Logo

Ceza Genel Kurulu2022/530 E. 2024/5 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükümde haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Olay sırasında sanıkla birlikte bulunan tanığın, maktulün sanığa hakaret ettiğini duymadığına dair beyanları ve sanığın savunmasının çelişkili olması gözetilerek, haksız tahrik hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 373-418

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanık ...’ın kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 29, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.07.2016 tarihli ve 181-303 sayılı resen temyize tabi olan hükmün, sanık müdafii ve katılan ... vekilince de temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.02.2020 tarih ve 539-656 sayı ile; " (…) İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 14.03.2016 tarih ve 2015/161050 soruşturma, 2016/1195 karar sayısı ile şüpheli ... hakkında maktul ...’ı öldürmeye azmettirmekten yürütülen soruşturmanın ayrılmasına karar verildiği anlaşılmakla, bu soruşturmanın sonucunun davayı yakından ilgilendirmesi nedeniyle, bu soruşturmanın akıbeti araştırılarak, açılan bir dava var ise birleştirilip, delillerin birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun buna göre tayini gerektiği hâlde, bu yönde hiçbir işlem yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesince 23.06.2020 tarih ve 171-200 sayı ile sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar verilmiş, resen temyize tabi olan hükmün sanık müdafii ve katılan ... vekilince de temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 29.03.2021 tarih ve 5268-5392 sayı ile; " (…) Sanık ile maktulün olay öncesi tanıştıkları, arkadaş oldukları ve birlikte daha önceden de uyuşturucu madde içtikleri, olay günü sanık ile maktulün tanık ...'in ikametinde buluşmaya karar verdikleri ve buluşarak bu ikametin çatı katına uyuşturucu madde kullanmak amacı ile çıktıkları, sanık ile maktul çatı katında birlikte iken tanık ...'i su getirmesi amacı ile gönderdikleri, ...'in suyu sanığa teslim ettikten sonra uyuşturucu madde kullanmayacağını söyleyip yanlarından ayrıldığı evin alt katında bulunduğu, bir süre sonra sanığın gelerek tanık ...'i çağırdığı ve birlikte sanık önde çatı katına çıktıkları, tanık ...'in merdivende bulunduğu esnada sanığın çatı katına girdiği ve silah sesinin gelmesinin ardından sanığın tekrar merdivenlere tanık ...'in yanına geldiği, ...'i de alarak alt kata indikleri, maktulün ateşli silah yarası nedeni ile öldüğü şeklinde anlaşılan olayda;

Olayın en yakın görgü tanığı olan ...'in aşamalarda değişiklik göstermeyen ifadelerinde, sanığın kendisini arayarak bir arkadaşıyla bir şey konuşmak için geleceğini söyleyip geldiğini, daha sonra maktul ...'ın da gelmesiyle birlikte çatı katına çıktıklarını, onları yalnız bırakmak için aşağıya inmek isteyince maktulün, kendisinin kalabileceğini söylediğini, bu kez sanığın kendisini su getirmesi için aşağıya gönderdiğini, suyu getirip verdikten sonra tekrar aşağıya indiğini, birkaç dakika sonra sanığın aşağıya inerek kendisini çağırdığını, birlikte kendisi arkada sanık önde çatı katına geldiklerinde silah sesi duyduğunu, kendisinin paniklediğini, sanığın soğukkanlı olduğunu, küfür duymadığını söylediği, sanığın ise ilk ifadelerinde maktulün kendisine küfretmesi nedeniyle yakındaki evine gidip silah alıp geldiğini, duruşmadaki savunmasında ise silahın olay sırasında zaten üzerinde olduğunu söyleyip çelişkiye düştüğü gibi savunmasında geçen diğer hususların da olayın tanığı ...'in beyanlarıyla çeliştiği, buna göre olay öncesinde ve olay sırasında maktulden kaynaklanan ve tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir eylem tespit edilemediği hâlde sanık hakkında TCK'nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanması suretiyle eksik ceza tayin edilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Daire Üyesi T. Ateş; "Aralarında husumet olmayan ve birlikte uyuşturucu kullanmak için tanık...'in çatısında bir araya gelen, olayın taraflarından sanığın maktulü öldürmesini gerektirecek hiddet ve kızgınlık hâlinin nedeni tanık...'in uyuşturucuyu geç getirmesi nedeniyle maktulün sinirlenip defaatle küfürler etmesidir. Tanığın, yabancı iki kişiyi çatıya uyuşturucu kullanmak için baş başa bırakıp ‘Aşağı indim ve oyun oynarken kapıyı sanık çalınca ikinci kez birlikte yukarı çıktık ve benim önümden çıkan sanık maktule sıktı, ben küfürlü söz duymadım.’ demesi sanığın ‘Baştan beri maktul uyuşturucu geciktiği için bana ve anneme küfrediyordu.’ şeklindeki savunmasını çürütemez." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

