Logo

Ceza Genel Kurulu2019/118 E. 2023/333 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık hakkında, maktule yönelik eylemi nedeniyle TCK’nın 27/2. maddesi uyarınca meşru müdafaada sınırın aşılması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına mı, yoksa haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan mahkûmiyetine mi karar verilmesi gerektiği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, kendisine saldıran iki kişiden birini etkisiz hale getirdikten sonra, elinde silah olmayan maktule karşı bıçak kullanmaya devam etmesi ve öldürücü darbeler vurması, meşru savunma sınırının mazur görülebilir bir heyecan, korku veya telaştan kaynaklandığını göstermediğinden ve sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu ancak maktulün ilk haksız hareketi başlatması gözetilerek, haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan hüküm kurulması gerekirken, meşru savunmada sınırın aşılması nedeniyle ceza verilmemesine karar veren yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 313-107

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Kasten öldürme suçundan sanık ... hakkında eylemin mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş meşru savunmada sınırın aşılması sonucu işlendiğinden bahisle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 27/2. ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 223/3-c maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.11.2012 tarihli ve 227-237 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.11.2014 tarih ve 4733-5544 sayı ile;

"Kalabalığın içinde sadece ...'ta bıçak olduğu ve ...'un da sanık tarafından etkisiz hale getirilmiş olması, maktülün elinde herhangi bir silah olmaksızın sanığa vurmaya çalışması, diğer kişilerin bu kavgaya müdahil olmamaları, bu durumda sanığın maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü heyecan, korku veya telaş dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkmasından ve mazur görülebilecek bir korku, panik ya da heyecanın tesiri ile meşru müdafaada sınırın aşılmasından söz edilemeyeceğinden,

Kullanılan silahın elverişliliği, darbelerin şiddeti ve hedef alınan vücut bölgeleri dikkate alındığında, sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı hâlde, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek tahrik altında kasten öldürme suçundan hüküm kurulması yerine yazılı şekilde meşru savunmada sınırın aşılması suretiyle insan öldürme suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma üzerine, Yerel Mahkemece 27.03.2015 tarih ve 313-107 sayı ile;

"Olayın sıcaklığı, saldırının devam ediyor oluşu, diğer kişilerin okul bahçesinde bulunması, kaçış kapılarının tutulmuş olması karşısında maktül ...'de bıçak olmamasının ve diğer sanık ...'un etkisiz hâle getirilmesinin sanıktaki heyecan, korku ve paniği ortadan kaldırmayacağı kanaatine varılmıştır.Bu açıdan sanığa karşı olan saldırı tehlikesinin devam etmekte olması, diğer kişilerin sanığın arkasından geliyor olması, kapıların tutulmuş olması karşısında sanık içine düştüğü korku, telaş ve şaşkınlık dolayısıyla maktülü bıçaklamıştır.

Olay sırasında okul bahçesinde diğer sanık ..., maktül ... ve bu kişilerin arkadaşlarının bulunuyor olması, bıçaklama olayından önce sanığın saldırıya maruz kalması, saldırının halen devam etmekte oluşu göz önüne alındığında maktülün silahlı olup olmaması sanığın içinde bulunduğu heyecan ve korku göz önünde bulundurulduğunda çokta önemli değildir. Sanığın korku ve heyecan durumu tüm şiddeti ile devam etmektedir ve sanık kendisini savunma içgüdüsü ile doludur. Bu açıdan meşru savunma durumunda bulunan sanık silahsız olan ve kendisine saldıran maktülü bıçaklayarak meşru savunma sınırını aşmış ancak sınırın aşılması heyecan, korku ve telaşla gerçekleşmiştir." şeklindeki gerekçeyle önceki hüküm gibi karar verilmiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 29.09.2018 tarihli ve 206743 sayılı Bozma istemli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesiyle değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 22.01.2019 tarihli ve 4476-115 sayılı kararı ile direnme isteminin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU

Sanık hakkında katılan sanık ...’e yönelik neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme; sanığın maktule yönelik eylemi nedeniyle kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair kararla sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık maktule yönelik eylemi nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 27/2. maddesi uyarınca meşru müdafaada sınırın aşılması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına mı yoksa haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine mi karar verilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

31.12.2011 tarihli tutanakta; saat 23.30 sıralarında Dumlupınar İlköğretim Okulu yanında bir bıçakla yaralama olayının anons edilmesi üzerine olay yerine gidildiğinde, sağlık görevlilerinin maktul ve inceleme dışı katılan sanık ...'u hastaneye götürdüklerinin, şüpheli olarak ..., ... ve ... isimli şahısların yakalandıklarının, Tosya Devlet Hastanesine yaralı olarak geldiği bildirilen ... ve sanık ile yapılan görüşmede; Dumlupınar İlköğretim Okulu bahçesinde bıçakla yaralama olayına karıştıklarının, sanığın karşı taraftan bir şahsı yaraladığının öğrenildiğinin, şahısların olayda kullanılan bıçakları Devlet Hastanesi duvarına yakın bir yere attıklarını beyan ettiklerinin, gösterilen yere gidildiğinde biri büyük biri küçük iki adet ağzı kapalı bıçağın bulunduğunun ve muhafaza altına alınmak üzere olay yeri inceleme ekiplerine haber verildiğinin,

01.01.2012 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olayın Dumlupınar İlköğretim Okulu önündeki Gökhan Sokak ile Belediye Sokak arasında meydana geldiğinin, okulun ana giriş kapısı önündeki ayaklı çöp kovasının önünden başlayarak bahçe çıkış kapısına kadar 36 m boyunca yerde kan damlasına benzer lekelerin tespit edildiğinin, kan izlerinin bahçeden çıkıldıktan sonra Gökhan Sokak üzerinde 11 m daha devam ettiğinin, No.12 sayılı ikametin önünde pıhtılaşmış kan birikintisinin olduğunun, kan izlerinin Belediye Sokak köşesine doğru 5-6 metre ilerlendiğinde devam ettiğinin ve sokak köşesinde yerde pıhtılaşmış bir kan birikintisine daha rastlandığının, olayda kullanılan kesici delici aletlerin Tosya Devlet Hastanesi duvarının yanında bulunduğunun belirtilmesi üzerine, bu yerden bir adet sustalı tipi çakı ve bir adet basit çakı ele geçirildiğinin, aynı tarihte saat 08.45'te tekrar olay yerine gidilerek yapılan incelemede; Belediye Sokak No.43 adresindeki ikametin köşesinde yerde açık vaziyette 12,5 cm uzunluğunda ve üzerinde USA SUPER KNİFE ibaresi yazılı bir adet sustalı tipi çakı görüldüğünün ve inceleme için delil poşetine konulduğunun,

