"İçtihat Metni"
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 12-85
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık hakkında nitelikli kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemleri kasten öldürme ve hırsızlık suçlarını oluşturduğu kabul edilerek sanığın kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 81/1, 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis; hırsızlık suçundan ise aynı Kanun'un 142/2-a, 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK'nın 53. ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 02.02.2016 tarihli ve 299-27 sayılı, kasten öldürme suçu açısından resen temyize tabi olan hükümlerin sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.01.2019 tarih ve 3761-28 sayı ile; "...Sanık ...’nin maktule ...’ya yönelik nitelikli şekilde kasten öldürme ve nitelikli hırsızlık suçlarından açılan kamu davasında 6284 sayılı Yasanın 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nin 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMUK'un mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi 07.05.2019 tarih ve 104-197 sayı ile önceki hükümler gibi sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir
Kasten öldürme suçu açısından karar tarihi itibarıyla resen temyize tabi hükümlerin sanık müdafii ve katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilince de temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 03.11.2020 tarih, 178-2652 sayı ve oy çokluğu ile; "…Oluşa ve dosya kapsamına göre, sokaklarda kalan sanığın, para karşılığı ilişkiye girmek üzere anlaştığı maktul ... ile birlikte maktulün gösterdiği daireye gittikleri, lavaboya gireceğini söyleyen sanığın önceden temin ettiği bıçağı çıkartıp sırtı dönük olan Jemile'ye birçok kez vurarak yere düşürdüğü ve kenarda duran ve içinde bir miktar para ve cep telefonu da bulanan maktule ait çantayı alarak evden kaçtığı, çanta içindeki telefonu satıp paraları harcadıktan sonra aynı günün akşamı polise teslim olduğu olayda;
Sanığın kastının maktulü öldürerek para ve çantasını yağmalamak olduğu, buna göre başka bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarından ceza verilmesi yerine, sanığın 'kalacak yerinin olmaması nedeniyle cezaevine girmek amacıyla maktulü bıçakladığı' yönündeki savunmasına itibar edilerek yazılı şekilde kasten öldürme ve hırsızlık suçlarından hükümler kurulması suretiyle suçların vasfında hataya düşülmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Daire Üyesi T. Ateş; "...Tüm bu çelişkiler, sanığın savunmaları araştırılmadan (sanığın suç işlediği sabit olup, kendiliğinden teslim olması ve tüm dosya kapsamı sanığın saikini, savunmalarını desteklemektedir. Cezaevine girmek istemeyen ve bir kişiyi bıçaklayan ve hırsızlık yapan kişinin kendiliğinden teslim olması başkaca nasıl izah edilebilir.) Sanık maktulü gasp suçunu işleyebilmek için öldürdü ve gasp etti şeklindeki kabul dosyadaki maddi tespitlere aykırıdır, bu nedenlerle Dairemizce sanığın nitelikli adam öldürme ve yağmadan sorumlu olduğuna dair kararı şüphenin sanık aleyhine yorumlandığı ve hakkaniyetten uzak bir karardır. Bütün bu nedenle tüm bu eksik incelemelerin tamamlanması gerektiği gerekçesi ile mahkeme kararının eksik incelemeden bozulmasına eksiklik yok ise yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği," düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
II. DİRENME GEREKÇESİ
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi 10.03.2021 tarih ve 277-12-85 sayı ile; "...Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, sanığın ceza evine girmek maksadıyla eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin tadat edilen olguları göz ardı etmesinde, 'ceza evine girmek için suç işlenir mi?' gibi, ilk etapta kulağa absürt gelebilecek bir gerekçenin rol oynadığı muhtemeldir. Oysa dışarıda ceza evinin sağladığı yeme, içme, barınma gibi şartları bulamayan ve bu sebeple ceza evini dışarıya tercih eden insanların varlığı bir gerçektir. Bu gerçeklik sanat dünyasının da ilgisini çekmiş, bu meyanda Türk ve Dünya Sinemaları konuya duyarlılık göstermiş, baş yapıt niteliğinde eserler vücuda getirmişlerdir. Mesela Dünya Sinemasında, öyküsünü Stephen King'in kaleme aldığı, yönetmenliğini Frank Darabont'un üstlendiği, ödüllü, 'Esaretin Bedeli' isimli film ile Türk Sinemasında, senaryo ve yönetmenliğini Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney'in üstlendiği 'Zavallılar' filmi bu cümledendir. Sinema sanatı 'ceza evini dışarıya tercih eden insanların varlığıyla ilgili konuyu' ütopik bir alan olarak değil, toplumsal gerçeklik kategorisinde ele almıştır. Sanat dünyasının bu yaklaşımı, sanığın dışarıda bulamadığı imkanlara kavuşmak için ceza evine girmek isteğinde, absürt bir durum bulunmadığına, aksine ortaya koyduğu amacın toplumsal gerçeklikle bağdaşır olduğuna işaret etmektedir.
