Logo

Ceza Genel Kurulu2018/571 E. 2021/588 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükmüne dair yapılan temyiz incelemesinde, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin eksik araştırma gerekçesiyle bozma kararına rağmen yerel mahkemenin direnmesi üzerine, direnme kararının hukuka uygun olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kasten öldürme suçuna teşebbüsün cezasının alt sınırının dokuz yıl hapis cezası olması sebebiyle, CMK'nın 196/2. maddesi uyarınca sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin istinabe yoluyla değil bizzat mahkeme huzurunda alınması gerektiği, aksi halde savunma hakkının kısıtlanacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Ağır Ceza

Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesince 04.02.2010 tarih ve 301-28 sayı ile sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüs mü yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturacağı hususunun değerlendirilmesi gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince 10.07.2013 tarihli ve 189-264 sayı ile; kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanığın TCK'nın 37/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 81/1, 35/2, 29/1, 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin hükme yönelik sanık müdafisinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.12.2014 tarih ve 5404-6099 sayı ile;

"...Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun 20.10.2009 gün ve 2009/1- 85/242 sayılı kararında açıklandığı üzere; kasten öldürmeye teşebbüs suçunun failleri olarak yargılanan sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda sanıklar arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerektiğinden; eş olan sanıklar ... ve ... arasında menfaat çatışması bulunduğu anlaşıldığından, sanıkların savunmalarının ayrı ayrı müdafiler yerine aynı müdafi tarafından yapılması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38/1. ve 5271 sayılı CMK'nun 152. maddelerine aykırı davranılması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi 24.06.2015 tarih ve 52-261 sayı ile sanığın kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK'nın 37/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 81/1, 35/2, 29/1, 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 17.12.2015 tarih ve 5695-6247 sayı ile;

"...CMK'un 188/1. maddesi uyarınca duruşmaya gelmeyen sanık ... müdafisinin duruşmada hazır bulunarak görevini yapmaya zorlanması, bozma ilamına karşı diyeceklerinin sorulması, katılmadığı oturumlardaki bilgi, belge ve işlemlere karşı savunma yapmaya davet edilmesi, gerektiğinde CMK’nun 150/3. maddesi uyarınca yeniden zorunlu bir müdafi görevlendirilmesi yoluna gidilerek savunmada oluşan boşluk ve kısıtlılığın giderilmesi gerektiği düşünülmeden müdafisinin hazır bulunmadığı celsede hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,

Kabule göre de,

24.11.2015 günlü Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı Yasa'nın TCK'nın 53. maddesindeki iptal edilen hususlarının gözetilmesinde zorunluluk bulunması," nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi 16.03.2016 tarih ve 36-89 sayı ile sanığın kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK'nın 37/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 81/1, 35/2, 29/1, 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.11.2017 tarih ve 3682-4218 sayı ile;

"...Müşteki ...'in Cumhuriyet savcısı huzurunda vermiş olduğu 19.06.2006 tarihli ifadesinde kendisini vuranın yüzünü net olarak gördüğünü, karakolda yaptığı eşkal tarifine göre bu şahsın ... boşandığını söylediği kocası ... olduğunu öğrendiğini, yüzleştirme yapıldığında teşhis edebileceğini beyan etmesi ve sanık ...'nın aşamalarda alınan savunmalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmemesi karşısında olayın failinin kesin bir biçimde tespiti için müştekiye Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda belirtilen esas ve usuller çerçevesinde ayrıntılı teşhis işlemi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 21.03.2018 tarih ve 474-128 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.

Bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.06.2018 tarihli ve 37784 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 1. Ceza Dairesince 07.11.2018 tarih ve 3167-4554 sayı ile; 6763 sayılı Kanun ile değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda direnme kararı yerinde görülmediğinden, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

