"İçtihat Metni"
İtirazname No : 2022/63333
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 150-24
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanıklar ... ve ... hakkında çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi tasarlayarak öldürme suçundan açılan kamu davalarında yapılan yargılama sonucunda, eylemlerin çocuğu kasten öldürmek suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanıkların 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 37/1. maddesi delaletiyle 82/1-e, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba ilişkin Bafra Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.12.2013 tarihli ve 87-253 sayılı, resen de temyize tabi olan hükümlerin sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 16.11.2015 tarih ve 1348-5465 sayı ile davaya katılma hakkı bulunan T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına gerekçeli kararın tebliğinin sağlanması için tevdi kararı verilmiş, kararın tebliğ edildiği Bakanlık vekilinin de temyiz talebinde bulunması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.05.2016 tarih ve 1615-2441 sayı ile ;
"...1) Sanıklar..., ... ve ... hakkında 'sanık ...'in yeni doğan bebeğe yönelik kasten öldürme' suçlarından açılan kamu davalarında, 6284 sayılı Kanunun 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nun 233. ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK'nun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Sanık ...'den olduğu iddia edilen maktulün nüfusa kayıtlı olmadığı ve mahkemece nüfusa kaydedilmesine yönelik herhangi bir işlemin de yapılmadığı anlaşılmakla, maktulün nüfusa kayıt ettirilmesi ve nüfus kaydının dosya içerisine konulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması," gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Bafra Ağır Ceza Mahkemesince 07.02.2017 tarih ve 150-24 sayı ile sanıkların önceki hükümler gibi cezalandırılmalarına karar verilmiş, resen de temyize tabi olan hükümlere yönelik olarak sanıklar müdafileri ve katılan Bakanlık vekili tarafından da temyiz talebinde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 17.06.2019 tarih ve 268-3101 sayı ile hükümlerin düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 15.06.2022 tarih ve 63333 sayı ile; ..."Dosya kapsamına, hükümlü ...'in 20.10.2012 tarihli poliste, aynı tarihte Cumhuriyet Savcılığında ve sorguda, hükümlü ...'nın ise 22.02.2013 ve 25.02.2013 tarihinde soruşturma sırasında müdafiileri huzurunda birbirleriyle uyumlu ve oluşa uygun kabul edilen savunmalarına göre, hükümlü ...’ın, hükümlü ...’nun cinsel birliktelik yaşadığı arkadaşı, hükümlü ...’nin ise ...’nun komşusu olduğu, ...’nun ...’ın dışında bir çok erkekle cinsel ilişkide bulunduğu, bu ilişkiler sonucunda hamile kalan ve durumunu herkesten gizlemeye çalışan ...’nun 22.09.2012 tarihinde Bafra Devlet Hastanesi’nide sağlıklı bir kız çocuğu dünyaya getirdiği, doğum tutanağı için hastanede beyanda bulunurken, bekâr olduğunu belirtip, çocuğun baba ismini afaki bir şekilde ... ... olarak kaydettirdiği, doğumdan sonra bir gün hastanede kalan ve 23.09.2012 günü arkadaşı tanık ...’nin evine giden ...’nun bebeği bir türlü kabullenemediği, bebek aç olmasına rağmen emzirmekten ve bakımını yapmaktan imtina ettiği, arkadaşında kaldığı bir gün boyunca bebekle, ... ve annesi tanık ...’nin ilgilendikleri, tanıkların bebeğin bakımıyla ilgili hükümlüye telkinde bulundukları, 24.09.2012 günü saat 22.00 sıralarında evden ayrılan ...’nun, ailesi ile birlikte yaşadığı evine taksiyle gittiği, evde kimsenin olmaması üzerine bir süre beklediği, ardından aniden verdiği kararla bebeğini boğarak öldürdüğü, akabinde cesedin yok edilmesini temin maksadıyla diğer hükümlüler ... ve ...ile cep telefonu vasıtasıyla randevulaştıkları yerde buluşarak, yardım istediği, ...’nun bu isteğini kabul eden ... ve ...’nin ise bebeğin cesedini, tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen bir yere gömdükleri olayda,
Hükümlüler ... ve ...'nın üzerlerine atılı, 'çocuğu ve beden bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiyi kasten öldürme' suçunu işlediklerine dair, mahkûmiyetlerine dair, her türlü şüpheden uzak, hükümlü ...’nun her aşamada farklılıklar gösteren ve kendisini cezadan kurtarmaya yönelik beyanlarıyla birlikte, soyut delil niteliğindeki iletişim tespit tutanakları dışında, mahkûmiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığından, hükümlülerin CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatları yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde ayrı ayrı mahkûmiyetlerine karar verilmesi," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.10.2022 tarih ve 7141-8107 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU
İnceleme dışı sanık ... hakkındaki nitelikli kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairenin düzeltilerek onama kararı ile kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanıklar ... ve ... hakkında maktul ...’i nitelikli kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı nitelikli kasten öldürme suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
18.10.2012 tarihli tutanakta; Bahçeler Aile Sağlığı Merkezine kayıtlı olan inceleme dışı sanık ...’in bir bebeğinin olduğu, 22.09.2012 tarihinde Nafiz Kurt Bafra Devlet Hastanesinde Hepatit 1 aşısı olduğuna dair evrakın 15.10.2012 tarihinde gönderildiği, aynı gün Aile Sağlığı Merkezine gelmesi için aranan ...'nun, 18.10.2012 tarihinde gelerek bebeğinin doğum ve ölüm belgesinin olmadığını, Samsun Doğum Evine bebeğini doğumundan iki gün sonra götürdüğünü, bebeğin susuz kaldığını ve çok yaşamaz diyerek bir gün sonra eve gönderdiklerini, 27.09.2012 tarihinde bebeğini uyuttuktan sonra bebeğin öldüğünü ve İğdir köyüne gömdüklerini beyan ettiğinin belirtildiği,
Bafra Devlet Hastanesinin 19.10.2012 tarihli yazısı ve eklerinde; doğum raporuna göre; inceleme dışı sanık ...’nun 22.09.2012 tarihinde ....4618 (2956) protokol numarası ile hastaneye yattığı, aynı tarihte saat 10.00 sıralarında normal doğumla 50 cm uzunluğunda ve 3300 gram ağırlığında sağlıklı bir kız çocuğu meydana getirdiği, ...’nun medeni hâlinin bekâr, bebeğinin babasının isim kısmında ... ... yazdığı ve gazinocu olduğu, aşı kartından Hepatit B aşısının hastanede yapıldığı, ...’nun bebeği ile birlikte 23.09.2012 tarihinde saat 11.18’de taburcu olduğunun bildirildiği,
19.10.2012 tarihli tutanakta; inceleme dışı sanık ...’nun 2006 yılında ailesi ile birlikte Bafra ilçe merkezine taşındıkları, İğdir köyünde akrabalarının bulunmadığı, köy mezarlığında ...’nun çocuğuna ait bir defin işleminin gerçekleşmediği, mezarlıkta yapılan incelemede herhangi bir bulguya rastlanmadığının belirtildiği,
Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin 19.10.2012 tarihli yazısında; Hastane kayıtlarının incelenmesinde inceleme dışı sanık ... ve ...’e ilişkin kayıtlara rastlanmadığının bildirildiği,
20.12.2012 tarihli tutanakta; Bafra Belediyesi çöp döküm alanında yapılan çalışmalarda herhangi bir bebek cesedine rastlanmadığının belirtildiği,
20.12.2012 tarihli tutanakta; ... ... isimli şahsın ... olduğunun tespit edildiğinin, şahsın emlakçılık yaptığının, bir yıl önce Çerkezköy ilçesine gittiğinin, kendisiyle yapılan telefon görüşmesinde...'i tanımadığının tespit edildiği,
31.10.2012 tarihli ev arama tutanağında; inceleme dışı sanık ...’nun ailesi ile birlikte ikamet ettiği evde arama yapıldığı ve kaldığı iddia edilen odada Nokai marka 1110 i model cep telefonu içerisinde Vodafone marka 8990029300374847973 N181179 seri numaralı sim kart, Nokai marka 6300 model cep telefon içerisinde Avea marka 899 028603706249990114 112FB sim kart, Avea 89902860375445254672012K, (0507 793 1305), Avea 8990029300201377939 N164162, Vodafone marka 8990029300128739559 V151150 seri nolu kartlar ve bir adet F1810000, 753 seri no’lu hafıza kartı ile Bafra Devlet Hastanesinin 13.06.2012 tarih ve 4304 sayılı tedavi borçları konulu... adına gönderilmiş yazı, 2 adet telefon bataryası, Bafra T Tipi Cezaevinden... tarafından babası ...’e gönderilmiş olan 31.10.2012 tarihli mektuba el konulduğu,
Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 06.11.2012 tarihli yazısında; inceleme dışı sanık ...’yu tutuklandığı tarih olan 20.10.2012 tarihinden bugüne kadar ziyaret edenlerin listesinin gönderildiği, 30.10.2012 tarihinde saat 15.36'da Avukat ...’in ziyaret ettiği ve aynı gün saat 16.07’de çıkış yaptığı, diğer ziyaretçilerinin annesi ..., babası ... ve kız kardeşi Şerif Demirel olduğunun bildirildiği,
Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 14.11.2012 tarihli yazısında; inceleme dışı sanık ... ile Avukat ...’in avukat sıfatıyla görüştüğü, ses kaydının yapılamadığı, bu konudaki görüntü kaydının CD’ye aktarılarak gönderildiğinin belirtildiği,
22.02.2013 tarihinde inceleme dışı sanık ...’nun Bafra Cezaevinden babasına gönderdiği ve babası ... tarafından avukatları ....’e verdiğini beyan ettiği mektubu kendi rızası ile polislere teslim ettiği, "...Abinin" ibaresi ile başlayan "bunları düşünmekten kendime zarar vereceğim diye korkuyorum. ..." diye biten A4 kağıdına el yazısı ile yazılmış arkalı önlü mektup fotokopisinin dosya arasına konulmak üzere muhafaza altına alındığı,
Bafra Cumhuriyet Başsavcılığı adli emanetine alınan 2 adet cep telefonu, 2 adet sim kart ve 2 adet hafıza kartının tahkikata esas olmak üzere gerekli inceleme için Bilişim Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderildiği, yapılan incelemede; inceleme dışı sanık ...’nun kullanmış olduğu 0543...6237 numaralı GSM hattının bulunduğu sim kartın gelen mesajlarında sanık ...’ın kullandığı 0543...6695 numaralı GSM hattından 18.10.2012 tarihinde saat 16.30’da "Olan ...’ye oluyor zaten" diye mesaj atıldığının tespit edildiği,
25.02.2013 tarihli tutanakta; sanıklar ...ve ...’ın HTS kayıtları karşılaştırılmalı olarak incelendiğinde; 25.09.2012 tarihinde saat 01.28 zaman diliminde inceleme dışı sanık ...’nun 0543...62 37 numaralı GSM hattı ile sanık ...’nin kullandığı 0546...40 24 numaralı hattı aradığı, ...’nin beyanında, ...’ın önüne geleceklerini ve burada buluşacaklarını söylediği, bu görüşmede ...’nun TİGEM mevkii Engiz adresinden baz aldığı, sanık ...’nin de Hacınabi Mahallesi’nde baz aldığı, 25.09.2012 tarihinde saat 01.31’de sanık ...’ın kullandığı 0546...22 55 numaralı GSM hattından sanık ...’nin kullandığı 0546...40 24 numaralı telefonun arandığı, ...’nin bu görüşmeyi inceleme dışı sanık ... ile yaptığını ve telefonda kendisine, "... isimli iş yerinin önünde bulaşalım." dediğini söylediği, bu görüşme esnasında sanık ...’ın TİGEM mevkii Engiz adresinden, sanık ...’nin Hacınabi Mahallesi’nde baz aldığının tespit edildiği, sanık ...’nin sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ile yaptığı her iki görüşmede Hacınabi Mahallesi’nde baz aldığı, ... ve ...’ın da sanık ... ile yapmış oldukları görüşmede her ikisinin de TİGEM mevkii Engiz adresinden baz aldıklarının tespit edildiği, sanıklar ...ile ...’ın 25.09.2012 tarih ve saat 01.31’den sonra ...’nin saat 09.02'ye sanık ...’ın saat 09.52’ye kadar görüşme kayıtlarının olmadığı, inceleme dışı sanık ...’nun saat 01.29’dan saat 02.35’e kadar telefonunun sinyal almadığı, bu hâliyle her üç telefonun da kapalı olduğu, ... ve ...’nin bebeği Yakıntaş köyü su deposu yanında bulunan ormanlık alana gömüldüğünü beyan ettikleri, ...ile ...’ın telefonları sinyal almadığından bazlarının tespit edilemediği, ancak ...’nun saat 02.36’da bazının Bafra Çıkışı Hastane inşaatında baz aldığı, baz aldığı bu yerin bebeğin gömüldüğü söylenen ormanlık alana yakın olduğu, sanık ...’ın kullandığını beyan ettiği 0543...66 95 numaralı GSM hattı ile inceleme dışı sanık ...’nun kullandığı 0543...62 37 numaralı hattın aynı gece saat 02.47-02.51 arasındaki zaman diliminde Bafra ilçe merkezindeki bazlardan sinyal alarak mesajlaşmalarının olduğu, her iki hattın da saat 02.51’den sonra sinyallerinin olmadığı, ...’nun telefonunu saat 07.32’de, sanık ...’ın ise saat 08.29’da Hacınabi Mahallesi bazından sinyal alarak tekrar aktifleştiklerinin tespit edildiği,
İnceleme dışı sanık ...’in tutuklu bulunduğu Bafra T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünden 20.02.2013 havale tarihli dilekçesinde; sanık ...’nın her şeyden haberdar olduğunu belirttiği,
24.02.2013 tarihli olay yeri inceleme ve yer gösterme tutanağında; 22.02.2013 tarihinde gözaltına alınan sanık ...’nin, öldürüldüğü değerlendirilen bebeği Bafra ilçesi Bakırpınar köyünün üst kısmında yeni yapılmakta olan Bafra Devlet Hastanesinin yaklaşık 1 km alt tarafında, su deposunun yaklaşık 500 metre ilerisinde tellerle çevrili pelit ağaçlarının yoğunlukta bulunduğu araziye kendisi ve sanık ... ile gömdüklerini söyledikleri yere gelindiği, sanığın ormanlık alan içerisinde her defasında aynı yeri gösterdiği, sanık ...'nun beyanında; olay gecesi sanık ...’a ait Toyota marka araçla bebek ve sanık ... olduğu hâlde olay yerine geldiklerini, olay yerinden yaklaşık 500 metre uzaklıkta olan su deposunun yanında araç içerisinde beklediğini, sanıkların bebeği araç içerisinden alarak ormanlık alana doğru ilerlediklerini ve yaklaşık 30-45 dakika sonra bebeği ormanlık alana gömerek geri geldiklerini, sanık ...'nin beyanında; gösterdiği yerin bebeği gömdükleri yer olduğunu, olay günü araçta sanık ..., inceleme dışı sanık ... ve bebek olduğu hâlde geldiklerini, ...’nun araçta beklediğini, bebeği kendisinin aldığını, kazı malzemelerini sanık ...’ın aldığını, ormanlık alana gittiklerini, sanıkla birlikte bebeği 40-50 cm derinliğe gömdüklerini, sanık ...’ın beyanında; olay yerine hiç gelmediğini, her ikisinin de kendisine iftira attıklarını belirttikleri, ancak iş makineleri ile yapılan kazı çalışmaları sonucunda bebeğin cesedine ulaşılamadığı bilgilerine yer verildiği,
22.02.2013 tarihli yüzleştirme tutanağında; inceleme dışı sanık ...’nun sanıklar ..., ... ve tanık ... ile yüzleştirildikleri,
Bafra Cumhuriyet Başsavcılığınca 30.03.2013 tarih ve 4422 sayı ile; şüpheli ... hakkında basit yaralama ve aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğünü ihlal, şüpheli ... hakkında aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğünü ihlal suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği,
Bozmadan sonra UYAP'tan temin edilen nüfus kayıt örneğine göre; mahkemece maktul ...’in 07.11.2016 tarihinde nüfusa tescilinin yaptırıldığı,
Anlaşılmıştır.