01.01.2012 tarihli ölü muayene tutanağında; Tosya Dumlupınar İlköğretim Okulu bahçesinde meydana gelen bıçakla yaralama olayı nedeniyle vefat eden maktulün kaldırıldığı Tosya Devlet Hastanesine gidildiğinde, maktulün kıyafetlerinde yoğun miktarda kan olduğunun, cesedin takriben 1,70 m boylarında ve 70-75 kg ağırlığında olduğunun, sol kaşının üzerinde 2 x 0,5 cm uzunluğunda ekimotik alan, sol gözün sol lateralinde 1,5 cm boyunda ekimotik alan, sol elmacık kemiği üzerinde 1 cm çapında ekimotik alan, burun altında ekimotik alan, çene altında 1 ve 2 cm uzunluğunda deri bütünlüğünde bozukluk, çene kısmında kan izlerinin bulunduğunun, sol memenin 5 cm iç altında kesici delici alet yaralanması, 5x2 cm boyunda deri bütünlüğünde bozukluk ile bu yaranın altında kalbe doğru 6 cm derinliğinde delik, göbeğin 15 cm dış yanında 0,5 cm çapında ekimotik alan, sol skapula (sol kürek kemiği) dış yanda 5 cm uzunluğunda ve takriben 4 cm derinliğinde kesici delici alet yaralanmasına bağlı deri bütünlüğü bozulması, sol patella (diz kapağı) bölgesinde taş izi ile uyumlu yaralanmaların bulunduğunun, kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için cesedin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesinin uygun olacağının,

01.01.2012 tarihli otopsi raporunda; kişinin ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kot kesisi ile karakterli iç organ kesilmeleri, iç ve dış kanama sonucu meydana geldiğinin,

01.01.2012 tarihli adli raporda; şüpheli ...'un muayenesinde, batında umbilikus sağında yaklaşık 2 cm yüzeysel sıyrık bulunduğunun; sanığın muayenesinde sol el iç yüzde yaklaşık 7 cm cilt ve cilt altını kapsayan kesi, sağ el 3. parmak proksimetalde 2 cm yüzeysel sıyrık, sol uyluk medial yüzde yaklaşık 1 cm cilt ve cilt altını kapsayan kesi bulunduğunun, kanda 0,55 promil alkol tespit edildiğinin; katılan sanık şüpheli ...'u muayenesinde batın sol alt kadranda 8x5 cm batına nafiz cilt altı yaralanması ve cilt dışına çıkan derin kesi mevcut olduğunun, 0,05 promil alkollü olduğunun; ..., ..., ..., ... ve ...’in muayenesinde darp-cebir izine rastlanmadığının,

01.01.2012 tarihli adli raporda; kesici delici alet yaralanmasıyla getirilen maktulün muayenesinde; göğsünde yaklaşık 7x5 cm uzunluğunda toraksa nafiz kesi bulunduğunun, solunum ve nabzın "0" (sıfır) olduğunun ve EX kabul edildiğinin,

07.03.2012 tarihli raporda; maktulün kanında alkol olmadığının,

12.04.2012 tarihli otopsi raporunda; maktulün vücudunda haricen 1 numara ile tarif edilen kesici delici alet yarasının, aletin midklavikuler hatta 4. interkostal aralıktan parasternal hatta 5. kota uzanan kesi oluşturarak göğüs boşluğuna, aynı seviyede perikardda kesi oluşturarak perikard boşluğuna girdiğinin ve interventriküler septumda ve sağ ventrikülde kesi oluşturduğunun, bu yaralanmanın öldürücü nitelik taşıdığının, haricen 2 numarada tarif edilen kesici delici alet yaralanmasının, cilt altı kas doku seyirli olduğunun ve öldürücü mahiyet arz etmediğinin, ika edilen aletin bir kenarının keskin diğer tarafının künt olduğunun, kişinin ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kot kesisi ile karakterli iç organ (perikard, kalp) kesilmeleri ile iç ve dış kanama sonucu meydana geldiğinin,

Belirtildiği anlaşılmaktadır.

Katılan ... aşamalarda; maktulün öz oğlu olduğunu, 01.01.2012 gecesi saat 01.00 sıralarında kardeşi Faruk’un kendisini arayarak oğlu maktulün öldüğünü söylediğini, bildiği kadarıyla maktulün kimse ile bir husumetinin bulunmadığını, niçin öldürüldüğünü bilmediğini,

Tanık ... kollukta; olay tarihinde saat 22.00 sıralarında arkadaşı ...'la buluştuklarını, Doğramacı Otel'in yanındaki boş arsada oturduklarını, saat 23.00 sıralarında evlerine gitmek üzere yolda yürürken maktulün tanık ...'ı telefonla aradığını ve Dumlupınar İlköğretim Okulu önünde kavga olduğunu söyleyerek hemen gelmelerini istediğini, tanık ... ile birlikte çağrıldıkları yere gittiklerini, okulun bahçe duvarının yanında daha önceden tanıdığı arkadaşları maktul, tanıklar ... ve ... ile... ve ...'ı gördüklerini, inceleme dışı katılan sanık ... ve maktulün inceleme dışı katılan sanık ...'u döven şahısların okul bahçesinde olduklarını söylediklerini, bunun üzerine inceleme dışı katılan sanık ... ve maktulün okula girdiklerini, kendilerinin de büyük bahçe kapısından okula girmek için anılan şahısların arkalarından yürüdüklerini, bahçenin içerisinde ne olduğunun karanlıktan görünmediğini, ancak inceleme dışı katılan sanık ...'un üzerinde deri mont bulunan bir şahsa saldırdığını, inceleme dışı katılan sanık ...'un elinde bıçak olduğunu, söz konusu şahsın da kendisine saldırılması üzerine bıçak çektiğini, bu şahsın inceleme dışı katılan sanık ...'a yumrukla vurmak için hamle yaptığını, ardından düştüğü yerden kalkarak maktule bıçakla saldırdığını gördüğünü, bıçağı maktulün vücudunun ön kısmına belden yukarıya vurduğunu, bu sırada yere düşen maktulün kendilerine doğru "Kaçın!" diye bağırdığını, inceleme dışı katılan sanık ...'un da yerde ve maktulün birkaç adım önünde yattığını, deri montlu şahsın kendilerine doğru geldiğini görünce tanık ... ile birlikte kaçtıklarını, maktulün yattığı yerde kan olduğunu ancak inceleme dışı katılan sanık ...'un yattığı yerde kan görmediğini, kendisinin üzerinde tabanca veya başka bir silah olmadığını, tanık ... ile olaya karışmadıklarını,

Cumhuriyet savcılığında farklı olarak; tanık ...'ı arayan maktulün Barış Karakoç ile kavga ettiklerini söylediğini, okulun yanına geldiklerinde ise inceleme dışı katılan sanık ...'u dövdüklerini söylediklerini, inceleme dışı katılan sanık ... ile üzerinde deri mont olan ve ismini sonradan öğrendiği sanığın boğuştuklarını, inceleme dışı katılan sanık ...'un elinde bıçak olduğunu, daha sonra sanığın elindeki bıçağı gördüğünü, sanığın inceleme dışı katılan sanık ...'u dövdükten sonra bıçakla maktulün belden üst kısmına vurduğunu, bu sırada maktulün kendilerine dönerek "Kaçın!" dediğini, kendisinin ve yanındakilerin okulun bahçesinden dışarı kaçtıklarını, inceleme dışı katılan sanık ... ve maktulün de okulun bahçesinden kendilerini takiben uzaklaştırdıklarını, ancak ikisinin de sokağın ortasında yere düştüklerini, bu sırada tanık ...'ın yere yatanların yanına gittiğini ve ambulansı aradığını,

