Logo

Ceza Genel Kurulu2018/229 E. 2022/778 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık müdafisine yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı ve tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilmesi halinde sanığın temyiz talebinin eski hale getirme niteliğinde olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sanık müdafisine yapılan tebligatta sanığın isminin yer almaması ve sadece "sanık ... vekili" ifadesinin bulunması, tebligatın usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının kabulüne ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Kararı Veren

Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Ağır Ceza (CMK’nın mülga 250. maddesiyle görevli)

Sayısı : 449-135

Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan sanık ...’nın TCK’nın 314/3 ve 220/7. maddeleri yollamasıyla aynı Kanun’un 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 5, TCK’nın 62. 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Van (Kapatılan) 3. Ağır Ceza (CMK'nın mülga 250. maddesiyle görevli) Mahkemesince verilen 22.05.2012 tarihli ve 449-135 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 09.05.2014 tarih ve 4068-5878 sayı ile temyiz isteminin yasal süreden sonra yapılması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Van 1. Ağır Ceza Mahkemesince 15.12.2014 tarih ve 412-488 sayı ile yapılan uyarlama yargılaması üzerine sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 22.02.2017 tarih ve 7256-918 sayı ile; uyarlama sonucu verilen kararın 5275 sayılı Kanun’un 98 ila 101. maddeleri gereğince temyiz kabiliyeti bulunmayıp itiraz kanun yoluna tabi olduğu gerekçesiyle iadesine karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.04.2017 tarih ve 81803 sayı ile

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. maddesinin 'vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır' amir hükmü karşısında, sanık ve vekaletnameli müdafisinin yokluğunda verilen kararın vekili yerine sanığa tebliğinin temyiz süresini başlatmayacağı dikkate alınarak, kararın Sanık ... müdafisine tebliği, müdafisi tarafından temyiz dilekçesi verilmesi hâlinde temyiz incelemesi için dosya ile birlikte gönderilmesinin temini, -Sanık ... müdafii tarafından temyiz dilekçesi verilmemesi halinde ileri sürdüğü diğer hususlarla ilgili temyiz incelemesinden geçmiş bir karar bulunmadığından CMK 309 maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği dikkate alınarak mahallinde kesinleştirme işleminin yapılması amacıyla, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 09/05/2014 gün ve 2014/5878 sayılı sanık tarafından hükmün yasal süreden sonra temyiz edildiğinden bahisle red'dine ilişkin kararın kaldırılarak dosyanın mahalline iadesi gerektiği..." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 19.03.2018 tarih ve 1210-702 sayı ile itiraz nedeni yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık müdafisine yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup tebligatın usulüne uygun olduğunun kabul edilmesi hâlinde sanık müdafisinin nedensiz olarak süresinde temyiz isteminde bulunmamasına göre sanığın temyiz talebinin eski hâle getirme talebi niteliğinde olup olmadığının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamında;

Van (CMK’nın mülga 250. maddesiyle görevli ve yetki) Cumhuriyet Başsavcılığının 13.10.2010 tarihli ve 735-678 sayılı iddianamesi ile PKK/KONGRA-GEL silahlı terör örgütünün dağ kadrosuna katılmak amacıyla Yüksekova ilçesine gelen ... isimli şahsa terör örgütünün dağ kadrosuna katılması için yardımcı olmak suretiyle atılı silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan sanık ...’nın cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasının yapılan yargılamasında Van (Kapatılan) 3. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın mülga 250. maddesiyle görevli ve yetkili) 22.05.2012 tarihli ve 449-135 sayılı kararı ile sanığın silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın dosya arasında vekaletnamesi bulunan sanık müdafisi Av. ...’e sanık Adem Koç vekili yazılan tebligat ile “muhatabın kendisine bizzat” şeklinde 11.12.2012 tarihinde, sanık ...’ya ise “muhatabın kendisine bizzat” şeklinde 14.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği, sanık müdafisinin kararı temyiz etmediği, sanık ...’nın ise bu kararı 23.11.2012 tarihinde süresinde sonra temyiz ettiği ve Yargıtay 9. Ceza Dairesince yasal süreden sonra olan temyiz isteğinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için "adil yargılanma hakkı", Anayasa'nın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesi ve “Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması” başlıklı 40. maddesi, "kanun yollarına başvurma hakkı" ve "temyiz kanun yolu" kavramları ile müdafiye tebligat konusu ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde hüküm altına alınan "adil yargılanma hakkı" hukukun üstünlüğü ile adalete erişimi koruyan ve kişilerin ceza muhakemesinin ilk aşaması olan soruşturmanın başından itibaren açık ve adil bir şekilde yargılanmalarını teminat altına alan mutlak bir hak olup kişilerin hukuk devleti kuralları içinde makul sürede yargılanmasını öngörür. Adil yargılanma hakkı hukuk devleti ilkesinin bir gereği olup bireyler için bir hak, devlet için ise bir görevdir. Adil yargılanma hakkının amacı, yargılamanın doğru, hakkaniyete uygun ve adil bir biçimde yerine getirilmesini sağlamaktır.

Adil yargılama, ceza muhakemesi hukukunda, sanığa ve mağdura tanınan hakların tümü ve insan hakları ihlal edilmeden yapılan yargılama olarak tanımlanmakta olup soruşturma ve kovuşturma evrelerinin tamamında geçerli olan bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ceza yargılamasında adil yargılanma hakkının bir parçası olarak etkin başvuru yolu ve yöntemine verilen önem dikkate alındığında, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrası, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin (İHAS) 13. maddesi ve CMK'nın 34. maddesinin ikinci fıkrası ile 232. maddesinin altıncı fıkrasına uygun olarak kararın tebliğinin şeklî değil, faydalı, amacına uygun, hak arama hürriyetini ve etkin başvuru hakkını engellemeyecek biçimde yapılması gerekmektedir.

