Logo

Ceza Genel Kurulu2023/134 E. 2023/195 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde, hükmün bozulması için ileri sürdüğü gerekçelerin, 5271 sayılı CMK'nın 294. ve 301. maddeleri uyarınca yeterli bir temyiz nedeni oluşturup oluşturmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sanık müdafinin temyiz dilekçesindeki, "müvekkil lehine olan delillerin irdelenmediği" şeklindeki ifadesinin, CMK'nın 230/1-b maddesine aykırılık iddiası içerdiği ve bu iddianın maddi hukuka ve muhakeme hukukuna aykırılık iddiası olarak kabul edilerek yeterli bir temyiz nedeni oluşturduğu gözetilerek Özel Dairenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

YARGITAY DAİRESİ : 9. Ceza Dairesi

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık ...’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/2, 102/3-d, 43, 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 18 yıl 9 ay hapis; şantaj suçundan ise aynı Kanun'un 107/2. maddesi delaletiyle 107/1, 62, 52/2, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin ... 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.09.2018 tarihli ve 368-436 sayılı nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hüküm yönünden resen istinafa tabi hükümlerin sanık müdafii tarafından da istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesince 10.04.2019 tarih ve 1342-881 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 25.06.2020 tarih ve 7633-2669 sayı ile; "5271 sayılı CMK'nın 294/1. maddesinde yer alan 'Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır' şeklindeki düzenleme de gözetilerek yapılan değerlendirmede, sanık müdafisinin dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi göstermediği anlaşıldığından, vaki temyiz isteminin aynı Kanunun 298. maddesi gereğince reddine," karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.07.2022 tarih ve 40450 sayı ile;

"…Sanık müdafi tarafından 'sanığın olayı soruşturmanın en başından beri samimi bir şekilde anlattığı, ilk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sanığın lehine olan delillerin irdelenmediği' gerekçesiyle usul ve yasaya aykırı Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

Sanık müdafii tarafından verilen dilekçe de temyiz iradesinin beyan edilmiş olduğu, sanığın aşamalarda olayı samimi şekilde anlattığı ve lehine olan delilerin değerlendirilmediğine ilişkin beyanlarının CMK nın 288. maddesine uygun hukuki nedene dayalı temyiz sebebi olduğu gözetilerek, hükme ilişkin olarak CMK'nın 289. maddesinde yer alan Hukuka Kesin Aykırılık nedenleri ile birlikte CMK'nın 288. maddesi kapsamında temyiz incelemesi yapılarak denetlenmesi görüşüyle Yüksek Daire kararının usul ve yasalara aykırı olduğu değerlendirilerek sanık müdafinin temyiz isteminin reddine dair karara itiraz etmek gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.

Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı ile kararına itiraz edilen Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmasına ve bu Daireye ait işlerin Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verilmesi nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 21.12.2022 tarih ve 10980-11811 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU VE KAPSAMI

Sanık ... hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan beraat hükmü kanun yoluna başvurulmaksızın, sanık ... hakkında aynı suçtan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin hükmü ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında nitelikli cinsel saldırı ve şantaj suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karara yönelik sanık müdafiinin 27.05.2019 tarihli dilekçesinin temyiz nedeni içerip içermediğinin belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Sanık hakkında Yerel Mahkemece nitelikli cinsel saldırı ile şantaj suçlarından kurulan ve nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hüküm yönünden resen istinafa tabi mahkûmiyet hükümlerinin sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Özel Dairece sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi göstermediğinden temyiz isteminin reddine karar verildiği,

Sanık müdafiinin, 10.05.2019 tarihinde tebliğ edilen Bölge Adliye Mahkemesi hükmüne yönelik 27.05.2019 tarihli temyiz dilekçesinde;

"Konu: ... 6. Ceza Dairesi'nin 2019/1342 E. Sayılı kovuşturma dosyasında verilen Usul ve esasa aykırı istinaf Mahkemesi kararının duruşmalı olarak incelenmesi ve mevcut kararın bozulması talebidir.

Açıklamalar :

1-... 6. Ceza Dairesi'nin 2019/1342 E. Sayılı dosyasında müvekkil aleyhine verilen karar usul ve esasa aykırı olduğundan mevcut kararın temyiz incelmesi ile bozulmasını talep ediyoruz.