Tanık ... aşamalarda; Bahçeler Aile Sağlığı Merkezinde ebe olarak görev yaptığını, 15.10.2012 tarihinde Bafra Devlet Hastanesince düzenlenen aşı bildirim formunun gönderildiğini, ... isimli bayanın 22.09.2012 tarihinde doğum yaptığını ancak kaydının bulunmadığını, bunun üzerine takiplerinin yapılabilmesi için şahsı aradıklarını 18.10.2012 tarihinde ...’nun Sağlık Ocağına gelerek bebeğinin 27.09.2012 tarihinde vefat ettiğini ve İğdir köyünde defnettiklerini söylemesi üzerine aile hekimine haber verdiğini, inceleme dışı sanık ...'nun şifahi beyanında; Bafra Devlet Hastanesinde doğum yaptığını, doğumdan sonra bebek rahatsızlandığı için Samsun Devlet Hastanesine götürdüğünü, bir gün müşahade altında tutulduğunu, bebeğin susuz kaldığı için yaşamaz dediklerini ve taburcu edildikten iki gün sonra bebeğin öldüğünü söylediğini,
Tanık ... aşamalarda; Bahçeler Aile Sağlığı Merkezinde aile hekimi olarak görev yaptığını, inceleme dışı sanık ... hastanede doğum yaptığı için aşı bildirim formunun geldiğini, ...’nun bu şekilde bebeğinin olduğunu öğrenince aşı için davet ettiklerini, geldiğinde bebeğinin öldüğünü ve köylerine defnettiğini söylediğini, bunun üzerine sanığa defin ruhsatını sorduklarını, alınması gerektiğini bilmediğini, çocuğun hasta olduğunu, bir gece Samsun Doğum Hastanesinde kaldıklarını, çocuğun çok su kaybettiğini, "Yaşamaz" diyerek kendilerine verdiklerini, ertesi günü de çocuğun öldüğünü söyleyince şüphelendiklerini, doktor olarak ölecek derecedeki rahatsız bir çocuğun verilemeyeceğini bildikleri için merciye bildirdiklerini, sanığın bu beyanları alınırken yalnız olduğunu,
Tanık ...; inceleme dışı sanık ...’nun öz kızı olduğunu, hamile olduğunu fark etmediğini, doğurduğu çocuğu da eve getirmediğini, hiçbir bilgisinin olmadığını,
Tanık ...; inceleme dışı sanık ...’nun kızı olduğunu, tanıklık yapmayacağını, çekinme hakkını kullanmak istediğini,
Tanık ...; inceleme dışı sanık ...’nun kardeşi olduğunu, tanıklık yapmayacağını, çekinme hakkını kullanmak istediğini,
... 19.10.2012 tarihli bilgi alma tutanağında; inceleme dışı sanık ... ile yaklaşık 1,5-2 yıl önce Bafra’da oturan kardeşi ....vasıtasıyla tanıştığını, ...’nun evinde sürekli kalmadığını, ara sıra gelip kaldığını, ...’nın kendisinin arkadaşı olduğunu, müteahhit olarak bildiğini, ...’nun nişanlısı olarak tanıttığı .... isimli kişiyi bir defa evinde gördüğünü, ...’nun yaklaşık 4-5 ay önce evine gelip kaldığını, ondan sonra evinde kalmadığını, telefonla görüştüklerini, bu tarihten bir hafta kadar önce ... ile restoranda görüştüklerini, yanında 45 yaşlarında bir erkekle alkol aldığını, keyfinin de gayet iyi olduğunu, ...’nun hamile olup olmadığını ve doğum yapıp yapmadığını bilmediğini,
... şüpheli sıfatıyla 26.10.2012 tarihinde Kollukta; Trakya bölgesinde inşaat işleri ile uğraştığını, 2011 yılının Nisan ya da Mayıs ayında adını .....olarak bildiği aile dostu olan ...’un evine gittiğini, çay içtikleri sırada eve bir bayanın geldiğini, bayan rahatsız olduğu için kendisine dua okuduğunu, 15-20 dakika kadar oturduklarını, polisler ilk aradığında bu bayanı tanımadığını, fotoğraflarını görünce hatırladığını, bu bayanla cinsel ilişkiye girmediğini, bayanı gördükten sonra tekrar yüz yüze gelmediğini ve telefonla da konuşmadığını, DNA testi yaptırmayı kabul ettiğini, 13-14 yıldır tek hattının olduğunu, Samsun’dan 16-17 ay önce ayrıldığını,
..... 01.11.2012 tarihli bilgi alma tutanağında; 2012 yılının ... ayında inceleme dışı sanık ...’nun ailesiyle birlikte kendi sokaklarına taşındığını, ...’nun gerek yürüyüşü gerek davranışları ve karnındaki şişlik nedeniyle hamile olduğu izlenimini verdiğini, ...’nun karnının sürekli büyüdüğünü gördüğünü, üst kat komşuları sanık ... ile çok samimi olduklarını, babası ....’un sabah evden çıkıp akşam eve geldiğini, kahvede çalıştığını duyduğunu, eşinin ve diğer çocuklarının tamamen evde olduklarını,....’un kapısının önüne sık sık değişik araçların geldiğini, araçlardan genelde 25-30 yaşlarında erkeklerin indiğini, gelenlerin bu evde bir saat kadar kaldıklarını, gelen şahısların öğleden sonra gelmeye başladıklarını, akşam saat 19.00-20.00'den sonra gelmediklerini, ...’nun kız kardeşi .... ile güzelce giyinip gece saat 20.00-21.00'den sonra yaya olarak dışarıya çıktıklarını, 22.09.2012 tarihinde ambulansın geldiğini, ...’yu üzerinde kan lekeleri ve battaniyeye sarılı vaziyette alıp gittiğini, 24.09.2012 tarihinde öğleden sonra sokakta arkadaşı ....ile otururken ...’nun yanında kendi boylarında siyah saçlı esmer bir bayanla birlikte geldiğini, ...’nun karnındaki şişliğin tamamen kaybolduğunu, yan komşuları ....’den duyduğu kadarıyla annesinin kızının kürtaj olduğunu söylediğini, ...’nun evine 24.09.2012 tarihinden sonra da arabayla erkeklerin gelmeye devam ettiğini, ...’yu polisin aldığı günün gecesinde de sokağa birçok araç geldiğini, gelen şahısların 5-10 dakika ....’un evinde kalıp gittiklerini, ön kaputu sarı çizgili koyu renkli bir otomobilin içinde iki kişinin ....’un evini gözetlediklerini, ...'nun 24.09.2012 tarihinde eve geldiği esnada kolunda kahverengi bir kol çantası olduğunu, bu kol çantasının ...’nun ambulansla götürüldüğü gün de yanında olduğunu,
Tanık ..... 20.10.2012 tarihinde Kollukta; inceleme dışı sanık ...’yu taksi müşterisi olarak sadece ismen tanıdığını, kendisini yaklaşık bir ay önce gündüz saatlerinde arayıp, Bafra Devlet Hastanesine gelmesini söylediğini, bunun üzerine ...’yu hastanenin önünden aldığını, kucağında beze sarılı bir şey olduğunu, bebek olup olmadığını bilmediğini, Bafra Öğretmenevini geçince ismini bilmediği bloklarda indirdiğini, iki gün sonra tekrar arayınca aynı yerden ...’yu aldığını, ...’nun yine kucağında beze sarılı bir şeyle bindiğini, müşterileri ile fazla konuşmadığını, ...’yu Tekel Caddesi’ne bıraktığını, 15.10.2012 tarihinde saat 12.30 sıralarında tekrar arayıp daha önce aldığı bloklarda olduğunu söylediğini, ...’yu bu bloklardan alarak Tekel Caddesi’ne bıraktığını,
23.12.2012 tarihinde Savcılıkta; inceleme dışı sanık ...'yu kucağında bir bebek olduğu hâlde Bafra Hastanesinin önünden aldığını ve Bafra Öğretmenevinin ilerisindeki bloklarda indirdiğini, tahminen iki gün sonra ...’nun kendisini tekrar aradığını ve bıraktığı yerden almasını istediğini, saatini tam hatırlamamakla birlikte havanın karardığını, ...’ya 5-10 dakika gecikeceğini söylediğini, ...’nun iki gün önce bıraktığı yerden kucağında bebekle aracı bindiğini, bebeğin sarı ya da sarımsı bir beze sarılı olduğunu, ...’nun elinde bebek dışında poşet olup olmadığını görmediğini, yola çıktıklarında bebeğin ağlama sesi ya da başka bir ses çıkardığını duymadığını, mahalleye yaklaştıklarında ...’nun kendisinden manavdan 1 kg muz almasını istediğini ve para uzattığını, muzu alıp tekrar taksiye bindiğini, yola devam ettiklerini, normalde ...’nun evlerinin önünde indiğini ancak o gün sokağın girişinde indiğini, bebeğin yüzünü görmediğini, bebeğin poşette olup olmadığına dikkat etmediğini, beyazımsı bir beze sarılı olduğunu, ... ile bebek hakkında hastaneden ilk defa alırken konuştukları için tekrar konuşmadığını, bebeğin arkadaşına ait olduğunu, annesinin hastanede yattığını ve bebeğe kendisinin bakacağını söylediğini,
Şüpheli sıfatıyla 22.02.2013 tarihinde Kollukta; 5... T 46... plakalı aracı ile Bafra Cumhuriyet Meydanı'nda taksicilik yaptığını, ...’i kesinlikle tanımadığını, .....’un kendisini cep telefonundan arayarak bir müşteriye yönlendirmediğini, sanıklar ...ve ...’ı tanımadığını, ancak her ikisini de görmüşlüğünün olduğunu, inceleme dışı sanık ...’nun taksi müşterisi olduğunu, kendisine çağrı bıraktığı zaman geri döndüğünü ve nerede olduğunu sorduğunu, genellikle Hoş Seda Düğün Salonuna bıraktığını, bebeğin öldürüldüğü tarih olan 24.09.2012 tarihinde saat 22.41.58’de ... ile görüştüğünü, kendisini iki gün önce bıraktığı adresten almasını istediğini, ...’nun çocuğu bir arkadaşının olduğunu söylediğini, ...’nun kucağındaki çocukla ön tarafa oturduğunu, seyir hâlinde iken muz almasını istediğini, muzu aldığını, yaklaşık on dakika sonra Hacınabi Mahallesi, Tekel İşletme binası karşısında bulunan çıkmaz sokağın başında ...’yu bıraktığını, ...’nun çocuk ve elindeki poşetle evine doğru yaya olarak gittiğini, araçtan indirdiği yerde ...’yu bekleyen bir kişi görmediğini, 20.10.2012 tarihinde emniyete çağrıldığında ...’nun bebeğinin öldüğünü öğrendiğini,
Mahkemede; inceleme dışı sanık ...’nun kendisini zaman zaman çağırdığını, bir gece hastanenin önüne çağırdığını, kucağında bebek ile çıktığını, sanığı tarif ettiği bir eve götürdüğünü, çocuğun sarılı olduğunu, bir iki gün sonra tekrar aradığını ve bıraktığı yerden alıp sürekli çağırdığı Tekel’in oradaki bir yere bırakmasını istediğini, hatta yolda muz aldıklarını, her iki defasında da çocuğun sağlıklı olup olmadığı noktasında bilgisinin bulunmadığını, çocuğun sesini duymadığını, sanık ...’yu getirip götürme sırasında kimlerle bağlantı içerisinde olduğunu bilmediğini, çocuğun sarılı olduğu bezin rengini hatırlamadığını,
Tanık ... ....aşamalarda; 23.09.2012 tarihinde saat 12.00 sıralarında kızı tanık .....’nin kendisini arayıp inceleme dışı sanık ...’nun yeni doğmuş bebeği ile bize geldiğini ve bebeğin altını değiştiremediklerini söylediğini, ...’nun geldiğinden böyle haberdar olduğunu, işten çıktıktan sonra saat 23.00 sıralarında eve gittiğinde ...’nun bebeği emzirdiğini, ...’yu kızının doğumunda iki kez gördüğünü, bebek sürekli ağladığı için altını temizlediğini, bebeğin sağlıklı bir kız çocuğu olduğunu, ...’nun memesinin birinin çok ağrıdığını söyleyerek emzirmek istemediğini, açlıktan ağlayan bebeğe torununun mamasından hazırlayarak yedirdiğini, 24.09.2012 tarihinde saat 09.00'da işe gittiğini, akşam saat 17.00 sıralarında işten çıkıp eve döndüğünü, ...’nun kapının önüne çocuğun çamaşırlarını poşet içerisinde çıkardığını ve evine gitmek için taksi çağırdığını söylediğini, evinden ayrılırken bebeği öptüğünü, bebeğin kesinlikle ölü veya hasta olmadığını, canlı olduğunu, sadece açlıktan ağladığını, 2-3 üç gün sonra kızından bebeğin öldüğünü öğrendiğini ve çok şaşırdığını, ...’nun evlerine geldiğinde kendisine bebeğinin susuz kaldığı için öldüğünü söylediğini,
Tanık ... aşamalarda; inceleme dışı sanık ...’nun arkadaşı olduğunu, 23.09.2012 tarihinde saat 12.00 sıralarında kucağında bebekle kendilerine geldiğini, bebeğin kendisinin olduğunu, ... isimli birinden hamile kaldığını, nikahlandıklarını ancak nüfus cüzdanlarını değiştirmediklerini belirttiğini, çantanın içerisindeki aşı kartında çocuğun babasının adının ... ... yazdığını görüp sorması üzerine .....’un diğer ismi olduğunu söylediğini, bebeğin ne maması, ne bezi, ne de kıyafetinin olduğunu, açlıktan dolayı sürekli ağladığını, göğsünün birinin sürekli ağrıdığını söyleyerek bir tanesini bebeğe verdiğini, 24.09.2012 tarihinde saat 17.00-18.00 sıralarında kendisini .....’un aradığını ve taksi göndereceğini söylediğini, ...'nun bebekle evden ayrıldığı esnada bebeğin kesinlikle yaşadığını, bebeği hastane çarşafına sardığını, 5-6 gün sonra mesaj atarak bebeğin nasıl olduğunu sorduğunu, sabahleyin ...’dan bebeğin su yetmezliğinden dolayı öldüğüne ilişkin mesaj geldiğini,
Tanık ... aşamalarda; üç yıldır Özel Medi Bafra Hastanesinde çalıştığını, ... Reklam isimli iş yerinde çalışan inceleme dışı sanık ...’yu yaklaşık 2 yıldır tanıdığını, tanıştıktan iki ay sonra sevgili olduklarını, cinsel birliktelik yaşadıklarını ancak dışarıya boşaldığını, ...’nun bebek doğurduğunu yaklaşık bir hafta kadar önce öğrendiğini, bebeğin babasının kendisi olmadığını, kim tarafından nasıl öldürüldüğünü bilmediğini, bulunması hâlinde yapılacak her türlü teste rızasının olduğunu, ...’nun kendisiyle hiç bebek ve hamilelik muhabbeti yapmadığını, sanığa telefon hattı almadığını, sanığın kimi zaman aradığında telefonlarını açmamasından ötürü şüphelendiğini, bu nedenle bağlarının kesildiğini, sanığın da Samsun merkeze gittiğini,