İnceleme dışı sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin, sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itiraz mercisince incelenerek kesinleşmiş olup, inceleme direnmenin ve temyizin kapsamına göre sanık ... hakkındaki kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğ'inin 27. maddesi uyarınca öncelikle, sanığın kasten öldürme suçuna teşebbüs bakımından istinabe suretiyle bozmaya karşı diyeceklerinin sorulup sorulamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Sanık hakkında 22.05.2006 tarihinde işlediği iddia edilen eylemle ilgili olarak Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2009 tarihli ve 496-294 sayılı iddianamesi ile kasten yaralama suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Beykoz Asliye Ceza Mahkemesince 04.02.2010 tarih ve 301-28 sayı ile; suçta kullanılan silahın ateşli olması, şikâyetçi mağdurun yaralandığı bölge, Adli Tıp Kurumu raporu birlikte değerlendirildiğinde, suça konu eylemin kasten öldürme suçuna teşebbüs mü yoksa kasten yaralama mı olduğu hususunun değerlendirilmesi amacıyla Ağır Ceza Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda, kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanığın mahkûmiyetine karar verildiği, hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.12.2014 tarih ve 5404-6099 sayı ile sanık ve inceleme dışı sanık arasında menfaat çatışması bulunduğu ve ayrı ayrı müdafi atanması gerektiğinin bahisle bozulduğu, bozmaya uyan Yerel Mahkeme sanığın mahkûmiyetine karar verdiği, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 17.12.2015 tarih ve 5695-6247 sayı ile sanığın savunma hakkının kısıtlandığından bahisle bozduğu, bozmaya uyan Yerel Mahkeme sanığın mahkûmiyetine karar verdiği, hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.11.2017 tarih ve 3682-4218 sayı ile eksik araştırma ile karar verildiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında sanığın Yargıtay bozma ilamına ilişkin beyanlarının Göreli Asliye Ceza Mahkemesince 13.03.2018 tarihinde istinabe yoluyla alındığı, Yerel Mahkemece bozma ilamına direnilerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar verildiği,

Suç tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’nın 81/1, 35/2. maddesinde düzenlenen kasten öldürme suçuna teşebbüs bakımından cezanın alt sınırının 9 yıl üst sınırın ise 15 yıl hapis cezası olduğu

Anlaşılmaktadır.

5271 sayılı CMK'nın 196. maddesinin birinci fıkrasında; "Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafi isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.",

Aynı maddenin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde de; "Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere istinabe suretiyle sorguya çekilebilir." hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak koşuluyla sanığın, kendisi veya bu hususta yetki verdiği hâllerde müdafinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan vareste tutulabileceği, ikinci fıkrasında ise; alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçtan yargılanan sanığın sorgusunun mutlaka esas mahkemesince yapılması gerektiği vurgulanmıştır.

Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulacak ve talimat mahkemesi önünde savunma yapmayı kabul etmesi hâlinde istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda ise; sanığın sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemesince gerçekleştirilmesi zorunlu kılınmıştır. Bu kural bozma sonrası yapılan yargılamada da geçerli olup alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlarla sanığa istinabe yoluyla bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması olanağı bulunmamaktadır.

Sorgusundan önce sanığa, ifadesini yargılamayı yapan mahkeme huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulmaması veya sorulması üzerine duruşmadan bağışık tutulmak istemediğini belirtmesi ya da yargılamaya konu suçun cezasının alt sınırının beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektirmesine karşın, istinabe yoluyla alınan ifadesiyle yetinilmesi veya bozmaya karşı diyeceklerinin istinabe yoluyla sorulması savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracağından, mutlak bir bozma nedenidir.

Tarafı bulunduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dâhil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin "Adil Yargılanma Hakkı" başlıklı altıncı maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde de, sanığın en azından kendi kendisini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunma yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı zımnen kabul edilmiştir. Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, bir yükümlülük olmakla birlikte, öncelikle kendisi açısından bir hak olup adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;

Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 81/1. maddesinde; “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır." aynı Kanun'un 35. maddesinin 2. fıkrasında; "Suça teşebbüs hâlinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiş olup alt sınırı dokuz yıl hapis cezasını gerektiren kasten öldürme suçuna teşebbüsten hakkında yargılama yapılan sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin, İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince bizzat tespit edilmeyerek istinabe yoluyla alınmasının, 5271 sayılı CMK'nın alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı sanığın sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece yapılması zorunluluğunu düzenleyen emredici nitelikteki 196. maddenin ikinci fıkrasına aykırı olduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen direnme kararına konu hükmün alt sınırı dokuz yıl hapis cezası olan kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin istinabe yoluyla tespiti savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olduğundan hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.03.2018 tarihli ve 474-128 sayılı direnme kararına konu hükmün, alt sınırı dokuz yıl hapis cezasını gerektiren kasten öldürme suçuna teşebbüsten yargılanan sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin istinabe yoluyla yapılamayacağının gözetilmemesi isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.11.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.