2-Müvekkil olayı soruşturmanın en başından itibaren samimi bir şekilde anlatmıştır. Gerek Yerel Mahkeme gerekse istinaf Mahkemesi tarafından müvekkil lehine olan deliller irdelenmemiştir. Bu nedenle usul ve esasa aykırı İstinaf Mahkemesi kararının temyiz inçelemesi sonucu bozulması gerekmektedir.

Netice Ve Talep : Yukarıda izah edilen nedenler ile re'sen nazara alınacak sair sebeplerden dolayı, usul ve esasa aykırı İstinaf Mahkeme kararının temyiz incelemesinin duruşmalı olarak incelenmesini ve mevcut kararın bozulmasını sayın Mahkemenizden arz ve talep ederiz."

Açıklamalarına yer verildiği anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler

Uyuşmazlık konusunda isabetli bir çözüme ulaşılabilmesi bakımından temyiz başvuru usulü ve başvuru üzerine yapılacak işlemlerin ayrıntılı bir şekilde irdelenmesi gerekmektedir.

1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun "Temyiz istidası ve ihtiva edeceği noktalar" başlığını taşıyan 313. maddesi;

"Temyiz eden taraf hükmün hangi cihetine itiraz ve neden dolayı bozulmasını talep etmekte olduğunu temyiz istidasında veya beyanında veyahut layihasında gösterir.

Temyiz için istinad edilen sebeplerde muhakeme usulüne müteallik hukuki bir kaideye mi yoksa kanuni diğer hükümlere mi, muhalefet etmiş olmasından dolayı itiraz olunduğu gösterilir.

Birinci hâlde kanuna muhalif olan vak’alar izah olunur.",

CMK’nın "Temyiz başvurusunun içeriği" başlığını taşıyan 294. maddesi ise;

"1- Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.

2- Temyiz sebebi, ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir."

Biçiminde düzenlenmiştir.

İstinaf mahkemelerinin Türk yargı sistemine dâhil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucu, istinaf başvurusunda Cumhuriyet savcısı dışındaki diğer kişiler bakımından sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken, temyiz kanun yolunda, CMUK’dan farklı şekilde, resen temyiz tercihinden vazgeçerek, temyiz davasını açan ve sınırlayan temyiz dilekçesinde temyiz edenin, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini, temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu ve temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren ek bir dilekçe vermesini öngörmüştür.

Gerekçeli temyiz dilekçesi, (ek dilekçe, temyiz layihası) temyiz nedenlerinin gösterildiği dilekçedir. Temyiz dilekçesinde ya da daha sonradan verilen ek temyiz dilekçesinde temyiz denetiminin kapsamının belirlenmesi bakımından hangi hukuka aykırılıklara dayanıldığının anlaşılır bir şekilde gösterilmesi gerekir. CMK'nın 298. maddesi uyarınca temyiz dilekçesinin, örneğin; "Hükmü temyiz ediyorum.", "Resen dikkate alınacak nedenlerle temyiz ediyorum", "Hükmün bozulmasını istiyorum", "Hüküm usul ve kanuna aykırıdır." şeklindeki dilekçelerde olduğu gibi herhangi bir temyiz sebebi içermemesi durumunda tıpkı başvurunun süresi içinde yapılmaması, hükmün temyiz edilemez olması ya da temyiz edenin buna hakkının bulunmaması hâllerinde olduğu gibi usulüne uygun açılmış bir temyiz davasından bahsedilemeyeceğinden temyiz isteminin reddi gerekir.

CMUK’un "Temyiz sebebi" başlığını taşıyan 307. maddesi; "Temyiz ancak hükmün kanuna muhalif olması sebebine müstenit olur. Hukuki bir kaidenin tatbik edilmemesi yahut yanlış tatbik edilmesi kanuna muhalefettir." düzenlemesini içermektedir.

CMK'nın 288. maddesinde ise temyiz nedenleri;

"1- Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır.

2- Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır." şeklinde belirtilmiş, maddenin Hükûmet Tasarısı'ndaki gerekçesinde de;

"Madde, 1412 sayılı Kanun'dan ayrılarak 'kanuna aykırılık' yerine daha geniş anlamlı ve amaca uygun olan 'hukuka aykırılık' sözcüklerine yer vermiştir.

Yargılamanın konusunu oluşturan cezai uyuşmazlık çözüldükten ve maddi gerçeğe ulaşıldıktan sonra ilgili hukuk kuralının eksik veya yanlış uygulanması veya hiç uygulanmaması hukuka aykırılığı oluşturur.