Tanık .....; sanık ... ve inceleme dışı sanık ...’yu tanıdığını, ... ile köylerinin çok yakın olduğunu, ...’nun ailesi ile geliş gidişlerinin bulunduğunu, yaklaşık 10 ay önce kahvede otururken bir grup insanın öldürülen bir bebekle ilgili konuştuklarını, bebeğin İstanbul’a götürüldüğünü ve İstanbul’da olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu konuştuklarına kulak misafiri olduğunu,
Tanık ......; bebeğin öldürülmesine dair bir bilgisinin olmadığını, sanık ... tutuklanmadan önce bir gün iş yerine gittiğini, iş yerine gireceği sırada kendisine girmemesi konusunda işaret ettiğini, bir saat sonra tekrar geldiğini, konunun ne olduğunu sorduğunu, kendisine ...'nun babasının para istediğini ve şantaj yaptığını söylediğini,
Tanık ....; sanık ...'ın iş yerine yakın bir yerde oturduğunu, ...'ın iş yerine sürekli bir adamın gelip gittiğini ve sanık ...'a kim olduğunu sorduğunu, kendisine ...'nun babası olduğunu ve ...’ya avukat tutulacağı için para istediğini anlattığını,
Tanık .......; sanık ...'ın yanında çalıştığını, bu olay olduktan sonra sanık ...'nun babasının sürekli dükkâna gelip gittiğini ve sanık ...'dan 10.000 TL avukat parası istediğini,
İnceleme dışı sanık ... 19.10.2012 tarihinde müdafii bulunmaksızın Kollukta; olaydan bir buçuk yıl öncesinde Samsun’da çalıştığını, ... isimli bayanın evinde kaldığını, ismini ... ... olarak bildiği şahısla ...’nun evinde tanıştığını ve çıkmaya başladıklarını, 3-4 ay sonra kendi isteği ile cinsel ilişkiye girmeye başladıklarını, ... ile ilişkiye başladıktan bir yıl sonra adet görmemeye başlaması üzerine birlikte bir özel hastaneye gittiklerini, 4,5 aylık hamile olduğunu öğrendiğini, ...’in çocuğu aldırmak istemediğini, hamileliğinin altıncı ayına kadar ... ile cinsel ilişkiye girmeye devam ettiğini, doğumdan bir iki gün önce Bafra’ya ailesinin yanına geldiğini, 22.09.2012 tarihinde rahatsızlandığını, annesi ile birlikte hastaneye gittiğini, annesinin eve döndüğünü, kadın doğum servisine yatış yaptırdığını, 3250 gram ağırlığında hiçbir sağlık sorunu olmayan bir kız çocuğu dünyaya getirdiğini, 23.09.2012 tarihinde kendi isteğiyle hastaneden taburcu olduğunu, ...’i arayıp kendisini almasını istediğini, ...’in kendisini alıp ... ablasının evine götürdüğünü, bir hafta kadar çocuğa burada baktığını, bu süre içerisinde ...'in kendisinden ayrı iki eşinin daha olduğunu öğrendiğini, ...'in kendisini tehdit ederek bebeği aldığını, daha sonra Bafra’ya ailesinin yanına geldiğini, ailesine hiçbir şey söylemediğini, 18.10.2012 tarihinde bebeğin aşı gününün geldiğini söyleyerek Aile Sağlığı Merkezinden aradıklarını, aynı gün sağlık ocağına gittiğini, ...'in kendisini tehdit ettiği için çocuğun rahatsızlandığını, Samsun Doğumevine tedavi yaptırmak için götürdüğünü, hastaneden taburcu olduktan sonra babasının ikametinde öldüğünü ve İğdir köyünde gömdüklerini söylediğini, doktor ve ebenin kendisine doğum raporunu ve defin ruhsatını getirmesini söylediklerini, sağlık ocağına tekrar gitmediğini, ... ile yeniden iletişim kuramadığını, çocuğun yaşayıp yaşamadığını bilmediğini, ...’in nerede olduğunu ... ablasının bilebileceğini,
20.10.2012 tarihinde müdafii huzurunda Kollukta; 19.10.2012 tarihli ifadesini aynen tekrar ettiğini beyanla devamında 24.09.2012 tarihinde akşam saatlerinde tanıkların evinde bulunduğu sırada tanık ... ile konuşacağını belirterek odaya çekildiğini, yaklaşık 20 dakika ...ile görüştüğünü, taksiyi aradığını, saat 21.00 sıralarında bebeği alıp sokağa indiğini, Mevlana Mahallesi, Poyraz Sokak üzerinde yürümeye başladığını, çok bunaldığını, bebeğin de ağladığını, kaldırıma oturup ne yapacağını düşündüğünü, ailesi duyarsa çok kötü olacağı için ailesinin kendisini öldürebileceği düşüncesi ve bebeğin sürekli ağlaması üzerine bilinçsiz bir şekilde ne yaptığını bilmeden bebeğin sarılı bulunduğu Bafra Devlet Hastanesinden verdikleri nevresimin ucunu bebeğin ağzına eli ile 10-15 dakika boyunca sürekli bastırdığını, bebeğin 4-5 dakika kadar hareket ettiğini, sonrasında hareket etmemeye başladığını, bu arada taksinin geldiğini, taksiye bindiğini, evden ayrılırken tanık ...'nin oğlunun eski eşyalarını poşete koyup kendisine verdiğini, kucağındaki bebeği bu poşete koyduğunu, taksiden Hacınabi Mahallesi’nde bulunan ... Çıkmaz Sokak’ın başında indiğini, ölü bebeğin içinde bulunduğu poşeti kucağına bebek gibi yaparak aldığını, taksi yanından ayrılınca normal poşet gibi taşımaya başladığını, önce evine gidip zile bastığını, kapı açılmayınca manavdan aldığı muzu kapının önüne bırakıp Hacınabi Mahallesi, Hacı Ahmet Sokak üzerinde bulunan bir çöp konteynerının yanına gittiğini, çöp poşeti gibi konteynerın içine bıraktığını, bu olayın 24.09.2012 tarihinde 21.00 ile 22.00 saatleri arasında olduğunu, bebeği öldürüp çöp konteynerına attıktan sonra olayın verdiği pişmanlıkla devamlı ağlamaya başladığını, reçetesiz Atarax ve Remeron isimli sakinleştirici ilaçları kullanmaya başladığını, 3-4 gün önce Bahçeler Aile Sağlığı Merkezinden aşı için aradıklarını, sağlık ocağına gittiğini, hemşirelere bebeğinin rahatsızlandığını, Samsun Kadın Doğum Hastanesine götürdüğünü, burada su yetersizliğinden öldüğünü ve Aktekke köyünde gömdüklerini söylediğini, kendisinden ölüm raporunu istediklerini, ölüm raporunu alıp geleceğini söyleyip tekrar sağlık ocağına gitmediğini, 19.10.2012 tarihinde polis merkezine getirildiğini, polislere doğum yaptıktan sonra bir hafta kadar ...’un evinde kaldığını, evde kalırken bebeğin babası ... ... ile tartıştığını ve bu tartışmadan sonra bebeği alıp kendisini evden attığını söylediğini, polislerin kendisini Samsun’a götürdüklerini, ... ile yüzleştirilince yalan söylediğinin ortaya çıktığını, bunun üzerine doğruyu söylemek zorunda kaldığını, ... ...’ün asıl isminin ... olduğunu öğrendiğini, bebeğin öz babasının ... olduğunu, tek başına bu suçu işlediğini, bir anlık bilinç kaybıyla yaptığı bu hata nedeniyle çok pişman olduğunu,
20.10.2012 tarihinde savcılıkta kolluktaki ifadesinden farklı olarak; ... ... ismi ile tanıdığı ... ile ... aracılığıyla tanıştığını, ...’nun ....’dan ücret aldığını, ücret karşılığında cinsel ilişkiye girdiğini, 3-4 ay kadar ...’nun evinde kaldığını, ...’nun kendisini ....’dan ayrı iki erkek ile daha para karşılığında cinsel ilişkiye soktuğunu, ...’nun aldığı ücretlerden kendisine pay vermediğini, daha sonra Bafra’ya evine döndüğünü, Bafra Devlet Hastanesinde rahminde kist olduğu için muayene olduğunu, bu muayene esnasında 4,5 aylık hamile olduğunu öğrendiğini, ....’ı aradığını, tekrar ...’nun evinde buluştuklarını, bu sefer korunarak cinsel ilişkiye girdiklerini,.....ın "Vakti gelince düşünürüz." diye oyaladığını, tekrar görüşmediklerini, hamileliğinin 9. ayına kadar Bafra’da ailesinin yanında kaldığını, karnının çok şişmediğini, durumunu ailesinin bilmediğini, suyu gelince 112’yi aradığını, annesine kistten dolayı kanamasının olduğunu söylediğini, birlikte ambulansla hastaneye gittiklerini, 3200 kg ağırlığında kız çocuğu dünyaya getirdiğini, annesinin kardeşlerinin okul saati geldiği için eve gittiğini, doğum tarihinin hatırladığı kadarıyla 22 Eylül olduğunu, doğum yaptıktan sonra ertesi günü 23.09.2012 tarihinde öğle saatlerinde bebeği ile birlikte hastaneden çıkış yaptığını, daha önceden tanıdığı taksici .....’nin taksisiyle, ailesi ile birlikte yaşayan tanık....'nin evine gittiğini, ...'ye bebeğin babasının ...olduğunu söylediğini, ...ile korunarak cinsel ilişkiye girdiğini, tanıkların evinde bir gece kaldıktan sonra 24.09.2012 tarihinde saat 21.00 sıralarında bebeği ile birlikte tanıkların evinden ayrıldığını, taksici Senai’yi kendisini bir gün önce bıraktığı yerden almasını söylediğini, evden çıkıp 100 metre kadar yürüdüğünü, bir duvarın kenarına oturup taksiyi beklediğini, bebeğin ağlamaya başladığını, bebeğin sarılı olduğu bezi bebeğin ağzına ve burnuna bastığını, bebeğin çırpınmaya başladığını, elini gevşettiğini, tekrar sıkmaya başladığını, 3-4 dakika bu şekilde devam ettiğini, bir süre hareketsiz kalan bebeğin öldüğünü anladığını, yaklaşık 5 dakika sonra gelen taksinin arkasına oturduğunu, şoföre kendisini evine götürmesini istediğini, kardeşlerine manavdan muz almak istediği için taksiciye para vererek muz aldırdığını, bebeğin de ölü vaziyette kucağında olduğunu, evlerine yaklaştıkları esnada LCW yazan poşete bebeğini koyduğunu, taksinin içi geceleyin karanlık olduğu için taksicinin görmediğini, evlerine yakın bir yerde kendini indirmesini söylediğini, taksiden indiğini eve doğru bebek poşetin içerisinde olduğu hâlde yürüdüğünü, kapıyı kimse açmayınca başka bir sokağa doğru gittiğini, bebeği de çöp konteynerına çöp atar gibi poşetle attığını, kapıyı ablası ....’nin açtığını, ablasına arkadaşında olduğunu söylediğini, aşı için çağrılınca bu durumun ortaya çıktığını, ilk başta ebeye verdiği sözlü beyanının doğru olmadığını, yaptığından pişman olduğunu, bir anlık bunalımla böyle bir şey yaptığını,
Sorguda; Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini,.... isimli kişiyle 1,5 yıl arkadaşlık yaptığını, kendi rızası ile cinsel ilişkiye girdiğini, cinsel ilişki neticesinde hamile kaldığını, hamile olduğunu anlayınca ....’ı aradığını, telefonlarını açmadığını, daha sonra ...'a ulaştığında kendisine, "Vakti gelince bakarız." dediğini, bünyesi gereği karnının çok büyümediğini, hamile olduğunu ailesinin bilmediğini, 112’yi aradığını, annesinin fark etmemesi için kanaması olduğunu söylediğini, 3200 kg kız çocuğu dünyaya getirdiğini, daha sonra bebekle birlikte arkadaşına geçtiğini, ...’a ulaşamadığını, ayrıntılı olarak anlattığı gibi cahillikle boğarak yaşamına son verdiği, çocuğun öldüğünü anlayarak çöp poşetine koyup attığını, bir anda bu eylemi gerçekleştirdiğini,
02.11.2012 tarihinde Savcılıkta; ...’dan hamile kaldığını, 22.09.2012 tarihinde Bafra Devlet Hastanesinde normal doğumla bir kız çocuğu dünyaya getirdiğini, bir gün hastanede yattığını, ertesi günü arkadaşı ..... (....)’ün evinde kaldığını, sonraki günü saat 21.00 sıralarında evden ayrıldığını, taksici .....’yi aradığını, yol kenarına taksi gelene kadar ağlayan bebeği susturmak için ağzını bezle kapattığını ve bebeği boğarak öldürdüğünü, taksiye bindiğini, evlerinin köşesinde taksiden indiğini, evlerine gittiğini, kapıyı çaldığını, kapıyı açan olmayınca bebeği çöp taşır gibi evlerine 300-400 metre mesafedeki çöp konteynerına attığını, ... ile düğün salonunda çalışırken tanıştığını, bebeği çöpe attıktan bir gün sonra ...’nin yanına gittiğini, ...’nin hamileliğinden ve bebeğinden haberinin olmadığını, doğum için eve ambulansı çağırdığında annesinin yanlışlıkla ablası ...’nin kimliğini verdiğini, sanık ...’nin üst kat komşuları olduğunu, ailecek görüştüklerini ve kendisine herhangi bir kötülüğünün dokunmadığını, sanık ... ile sanık ... aracılığıyla iki ay önce tanıştığını, hamile olup olmadığını bilmediğini, bebeğin dünyaya gelmesinden de haberi olmadığını, sanık ...’ın anlattığı gibi vücudunda herhangi bir kesici delici alet yarasının olmadığını, bebeğini normal doğumla dünyaya getirdiğini, evinde yapılan aramada ele geçirilen iki adet Nokai marka cep telefonu ile 7 adet sim kartın kendisine ait olduğunu, sim kartların bir kısmını ailesindeki kişilerin de kullandığını, bu hatların kapalı olduğu için kullanılmadığını, evde ele geçen silahın babasına ait olduğunu,
