"İçtihat Metni"
İtirazname No : 2022/118322
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 3. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ : ANKARA Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza
SAYISI : 207-220
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık ...'in TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5/1, TCK'nın 62/1, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.10.2017 tarihli ve 341-185 sayılı hükme yönelik sanık müdafii tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince 29.03.2019 tarih ve 207-220 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 20.04.2022 tarih, 18940-2144 sayı ve oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiştir.
Daire Üyesi Y. H. Doğan; "(...)Suç tarihi itibariyle herhangi bir örgütsel kod adı ve iletişim ağı kullandığı saptanamayan sanığın (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 23.03.2021 tarih, 2021/68 Esas, 2021/2272 Karar) örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içeren eylemlerinin olmaması durumunda sanığın eyleminin örgüt üyeliği mi, bilerek isteyerek yardım etme suçunu oluşturup oluşturmadığı konusunda sayın çoğunlukla görüş ayrılığına düşüldüğü, Dairenin çoğunlukla sanığın eyleminin örgüt üyeliği suçunu oluşturduğu düşüncesinde olmasına rağmen bizim dosya kapsamı itibariyle sanığın eyleminin kül halinde silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu oluşturduğu düşüncesinde olmamız nedeniyle bu muhalefet yazılmıştır.
Kanundaki düzenlemelerimize göre örgüt üyeliği ve örgüte yardım suçunu irdelersek;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir.
Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm İşlemek İçin Örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin 'suç işlemek amacı' olması aranır (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. 'Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak' cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; 'örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.' şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 30.09.2020 tarih, 2020/1029 Esas, 2020/4660 Karar, Yargıtay 16. Ceza Dairesi 20.12.2017 tarih, 20217/1862 Esas, 2017/5796 Karar)
Bu açıklamalar ışığında sanığın somut eylemi değerlendirildiğinde;
Sanığın 1977 yılında Boğazlıyan Lisesinde öğretmenlik yaptığını, Ülkü Bir Derneğinin kuruculuğunu, 1987-2000 yılları arasında Boğazlıyan'da bulunan Büyük Cami Derneğinde yöneticilik yaptığı, caminin yapılması için 1989 yılında ilçe müftüsüyle birlikte Almanya'da ve Belçika'da yardım topladığı, ilçede bulunan Kızılay, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Yüksek Öğretim Derneği gibi derneklerde görev aldığı, aynı zamanda babadan kalan un fabrikasını 35 yıldır işlettiği, Boğazlıyan Ticaret Borsası yöneticiliği yaptığı tespit edildiği;
Sanığın kendi beyanına göre diğer dini cemaatler gibi Fetullah ... cemaatiyle de bağının bulunduğunu, ancak cemaatin temsilciliğini ve ilçe imamlığını yapmadığını, Bank Asya'ya herhangi bir şekilde para yatırmadığını, sadece bu bankada kredi kartının bulunduğunu, kendisinin ilçede bulunan diğer cemaatler Süleymancılar, Menzilciler ve Fetullah ... cemaatine zekat karşılığı olarak kendisinden talep edilen yardımı un ve buğday olarak verdiğini kabul ettiğini, Fetullah ...'e bağlı Bayram Öğrenci Yurduna kendisinden yardım istenmesi üzerine yardımda bulunduğunu, sanık hakkında yapılan yargılama sırasında esaslı beyanlarda bulunan ...'nin alınan beyanında; 'Genel olarak her şeyi ilçe abileri organize etmekteydiler. Bu ilçe abileri Yozgat Merkezle bağlantıları kurarlardı, yapılacak şeyleri söylerlerdi, himmet ve burs toplarlardı, bu toplantılara .... ve ... isimli şahıs, .... isimli kişiler katılırlardı. Bunlar 17-25 Aralık'tan sonra da gelirlerdi. Bu kişiler üst düzey kişilerdi. En başta .... vardı.'
Tanık ...'in alınan beyanında ise; Boğazlıyan memur yapılanması hakkında bilgi verdiği, alınan beyanında; 'Memurların genelinden sorumlu kişi özel olarak ..., genel sorumlu ... idi. Öğretmenlerden sorumlu ... Karabıyık, ondan sonra ... Ateş gelirdi. Sağlıkçılardan sorumlu ... (doktor) idi.'
...'in himmetlerin nasıl ve kimde toplandığı ve kimlerin himmet verdiği yönündeki beyanında ise; 'Himmetler senede bir kez toplanırdı. Her grup mütevelli heyetleri kendi aralarında toplarlardı. Esnaflar için en fazla himmeti ... vermişti.' ... da esnafların himmet taahhütlerini deftere kaydettiğini, toplanan himmetlerin ...'ta toplandığını, dağıtımını ...'un yaptığı şeklinde beyanda bulunduğu,
Dosya kapsamındaki bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; suç tarihi itibariyle herhangi bir örgütsel kod adı ve iletişim ağı kullandığı saptanamayan sanığın 'esnaf mütevelli heyetinde bulunduğu, himmet ve burs topladığı ve cemaate ait dershanede kısa süreli ders verdiği' şeklindeki eyleminin sanığın örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi ve örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmamaktaysa da eylemi kül halinde terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğu, nitekim;
Dairemizce yapılan hukuksal değerlendirmelerde;
Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararında; 'FETÖ/PDY'nin illegal yönlerinin kamuoyunda ve medyada tartışılmaya başlandığı, üst düzey Hükumet yetkilileri ile kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda 'paralel yapı' veya 'terör örgütü' olduğu yönünde tespitler ile uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da benzer değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten sonra, bu silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösteren çeşitlilik, devamlılık ve yoğunlukta faaliyet icra etmeyip de, konusu suç oluşturmamakla birlikte, örgüt liderinin talimatı ile örgütün amacına hizmet eden faaliyetlerden sayılması gereken maddi desteklerin yardım suçunu oluşturacağı ifade edilmiştir.'