Anayasa'nın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesi; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”; “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesine 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında da, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” şeklinde hükümlere yer verilmiş, 40. maddenin ikinci fıkrasının gerekçesinde bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanmasının amaçlandığı, son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercisi ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline geldiği belirtilmiştir.

Genel olarak pozitif hukukça tanınmış hakların ön koşulu ve usuli güvencesi olarak anlaşılması gereken ve yargıya başvurma olanağını her olayda ve aşamada gerekli kılan hak arama özgürlüğü, Anayasa Mahkemesinin 19.09.1991 tarihli ve 2-30 sayılı kararında belirtildiği üzere sav ve savunma hakkı şeklinde birbirini tamamlayan iki unsurdan oluşmakta, hukuksal olanakları kapsamlı biçimde sağlama ve bu konuda tüm yollardan yararlanma haklarını içermektedir (Mesut Aydın, Anayasa Mahkemesi Kararlarında Hak Arama Özgürlüğü, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Yıl:2006, S. 3, s. 4-10.). Bu bakımdan içerdiği sav unsuru nedeniyle davaya katılma hakkı, hak arama hürriyeti ile yakından ilgilidir.

CMK’nın "Kanun yollarına başvurma hakkı" başlıklı 260. maddesinin ilk fıkrasında;

“Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır" denilmek suretiyle sanıkların kanun yoluna başvuru haklarının bulunduğu açıkça kabul edilmiştir.

Aynı Kanun'un "Avukatın başvurma hakkı" başlıklı 261. maddesi ise;

“Avukat, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir." şeklinde düzenlenerek müdafinin ve vekilin kanun yoluna başvuru haklarının bulunduğu açıkça kabul edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesi;

"Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.

Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.

Kişinin, resmî görevliler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır." şeklindedir. Anayasa'nın 40. maddesinde yer alan hak arama hürriyeti ile yakından ilişkili olan CMK'nın “Kararların Açıklanması ve Tebliği” başlıklı 35. maddesi;

"(1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.

(2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.

(3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır." şeklinde düzenlenmiştir.

Görüldüğü gibi temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir mecburiyettir.

5271 sayılı CMK'nın kanun yollarına başvurma hakkını düzenleyen 260. maddesinin birinci fıkrası ise;

"(1) Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır" hükmünü içermektedir. Bu düzenlemenin amacı, ayrıntıları yukarıda açıklanan duruşmadan haberdar edilme hakkının kullandırılmaması suretiyle CMK'nın 234. maddesinin ihlal edilmesi durumunda anılan hukuka aykırılığın telafisine imkân sağlamaktadır. Bu emredici düzenleme nedeniyle temyiz mahkemesince, temyiz davasının görülmesine başlamadan önce ilgililerin tümünün davadan ve hükümden haberdar olup olmadığının denetlenmesi, kararı usulüne uygun şekilde öğrenmelerinin sağlanması ve müteakiben inceleme yaparak kanun yoluna başvuru hakkını da içeren adil yargılama ilkesine işlerlik kazandırılması gerekmektedir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde ise karar ve hükümlerde başvurulacak kanun yolu, başvurunun yapılacağı merci, başvuru süresi ve yönteminin hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde ve açıkça gösterilmesi gerektiği düzenlemelerine yer verilmiş olup anılan hükümlere aykırılık, aynı Kanun'un 40. maddesi gereğince "eski hâle getirme nedeni" oluşturacaktır. Bu bildirimdeki temel amaç, süjelerin başvuru haklarını etkin bir şekilde kullanmalarının sağlanması ve kanun yolu bildirimindeki eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Van (CMK’nın mülga 250. maddesiyle görevli ve yetki) Cumhuriyet Başsavcılığının 13.10.2010 tarihli ve 735-678 sayılı iddianamesi ile sanık ...’nın cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasının yapılan yargılamasında Van (Kapatılan) 3. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın mülga 250. maddesiyle görevli ve yetki) 22.05.2012 tarihli ve 449-135 sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın dosya arasında vekaletnamesi bulunan sanık müdafisi Av. ...’e sanık Adem Koç vekili yazılan tebligat ile “muhatabın kendisine bizzat” şeklinde 11.12.2012 tarihinde, sanık ...’ya ise “muhatabın kendisine bizzat” şeklinde 14.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği, sanık müdafisinin kararı temyiz etmediği, sanık ...’nın ise 23.11.2012 tarihinde süresinden sonra temyiz ettiği ve Yargıtay 9. Ceza Dairesince 09.05.2014 tarih ve 4068-5878 sayı ile yasal süreden sonra olan temyiz isteğinin reddine karar verildiği anlaşılan somut olayda,

Sanık ... müdafisi olan Avukat ...’e yapılan tebligatta sanığın isminin bulunmadığı, tebligatta yalnızca sanık Adem Koç vekili olduğunun belirtilmesi yanında "veya diğerleri" şeklinde bir açıklamanın da yer almadığı gözetildiğinde sanık ... açısından vekaletnameli müdafisine usulüne uygun şekilde yapılan bir tebligatın bulunmadığına karar verilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Dairenin redde ilişkin kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün tebligat yapılmaması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,

2- Yargıtay (Kapatılan) 9. Ceza Dairesinin 09.05.2014 tarihli ve 4068-5878 sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,

3- Van (Kapatılan) 3. Ağır Ceza (CMK'nın mülga 250. maddesiyle görevli) Mahkemesinin 22.05.2012 tarihli ve 449-135 sayılı hükmünün; sanık ... açısından vekaletnameli müdafisine gerekçeli kararın tebliğ edilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.