Logo

Ceza Genel Kurulu2023/180 E. 2023/535 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın, mülkiyeti Hacı Hüseyin Ağa Vakfına ait taşınmaz üzerindeki kiracılık hakkının devri işlemlerinde görevi kötüye kullanıp kullanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın Aile Destek Merkezi'nin kurulması için acil bir ihtiyaç doğrultusunda ve mevcut kiracılık hakkı sahibine ödeme yaparak taşınmazı devralmasının, işin aciliyeti ve zaman kısıtı gözetilerek görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarını oluşturmadığı değerlendirilerek beraat kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

YARGITAY DAİRESİ : Ceza Genel Kurulu

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 11-74

I. HUKUKİ SÜREÇ

Sanık ...'ın görevi kötüye kullanma suçundan beraatine ilişkin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 21.12.2022 tarihli ve 11-74 sayılı hükmün, katılan vekili ve Yargıtay Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma istemli 27.03.2023 tarihli ve 33340 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Katılan vekili ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı sanığa atılı suçun unsurlarının oluştuğu gerekçesiyle temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.

III. İNCELEME KONUSU

Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen beraat hükmünün isabetli olup olmadığına ilişkin temyiz incelemesi yapılacaktır.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığınca 26.09.2016 tarih ve 271 sayı ile sanık ... hakkında ön inceleme yapılması hususunda izin verildiği, İçişleri Bakanlığınca 02.12.2016 tarih ve 2016/615 sayı ile soruşturma izni verildiği, karara sanık tarafından itiraz edilmesi üzerine Danıştay 1. Dairesince 12.09.2018 tarih ve 1539-1381 sayı ile itirazın reddedildiği,

Hacı Hüseyin Ağa Vakfı mütevellisi ... ile ... arasında imzalanan 20.08.2008 tarihli protokol ile Vakfa ait Siirt ili, Kooperatif Mahallesi, 32 ada 7 parsel numaralı taşınmaz üzerine market yapılması ve işletilmesi amacıyla kiraya verildiği, kiracının taşınmaz üzerinde yapacağı marketi Vakfa terk ve devredeceği, protokolün 31.12.2011 tarihinde sona ereceği, kira bedelinin 2009 yılı için 7.000 TL, 2010 yılı için 8.000 TL ve 2011 yılı için 9.000 TL olarak belirlendiği, 01.01.2012-31.12.2012 tarihleri arasında ise kira bedelinde günün emsal ve rayicinin uygulanacağı ve yeniden sözleşme yapılacağı, kiracının yapacağı market binasını Vakıftan habersiz devredemeyeceği ve kiralayamayacağının belirtildiği,

Tanık... vekili tanık ... ve tanık... tarafından Hacı Hüseyin Ağa Vakfına verilen 03.10.2011 tarihli dilekçelere göre; tanık...'in Vakfa ait taşınmazda bulunan marketin kiracılık hakkını tanık...'dan devralmak istediği, tanık ... de söz konusu yerdeki kiracılık hakkını tanık...'e devretmek istediği belirtilerek gerekli devir işlemlerinin yapılmasının talep edildiği,

Tanık... tarafından soruşturma aşamasında ibraz edilen kira kontratına göre; dava konusu yerin Hacı Hüseyin Ağa Vakfı tarafından 03.10.2011-05.04.2013 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde tanık...'e kiraya verildiği, sözleşmede kiraya veren olarak Vakıf mütevellisi..., kiracı olarak tanık..., kefil olarak da tanık ...'in isim ve imzalarının yer aldığı, söz konusu kira sözleşmesinde, suça konu taşınmazın tarafların talepleri üzerine devredilmesi nedeniyle sözleşmenin bir sefere mahsus 1,5 yıllık olarak yapıldığı, müteakip yıllarda yıllık sözleşme yapılacağının belirtildiği, ekinde de söz konusu Vakfın kiraya verilecek taşınmazlar için kira ve kullanım şartnamesinin olduğu, kira kontratını imzalayan aynı şahıslarca imzalandığı, vakıf mütevellisi...'ın 22.09.2017 tarihinde vefat etmesi nedeniyle ibraz edilen sözleşmeye karşı beyanının alınamadığı,