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 10.07.2018 tarihli ve 2017/2498 Esas, 2018/2388 sayılı kararında; 'Sanığın açık ikrarında kabul ettiği eylemlerin, aksi kanıtlanmayan savunma içeriğine, nitelik, mahiyet ve gerçekleştirdiği tarihlere nazaran, sanığın örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi ve örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmamakta ise de ...'
Sanığın örgütün talimatı üzerine Bank Asya'ya para yatırması veya yardım etmesi terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı kabul edildiği,
Sanığın sonuç olarak beyanında; 'Ben uzun yıllar tamamen allah rızası için çeşitli dernek, cemaat ve vakıflara yardımlarda bulundum. Sadece Fetullah ... ile ilgili cemaate yardımda bulunmadım. Biz sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği şekilde altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet olan bu teşkilatın fazla ibadet eden kısmında bulunmuş olabiliriz. Bizim Allah rızası için güttüğümüz temiz duygularımızın bazı kişiler tarafından istismar edilerek kötü amaçlarda kullanıldığını fark ettik. Benim FETÖ ile uzaktan yakından ilgim yoktur. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. Zamanında ufakta olsa yaptığım yardımlardan dolayı pişmanım. İhanet içerisinde bulunan kişileri Allah kahretsin diyorum ve yargı makamları tarafından gereken cezaları almasını istiyorum.' şeklinde beyanda bulunduğu,
UYAP kapsamında yapılan incelemede sanık hakkında 'tefecilik' suçundan kamu davası bulunduğu,
Dosya kapsamına göre sanığın 'esnaf mütevelli heyetinde bulunduğu, himmet ve burs topladığı ve cemaate ait dershanede kısa süreli ders verdiği' şeklindeki eyleminin sanığın örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi ve örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmamaktaysa da eylemi kül halinde terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğu," düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 24.11.2022 tarih ve 118322 sayı ile; “(...)İtiraza konu uyuşmazlık, sanığın eylemlerinin karşı oyda belirtilen gerekçelerle silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde;
Kollukta bilgi alma tutanakları ile alınan beyanlarının delil niteliği bulunmayan ..., ... ve ...'un kovuşturma aşamasında, 2014 yılı ve sonrasında örgüt toplantılarının yapılmadığını veya yapıldığını görmediklerini beyan ettikleri,
Karşı oy yazısında da değinildiği üzere;
Sanık hakkında esaslı beyanlarda bulunan ...'nin;
Soruşturma aşamasında; 'Genel olarak her şeyi ilçe abileri organize etmekteydiler. Bu ilçe abileri Yozgat Merkezle bağlantıları kurarlardı, yapılacak şeyleri söylerlerdi, himmet ve burs toplarlardı, bu toplantılara ..., ..., ... Karakoç, ... ve ... isimli şahıs, Uğur Oflaz isimli kişiler katılırlardı. Bunlar 17-25 Aralık'tan sonra da gelirlerdi. Bu kişiler üst düzey kişilerdi. En başta ... vardı.'
Kovuşturma aşamasında; 'Ben 2006-2015 yılları arasında Boğazlıyan Maltepe dersanesinde çalıştım. Çalıştığım dönemde Vera yurduna gidip öğrencilerle ilgilendiğimiz oluyordu. Oralarda toplantılar yapıldığını biliyorum. Sanık da 17-25 aralık sürecinden önce ve sonra yurtta düzenlenen toplantılara mütevelli toplantılarına gelirdi. Ancak çok sık gelmediğini biliyorum. Bu mütevelli toplantılarında cemaatin kurumlarına, oradaki öğrencilere neler yapılabilir, nasıl yardımda bulunulabilir bunlar konuşuluyordu. Bunları ben çevrede konuşulduğu için biliyorum. Toplantılara katılmış değilim. Söz konusu toplantılar 17-25 aralık sürecinden önce her hafta yapılırdı. Ben bu dönemde ayda bir ancak sanığı görmüşümdür. Sonrasında toplantılar daha seyrek yapılmaya başlandı. Ne kadar aralıklarla yapıldığını bilmiyorum. Ben Boğazlıyan'dan 2016'da ayrıldım. Sanığı da 2016 yılının başlarında yurtta görmüş olabilirim. Net olarak hatırladığım bir tarih söz konusu değildir. Ben evlerde de toplantı yapıldığını duydum, ancak sanıkla ilgili böyle bir bilgim yoktur, .../... Ben evlerde toplantılara sanığın da katıldığnı duydum. Ancak yurttaki toplantılara katıldığını ben gördüm. .../...Dersane 2015 yılı 6. Ayında kapandı ancak ben Boğazlıyan'da kalmaya devam ettim. Yurtta 2015 yılının 9. Ayından sonra öğrenci kalmadı, ancak yurdu kontrol etmeye zaman zaman oraya giderdim. Ben toplantılara katılmadım. Evdeki toplantılara katılanların isimlerini ilçe abisi ...'dan duydum. Bu toplanıtlara katılanları görmedim' şeklinde,
