Logo

Ceza Genel Kurulu2022/188 E. 2023/158 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık hakkında maktulün ölümüne sebebiyet veren eyleminin kasten yaralama mı yoksa kasten öldürme suçuna iştirak mi oluşturduğu ve iştirak oluşturacak ise fail mi yoksa yardım eden sıfatıyla mı sorumlu tutulması gerektiği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın maktulün ölümüne sebebiyet veren eyleminin kasten öldürme suçuna yardım suçunu oluşturduğu, eylemin işlenişinde ortak hâkimiyet kurmadığı ve asıl faili teşvik etmediği gözetilerek, yerel mahkemenin sanığı kasten öldürme suçuna iştirakten cezalandırmasına ilişkin hükmü bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İtirazname No : 2021/105870

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 130-85

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanık ...'ın maktul ...'e yönelik eylemi nedeniyle basit yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun’ 86/2, 62, 52/2, 52/4 ve 63. maddeleri uyarınca 2.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin Giresun 1. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan 26.05.2015 tarihli ve 350-136 sayılı hükmün, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.02.2018 tarih ve 2198-1184 sayı ile; "...Sanık ...'in olayın en başından beri sanık ... ile birlikte hareket edip maktulün kaçması üzerine birlikte kovaladığı, sokağa çıkarıp sanık ... ile birlikte darp ettiği, olay sonrasında da sanık ... ile birlikte kaçtığı anlaşıldığından, sanık ...'in kasten öldürme suçunu işlediği sırada diğer sanık ... ile birlikte fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek fiil üzerinde ortak hakimiyet kurması nedeniyle TCK’nın 37/1, 81. maddeleri gereğince cezalandırılması yerine, yazılı şekilde kasten yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmesi..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 14.02.2019 tarih ve 130-85 sayı ile; sanığın TCK’nın 81/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca neticeten 25 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin resen de temyize tabi olan hükmün, sanık ve müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.07.2021 tarih ve 3753-11405 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 25.11.2021 tarih ve 105870 sayı ile;

“...Sanıklardan ...'in dayıları olan maktul ile sanık ... arasında bir ihtilaf olduğu sanık ...'in bu ihtilafta maktulun tarafını tuttuğu iddiasında olan maktulun olay günü ...'in olmadığı bir zamanda iş yerine gelip onu sorduğu ve ayrıldığı, sanığında konuyu merak edip yanına misafireten ...'a gelen sanık ...'i de alarak önce birer bira içip maktulun misafireten bulunduğu adrese gittikleri bu gidişte yanlarına tabanca veya tüfek cinsi ateşli bir silah, kesici delici bir alet yada sopa benzeri saldırı yada savunmada kullanılacak alet almadıkları, apartmana çıktıklarında önce yanlış kapı çalıp doğruyu tespit ettikten sonra dayısının kapıya çıkması üzerine bir süre kapı ağzında konuştukları sonrasında aşağı indiklerinde aralarında çıkan tartışmada maktulun küfürlere başladığında sanık ...'in onu ittirmesi üzerine maktulun kaçmaya ve 'adam dövüyorlar, adam öldürüyorlar' şeklinde bağırarak kaçmaya başladığı onu önde ... onun arkasında ... olduğu halde koşup bir eve girmek üzere iken yakaladıkları ve ona ...'in vurmaya başladığı maktulun yere düştüğünde sanık ...'in bir defaya mahsus karın bölgesine tekme ile vurduktan sonra 'yeter artık' sözleriyle sanık ...'i durdurmaya, olayın büyümesini engellemeye çalıştığı ancak fiziken yetersiz kaldığı sanık ...'in fırsat buldukça yerde yatan maktule vurmaya sonuna doğru tekmelerin kafaya isabet etmeye başladığı sonunda polis sözünü duyunca birlikte kaçtıkları, maktulun de kafaya aldığı darbeler sonucu kafa travması sonucu beyin kanamasından öldüğünün sübutu karşısında olayların başlangıcı itibariyle her ikisinin kastının yaralama olduğunda şüphe yoktur.

Bu durumda başlangıç kastı - sonradan ortaya çıkan kast ayrımı yapılması gerekmektedir. Başlangıçtaki kast, sadece icrai veya ihmali hareket anında var olan kasttır. Hareketin yapılmasından sonra fakat sonucun gerçekleşmesinden önce ortaya çıkan kasta ise sonradan ortaya çıkan kast denilmektedir.

Suç işleme kararının sınırını bilinçli olarak aşan sanık ...'in hareketlerine sanık ... katılmadığı bilakis onu engellemeye çalışmış olması karşısında sorumlu olmaması gerekir. Öğreti de bu görüşlere göre suçu birlikte işleyen faillerden biri sınırı aşarak kastedilenden farklı bir suçu işlemiş olduğundan sınır bilerek ve isteyerek şuurlu olarak aşması nedeniyle müstakil fail olarak sorumlu olacağında kuşku yoktur. Diğer fail bu ağır neticeden ancak bunun gerçekleşebileceğini en azından tahmin etmesi, hesaba katması, veya bunun gerçekleşmesine katlanması yada kayıtsız kalması kaydıyla sorumlu tutulabilecektir.(Türk ceza hukuk genel hükümler, 3. Bası, İzzet Özgenç)

Benzer bir görüş de Alman ceza hukukçusu Claus Roxin görüşlerine itibar eden görüştür. Müşterek faillerin tamamlandığını düşünerek son verdikleri bir fiilin daha sonra suçun tamamlanmadığını gören müşterek faillerden biri tarafından devam ettirilmesi halinde eklenen hareketler bakımından birlikte suç işleme kararının varlığından söz edilemez. Aynı şekilde müşterek faillerden biri kararlaştırılan suçun sınırını bilinçli olarak aşarsa diğer müşterek failler aşkın kısım birlikte suç işleme kararına dayanmadığı, onların kastının aşan kısmı kapsamadığından bundan sorumlu tutulamayacaklardır. (Koca - Üzülmez , Ceza hukuku genel hükümler, 10. Baskı, shf 447)

Bu aydınlatıcı görüşler karşısında olayda sanık ...'in yaralama, onu dövme, darp etme şeklinde oluşturulmuş birlikte suç işleme kararı sınırını sanık ...'in bilinçli birlikte aşması sanık ...'in tüm çabalarına rağmen engel olamaması karşısında aşan kısımla ilgili oluşan neticeden sanık ...'in sorumlu tutulamayacağı, sorumluluğun yaralama ile sınırlı tutulması gerekeceği açıktır..." düşüncesiyle itiraz yoluna başvurulmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.02.2022 tarih ve 12957-1030 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU

İnceleme dışı sanık ... hakkında verilen mahkûmiyet ve inceleme dışı sanık ... hakkında verilen beraat hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında maktul ...'e yönelik eylemi nedeniyle kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;

1- Sanık ...’ın maktul ...’e yönelik eyleminin; kasten yaralama suçunu mu yoksa inceleme dışı sanık ...’in kasten öldürme suçuna iştirak mi oluşturduğunun,

2- Eylemin kasten öldürme suçuna iştiraki oluşturduğunun kabulü halinde ise; sanığın TCK 37/1 maddesi kapsamında müşterek fail sıfatıyla mı yoksa TCK 39. maddesi kapsamında yardım eden sıfatıyla mı sorumlu olacağının,

Belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

22.08.2014 tarihli tutanakta; saat 01.15'te Haber Merkezinin ... Mahallesi ... Sokak'ta kavga olduğu anonsu geçmesi üzerine olay yerine gidildiğinin, kaldırım üzerinde yatan ... isimli şahsın inceleme dışı sanıklar ... ve ... tarafından darbedildiğinin ve adı geçenlerin olay yerinden kaçtığının öğrenildiğinin, 112 acil servis ambulansına haber verilerek yaralı şahsın devlet hastanesine sevk edildiğinin, yaralının eşi ...'in saldırganların eşinden para istediklerini parayı alamayınca eşini darbettiklerini, bu kişilerden şikâyetçi olduğunu beyan ettiğinin yazılı olduğu,

22.08.2014 tarihli genel adli muayene raporlarında; maktulün sol gözünün ekimotik ve ödemli olduğunun, sol göz kapağı üzerinde 0,5 cm uzunluğunda, sol kol üzerinde 2 cm uzunluğunda kesiler, sol frontalde ekimoz ve abrazyon, ağız içde alt ve üst dudak iç kısımda 3'er cm uzunluğunda kesiler bulunduğunun, hayati tehlikesi bulunan ve alkolsüz olduğu tespit edilen maktule ait kesin raporun beyin cerrahi ve plastik cerrahi tarafından verileceğinin; inceleme dışı sanık ...'in vücudunda sol göz çevresinde ekimoz bulunduğunun, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebileceğinin, adı geçenin 0.80 promil alkollü olduğunun bildirildiği,

23.08.2014 tarihli olay yeri inceleme raporunda; maktulün ikamet ettiği ... apartmanının kuzey yönünde sokağın karşı tarafında 17 numaralı binanın köşesinde yerde kan izlerine benzer lekelerin bulunduğunun ve lekelerden numune alındığının, olay yerinde başkaca bir bulguya rastlanılmadığının belirtildiği,

23.08.2014 tarihli genel adli muayene raporunda; sanığın vücudunda darp ve cebir izi olmadığının, 1,20 promil alkollü olduğunun belirtildiği,

31.08.2014 tarihli ölü muayene tutanağında; maktulün cesedinin 1,75 cm boyunda, kirli sakallı olduğunun, saçlı derinin yapılan incelemesinde kafanın sağ frontalden başlayıp parietal bölgeye doğru uzanan telli dikiş atılmış yaklaşık 20 cm tıbbi müdahale yarasının bulunduğunun, maktulün kulaklarına kadar uzanan ve çenenin altından geçen bölgede morluklar oluştuğunun, sol göz kapağında daha belirgin olmak üzere kısmi morarma olduğunun, sağ kaşında iple dikiş atılmış sütur izi, sağ ve sol dirsekte sürtünmeye bağlı ekimozlar bulunduğunun, ölüm sebebinin belirlenmesi amacıyla adli tıp kurumuna sevkinin uygun olduğunun değerlendirildiğinin belirtildiği,

11.09.2014 tarihli ... Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesince hazırlanan sağlık kurulu raporunda; sanığın düzenli olarak ilaç kullandığının, alkol kullanımının eşinden ayrıldıktan sonra başladığının, öyküsünde intihar girişimleri olduğunun, işlendiği iddia edilen suç tarihinde eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin geliştiğinin belirtildiği,

12.09.2014 tarihli teşhis tutanağında; tanık ... ve katılan ...'ın olay tarihinde maktulün darbedilmesi sırasında olay yerinde bulunan kişinin 3 numaralı şahıs olan ... olduğunu teşhis ettiklerinin yazılı olduğu,

25.09.2014 tarihli otopsi raporunda; maktulün iç muayenesinde, kafa kubbe kemiklerinin incelenmesinde sağ parietal bölgede 8x6 cm boyutunda kraniektomi defekti, aynı bölgede beyinde subdural kanama ve kafa kaide kemiklerinin sağlam olduğunun, kişide tespit edilen sternum kırığının lokalizasyonu ve özelliği dikkate alındığında yeniden canlandırma sırasında meydana gelebilecek nitelikte olduğunun, kişinin ölümünün künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin bildirildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan ... kollukta; maktulün eşi olduğunu, 22.08.2014 tarihinde kardeşi tanık ...'nin evinde kaldıkları sırada gece saat 01.00 civarında kapının çaldığını, kapı deliğinden baktığında maktulün akrabası inceleme dışı sanık ... ve tanımadığı bir şahsın kapıda olduğunu, sonra maktulün kapıyı açtığını, adı geçen inceleme dışı sanığın maktule "Dayı gel konuşalım!" dediğini ve onunla birlikte aşağıya indiklerini, kendisinin balkona çıktığını, aşağıya baktığında inceleme dışı sanık ...'un sokağın köşesinde beklediğini gördüğünü, daha sonra inceleme dışı sanık ..., yanındaki şahıs ve inceleme dışı sanık ...'un sokağın aşağısına çektikleri maktule vurmaya başladıklarını, komşuları tanık ...'in aşağıya inerek kavgayı ayırdığını, sonra eşini hastaneye götürdüklerini, eşi olan maktulün annesi ile kardeşi olan inceleme dışı sanık ...'un önceden birlikte oturdukları evi satın aldığını, bir kaç senedir bu evi inceleme dışı sanık ...'a vermesi için sürekli kendilerini tehdit ettiklerini,

Cumhuriyet savcılığında; Almanya'da ikamet ettiklerini, inceleme dışı sanık ...'in maktulün eşi olduğunu, maktulü konuşmak için aşağı çağırdığını, kendisinin gitme demesine rağmen maktulün inceleme dışı sanık ... ve yanındaki şahısla apartmanın aşağısındaki boşluğa indiklerini, inceleme dışı sanık ...'in maktule "Evi vereceksin!", maktulün ise "Sen benim evime karışamazsın!" dediğini, aralarında bir itekleşme başladığını, sonra maktulün "İmdat beni dövüyorlar, yok mu kurtaran!" şeklinde bağırdığını ve aşağı doğru kaçmaya başladığını, kendisinin olayın şoku ile "Polisi arayın!" diye bağırdığını, biraz aşağıda inceleme dışı sanık ...'in yanındaki şahsın eşinin sırtına bir yumruk vurduğunu ve eşinin yere düştüğünü, yerde eşine tekme tokat vurmaya devam ettiklerini, sonra hemen aşağıya koştuğunu, o sırada apartmandaki komşuları polis memuru tanık ...'in de aşağıya indiğini, adı geçen tanığın "Ben polisim!" demesi üzerine şahısların eşine vurmayı bıraktıklarını, sonra tanık ...'in arabadan jopunu almaya gittiğini ve kendisinin bir an yanlarında kaldığını, bu sırada olay yerine yakın mesafedeki binanın köşesinde gördüğü inceleme dışı sanık ...'un saklandığı yerden çıkarak "Yeter bu kadar, yetmiştir, hadi kaçalım polis geliyor!" dediğini ve şahısların olay yerinden kaçtıklarını, maktulün darbedilmesine sebep olan olayın esasen maktul ile kaynı olan inceleme dışı sanık ... arasındaki bir mesele olduğunu, maktul ile kardeşi inceleme dışı sanık ...'un bilmediği bir tarihte ortak bir ev aldıklarını, ancak daha sonra maktulün inceleme dışı sanık ...'un hissesini satın aldığını, sonra inceleme dışı sanık ...'un sürekli eşinden para istediğini ya da evin tapusunu istediğini, daha sonra bu olay nedeniyle arayıp mesaj atarak eşine "Türkiye'ye döndüğünde bunun hesabını sorarım, geleceğin varsa göreceğin de var!" şeklinde tehdit ettiğini,