II. DİRENME GEREKÇESİ

İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesi 15.09.2021 tarih ve 373-418 sayı ile; " (…) Her ne kadar Yargıtay 1. Ceza Dairesinin bozma ilamında olayın en yakın görgü tanığının küfür duymadığını beyan etmesi sebebiyle maktulden kaynaklanan haksız bir eylemin tespit edilemediğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de, tanığın sanığın kendisini çağırması ile yukarı çıktığında silah sesi gelmeden önce herhangi bir küfürleşme duymadığını, ancak aşağıda odadayken çatı katındaki konuşmaları duyma şansının olmadığı şeklinde beyanı karşısında sanık ile maktul arasındaki küfürlü konuşmayı tanığın duyma imkânının olmadığı anlaşılmakla, sanığın eylemini aksi ispat olunamayan savunmadan anlaşılacağı üzere maktulün kendisine yönelik küfürlü sözler söylemesi biçimindeki haksız fiilin etkisi altında ani gelişen bir tepki ile işlediği," gerekçesiyle bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.

Resen temyize tabi olan bu hükmün, sanık müdafii ve katılan ... vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.03.2022 tarihli ve 4133 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.10.2022 tarih, 2910-8139 sayı ve oy çokluğuyla direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş, açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU

Direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire çoğunluğu ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

28.12.2015 tarihli otopsi raporunda; 178 cm boyunda, 60 kg ağırlığında, 20-25 yaşlarındaki erkek cesedinde, başta, oksipital ortada saçlı deri içinde ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası görüldüğü, sol üst göz kapağında ekimoz, frontal sağda 2x1 cm, burun sırtında 1x1 cm, sağ zigomatik bölgede 3x1 cm boyutlarında ekimozlu sıyrık, alın sağda çok sayıda noktasal sıyrıklar görüldüğü, maktulün vücudunda bir adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası tespit edildiği, bu yaralanmanın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, cilt, cilt altı bulgularına göre atışın uzak atış mesafesinden yapılmış olduğu, cesetten bir adet 7,65 mm çapında, uç kısmından deforme, gömlekli, üzerinde yiv ve set izleri bulunan mermi çekirdeği elde edildiği, kan ve idrar örneklerinde eroin, sentetik kannabinoid ve kokain metaboliti tespit edildiği, maktulün ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafatası kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu tespitlerine yer verildiği,

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince sanık hakkında düzenlenen 21.11.2015 tarihli raporda; sanığın vücudunda herhangi bir darp cebir izi tespit edilemediğinin belirtildiği,

21.11.2015 tarihli olay yeri inceleme raporu ve eklerinde; olayın İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, Elmalıkent Mahallesi’nde bulunan 84 numaralı binanın çatı boşluğunda meydana geldiği, olay yerinde bir adet 7,65 mm çapında kovan, kan lekesi, arkasında kurşun deliği olan şapka, çakmak, sigara paketi ile çikolata paketine ait folyo parçaları bulunduğu, suçta kullanıldığı düşünülen tabancayı sanığın babası ... Taştan’ın bulundurma ruhsatı ile birlikte görevlilere teslim ettiği, 7,65 mm çapında fişek kullanan, Fatih 13 marka silahın namlusunun boş, şarjöründe basılı hâlde 11 dolu fişek bulunduğu tespitlerine yer verildiği,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuarınca düzenlenen 01.12.2015 ve 02.12.2015 tarihli raporlarda; teslim edilen incelemeye konu yarı otomatik tabancanın, atışa engel arızasının bulunmadığı, olay yerinde bulunarak incelenmek üzere gönderilen kovanın bu silahtan atılmış olduğu, maktule ait şapkadaki deliğin uzak atış mesafesinden ateşlenen mermi çekirdeği ile oluşmuş olduğu, maktulden, sanıktan ve tanık ...’ten alınan svap örneklerinde atış artığına rastlanmadığı, olay yerinde bulunan sigara paketi ve folyoda maktulün parmak izinin tespit edildiği bilgilerine yer verildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan ... (.... ....; maktulün annesi olduğunu, olaya ilişkin bilgi ve görgüsünün bulunmadığını, olay öncesi maktulün evden çıkarken sanıktan 300-400 TL alacağı olduğunu, onu almaya gittiğini söylediğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu,