Hukuk kuralı deyimi, temel hukuk ilkelerini, yazılı olan veya olmayan hukuk kurallarını, yargılama hukukuna ilişkin kurallarla maddi hukuka ilişkin kuralların tümünü kapsar.

Temyiz başvurusunun, hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayandırılması gerekir. Delillerin yanlış değerlendirilmesi, kuralların yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin saptanmasını etkilediğinde elbetteki hukuka aykırılık oluşturur." açıklamalarına yer verilmiştir.

CMUK’da temyiz sebebi kanuna aykırılık olarak belirlenirken, CMK’da hukuka aykırılık olarak belirlenmiştir. Ancak her iki Kanun’a bakıldığında bu iki farklı kavramın aynı şekilde anlaşılmasının istendiği sonucuna varılmaktadır. Zira her iki Kanun'un ilgili hükümlerinde bu kavramlar, bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması şeklinde tanımlanmış olup öğretide de geçmişten bu yana kanuna aykırılık kavramı geniş yorumlanmış ve bu ifadenin yazılı hukukla sınırlı anlaşılmaması gerektiği, bu nedenle yazılı hukuka ek olarak; içtihada aykırılık, tecrübe ve mantık kurallarına aykırılık, öğretiye aykırılık, maruf ve meşhur olan şahsi bilgilerdeki hataların da kanuna aykırılık kapsamında denetlenebileceği, ayrıca uluslararası hukuka ve evrensel hukuki değerlere aykırılığın da temyiz nedeni olarak ileri sürülebileceği ifade edilmiştir.

Temyiz nedenleri bakımından iki Kanun arasındaki esas farklılık, CMK’nın temyiz başvurusunun içeriği başlıklı 294. maddesinden kaynaklanmaktadır. CMUK'nın 313. maddesi ile CMK'nın 294. maddesinin ilk fıkraları temyiz sebeplerinin gösterilmesi hususuna ilişkindir ve arada ciddi bir fark yoktur. Oysa her iki maddenin ikinci fıkraları birbirinden tamamen farklıdır. CMK'nın 294. maddesinin ikinci fıkrasında temyiz sebebinin ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabileceği açıkça belirlenmiştir.

Fiilin sanık tarafından işlenip işlenmediği maddi sorunu oluştururken sanık tarafından gerçekleştirilmiş fiilin suç oluşturup oluşturmadığı, suç oluşturduğu kabul edilen fiile hangi cezanın verilmesi gerektiği, delillerin nasıl değerlendirildiği, nasıl yargılama yapıldığı, gerekçenin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, hükmün doğru oluşturulup oluşturulmadığı gibi hususlar ise hukuki soruna ilişkindir. Sübut da denilen maddi mesele, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinin sözlülük ve doğrudan doğruyalık ilkelerini uygulayarak eylemi öğrenmesidir. Hukuki mesele ise olayın hukuk karşısındaki durumunu tespit etmek anlamına gelir.

Temyiz nedeni olan hukuka aykırılık, hâkimin olaya en uygun normu bulamaması veya bulsa da yanlış değerlendirip uygulama yapmasıdır. Hukuka aykırılığa yol açan norm muhakeme hukukuna ilişkin olabileceği gibi (Örneğin, tanıklıktan çekinme hakkı bulunan tanığa bu hakkının hatırlatılmaması, karar oturumunda hazır olan sanığa son söz hakkı verildikten sonra katılana da diyeceklerinin sorulması) maddi hukuk kapsamında kalabilir. (Örneğin, sanığın eylemi suç teşkil etmediği hâlde mahkûmiyet hükmü kurulması, suçun niteliğinin hatalı belirlenmesi, eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi) Maddi hukuk normunun ihlali hâlinde temyiz edenin sıfatı da dikkate alınarak kararın bozulması gerekmekte ise de muhakeme hukukuna ilişkin ihlâllerde, ihlâlin hükmü etkileyip etkilemediği gözetilmelidir.