Mahkemede; önceki beyanlarını tekrarla, maktulün "İmdat!" diye kaçmaya başlaması üzerine iki şahsın arkasından kovalamaya başladığını, 60-70 metre sonra bir apartmanın önünde eşini yakalayıp duvara sıkıştırdıklarını, maktulü boğar gibi üzerine çullandıklarını, sonra içeri girip polisi aramak istediğini, kızının da balkondan baktığını, kızının "Babamı öldürüyorlar!" diye bağırması üzerine mahalledekilerin dışarı bakmaya başladığını, tekrar balkona çıktığını, eşinin yerde yattığını gördüğünü, eşine iki şahsın da tekme attıklarını, kardeşinin balkondaki kızının yanına gelmesi üzerine, kendisinin de aşağıya inmeye karar verdiğini, polis memuru komşusu ile birlikte aşağıya indiğini, komşunun aşağıdaki şahıslara "Durun ben polisim!" dediğini, ... isimli şahsın "Polis geliyor hadi kaçalım!" dediğini ve bu sırada köşede bekleyen kişinin inceleme dışı sanık ... olduğunu balkondan gördüğünü, şikayetçi olduğunu ve katılmak istediğini,

Katılan ... Cumhuriyet savcılığında; maktulün kızı olduğunu, olay tarihinde ailesi ile teyzesinin evlerinde iken saat 01.00 civarında kapının çalması üzerine uykudan uyandığını, maktulün kapıdaki inceleme dışı sanık ... ile konuşmaya başladığını, adı geçen inceleme dışı sanığın ısrarla babasını aşağıya çağırdığını ve birlikte merdivenlerden indiklerini, yanında bir kişi daha olduğunu önce görmediğini, daha sonra balkona çıktığını, inceleme dışı sanık ...'in maktule "Evi kaça sattın ne kadar verdin?" gibi şeyler sorduğunu ve "Dayı ben seni öldürmem zaten" dediğini, sonra inceleme dışı sanık ...'in eliyle maktulü iteklediğini veya tokat attığını gördüğünü, sonra hemen içeri girip polisi aramak istediğini, tekrar balkona çıktığında yaklaşık 50 metre uzakta maktulün yerde yattığını, inceleme dışı sanık ... ve yanındaki şahsın babası olan maktule tekmelerle vurduklarını gördüğünü, bu sırada köşedeki binanın yanında sadece omzu görünen bir şahsın olanları izlediğini gördüğünü, bu şahsın inceleme dışı sanık ... olup olmadığını bilmediğini, inceleme dışı sanık ...'un 2012 yılından sonra maktul ile ortak oldukları evin tapusunu istediğini, maktule tehdit içeren "Geleceği varsa göreceği de var!" benzeri sözler söylediğini,

Mahkemede; önceki beyanlarını tekrarla, duruşma salonunda bulunan inceleme dışı sanık ... ve sanık ...'in yerde yatan maktulün kafasına vurduğunu balkondan gördüğünü, peş peşe hız alarak tekme attıklarını, annesi ve polis memurunun aşağı inmesiyle inceleme dışı sanık ...'in eliyle tabanca hareketi yaptığını sonra sanık ...'in inceleme dışı sanık ...'i çekip uzaklaştırdığını ve kaçtıklarını, şikayetçi olduğunu,

Tanık ...; olay tarihinde saat 01.15 sıralarında evde eniştesi olan maktul, kız kardeşi ... ve oğulları ile oturdukları sırada kapının çalındığını, kapının gözetleme deliğinden baktığında dışarıda inceleme dışı sanık ... ve yanında tanımadığı bir şahsı gördüğünü, adı geçen inceleme dışı sanığın dışarından "Dayı, benim, kapıyı aç konuşalım!" dediğini, maktulün bir süre kapıyı açıp konuştuğunu, inceleme dışı sanık ...'in maktulü aşağıda konuşmaya ikna ettikten sonra birlikte aşağıya indiklerini, kendisinin içeri girdiğini, sonra maktulün kızı ...'nin balkondan bakıp "Babamı öldürüyorlar yardım edin!" diye çığlık attığını duyması üzerine ...'nin yanına giderek aşağıya düşmesin diye ona sarıldığını, ...'ın ve komşuları polis memuru ...'in aşağıya indiklerini, ancak korkudan, o anki telaş ve panikle aşağıya bakmadığını, daha sonra kız kardeşi ...'nın söylediğine göre aşağıda ...'in de olduğunu öğrendiğini,

Tanık ... Cumhuriyet savcılığında; olay günü saat 01.00 sıralarında kapı zilinin çaldığını, kapının deliğinden baktığında iki şahsın durduğunu, birinin önceden teşhis ettiği inceleme dışı sanık ... olduğunu, kendisi kapıyı açmayınca bu şahısların komşusu maktulün dairesinin ziline bastıklarını, aynı apartmanda birkaç dairenin kapısını daha çaldıklarını, ancak açan olmadığını, sonra inceleme dışı sanık ...'in dışarıdan maktulün evine doğru "Dayı benim, kapıyı aç, ben senin yeğeninim, sana ne yapacağım?" diyerek bağırdığını, maktulün kapıyı açtığını, sonra inceleme dışı sanık ... ile maktulün konuşmaya başladıklarını, inceleme dışı sanık ...'in aşağıda konuşmak istediğini, aşağıya indiklerini, apartmanın giriş kısmındaki boşluktan gürültü gelmeye başladığını, sonra balkona çıkıp aşağı baktığında maktulün apartmandan dışarı fırlayarak "Beni kurtarın, Allah rızası için yardım edin beni dövüyorlar!" şeklinde bağırdığını, sonra iki şahsın maktulün peşinden koşmaya başladığını, 50-100 metre sonra arkadan kovalayan bu iki şahsın maktule yetiştiklerini ve vurmaya başladıklarını, hemen aşağı inip apartmandan çıktığını ve "Ben polisim adama vurmayı bırakın!" dediğini, bu sırada inceleme dışı sanık ...'in maktule tekme ile vurduğunu gördüğünü, yanındaki şahsın inceleme dışı sanık ...'e "Vurma bak polismiş!" dediğini ve onu çekiştirdiğini, sonra olay yerinden koşarak uzaklaştıklarını, peşlerinden gitse de yakalayamadığını, inceleme dışı sanık ...'in yanındaki şahsın maktule vurduğunu görmediğini, maktulün peşinden inceleme dışı sanık ...'i durdurmak için mi yoksa birlikte dövmek için mi koştuğunu bilmediğini,

