Logo

Ceza Genel Kurulu2018/603 E. 2021/381 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın cezaevinde kendisine verilen yatağın içindeki pamukları yakması eyleminin kamu malına zarar verme suçunu oluşturup oluşturmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın yatağın pamuklarını yakarak malın fiziki varlığını tamamen ortadan kaldırdığı ve bu eylemin yatağın kullanım amacına uygunluğunu önemli ölçüde azalttığı gözetilerek, yerel mahkemenin beraat kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Kararı Veren

Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi

Mahkemesi :Asliye Ceza

Sayısı : 250-411

Kamu malına zarar verme suçundan sanık ...'un beraatine ilişkin ... 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.04.2013 tarihli ve 742-182 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesince 15.02.2016 tarih ve 16407-1365 sayı ile;

“Dosyada mevcut fotoğraflar, olay yeri tespit tutanakları ve tüm dosya kapsamından sanığın idareye ait pamuklu yatağın pamuklarını çıkartıp yaktığının anlaşılması karşısında kamu malına zarar vermek suçundan sanığın mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

... 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 30.05.2016 tarih ve 250-411 sayı ile; "...Soruşturma dosyasındaki fotoğraflar ve tutanak incelendiğinde yatağın bütününü ya da önemli bir bölümünü değil gerçekten belki de bir avuç kadar bir bölümünü çıkararak çöp tenekesinde yakmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Yatağın kullanılamaz durumda olduğu yolunda bir tespit yoktur. Bir avuç miktardaki yatak pamuğunun yakılması eylemi kamu malına zarar verme sayılmaz. Kaldı ki bu tür toplu yaşanan yerlerde ve özellikle cezaevlerinde ya da yatılı okullarda zaten (bu miktar pamuk yakılmasa da) çoğunlukla ve genellikle yataktan koparılıp atılmaktadır. Bu miktar pamuk ile sanki yatağın tamamı ya da önemli bir bölümü kullanılmaz gibi görülmüş ise de mahkûmiyet kararı vermek bu kadar ucuz olmamalıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde belirtilen bir eylemin suç olarak belirlenip cezalandırılabilmesi için gerekli şartlardan biri de orantılılık ilkesidir. Olayımızda bir avuç pamuğun yakılması kamu malına zarar vermek olarak değerlendirilse de ceza olarak orantılı sayılmaz. Bu eylem olsa olsa disiplin eylemi olarak değerlendirilebilir. Ya da yangın çıkarmaya teşebbüs olarak ayrı soruşturma açılarak değerlendirme yapılabilir. Yine ayrıca tazminat talebine konu edilebilir. Bu da davamız dışında değerlendirilebilecek bir eylemdir. İddianamede bu eylem için dava açılmadığından bu yönde değerlendirme yapılmamıştır. Dolayısıyla Mahkememizin kararı AİHS ilkelerine uygun olup evrensel hukuk kuralları ve orantılılık ilkesi kapsamında doğru olduğu" gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.12.2016 tarihli ve 340459 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 tarihli ve 398 sayılı kararı ile kararına direnilen Yargıtay 23. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 15. Ceza Dairesine; anılan Dairece de 02.02.2017 tarih ve 14237-5114 sayı ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı iş bölümü kararına göre Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmiş, söz konusu Dairece yapılan inceleme sonucunda 05.12.2018 tarih ve 5318-13920 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kamu malına zarar verme suçunun unsurları itibarıyla oluşup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda görevli infaz koruma memurları tarafından düzenlenen 10.12.2012 tarihli tutanağa göre; olay tarihinde saat 15.00 sıralarında M-l odasında kalan sanık ...'un kendisine verilen yatağın içindeki pamukları çıkartarak çöp tenekesinin içinde yakmak suretiyle bulunduğu müşahade bölümünü duman içinde bıraktığı, yapılan müdahale sonucunda ateşin söndürüldüğü, sanıkla yapılan görüşmede aynı şekilde yatağı tekrar yakacağını ifade ettiği,

13.12.2012 tarihli hasar tespit tutanağında; olay tarihinde bir numaralı müşahede odasında kalmakta olan sanık ...'a idare tarafından verilen yatağın piyasa değerinin 130 TL olduğu bilgisine yer verildiği,

Sanık tarafından ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna hitaben düzenlenen 18.12.2012 tarihli dilekçede; sanığın, meydana gelen zarar miktarı olarak idare tarafından tespit edilen 130 TL'yi ödemek istemediğini belirttiği,

Anlaşılmaktadır.

Sanık ... Savcılıkta; olay tarihinde C-14 koğuşunda kaldığını, daha sonra meydana gelen bir olay nedeniyle bir numaralı müşahade odasına alındığını, ziyaretçileri geleceği için tekrar koğuşa alınmak istediğini, ancak görevlilerin kendisini dinlemediklerini, bu nedenle odasında bulunan yatağın yırtık kenarından pamuk çıkardığını, çöp tenekesinin içinde bu pamukları yaktığını, yatağa zarar vermediğini, sadece yatağın içinden çıkardığı pamukları yaktığını, bu sırada kaldığı odanın duvarının da zarar görmediğini savunmuştur.

TCK’nın “Mala Zarar Verme” başlıklı 151. maddesinin birinci fıkrasında;

“Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde mala zarar verme suçunun basit şekli düzenlenmiş, 152. maddesinde ise suçun nitelikli hâlleri sayılmıştır.