Soruşturma aşamasında şüpheli sıfatıyla, mütevelli olduğunu, 17/25 Aralıktan sonra sohbetlere gitmediğini ancak ... ve ...'un devam ettiğini duyduğunu, 17/25 Aralık sürecinden sonra insanlar gelmediği için himmet toplantıları olmadığından esnafları gezerek himmet toplandığını, toplayanlar arasında sanığın da olduğunu, himmetlerin senede bir kez toplandığını, her grup mütevelli heyetlerinin kendi aralarında topladıklarını, esnaflar için en fazla himmeti ...'un verdiğini, ...'nın da esnafların himmet taahhütlerini deftere kaydettiğini, toplanan himmetlerin ...'ta toplandığını, dağıtımını ...'un yaptığını, ilçede memurların genelinden sorumlu kişinin özel olarak ..., genel sorumlunun ... olduğunu, öğretmenlerden sorumlu kişinin ... ... olduğunu, ondan sonra ... ...'in geldiğini, sağlıkçılardan sorumlu kişinin ... (doktor) olduğunu beyan eden ...'in kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla; 'Ben 17-25 aralık sürecinden önce 3-5 yıl kadar cemaat sohbetlerine katıldım. Mütevelli pozisyonunda bulundum. Cuma günleri her esnafın katılabildiği esnaf sohbeti yapılırdı. Salı günleri ise mütevelli sohbetleri yapılırdı. Esnaf sohbetleri genelde erkek öğrenci yurdunda oluyordu. Mütevelli toplantıları ise mütevelli olan kişilerin evlerinde sırayla yapılıyordu. Her hafta bu sohbetler yapılıyordu. Ben sohbetlere gittiğim dönemde sanığı mütevelli heyetinde sürekli olarak gördüm. Bu mütevelli toplantılarında cemaat kurumlarının sorunları, ihtiyaçları konuşulurdu. Himmet toplantısı senede bir olurdu. İlden gelen bir kişi sohbet yapardı. Sonrasında da katılan herkesten ne kadar yardımda bulunabileceği sorulurdu. Ben de sanık da bu toplantılara katılmıştır. Vaadde bulunmuştur. Ancak verip vermediğini bilmiyorum. Ben 17-25 aralık sürecinden sonra ayrıldım. Sanığın devam edip etmediğini bilmiyorum, .../.... Sanığın maddi durumunu iyi olarak biliyorum. Çeşitli hayır derneklerine, cami yaptırma, okul yaptırma derneklerine katkıda bulunduğunu, ilçede önde gelen hayırseverlerinden biri olduğunu biliyorum. Ancak başka tarikatlere cemaatlere yardım yapar mıydı o konuda bilgim yoktur' şeklinde beyanda bulunduğu,
1977 yılında Boğazlıyan Lisesinde öğretmenlik yaptığı, Ülkü Bir Derneğinin kuruculuğunu, 1987-2000 yılları arasında Boğazlıyan'da bulunan Büyük Cami Derneğinde yöneticilik yaptığı, caminin yapılması için 1989 yılında ilçe müftüsüyle birlikte Almanya'da ve Belçika'da yardım topladığı, ilçede bulunan Kızılay, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Yüksek Öğretim Derneği gibi derneklerde görev aldığı, aynı zamanda babadan kalan un fabrikasını 35 yıldır işlettiği, Boğazlıyan Ticaret Borsası yöneticiliği yaptığı anlaşılan sanığın ise; diğer dini cemaatler gibi Fetullah ... cemaatiyle de bağının bulunduğunu, ancak cemaatin temsilciliğini ve ilçe imamlığı yapmadığını, Bank Asya'ya herhangi bir şekilde para yatırmadığını, bu bankada kredi kartının bulunduğunu, ilçede bulunan diğer cemaatler Süleymancılar, Menzilciler ve Fetullah ... cemaatine zekat karşılığı olarak talep edilen yardımı un ve buğday olarak verdiğini, Fetullah ...'e bağlı Bayram Öğrenci Yurduna yardım istenmesi üzerine yardımda bulunduğunu, tüm cemaatler çağırdıklarında katıldığı gibi özel günlerde 2011-2012 yılına davetlerine gittiğini, 2014 yılı mart ayından sonra hiç bir irtibatının olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm İşlemek İçin Örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin 'suç işlemek amacı' olması aranır (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
TCK’nın 220. Maddesinin 7. Fıkrasında örgüte yardım fiiline yer verilmiş, 'Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.' şeklinde düzenlenmiş, madde gerekçesinde ise; 'örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.' denilmiştir. 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden farklı olarak örgüte yardım fiili örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilmiş, bağımsız bir şekilde yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 10.07.2018 tarihli ve 2017/2498 Esas, 2018/2388 sayılı kararında; 'Sanığın açık ikrarında kabul ettiği eylemlerin, aksi kanıtlanmayan savunma içeriğine, nitelik, mahiyet ve gerçekleştirdiği tarihlere nazaran, sanığın örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi ve örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmamakta ise de ...' denilerek, sanığın örgütün talimatı üzerine Bank Asya'ya para yatırması veya yardım etmesinin terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağının kabul edildiği görülmüştür.
Dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir şekilde kod adı kullanmak, örgüte ait haberleşme yöntemlerini kullanmak gibi eylemleri bulunmayan, Boğazlıyan ilçesi esnaf mütevelli heyetinde bulunduğu, himmet, burs topladığı ve cemaate ait etüt merkezinde kısa süreli ders verdiği anlaşılan sanığın, örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermeyen eylemleri nedeniyle örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmamakta ise de, eylemlerinin terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğu" görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 28.12.2022, 39839-10103 sayı ve oy çokluğu ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu mu yoksa silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Yozgat ili, Boğazlıyan ilçesindeki yapılanmasına yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda sanık hakkında soruşturma başlatıldığı,
Boğazlıyan İlçe Emniyet Müdürlüğünün 22.11.2016 yazısı ile gönderilen Bank Asya hesap hareketleri dökümüne göre, sanığın Bank Asya'da kredi kartı hesabı bulunduğu ve bu kapsamda ödemelerin olduğu,
Yozgat İl Emniyet Müdürlüğünün 29.05.2017 tarihli yazısı ve ekindeki evraka göre, sanığın Karizma Özel Eğitim Yay. Tur. San. Tic. A.Ş. isimli şirkette 2008 yılının Temmuz ve Eylül ayları arasında SGK kaydının bulunduğu,
Temyiz aşamasında dosyaya UYAP sistemi üzerinden Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığının 06.08.2020 tarihli yazısı ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan ... Karakoç'un etkin pişmanlık kapsamında verdiği ifade ve yaptığı teşhislerle hakkında düzenlenen iddianamenin, ayrıca sanığın el konulan cep telefonundan elde edilen ses kayıtlarını içerir 08.07.2019 tarihli İmaj İnceleme Raporunun gönderildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ... Boğazlıyan Cumhuriyet Başsavcılığında müdafii huzurunda şüpheli olarak alınan ifadesinde; 2006 yılında Boğazlıyan ilçesindeki Maltepe Dershanesine biyoloji öğretmeni olarak geldiğini, burada 2015 eğitim öğretim yılı bitene kadar çalıştığını, bu süreçte birçok örgüt elemanıyla tanıştığını, Vera Yurdunda ya da sohbete katılanların evlerinde sohbetler yapıldığını, bu sohbetlerin genelde haftada bir defa ve yoğunluklu olarak perşembe günleri akşam vakitlerinde olduğunu, 4 ila 12 kişinin katıldığı sohbetlerde her gruptan seçilen bir kişinin sohbetleri yaptığını, ancak bu sohbetlerin tamamını organize eden kişinin 2015 yılındaki Boğazlıyan ilçe örgüt abisi olan ... olduğunu, genel olarak hemen her şeyi ilçe abilerinin organize ettiğini, bu ilçe abilerinin Yozgat merkezle bağlantıları kurduklarını, yapılacak şeyleri söylediklerini, himmet ve burs topladıklarını, bu toplantılara..., sanık ...,.... isimli şahıs ve ....'nun 17-25 Aralık'tan sonra geldiklerini, adı geçenlerin üst düzey olduklarını, ilçe genelindeki esnaflardan örgütün içinde bulunduğunu bildiği şahısların E.... sanık ..., ... olduğunu, bu kişilerin hem 17-25 Aralık öncesinde ve sonrasında evlerde ve yurtlarda yapılan toplantılara geldiklerini hem de himmet toplanmasında önemli rol oynadıklarını ve mütevelli olduklarını,
Mahkemede; 2006-2015 yılları arasında Boğazlıyan Maltepe Dershanesinde çalıştığını, çalıştığı dönemde Vera Yurduna gidip öğrencilerle ilgilendiklerini, burada toplantılar yapıldığını bildiğini, sanığın da 17-25 Aralık sürecinden önce ve sonra çok sık olmalakla birlikte yurtta düzenlenen toplantılara ve mütevelli toplantılarına geldiğini, bu mütevelli toplantılarında cemaatin kurumları ve öğrenciler için neler yapılabileceği ve nasıl yardımda bulunulabileceği hususlarının konuşulduğunu, bunları çevrede konuşulduğu için bildiğini, toplantılara katılmadığını, söz konusu toplantıların 17-25 Aralık sürecinden önce her hafta yapıldığını, bu dönemde sanığı ayda bir ancak gördüğünü, sonrasında toplantıların daha seyrek yapılmaya başlandığını, hangi aralıklarla yapıldığını bilmediğini, Boğazlıyan'dan 2016 yılında ayrıldığını, sanığı da 2016 yılının başlarında yurtta görmüş olabileceğini, net olarak bir tarih hatırlamadığını, evlerde de toplantı yapıldığını duyduğunu ancak sanıkla ilgili böyle bir bilgisinin olmadığını,