Cumhuriyet savcılığındaki ek beyanında; önceki beyanını tekrarla, inceleme dışı sanık ...'in maktulü darbettiğini görmesi üzerine hemen aşağı indiğini, inceleme dışı sanık ...'in yanındaki şahsın maktule bir müdahalede bulunmadığını, hatta kavga etmeye değil, ayırmaya yönelik bir tutum içinde olduğunu, yine bu kişinin apartmandaki zillerinin çalınması sırasında ...'e "Yeter artık, kimse açmadı, geç vakit oldu artık burdan gidelim!" şeklinde sözlerini duyduğunu, olaya şahit olduğu kadarıyla bu şahsın maktule vurduğunu görmediğini, aşağıya indiğinde duvar dibinde bekleyen üçüncü bir kişiyi gördüğünü ancak karanlık olduğundan kim olduğunu bilmediğini ve yüzünü de hatırlayamadığını, bu şahsın da olaya bir müdahalesinin olmadığını, katılan ...'ın ifadesinde sarf ettiği gibi köşede bekleyen üçüncü bir şahsın "Yeter artık bu kadar yetmiştir, hadi kaçalım polis geliyor!" şeklinde bir söz söylediğini duymadığını, böyle bir söz söylense en yakın kişi olarak kendisinin duyması gerektiğini,

Mahkemede; aşağı inip koşmaya başladığında kel olan şahsın yerdeki maktule tekme attığını gördüğünü, onun yanındaki şahsı ise tekme atarken görmediğini, ancak duvar dibinde uzun boylu bir şahsın ayakta durduğunu gördüğünü, sonra bu şahısların kaçtıklarını, kendisi aşağı indiğinde yanında gelen bir bayan görmediğini, şahısları kovaladığını ancak yakalayamadığını, geri geldiğinde maktul için ambulansın geldiğini ve hastaneye götürdüklerini, maktulün eşi ve akrabalarını geri dönerken apartmanın aşağısında gördüğünü, kendisine teşekkür ettiklerini,

Tanık ... kollukta; 22.08.2014 tarihinde saat 00.30 – 01.00 arasında oturduğu dairenin zilinin çaldığını, yeğeninin binanın giriş kapısını açmak istediğini, ancak kendisinin kalkarak kapıya gidip aşağı baktığında karşı komşusunun daire giriş kapısının açık olduğunu gördüğünü, komşusunun merdiven boşluğunda olduğunu, aşağıda tanımadığı iki şahsın yukarı doğru çıktıklarını, birinin kıvırcık saçlı, diğerinin esmer tenli kirli sakallı olduğunu, ne için kapıyı çaldıklarını sorduğunda kendisine "...'i arıyoruz" dediklerini, "Tanımıyorum" dediğini ve sonra kapıyı kapatıp eve girdiğini, binanın kapısının önünde bu iki şahsın konuştuklarını duyunca balkondan aşağıya baktığını, aşağıda bu iki şahsın karşısında bir kişinin daha aralarında para konusu ile ilgili olarak tartıştıklarını, bir müddet sonra hafif kel olan şahsın "İmdat, yardım edin!" diyerek deniz tarafına doğru koşmaya başladığını, yaklaşık 100 metre sonra arkasından kovalayan iki şahsın bu kişiyi yakalayıp vurmaya başladıklarını, havanın karanlık ve mesafenin de uzak olması nedeniyle kimin kime vurduğunu net olarak göremediğini, üst katta oturan polis memuru arkadaşın kavganın olduğu yere gittiğini, bunu gören şahısların kaçmaya başladığını, bir süre sonra da olay yerine ambulans ve polisin geldiğini,

Cumhuriyet savcılığında; önceki beyanlarına ek olarak, apartmanın önündeki üç kişinin hararetli bir şekilde alacak verecek meselesi konuştukları sırada sonradan isminin ... olduğunu öğrendiği maktulün apartmanın önünden sokak boyu deniz yönüne doğru koşmaya başladığını, koşarken de "İmdat, polis çağırın!" diye bağırdığını, arkasındaki iki şahsın peşinden koşarak yakalamaya çalıştığını, önde koşan şahsın maktulü yakaladığını ve üzerine çullandığını, arkadan gelen şahsın da üzerine çullandığını, bu iki şahsın birlikte maktule vurmaya başladığını, maktulün yere düşmesiyle birinin diğerine "Yeter artık, daha fazla vurmayalım!" dercesine çekmeye başladığını, daha sonra ... isimli polis memuru olan komşusunun bu kişilerin arkasından koşarak "Ben polisim bırakın adamı, vurmayın!" dediğini, sonra bu şahısların kaçmaya başladığını, ...'in şahısların arkasından gitse de yakalayamadığını, daha önceki ifadesinde "Kimin kime vurduğunu net olarak görmedim" şeklindeki beyanını bu şahısları tanımadığı için söylediğini, şu anki beyanında ifade ettiği gibi kısa bir süre her iki şahsın da maktule tekme ve tokatla vurduğunu, ancak daha sonra bunlardan birinin vurmayı bırakıp diğer arkadaşını çekiştirmeye başladığını,

Tanık ... Cumhuriyet savcılığında; ... Sokak No: ... adresindeki ... Apartmanının üçüncü katında oturduğunu, olay tarihinde dışarıdan sesler gelmesi üzerine sokağa bakan salon penceresinden dışarı baktığını, camın açık olduğunu, "... yapma!" şeklinde sesler geldiğini, üç kişinin biri önde ikisi arkada koştuğunu gördüğünü, öndeki şahsın karşıdaki apartmanın demir kapsından içeri girmeye çalıştığını, kapıyı açtığını ancak kapatamadan arkadan gelen ve "...!" diye seslendiği şahsın kapıdan girmeye çalışan kişiyi tutup dışarı çektiğini, aynı şahsın yumruklarıyla kaçan kişiye vurmaya başladığını, şahsın yere düştüğünü, şahsa tekme ve yumruklarla vurmaya devam ettiğini, ...'in yanında bulunan diğer kişinin ise yerdeki şahsın karın bölgesine iki tekme attığını, bu sırada ...'in yerdeki şahsın kafasını elleriyle kaldırıp yere doğru vurduğunu, yine tekmeyle kafasına vurduğunu, kısa süre sonra yanındaki şahsın ...'i çekerek olay yerinden uzaklaştırmak istediğini, ancak ...'in bu şahsı itekleyerek vurmaya devam ettiğini, mahalleli tepki gösterince ... isimli kişinin "Bu bizim aile meselemiz, siz karışmayın, dayım o benim" dediğini, içeri girip polisi ve ambulansı aradığını, bu sırada sokaktan birinin "Polisim ben!" diyerek olay yerine geldiğini, arkasından "..., Allah belanı versin vurma!" diyen bir kadının da geldiğini, sonra şahısların olay yerinden kaçarak uzaklaştıklarını, olay yerinde başka bir şahsı görmediğini,

Mahkemede; önceki beyanlarını tekrarla, en önde koşan şahsın arkasından gelen kişinin apartmanın demir kapısına girmeden bu kişiyi çekip dışarı çıkarttığını, sonra vurup yere düşürdüğünü, şahıs yere düştükten sonra iri yarı adamın yerde yatan kişiye tekme ile vurduğunu, bu kişinin "Sen bizi evden mi çıkartacaksın?" gibi bir şeyler dediğini, tekmelerin genelde başına geldiğini gördüğünü, karnına vurduğunu görmediğini, diğerinin ise yanındaki iri yarı şahsı "Yapma!" diyerek geri çektiğini, sonra bu şahsın da yerde yatanın karın bölgesine doğru bir kez tekme attığını gördüğünü, sonra iri yarı adamın vurmaya devam ettiğini,