Yukarıda yer verilen gerekçelere binaen sanığın ceza evine girmek maksadıyla söz konusu eylemi gerçekleştirdiği, dolayısıyla Mahkememizin bozulan kararında bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı," gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki kararlar gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Karar tarihi itibarıyla kasten öldürme suçu açısından resen temyize konu direnme kararına konu bu hükümlerin de katılan Aile ve Hizmetler Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.08.2021 tarihli ve 67636 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 30.03.2022 tarih, 10699-2419 sayı ve oy çokluğu ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eylemlerinin niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
17.04.2015 tarihinde saat 21.00’da düzenlenen olay yeri inceleme raporuna göre; olayın zeminle birlikte 5 katlı binanın 4. katında bulunan iki oda bir mutfak ve banyodan oluşan ikamette gerçekleştiği, bina girişindeki demir profil kapının kilit dilinin dışarıda olduğu, kapı kanadı, kapı kilit mekanizması ve kilit dili üzerinde herhangi bir zorlama izinin olmadığı, girişin karşısında bulunan salonda sırtüstü yatar konumda, vücudunun muhtelif yerlerinde kesi izleri olan maktule ait cesedin olduğu, ceset etrafında yoğun bir şekilde kan birikintisinin olduğu, salona girişte sağda bulunan yatağın yanında bir adet kanlı ekmek bıçağı ile çekyat üzerinde biri ambalajı yarım açılmış iki adet prezervatif olduğu, Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği görevlileri ile yapılan görüşmenin ardından olayla ilgili çevrede bulunan güvenlik kameralarında yapılan çalışmada olayın gerçekleştiği binanın bulunduğu Hamam Sokak ve batısındaki Oruçgazi Sokak ile Atatürk Bulvarı arasında kalan yeşil alan üzerinde siyah renkli bir çantanın bulunduğu çanta içerisinde maktule ait ikamet tezkeresi makyaj malzemeleri ve prezervatif ile muhtelif kâğıtlar olduğunun görüldüğü,
Olay ve CD izleme tutanağına göre; Çıngıraklı Bostan Sokak üzerinde faaliyet gösteren İstanbul Güreş İhtisas Kulübü'ne ait dış güvenlik kameralarının izlenmesinde, kamera tarih ve saatine göre 17.04.2015 tarihinde saat 11.39.18 sıralarında eşkâle uyan şüpheli şahsın hızla koşar vaziyette yaya olarak Çıngıraklı Bostan Sokak üzerinde bulunan boş yeşillik alana doğru döndüğü ve kamera açısından çıktığı, şahsın son görüldüğü yeşillik alanda yapılan kontrolde maktule ait olabileceği düşünülen siyah renkli bir bayan çantası ile bir adet saç fırçası ve bir adet kırmızı renkte saç tokasının ele geçirildiği,
Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinin 14.08.2015 tarihli otopsi raporuna göre; maktulün vücudunda dört adet kesici delici alet yarası, sekiz adet kesik vasıfta yaranın tespit edildiği, sol meme başı 6 cm iç yanda parasternal hatta, 3 cm’lik bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici alet yarasının iç kısmında 0,3 cm kuyruk bulunduğu, bu yaranın cilt-cilt altı-kas doku seyirli dördüncü kotu keserek göğüs boşluğuna ardından perikard ön yüzünde kesi oluşturarak kalp boşluğuna girdiği, sağ ventrikülü keserek sağ ventrikül boşluğuna ilerlediği ve septumda arka yüzde 0,5 cm kesi oluşturarak sonlandığı, trajenin yaklaşık 12-15 cm uzunluğunda olduğu, bu yaranın tek başına ölüme neden olacak nitelikte olduğu, sağ lomber bölgede arka koltuk altı çizgisi hizasında 3 cm’lik bir açısı dar