Katılan ...; maktulün babası olduğunu, olaya ilişkin görgü ve bilgisinin bulunmadığını, sanığın olaydan sonra maktulün cesedini kaybetmeye çalıştığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu,

Tanık ... kollukta; sanığın çocukluk arkadaşı olduğunu, maktulü ise sanığın yanında 4-5 kez gördüğünü, samimiyetlerinin bulunmadığını, sanığın evi ile kendi evlerinin yakın olduğunu, anne babası evde olmadığı vakitlerde sanığın zaman zaman evlerine gelip çatı katında uyuşturucu madde kullandığını, 20.11.2015 tarihinde saat 16.30 sıralarında sanığın kendisini telefonla aradığını ve nerede olduğunu sorduğunu, bahçede olduğunu söylemesi üzerine yanına geldiğini ve bir arkadaşının geleceğini ve onunla konuşacaklarını, evin müsait olup olmadığını sorduğunu, evde büyükanne ve büyükbabasının bulunduğunu söylemesi üzerine sanığın “O zaman çatıda konuşalım.” dediğini ve telefonla birisini aradığını, aramadan yaklaşık 15 dakika sonra maktul ...’ın geldiğini, maktulün sanık ... ile tokalaştığını ve hemen evin çatı katına çıktıklarını, kendisinin de maktul ve sanığın peşinden çıktığını, çatı katında sanığın kendisinden su istediğini, maktulün sanığa “Evin sahibi kalabilir, benim için sıkıntı yok.” dediğini ancak kendisinin aşağıya indiğini, süt şişesi ile getirdiği suyu sanığa verdiğini, suyu verdiği esnada sanığın kendisine sessizce “Sen aşağıda bekle, ben birazdan geliyorum, beraber çatıya çıkarız.” dediğini, kabul edip aşağıya eve girdiğini, yaklaşık 2 dakika sonra daire kapısının vurulması üzerine kapıya çıktığını, sanığın kendisine sessizce “Arkamdan gel.” dediğini, sanığı takip ederek çatıya kadar çıktığını, son merdivene adımını attığı sırada silah sesi işittiğini, o esnada maktulü yandan gördüğünü, maktulün birden yere düştüğünü, ne yapacağını şaşırdığını, başta silahı kurusıkı zannettiğini, şaka ya da bayıltma maksatlı olduğunu düşündüğünü, çatı katına girdiğinde sanık silahın şarjörünü çıkarınca fişeği gördüğünü ve silahın gerçek silah olduğunu anladığını, sanığa “Ne yaptın sen?” diye sorduğunda sanığın “Bir şey yok, ben her şeyi halledeceğim.” diye cevap verdiğini, yine bağırarak “Neyi halledeceksin, madem adam vuracaktın bizim evi mi buldun, başka yerde yapsaydın.” dediğini, ne yapacağını şaşırdığını, abisi ...’yi aramaya çalıştığını, sanığın başta engel olduğunu ve birden ortadan kaybolduğunu, bu sırada abisini arayıp eve çağırdığını, sanığın “Beni sakın polise ihbar etmeyin, ben hepsini halledeceğim.” demesi üzerine silahlı ve son derece soğukkanlı olan sanıktan korktuklarını, polisi veya sağlık ekiplerini arayamadıklarını, sanığın isteği ile Kirazlitepe'ye abisinin aracıyla gittiklerini, sanığın burada araç kiralayıp kaçmayı planladığını, sanığı araçtan indirince abisiyle hemen uzaklaştıklarını, eve gelip durumu sanığın babasına anlattıklarını, polise haber verdiklerini, sanığın babasından tabancasını kontrol etmesini istediğini, silahı koyduğu yere bakan sanığın babasının silahının koyduğu yerde durduğunu söylediğini, sanığın muhtemelen bir ara ortadan kaybolduğu sırada silahı yerine bırakmış olabileceğini, sanıkla maktul arasında nasıl bir olay geliştiğini bilmediğini, sanık ve maktul çatıda iken kendisinin kısa bir süre yanlarında bulunduğunu, ardından sanığın isteği üzerine su almak üzere yanlarından ayrıldığını, yine getirdiği suyu verirken çok kısa bir süre sanıkla maktulün yanında bulunduğunu, yanlarından ayrılıp evine girdiğini, sanıkla maktul arasında eskiye dayalı bir husumet olup olmadığını bilmediğini,

Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli sıfatıyla; olay öncesinde maktulün herhangi bir şekilde sanığa küfrettiğini duymadığını, olayın aniden geliştiğini,

Mahkemede; olay günü saat 16.30 sıralarında evinin bahçesinde iken sanık ...’in kendisini telefonla aradığını, yerini öğrenip yanına geldiğini, evin müsait olup olmadığını sorup bir arkadaşını çağıracağını söylediğini, sanığa evde anneanne ve dedesinin olduğunu, annesinin de geleceğini söylediğini, sanığın kendisine “Çatı katı da olur.” dediğini, sanığın kendisinden uzaklaşarak bir telefon görüşmesi yaptığını, saat 17.30 sıralarında maktul ...’ın geldiğini, hep birlikte çatı katına çıktıklarını, sanığın kendisine “Sen aşağıya in.” dediğini, maktulün ise “Ev sahibi dursa da olur.” dediğini, maktul sanığa “Hazır mı?” diye sorunca, uyuşturucu içeceklerini anladığını ve kendilerine “Ben içmeyeceğim.” dediğini, sanığın kendisinden bir miktar su getirmesini istediğini, bu nedenle aşağıya indiğini, suyu alarak çatı katına çıkarıp sanığa verdiğini, ardından aşağıya indiğini, birkaç dakika sonra sanığın aşağıya gelip kendisini çağırdığını, sanığın önden yukarı çıktığını, kendisinin ise elindeki cep telefonunu kapatıp çatı katına çıktığı esnada silah sesi işittiğini ve maktulün düştüğünü gördüğünü, çatı katı karanlık olduğu için sanığın nerede olduğunu göremediğini, sanığın gayet soğukkanlı olduğunu, ne yaptığını sorduğunda “Ben hallederim.” dediğini, sanıkla birlikte aşağıya indiklerini, sanığa “Kurusıkıyla mı vurdun, bayılttın mı? diye sorduğunu, sanık tabancanın şarjörünü çıkardığında gerçek mermi olduğunu gördüğünü, sanığın da maktulün kafasına sıktığını söylediğini, yardım etmesi için ağabeyi ...'yi aramak istediğini ancak sanığın kendisine izin vermediğini, telefonunu almak istediğini, olaylar olduğu sırada anneannesi ve dedesinin evin içerisinde olduklarını ancak işitme zorlukları bulunduğu için olayı duymadıklarını, su götürdüğü sırada ve sanığın kendisini çağırması ile yukarı çıktığında silah sesi gelmeden önce herhangi bir küfürleşme duymadığını, ancak aşağıda odadayken çatı katındaki konuşmaları duyma imkânın da olmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık kollukta; maktulü çocukluğundan beri tanıdığını ancak samimiyetlerinin bulunmadığını, 1,5 yıldan beri koreks adlı, eroine benzer bir uyuşturucu maddenin müptelası olduğunu, yaklaşık 1 aydır bu maddeyi maktulden temin ettiğini, bu nedenle son aylarda maktulle sık görüşmeye başladığını, uyuşturucu maddeyi bazen çocukluk arkadaşı olan tanık ...’ın evinin çatısında, bazen de maktulün bekâr odasında içtiğini, 20.11.2015 tarihinde saat 16.15 sıralarında maktulün kendisini telefonla arayıp uyuşturucu madde içmek üzere kendi bekâr odasına çağırdığını, tanık ... ile buluşmayı planladığı için ...’le beraber gelmeyi teklif ettiğini ancak maktulün “Olmaz sen tek gel, üçümüz sığmayız.” dediğini, kendisinin ise maktule “O zaman sen ...’in oraya gel.” dediğini, maktulün kabul ettiğini, telefonda duyduğu kadarıyla maktulün sesinin tuhaf olduğunu, yaklaşık 10 dakika sonra maktulün tanık ...’in evine geldiğini, hep birlikte çatıda oturmaya başladıklarını, önceden saklamış olduğu ve yerini tarif ettiği uyuşturucu maddeyi almak için tanık ...’in çatıdan aşağıya indiğini, 2-3 dakika geçmesine rağmen tanık ... gelmeyince maktul ...’ın hareketlerinin değiştiğini, birdenbire agresifleştiğini, maktulün zaten uyuşturucu madde kullanıp geldiğini, hâl ve hareketlerinin garip olduğunu, maktulün küfretmeye başladığını, “Si.eceğim yapacağınız işi, sizin uyuşturucu hazırlayacağınız yok, beni niye çağırdınız.” gibi sözler sarf ettiğini, yakın zamanda vefat eden annesine de küfrettiğini, bunu gururuna yediremediğini ve yakındaki evlerine gidip babasına ait bulundurma ruhsatlı tabancayı aldığını, silahı beline soktuğunu, tanık ...’in evinin çatısına gittiğini, bu sırada maktul ...’ın hâlâ kendisine ve annesine küfretmeye devam ettiğini, peşinden tanık ...’in de geldiğini, çatıya çıkıp maktul ...’ın yanına vardığı hâlde Gökhan küfretmeyi sürdürdüğünü, silahı belinden çıkardığı anda bir patlama sesi geldiğini ve maktulün yere düştüğünü, olay öncesinde kendi telefonunda kontör olmadığı için maktulün cep telefonunu konuşmak için yanına aldığını, tanık ...’in aşırı tepki gösterdiğini, sağa sola kendini vurmaya başladığını, tanığı sakinleştirmeye çalıştığını, sonra olay yerinden ayrılıp kendi evine gittiğini, silahı aldığı yere bıraktığını, evden çıkarken babası ile karşılaştığını, tekrar olay yerine döndüğünü, bu sırada ...’in ağabeyi ...’nin de evin olduğu yere geldiğini, bir süre konuştuklarını, kaçmaya karar verdiğini, ... ve ...’in kendisini Kirazlıtepe’ye götürdüklerini, burada bir araç kiralama firmasının önünde kendisini indirdiklerini, Sancaktepe'de ikamet eden teyzesine gideceği esnada abisinin kendisini telefonla aradığını, babasının ikna etmesi ile teslim olduğunu, maktulü korkutma amacıyla silahı çektiğini ancak silahın birden patladığını, pişman olduğunu,

