"İçtihat Metni"
DİRENME
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 8. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 77-560
I. HUKUKİ SÜREÇ
Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanık ...'nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 154/2. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 154/1, 62/1 ve 52/4. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis ve 200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, para cezasının ödemesi için mehil verilmesine ve aynı Kanun’un 50/1-d maddesi uyarınca da hapis cezasının 13 ay 10 gün süre ile kahvehaneye gitmeme seçenek tedbirine çevrilmesine ilişkin Torul Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.11.2014 tarihli ve 146-411 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 23.01.2019 tarih ve 760-1099 sayı ile;
"Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak;
1- 5237 sayılı TCK'nın 50. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendindeki düzenlemenin, '...belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma...'yı öngördüğü, yasada geçen 'etkinlik' kavramının ise, '...insanın, çevresiyle arasındaki ilişkileri düzenleyen her türlü eylem-çalışma, iş yapma, işlerlik ve devinimi'ni ifade ettiği, bu fıkraya göre belirli yerler ve etkinlikler; temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmayan sanığın suç işlemesinde, suça yönelmesinde ya da zararlı alışkanlıklar edinmesinde veya bağımlılık yapan maddeler kullanmasında çevresel, psikolojik, sosyal veya ekonomik etkisi bulunan ya da sanığın yeniden suç işlemesine yol açan etkenleri tetikleyecek yerler veya etkinliklerdir. Bu bağlamda sanık hakkında hükmedilecek seçenek yaptırımın infazı ile ulaşılmak istenilen temel amacın, sanığın yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, sanığın sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak niteliğinde olması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının, 5237 sayılı TCK'nın 50/1-d maddesi uyarınca soyut ifadelerle infazda kuşkuya neden olacak şekilde, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayacak şekilde '13 ay 10 gün süre ile kahvehaneye gitmekten yasaklanması' tedbirine çevrilmesi,
2- TCK'nın 50/1-d maddesinde yer alan 'mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma' tedbirine çevrilmesi gerektiği hükmü karşısında sanık hakkında hükmedilen tedbirin mahkûm olunan cezaların bir katından fazla olamayacağının gözetilmemesi,
" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Torul Asliye Ceza Mahkemesince 11.02.2020 tarih ve 41-23 sayı ile sanığın TCK'nın 154/2. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 154/1, 62/1, 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 3.000 TL ve doğrudan verilen 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapisten çevrilen adli para cezasının taksitlendirilmesine karar verilmiş, bu hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.01.2021 tarih ve 5632-346 sayı ile; "Ceza Genel Kurulunun 03.04.2018 tarih ve 2017/853 Esas, 2018/135 Karar sayılı ilamı ve 09.02.2016 tarih ve 2014/71 Esas, 2016/42 Karar sayılı ilamı da gözetildiğinde; bozmadan önce verilen ve yalnızca sanık tarafından temyiz edilen Torul Asliye Ceza Mahkemesinin 18.11.2014 tarihli kararı ile hükmedilen hapis cezasının TCK'nın 50/1-d maddesi uyarınca tedbire çevrildiği ve aleyhe temyiz olmadığı, CMUK'un 326/son madde ve fıkrası uyarınca sanık lehine kazanılmış hak oluşması nedeniyle, son hükümde verilen hapis cezasının tedbire çevrilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Torul Asliye Ceza Mahkemesi ise 26.10.2021 tarih ve 77-560 sayı ile bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.04.2022 tarihli ve 3496 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 18.10.2022 tarih ve 1230-14832 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 1412 sayılı CMUK'un 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca hâlen yürürlükte bulunan 326/son maddesinin Yerel Mahkemece ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sisteminden alınan güncel nüfus kaydında, sanığın direnme kararından sonra temyiz aşamasında öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında, bu hususun mahallinde araştırılmasının gerekli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. ÖN SORUNA İLİŞKİN BİLGİLER
İncelenen dosya kapsamından;
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi kullanılarak çıkartılan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ...'ın direnme kararından sonra 08.12.2023 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
TCK’nın 64. maddesinde; sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında yargılamaya devam olunacağı, hükümlünün ölümü hâlinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte müsadere ve yargılama giderine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle "kovuşturmaya yer olmadığına", kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece "davanın düşmesine" karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) bilişim sistemi vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz mercisince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
B. Ön Soruna İlişkin Hukuki Nitelendirme
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ...'ın direnme kararından sonra 08.12.2023 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, sanık hakkındaki direnme kararına konu hükmün, gerekli araştırmanın mahallinde yapılıp ölümün Yerel Mahkemece tespiti ile sonucuna göre TCK’nın 64 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Torul Asliye Ceza Mahkemesinin 26.10.2021 tarihli ve 77-560 sayılı direnme kararına konu hükmünün, güncel nüfus kayıt örneğinde sanığın, direnme kararından sonra 08.12.2023 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak sonucuna göre TCK’nın 64 ve CMK'nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.01.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.