ulaşmanın mümkün bulunmadığı, sanığın suçu kabul etmediği, olaya katıldığına ilişkin başkaca bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla sanığa atılı devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunun kanıtlanamadığına hükmederek sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasına karar veren mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş, aynı yönde Özel Daire tarafından verilen onama kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ;
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.06.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
...