Tosya Asliye Ceza Mahkemesinde istinabe yoluyla alınan ifadesinde; önceki beyanını tekrarla, maktulün olay sırasında arka kapıdan, inceleme dışı katılan sanık ...'un ise ön kapıdan bahçeye girdiklerini, sanığın kaçmaya çalıştığını, maktulün sanığa vurduğunu, sonra sanığın kaçmaya çalışırken inceleme dışı katılan sanık ... ile karşılaştığını ve vurmak suretiyle adı geçeni yaraladığını, inceleme dışı katılan sanık ... yere düşünce sanığın maktule doğru koştuğunu ve elindeki bıçağı maktulün kalbine doğru vurduğunu, inceleme dışı katılan sanık ...'un elinde bıçak gördüğünü ancak sanığa vurduğunu görmediğini, maktulün "Kaçın!" diye bağırması üzerine olay yerinden kaçtıklarını,

Mahkemede; okula tanık ...'ın hemen ardından gittiğini, bu sırada kavganın başladığını, inceleme dışı katılan sanık ...'un elinde bıçak olduğunu, sanığın, maktulün göğsüne doğru bir kez bıçak salladığını gördüğünü, maktulün kendilerine doğru "Kaçın!" diye seslenmesi üzerine olay yerinden kaçtığını, bu sırada sanığın da kaçtığını gördüğünü, okulun duvar korkuluklarının çok yüksek olduğunu, sanığın buradan atlaması hâlinde kendisine zarar verebileceğini, okulun iki çıkış kapısı da kapalı olduğundan sanığın kaçamadığını zannettiğini,

Tanık ... Cumhuriyet savcılığında; öğrenci olduğunu, olay tarihinin yılbaşına isabet etmesi nedeniyle arkadaşı maktulün evinde kola içip tombala oynadıklarını, daha sonra arkadaşları... ve ... ile dışarıda buluştuklarını ve adı geçenlerin isteği üzerine bira aldıklarını ve Dumlupınar İlkokulu bahçesine gittiklerini, burada otururlarken okulun bahçesine sanık, ... ve ismini Harun olarak bildiği bir şahsın daha geldiklerini, selamlaştıklarını, sanığın içkili olduğunu, sohbet esnasında bir sansarın okulun çöp kutusu civarında dolaştığını, inceleme dışı katılan sanık ...'un sansara tekme attığını, sanığın ise inceleme dışı katılan sanığa "Ne vuruyorsun hayvana?" diyerek bir tokat attığını, arkadaşlarıyla birlikte kavga çıkmasın diye adı geçenleri ayırdıklarını, inceleme dışı katılan sanık ...'un hızlı bir şekilde yanlarından ayrıldığını ve eve gittiğini, kendilerinin geri dönebileceğini düşünerek oturmaya devam ettiklerini, bu sırada Ender ve sanığın bira almaya gittiklerini, 5-10 dakika sonra inceleme dışı katılan sanık ...'un geri geldiğini, "Nerede o a...na koyduğumun çocuğu?" dediğini, inceleme dışı katılan sanık ... sakinleşmeyince maktulü aradığını, maktulün de tanıklar ... ve ...'ı aradığını sonradan öğrendiğini, ardından maktule huzurevinin orada olduklarını söylediğini, olayı anlatınca maktulün sinirlendiğini ve "Hadi gidelim!" dediğini, sonra kendisi, maktul, inceleme dışı katılan sanık ..., tanıklar ... ve ... ile... ve ... ile birlikte okulun bahçesine doğru yürümeye başladıklarını, maktulün inceleme dışı katılan sanık ...'a "Sen okulun ön bahçesinden ben arka bahçesinden dolaşayım!" dediğini duyduğunu, inceleme dışı katılan sanık ...'un okulun bahçe kapısından, maktulün ise arka kapısından okula girdiklerini, kendilerinin de şahısları takiben yürüdüklerini, okulun arka kapısının merdivenleri üzerinde maktul ile sanığın boğuşmaya başladıklarını, sanığın elindeki bıçakla maktulün belinin üstünden vurduğunu, "Anam!" diye bağıran maktulün karın bölgesinden kan aktığını gördüğünü, bu sırada tanıklar ... ve ...'ın arkasında olduklarını, Cavit ve ...'ın ise çoktan kaçtıklarını, sonra inceleme dışı katılan sanık ...'un sanığın üzerine doğru koşmaya başladığını, inceleme dışı katılan sanık ...'ta bıçak görmediğini ancak... ve ...'ın inceleme dışı katılan sanık ...'un elinde bıçak gördüklerini söylediklerini, sanığın yanındaki ...'un bahçe içinde sakin şekilde durduğunu, kavgaya karıştığını görmediğini, inceleme dışı katılan sanık ... ve maktulün okulun dışında yere düştüklerini, kavganın sanık, inceleme dışı katılan sanık ... ve maktul arasında meydana geldiğini, tanık ...'in elinde tabanca veya herhangi bir silah görmediğini,

Tosya Asliye Ceza Mahkemesinde istinabe yoluyla alınan ifadesinde; sanığın maktulü bıçakladığını gördüğünü ancak sanığın ise inceleme dışı katılan sanık ...'a bıçak sapladığını görmediğini, kendisinin maktulü kucakladığını, sanığın ise bu sırada kaçtığını,