Anılan madde gerekçesinde de; "Suçun konusu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz maldır. Suç, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması, kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketlerden kirletme, örneğin; başkasına ait binanın duvarına yazı yazmak, afiş veya ilan yapıştırmak, resim yapmak suretiyle gerçekleştirilebilir." açıklamalarına yer verilmiştir.

Mala zarar verme suçuyla korunan hukuki yarar, mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet kavramına, malın bütünleyici parçaları, eklentileri ve doğal ürünleri de dahildir. Mülkiyetin korunmasında amaç, sadece malın fiziksel olarak zarar görmesi olmayıp malın değerinin de korunmasıdır. Bu nedenle, malın özgülendiği amaca uygun kullanılabilmesini, önemsiz sayılmayacak derecede azaltan bir zararın varlığı yeterli olup malın maddi zarar görmüş olmasına gerek yoktur.

Kanuni düzenleme göz önüne alındığında, mala zarar verme suçu genel kastla işlenebilen bir suçtur. Suçun oluşması için failin belirli bir amaç ya da saikle (özel kast) hareket etmesine gerek yoktur.

Görüldüğü gibi mala zarar verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala, TCK’nın 151/1. maddesinde sayılan seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması gerekmektedir. Seçimlik hareketler maddede; “kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hâle getirmek veya kirletmek” şeklinde belirtilmiştir.

Türk Dil Kurumu'nun Büyük Türkçe Sözlüğü'nde yıkmak fiili, "kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek"; bozmak fiili ise "bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek" şeklinde tanımlanmıştır. Yıkmak fiili yalnızca taşınmazlar için söz konusu olabilir. Kanun'da yıkmanın, kısmen veya tamamen olması arasında fark öngörülmediğinden, binanın bir duvarının yıkılması örneğinde olduğu gibi suçun oluşumu için taşınmazın belli bir kısmına zarar verilmesi yeterlidir. Bozmak ise malın kullanım amacına uygun tasarrufunu kısmen veya tamamen ortadan kaldıran ya da güçleştiren bir müdahale olup süreklilik taşıması gerekli değildir. Geçici olarak malın kullanılamaması da mala zarar verme suçunu oluşturur. Aracın motor aksamının sökülerek, çalışamaz duruma getirilmesi hâli bu fiile örnek olarak gösterilebilir. Yıkmak ve bozmak fiileri, aynı zamanda tahrip etmek fiilini de kapsar. Kullanılamaz hâle getirme eyleminde, malın fiziki varlığı ortadan kaldırılmaksızın, amacına uygun olarak maldan yararlanma imkânının bulunmaması ve bu şekilde değerinin azalması hâli söz konusudur. Yok etmek ise malın fiziki varlığının tamamen ortadan kaldırılarak, tüketilmesi anlamına gelmektedir. Televizyonun yakılması bu fiile örnek gösterilebilir. Kirletmek fiili de, taşınır veya taşınmaz malın, önceki hâle getirilmesi için önemsiz olmayan bir çabayı gerektiren, malın değerinde veya görünümünde azalma veya değişikliklere yol açan, madde kapsamında yer alan diğer eylemler dışındaki durumları kapsar. Mağdurun evinin duvarına yazı yazmak, aracını çizmek gibi örneklerin verilebileceği kirletmek fiili, kirli duruma getirmek, pisletmek olarak tanımlanabilir. Bu seçimlik hareketle işlenen mala zarar verme suçunda, zarar doğuran neticenin sonradan temizlenmek suretiyle ortadan kaldırılması önem taşımaz. Ancak kirletmenin belli bir ağırlığa ulaşmış olması gerektiği de gözden uzak tutulmamalıdır.

Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler, Kanun'da tahdidi şekilde belirtilmiş olmakla birlikte, zarara neden olan neticeyi meydana getirmeye elverişli fiil, aynı zamanda Kanun'da belirtilen seçimlik hareketlerden en azından birini zorunlu olarak kapsayacağından, suçun oluşumu için zarar verici sonucun gerçekleşmesini yeterli saymak gerekir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

10.12.2012 tarihinde saat 15.00 sıralarında ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun (1) numaralı müşahade odasında hükümlü olarak bulunmakta olan sanık ...'un kendisine verilen yatağın içindeki pamukları çıkartarak çöp tenekesinin içinde yaktığı anlaşılan olayda; sanığın bahse konu pamukları yakmak suretiyle malın fiziki varlığını tamamen ortadan kaldırdığı gibi gerek dosya kapsamında yer alan fotoğraflar, gerekse olay sonucunda müşahade bölümünün duman içinde kaldığına ve ateşin müdahale sonucunda söndürüldüğüne ilişkin olay tutanağı birlikte değerlendirildiğinde yatağın içinden çıkartılan pamuk miktarına göre söz konusu yatağın özgülendiği amaca uygun kullanılabilmesinin önemsiz sayılmayacak derecede azaltıldığı da anlaşılmakla sanığa atılı kamu malına zarar verme suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı kamu malına zarar verme suçunun unsurları itibarıyla oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.05.2016 tarihli ve 250-411 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı kamu malına zarar verme suçunun unsurları itibarıyla oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.