bir açısı geniş kesici delici alet yarasının tek başına öldürücü nitelikte olmayıp kişinin yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte olduğu, diğerlerinin öldürücü nitelikte olmadıkları, ika edilen aletin bir kenarının keskin diğer kenarının künt nitelikte olduğu, kesik vasıftaki yaraların aynı aletin keskin kenarı ile husulünün mümkün olduğu, maktulün ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kot kesisiyle birlikte iç organ kesisinden gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği,
18.04.2015 tarihinde saat 11.10’da düzenlenen tutanak içeriğine göre; olayın şüphelisinin tespit ve yakalanmasına yönelik olarak çalışmalara devam edilmekte iken 17.04.2015 tarihinde saat 21.30 sıralarında sanığın Şehremini Polis Merkezi Amirliğine gelerek teslim olduğu ve olayı anlattığı, telefonu sattığını belirttiği seyyar satıcının ise bulunamadığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 29.04.2015 tarihli uzmanlık raporuna göre; sanıktan elde edilen ayakkabı, mont ve eşofman altı üzerindeki kan lekelerinin maktulden elde edilen kan svapları üzerinde belirlenen genotip özelliklerle uyumlu olduğu, sanığın kazağı üzerinde bulunan kan lekelerinde de maktule ait genotip özelliklerin karışık bulunduğu,
Anlaşılmıştır.
Bilgi alma tutanağında Tahira Valiyeva; maktulü yaklaşık 3-4 aydır tanıdığını, kendisi gibi geçimini Aksaray Metro civarında tanıştığı erkek müşterilerle para karşılığında birlikte olmak suretiyle geçimini sağladığını, 17.04.2015 tarihinde saat 11.30 sıralarında Aksaray Metro Meydanında Şehitlik Parkı içerisinde dolaştığı sırada maktulle karşılaştığını, elinde ekmek bulunduğunu, ekmeği parkta bulunan kişilere dağıttığını, daha sonra birden ortadan kaybolduğunu, kendisinin de o sırada bir erkek müşteri bulduğunu, erkek müşteri ile birlikte maktulün bulunduğu evin bir üst katına çıkarken maktulün ikamet kapısının açık olduğunu, içeriye doğru baktığında maktulün yerde kanlar içerisinde yattığını gördüğünü, çığlık attığını; "Polisi çağırın!" diyerek apartmanda bağırdığını, olay yerine polis ve ambulansın geldiğini, maktulü kimin niçin öldürdüğü konusunda bilgisinin olmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık kollukta ve sorgusu sırasında; 20 yıldır İstanbul’da yaşadığını, mesleğinin garsonluk olduğunu, yaklaşık 10 yıl önce yaşamış olduğu psikolojik sorunlardan dolayı kendisini benzin dökerek yakmaya çalıştığını, bu olaydan dolayı sol el parmaklarının işlevsiz kaldığını, bu sebeple sabit bir iş bulup çalışamadığını, son beş altı aydır da sokaklarda yatıp kalktığını, ruh hâlinin iyi olmadığını, sokaklarda dolaşırken sürekli cezaevine nasıl gireceğini düşündüğünü, 17.04.2015 tarihinde saat 10.30 sıralarında Aksaray Metro Meydanı’na geldiğini, meydanda dolaştığı esnada ilk defa gördüğü maktul ile fuhuş yapmak için anlaştığını, maktulle birlikte yakında bulunan bir eve gittiğini, amacının maktulle fuhuş yapmak olmadığını, maktulü bıçakla yaralayıp daha sonra polise teslim olarak cezaevine girmek olduğunu, maktulün yönlendirmesi ile bir binanın üst katına doğru çıktıklarını ve bir daireye girdiklerini, maktule lavaboya gitmek istediğini söylediğini, lavaboya girip çıktıktan sonra devamlı sokakta yatıp kalktığı için üzerinde taşıdığı ekmek bıçağını kâğıttan yapmış olduğu kılıftan çıkarıp maktulün bulunduğu odaya gittiğini, maktulün arkasının kendisine doğru dönük olduğunu, maktule