Cumhuriyet Başsavcılığında; maktulü uyuşturucu sattığı için tanıdığını, olay günü tanık ...'in evinin çatısında maktulle birlikte uyuşturucu kullanmak amacıyla buluştuklarını, maktulün, ölen annesini kastederek küfürler etmesi üzerine bulundukları yere bir dakikalık mesafece olan evlerine gittiğini, babasına ait silahı alıp olay yerine döndüğünü, maktulü korkutmak için silahı belinden çıkardığı anda silahın patladığını, maktulün isabet aldığını, öldürme kastı ile hareket etmediğini,

Sulh Ceza Hâkimliğinde; maktulü öldürmeyi amaçlamadığını, maktulün kendisine ve ölmüş annesine sinkaflı küfretmesi üzerine maktulü korkutmak için evinden silah alıp geldiğini, silahı belinden çıkarırken silahın birden ateş aldığını, silahtan çıkan merminin maktule isabet ettiğini, olayın taksirle meydana geldiğini, olay öncesinde de maktulle birlikte eroin kullandıklarını, maktulün uyuşturucu madde satıcısı olduğunu, maktulün bağırarak kendisine sinkaflı hakaret ettiğini bu sırada tanık ...’in yanlarında olmadığını, tanığın bir şey almak için evin içerisine indiğini, maktul ile kendisinin ise çatıda bulunduğunu, tanığın söylenenleri duymuş olması gerektiğini, silah ateş aldığında tanığın yanlarında olmadığını, tanığın merdivenlerden çıkıp bulundukları yere doğru geldiğini,