Tanık ... kollukta; 31.12.2011 tarihinde arkadaşı olan tanık ... ile saat 22.00 sıralarında buluşup Doğramacı Otel’in yanındaki boş arsada alkol aldıklarını, sonra eve gitmek için kalktıklarını, bu sırada saat 23.00 sıralarında arkadaşı maktulün kendisini arayarak önceden de kavgalı oldukları Barış Karakoç ile kavga ettiklerini ve gelip gelmeyeceğini sorduğunu, geleceğini söyleyerek, tanık ... ile birlikte Namık Kemal Okulunun önünde maktul ile buluştuklarını, maktulün "Huzurevinin önündelermiş!" demesi üzerine üçü birlikte yolda yürürlerken maktulün telefonunun çaldığını, kimin aradığını bilmediğini, maktulün kendisine "Dumlupınar Okulunun oradalarmış!" dediğini, akabinde bu okulun önüne doğru gittiklerini, yolda ... ve inceleme dışı katılan sanık ... ile karşılaştıklarını, sonra inceleme dışı katılan sanığın Dumlupınar İlkokulunda dövüldüğünü anlattığını, toplam beş kişi olarak okulun bahçesine gittiklerini, tanık ... ile birlikte okulun giriş kapısından, maktul, inceleme dışı katılan sanık ... ve tanık ...'ın ise okulun yan tarafındaki küçük kapıdan içeri girdiklerini, bu sırada bahçede bulunan ve ismini Bekir olarak bildiği sanığın yanında tanımadığı biriyle arkadaki küçük kapıya doğru kaçmaya başladıklarını, sanık ve maktulün karşılaşmaları üzerine aralarında bir arbede yaşandığını, karanlık olduğundan net olarak kimin kime vurduğunu görmediğini, bir ara sanığın, maktulün elinden kurtularak kendilerine doğru kaçmaya başladığını, sanığın kendisini tanık ... ile birlikte görünce durup arkasına baktığını ve arkasından maktulün geldiğini görünce belinden çıkardığı bıçağını açıp inceleme dışı katılan sanık ...'a doğru saldırdığını, adı geçen katılan sanığın elinde bıçak gibi bir şey görmediğini, sonra bıçağını inceleme dışı katılan sanık ...'un karnına doğru salladığını, inceleme dışı katılan sanık ...'un "Anam anam!" diye bağırmaya başladığını, bunu gören maktulün sanığın üzerine yürüdüğünü, bu sırada yanlarına yaklaşan tanık ...'ın inceleme dışı katılan sanık ...'u olay yerinden uzaklaştırdığını, sanık kendi üzerine doğru gelmeye başlayınca kendisinin de okulun dışına doğru kaçtığını, birkaç dakika sonra geri geldiğinde maktul ve inceleme dışı katılan sanık ...'un yerde yattıklarını gördüğünü, başlarında tanıklar ... ve ...'ın durduklarını, tanık ...'ın ambulans çağırdığını, maktulün neresinden yaralandığını görmediğini, ancak vücudundan kan aktığını, inceleme dışı katılan sanık ...'un da neresinden yaralandığını tam olarak görmediğini, ancak sürekli karnını tuttuğunu, tanık ...'in olay sırasında sanığa tabanca veya başka bir silah çektiğini görmediğini, tanık ... ve kendisinin kavgaya karışmadığını, kendisine sorulan... ve ... isimli şahısları olay yerinde hiç görmediğini, yaralıları, ambulansa bindirildikleri sırada gördüğünü,

Cumhuriyet savcılığında ek olarak; sanığın inceleme dışı katılan sanık ...'a vurduktan sonra maktulün belden yukarısına doğru elindeki bıçakla iki ya da üç kez vurduğunu, inceleme dışı katılan sanık ...'un ve maktulün elinde bıçak veya benzer bir cisim görmediğini,

Tosya Asliye Ceza Mahkemesinde istinabe yoluyla alınan ifadesinde; maktul ile inceleme dışı katılan sanık ...'un sanığı sıkıştırdığını, maktulün sanığa tokat attığını, sonra sanığın elindeki bıçakla inceleme dışı katılan sanık ...'a vurduğunu, okulun bahçesine geldiğinde okulun ön ve arka kapısının adı geçen kişilerce kapatıldığını, sanığın önce kaçmaya çalıştığını ancak önünü kesenler olunca kaçamadığını, önce maktulün sanığa vurduğunu, kaçamayan sanığın inceleme dışı katılan sanık ... ile karşılaştığını, maktul ve inceleme dışı katılan sanık ...'un sanığa elleriyle vurduklarını, ancak sanığın maktul ile yüz yüze geldiğinde maktulün göğsüne bıçakla vurduğunu, sanığın bıçakla yaralandığını görmediğini,

Tanık ... ile birlikte ön kapıyı tuttukları sırada maktul ve inceleme dışı katılan sanık ...'un arka kapıdan girdiklerini, sanığın önce kendilerinin bulunduğu kapıya yöneldiğini, tanık ... ile kendisini görünce arka kapıya gittiğini, ilk karşılaşmada maktulün sanığa tekme attığını, sanığın bu sebeple yuvarlanıp düşmesi neticesinde elinin kanadığını, inceleme dışı katılan sanık ...'un elindeki bir cisimle sanığa vurduğunu ve hatta "Öldürün!" gibi bir kelime kullandığını, sanığın kendilerinin bulunduğu kapıya yöneldiğini, ardından maktul ve inceleme dışı katılan sanığın koştuklarını, maktulün sürekli sanığa doğru yumrukla vurduğunu, sanığın cebinden çıkardığı bıçağı, inceleme dışı katılan sanık ...'un karnına sapladığını, bunun üzerine maktulün hırslanarak sanığa tekme ve yumrukla vurmaya başladığını, sonra sersemleyen sanığın elindeki bıçakla maktulün göğsüne doğru bir kez vurduğunu, maktulün "Kaçın!" diye bağırdığını, sanığın olay yerinden kaçtığını, maktulün bu sırada ayakta olduğunu, sanığın istese üçüncü veya dördüncü darbeyide vurabileceğini ancak vurmayıp kaçtığını,

İnceleme dışı katılan sanık ... kollukta; ameliyat olduğundan dolayı kendini toparlayamadığını, bu aşamada susma hakkını kullanmak istediğini,

Cumhuriyet savcılığında; işçi olduğunu, olay tarihinde..., ... ve tanık ... ile birlikte Dumlupınar İlkokulu bahçesinde oturdukları ve ...'la birlikte alkol aldıkları sırada, sanık ile yanındaki... isimli şahsın okulun bahçesine gelerek kendileriyle selamlaştıklarını ve yanlarına oturduklarını, sohbet sırasında okulun bahçesine bir sansarın geldiğini, öylece duran sansara bir tekme attığını, bunun üzerine sanığın "Neden hayvana tekme vurdun?" diyerek yüzüne tokat attığını, arkadaşlarının olayın büyümemesi için araya girdiklerini, oradan ayrıldıktan sonra eve giderek sustalı bir bıçak aldığını, amacının sanığa gözdağı vermek olduğunu, evden çıkınca maktulü arayarak olayı haber verdiğini, sonra..., ... ve tanık ... ile birlikte Namık Kemal Okulunun bulunduğu yere gittiklerini, orada maktul ile tanıklar ... ve ... ile buluştuklarını, maktule "Ebubekir'e gözdağı verelim!" dediğini, maktulün de bunu kabul ettiğini, sonra Dumlupınar İlkokuluna gittiklerini, maktulün okulun arka kapısından kendisinin de ön kapısından okula girdiklerini, sanık ve...'in hâlâ Okulun bahçesinde durduklarını gördüğünü, maktulün sanığa "...'a niye vurdun?" dediğini ve akabinde sanığa vurduğunu, sonra sanığın koşar gibi ilerleyip elindeki bıçakla karnına vurduğunu, vücudunda bir yanma hissettiğini, sanığın, kendisinden sonra maktule de vurduğunu, ancak neresine vurduğunu görmediğini, kendisinin sanığın bıçak sallamadığını ve vurmadığını, inceleme dışı Ender'in kavgaya katıldığını hatırlamadığını, ...'in yanında tabanca olup olmadığını hatırlamadığını, kavga bitince bıçağı hatırlamadığı bir yere attığını, tanıklar ..., ... ve ... ile... ve ...'ın kavgaya karışmadıklarını, olay yerinde elde edilen ve kendisine gösterilen bakır renkli bıçağın kendisine ait olduğunu,