elinde bulunan bıçakla rastgele vurduğunu, maktulün bağırmaya başladığını ve pencereye doğru koştuğunu, hemen pencereyi kapattığını, geri dönüp maktule birkaç bıçak darbesi daha vurduğunu, maktulün yere düştüğünü, elindeki bıçağı yere atıp maktule ait el çantasını alarak hızlı bir şekilde kaçtığını, bir süre sonra maktulün çantasını kontrol ettiğinde içerisinde bir adet marka ve modelini bilmediği cep telefonu, 5 TL para ve iki adet pasaport olduğunu, para ve cep telefonunu aldığını, çantayı attığını, daha sonra cep telefonunu Beyazıt semtinde bir seyyar satıcıya 20 TL karşılığında sattığını, telefonun parası ile iki adet bira aldığını ve yemek yediğini, olayın şokuyla kendi hâlinde sağda solda dolaştığını, daha sonra polise teslim olmak istediğini, Şehremi Polis Merkezine giderek Aksaray civarında bir kadını bıçakladığını ve teslim olmak istediğini söylediğini, olayı sadece kalacak yeri olmadığı için cezaevine girmek amacıyla gerçekleştirdiğini, amacının maktulü öldürmek olmadığını, maktulü yaralayıp cezaevine girmek olduğunu, yaptığından dolayı çok pişman olduğunu,
Mahkemede; soruşturma evresinde uyuşturucunun etkisinde olduğu için öylesine beyanda bulunduğunu, yazılı olarak hazırladığı savunmasının doğru olduğunu, olay öncesi maktulle birlikte olmak için evine gittiğini, evinde uyuduğunu, kalktığında maktulün parasını alarak evden ayrıldığını gördüğünü, ertesi gün bulunduğu yerlere giderek maktulü gördüğünü, bir gün önce parasını çaldığı için konuşmak amacıyla evine gittiği maktulün, birileri gelecek diyerek kendisini tehdit ettiğini, evden ayrılmak isterken maktulün kendisini tutup hakaret içerikli sözler söylediğini, bu nedenle maktulü bıçakladığını,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
TCK’nın "Kasten Öldürme" başlığı altında düzenlenen 81. maddesinde; "Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır",
"Nitelikli haller" başlıklı 82. maddesinde ise;
"1) Kasten öldürme suçunun;
...
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
...
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır."
Hükümlerine yer verilmiştir.
Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren TCK’nın 82. maddenin 1. fıkrasının (h) bendinin gerekçesinde de; "İşlenmiş olan bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmekte olan bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla, kişi öldürüldüğünde, amaç suç araç suç ilişkisi söz konusudur. Suçun bu nitelikli hâlinin oluşabilmesi için, belirtilen amaçlarla bir kişinin öldürülmesi yeterlidir; öldürmek suçuyla amaçlananın gerçekleşmesi gerekmez." açıklamaları yapılmıştır.
Bu suç tipinde kasten öldürme araç suç, işlenmesi kastedilen diğer suç ise amaç suç niteliğindedir. Anılan bentte, amaç suç açısından belirli bir suç açıkça öngörülmediğinden, bileşik suç söz konusu değildir. Fail, diğer suçu gizlemek, işlenmesini kolaylaştırmak, yakalanmamak veya diğer suçun delillerini ortadan kaldırmak için birini öldürürse, amaç suç bağımsızlığını korur. Bu hâlde fail, her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılır.
Bu bendin uygulanabilmesi için, amaç suçun tamamlanması gerekmediği gibi suçun teşebbüs, hatta hazırlık hareketleri aşamasında kalmış olmasının da önemi yoktur. Failin öldürme eylemini, amaç suçu gizlemek, suçun işlenmesini kolaylaştırmak, delillerini ortadan kaldırmak veya yakalanmamak için gerçekleştirmesi yeterlidir.