Tanık ... Boğazlıyan Cumhuriyet Başsavcılığında müdafii huzurunda şüpheli olarak alınan ifadesinde; 2004 yılında Boğazlıyan'da esnaf olan .... vasıtasıyla örgütle tanıştığını,.....'nın kendisini cemaatin sohbetlerine davet ettiğini, bu dönemde cemaatin terör örgütü olarak kabul edilmediğini, 17-25 Aralık 2013 tarihinden sonra sohbetlere gitmediğini, belli bir müddet sohbetlere katıldıktan sonra mütevelli heyetine alındığını kendisine ... ....., sanık ... ve .... isimli şahısların söylediğini, zaten bu kişilerin o dönemde mütevelli heyetinde olduklarını, 2004 yılından 17-25 Aralık 2013'e kadar mütevelli heyetinde yer aldığını, ancak bu zaman zarfında 5-6 yıl hiç gitmediği dönemlerin olduğunu, örgüt içerisinde herhangi bir pozisyonunun bulunmadığını, 17-25 Aralık 2013 tarihinden önce esnaf mütevelli heyetinde sanık ...'in de bulunduğunu, bu tarihten sonra hiç katılmadığı mütevelli heyeti toplantılarına sanık ...'in devam ettiğini duyduğunu, kurban derisi ve buğday toplama işini sanık ...,.... ve ....'nin organize ettiğini, mütevelli toplantılarında genellikle yurdun ve dersanenin ekonomik sıkıntılarının konuşulduğunu, himmet toplantısının mütevelli heyetinde senede bir defa yapıldığını, mütevelli toplantılarının salı günleri olduğunu, bu toplantılarda dini sohbetler yapılmadığını, dini sohbetleri N.S.'nin verdiğini,
Mahkemede; 17-25 Aralık sürecinden önce 3-5 yıl kadar cemaat sohbetlerine katıldığını, mütevelli pozisyonunda bulunduğunu, cuma günleri her esnafın katılabildiği esnaf sohbeti, salı günleri ise mütevelli sohbetlerinin olduğunu, esnaf sohbetlerinin genelde erkek öğrenci yurdunda, mütevelli toplantılarının ise mütevelli olan kişilerin evlerinde sırayla yapıldığını, sohbetlere gittiği dönemde sanığı da mütevelli heyetinde sürekli olarak gördüğünü, mütevelli toplantılarında cemaat kurumlarının sorunlarının ve ihtiyaçlarının konuşulduğunu, himmet toplantısının senede bir kez yapıldığını ve ilden gelen bir kişinin sohbet yapmasından sonra katılan herkesten ne kadar yardımda bulunabileceğinin sorulduğunu, sanığın da bu toplantılara katıldığını ve vaatte bulunduğunu ancak verip vermediğini bilmediğini, kendisi 17-25 Aralık sürecinden sonra ayrıldığı için sanığın devam edip etmediğini bilmediğini,
Tanık ...'un kollukta düzenlenen bilgi alma tutanağında; 2011 ila 2014 yılları arasında gazete dağıtıcısı olarak Zaman Gazetesi Boğazlıyan Şubesinde işe başladığını, işe girerken .... ile görüştüğünü, gazetenin temsilcisi yani yöneticisinin .... olduğunu, sanık ..., ..., ....'nin de ....'nın yanında bulunduklarını ancak bunların pozisyonlarının ne olduğunu bilmediğini, bildiği kadarıyla sanığın hâlen yapılanma içinde devam edenlerden olduğunu ancak ne yaptıklarını bilmediğini,
Mahkemede; 2009 yılından 2014 yılı Eylül veya Ekim ayına kadar Karizma isimli şirkette çalıştığını ve gazete dağıtıcılığı yaptığını, dağıtıma başladığı tarihten işi bırakana kadar sanığın Zaman Gazetesine abone olduğunu, kendisinin gazeteyi un fabrikasına götürüp bıraktığını, ödemeyi de sanıktan aldığını, çalıştığı dönem içerisinde bazen Vera Yurdunda yapılan sohbetlere çağrıldığını, dini sohbetleri dersane müdürü ve yurt müdürünün yaptığını, çalıştığı süre içerisinde sanığı da 3-4 kez gördüğünü, sohbetlerin 17-25 Aralık sürecinden önce yapıldığını, bu tarihten sonra ise yapılmadığını, özel dini gün ve gecelerde sohbetlere çağrıldığını, diğer sohbetlere de çağrıldığının olduğunu ve her iki grup sohbette de sanığı gördüğünü, kendisi daha fazla sayıda sohbete katıldığı hâlde sanığı bu sohbetlerden yalnızca üç ya da dördünde gördüğünü hatırladığını, sanığın E.K. ile arkadaş olduğunu, birlikte gezdiklerini, "Örgüt olarak devam ediyor." diye bir beyanda bulunduğunu hatırlamadığını,
Tanık ... kollukta düzenlenen bilgi alma tutanağında; 2014 yılından 2015 yılı Eylül ayına kadar Vera Öğrenci Yurdunda çalıştığını, bu süreçte bazen de Zaman Gazetesi dağıtımı yaptığını, 2015 yılının sonuna doğru sanığın da gazete dağıttığı kişilerden olduğunu, akşam işi bitince yurttan ayrıldığını, sanık ve ..... isimli şahısların yurda gelip kendi aralarında toplandıklarını,
Mahkemede; 2014 yılından 2015 yılının Eylül ayına kadar Vera Öğrenci Yurdunda temizlikçi olarak çalıştığını, bu sırada 5-6 ay hem yurtta çalışıp hem de müdürün talimatıyla gazete dağıtımı yaptığını, sanığın abonelerden olduğunu, düzenli olarak olmasa da gazeteleri sanığa ulaştırdığını, yurtta toplantı yapıldığını görmediğini, dolayısıyla sanığın da katılıp katılmadığını bilmediğini,