Tanık ... Cumhuriyet savcılığında; ... Sokak No:...-... adresindeki ... Apartmanının beşinci katında ikamet ettiğini, olay tarihinde gece saatlerinde dışarından sesler gelmesi üzerine balkona çıktığını, üç şahsı arka arkaya aşağı doğru koşarken gördüğünü, öndeki şahsın "Beni kurtarın!" diye bağırdığını, bu şahsın arkasında saçları seyrek iri yapılı birinin, en arkada ortadakine göre daha zayıf yapılı birinin koştuğunu, öndeki kişinin apartmana girmek istediğini, ancak diğer iki şahsın bu kişiyi çekerek sokağa çıkardıklarını, seyrek saçlı iri yapılı şahsın öndeki şahsa tekme tokat rastgele vurmaya başladığını, şahsın yere düştüğünü, yere düşen şahsı kovalayan diğer kişinin de bir kez tekme attığını, diğerine göre iri yapılı olan şahsın yerdeki şahsın kafasına, karnına ve vücudunun her yerine tekme ile sürekli vurduğunu, mahallelinin cama çıktığını, kendisinin aşağıya defalarca bağırdığını, bu sırada sürekli vuran şahsın vurmayı bıraktığını, iki şahsın da uzaklaştığını, ancak iri yapılı şahsın tekrar geri dönüp yerdeki kişiye bir kez daha vurmaya başladığını, bu sırada atletli bir kişinin elinde bir sopayla koşarak "Ben polisim vurmayın!" diyerek olay yerine geldiğini, bunun üzerine iki şahsın da koşarak uzaklaştıklarını, olay yerinde dördüncü bir kişi görmediğini,

Mahkemede; önceki beyanlarını tekrarla, uzakta duran şahsın yerdekine sadece bir defa vurduğunu, önden gelen şahsın arkasından gelenlerin şahsa vurup vurmadıklarını hatırlamadığını, kargaşa esnasında tekme olayının olduğunu, köşede bekleyen birini görmediğini,

Tanık ... Cumhuriyet savcılığında, ... Sokak No: ...-... adresindeki ... Apartmanında ... numaralı dairede oturduğunu, olay tarihinde dışarıdan sesler gelmesi üzerine pencereden baktığında yerde yatan bir şahsa, üstünde siyah bir kıyafet bulunan bir şahsın tekme ile çenesine gelecek şekilde vurduğunu gördüğünü, bu şahsın yanındaki beyaz kıyafetli şahsın ise bu kişiyi çekerek uzaklaştırmaya çalıştığını, olay sırasında sadece üç kişi gördüğünü, bu şahsılardan ikisinin uzaklaştığını ve yerde yatanın ailesinin geldiğini,

Mahkemede; önceki beyanını tekrarla, beyaz gömlekli bir şahsın kavgayı ayırmak istediğini gördüğünü, ancak tekme attığını görmediğini, önceki beyanı sorulduğunda yerdeki şahsın tekme ile düştüğünü zannettiğini, ancak beyaz gömleklinin ayırmaya çalıştığını gördüğünü,

Tanık ... Cumhuriyet savcılığında; ... Sokak No:... adresindeki ... apartmanında oturduğunu, dışarıdan "Yandım Allah!" şeklinde bir ses duyduğunu, önce dışarı bakmadığını ancak sesler yükselmeye başlayınca balkona çıktığını, evinin çaprazındaki apartmanda bir kişinin yerde yattığını, yanındaki iki şahıstan kel olanın yerdeki şahın kafasına tekme ile vurduğunu, yerdeki şahsın bu darbe ile kafasını bir kez de yan duvara çarptığını, ikinci şahsın yerdekine vuran şahsı çekerek uzaklaştırmaya çalıştığını, sonra bu iki şahsın koşarak uzaklaştığını 50 metre gittikten sonra yerdeki şahsa tekme atanın tekrar geri gelip yerdeki şahsın kafasına bir tekme daha attığını gördüğünü, yanındaki arkadaşının yine çekip götürmek istediğini, bu sırada mahalleden bildiği polis ...'in "Ben polisim" diyerek gelmesiyle şahsıların kaçtıklarını,

Mahkemede; soruşturma aşamasındaki ifadesinin geçerli olduğunu ve aynen tekrar ettiğini, yerde yatan şahsa bir kişinin vurduğunu, ancak diğerinin vurduğunu görmediğini,

Tanık ...; ... Sokak No:...-... adresindeki ... Apartmanının ... numaralı dairesinde oturduğunu, eşinin dışarıdan ses geldiğini söylemesi üzerine kalkıp pencereden baktığında, daha önce tanımadığı kişilerin sol çaprazdaki apartmanda kavga ettiklerini, duvar kenarında yatan şahsa iri yapılı bir kişinin kafası ve karnına doğru tekme attığını gördüğünü, yanındaki şahsın ise yerde yatana vurmaması için çekiştirmeye çalıştığını, kısa süre sonra şahsın vurmayı bıraktığını, sonra mahalleden tepki gelmesi üzerine vuran şahsın "Bu aile meselesi, vurduğum öz dayım, kimse karışmasın!" dediğini, sonra uzaklaştıklarını, daha sonra tekrar geri gelerek önce vuran şahsın yerdeki kişiye bir kere daha tekme ile vurduğunu, atletli birinin yanlarına "Ben polisim!" diyerek geldiğini görünce şahısların tekrar olay yerinden uzaklaştıklarını,

Tanık ... Cumhuriyet savcılığında; ... Sokak ile ... Sokak'ın kesiştiği yerde ... numaralı üç katlı apartmanın en üst katında oturduğunu, olay tarihinde dışarıdan "İmdat yardım edin!" şeklinde bir çığlık duyması üzerine pencereden baktığını ve bir kişinin binaya girmeye çalıştığını, arkasından gelen tanımadığı iki şahsın onu yakalamaya çalıştığını, iki şahsın içeri girmeye çalışan kişiyi yakalayarak dışarı çıkardığını, diğerine göre iri yarı olan kişinin yakaladıkları şahsa vurmaya başladığını, şahıs yere düşünce bu sefer tekmelerle vurmaya devam ettiğini, darbe alan şahsın tekmelerden sonra kafasını defalarca binanın duvarına vurduğunu gördüğünü, vuran kişinin yanındaki şahsın, dayak yiyen şahsın binanın dışına çıkmasına yardım ettiğini, ancak bu kişinin yerde yatan şahsa vurduğunu görmediğini, mahalleden tepki gelince bu şahsın "Siz karışmayın, bu aile meselesi!" dediğini, daha sonra da yerde yatan kişiye vuran arkadaşını çekerek uzaklaştırmaya çalıştığını, bu sırada olay yerine polisim diyen bir kişinin koşarak geldiğini, iki kişinin olay yerinden uzaklaştığını, ancak daha sonra bu kişilerin tekrar geri geldiğini ve yerde yatan şahsa birkaç kez daha vurduktan sonra insanlar tepki göstermesi üzerine kaçtıklarını,

Mahkemede; önceki beyanlarını tekrarla apartmana girmeye çalışan şahsı dışarı çıkarıp vuran şahsın diğerine göre daha kel birisi olduğunu, diğerinin onu "Bırak!" diye tutmaya çalıştığını, yerde yatan şahsı tekmeleyenin kel olan kişi olduğunu, tekme sayısını bilmediğini, yerdeki şahsın tekme üzerine kafasını duvara çarptığını, duvardan küt diye sesler geldiğini, kel olanın yanındaki kişinin yerdeki şahsa vurduğunu görmediğini,