Tosya Asliye Ceza Mahkemesinde istinabe yoluyla alınan ifadesinde; cebindeki sustalı bıçağı kavga esnasında eline almadığını, suçlamayı kabul etmediğini, maktulün arka kapıdan girdiği sırada sanığın arka kapının merdiveninin başında durduğunu, ama sanığın maktule vurup vurmadığını hatırlamadığını, neden böyle bir ifade verdiğini hatırlamadığını,

İnceleme dışı katılan ... Cumhuriyet savcılığında; öğrenci olduğunu, olay tarihinde saat 19.30 civarında sanık ve Harun Bayat ile buluşarak Kıran Mevkii'nde bira içmeye başladıklarını, sonra Dumlupınar İlkokulu bahçesine gittiklerini, burada tanık ..., ... ve ve inceleme dışı katılan sanık ...'un oturduklarını, onlarla selamlaştan sonra adı geçen inceleme dışı katılan sanığın sansara tekme attığını, sanığın buna kızarak "Niye hayvana tekme atıyorsun?" dediğini, inceleme dışı katılan sanığın "Sana ne!" demesi üzerine sanığın inceleme dışı katılan sanık ...'a tokat attığını, arkadaşlarının inceleme dışı katılan sanık ...'u uzaklaştırdıklarını, sonra sanık ile oturduklarını, sanığın tuvalette olduğu sırada inceleme dışı katılan sanık ...'un okul bahçesine gelerek sanığı sorduğunu, önce inceleme dışı katılan sanığın elinde bıçak görmediğini, sonra sanığın geldiğini, bu sırada arka kapı tarafından maktulün de okul bahçesine yanlarına geldiğini, aynı zamanda büyük kapıdan kalabalık bir grubunda geldiğini gördüğünü, bu sırada maktulün sanık ile tartıştıklarını, kendisinin kapıdaki kalabalığın yanına gittiğini, inceleme dışı katılan sanık ...'un montundan çıkarttığı bıçakla sanığa doğru yürüdüğünü görünce inceleme dışı katılan sanığın montundan tuttuğunu, "Nereye gidiyorsun?" diyerek kendisine çektiğini, inceleme dışı katılan sanığın elindeki bıçakla göğsüne doğru üç kez vurduğunu, ancak bıçağın montundan içeri girmediğini, vücudunda çizik oluştuğunu, inceleme dışı katılan sanık ...'u eliyle ittiğini, sonra maktul ile sanığın ayrıldıklarını, ardından sanığın tanık ...'e yöneldiğini, tanık ...'in çıkarttığı metalik renkli tabanca ile "Gelme vururum!" dediğini, kendisinin; "Ne yapıyorsun sen?" dediğini ve tanık ... ile arkadaşlarının okul bahçesinden ayrıldıklarını, sanık ve kendisinin de okul bahçesinden çıktıklarını, maktul ve inceleme dışı katılan sanık ... ile sanığın nasıl yaralandıklarını görmediğini, ancak sanığın elinde ve sol bacağında kan olduğunu, hastaneye girmeden önce sanıkla birlikte olay sırasında kullandıkları bıçakları duvarın dibine yere attıklarını, kavga sırasında kimseye vurmadığını, olay sırasında inceleme dışı katılan sanık ... ve maktul ile ... dışında kimsenin kavgaya karışmadığını,

Tosya Asliye Ceza Mahkemesinde istinabe yoluyla alınan ifadesinde; sanığın tuvaletten çıktıktan sonra yanlarına doğru gelip inceleme dışı katılan sanık ...'u gördüğünde arka merdivenlerden kaçmaya çalıştığını ancak bu sırada arka kapıdan giren maktulün sanığa tekme ile vurduğunu, sanığın geri dönmeye çalıştığı sırada inceleme dışı katılan sanık ... ile karşılaşıp arada kaldığını, bu sırada adı geçen inceleme dışı katılan sanığın elindeki bıçakla sanığa vurduğunu, sanığın arada kalınca bıçağı sallamaya başladığını, kime denk geldiğini görmediğini, tanık ...'de tabanca olduğunu gördüğünü, ancak olay sırasında kullanılmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık ... kollukta; Tosya Endüstri Meslek Lisesi son sınıf öğrencisi olduğunu, 31.12.2011 tarihinde saat 19.30 sıralarında arkadaşı inceleme dışı katılan ... ile buluşup beş adet bira aldıklarını ve Kıran Mevkii'nde saat 22.00'a kadar içtiklerini, sonra Dumlupınar Okulunun bahçesine gittiklerini, bahçede daha önceden tanıdıkları..., ..., inceleme dışı katılan sanık ... ve tanık ...'ın alkol aldıklarını, adı geçenlerle selamlaştıklarını, okulun çıkış kapısı önünde bir sansar gördüklerini, inceleme dışı katılan sanık ... ve...'in sansara tekme attıklarını, kendisinin de adı geçen inceleme dışı katılan sanığa hayvana neden vurduğunu sorduğunu, onun da "Sana ne, vururum!" dediğini, inceleme dışı katılan sanık ...'un yüzünü eliyle iteklediğini, sonra araya girenlerin inceleme dışı katılan sanık ...'u okuldan uzaklaştırdıklarını, ardından..., ... ve tanık ...'ın oradan ayrıldıklarını, kendisinin inceleme dışı katılan ... ile bahçede oturmaya devam ettiklerini, yaklaşık 10 dakika sonra inceleme dışı katılan sanık ..., tanık ..., ... ve...'in maktul ile tanıklar ... ve ... ile birlikte okulun giriş kapısının önüne geldiklerini, bu kişilerin yarısının okulun büyük kapısından yarısının da küçük kapıdan girerek bahçe çıkışını kapattıklarını, küçük kapıdan kaçabileceğini düşünerek buraya doğru yöneldiğini, tam merdivenlerin başında iken maktulün göğsüne tekme atması nedeniyle geriye doğru sendelediğini, bu sırada inceleme dışı katılan sanık ...'un elinde bıçakla gelerek sol bacağına doğru bıçağı isabet ettirdiğini, bu sırada maktulün elindeki bıçağı kendisine doğru savurduğunu ve sol elinin kesildiğini, bıçağı tutmaya çalışınca sağ elinin de yaralandığını, bıçakların boyunu ve yapısını göremediğini, ancak keskin olduklarını, kendisinin de o esnada savunma amacıyla üzerindeki sapı kırmızı renkli metal bıçağı çıkartarak ilk önce inceleme dışı katılan sanık ...'un bacaklarına doğru savurduğunu, inceleme dışı katılan sanık ...'un yaralanıp yaralanmadığını görmediğini, bu sırada maktulün elindeki bıçakla kendisini kovaladığını ve kaçmaya çalışırken elindeki bıçağı maktule doğru salladığını, bıçağın maktule isabet edip etmediğini görmediğini, bu esnada diğerlerinin bıçakla kavgayı seyrettiğini, tanık ...'in belinden çıkarttığı siyah tabancayı kendisine doğrulttuğunu, inceleme dışı katılan ... ile beraber okulun çıkış kapısından kaçarak olay yerinden uzaklaştıklarını ve Tosya Devlet Hastanesi acil servisine gittiklerini, hastaneye yaklaştıklarında elinde bulunan ve üzerinde kan lekesi olan bıçağı Kastamonu Caddesi üzerinde iken hastane yakınlarında bir duvarın dibine attığını, olayın sadece kendisi ile maktul ve inceleme dışı katılan sanık ... arasında geçtiğini, bıçağı kendisini korumak amacıyla kullandığını, olaydan dolayı çok pişman olduğunu,