Tanık ... kollukta düzenlenen bilgi alma tutanağında; 2009 yılı ile 2015 yılı Haziran ayı arasında Vera Yurdunda aşçı olarak çalıştığını, 17-25 Aralık 2013'ten sonra sanığın da yurda gelip gidenler arasında olduğunu, gelenlerin yemek yedikten sonra telefonları kapatıp müdür odasına geçtiklerini, kendisini içeri almadıkları için ne yaptıklarını bilmediğini, 17/25 Aralık'tan kısa bir süre sonra yurtta toplantı yapmayı bitirdiklerini ve toplantıları evlerde yapmaya başladıklarını, burada sohbet yapanların ..... olduğunu, bu şahısların toplantı grupları oluşturduklarını ve bu gruplardan kimin evine gidilecekse o eve gidip toplantıyı yaptıklarını,
Mahkemede; 2009 yılından 2015 yılı Haziran veya Temmuz ayına kadar Vera Yurdunda aşçı olarak çalıştığını, sanığı tanıdığını, sanığın 17-25 Aralık sürecinden önce birkaç kez yurda deri getirdiğini, bu derilerin yurt yönetimince toplanıp satıldığını, yine 17-25 Aralık sürecinden önce sanığın birkaç kez sohbetlere geldiğini hatırladığını, kendisinin akşam işi bittiğinden yurttan ayrıldığını, bu sohbetlerin özel gün ve gecelerde yapılanlar mı yoksa başka sohbetler mi olduğu yönünde bir bilgisinin olmadığını, 06.08.2016 tarihli emniyet ifadesini okumadığını, sanığın cemaatin çeşitli meslek grupları ile ilgili çalışmaları bilebileceği şeklinde bir beyanda bulunmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde özetle; 1977 yılında Boğazlıyan Lisesinde öğretmen olarak görev yaptığını, Boğazlıyan'da bulunan Ülkü-Bir Derneğinin kurucularından olduğunu, 2000'li yılların başlarına kadar Boğazlıyan'da bulunan Büyük Camii Derneğinde yöneticilik yaptığını, Boğazlıyan'da bulunan Anadolu Lisesinin yapım aşamasında çeşitli yardımlarda bulunduğunu, ayrıca Kızılay ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinde çeşitli görevler üstlendiğini, Boğazlıyan'daki yüksekokulun açılması sırasında Yüksek Öğretim Derneğinin kurucusu olarak görev yaptığını, 1990'lı yıllarda Fethullah ...'e bağlı olan Bayram Öğrenci Yurdunda bulunan şahısların birkaç defa kendisinden yardım istediklerini, onlara da ufak tefek zekât ve fitre gibi yardımlarda bulunduğunu, sadece onların değil, diğer bazı dini cemaatlerin de her yıl zekâtının karşılığı olarak yardım talep etiklerini, kendisinin de imkânlar doğrultusunda yardımlarda bulunduğunu, bu süreçte diğer dini cemaatlerle olduğu kadar Fethullah ... cemaati ile de bağının bulunduğunu ancak hiçbir zaman bir cemaatin temsilciliğini ya da ilçe imamlığını yapmadığını, Bank Asya'ya para yatırmadığını, sadece uzun vadeli bir alışverişinde kullanmak üzere kredi kartı çıkarttırdığını ve hâlen bu alışverişin taksitini ödediğini, uzun süre sosyal sorumluluk duygusuyla çeşitli dernek ve vakıflara yardımda bulunduğunu, bu süreçte Zaman Gazetesi'ne ve Sızıntı Dergisi'ne abone olmuş olabileceğini, amacının cemaate yardım etmek olmadığını, genelde ısrar edilerek ve emrivaki yapılarak abone olmasının istendiğini, Bayram Öğrenci Yurdunun olduğu dönemlerde yani 1990'lı yılların sonlarında bazı sohbetlere katıldığını, bu sohbetlerde dini konuların konuşulduğunu, kesinlikle Fethullah ...'den bahsedilmediğini ve videolarının izletilmediğini,
Sulh Ceza Hâkimliği sorgusunda özetle; asıl mesleğinin öğretmenlik olduğunu ancak 12 Eylül 1980'den önce evi tarandığı ve sürüldüğü için öğretmenliği bıraktığını, zahirecilik işiyle uğraştığını, aynı zamanda Boğazlıyan Ticaret Borsasında yönetim kurulu üyesi ve genel merkez delegesi olduğunu, adı geçen cemaatle bir bağlantısının bulunmadığını, zaman zaman çağırdıklarında dini sohbetlere katıldığını, çağıran her cemaatin toplantısına gittiğini, söz konusu cemaatin zaman zaman kendisinden yardım ve bağış istediğini, bazen zekât ve fitre gibi yardımlarda bulunduğunu, yapılan ısrarlar nedeniyle Zaman Gazetesi'ne ve Sızıntı Dergisi'ne abonelik yaptırdığını, Bank Asya'dan sekiz on yıl önce aldığı bir kredi kartının bulunduğunu, üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasını kabul etmediğini,
Mahkemede özetle; herhangi bir cemaatin yahut terör örgütünün üyesi olmadığını, ilçede faaliyet gösteren birçok grubun ve tarikatın toplantılarına davet edildiğinde gittiğini, Fetullah ... cemaatinin toplantılarına da özel gün ve gecelerde yaptıkları programlara bu şekilde davet ettiklerinde birkaç kez gitmişliğinin olduğunu, 2010-2011 yıllarından önce Vera Yurdunda yapılan bu tür toplantılara ve programlara katıldığını, Bank Asya'da hesap açtırmadığını, yalnızca kredi kartının bulunduğunu, uzun vade yapma imkânı olduğu ve bazı alışverişlerde avantaj sağladığı için kartı alıp kullandığını, tanık ...'i ilçede esnaf olmasından ötürü tanıdığını, adı geçenin