14.12.2012 tarihinde Savcılıkta; daha önceki ifadesinde belirttiği gibi bebeğini taksiyi beklerken ağzına bez kapatarak öldürmediğini, taksiye bindiğinde bebeğinin sağ olduğunu, taksiden inip evine gittiğini, kapıyı açan olmayınca muz poşetini kapının önüne bırakıp kucağında çocukla tekrar dışarı çıktığını, tanık ...’nin evinden çıkmadan önce ... ile görüştüğünü ve buluşmak üzere sözleştiklerini, ...’un kendisine ait 55 AG 1... plaka sayılı araç ile olay yerine geldiğini, araca bindiğini, bebeğin kucağında olduğunu, bahsettiği olayın bir saat içerisinde gerçekleştiğini, araç içerisinde ...’a bebeğe sahip çıkmasını, yoksa polise gideceğini söylediğini, ...’un aracı durdurup indiğini, kendisinin oturduğu tarafa geldiğini, kucağında bebek olduğu hâlde kendisini araçtan indirdiğini, ...'un kendisini araçtan indirir indirmez tekme ile karın bölgesine vurduğunu, kucağındaki bebeğin sağ tarafına doğru düştüğünü, bebeğin sağ tarafında olduğunu, bebeğin kafasının tam olarak yere çarpıp çarpmadığını fark etmediğini, ...'un yerde iken bacaklarına tekmeyle vurduğunu, bebeği yere bırakıp ayağa kalktığını, sonra tekrar bebeği kucağına aldığını, ...’un kendisini darbetmeye devam ettiğini, saçını çektiğini, tokatla vurduğunu, tekme attığını, iki üç kez yere düştüğünü, darbederken bebeğin kucağında olduğunu, en sonunda yüzüstü düştüğünü, bebeğin altında kaldığını, ...’un ayrıldığını, bebeğin ellerinin ve yüzünün soğuduğunu fark ettiğini, kalbinin atmadığını, suni teneffüs uyguladığını, bebeğin öldüğünü anladığını, bebeği çöp konteynerının yanına zemine koyduğunu, bebek kıyafetlerinin olduğu poşeti de çöp konteynerın içine attığını, sanık ...'a mesaj gönderip kendisini almasını istediğini, bebeği bıraktığı çöp konteynerın bulunduğu sokaktan ana caddeye çıktığını, sanık ...’ın kendisine ait araçla gelip kendisini aldığını, araçla çöp konteynerının olduğu sokaktan devam etmesini istediğini, bebeği bıraktığı yerde olmadığını gördüğünü, sonra sanık ...’yi almasını istediğini, ...’yi bulundukları araca aldıklarını, bir müddet dolaştıklarını, daha sonra sanık ...’ın kendilerini evlerinin önüne bıraktıklarını, sanık ...’nin başından beri hamileliğinden ve çocuğun ...’tan olduğundan haberdar olduğunu, bebeğin muhtemelen ...’un darbeleri nedeniyle üzerine düşmesi sonucu hayatını kaybettiğini, gerçek babasının ... ... olarak bildiği ... olduğunu söylemiş ise de ...’tan korktuğu için bu şekilde ifade verdiğini, ... ile bu dönem içerisinde kısa bir ilişkisinin olduğunu, ancak cinsel ilişkiye girerken ...’ın korunduğunu, ...ile iki yıla yakındır tanıştığını, birlikte tatile gittiklerinde ...’un alkollü olduğu için cinsel organın içerisine boşaldığını, dördüncü ayında hamile olduğunu öğrendiğini, ...’un bebeği aldıracağını söylediğini, dört aylık olduğunu duyunca bebek doğuncaya kadar evleneceklerini belirttiğini, doğumdan bir gün önce ...’un kendisine yeni hat ve telefon aldığını, doğumdan sonra ...’u aradığını, babasının yoğun bakımda olduğunu için gelemeyeceğini söylediğini, iki gün sonra görüştüklerini, bebeğin ölümüne ...’un sebep olduğunu, ...ve onun yakınlarının ailesine zarar verebileceği düşüncesiyle gerçekleri anlatmadığını, kendisini darbeden, bebeğinin ölümüne sebep olan, bebeğin doğum aşamasında destek olmayan ve bebek doğduktan sonra tehdit eden ...’tan şikâyetçi olduğunu,
22.02.2013 tarihinde Savcılıkta; sanık ...’ın kendisini tehdit ettiğini, kendisini Gürcistan’a gazinoya götüreceklerini, olay gecesi bebeği emzirip araçta bıraktığını, sanıkların kendisini eve bıraktıklarını, o gece sanıkların bebeğe ne yaptıklarını bilmediğini, ertesi gün sanık ...’yi evlerine kahvaltıya çağırdığını, önce evlatlık verdiklerini belirttiğini, ısrar edince de öldürüp Sarıköy’e yakın su deposunun olduğu yere gömdüklerini, olayı kimseye anlatmamasını ve kendisine kimlik çıkartıp Gürcistan’a götüreceklerini söylediğini, sanıkların bebeğin kaybolduğu günden yakalandığı ana kadar peşini hiç bırakmadıklarını, yakalandığı gün korktuğu için polise farklı ifadeler verdiğini, o gün üzerinde 0543...62 37 numaralı hattının olduğunu, bu hattı kendisine sanık ...’nin verdiğini, yakalandığı gün sanık ... ile mesajlaştığını, kendisine "Sakın konuşma avukat göndereceğim." diye mesajlar attığını, karakola geldiğini, cezaevine girince ziyaretine hiç gelmediğini, sanık ...’ın sigortacılık yaptığını ve Gürcistan’da bir pavyon işlettiğini bildiğini, bebeğin gömüldüğü su deposuna hiç gitmediğini, bebeği araçta bıraktığında sağ olduğunu, nasıl öldüğünü bilmediğini, özellikle sanık ...’ın ailesine zarar vereceğinden korktuğunu, şimdiki ifadesinin doğru olduğunu,
25.02.2013 tarihinde Savcılıkta; daha önce olay gecesi ...ile görüştüklerine, kendisini darbettiğine ve bebeğinin kucağında olduğuna ilişkin ifadesinin doğru olduğunu, ...uzaklaştıktan sonra sanık ...’nin geldiğini ve sanık ...’ı aradığını, onun da beş dakika içerisinde geleceğini söylediğini, sanık ... ile sanık ...’ı beklediklerini, sanık ...’ın fotoğrafları gösterilen 5....D 0... plakalı Toyota marka gri renkli aracı ile geldiğini, araca kendisinin bindiğini, sanık ...’nin "Beni sonra alırsınız." dediğini, arabada bebeği emzirdiğini, biraz dolaştıklarını, sanık ...’ın telefonundan sanık ...’yi aradığını, sanık ...’yi evinin bulunduğu Hacınabi Mahallesi'nden aldıklarını, yer gösterme sırasında gösterdiği su deposunun oraya gittiklerini, bebeği öldüreceklerini ya da ortadan kaldıracaklarını bildiğini, bebeği emzirdiğini, sanık ...’ın arabanın bagajından keser ya da çekiç gibi bir alet ile küçük bir kürek aldığını, bebeği sanık ...’ye verdiğini, bebeğin sağ olduğunu, bundan emin olduğunu, bebeğin ağladığını, sanık ... önde elinde ışıkla sanık ... de arkasında kucağında bebek olduğu hâlde su deposunun karşısındaki ormanlık alana yürüdüklerini, kendisinin araç içerisinde yaklaşık 45 dakika kaldığını, gece saat 01.30 sıraları olduğunu, sanıkların gelip araca bindiklerini, araçta sanık ...’ye bebeği ne yaptıklarını sorduğunda kendisine, "Bebeği ortadan kaldırdık. Sen ...’ın dediklerine kulak ver." dediğini, bebeğin gömüldüğünü ve nasıl öldürüldüğünü görmediğini, özellikle sanık ...’dan çok korktuğunu, bebeğin babası ...''tan bebeğe sahip çıkmadığından dolayı, sanıklar ... ve ...'den de bebeğini öldürdükleri için şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; sanık ...’nin üst katında oturduğunu, o sebeple tanıdığını, ...ile gezip tozduğunu, ancak cinsel ilişkisinin olmadığını, ...’nin kendisini sanık ... ile tanıştırdığını, o sırada hamile olduğunu, hamileliğini sanık ...’nin sanık ...’a anlattığını, bebeğin ...’tan olduğunu düşündüğünü, hastanede doğurduğunu, evden çıkmadığı için çevredeki kişilerin hamile olduğunu fark etmediğini, doğumdan sonra ...diye bildiği ancak nüfusta Behiye olarak kayıtlı olan tanık Behiye Aksoy’da bir gün kaldığını, sanık ... ile cinsel ilişkiye girmediğini, sanık ...'ın hamile olduğunu bildiği için kendisine "Biz senin çocuğunu satarız. Ancak sen bizim dediğimiz şekilde yapacaksın. Biz çocuğu satacağız. Sen de para alacaksın, biz de para alacağız, ağzını kapatacaksın." dediğini, doğumun olduğu günün akşamının ertesi günü arkadaşı tanık ...'nin evinden ayrıldığını, taksi çağırdığını, sanıkların kendisini beklediğini, öncesinde tanık ...ile bebeğin durumunu görüştüğünü, kendisine, "Ne yaparsan yap." dediğini, taksici tanık Senai ile evinin köşesine kadar gittiğini, orada sanık ...’nin beklediğini, sanık ...’nin bebeğini aldığını ve kendisine, "Sen merak etme, her şey yoluna girecek." dediğini, sonra sanık ...’ın aracı ile geldiğini, aracın önüne oturduğunu, sanıkların dışarıda konuştuklarını, sanık ...’nin geri döndüğünü, sanık ...’ın kendisine, "...'nin işi varmış, sonra alacağız." dediğini, sanık ...’a, "Bebeği Çocuk Esirgeme Kurumuna bırakalım." dediğini, bebeği kuruma bırakmak üzere Ondokuzmayıs ilçesine doğru yola çıktıklarını, o sırada bebeğe, "Seni büyüyünce alacağım." dediğini, sanık ...'ın aracı sahile çektiğini ve kendisine, "...çocuğu satmış. Samsun’a gitmeye gerek yok." dediğini, sahile indiklerini, bebeğini emzirdiğini, sanık ...’ın Bafra’ya geri döndüğünü, sanık ...’ye çağrı attığını, ...kendisine dönmeyince sanık ...’ın telefonundan sanık ...’yi aradığını, ...’nin bulunduğu yeri tespit edip onu da araca aldıklarını, bebeği emzirmek için arkaya geçtiğini, sanık ...’nin kendisine, "Sarıköy tarafına gideceğiz, bebeği orada birine sattım." dediğini, gittikleri yerin köy değil tenha ormanlık alan olduğunu, bebeğin ağladığını, bebeği emzirdiğini, sanık ...’nin kendisinden bebeği aldığını ve "Çocuğu öldüreceğiz. Ortadan kaybedeceğiz. Ağzını kapat." dediğini, sanıkların 45 dakika sonra geri geldiğini, "Ne yaptınız?" diye sorunca önce "Öldürdük." dediklerini, sonra "Sattık, gömdük." dediklerini, devamında kendisine "Biz seni buradan götüreceğiz. Sahte kimlik çıkartacağız. ...’ın Gürcistan’daki gazinosunda çalışacaksın, bizim dediğimizi yapacaksın." dediklerini, kendisini eve bıraktıklarını, birkaç gün sonra sanık ...’nin 1000 TL getirdiğini, paranın susma payı olduğunu, parayı kabul etmediğini, evden çıkamadığını, sürekli peşine adam takıldığını, kardeşiyle tehdit ettikleri için bebek öldürüldükten sonra kolluğa gidemediğini, sanık ... ile saat 22.30-23.00 sıralarında buluştuklarını, yanında sadece sanık ...’nin bulunduğunu, Ondokuzmayıs ilçesine sanık ... ile gittiklerini, sanık ... ile Engiz’den döndükten sonra buluştuklarını, çocuğun üzerindeki hastane bezinden kundağın renginin mavi beyaz gibi olduğunu, bol şeyler giyerek hamileliğini fark ettirmediğini, sanık ... ile gazinoya gitme olayını bebeğini kaybettikten sonra konuştuğunu, diğer sanıklarla Avukat ...arasında önceye dayalı husumet olduğunu babasından öğrendiğini, zaten avukatlarının çekildiğini,
Bozmadan sonra 18.10.2016 tarihinde Mahkemede; ailesinin çocuğu olacağını bilmediğini, bu yüzden doğumdan önce üst kat komşusu sanık ...’den yardım istediğini, saat 24.00-01.00 arasında bebeği sanık ...’ye verdiğini, çocuğun İstanbul’da bir yerde olduğunu köylüleri Seyfi Deli’nin söylediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... 01.11.2012 tarihli bilgi alma tutanağında Kollukta; inceleme dışı sanık ..., annesi Kadriye, babası Nasuh ve ablası ... ile ... ayının başlangıcında 20.07.2012 tarihinde evlerine boya badana yaptığı için tanıştığını, ...’nun zayıf yapılı ve bol giyimli olduğunu, zaman zaman bel kısmına şal benzeri dışarıdan belli olan bir kuşak bağladığını, ...’nun hamile olabileceği ihtimalinin zaman zaman aklına geldiğini ve bunu eşiyle de paylaştığını, komşu olarak kendi oturdukları binaya taşındıktan 2 ay sonra ...’nun ambulansla hastaneye kaldırıldığını duyduğunu, hastaneye kaldırıldıktan 3-5 gün sonra eşiyle birlikte evlerine geçmiş olsuna gittiklerini, kendilerine kistten ameliyat olduğunu söylediklerini, ... tutuklandıktan sonra babasının çocuk öldürdüğü için tutuklandığını söylediğini, sanık ... ile ...’nun ne zaman tanıştıklarını bilmediğini,