İnceleme dışı sanık ... kollukta; dayısı maktulün yurt dışından geldiğini öğrenince hoşgeldin demek için olay tarihinde gece saat 01.00 sıralarında ikametine tek başına gittiğini, maktulün kapıyı açtığını ve konuşmak için aşağı indiklerini, bu sırada dayısı maktule diğer dayısı ...'un zararından dolayı mağdur olmamasını, ...'un parasını vermesi gerektiğini söylediğini, maktulün diğer dayısı ...'a parasını verdiğini bunun da 4000 Euro olduğunu, bu para üzerinde konuşmaya devam ederken "Seni ne ilgilendirir lan it, köpek!" dediğini, karşılıklı itekleşmeye başladıklarını, maktulün yüzüne 3-4 kez yumrukla vurduğunu, sonra kendisinin de karşılık verdiğini, maktulün yere düştüğünü, ancak yerdeyken vurup vurmadığını hatırlamadığını, çevreden birilerinin gelmesiyle sahil istikametine doğru kaçmaya başladığını, olay sırasında tek başına olduğunu, yanında kimsenin olmadığını,

Cumhuriyet savcılığında; 22.08.2014 tarihinde saat 01.15 sıralarında dayısı maktule hoşgeldin demek amacıyla ziyarete gittiğini, apartmanda başka kimsenin ziline basmadığını, doğrudan dayısının eşinin kardeşi ...'nun dairesinin ziline bastığını, kapı açılınca maktulü gördüğünü, "Gel dayı, aşağıda konuşalım" dediğini, kesinlikle darp etme amacı olmadığını, birlikte apartmanın girişinde garaja benzer bir yere konuşmak için indiklerini, 5-10 dakika sohbet ettikten sonra ... dayısı ile maktul dayısı arasındaki ev anlaşmazlığı meselesinin açıldığını, ... dayısını kastederek "Adamı mağdur etme" dediğini, maktulün ise kendisine "Ben ona hakkını verdim, 4000 Euro verdim" dediğini, "O zaman o da sana 4000 Euro versin sen de ona evini ver, zaten bunalımda, parası yok, sen zenginsin yardımcı ol" dediğini, Maktulün sinirlenerek kendisine "Bir de sen mi çıktın lan başıma, sen kimsin lan it, köpek, ...'nin avukatı mısın sen?" dediğini ve kendisine bir tokat attığını, ikinci kez vuracakken engellediğini ve aralarında bir arbede yaşandığını, bu sırada 4-5 kez yumrukla maktule vurduğunu, bu sırada bir kişinin ayırmak için aralarına girdiğini, kendisinden daha kısa olan maktulün apartmanın önünde yere düştüğünü ve kafasını zemine vurduğunu, daha sonra apartmanın merdiven boşluğunda ışık yanınca olay yerinden uzaklaştığını, yanında kesinlikle kimse olmadığını, tanıkların ifadelerinin sorulması üzerine; her ne kadar da yanında kimse olmadığını söylemiş ise de olay sırasında yanında arkadaşı sanık ...'in olduğunu, olay günü birlikte iken dayısını ziyaret etmeye gideceğini söylediğini, ...'in bu sebeple yanında apartmana geldiğini, kesinlikle maktule vurmadığını hatta ayırmaya çalıştığını, dayısının önce kendisine vurduğuna sanığın de şahit olduğunu, üzgün olduğunu,

Sulh Ceza Hâkimliğinde; Cumhuriyet savcılığında verdiği ifadenin doğru olduğunu, ... ve maktulün öz dayıları olduğunu, maktul ile ev meselesini konuştuklarını, maktul kendisine vurduğu için kendisinin ona karşılık verdiğini ve maktulün yere düşüp yaralandığını, olaydan ötürü üzgün olduğunu, maktulü aşağıya kendisinin davet ettiğini, ancak olayın apartmanın önünde meydana geldiğini, maktulün önce vurması nedeniyle ona karşılık verdiğini, peşinden koşarak vurduğu yönündeki beyanları kabul etmediğini,

Mahkemede; maktulün olay günü gündüz vaktinde dükkana gelip kendisini sorduğunu öğrendiğini, akşam üzeri sanık ... ile birlikte bira içtiklerini, sonra dayısının baldızının evine gittiklerini, dayısı maktulün kendisine aşağıda beklemesini söylediğini, sonra birlikte aşağıya indiklerini, apartmanın önünde konuşurken diğer dayısı ...'u sorduğunu, sonra hakaret etmeye başladığını, doğru konuşmasını söylediğinde kendisine "S.r git lan, şerefsiz!" dediğini, “Sokakta gezenin birini aldın sonra boşandın başka birini daha aldın” dediğini, sonra kendisine tokat attığını, bunun üzerine maktulü iteklediğini apartman girişindeki duvara çarptığını, sonra birbirlerine vurmaya başladıklarını, sanığın ayırmaya geldiğini, bu fırsattan istifade maktulün koşarak kaçmaya başladığını, kendisinin ise maktulün peşinden koştuğunu, maktulün ayağının kayıp yere düştüğünü, yerden kaldıracakken kendisine yine vurmaya başladığını, sanığın yanlarına ayırmak için geldiğini, yerde boğuşmaya devam ettiklerini, boğuşurken sırt üstü matulün üzerine düştüğünü, sanık kendisini yerden kaldırırken maktulün bacağını tuttuğunu, bırakması için silkelediğini sonra kaçtıklarını, polis ... diye birinin geldiğini görmediğini, arkadaşı sanığın mübaşir olduğu için sadece vatandaşlık görevini yaptığını, kimseye vurmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık ... Cumhuriyet savcılığında; olay tarihinde inceleme dışı sanık ... ile birlikte olduklarını, gece saat 24.00 sıralarında eve gitmek için ... Taksi'den taksici ...'un aracına bindiklerini, kapalı spor salonunun önünde bir yerlerde inceleme dışı sanık ...'in taksiciye “Dön” dediğini, dayısı olan maktule hoş geldin demek istediğini söylediğini, taksicinin kendilerini olayın olduğu apartmanın önüne bırakarak gittiğini, inceleme dışı sanık ...'in balkonda oturan şahıslara dayısı olan maktulün burada oturup oturmadığını sorduğunu, komşuların tanımadıklarını söylemeleri üzerine apartmanın açık olan dış kapısından içeri girdiklerini, en üst kata çıktıklarını, sonra bir kapıya vurduklarını ancak açan olmayınca çaprazdaki kapıya vurduklarını, içeriden gelen sese karşı inceleme dışı sanık ...'in "Dayı benim ben ...!" dediğini ve dayısı maktulün kapıyı açtığını, inceleme dışı sanık ... ile birlikteyken bir miktar alkol aldıklarını, maktulün içeride misafir olduğunu söyleyerek "Üzerimi değişeyim, aşağıda konuşalım" dediğini, aşağıya indiklerini ve 5-10 metre ilerideki başka bir apartmanın giriş kısmındaki boşluğa gittiklerini, buraya maktulün davet ettiğini, maktulün inceleme dışı sanık ...'e "Alkollüsün" dediğini, kendisinin 5-6 metre uzakta sigara içtiğini, inceleme dışı sanık ...'in maktule "Sen sahtekar mısın? Neden o garibanın evini elinden aldın, biz de aynı durumda olsak demek ki benim de evimi elimden alacaktın" dediğini, maktulün ise "Ben o evin parasını verdim, 2000 Euro verdim" dediğini, ...'in ise "Sen ağzınla söylüyorsun, üç katlı evi mi 2000 Euro'ya veriyorsun" deyince maktulün inceleme dışı sanık ...'e yumruk attığını, bunun üzerine inceleme dışı sanık ...'in yumruklarla karşılık verdiğini, ikisinin birlikte boğuşarak yere düştüklerini, kendisinin inceleme dışı sanık ...'i ayırmaya çalıştığını, bu sırada inceleme dışı sanık ...'in tekmeyle bir iki kez daha yerde yatan maktule vurduğunu, inceleme dışı sanık ...'in tekmelerinin bel ve karın kısmına geldiğini, daha sonra yanlarına bir kişinin geldiğini, bu şahsa “Yardım et de ayıralım” dediğini, inceleme dışı sanık ...'in bu şahsa hitaben “Bu ailevi bir mevzu, sen karışma” dediğini, daha önce bu kişiyle kendisinin bir husumeti olmadığını, ...'u tanıdığını, olay anında üzerindeki tişörtte mavi yazı ile “...” yazdığının doğru olduğunu, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini,