Yağma suçu da TCK'nın 148. maddesinde;
"1- Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır." şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanun'un suç tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 149. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun nitelikli hâlleri;
"a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." biçiminde sayılmış olup 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile yağma suçunun konut ve iş yerlerinin eklentilerinde işlenmesi de diğer bir nitelikli hâl olarak maddeye eklenmiştir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında da yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği TCK'nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan zor yoluyla hırsızlık, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta, başka bir deyişle yağmanın hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
Suç ve karar tarihi itibarıyla uyuşmazlık konusuyla ilgili 5237 sayılı TCK'nın 142. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde; "kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak" hırsızlık suçunun işlenmesi durumunda bu nitelikli hal uygulanacaktır. Madde gerekçesinden de anlaşılacağı üzere mağdurun trafik kazası geçirmiş olması, akli veya bedensel bir hastalık veya sakatlıkla malul olması malını koruyamayacak durumda olmasının örneklerini oluşturmaktadır. Örneğin kişinin geçirmiş bulunduğu kaza sonucu ölmüş olmasından yararlanılarak üzerindeki veya yanındaki eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmiş olması da bu kapsamdadır. Ancak kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerekir. Aksi taktirde duruma göre, yağma suçunun veya bir başka suçu işlemek amacıyla kasten öldürme suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekecektir.
Ceza Genel Kurulunun 23.05.2014 tarih ve 2013/1-539 esas, 2014/253 sayılı kararda; ".... sanığın hırsızlık suçuna ilişkin kastının öldürme eyleminden sonra ortaya çıkmış olmasından ve bu nitelikli halin oluşabilmesi için maktulü kimin öldürdüğü hususu önemli olmadığından, 5237 sayılı TCK'nın 142'nci maddesinin 2'ci fıkrasının (a) bendinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir." şeklindeki içtihadı ile başlangıçta yağma kastı olmaksızın bizzat kendisinin öldürdüğü failin sonradan gelişen yeni bir kastla hırsızlık suçunu işlemesi halinde de bu bent uygulanabilecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Türkmenistan uyruklu olup Fatih ilçesi, İskenderpaşa Mahallesi, Hamam Sokak, No. 15/4 adresinde ikamet eden maktulün Aksaray Metro civarında bulduğu erkek müşterilerle para karşılığında cinsel ilişkiye girmek suretiyle geçimini sağladığı, sokaklarda kalan sanığın 17.04.2015 tarihinde saat 11.30 sıralarında maktul ile para karşılığı cinsel ilişkiye girmek için anlaşması üzerine adı geçenlerin birlikte maktulün evine gittikleri, lavaboya giren sanığın, üzerinde bulunan ekmek bıçağını çıkartarak maktulün bulunduğu salona geçtiği, lavabodan çıktığı, burada sırtı kendisine dönük olan maktulü, vücudunun çeşitli yerlerinden birçok kez bıçakla vurarak yere düşürdüğü, ardından salonda duran ve içerisinde bir miktar para ile cep telefonu bulunan maktule ait çantayı alarak evden kaçtığı, maktule ait çantanın içerisindeki cep telefonu ve paralar alınmış vaziyette olayın gerçekleştiği binaya yakın bir yerdeki yeşil alanda bulunduğu, olayın maktulün üst komşusu olan tanık Tahira'nın evine çıkarken maktulün kapısının açık olduğunu ve kanlar içerisinde yattığını görerek polis ve ambulans çağrılmasını istemesi üzerine adli mercilere intikal ettiği, sanığın çanta içerisinden aldığı cep telefonunu satıp paraları harcadıktan sonra aynı gün akşam saat 21.30 sıralarında polise teslim olduğu, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinin 14.08.2015 tarihli raporuna göre; maktulün ölümünün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kot kesisiyle birlikte iç organ kesisinden gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği olayda;
Bir muhakemede, çözümü amaçlanan iki temel sorun vardır. Bunlar, maddi sorun ve hukuki sorundur. Maddi sorun "olgusal dünya"ya, hukuki sorun "normatif dünya"'ya aittir. Mahkemede önce maddi sorun, sonra hukuki sorun çözülür. Maddi sorunun çözümü geçmişte yaşanmış bir olayın temsili, nasıl gerçekleştiğinin tespitidir. Ceza muhakemesinin amacı, dürüst muhakeme kurallarına uyularak ve bu arada sanığın suçu kesin hükümle sabit oluncaya kadar suçsuz kabul edildiği dikkate alınarak, maddi sorunun çözülmesi bu şekilde gerçeğin ortaya çıkarılması ve ardından hukuki sorunun çözüme kavuşturulmasıdır. Bu şekilde hakikatin araştırılması, insanlık onuruna saygı gösterilmesi, masumların cezalandırılma riskinin azaltılması hedefleri de gerçekleştirilmiş olacaktır.