Tanık sıfatıyla 14.12.2012 tarihinde Savcılıkta; 2012 yılının Ağustos ayında ...’nun ailesi ile birlikte apartmanlarına taşındıklarını, ... ile samimi olduklarını, gerek onun arkadaşları gerekse kendi arkadaşları ile birlikte açık alana içmeye gittiklerini, ...’nun ahlaksız bir hayat sürdüğünü kendi apartmanlarına taşındıktan sonra öğrendiğini, duyduğu kadarıyla ...’nun erkeklerle bol bol gezdiğini, ...’nun karnı büyüdüğü için hamileliğinden bilgisinin bulunduğunu, bebeğin doğumundan üç gün sonra haberinin olduğunu, bu süre zarfında ... ile telefonla hiç görüşmediğini, ...’nun bebeğini öldürüp öldürmediğini bilmediğini, sanık ... ile ...’yu kendisinin tanıştırdığını, görüşme dökümlerine bir diyeceğinin olmadığını, her ne kadar ... ile görüşmediğini söylemiş ise de görüşmüş olabileceğini, kist aldırdığını söylediğini, hamileliğinden haberdar olmadığını, karnı şiştiği için şüphelendiğini, eşi ile birlikte ...’yu evinde ziyaret etmeden önceki akşam ...’nun kendisini aradığını ve sanık ... ile buluşacaklarını söylediğini, birlikte gezdiklerini, ...’yu bıraktıktan sonra tekrar ... ile gezdiklerini ...’nun kendisine doğum yaptığını ve bebeğin öldüğünü söylemediğini, ... ile doğum öncesi ve sonrasında telefonda ne konuştuklarını hatırlamadığını, bebekle alakalı konuşmadıklarını, ... ile içmeye gittiklerini, cinsel birlikteliğinin olmadığını, bebeğin babasının ...isimli biri olduğundan haberdar olmadığını, ... ile telefonla konuştuğu hususunun doğru olduğunu, ancak ne konuştuğunu bilmediğini,
Şüpheli sıfatıyla 15.12.2012 tarihinde Savcılıkta; ... hastaneye kaldırıldığı gün ...’nun telefonundan bir hemşirenin kendisini aradığını, ...'nun da hastaneye kaldırıldığı günün gecesi kendisine telefon ettiğini, ...’nun babasını ya da bir yakını yerine kendisini niye aradığını bilmediğini, ...’nun annesinin kendi telefonundan ... ile görüştüğünü, telefon görüşmeleri dışında ...’nun hamile olduğunu bilmediğini, ancak ...’nun karnının büyüdüğünü ve hamile olduğunu gözlemlediğini, doğumdan sonraki ikinci gün daha önceki ifadesinde belirttiği gibi akşam saatlerinde ...’nun kendisini arayıp sanık ... ile birlikte olduklarını ve onlara katılmalarını istediğini, her ne kadar önceki ifadesinde ...’yu doğumdan sonraki üçüncü günün sabahında gördüğünü söylediyse de bir gün önce görüştüğünü, ...’ın kullandığı araçla biraz dolaştıktan sonra ...’yu eve bıraktıklarını, sanık ... ile biraz daha gezdikten sonra kendisinin de eve geldiğini, ...’nun neşeli olduğunu, ...’nun babasıyla yaptığı görüşmede avukatın 10.000 TL ücret talep ettiğini söylediğini,
24.02.2013 tarihinde Kollukta; 0546...4034 ve 0546...4024 numaralı hatları ile inceleme dışı sanık ...’ya verdiği 0543...6237 numaralı hattının olduğunu, ...’yu 2012 yılının Temmuz ayında kendi oturduğu apartmanın birinci katına ailesiyle birlikte taşındıklarından dolayı tanıdığını, evlerini boyadığını, Eyüp isimli arkadaşının ... ile ilişkiye girdiğini ve muamelesinin iyi olduğunu söylediğini, ... ve ailesi ile görüşmeye başladıklarını, ...’nun kendisine ... ayından sonra ilişkiye girmek için arkadaş amaçlı erkekler ayarlamasını istediğini, ...’yu Dursun ve Şükrü isimli arkadaşları ile, daha sonra da sanık ... ile tanıştırdığını, ...’ın aracı ile ...’yu aldıklarını, Kızılırmak kenarı sette mevkisine gittiklerini, onlar araçta cinsel ilişkiye girerken yanlarından uzaklaştığını, ilişkiye girdikleri için ne ...’ın ne de ...’nun kendisine para ödemediklerini, sanık ...’ın yemek ısmarladığını ve alkol aldığını, sanık ...’ı 1994 yılından beri tanıdığını, sigortacılık işi yaptığını, 1997 yılında avukatı silahla yaraladıkları için suç ortağı olarak birlikte cezaevine girdiklerini, 2,5 yıl cezaevinde yattığını, ...’ın 4 yıl yattığını, ...’u tanımadığını, ...’nun karnının büyüdüğünü fark ettiğini, bebeğin babasının kim olduğunu söylemediğini, ...’nun sanık ... ile tanıştığında hamile olduğunu bildiğini, ... ile ...’yu ... ayı bittikten sonra tanıştırdığını, sanık ... ile hamile iken birkaç kez ilişkiye girdiklerini bildiğini, sanık ...’ın ...’nun hamile olmasına rağmen muamelesinin iyi olduğunu kendisine söylediğini, ...’nun kendisinin bulunduğu apartmana taşındığında hamile olduğunu, ... ile kesinlikle ilişkiye girmediğini, ...’nun kullandığı 0543...62 37 numaralı hattın kendisi adına kayıtlı olduğunu, bu hattı 2012 yılı Ağustos ayında verdiğini, 22.09.2012 tarihinde saat 11.00 sıralarında hemşirenin bu hattan kendisini araması üzerine ...’nun doğum yaptığını öğrendiğini, tekrar arayınca bir iki gün eve gelmeyeceğini söylediğini, 24.09.2012 tarihinde öğle saatlerinde ...’yu aradığını, aynı gün saat 23.30 sıralarında kendisini sanık ...’ın aradığını ve Hacılar Mahallesi’nde bulunan ...'ın yanına gelmesini istediğini, yaklaşık 20-25 dakika sonra belirttiği yere gittiğini, sanık ...’ın kendisine ait gri renkli aracın içerisinde ... ile birlikte beklediklerini, ...’nun ön koltukta ...’ın yanında oturduğunu, bebeğin ...’nun kucağında gök mavi renkli kundakta sarılı olduğunu, aracın arka koltuğuna oturduğunu, 10 dakika kadar sohbet ettiklerini, ...’nun kendisine "Abi bebek öldü." deyince sanık ...’ın dönerek, "Bu bebeği birlikte gömeceğiz. Bana yardımcı ol. Ancak bu olaydan kimsenin haberi olmayacak. Zaten bebeğin babası belli değil. ...’nun da iyice psikolojisi bozuldu." dediğini, sanık ...'ı ve ...’yu tanıdığı için teklifini kabul ettiğini, sanık ...’ın kullandığı araçla Yakıntaş köyü su deposu istikametine doğru gittiklerini, ormanlık yere geldiklerinde ...’ın aracı durdurduğunu, ...’dan bebeği aldığını, bebeğin yüzünün soğuk olduğunu, ...’ın arabanın bagajından keser ve soba küreği ile ışık aldığını, tahminen 20-25 metre ormanlık alana girdiklerini, ilk önce ...’ın keserle toprağı kazdığını, yorulduğunda kendisinin kazmaya devam ettiğini, toprağı soba küreğiyle alıp kenara koyduklarını, tahmini 40-50 cm derinliğinde ve 1 metre uzunluğundaki çukura bebeği kundağı ile gömdüklerini, bebeği toprağa koyarken ...’nun yanlarına gelmediğini, bebeğin nasıl öldüğünü ...'ya sorduğunda cevap vermediğini, gayrimeşri olunca utandırmamak için tekrar sormadığını, araçtan önce ...’nun, belli bir süre sonra da kendisinin indiğini, daha önceki ifadelerinde ...'ın söyleme dediği için bebeği gömdüklerini söylemediğini, bebeğin kendi yanında öldürülmediğini,
25.02.2013 tarihinde Savcılıkta; inceleme dışı sanık ...’yu 2012 yılı Ağustos ayından beri tanıdığını, ikamet ettiği evin alt katında ailesi ile birlikte bu tarihten itibaren oturmaya başladıklarını, hurdacılık yapan arkadaşı Eyüp’ün kendisine ... ile birlikte olduğunu söylediğini, ...’nun başka erkeklerle birlikte olduğunu öğrendikten sonra kendisinden birlikte olabileceği sağlam erkekler bulmasını istediğini, ...’yu Dursun ve Şükrü ile tanıştırdığını, ...’nun onlarla ilişkiye girip girmediğini bilmediğini, daha sonra sanık ... ile tanıştırdığını, sanık ... ile 1994 yılından beri tanıştıklarını, ... ile tanıştıktan yaklaşık 1 ay sonra yani 2012 yılının Ağustos ayında ...’nun hamile olduğunu anladığını, zaten karnından belli olduğunu ancak bu konuyu ... ile hiç konuşmadığını, ...’nun hamile olduğu hâlde diğer erkeklerle tanıştığını ve tahminince para karşılığı ilişkiye girdiğini, sanık ...’ın ... ile tanıştığı dönemde onun hamile olduğunu bildiğini, bilmemesinin mümkün olmadığını, çünkü ...’nun karnının iyice belli olduğunu, ...’nun kimden hamile kaldığını bilmediğini, ...’u tanımadığını, Eylül ayının üçüncü haftasında öğle yemeği için eve gelince eşinin kendisine ...’yu ambulansla hastaneye götürdüklerini söylediğini, ...’nun doğum yapmış olabileceğini tahmin ettiğini, o gün Devlet Hastanesindeki bir hemşirenin ...’nun telefonundan kendisini aradığını, hemşirenin telefonun sahibinin doğum yaptığını, ancak kimlik bilgilerini vermediğini söylediğini, bunun üzerine ...’nun kimlik bilgilerini verdiğini, doğum yaptıktan sonra ...’nun annesi ve ablasının isteği üzerine ...’yu aradığını, ...’nun ablası ve annesine Samsun’da olduğunu söylediğini, doğumdan iki üç gün sonra ...’nun kendisini saat 23.00-24.00 sıralarında aradığını, kendisine ikamet ettikleri Hacınabi Mahallesi'ndeki ...’ın yan tarafına gelmesini söylediğini, ...’nun yanına gittiğini, ...’nun kucağında bebekle kendisini beklediğini, bebeğin bu aşamada sağ olup olmadığını bilmediğini, ... ile ne konuştuklarını hatırlamadığını, kısa bir süre sonra sanık ...’ın arabasıyla geldiğini, ...’nun bebeği ile araca bindiğini, ilk aşamada onlarla gitmediğini, mahallede gezdiğini, kendisini 30-60 dakika sonra ...’nun aradığını, telefonu açmadığını, daha sonra sanık ...’ın telefonundan ...’nun arayıp kendisini de alacaklarını söylediğini, geldiklerinde ...’nun bebeği ile aracın ön koltuğunda olduğunu, ancak çocuğu emzirmek için ...’nun aracın arka tarafına geçtiğini, kendisinin öne oturduğunu, sanık ...’ın yerini gösterdiği Bakırpınar köyünün üst tarafındaki su deposunun bulunduğu yere doğru arabayı sürdüğünü, sanık ...’ın yolda kendisine ve ...’ya bebeği gömeceklerini ve bu olayı kimsenin duymamasını söylediğini, sanık ...’ın aracın bagajından keser ve soba küreği ile el feneri aldığını, kendisinin de bebeği aldığını, bebeği kucağına aldığında yüzünün soğuk olduğunu, nasıl öldüğü ya da öldürüldüğü konusunda bilgisinin olmadığını, ... ile birlikte ormanlık alana doğru yürüdüklerini, bir telin üstünden geçtiklerini, 25-30 adım kadar ilerlediklerini, olay yerinde bir kanal olduğunu, bu kanalı geçmediklerini, sonra boşluk bir yere ...’ın elindeki keser ve kürekle küçük bir mezar kazmaya başladığını, ... yorulunca kendisinin devam ettiğini, yaklaşık 40-50 cm derinliğinde ve 50x100 cm genişliğinde çukur kazdıklarını, bebeği mavimsi bir kundağa sarılı vaziyette çukura koyduklarını, üzerini toprakla örttüklerini, ayaklarıyla güzel bastıklarını, yapraklarla üzerini kapattıklarını, saatin 02.00-02.30 sıraları olduğunu, ...’nun hep arabada olduğunu, yanlarına hiç gelmediğini, ...’nun ağladığını hiç görmediğini, bebeğin kim tarafından nasıl öldürüldüğünden haberdar olmadığını, olaydan sonra sanık ...’ın kendisine kimseye bahsetmemesini, yanacaklarını söylediğini, ancak olaylar bu aşamaya gelince doğruyu söylemeyi tercih ettiğini, bildiği kadarıyla sanık ...’ın Gürcistan’da bulunan bir restoranda ortaklığının olduğunu, ...’yu oraya götüreceğini kendisine de söylediğini, kendisinin de ...’dan dolayı onu diğer erkeklerle tanıştırması karşılığında menfaat temin ettiğini, bu şekilde menfaat temin etmek için bebeğin ortadan kaldırılmasına iştirak ettiğine pişman olduğunu,
Sorguda; Savcılıkta verdiği ifadesinin doğru olduğunu, olay günü inceleme dışı sanık ...’nun kendisini aradığını ve ...’ın orda bulaşalım dediğini, olayları tekrar anlatmak istemediğini, önceki ifadelerinin aynen doğru olduğunu,
Mahkemede; olay sonrasında üç gün gözaltında kaldığını, o nedenle inceleme dışı sanık ...’nun çocuğunun ölmesi veya gömülmesi ile ilgili anlattıklarının doğru olmadığını, bu celse beyanda bulunan sanık ...’ın beyanlarının doğru olduğunu, ...’yu sanık ... ile kendisini tanıştırdığını, tarafların görüşüp konuştuklarını, çocuğun doğması veya ölümüyle ilgili bir şey bilmediğini, sanık ...’ın Gürcistan’da gazinosu olduğuna dair bir bilgisinin olmadığını, ...’yu 4-5 kişiyle daha tanıştırdığını, hiçbirine ...’nun hamile olduğunu söylemediğini, inceleme dışı sanık ...’nun hamile olduğunu bildiğini,
Sanık ... 01.11.2012 tarihli bilgi alma tutanağında; inceleme dışı sanık ... ile 2012 yılı Eylül ayında Ayşe isimli bir bayanın Facebook üzerinden tanışmasını istemesi üzerine tanıştığını ve ...’ya telefon numarasını verdiğini, tanışma sebebinin günü birlik ilişki yaşamak olduğunu, yaklaşık bir ay önce yanında ablası ... ile Halk Bankası önüne geldiğini, bu şekilde tanıştıklarını, ...’nun polis tarafından alınmadan on gün önce kendisini aradığını, evine geldiğini, ...’nun alkol aldığını, sevişmek istediğini ancak ...’nun sıcak bakmadığını, sol üst karın bölgesinde 15 cm uzunluğunda gazlı bezin sarılı olduğunu, kendisine kistten ameliyat olduğunu söylediğini, cinsel ilişkiye girmediklerini, sadece öpüştüklerini, ... ile yaklaşık 30-35 günlük ilişkisinin söz konusu olduğunu, bu süre içerisinde herhangi bir cinsel ilişkiye girmediğini, arkadaş oldukları dönemde hamile olduğu veya çocuk doğurduğu yönünde bir tespitinin olmadığını, o süreçte fiziksel olarak 2-3 defa görüştüklerini ancak sürekli sevgi içerikli mesajlaştıklarını, kendisiyle ileriye dönük bir şey düşünmediğini, ...’nun ikametinin üst katında oturan ... isimli şahsın evine gidip geldiğini, ...’yi birlikte cezaevinde yattıkları için tanıdığını, ...’nin ... ile olan ilişkilerini bildiğini, ... ile yaptıkları mesajlaşmaları sildiğini, telefonunda olmadığını,