beyanlarının doğru olmadığını, mütevelli nedir onu dahi bilmediğini, söz konusu örgüte herhangi bir yardımda bulunmadığını ve tanığın beyanının aksine toplantılarına da katılmadığını, yalnızca kendisinin anlattığı şekilde toplantılara ve programlara gittiğini, 2011-2012 yıllarından sonra hiçbir davetlerine icabet etmediğini, tanık ...'yı tanımadığını, tanıklar ...'yi ve ...'i tanıdığını, bu tanıkların beyanlarının doğru olmadığını, tanık ...'nin tarihleri yanlış hatırladığını, 2015 ve 2016 yıllarında yurda gitmediğini, zaten 2014'ten sonra öğrenci alınmadığı için yurt kapandı diye bildiğini, tanık ...'un beyanının ne manaya geldiğini bile bilmediğini, Yamaçlı kasabasında açılan bir etüt merkezinde milli manevi değerler konusunda ders vermesi istenince kabul edip bir süre denediğini, ancak birkaç gün sonra yapamayacağımı anlayıp bıraktığını, Karizma isimli şirketteki sigortasından haberdar dahi olmadığını, iddianamede görünce şaşırdığını, bahse konu sigortanın buradaki çalışmasına ilişkin olması gerektiğini, etüt merkezinin bir adının olmadığını, şirketi de bilmediğini, terör örgütüyle uzaktan yakından bir ilgisinin bulunmadığını,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK'nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından sözedebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla, hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında da belirtildiği üzere, TCK'nın 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için,
a) Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde fail, örgütteki konumuna göre üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
d) Örgüt, niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi hâlinde örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir. Terör örgütleri ise ideolojik amaçları olan suç örgütleridir. Terör örgütlerini, suç örgütlerinden ayıran bu ideolojik amaç; 3713 sayılı Kanun'un 1. maddesinde gösterilen Cumhuriyetin Anayasa'da belirtilen niteliklerine karşı olabileceği gibi, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Türk Devleti ve Cumhuriyetin varlığına, Devlet otoritesini zaafa uğratmaya veya yıkmaya ya da ele geçirmeye, Devletin iç ve dış güvenliğine, kamu düzeni veya genel sağlığa ya da temel hak ve hürriyetlere yönelik de olabilmektedir.
3713 sayılı Kanun'un "Terör örgütleri" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.” hükmü ile TCK'nın 314. maddesine atıf yapılmıştır.
Örgütlü suçluluğun özel bir türü olarak öngörülen, TCK'nın "Silahlı Örgüt" başlıklı 314. maddesinde; TCK'nın ikinci kitap dördüncü kısmının dördüncü bölümünde yer alan Devletin güvenliğine karşı suçlar ile beşinci bölümünde yer alan Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla silahlı örgüt kuran, yöneten ve örgüte üye olanların cezalandırılmaları öngörülmüş ve maddenin son fıkrasında; suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümlerin, bu suç açısından aynen uygulanacağı ifade edilmiştir.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü, paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı hâline getiren; siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden; bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyip güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen; bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanıp böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da kendi mensubu olmayanları düşman olarak görüp mensuplarını motive eden; Altın Nesil adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan; bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden; böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan; casusluk faaliyetlerini de bünyesinde barındıran atipik/suigeneris bir terör örgütüdür.
Söz konusu terör örgütü, nihaî amaçlarına ulaşmak gayesiyle öncelikle askeriye, mülkiye, emniyet, yargı ve diğer stratejik öneme sahip kamu kurumlarını ele geçirmek için kendilerine engel olacaklarını düşündüğü bürokrat ve personelin sistem dışına çıkarılmasını sağlayarak örgüt elemanlarını bu makamlara getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm Anayasal kurumlarını ele geçirmeye yönelik nihaî hedefi bulunan FETÖ/PDY, söz konusu ele geçirme süreci tamamlandıktan sonra devlet, toplum ve fertlere dair ne varsa ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek oligarşik özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç hâline gelmek amacıyla hareket etmektedir.