Cumhuriyet savcılığında; okul bahçesinde Ender ile sohbet ettikleri sırada okulun kapısı önünde... ile tanıklar ..., ... ve ...'in, diğer giriş kapısında ise inceleme dışı katılan sanık ... ve maktulün göründüğünü, inceleme dışa katılan sanık ...'un önce aşağı döndüğünü ve kendisini görmediğini, maktulün karşısına çıktığını ve sol göğsüne tekme attığını, bu tekme ile merdivenlerden aşağı kaydığını, inceleme dışı katılan sanık ...'un elindeki bıçakla üzerine gelip sol bacağından vurarak kendisini yaraladığını, o sırada korktuğu için montundaki bıçağını çıkarttığını, bir kez inceleme dışı katılan sanık ...'a doğru salladığını, neresine geldiğini bilmediğini, arkasından maktulün elinde bıçakla geldiğini, bıçağı sallayınca önce sol eline geldiğini, sonra sağ eliyle bıçağı almak istediğinde sağ elinin de kesildiğini, bunun üzerine bıçağını tekrar çıkartıp bir kez maktule doğru rastgele sapladığını, neresine geldiğini bilmediğini, kaçmaya çalıştığı sırada orada bulunan tanık ...'in elindeki tabancayı kendisine doğrultup; "Üzerime gelirsen ateş ederim!" dediğini, sonra inceleme dışı katılan ... ile birlikte kaçarak olay yerini terk ettiklerini, olayda kullandığı bıçakla inceleme dışı katılan ...'in yanında taşıdığı ama kullanmadığı bıçağı tedavi olmak için gittikleri Devlet Hastanesinin duvarının dibine bıraktıklarını,

Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; kavga esnasında maktulün kendisine tekme attığını ve bu nedenle inceleme dışı katılan sanık ...'un kucağına düştüğünü, kaçmaya çalışırken maktulün elindeki bıçağı kendisine doğru salladığını, önce sol eliyle sonra sağ eliyle tutmaya çalışırken yaralandığını, kaçarken önüne tanık ...'in çıktığını, tanık ...'e "Çekil kaçayım!" dediğini, onun da elindeki tabancayı kendisine doğrulttuğu "Gelirsen ateş ederim!" dediğini, sonra tanık ...'in çekildiğini ve okulun bahçesinden kaçtıklarını,

Mahkemede; yanındaki bıçağı çıkartarak inceleme dışı katılan sanık ...'a doğru rastgele salladıktan sonra kendisini engellemeye çalışan maktulle boğuşmaya başladıklarını, maktulde parlak bir cisim olduğunu ancak ne olduğunu bilemediğini, kendisini öldürecek olmasından korkarak koruma amaçlı elindeki bıçağı maktule doğru salladığını, maktulün yüzünün kendisine dönük olduğunu, beline doğru eğilince bıçak elinin içerisinde ters vaziyette iken yukarıdan aşağı doğru salladığını, olay anında maktulün kendisini belinden kavrayarak tuttuğunu, kendisini korumak amacıyla ikinci kez bıçağı salladığını,

Savunmuştur.

IV. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlığa İlişkin Görüşler

Meşru savunma, TCK'nın Birinci Kitabının, İkinci Kısmının, "Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler" başlıklı İkinci Bölümünde, 25. maddenin 1. fıkrasında;

"Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez." şeklinde bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, meşru savunmanın kabulü için saldırının korunmaya değer nitelikteki herhangi bir hakka yönelmiş olması yeterli görülmüştür.

Öğretide; "Bir kimsenin, kendisini veya başkasını hedef alan bir tecavüz, saldırı karşısında, savunma amacına matuf olarak ve bu saldırıyı defedecek ölçüde kuvvet kullanması" (İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Adalet Bakanlığı Yayınları, 3. Bası, Ankara, 2006, s. 364); "Bir kimsenin kendisine veya başkasına yöneltilen ağır ve haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak amacıyla gösterdiği zorunlu tepki" (Kayıhan İçel, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları, İstanbul, 2014, s. 307); "Kişilerin saldırıya karşı verdikleri kendini veya diğer bir insanı koruma içgüdüsünden kaynaklanan doğal tepkinin hukuken meşru görülmesi" (... Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2014, s. 697) şeklinde, 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında "Bir kimsenin ağır ve haksız bir tecavüzü kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak amacı ile gösterdiği zorunlu tepki" olarak tanımlanan meşru savunma; bir kimsenin, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakkı hedef alan, gerçekleşen ya da gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, saldırı ile eşzamanlı olarak hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde, kendisinden veya başkasından uzaklaştırmak mecburiyetiyle saldırıda bulunan kişiye karşı işlediği ve hukuk düzenince meşru kabul edilen fiillerdir.

Gerek öğretide, gerekse yargısal kararlarda vurgulandığı üzere; TCK'nın 25/1. maddesinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1- Saldırıya ilişkin şartlar:

a) Bir saldırı bulunmalıdır.

b) Bu saldırı haksız olmalıdır.

c) Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.

d) Saldırı ile savunma eş zamanlı bulunmalıdır.

2- Savunmaya ilişkin şartlar:

a) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.

b) Savunma saldırana karşı olmalıdır.

c) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.

Savunmanın, meşru savunma şartlarının bulunduğu sırada başladığı, ancak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda, sınırın aşılması söz konusu olabilmektedir.

Sınırın aşılması, TCK’nın 27. maddesinde;

"(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yer alan cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.

(2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez" şeklinde düzenlenmiştir.

Hukuka uygunluk nedeninin bulunması, eylemin suç olmasını engelleyeceğinden, fail hakkında CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi uyarınca beraat kararı verilecektir. Buna karşın, sınırın aşılması bir hukuka uygunluk nedeni olmayıp TCK’nın 27. maddenin 1. fıkrasındaki durum itibarıyla kusurluluğu azaltan, 27. maddenin 2. fıkrasındaki durum itibarıyla da kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerden biridir. Başka bir deyişle, hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın kast olmaksızın aşılması hâlinde beraat kararı değil, anılan maddenin 1. fıkrasına göre indirimli ceza veya 2. fıkrasına göre CMK’nın 223. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendi gözetilerek ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir.

TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrasında, fail bir hukuka uygunluk nedeninin sınırını aşmakta ise de, bunu bilerek ve isteyerek yani kasten yapmamaktadır. Ancak, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılabiliyorsa, fail sınırı kast olmaksızın aşmış olması dolayısıyla taksirinden sorumlu tutulmaktadır.

TCK’nın 27. maddesinin 2. fıkrasında, hukuka uygunluk nedenlerinden sadece meşru savunma için sınırın aşılmasına ilişkin özel bir düzenleme öngörülmüştür. Buna göre bu hükmün uygulanabilmesi için;

1- Meşru savunma ile korunabilecek bir hakkın bulunması,

2- Saldırıya ilişkin şartların var olması,

3- Savunmaya ilişkin şartlardan ölçülülük ya da orantılılık şartının, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması,

4- Sınırın aşılmasının mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmesi gerekmektedir.

Tüm bu şartların birlikte gerçekleşmesi hâlinde, meşru savunmada sınırı aşan faile CMK’nın 223/3-c maddesi uyarınca ceza verilmeyecektir. Bu durumda, kişinin, maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü heyecan, korku veya telaş dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, meşru savunmada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılmayacağı kabul edilir. Dolayısıyla, belirleyici olan maruz kalınan saldırının kişiyi içine düşürdüğü psikolojik durumdur. Zira kişi sırf maruz kaldığı saldırının etkisiyle, heyecan, korku veya telaşa kapılarak meşru savunmanın sınırlarını aştığında bu maddeden yararlanabilecek, buna karşılık saldırının etkisinin yanında, saldırıdan kaynaklanmış olsa bile, öfke gibi nedenlerle sınır aşıldığında ise aynı korumadan faydalanılması söz konusu olmayacaktır. Başka bir deyişle, failin amacı, saldırının defedilmesinden çok, kin duygusunu tatmine yönelik ise meşru savunmada sınırın aşılması değil, ancak haksız tahrik söz konusu olabilecektir.

İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir (Devrim Aydın, Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s. 225).

Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14).

Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinde de haksız tahrik; "Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir.

Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.

Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;

a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,

b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,

c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,

d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.

01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK'da 765 sayılı Kanun'da yer alan ağır tahrik – hafif tahrik ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.

Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.

Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun biri diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.

Evrensel bir ceza hukuku temel ilkesi olan kuşkudan sanık yararlanır prensibi uyarınca bir olayda ilk haksız hareketin sanıktan mı, yoksa maktule ya da mağdurdan mı kaynaklandığının her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması hâlinde, oluşan kuşku sanık lehine yorumlanarak sanığın TCK'nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünden yararlandırılması gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı açık ise de bu kabulün dosya kapsamında olayın anlaşılan gerçekleşme biçimine, somut olayın özelliklerine ve hayatın olağan akışına uygun düşmesi zorunluluğu karşısında her olayın kendine özgü koşulları değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Sanık ve arkadaşı Harun ile inceleme dışı katılan ...’un 31.12.2011 tarihinde saat 19.30 sıralarında buluşarak alkol almaya başladıkları, saat 22.00 sıralarında oturdukları mahallenin yakınındaki Dumlupınar İlköğretim Okulunun bahçesine gittikleri, burada oturup alkol aldıklarını gördükleri inceleme dışı katılan sanık ... ve... ile tanıklar ... ve ...'ı görüp adı geçenlerle selamlaştıkları, oturdukları sırada okulun bahçesindeki çöp tenekesinin yanına bir sansarın geldiği, inceleme dışı katılan sanık ...'un sansarın yanına giderek bir tekme attığı, bunu gören sanığın inceleme dışı katılan sanık ...’a "Niye hayvana vuruyorsun?" dediği, adı geçen inceleme dışı katılan sanığın "Sana ne?" şeklinde cevap vermesi üzerine, sanığın inceleme dışı katılan sanık ...’un suratına bir tokat attığı, okul bahçesinde oturanların olayın büyümemesi için araya girerek inceleme dışı katılan sanık ...’u bulundukları yerden uzaklaştırdıkları, bundan sonra okulun bahçesinden önce sanığın arkadaşı Harun’un, sonra inceleme dışı katılan sanık ...’un arkadaşları... ile tanıklar ... ve ...’ın ayrıldıkları, sanık ve inceleme dışı katılan ...’in okul bahçesinde oturmaya devam ettikleri, inceleme dışı katılan sanık ...’un evine gittiği ve evden sustalı olarak tabir edilen bir bıçağı yanına alıp hemen dışarı çıktığı, yakın arkadaşı maktulü de telefonla arayarak başına gelen olayı anlattığı, maktulün de arkadaşı olan tanık ...'ı arayıp kavga olduğunu söylediği, tanık ...’ın yanındaki arkadaşı tanık ...’i de alıp nerede iseler oraya geleceğini söylediği, bu sıralarda okul bahçesinden ayrılan inceleme dışı katılan sanık ...’un 15 dakika sonra TOKİ konutlarının orada boş bir arsada bulunan... ile tanıklar ... ve ...’ın yanına, elinde evden aldığı sustalı bıçağı ile gelerek sanık için "Nerede lan o a...na koyduğumun çocuğu?" dediği, sonra maktulün tanıklar ... ve ...’i arayıp sanık ve yanındakileri kastederek; "Huzurevinin önündelermiş!" dediği, bunun üzerine maktul, tanıklar ... ve ... ile inceleme dışı katılan sanık ...'un buluştukları ve burada sanığa neden inceleme dışı katılan sanık ...’a vurduğunu sorup, gözdağı vermek için okul bahçesine gitmeye karar verdikleri, bu gruba daha önceki olaya tanık olan inceleme dışı katılan sanık ...’un arkadaşları... ile tanıklar ... ve ...’ın da katıldığı, adı geçenlerin hep birlikte okulun bahçesine doğru yürüdükleri, buraya yaklaştıklarında maktulün inceleme dışı katılan sanık ...’a "Sen ön kapıdan git, ben arkadan dolaşayım!" dediği, bu sırada okulun bahçesinde oturmakta olan sanığın tuvalete gittiği, inceleme dışı katılan ...’in ise; inceleme dışı katılan sanık ... ile tanıklar ..., ...’i, sonra da adı geçenlerin ardından gelen... ile tanıklar ... ve ...’ı okulun ana giriş kapısından birlikte girerken gördüğü, inceleme dışı katılan ...'in yanına gelen sanığın bu kalabalığı görünce kendisi için geri döndüklerini anlayarak okulun arka çıkışından kaçmak istediği ve arka kapıya çıkan merdivenlere doğru koştuğu, arka kapıda maktul ile karşılaştığı, maktulün sanığın göğsüne bir tekme attığı ve sanığın merdivenlerden aşağı doğru düştüğü, bunun üzerine sanığın yerden kalkarak okulun bahçesine doğru inceleme dışı katılan ...’in yanına yaklaştığında, ana kapının önünde tanıklar ... ve ...’ın, inceleme dışı katılan ...'in karşısında durduklarını gördüğü, bu sırada inceleme dışı katılan sanık ...’un sanığa doğru elindeki bıçakla gittiğini gören inceleme dışı katılan ...’in inceleme dışı katılan sanık ...’u montundan tutmaya çalıştığı fakat adı geçen inceleme dışı katılan sanığın bıçağı kendisine doğru savurmasıyla başarılı olamadığı, bu sırada maktulün sanığı darp etmeye başladığı, inceleme dışı katılan ...’den kurtularak sanığa doğru giden inceleme dışı katılan sanık ...’un sanığı kastederek; "Öldürün!" dediği ve elinde evden getirdiği sustalı bıçak ile sanığı sol dizinden dosyada mevcut raporlarla da uyuşur şekilde yaraladığı, arbededen sıyrılmaya çalışan sanığın inceleme dışı katılan sanık ...’un elindeki bıçağı tutmaya çalışırken her iki elinden de yaralandığı, ardından yanında taşıdığı bıçağı çıkartıp kendini korumak amacıyla sağa sola sallamaya başladığı, bu sırada inceleme dışı katılan ...’in sanığa yardım etmediği, ancak kapıda bekleyenlerin karşısında durduğu, sanığın ilk önce inceleme dışı katılan sanık ...’u karın bölgesinden batına nafiz şekilde isabet kaydederek hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığı, karnından yaralanan inceleme dışı katılan sanık ...’un "Anam!" diye bağırarak okulun ana giriş kapısına doğru kaçmaya başladığı, bunu görüp sinirlenen maktulün inceleme dışı katılan sanık ...’a vuran sanığa tekme tokatla vurmaya devam ettiği, inceleme dışı katılan sanık ...’un yanından ayrılıp gitmesiyle elindeki bıçağı bu kez kendisine vuran maktule doğru sallamaya devam eden sanığın önce sersemlediği, ardından toparlanıp bu kez maktulün önce sol göğsüne, sonra da sol kürek kemiğine doğru bıçakla vurduğu, bu sırada maktulün "Kaçın!" şeklinde bağırdığı, inceleme dışı katılan sanık ... ve maktulün sanık tarafından yaralanarak etkisiz hâle gelmeleri üzerine ana çıkış kapısına yönelen sanığın inceleme dışı katılan ...’in yanına geldiği ve adı geçenlerin kapıyı tutan tanıklar ... ve ... ile karşı karşıya geldikleri, tanıklar ... ve ...’ın tüm bu olan bitenden sonra okulun kapısından dışarı çıktıkları, inceleme dışı katılan sanık ... ve maktulün bıçakla yaralanmaları üzerine okulun hemen ana giriş kapısı önündeki sokağın köşesinde yere yığıldıkları, olay yerine gelen ambulansla hastaneye götürüldükleri, inceleme dışı katılan sanık ...’un hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, maktulün ise kesici delici aletle meydana gelen iç organ (kalp, perikard) yaralanmasına bağlı iç ve dış kanama sonucu hayatını yitirdiği olayda;