Bu kapsamda muhakeme hukukuna aykırılık iddiasının temyiz nedeni olarak açıkça ileri sürülmesi gerekmektedir. Muhakeme hukukuna aykırılık iddiasına dayanan temyiz taleplerinde Yargıtay hem muhakeme normunun doğru uygulanıp uygulanmadığını hem de ilk derece veya bölge adliye mahkemelerince muhakeme normunun uygulandığı olayın doğru tespit edilip edilmediğini denetleyecektir. Temyiz dilekçesinde muhakeme hukukuna aykırılık iddiasının temyiz sebebi olarak gösterilmemesi ya da gösterilmekle birlikte hükme etki edecek nitelikte olmadığının anlaşılması durumunda usul hükümlerine uygunluk bakımından sadece CMK'nın 289. maddesi kapsamında hukuka kesin aykırılık hâlleriyle sınırlı bir temyiz incelemesi yapılacak, inceleme sırasında tespit edilen ancak hükmü etkilemeyen muhakeme hukukuna aykırılıklar Yargıtay tarafından bozma nedeni yapılmayacak bu aykırılıklara, kararda işaret edilmekle yetinilecektir.

Temyiz nedeninin, maddi hukuka aykırılık iddiasına dayanması hâlinde ise maddi hukuka aykırılık nedeniyle hükmün temyiz edilmesi yeterli olup cezaî yaptırımların kişiler üzerindeki telafisi mümkün olmayan ağır sonuçları da gözetilerek somut olayda adaleti gerçekleştirme ve doğru bir hüküm oluşturma ile yükümlü olan Yargıtayca dosyaya yansıyan tüm maddi hukuka aykırılıklar tespit edilip temyiz edenin sıfatı da dikkate alınmak suretiyle bozma nedeni yapılması gerekecektir.

Nitekim, CMK'nın 301. maddesinin Hükûmet Tasarısı'ndaki gerekçesinde; "Yargıtay, yalnız temyiz dilekçesi veya beyanında maddi hukuk kurallarına aykırılık nedeniyle ileri sürülen hususlarla, temyiz istemi yargılama hukukuna ilişkin kuralların uygulanmaması veya eksik veya yanlış uygulanmasından dolayı yapılmışsa bu olgular hakkında inceleme yapar." açıklamalarına yer verilerek temyiz sebebinin hangi hukuka aykırılık iddiasına dayandırıldığının gösterilmesi; muhakeme hukukuna aykırılık iddiasına ilişkin temyiz taleplerinde hiç uygulanmayan, eksik veya yanlış uygulanan usul kuralları ile buna dayanan maddi olguların ileri sürülmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Temyiz kanun yoluna başvuranın, hükmün hangi noktalardan incelenmesini istediğini bildirmesi, diğer bir anlatımla hükmün hangi noktalardan hukuka aykırı olduğunu göstermesi zorunluluğu ile Yargıtayın temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile sınırlı olarak inceleme yapmasına ilişkin hükümler, temyiz incelemesinin sınırlandırılması/temyiz incelemesinin kapsamının belirlenmesi amacına yöneliktir.

Temyiz başvurusunda yer verilen ibarelerin bir temyiz nedeni kabul edilip edilmeyeceği bir yorum meselesidir. Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetlerin kanunla sınırlanması mümkün ise de kanunlarla getirilen düzenlemelerin bir temel hak ve özgürlük olan mahkemeye erişim hakkını daraltıcı şekilde yorumlanamayacağı, kanuni düzenlemeler yorumlanırken Anayasa ve uluslararası sözleşmeler gibi üst normların da gözetilmesi gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Aksinin kabulü, Anayasa'mızın temel hak ve hürriyetler arasında yer verdiği "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde yer bulan adil yargılanma hakkının ihlaline yol açabilecektir. Ceza muhakemesine hâkim olan resen araştırma ilkesi uyarınca istisnaları dar yorumlayıp temel hak ve özgürlükleri yorum yoluyla daraltmamak sistematik ve amaçsal yorum tarzına da uygundur. Bununla birlikte, yukarıda da ifade edildiği üzere, temyiz incelemesinin kapsamının belirlenmesi bakımından dilekçede, kararın bozulması için hangi hukuka aykırılıklara dayanıldığının anlaşılır bir biçimde gösterilmesi gerektiği hususu gözden uzak tutulmamalıdır.