Sulh Ceza Hâkimliğinde; ...'da çalıştığını ve ikâmet ettiğini, inceleme dışı sanık ...'in arkadaşı olduğunu, inceleme dışı sanık ...'in dayısı olan maktulü tanımadığını, olay günü inceleme dışı sanık ... ile birlikte eve gitmek üzere taksiye bindiklerini, ancak inceleme dışı sanık ...'in taksiciyi bir yerden geri döndürdüğünü, dayısının yurt dışından geldiğini ve ziyaret edeceğini söylediğini, sonra maktulün oturduğu eve gittiklerini, inceleme dışı sanık ...'in kapıyı çaldığını, maktulü aşağıya çağırdığını, kendisinin bilmediği bir ev meselesi konuşmaya başladıklarını, kendisinin binadan ve inceleme dışı sanık ... ile maktulden 10 metre uzaklıkta bir yerde sigara içmeye başladığını, bu sırada birden maktulün inceleme dışı sanık ...'e tokat attığını, inceleme dışı sanık ...'in de karşılık verdiğini ve aralarında boğuşma başladığını, yanlarına gidip ayırmaya ve yerden kaldırmaya çalıştığını, bu sırada yanlarına polis olduğunu öğrendiği bir şahsın gelerek kavgayı ayırmasını istediğini, kendisinin de polisten yardım etmesini istediğini, maktulü önceden tanımadığını ve yaralamaya iştirak ettiğine dair beyanları kabul etmediğini, polis dışında aşağıya inen kimsenin olmadığını, suçlamayı kabul etmediğini,

Mahkemede; olay günü gündüz vakti arkadaşı inceleme dışı sanık ...'in yanına gittiğini, saat 22.30 olduktan sonra dükkanı kapatıp beraber çıktıklarını, kendisine "Seni taksiyle bırakırım, yurt dışından dayım gelmiş, ona uğrayalım, iki taksi parası vermeyelim" dediğini, sonra birlikte maktulün yanına gittiklerini, inceleme dışı sanık ...'in yanlış zile bastığını, sonra dayısını bulduğunu, dayısının "Aşağıda bekle" dediğini, aralarında konuşurlarken uzakta bir yerde sigara içtiğini, tartışma çıkınca maktulün inceleme dışı sanık ...'e "Şerefsiz sen onun avukatı mısın?" dediğini, maktulün inceleme dışı sanık ...'e yumruk attığını, inceleme dışı sanık ... maktulü itekleyince maktulün "Yetişin adam öldürüyorlar!" dediğini ve aşağıya doğru koşarak kaçmaya başladığını, inceleme dışı sanık ...'in maktulün peşinden, kendisinin de ikisinin peşinden koşmaya başladığını, 50-100 metre ilerde inceleme dışı sanık ...'in maktule yetiştiğini, birden boğuşmaya başladıklarını, ikisinin birlikte yere düştüğünü, kendisinin inceleme dışı sanık ...'i tutup kaldırmaya çalıştığını, o sırada polis memuru olduğunu söyleyen birinin geldiğini, gelen şahsa "Yardım et beraber ayıralım" dediğini, inceleme dışı sanık ...'i çekerken maktulün inceleme dışı sanık ...'in bacağını tuttuğunu, inceleme dışı sanık ...'in bacağının da bu sırada maktule değdiğini, sonra olay yerinden uzaklaştıklarını, inceleme dışı sanık ...'in maktulün baldır kısmına bir tane tekme attığını gördüğünü, daha fazla atmış olamayacağını, kendisinin maktule vurmadığını,

Savunmuştur.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler

Tüm uygar hukuk düzenleri insan yaşamını en üstün değer kabul etmişlerdir. Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde gerek Anayasa'da mutlak, en üstün değer olarak algılanan insan hayatı, korunmasında sadece bireyin çıkarı olduğu için değil, aynı zamanda toplumun da menfaati olduğu için ceza himayesinin konusu yapılmıştır. Bu bağlamda, TCK'nın “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Hayata Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünün 81. maddesinde “Kasten Öldürme” suçu;

"Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiştir.

Kasten yaralama suçu TCK’nın 86. maddesinde;

“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silâhla,

İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiş, 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle 3. maddeye “canavarca hisle” şeklinde (f) bendi eklenmiş ve canavarca hisle işlenen kasten yaralama suçunda verilecek cezanın bir kat artırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılarak, kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Kasten yaralama fiilinin, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması hâli ise ikinci fıkrada düzenlenmiş olup bu durumda birinci fıkradaki hapis cezasından daha az süreli bir hapis cezası ya da seçimlik olarak adli para cezası suçun yaptırımı olarak öngörülmüştür.

Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.

Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun çözülmesi gerekmektedir.

TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.

İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.

Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.

Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.

Kanun’un 37. maddesindeki;

"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.

(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.

Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.

Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:

1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.

2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.

Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı fail konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.

"Yardım etme" ise TCK'nın 39. maddesinde;

"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.

(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:

a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,

"Bağlılık kuralı" da aynı Kanun'un 40. maddesinde;

"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.

(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.

(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.

Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına şerik denilmekte olup TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden aynı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.

TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.

1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;

a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,

b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,

Olarak sayılmıştır.

2- Manevi yardım ise;

a) Suç işlemeye teşvik etmek,

b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,

c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,

d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,

Şeklinde belirtilmiştir.