24.02.2013 tarihinde Kollukta; ... Atalı adına kayıtlı olan 0546...2255 ve 0543...6695 numaralı hatlar ile ... Binay adına kayıtlı olan 0545...2255 numaralı hattı kendisinin kullandığını, 0543...6695 numaralı hattı inceleme dışı sanık ... ile tanıştığında ...’nun kullanması için ... Atalı’ya aldırdığını, bu hat ile zaman zaman ... ile mesajlaştığını, üç hattan başka hat kullanmadığını, ruhsatı oğlu adına kayıtlı 55 ED 0... plakalı Toyota Corolla marka 2008 model aracının olduğunu, aracı kendisinden başkasının kullanmadığını, ateşli silahla haciz esnasında avukatı yaraladığını, o dönemde suç ortağı olarak sanık ...’nin de kendisiyle birlikte cezaevine girdiğini, 15 yıldır sigorta işleri ile uğraştığını, sanık ...’yi 1993 yılında babasına ait olan kereste atölyesinde çalıştığından beri tanıdığını, ... ile de tam tarihini hatırlamamakla birlikte 2012 yılının ... ayından sonra sanık ... aracılığıyla tanıştığını, sanık ...’nin ...’nun erkeklerle cinsel ilişkiye girdiğini ve onunla takılabileceğini söylediğini, bunu saklamasının sebebinin sanık ...’nin ailesi tarafından erkeklere bayan ayarladığının öğrenilmesini istemediğinden kaynaklandığını, ... ile 0546...2255 ve 0543...6695 numaralı hatları ile görüştüğünü, onun da kendisini 0543...6237 numaralı hattı ile aradığını, rahim ameliyatı olduğunu söylediği için tanışıp dolaştıkları süre içerisinde cinsel ilişkiye girmediğini, hamile olduğunu hiç fark etmediğini, ...’nun doğum yaptığını polislerin kendisini 19.10.2012 tarihinde çağırdığında duyduğunu, internetten ve basından ...’nun bebeğini öldürüp cezaevine girdiğini öğrendiğini, Yakıntaş köyü su deposuna hiç gitmediğini, HTS kayıtlarından bebeğin öldürüldüğü gün olan 24.09.2012 gecesi sanık ... ve ... ile bir araya gelip gelmediğini hatırlamadığını, 24.09.2012 tarihinde gece sanık ... ve ... ile telefon ile görüşmüş olabileceğini, ancak saat 23.00-24.00 sıralarında sanıkları aracına alarak bir yere gitmediğini, sanık ...’nin niye böyle bir beyanda bulunduğuna anlam veremediğini, ...’nun ailesinin kendisinin avukatından ayrı bir avukat tuttuklarını, bu avukatın kendisinin 1997 yılında ateşli silahla yaraladığı ...olduğunu, ... ve ailesinin kendisini bu olayın içine yönlendirmeye çalıştıklarını,
25.02.2013 tarihinde Savcılıkta; sanık ...’nin kendisini ... ile tanıştırdığını, ...’nun bebeğini öldürdüğünü internetten öğrendiğini, ekim ayı içerisinde kendisine hastanede doğum yaptığını, başka bir bayanın kimlik bilgilerini kullandığını, bu sebeple gözaltına alındığına ilişkin mesaj atması üzerine karakola gittiğini, ...’nun sigara içmek için dışarı çıktığını, onunla görüştüğünü, polislere numarasını bıraktığını, ...’nun bebekten dolayı gözaltında olduğunu bilmediğini, ...’ya sanık ... ile ilgili mesaj göndermiş olabileceğini, ... eve geç gittiğinde ...’yi rahatsız ettiğini, ... ile cezaevine girdiği tarihten yaklaşık bir ay önce tanıştığını ve arkadaşlıkları olduğunu, ...’nin ...’ya kendisinin zengin olduğu için avukat tutabileceğini söylediğini, ...’nun babasıyla bu konuda birkaç kez konuştuklarında, avukat tutamayacağını söylediğini, sigortacılık işi ile uğraştığını, Gürcistan’da bir restorana ortak olduğunu ancak şu anda ortaklığının olmadığını, ... ve ...’nin iddia ettikleri gibi onlarla bebeği gömmediğini, bebekten haberdar olmadığını, olay gecesi ... ile buluşmuş olabileceğini, kendisinden önceki akşamlar gibi gezdirmesini istemiş olabileceğini, Ondokuzmayıs ilçesine doğru götürdüğünü, sonra ...’yi Hacınabi Mahallesi'nden aldıklarını, bir müddet dolaştıklarını, ...’nun kucağında bu süre zarfında bebek olmadığını, önce ...’yu sonra ...’yi indirdiğini, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini,
Sorguda; önceki ifadelerini aynen tekrar ettiğini, olay günü ...’ın oraya hiç gitmediğini, ...’nun arada "Engiz’e gidelim, dolaşalım." diye mesaj attığını, olay günü ... ile buluşup Engiz’e gittiklerini, ...'nin kendisini almalarını istemesi üzerine onu da aldıklarını, Engiz’e sahile gittiklerini, sahilde biraz dolaştıktan sonra Bafra’ya döndüklerini, sanıkları bıraktığını, kendisine iftira attıklarını,
Mahkemede; inceleme dışı sanık ...’nun beyanlarının yalan olduğunu, ... ile sanık ... vasıtasıyla tanıştığını, hamileliğine ilişkin bilgisinin olmadığını, olay öncesinde toplam görüşmelerinin bir ay olduğunu, ... ve ablası ile Samsun’da bir kez yemek yediklerini, sanık ...’ye bekâr olduğunu, evlenmek istediğini ve kendisini bir düzene sokmak istediğini söylediği için ... ile tanıştırdığını, mesajlaştıklarını, tekrar yüz yüze gelmediklerini, suç tarihinde sanık ...’nun kendisini aradığını ve nerede olduğunu sorup gezmek istediğini söylediğini, saat 23.00 sıralarında görüştüklerini, yanında sanığın ablası ... Demirel’in de bulunduğunu, ikisinin de güzel giyimli olduğunu, hamilelik durumunun anlaşılmadığını, ablasıyla birlikte arabasına bindiklerini, hep birlikte Ondokuzmayıs ilçesine gittiklerini, kontörünün olmadığı için sanık ... ile görüşmek istediğini söyleyerek telefonunu aldığını, sanık ... ve başka kişilerle görüştüğünü, yanında bebek olmadığını, ilçeye vardıklarında mazot aldıklarını, sahile indiklerini, Engiz’i de dolaştıktan sonra saat 01.30 sıralarında Bafra’ya geri döndüklerini, evinin olduğu yere bıraktığını, sanık ... ile telefonda "Beni karşılayabilir misin? Anahtarım üzerimde yok." diye görüşme yaptığını, sigorta acentesi olduğunu, iki çocuğunu da kendisinin yetiştirdiğini, öldürmek bir yana ...’nun çocuğuna sahip dahi çıkacağını, sanık ... ile öpüştüklerini, kistten ameliyat olduğunu söylediğini, suçla alakası olmadığı için hep iş yerinde olduğunu, sanık ...’nun babasının kendisinden para sızdırmaya çalıştığını,
Savunmuşlardır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Tüm uygar hukuk düzenleri insan yaşamını en üstün değer kabul etmişlerdir. Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde gerek Anayasa'da mutlak, en üstün değer olarak algılanan insan hayatı, korunmasında sadece bireyin çıkarı olduğu için değil, aynı zamanda toplumun da menfaati olduğu için ceza himayesinin konusu yapılmıştır. Bu bağlamda, 5237 sayılı TCK'nın “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Hayata Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünün 81. maddesinde “Kasten Öldürme” suçu;
"Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiş,
"Nitelikli hâller" başlıklı 82. maddesinde;
"(1) Kasten öldürme suçunun;
...
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
...İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiştir.
B. Somut Olayda Hukukî Nitelendirme
İnceleme dışı sanık ...'in 22.09.2012 tarihinde Bafra Devlet Hastanesinde dünyaya getirdiği babası belli olmayan kız bebeğini, 24.09.2012 tarihinde bir araya geldikleri sanıklar ... ve ... ile birlikte öldürüp gömdüklerinin iddia edildiği olayda;
Bahçeler Aile Sağlığı Merkezinde görev yapan aile hekimi ... ve ebe ...tarafından inceleme dışı sanık ...'nun, aşı bildirim formuna istinaden doğum yaptığına ilişkin tutanağın 15.10.2012 tarihinde Sağlık Merkezine gelmesi üzerine aşı için bebeği ile birlikte sağlık ocağına çağrıldığı, 18.10.2012 tarihinde sağlık ocağına gelen ...'nun bebeğinin öldüğünü ve köylerine defnettiklerini söylemesi üzerine aile hekimi ve ebenin defin ruhsatını sordukları, ...'nun defin ruhsatı alınacağını bilmediğini belirtmesi nedeniyle şüphelenen aile hekimi ve ebenin aşamalarda da içeriğini tekrar ettikleri 18.10.2012 tarihli tutanağı tutarak durumu Cumhuriyet savcılığına bildirdikleri, bu tutanağa istinaden başlatılan soruşturma kapsamında Bafra Devlet Hastanesi ve Samsun Doğum Hastanesine ...'nun beyanları doğrultusunda müzekkere yazıldığı, Bafra Devlet Hastanesi tarafından gönderilen 19.10.2012 tarihli yazı ve eklerindeki belgelerden ...'nun 22.09.2012 tarihinde 2956 protokol numarası ile hastanelerinde yattığı, aynı tarihte saat 10.00'da normal doğumla 50 cm uzunluğunda 3.300 gram ağırlığında sağlıklı bir kız çocuğu dünyaya getirdiği, medeni hâlinin nikahsız olduğu, bebeğin babasının isminin ... ... olduğu, 23.09.2012 tarihinde saat 11.18'de bebeği ile Hepatit B aşısı yapıldıktan sonra ...'nun taburcu olduğu hususlarının belirtildiği, aynı tarihli Samsun Doğum Hastanesinden gönderilen yazıda ... ve maktul ...'in hastanelerinde tedavi görmediğinin bildirildiği, İlçe Jandarma Komutanlığından bebeğin gömüldüğünün iddia edilmesi üzerine Bafra ilçesi, İğdir köyünde araştırma yapılmasının istendiği, buna göre 19.10.2019 tarihinde Jandarma görevlileri, İğdir köyü muhtarı ve köy sakini tarafından birlikte imza altına alınan tutanağa göre köy mezarlığında yeni bir defin işleminin gerçekleştirilmediğinin, ...'nun ailesi ile birlikte 2006 yılında Bafra ilçesine taşındıktan sonra köye gelip gitmediklerinin ve köyde herhangi bir akrabalarının bulunmadığının belirtildiği, 19.10.2012 tarihinde Emniyet görevlileri tarafından müdafisi olmaksızın ifadesi alınan ...'nun; Samsun'da 1,5 yıl çalıştığını, bu sırada ... isimli bayanın evinde tanıştığı ... ... ile ilişkilerinin olduğunu, onunla cinsel birlikteliğinden sonra hamile kaldığını, durumdan ...'in haberdar olduğunu, 22.09.2012 tarihinde Bafra Devlet Hastanesinde bir kız çocuğu dünyaya getirdiğini, doğumdan bir gün sonra bebeği de alarak ... ile görüşmek üzere Samsun iline gittiğini, ... isimli bayanın evinde bir hafta bebekle kaldığını, ...'in bebeği aldığını ve kendisini gönderdiğini, bebeğin aşısı için sağlık görevlilerinin kendisine ulaştığında ise bebeğin öldüğünü söylediğini beyan ettiği, bunun üzerine ...'nun Samsun'a götürülerek ... isimli bayanla yüzleştirildiği ve böylece ... ... isimli kişinin ... olduğunun anlaşıldığı, ... isimli bayana kovuşturma aşamasında ulaşılamadığı, 19.10.2012 tarihinde ...'nun ... ile kardeşi vasıtasıyla tanıştığını, evinde sürekli kalmadığını, en son 4-5 ay önce gelip evinde kaldığını, sonrasında kalmadığını, ... ... isimli şahsın ... olduğunu belirttiği, ...'nın 26.10.2012 tarihinde; ...'nun evinde ... ile tanıştığını, cinsel birlikteliklerinin olmadığını, gerekirse DNA testinin de yapılmasını istediğini beyan ettiği, 1,5 yıl önce Çerkezköy'e taşındığı ve emlakçılık yaptığı tespit edilen ... hakkında takipsizlik kararı verildiği, ... ile yüzleştirildikten sonra ...'nun beyanları arasındaki çelişkilerin giderilebilmesi amacıyla tekrar 20.10.2012 tarihinde müdafi huzurunda Emniyette alınan ifadelerinde; 19.10.2012 tarihli ifadesini aynen tekrar etmekle devamında hastaneden çıktıktan sonra tanıklar ... ve ismini ...olarak bildiği ...'nin evlerine gittiğini, tanıkların evinde bulundukları sırada ... ile konuşacağını belirterek odaya çekildiğini, 20 dakika kadar ...ile görüştüğünü, taksiyi aradığını, saat 21.00 sıralarında bebeği alıp sokağa indiğini, taksiyi beklerken bebeğin ağladığını, kaldırım üzerine oturduğunu, ne yapacağını düşündüğünü, ailesi duyarsa kötü olacağı ve bebek de sürekli ağladığı için bilinçsiz bir şekilde ne yaptığını bilmeden bebeğin sarılı bulunduğu Bafra Devlet Hastanesinden verdikleri nevresimin ucunu bebeğin ağzına eli ile 10-15 dakika boyunca sürekli bastırdığını, bebeğin 4-5 dakika sonra hareketsiz