Sanık, inceleme dışı katılan sanık ...’un okul bahçesine birlikte geldiği altı arkadaşıyla okulun tüm kapılarını tuttuğunu görmesi üzerine, kendisine yönelecek bir saldırının mutlak olduğuna kanaat getirmiş ve önce arka kapıdan kaçmaya çalışmıştır. Maktul öncesinde okul bahçesinde kendisine karşı hiçbir haksız davranışı olmayan sanığın önünü arka kapıda keserek sanığa tekme atıp yere düşürmüş ve ilk haksız hareketi gerçekleştirmiştir. Bunun üzerine maktulden kaçarak ters istikamete giden sanık, elinde bıçak bulunan inceleme dışı katılan sanık ...’un bıçaklı saldırısına maruz kalmıştır. İnceleme dışı katılan sanık ... ve maktul arasında kalan ve her iki eli ile sol dizinden bıçakla yaralanan sanık o anda kendisine karşı gerçekleşen saldırıyı başka türlü defedemeyeceğini düşünerek kendisini savunmak amacıyla yanında getirdiği bıçağı çıkartmış ve önce inceleme dışı katılan sanık ...’un batın bölgesine bir darbe vurmuştur. Katılan sanık ... aldığı bu bıçak yarası üzerine karnını tutarak olay yerinden tanık ...’ın da yardımıyla uzaklaşmıştır. Sanığın, kendisine sustalı bıçakla saldıran inceleme dışı katılan sanık ...’a yönelik eyleminin, o anki durumun hâl ve koşullarına göre savunma için zorunlu ve orantılı olması karşısında, meşru müdafaa kapsamında kaldığının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

İnceleme dışı katılan sanık ...'u bıçakla yaralayıp etkisiz hâle getirdikten sonra sanığın maktulle kavga etmeye devam ettiği, olay yerinde bulunan diğer şahısların yaralanan inceleme dışı katılan sanık ...'u okul bahçesinden uzaklaştırdıkları, bu sırada maktulün elinde bıçak veya sair bir silahın olmadığı, dolayısıyla sanığın kendisine yönelen saldırıyı defettiği, ancak bundan sonra elinde bıçak olmayan maktule yönelik olarak elindeki bıçakla önce kalbine sonra da sırtına vurarak maktulün ölümüne sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.

Sanığın elinde herhangi bir saldırı aleti bulunmayan maktule yönelik eylemini gerçekleştirdiği sırada, kendisine yönelen ağır bir saldırı veya tehlikeden söz edilemeyeceği gibi öncesinde inceleme dışı katılan sanık ... tarafından gelen saldırınında defedilmiş olması nedeniyle, sanığın içinde bulunduğu bir heyecan veya korku hâlinden bahsedilemeyeceği, kendisine vuran maktulün eylemini bıçak kullanmadan veya elindeki bıçakla vücudunun başka bir bölgesine hedef alarak karşılık verme imkânı varken, maktulün kalbini hedefleyerek yaralamasına rağmen bıçaklı eylemine sırtından vurduğu darbe ile devam etmesi de birlikte gözetildiğinde, sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu, ancak maktulün okula girdikten sonra sanığa yönelik ilk haksız hareketi başlattığı gözetildiğinde sanığın maktule yönelik eylemini haksız tahrik altında işlediği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, isabetli bulunmayan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı ile dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; Sanığa yönelik bıçaklı saldırının devam etmekte oluşu bir kısmında silah olmasa dahi saldırıda bulunanların sayısı ve o zamanki hâl ve koşullara göre sanığın korkuya kapılıp savunmada sınırın aşılmasının mazur görülebilecek bir hâl olması nedeniyle; sanığın eylemini meşru müdafaada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşılması sonucu gerçekleştirdiğinden bahisle direnme kararının isabetli olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 27.03.2015 tarihli ve 313-107 sayılı direnmeye konu hükmünün, sanığın maktule yönelik eylemi nedeniyle haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, meşru müdafaada sınırın aşılması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2023 tarihli birinci müzakerede karar için yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 07.06.2023 tarihli ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.