Kişinin eyleminin, bir suçun katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira yardım etmeyi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

İnceleme dışı sanık ... ile sanık ...’ın 22.08.2014 tarihinde akşam saatlerinde inceleme dışı sanık ...’in iş yerinde buluştukları ve birlikte alkol aldıktan sonra inceleme dışı sanık ...’in dayısı olan maktul ...’in Almanya’dan geldiğini ve sabah dükkana gelip kendisini sorduğunu hatırlaması üzerine dükkanı kapatıp saat 01.00 sıralarında maktulün eşi ... ve kızı ... ile birlikte kaldığı baldızı ...’nin ikametine gittikleri, maktulün bulunduğu apartmana geldiklerinde önce yanlışlıkla tanık ...’ın sonra tanık ...’in kapı ziline bastıkları, nihayet maktulün baldızının oturduğu daireyi buldukları, kapıya maktulün çıktığı, inceleme dışı sanık ...’in maktulle konuşmak istediğini söylediği, inceleme dışı sanık ve sanığın maktul ile birlikte apartmanın zemin katına indikleri ve burada inceleme dışı sanık ...’in maktule bir diğer öz dayısı olan inceleme dışı sanık ... ile birlikte ortak aldıkları ve sonradan ...’un hissesini geri verdiği evle ilgili olarak konuşmaya başladığı, inceleme dışı sanık ...’in maktulden söz konusu evi inceleme dışı sanık ...’a vermesini istediği, maktulün ise kızarak bu evle ilgili yapacağı bir şey olmadığını söyledikten sonra "Sen ...’un avukatı mısın?" diye kızarak inceleme dışı sanık ...'e bir tokat attığı, bu sırada sanık ...'in onlardan ayrı bir yerde sigara içtiğini ve konuşulanların bir kısmını duyduğu, inceleme dışı sanık ...’in ise maktule bu eylemine karşılık vurmaya başladığı, maktulün kendisini bir anda apartmanın önündeki sokağa atarak “İmdat, adam dövüyorlar!” şeklinde bağırıp sokağın aşağısına doğru koşarak kaçmaya başladığı, arkasından inceleme dışı sanık ...’in ve ...’in arkasından da sanık ...’in kovalamaya başladığı, maktulün sokağın 50 metre ilerisindeki ... numaralı apartmanın giriş kapısından içeri girmek istediği anda inceleme dışı sanık ...’in maktulü sırtından yakalayıp dışarı çekerek apartmanın önünde yere yatırdığı ve tekme tokat vurmaya başladığı, kafasını kaldırıp yere ve duvara doğru sert bir şekilde çarparak hareketlerine daha da şiddetli şekilde devam ettiği, bu sırada sanık ...'in de arkadaşı inceleme dışı sanık ... ile birlikte maktulün karnına en az bir kez tekme ile vurduğunun ve daha sonra inceleme dışı sanık ...’i kolundan tutup ayırmaya çalıştığının tanıklarca görüldüğü, ancak sanık ...'in alkollü bir şekilde ve sinirle vurmaya devam eden inceleme dışı sanık ...’i olay yerinden uzaklaştırmayı tek başına başaramadığı, maktulün baldızının oturduğu apartmanda oturan polis memuru tanık ...’in sokağa inerek "Ben polisim, adama vurmayın" diyerek yanlarına yaklaşması üzerine sanık ...’in inceleme dışı sanık ...'e "Vurma artık bak polismiş" diyerek inceleme dışı sanık ... ile birlikte olay yerinden kaçarak uzaklaştıkları, kafası başta olmak üzere vücudunun pek çok bölgesinden yaralanan maktulün ambulansla kaldırıldığı hastanede olaydan 9 gün sonra kafasına aldığı öldürücü darbeler nedeniyle künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu hayatını yitirdiği olayda;

Sanık ...’in, arkadaşı inceleme dışı sanık ... ile alkol aldıktan sonra olay yerine ve maktulün oturduğu eve birlikte gitmesi, inceleme dışı sanık ... ile maktul arasında çıkan sözlü tartışmayı bitirmeye yönelik bir hareketi olmadığı gibi inceleme dışı sanık ...'in kaçan maktulün arkasından koşarak yere yatırması üzerine çıkan kavga sırasında yerdeki maktulün karnına bir kez tekme ile vurması, olay yerine komşu dairedeki polisin gelmesi üzerine birlikte kaçmaları karşısında; sanık ...'in eyleminin arkadaşı inceleme dışı sanık ...'in eyleminden farklı ve tek başına değerlendirilmesi gereken bir kasten yaralama suçu oluşturmadığı, inceleme dışı sanık ...'in maktule yönelik gerçekleştirmeye başladığı eyleme iştirak oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.

Sanık ...'in eyleminin kasten öldürme suçuna iştirak oluşturduğu kabulü üzerine, sanığın TCK 37/1 maddesi kapsamında müşterek fail sıfatıyla mı yoksa TCK 39. maddesi kapsamında yardım eden sıfatıyla mı sorumlu olacağının belirlenmesine yönelik yapılan incelemede ise;

Sanık ...'in, inceleme dışı sanık ...'in maktule yönelik gerçekleştirdiği kasten öldürme suçunun işlenmesi öncesinde; tanımadığı maktul ile arasında husumeti olmadığı gibi arkadaşı ... ile birlikte alkol aldıktan sonra maktulün yanına birlikte gitmeden önce aralarında bir suç işleme kararı aldıklarının, eylem öncesinde veya gerçekleştiği sırada asıl fail inceleme dışı sanık ...'i maktule karşı suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek gibi manevi bir katkısının bulunduğunun dosya kapsamında ispatlanamadığı anlaşılmıştır.

İnceleme dışı sanık ...'in maktule yönelik haksız tahrik altında kasten öldürme suçunu gerçekleştirdiği sırada ise; sanık ...'e göre daha iri bir vücut yapısına sahip olan inceleme dışı sanık ...'in maktulü arkasından kovalayarak yakalayıp tek başına yere yatırdığı, sanık ...'in maktulün yakalanması ve yere yatırılması aşamasında da asıl fail olan inceleme dışı sanık ...'e katkı mahiyetinde bir eyleminin bulunmadığı, inceleme dışı sanık ...'in yerde yatan maktule tekme tokatla vurmaya başladığı, devamla hareketlerinin şiddetini artırarak maktulün kafasını duvara ve kaldırıma doğru vurmaya devam ettiği, sanık ...'in ise bu sırada maktulün karnına ayağıyla bir tekme attığının ve sonrasında ...'in kolundan tutup uzaklaştırmayı istediğinin görüldüğü, sanık ...'in yerde yatan maktulün karnına bir tekme atması eyleminin tam olarak hangi anda gerçekleştiği hususunun ispatlanamadığı, dolayısıyla inceleme dışı sanığın maktulün kafasını öldürücü mahiyette sert bir zemine vurmak suretiyle işlediği kasten öldürme suçu üzerinde ortak hâkimiyet kurmasına yeterli derecede işlevsel bir katkı olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle sanığın müşterek fail olarak kabul edilemeyeceği, ancak kasten öldürme suçunun işlenmesi sırasında gerçekleşen bir yardım mahiyetinde olan eylemleri nedeniyle sanığın TCK'nın 39/2-c maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan on bir Ceza Genel Kurul Üyesi; sanık ...'in inceleme dışı sanık ...'in kasten öldürme suçuna iştirak etmediği yönünde karşı oy kullanmıştır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,

2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihli ve 3753-11405 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

3- Giresun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli ve 130-85 sayılı kararının, sanık ...’ın maktule yönelik eyleminin kasten öldürme suçuna yardımı oluşturduğu anlaşılmakla, sanığın TCK'nın 39/2-c maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi yerine müşterek fail sıfatıyla kasten öldürme suçuna iştirakten TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle cezalandırılması isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilerek, Özel Dairenin onama kararının kaldırılıp Yerel Mahkeme kararının bozulması nedeniyle, sanık ... hakkındaki cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve atılı suçtan cezaevinde bulunan sanığın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmeleri için YAZI YAZILMASINA,

5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.03.2023 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 15.03.2023 tarihinde yapılan ikinci müzakerede; eylemin kasten öldürme suçuna iştirak oluşturduğu yönünden oy çokluğuyla, iştirakin kasten öldürme suçuna yardım oluşturduğu hususunda oy birliğiyle karar verildi.