kaldığını, bu arada taksinin geldiğini, taksiye bindiğini, taksinin içerisinde evden çıkmadan önce tanık ...'nin oğlunun kullanmadığı giysilerini koyup verdiği poşetin içerisine bebeği koyduğunu, taksiden kendi mahalleleri olan Hacınabi Mahallesi'nde bulunan evlerinin sokağının başında indiğini, Hacı Ahmet Sokak üzerindeki çöp konteynerinin içine çöp poşeti gibi bebeği bıraktığını beyan ettiği, 20.10.2012 tarihli Savcılık ifadesinde farklı olarak ...'nun ... isimli kişiyle rızası ile değil para karşılığında cinsel ilişkiye girdiğini belirttiği, inceleme dışı sanık ...'nun ifadesinde hastaneden çıktıktan sonra evinde kaldığını söylediği arkadaşı tanık ... ve ...'nin annesi ... ...un aşamalarda; ...'yu bebeği ile evlerinde bir gün misafir ettiklerini, ...'nun bebeği ile evlerinden ayrıldığı sırada bebeğin sağ olduğunu beyan ettikleri, taksici ...nin aşamalarda; ...'nun taksi müşterisi olduğunu, ...'yu hastaneden kucağında bebekle aldığını, kendisine söylediği adrese bıraktığını, iki gün sonra gece saat 23.00 sıralarında ...'yu bebekle birlikte aynı adresten aldığını, evlerinin bulunduğu caddenin başında indirdiğini, bebeğin beze sarılı olduğunu ve sesini duymadığı için canlı mı ölümü olduğunu bilmediğini belirttiği, aynı gün sorguya sevk edilen ...'nun 20.12.2012 tarihinde tutuklandığı, 31.10.2012 tarihinde ...'nun ailesi ile birlikte kaldığı evde arama yapıldığı, arama sonucunda 7 adet sim kart ve 2 adet cep telefonu ile cezaevinden ...'nun babası ...'e gönderdiği "...Abiye" başlıklı mektuba el konulduğu, 01.10.2012 tarihinde bilgisine başvurulan sanık ...'nin; ... ile ... ayının başlangıcında 20.07.2012 tarihinde evlerine boya badana yaptığı için tanıştıklarını, ...'nun zaman zaman beline kuşak benzeri şal bağladığını, bu nedenle hamile olabileceğinden şüphelendiğini, ambulansla hastaneye kaldırıldığını duyduğunu, hastaneye kaldırıldıktan 4-5 gün sonra eşiyle ziyarete gittiklerini, kendilerine kistten ameliyat olduğunu söylediğini, ... tutuklandıktan sonra bebeğini öldürdüğünü öğrendiğini beyan ettiği, 01.10.2012 tarihinde bilgisine başvurulan sanık ...'ın; Facebook üzerinden ... ile tanıştığını, tanışma amacının günü birlik ilişki yaşamak olduğunu, ...'nun polis tarafından alınmadan 10 gün kadar önce kendisini aradığını, evine geldiğini, ... ile sevişmek istediğini, ancak ...'nun sıcak bakmadığını, sol üst karın bölgesinde 15 cm uzunluğunda gazlı bezin sarılı olduğunu, kendisine kistten ameliyat olduğunu söylediğini, ...'nun sanık ... ile aynı binada oturduğunu, kendisinin de ...'yi birlikte cezaevinde yattıkları için tanıdığını, ... ile yaptığı mesajlaşmaları sildiğini belirttiği, Cumhuriyet savcısının inceleme dışı sanık ...'nun vücudunda ameliyat izi olup olmadığı yönünde aldırdığı raporda ameliyat izinin olmadığı ve doğumun normal olduğunun belirtildiği, ev aramasından sonra 02.11.2012 tarihinde ifadesine başvurulan ...'nun 20.10.2012 tarihli ifadelerine benzer ifade verdiği, ek olarak üst komşusu olan sanık ...'den ve ...aracılığıyla tanıştığı sanık ...'dan bahsettiği ve bu sanıkların bebeğin ölümüyle bir ilgilerinin olmadığını beyan ettiği, TİB'den gelen HTS kayıtlarından; ...'nun kendi üzerine kayıtlı 0538...5807 ve sanık ...'nin üzerine kayıtlı 0543...6237 numaralı hatları kullandığı, sanık ...'nin 0546...4034 ve 0546...4024, sanık ...'ın ise 0543...6695 ve 0546...2255 numaralı hatları kullandığı, ...'nun 20.09.2012, 22.09.2012, 24.09.2012 ve 25.09.2012 tarihlerinde sanık ... ile görüşmelerinin olduğu hususlarının tespit edildiği, bebeğin öldürüldüğü tarihte ...'nun sanık ... ile görüşmesinin yoğunlaştığı, ...'nun 19.10.2012 tarihinde ilk olarak emniyete alındığı tarihte sanık ... ile yoğun şekilde mesajlaştığı, aynı gece inceleme dışı sanık ...'nun ve sanıkların baz istasyonlarından bir araya geldiklerinin tespit edildiği, telefonlarının saat 01.29 ile 02.35 arasındaki zaman diliminde kapalı olduğu ve hakkında takipsizlik kararı verilen ... ile görüşmeler yaptığı hususlarının tespit edilmesi üzerine 14.12.2012 tarihinde savcılıkta ...'nun; bebeğin babasının ...olduğunu, tanıkların evinden çıkmadan önce ...'u aradığını, taksiden indikten sonra ...'un arabasıyla geldiğini, ...'un kendisini dövdüğü esnada bebeğin yere düştüğünü, ...gittikten sonra bebeğin öldüğünü anladığını, bebeği çöp konteynerinin yanına koyduğunu, sanık ...'a kendisini alması için mesaj attığını, sanık ...'ın aracı ile gelip kendisini aldığını, daha sonra sanık ...'yi aldıklarını, birlikte bir süre araçla dolaştıklarını, sanık ...'nin hamile olduğunu ve bebeğin ...'tan olduğunu baştan beri bildiğini beyan ettiği, 14.12.2012 tarihinde tanık sıfatıyla sanık ...'nin; ...'nun 2012 yılının Ağustos ayında ailesi ile birlikte apartmanlarına taşındıklarını, ...'nun ahlaksız bir yaşam sürdüğünü apartmanlarına taşındıktan sonra öğrendiğini, erkeklerle çok gezdiğini, ...'nun karnının büyümesinden hamile olduğunu bildiğini, doğum yaptığını üç gün sonra öğrendiğini, ilk önce ... ile telefonla hiç görüşmediğini, telefon görüşme dökümleri okunduktan sonra görüşmüş olabileceğini, 24.09.2012 tarihinde ... ve sanık ... ile dolaştıklarını belirttiği, çelişkili beyanları üzerine bu sefer 15.12.2012 tarihinde şüpheli sıfatıyla sanık ...'nin; ...'nun hastaneye kaldırıldığı gün ...'nun telefonundan kendisini bir hemşirenin aradığını ve ...'nun kimlik bilgilerini kendisinden aldığını beyan ettiğini, cezaevinde bulunan inceleme dışı sanık ...'nun 18.02.2012 tarihli ve 20.12.2012 havale tarihli dilekçeleri ile gerçekleri söylemek istediğini belirtmesi üzerine 22.02.2013 tarihinde Savcılıkta ...'nun; sanık ...'ın kendisini tehdit ettiğini, kendisini Gürcistan'a gazinoya götüreceklerini, olay gecesi bebeği emzirip araçta bıraktığını, sanıkların kendisini eve bıraktıklarını, o gece bebeğe ne yaptıklarını bilmediğini, sanık ...'ye sorduğunda önce evlatlık verdiklerini belirtmesi üzerine ısrar edince öldürüp Sarıköy'e yakın su deposunun olduğu yere gömdüklerini söylediğini, sanıkların bebeğin kaybolduğu günden yakalandığı ana kadar peşini hiç bırakmadıklarını, yakalandığı gün korktuğu için polise farklı farklı ifadeler verdiğini, olay günü üzerinde 0543...6237 numaralı hattının olduğunu, bu hattı kendisine sanık ...'nin verdiğini, yakalandığı gün mesajlaştığını, kendisine, "Sakın konuşma avukat göndereceğim." diye mesaj attığını belittiği, 24.02.2013 tarihinde kollukta sanık ...'ın; ... ile sanık ... aracılığıyla tanıştığını, sanığın kendisine ...'nun erkeklerle cinsel ilişkiye girdiği için takılabileceğini söylediğini, sanık ...'yi 1993 yılından beri tanıdığını, ... ile 0546...2255 ve 0543...6695 numaralı hatları ile görüştüğünü, ... ile rahim ameliyatı olduğu için cinsel ilişkiye girmediğini, hamile olduğunu fark etmediğini, 19.10.2012 tarihinde polisler tarafından ...'nun çağrıldığında doğum yaptığını öğrendiğini, 24.09.2012 tarihinde ... ve ...ile bir araya gelip gelmediğini hatırlamadığını, sanıklarla gece bir yere gitmediğini, ...'nun ailesinin kendi tuttuğu avukattan farklı bir avukat tuttuklarını, avukatlarının kendisinin 1997 yılında ateşli silahla yaraladığı ...olduğunu beyan ettiği, 24.12.2013 tarihinde kollukta sanık ...'nin; ...'ya ilişkiye girmesi için erkekler bulduğunu, sanık ... ile de kendisinin tanıştırdığını, sanık ...'ın sigortacılık yaptığını, 24.09.2012 tarihinde kendisini sanık ...'ın aradığını ve ... önüne gelmesini istediğini, 20-25 dakika sonra ... ve sanık ...'ın araçla geldiklerini, kendisini de aldıklarını, ...'nun bebeğin öldüğünü söylediğini, Yakıntaş su deposunun bulunduğu yerdeki ormanlık alana gittiklerini, ormanlık alana çocuğu sanık ... ile gömdüklerini, bebeğin kendi yanında öldürülmediğini belirttiği, sanık ...'nin beyanları üzerine diğer sanıkların da hazır bulunmaları sağlanarak bebeğin gömüldüğü iddia edilen yerde olay yeri inceleme ve yer gösterme işlemlerinin yapıldığı, bu kapsamda Bafra Devlet Hastanesinin 1 km alt tarafında Bakırpınar köyünün üst kısmındaki pelit ağaçlarının yoğunlukta bulunduğu ormanlık alanda sanık ...'nin gösterdiği bölgelerde arama ve kazı çalışmalarının gerçekleştirildiği, belirtilen yerin inceleme dışı sanık ... tarafından da doğrulandığı, ancak kazı çalışmalarında bebek cesedine ulaşılamadığı, yapılan işlemlerin 24.02.2013 tarihli tutanak ile birlikte imza altına alındığı, aynı yerde Ankara'dan temin edilen polis köpeklerince 28.02.2013 ve 01.03.2013 tarihlerinde yapılan aramalarda da herhangi bir cesedin bulunamadığı, inceleme dışı sanık ...'nun mahkemenin ilk aşamasında da tekrar ettiği 25.02.2013 tarihli savcılık ifadesinde; olay günü sanık ...'a ait araçla, araçta bebek ve sanık ... de olduğu hâlde yer gösterme işleminin yapıldığı su deposunun yanına gittiklerini, sanıkların bebeği öldürüp ortadan kaldıracaklarını bildiğini, su deposunun bulunduğu yere vardıktan sonra bebeği emzirip sanık ...'ye verdiğini, bebeğin bu sırada sağ olduğunu, sanık ...'ın araçtan keser ya da çekiç gibi bir alet ile kürek aldığını, sanıkların ormanlık alana gittiklerini, yaklaşık 45 dakika sonra bebeği ortadan kaldırdıklarını söyleyerek geri geldiklerini beyan ettiği, 25.02.2015 tarihinde savcılıkta sanık ...'nin; ...'nun beyanları doğrular nitelikte olay gecesi sanık ...'nun telefonla kendisini aradığını ve ...'ın yanına çağırdığını, fırının önüne gidince ...'yu kucağında bebekle gördüğünü, sanık ...'ın da aracı ile geldiğini, ...'nun bebeği ile sanık ...'ın aracına binip gittiklerini, daha sonra ...'nun kendisini aradığını, telefonunu açmadığını, sanık ...'ın telefonundan aradıklarını, ... ve ...'nun bulunduğu yere tekrar geldiklerini, ...'nun aracın ön tarafında oturduğunu, bebeği emzirmek için arkaya geçtiğini, kendisinin de aracın önüne oturduğunu, sanık ...'ın aracı yer gösterme işleminin yapıldığı yere sürdüğünü, olay yerine vardıktan sonra ...'nun kucağından bebeği alınca bebeğin ölmüş olduğunu ve yüzünün soğuduğunu gördüğünü sanık ... ile birlikte bebeği gömdüklerini ve bebeği kendisinin öldürmediğini belirttiği sanık ...'ın ise olay günü sanıklarla buluşup dolaştıklarını beyan ettiği,
İnceleme dışı sanık ...'nun olay tarihinde 21, sanık ...'ın 39, sanık ...'nin 49 yaşında oldukları, sanık ... ile ...'nun aynı apartmanda oturdukları, sanıklar ...ve ...'ın 1993 yılından beri birbirlerini tanıdıkları, sanık ... aracılığıyla tanışan, ... ve sanık ...'ın cinsel birlikteliklerinin olduğu, ...'nun birçok erkekle de cinsel ilişkide bulunduğu, 18.10.2012 tarihli tutanak, Bafra ve Samsun Kadın Doğum Hastanesinin cevabi yazıları, ev araması sonucu ele geçen 7 adet sim kart ve "...Abiye" ibaresiyle başlayan ...'nun cezaevinden babasına gönderdiği mektup, HTS kayıtları ve inceleme raporu, ...'nun çelişkiden ziyade her bulunan yeni delil üzerine aşamalarda ortaya çıkan anlatımları, yüzleştirme ve yer gösterme işlemleri, inceleme dışı sanık ...'nun sanık ...'nin gösterdiği aynı yeri göstermesi, sanık ... ile ...'nun çocuğun sağ olduğu noktasındaki birbiri ile örtüşen 25.02.2013 tarihli savcılık ifadeleri, sanık ...'ın aşamalarda üzerine atılı suçlamayı kabul etmemesine rağmen olay gecesi sanıklarla neden birlikte olduğuna ilişkin tatmin edici açıklamada bulunamaması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde; inceleme dışı sanık ... ile birlikte sanıklar ...ve ...'ın maktul ...'e yönelik nitelikli kasten öldürme suçunu işlediklerinin sabit olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı ...; "Genel Kurulun sayın çoğunluğu ile aramızda oluşan görüş farklılığı sanıklar ... ve ...’nın Demirel isimli bebeğin öldürülmesi eylemine iştirak edip etmediklerine ilişkindir.
Hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık ... 22.09.2012 tarihinde Bafra Devlet Hastanesinde sağ olarak bir kız çocuk doğurmuştur. Doğum sonrası tıbbi sorun yaşanmaması nedeniyle anne ve bebeğin 23.09.2012 tarihinde hastaneden taburcu edildiği, evlilik dışı dünyaya gelen bebeğin mahkeme kararı doğrultusunda 07.11.2016 tarihinde anne adına nüfusa kayıt edilmiş olduğu, sanık ...’nun kayıtlı bulunduğu Bahçeler Aile Sağlık Merkezinden bebeğe hepatit aşısı yaptırılması için çağırılması üzerine, görevli hekim ve ebeye bebeğin rahatsızlık geçirmesi nedeniyle Samsun Devlet Hastanesine götürüldüğünü, bir gün müşahede altında tutulduktan sonra taburcu edildiğini ve iki gün sonra bebeğin öldüğünü ve gömdüklerini ifade ettiği, görevli hekimin bebeğin ölümünü şüpheli görerek yetkili makamlara bildirmesi sonucunda, soruşturma başlatıldığı; inceleme dışı sanık ...”nun 19.10.2012 tarihinde kollukta şüpheli sıfatıyla müdafii olmaksızın alınan ilk ifadesinde, evlilik dışı olarak birlikte yaşadığı ismini ... olarak bildiği ...’dan hamile kaldığı, kürtaj yaptırmak istemediği, doğum sonrası bebeği sağ olarak bu şahsa teslim ettiğini, akıbetinin ne olduğunu bilmediğini, 20.10.2012 tarihinde yine kollukta müdafii huzurunda vermiş olduğu ifadesinde ise; 25.09.2012 gecesi saat 21.00 sıralarında misafir olarak bulunduğu arkadaşının yanından ayrılıp bebeğiyle birlikte evine gitmek üzere sokağa çıktığında, bebeğin çok ağlaması nedeniyle çaresiz kaldığını, vücuduna sarılı olan battaniyenin köşe ucunu bebeğin ağzına sokarak bir süre nefes almasına engel olduğunu, öldüğünü anlayınca bir poşet içine koyarak belediye çöp kutusuna attığını beyan ettiği. Sanık ... bu kez 14.12.2012 tarihinde savcılıktaki ifadesinde; bebeği birlikte yaşadığı ...isimli şahsın döverek öldürdüğünü savunmuş, 22.02.2013 tarihinde ise öncekilerden tamamen farklı şekilde; sanıklar ... ve ...’nin kendisini tehdit ederek satmak için bebeği aldıklarını, ne yaptıklarını bilmediğini, 25.02.2013 tarihli ifadesinde ise; bebeği sanık ... ve ...’ın bir başka şahsa satmak için kendisinden istediklerini, ...”ın aracıyla yola çıktıklarını ıssız bir mahal olan Bakırpınarı köyünün Yalçıntaş mevkiindeki meşe ormanının bulunduğu yere vardıklarında, bebeği kendisinden alıp ormanlık alana gittikleri, yarım saat sonra döndüklerinde bebeğin olmadığı, öldürdükten sonra kazdıkları yere gömdüklerini anladığını korktuğundan şikayetçi olamadığını ifade etmiştir.
İnceleme dışı sanık ...'nun çöp kutusuna attığını söylediği yerler ile sanıklar ... ve ...’nin yer göstermesi yaptığı meşelik alanda etraflıca yapılan aramalara rağmen bebeğin cesedi ya da giysilerine ilişkin herhangi bir bulgu elde edilememiştir.
Sanık ... yargılama aşamasında bebeğin sanıklarca İstanbul’a götürülmüş olabileceğini ve sağ olduğunu ifade etmiştir.
Esasen kasten öldürme suçunda, suçun konusu insan hayatı olduğundan maddi olayın tespiti bakımından öldüğü iddia edilen kişinin cesedinin bulunması, ölüm sebebinin tespit edilmesi ve en azından iddia edilen ölüm olayının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi bakımından önem arz etmektedir. Ancak dosyanın genel kurulda incelendiği tarih itibariyle öldüğü iddia edilen günden itibaren 12 yıla yakın süre geçmiş olmasına rağmen bebeğin akıbeti ve sağ olup olmadığına ilişkin herhangi bir iz ve emareye rastlanılmamıştır. Bu nedenle dosya kapsamındaki diğer delillere göre ölüm olayının kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda özetlendiği üzere olayın asıl şüphelisi maktule bebeğin annesi ... eyleme ilişkin her aşamada çelişkili beyanlarda bulunmuştur. Bebeğin sağ olarak doğduğu hastanenin resmi kayıtlarından anlaşıldığı, tanık ...’nin beyanına göre de 24.02.2012 tarih saat 17.00 itibariyle hayatta olduğu sabittir. Bu tarih sonrası gerçekleşen eyleme ilişkin doğrudan görgü tanığı bulunmamaktadır. Mahkemede dinlenilen tanıklar inceleme dışı sanık ...’nun, evlilik dışı ilişkiler yaşadığını, bebeğin babasının belli olmadığını, hamileliğini ailesinden ve yakın çevresinden gizlemeye çalıştığı, doğum sonrası bebekle annelik bağı kuramadığı, günlük ihtiyaçlarını karşılama ve bu kapsamda beslemeyi dahi reddettiği anlaşılmaktadır.
Sanık ...’ye soruşturma aşamasında suçlama yöneltilmeksizin alınan kolluk ifadelerinde; olayla ilgili bilgisinin bulunmadığını, şüpheli sıfatıyla 15.12.2012 tarihli ifadesinde; doğumun üçüncü günü sanık ... ve ...’la buluştuklarını kabul ederek, yanlarında uzun süre kalmayıp ayrıldığını, olayla ilgili bilgisinin bulunmadığını, 24.02.2013 tarihinde müdafii huzurunda kolluktaki beyanında, kendisinin bilgi ve görgüsü dışında bebeğin öldürmüş olduğunu, sanık ...’ın talebi üzerine Bakırpınar köyü meşelik ormanını gömülmesine yardımcı olduğunu, beyan ederek yer göstermesi yapmıştır.
25.02.2013 tarihli savcılık ifadesinde ise gece vakti sanık ...’ın çağırması üzerine buluştuklarını, aracın sürücü koltuğunda ...’ın yanında sanık ...’nun olduğu, bebeğinin kucağında bulunduğu, sanık ...’nun bebeği emzirmek için arka koltuğa geçtiğini, bir süre sonra bebeğin öldüğünün söylendiği, sanık ... tarafından bebeğin kendisine verildiğinde renginin sararmış ve vücudunun soğumuş olduğunu, bahsettiği yerde çukur kazmak suretiyle kundağı ile birlikte bebeği gömdükleri yönünde ikrarda bulunmuş ise de yargılama aşamasında bu ifadesinden döndüğü görülmektedir.
Sanık ..., tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmemiş, sanık ... ile tanıştığını duygusal bağ oluşmasına rağmen cinsel birliktelik yaşamadıklarını, ölen bebeğin kendisine ait olmadığını, sanık ...’nun avukatı ile bir yaralama olayı nedeniyle husumetli olduğunu ve kendisine iftira edildiğini savunmuştur.
HTS kayıtlarına göre 25.09.2012 tarihinde saat 01.28’de inceleme dışı sanık ...’nun sanık ...’yi aradığı, saat 01.31’de ...’nun sanık ...’a ait telefondan ...’yi aradığı, sanıklara ait telefonlardan 02.51’e kadar sinyal alınmadığı, sanıklar ... ve ...’ın telefonların 07.32 ve 08.29 saatlerinde aynı mahalleden sinyal aldıkları tespit edilmiştir.
18.10.2012 tarihinde sanık ...’ın, sanık ...’nun kullandığı telefona "olan ...’ye oluyor" şeklinde mesaj attığı görülmüştür.
Sanıklar ... ve ...hakkında, sanık ... ile birlikte müşterek fail sıfatıyla yeni doğmuş bebeğini öldürmek suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanarak kesinleşmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu sanıklar yönünden mahkûmiyet için yeterli delil olmadığını ileri sürerek, onama kararına itiraz etmiştir.
Ceza yargılamasında amaç maddi gerçeğe erişmektir. Geçmişte olup biterek tarihi mal olmuş bir olayın ya da olaylar bütününün onun belli parçalarını temsil eden vasıtalar, yani deliller aracılığıyla bugün ortaya konularak maddigerçeğin tespitine çalışılır.
İspat; maddi olayın oluş biçiminin, bir diğer deyişle maddi sonunun çözülerek gerçeğe ulaşılmasıdır.
Maddi olayın gerçeğe uygun temsil edilebilmesi öncelikle, delil araçlarının doğru değerlendirilmesine bağlıdır. Oluşa ilişkin olarak; her zaman tüm araştırmalara rağmen bütün boşlukları doldurabilecek deliller bulunamayabilir, bu halde karar mercii olan hâkim vicdani kanaat kullanacaktır. Hâkim, delil araçlarını, akıl yürütmek ve bu arada tecrübe kurallarına başvurmak suretiyle, vicdanına göre değerlendirecektir. Yine akıl yürüterek boşlukları dolduracaktır. Dolayısıyla vicdani kanaat sezgilerle değil akıl yoluyla ulaşılan kanaat olacaktır. Hâkimin hükme varışı, taraflar bakımından o hususun ispat edilmesi veya edilmemesidir. İspatta kullanılan ölçüt, vicdani kanaattir.
Vicdani kanaatin keyfi olarak kullanılmadığının en büyük güvencesi "gerekçe göstermek" zorunluluğudur. Vicdani kanaate erişirken oluşan şüphelerin ortadan kaldırılması hükmün gerekçesi ile mümkündür. Gerekçe, düşünce düzeyinde ulaşılan yargının hüküm nedeni olarak görülmektedir. Bir başka deyişle gerekçe, sonucun mantık yönünden dayanağıdır. Bu bakımdan mantıkla bağlantısı tartışmasızdır. Doğru düşünceye ulaşmadan izlenen yol ve yöntem olarak görülen mantık, hükme varmada gerekçe olarak karşımıza çıkar. Herkesçe benimsenen doğru hüküm öncelikle, mantıksal çelişki içermeyen bir gerekçeye dayandırılmalıdır. Gerekçe, kararın haklılığı, doğruluğu ve inandırıcılığına olanak sağladığı gibi hâkimin yansızlığını gösterme ve tarafların ve kamuoyunun adalet duygusunu tatmin etme olanağı da sağlar.
Ceza Genel Kurulun birçok kararında vurgulandığı üzere; amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubioproreo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Maddi uyuşmazlığın belirlenmesinde yargılama yapan hâkimin vicdani kanaat kullanmasının temyiz denetimine konu olup olamayacağı sorununa gelince;
Bilindiği üzere, Yargıtay tarafından yapılan temyiz denetimi, maddi soruna değil, hukuki soruna ilişkindir (CMK. m. 307). Bu düzenlemenin nedeni temyiz merciinin ilk derece ve istinaf mahkemeleri gibi öğrenme muhakemesi yapmamasıdır.
Yargıtay hâkimleri de, kuşkusuz ilk derece mahkemelerinin hâkimleri kadar tecrübe ve mantık kurallarını bilirler.
Delil araçlarının değerlendirilmesi ya da boşlukların doldurulması sırasında akıl yürütmede bir hata yapılmışsa, mantıksal çelişkilere düşülmüşse, CMK 217. maddedeki "hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu delilleri, hâkim vicdani kanaati ile serbestçe takdir edilir" hükmüne aykırılık teşkil edecektir.
Zira hâkimin vicdani kanaatinin oluşumuna etki eden süreçte yapılan esaslı hatalar 217. maddeyi ihlal edecektir. Söz konusu ihlalden hüküm etkilenecek ve hukuka aykırı olacaktır.
Vicdani kanaatin oluşumundaki hukuka aykırılıklar sadece muhakeme hukukunu değil, sonuçta maddi hukuku da ihlal eder. Hüküm, kıyas yöntemi uygulanarak ulaşılan sonuçtur. Kıyasta kullanılan büyük önerme maddi hukuk kuralıdır. Küçük önerme ise maddi sorunun vicdani kanaate göre çözülmüş halidir. Bu ikisi, birbirine uygulanır ve sonuç çıkarılır. Yani hüküm verilir. Büyük önerme ile küçük önerme, birbiriyle ilgisiz birbirinden bağımsız değildir. Maddi sorun yanlış çözülmüşse, hukuki sorunda yanlış çözülecektir. Dolayısıyla maddi olaya ilişkin yapılan denetim, sonuçta hukuki olayla da ilgili olacaktır.
Somut olayda; yeni doğan bebeğin ölüm nedeni belirlenememiş ise de doğal olmayan zorlamalı ölüm olduğu sabittir. Ölüm tarihi ve eylemin hangi fail veya failler tarafından ne şekilde gerçekleştirildiği yönünde kesin bir belirleme yapılamamıştır. Yerel mahkeme tüm aşamalarda çelişkili beyanda bulunan, hakkındaki hüküm kesinleşen sanık ...’nun 25.02.2013 tarihli Savcılık beyanını esas alarak mahkûmiyet hükmü kurmuştur. Sanık ... soruşturma ve yargılamanın hiçbir aşamasında suçlamayı kabul etmemiş, sanık ... ise maktul bebeğin öldürülmesi eylemine iştirak etmediğini, ancak sanık ...’ın talebi doğrultusunda öldürülen bebeğin gömülmesine yardımcı olduğunu savunmuştur.
Ceza muhakeme hukukunda ikrar önemli bir delildir. Ancak tek başına mahkûmiyet için yeterli görülmeyebilir. Yasaya uygun koşullarda,ilgilinin özgür iradesine dayalı olması, somut olayı temsil etmesi, maddi bulgularla çelişmeyen ayrıntı içermesi ve samimi olması halinde mahkemece ikrar deliline itibar edilebilecektir.
Mahkûmiyet hükmü kesinleşen ... önce eylemi kendisinin gerçekleştirdiğini beyan ederek bebek cesedini çöp kutusuna attığı ikrarında bulunduğu, daha sonra bu ikrardan vaz geçip, suç atfı şeklinde; bebeği sağ olarak başka şahıslara verdiğini, son olarakta itiraza konu sanıkların öldürerek gömdüklerini savunmuştur.
Bir suça iştirak eden sanıklardan herhangi birinin, suç atfı teşkil etmeyecek şekilde, suçu birlikte işlediklerine yönelik ikrarda bulunması diğer sanıklar yönünden de yasal delil olacağı kuşkusuz ise de; Makul neden gösterilmeksizin birbiriyle tamamen çelişki oluşturan, maddi bulgularla desteklenmeyen (bebeğe ait ceset parçası veya en azından mezar yeri belirtisi ya da giysi parçalarına ilişkin tespit yapılamaması gibi) ikrarın samimiyetinden bahsetmeye olanak yoktur.
Sanık ...'nin ikrarı samimi olarak kabul edilse dahi öldürme eylemine ilişkin olmayıp suç delillerini gizlemeye yöneliktir. Bebeğin anne tarafından öldürülüp çöp kutusuna atılması sonucunda, sokak hayvanları tarafından başka yere taşınması ya da fark edilmeksizin çöp olarak imha edilmesi, aradan geçen zaman dilimi nedeniyle araştırma yapıldığında bu durumun tespit edilememesi de mümkündür. Bu ve benzer şüphelerin ortadan kaldırılması için mahkemece yeterli gerekçe oluşturulmamıştır.
Yukarıda izah edildiği üzere bebeğin öldürülmesi eylemine itiraza konu sanıkların katıldıklarına dair mahkûmiyetleri için yeterli her türlü şüpheden uzak delil elde edilmiş değildir. Ceza yargılamasındaki ilke "şüpheden sanığın yararlanacağı"dır. Ancak sanıkların şüpheli şekilde ölen bebeği gömmek suretiyle suçu delillerini gizledikleri anlaşılmaktadır. Bu suçtan cezalandırılmaları gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, itirazın kabulü yerine reddine ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir."
Görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan on bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanıkların atılı suçu işledikleri sabit olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.06.2023 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 05.07.2023 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.