Mahkemede; maktulü uzun süredir tanıdığını, kendisi ile birçok kez birlikte oturup uyuşturucu madde kullandıklarını, olay günü maktulün kendisini telefonla arayıp yanına çağırdığını, kendisinin ise önceden tanık ...'le buluşmayı kararlaştırdığını, gelemeyeceğini, ama isterse kendisinin yanlarına gelebileceğini söylediğini, maktulün ısrar ettiğini, bunun üzerine tanık ... ile birlikte gelmeyi teklif ettiğini ancak maktulün odasının küçük olması nedeniyle bu teklifi kabul etmediğini, daha önceden kararlaştırdığı üzere tanık ...'in evinin çatı katında birlikte uyuşturucu madde içmek için gittiğini, maktulün oraya gelip gelmeyeceğini bilmediğini, konuşmaları sırasında maktulün geleceğini söylemediğini, tanık ... ile birlikte evde bulundukları sırada görüşmeden 10-15 dakika kadar sonra maktulün geldiğini, hep birlikte çatı katına çıktıklarını, tanık ...’in uyuşturucu maddeyi sakladıkları yerden almak için gittiğini, bir süre gelmeyince maktulün “Nerede bu a... koyduğumun çocuğu, ne biçim iş yapıyorsunuz?” gibi sözler söyleyip küfürler etmeye başladığını, kendisine “Git getir şunu.” derken, bir yandan da yine sinkaflı sözlerle küfürler ettiğini, tanık ...'e bakmak için maktulün yanından ayrıldığını, aşağıya indiğinde ...'in geldiğini gördüğünü, tekrar birlikte çatı katına dönerken merdivenlerin sonuna geldiğinde maktulün yine küfretmeye “Ananızı avradınızı sinkaf ettiğimin çocukları,” gibi sözler söylemeye başladığını, o gün üzerinde bulunan babasına ait bulundurma ruhsatlı tabancayı maktulü korkutmak maksadıyla belinden çıkardığını, bu sırada silahın ateş aldığını, maktulün bulunduğu yere 1-2 metre mesafede olduğunu, silahın ateş alması ile maktulün yaralandığını, bunun üzerine tanık ...'e cankurtaran çağırmasını söyleyip tabancayı eve bırakmaya gittiğini, evlerinin ...’in evine yakın olduğunu, bu sırada ...'in ağabeyi ...’nin geldiğini, aralarında bir şeyler konuştuklarını, 10-15 dakika kadar bekledikten sonra yanlarına gittiğini, kendisini Kirazlıtepe’ye götürmelerini istediğini, önceki ifadelerindeki bazı hususları polislerin yönlendirmesi nedeniyle farklı anlattığını, tanık ...'in beyanlarının doğru olmadığını,

Savunmuştur.

IV. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

TCK'nın 29. maddesinde haksız tahrik;

"Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir." şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir.

Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.

Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;

a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,

b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,

c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,

d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.

TCK'da, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ağır-hafif tahrik ayrımına son verilerek tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Sanık ile maktulün birbirlerini tanıdıkları, zaman zaman birlikte uyuşturucu madde kullandıkları, olay günü sanık ile maktulün tanık ...'in ikametine uyuşturucu kullanmak için gittikleri, sanık, katılan ve tanık ...’in, ikametin çatı katına uyuşturucu madde kullanmak amacı ile çıktıkları, sanık ile maktul çatı katında iken tanık ...'i su getirmesi amacı ile aşağıya gönderdikleri, ...'in suyu sanığa teslim ettikten sonra uyuşturucu madde kullanmayacağını söyleyip sanıkla maktulün yanından ayrıldığı ve çatı katının altındaki dairesine gittiği, bir süre sonra sanığın gelerek tanık ...'i yukarı çağırdığı ve sanık önde, tanık ... arkasında olacak şekilde çatı katına çıktıkları, tanık ...'in merdivende bulunduğu esnada sanığın, çatı katına girip babasına ait silahla maktulün baş bölgesine bir el ateş ettiği, maktulün başının arka kısmına isabet eden ateşli silah mermi yarası nedeni ile öldüğü, sanığın olay öncesinde maktulün kendisine ve ölmüş annesine sürekli hakaret ettiğini iddia ettiği, tanık ...'in ise herhangi bir hakaret işitmediğini ifade ettiği olayda;

Olaydan hemen önce, olay sırasında ve olay sonrasında sanığın yanında bulunan tanık ...'ın yargılamanın tüm aşamalarında, istikrarlı şekilde, maktulün sanığa hakaret ettiğini işitmediği, sanığın olay sırasında ve sonrasında son derece soğukkanlı olduğu yönündeki anlatımları karşısında, sanığın cezadan kurtulmaya yönelik, aşamalarda da önemli değişiklikler gösteren ve tanık ...'ın beyanları ile de çelişen soyut savunmasına itibar edilemeyeceği, bu nedenle olay öncesinde ve olay sırasında maktulden kaynaklanıp sanığa yönelen ve haksız tahrik oluşturan bir söz ve davranış bulunmadığı, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.09.2021 tarih ve 373-418 sayılı direnme kararına konu hükmün sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.09.2021 tarih ve 373-418 sayılı direnme kararına konu hükmün sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.01.2024 tarihli müzakerede oy birliğiyle karar verildi