Vicdani kanaat, ceza muhakemesinde maddi sorunun çözümüne yönelik faaliyette ispata ulaşılmıştır denilmesinde kullanılan bir mihenk taşıdır. Ceza yargılamasında amaç maddi gerçeğe erişmektir. Geçmişte olup biterek tarihe mal olmuş bir olayın ya da olaylar bütününün onun belli parçalarını temsil eden vasıtalar, yani deliller aracılığıyla bugün ortaya konulmuş haline maddi gerçek denmektedir. Maddi olayın gerçeğe uygun temsil edilebilmesi öncelikle, delil araçlarının doğru değerlendirilmesine bağlıdır. Hakim, delil araçlarını, akıl yürütmek bu arada tecrübe kurallarına başvurmak suretiyle, vicdana göre değerlendirecektir. Yine akıl yürüterek boşlukları dolduracaktır. Dolayısıyla vicdani kanaat sezgilerle değil akıl yoluyla ulaşılan kanaattir.
Gerçeğe ulaşmakta kullandığımız verilerin sayısı ve nitelikleri arttıkça varılan sonuçların gerçeğe uygun olma ihtimalleri de yükselecektir. Vicdani kanaat ulaşılabilecek en yüksek doğruluk oranına sahip bilgi düzeyini işaret eder.
Olayların bir kısmında, istisnasız her boşluğu dolduracak bir delil aracı yoktur. Ya da bütün çabalara rağmen delil araçlarının tamamı toplanamaz. Bu hallerde, olayın tablosunda kalan boşluklar akıl yürütme yoluyla doldurulmaya çalışılır. Akıl yürütmede de tecrübe kurallarından yararlanılır. Boşlukların bu şekilde doldurulmasına karine kullanılması denir. Tecrübe kurallarında kullanılan en önemli ölçütlerden birisi "hayatın olağan akışına uygun" olmasıdır. Yargıtay İçtihatları hatalı tecrübe kurallarının tespiti bakımından önemli bir kaynaktır.
Mutlak gerçek; "artık aksinin kabulü hiç bir şekilde mümkün olmayan, her türlü değişik ihtimalin bertaraf edildiği gerçektir". Maddi gerçeğin mutlak gerçekle aynı olması beklenir. En azından bu konudaki şüphelerin yenilmesi, maddi gerçeğin mutlak gerçekle farklı olduğuna ilişkin şüpheler ortadan kaldırılmalıdır. Ancak tasavvur edilebilecek her türlü şüphenin bertaraf edilmesi mümkün olmadığına göre, ortadan kaldırılması gereken şüphe gerekçeye dayanılarak ileri sürülmesi mümkün olan şüphelerdir.
Somut olayda; sanığın soruşturma aşamasında, "kalacak yerinin olmaması nedeniyle cezaevine girmek amacıyla maktulü bıçakladığını" kovuşturma aşamasında ise " bir gün önce maktulün kendi parasını çaldığı için bunu konuşmak amacıyla evine gittiğini, maktulün birileri gelecek diyerek kendisini tehdit ettiğini, bunun üzerine evden ayrılmak isterken maktulün kendisini tuttuğunu, hakaret ettiğini ve bu nedenle bıçakladığını," şeklindeki sanığın aşamalarda kendi içerisinde çelişen savunmaları, hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, maktulü sokakta ilk karşılaştıklarında bıçakla bir kez vurmak suretiyle yaralaması halinde de ceza evine girebileceği, maktulün yaşadığı eve birlikte gidip çok sayıda ve öldürücü nitelikte bıçak darbesi vurmasının gerekli olmadığı, akıl ve mantık kurallarıyla bağdaşmayan bu savunmaya itibar etmenin olanağı bulunmadığı, sanığın, maktulün evine üzerinde bulunan ve olaydan sonra ele geçen ekmek bıçağı ile gelmesi ve maktulü öldürdükten hemen sonra çantasını alıp kaçması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemlerine bağlı ortaya çıkan kastının başka bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarına yönelik olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, sanığın eylemlerinin bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarını oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
1- İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.03.2021 tarih ve 12-85 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, sanığın eylemlerinin bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarını oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2023 tarihinde yapılan müzakere oy birliği ile karar verildi.