Örgütte sıkı bir disiplin ve eylemli bir işbirliğinin bulunduğu, örgütün kurucusu, yöneticileri ve üyeleri arasında sıkı bir hiyerarşik bağın mevcut olduğu, gizliliğe riayet edildiği, illegal faaliyetleri gizleyebilmek için hiyerarşik yapıya uygun hücre sistemi içinde yapılanarak grup imamları tarafından emir talimat verilmesi ve üyeleri arasında haberleşmenin sağlanması için ByLock gibi haberleşme araçlarının kullanıldığı, görünür yüzüyle gerçek yüzü arasındaki farkın gizlendiği, amaca ulaşabilmek için yeterli eleman, araç ve gerece sahip olduğu, amacının Anayasa'da öngörülen meşru yöntemlerle iktidara gelmek olmayıp örgütün yarattığı kaos ortamı sonucu, demokratik olmayan yöntemlerle cebir şiddet kullanmak suretiyle parlamento, hükûmet ve diğer Anayasal kurumları feshedip iktidarı ele geçirmek olduğu, bu amaçla Emniyet, Jandarma, MİT ve Genelkurmay Başkanlığı gibi kuvvet kullanma yetkisini haiz kurumlara sızan mensupları vasıtasıyla, kendisinden olmayan güvenlik güçlerine, kamu görevlilerine, halka, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Meclis binası gibi simge binalara ve birçok kamu binasına karşı ağır silahlarla saldırıda bulunmak suretiyle amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli öldürme ve yaralama gibi çok sayıda vahim eylem gerçekleştirdiği, anılan örgüt mensupları hakkında 15 Temmuz darbe girişiminden ya da örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen diğer bir kısım eylemlere ilişkin bir kısmı derdest olan ya da mahkemelerce karara bağlanan davalar, bu davalarda dinlenen itirafçı sanıkların savunmaları ve gizli-açık tanık anlatımları, bu davalarda verilen mahkeme ve Yargıtay kararları, örgüt lider ve yöneticilerinin açık kaynaklardaki yazılı ve sözlü açıklamaları gibi olgu ve tespitler dikkate alındığında;
FETÖ/PDY, küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzere kurulan bir maşa olarak; Anayasa'da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik ve ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkıp ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür. Bu örgüt, kuruluşundan 15 Temmuz sürecine kadar örgüt lideri Fetullah ... tarafından belirlenen ideoloji doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek için hareket etmiştir. Gerçekleştirilen eylemlerde kullanılan yöntem, bir kısım örgüt mensuplarının silah kullanma yetkisini haiz resmi kurumlarda görevli olması, örgüt mensuplarının bu silahlar üzerinde tasarrufta bulunma imkânlarının var olması ve örgüt hiyerarşisi doğrultusunda emir verilmesi hâlinde silah kullanmaktan çekinmeyeceklerinin anlaşılması karşısında tasarrufunda bulunan araç, gereç ve ağır harp silahları bakımından 5237 sayılı TCK'nın 314. maddesi kapsamında bir silahlı terör örgütüdür.
Ceza muhakemesinin amacı ise, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanık ...'in, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün finans ayağında bulunan Bank Asya’ya örgüt liderinin talimatları doğrultusunda destek olmak, 17-25 Aralık sürecinden sonra da örgüt sohbetlerine ve mütevelli toplantılarına katılmak, örgütün yayınlarına aboneliğini devam ettirmek, örgütle iltisaklı olan Karizma A.Ş.'de çalışmak suretiyle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de;
Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması, faaliyet yöntemleri ve nihai amacı Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün başlangıçta bir ahlâk ve eğitim hareketi olarak ortaya çıktığı ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılandığı, örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından örgütün gerçek yüzünün yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hâle geldiği, paralel yapı veya terör örgütü olduğuna ilişkin tespitlerin ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin nitelik, içerik ve mahiyeti itibarıyla silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği; dosya kapsamında sanığın Bank Asya hesap hareketleriyle ilgili ayrıntılı hesap dökümünün bulunmadığı, söz konusu hesap hareketlerine ilişkin açıklayıcı ve ayrıntılı bir bilirkişi raporu temin edilmediği görülmekle, hesap açılış tarihinden itibaren tüm hesap hareketleri getirtilip incelendikten ve bu konuda bilirkişi raporu alındıktan sonra savunmasında belirttiği hususları da karşılayacak şekilde örgüt liderinin talimatı doğrultusunda ve bu talimata uygun herhangi bir bankacılık işlemi yapılıp yapılmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, temyiz aşamasında dosyaya gelen başka dosya sanığı ... .... ile adı geçene ait iddianameden tanık sıfatıyla bilgi sahibi oldukları anlaşılan ... ...konulan cep telefonundan elde edilen ses kayıtlarını içerir 08.07.2019 tarihli İmaj İnceleme Raporu ile birlikte tüm deliller CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafisine okunup diyecekleri sorulduktan sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken eksik araştırmayla karar verildiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 20.04.2022 tarihli ve 18940-2144 sayılı onama kararının kaldırılmasına, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince verilen 29.03.2019 tarihli ve 207-220 sayılı hükmün eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 20.04.2022 tarihli ve 18940-2144 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince verilen 29.03.2019 tarihli ve 207-220 sayılı hükmün sanık hakkında eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilerek, Özel Daire onama kararının kaldırılıp Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi nedeniyle, sanık hakkındaki cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve atılı suçtan sanığın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın, CMK'nın 304/2-a maddesi uyarınca, gereği için Yozgat Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.07.2023 tarihli ilk müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 20.09.2023 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy birliğiyle karar verildi.