Öğretide de muhakeme hukukuna ve maddi hukuka ilişkin temyiz sebeplerinin ileri sürülmesi bakımından;

"Maddi hukuk normlarına ilişkin temyiz başvurularında sebep gösterilmesi zorunluluğunun Yargıtay incelemesinde önemli bir sınırlama içermediği, muhakeme hukukuna aykırılık nedeniyle hüküm temyiz ediliyorsa hükmü temyiz edenin, bu aykırılığa temel oluşturan maddi olguları göstermek zorunda iken maddi hukuka aykırılıkta, maddi hukuka aykırılıktan dolayı hükmün temyiz edildiğinin belirtilmesinin yeterli olduğu, Yargıtayın maddi hukuk normlarının tümünü göz önünde tutup inceleme yapması gerektiği" (Serap Keskin Kiziroğlu, Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda Temyiz Yasa Yoluna İlişkin Değişikliklere Bakış, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Kasım-Aralık, 2017, s. 182 vd.),

"5271 sayılı CMK'nın 288. maddesi uyarınca temyiz sebebi olarak belirtilenler dışında kalan muhakeme hukukuna ilişkin diğer hukuka aykırılıklar bakımından Yargıtayın karar vermesine olanak bulunmadığı, buna karşılık, kararın hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği yönünde bir irade ortaya konulduğu sürece incelemenin maddi hukuka ilişkin tüm hukuka aykırılıklar yönünden yapılabileceği, bu bağlamda, Yargıtayın olayda meşru savunma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yapılan bir temyiz istemi karşısında bu istemi yerinde bulmasa bile haksız tahrikin koşullarının gerçekleştiği ve bu nedenle de cezanın indirilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozabileceği" (... Ruhan Erdem, Cihan Kavlak, Ceza Muhakemesinde Temyiz İncelemesinin Kapsamı ve Sınırları, Yargıtay Dergisi, Ekim, 2018, Sayı. 4, s. 1434 ve 1472.),

"Muhakeme hukukuna ilişkin aykırılıklardan farklı olarak, maddi hukuka ilişkin denetimin, hükmün tüm yönleriyle incelenmesini gerektirdiği, maddi hukukun yanlış uygulandığına ilişkin genel bir ifade içeren temyiz dilekçesinde açıkça ileri sürülmemiş olsa dahi, dosyaya yansıyan delillere göre suçun unsurlarının oluşmaması, sanığın suçu işlediğinin sabit olmaması, suçun vasfının yanlış belirlenmesi, suçun nitelikli hâllerinde yapılan hata sonucu cezanın yanlış belirlenmesi veya teşebbüs, iştirak, içtima, haksız tahrik ve şahsi cezasızlık sebepleri gibi maddi hukuka ilişkin hükümlerin yanlış uygulanması sonucu sanığın ceza alması veya almaması ya da hak ettiğinden az veya çok ceza alması durumlarında Yargıtayın bu hukuka aykırılığı bozma nedeni yapabileceği" (Ekrem Çetintürk, Ceza Muhakemesinde Temyiz Kanun Yolunda Maddi (Fiili) Sorunun İncelenmesi, Terazi Hukuk Dergisi, Mart 2019, s. 466-489.).

Şeklinde görüşler ileri sürülmüştür.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Yerel Mahkemece, sanığın nitelikli cinsel saldırı ve şantaj suçlarından mahkûmiyetine ilişkin nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hüküm yönünden resen istinafa tabi hükümlerin sanık müdafii tarafından da istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince esastan ret kararı verildiği, bu kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece sanık müdafiinin temyiz isteminin, dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi göstermemesi nedeniyle reddedildiği, sanık müdafiinin 27.05.2019 tarihli temyiz dilekçesinde; "…Müvekkil olayı soruşturmanın en başından itibaren samimi bir şekilde anlatmıştır. Gerek Yerel Mahkeme gerekse istinaf Mahkemesi tarafından müvekkil lehine olan deliller irdelenmemiştir. Bu nedenle usul ve esasa aykırı İstinaf Mahkemesi kararının temyiz incelemesi sonucu bozulması gerekmektedir." şeklindeki ifadelerle, sanığın söz konusu eylemleri işlediğine dair delillerin neler olduğunun açıkça gösterilmediğine ve CMK'nın 230/1-b maddesine aykırı davranıldığına yönelen iddiaların, CMK'nın 294 ve 301. maddelerinde yer alan hükümler de gözetildiğinde, maddi hukuka aykırılık ve muhakeme hukukuna aykırılık iddiasının varlığı bakımından yeterli bir temyiz nedeni olarak değerlendirilmesi gerektiği; bu bakımdan sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde bir temyiz nedeninin bulunduğu, dolayısıyla Özel Dairece, sanık müdafiinin temyiz isteminin reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 25.06.2020 tarihli ve 7633-2669 sayılı temyiz isteminin reddi kararının KALDIRILMASINA,

3- Dosyanın, sanık müdafiince yapılan temyiz başvurusunun incelenmesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

...