Hacı Hüseyin Ağa Vakfınca soruşturma aşamasında mülkiye müfettişliğine yazılan 20.05.2016 tarihli yazıya göre; Vakıf ile ... arasında yapılan kira kontratının 31.12.2011 tarihinde sona erdiği, anılan şahsın işleri iyi gitmediğinden 01.09.2011 tarihinde il dışına kaçtığı, Vakıf ile tanık... arasında bir kira sözleşmesinin düzenlenmediği ve onun tarafından Vakfa ödenen bir kira bedeli olmadığı, söz konusu taşınmazın 01.01.2013 tarihinde Siirt Valiliğine kiralandığı, bir yıllık kira bedeli olan 18.000 TL’nin Vakfın hesabına yatırıldığı,

Hacı Hüseyin Ağa Vakfına yazılan tarihsiz yazıya göre; Vakfa ait suça konu taşınmazın kiracılık hakkının tanık...'den devralınarak Siirt Valiliğine devredilmesi için gereğinin yapılmasının sanık ... tarafından istendiği,

Hacı Hüseyin Ağa Vakfına yazılan tarihsiz yazıya göre; Vakfa ait suça konu taşınmazın üzerindeki iş yerinin kiracılık hakkını Siirt Valiliğine devretmek istediği hususu tanık... tarafından talep edildiği,

Siirt SYDV Mütevelli Heyetinin 21.11.2012 tarihli ve 8 sayılı kararı ile Aile Destek Merkezi (ADEM) için Mega Market'in kiralanmasının uygun olacağına karar verildiği,

Hacı Hüseyin Ağa Vakfı adına... ile Siirt SYDV adına sanık ... arasında düzenlenen 01.01.2013 tarihli protokol ve kira sözleşmesine göre; söz konusu taşınmazın 01.01.2013 tarihinden geçerli olmak üzere Siirt SYDV'ye 10 yıllığına kiralandığı, 2013 yılı için yıllık kira bedelinin 18.000 TL olarak belirlendiği, diğer yıllar için ise yıllık TEFE-TÜFE artış miktarları oranında kira artışı yapılacağının kararlaştırıldığı,

Tanık... tarafından Siirt Valiliğine yazılan 17.04.2013 havale tarihli dilekçeye göre; suça konu taşınmaz ve bu yerde bulunan binanın kiracılık hakkının tarafına ait olduğu, binanın tanık... tarafından 310.000 TL'ye yapıldığı, tanık...'dan kiracılık hakkını bu bedel karşılığında devralması nedeniyle kiracılık hakkını binanın maliyeti olan anılan miktar karşılığında Valilik Makamına devretmeyi kabul ettiği,

Siirt SYDV Başkanı sıfatıyla sanık ile tanık... arasında imzalanan 17.04.2013 tarihli protokol ile SYDV tarafından kiralanan arsanın üzerindeki binanın mevcut kiracısı olan tanık... tarafından yapılmış olması nedeniyle, bu kişiye kiracılık hakkını devretmesi karşılığında 310.000 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığı,

SİSKAV tarafından SİSKAV Başkanlığına sanığın oluruyla gönderilen 17.04.2013 tarihli ve 136 sayılı yazı ile; SİSKAV tarafından hayata geçirilecek olan ADEM projesi ve benzeri projelerle ilgili olarak yapılacak tüm harcamaların SİSKAV tarafından karşılanması kapsamında, ADEM projesi ile ilgili taraflarca imzalanan protokole dayanılarak ADEM yer kirası bedeli olarak 260.000 TL'nin protokolde adı geçen hak sahibi tanık...'in hesabına aktarılmasının istendiği ve bu yazıya istinaden SİSKAV tarafından sanık imzasıyla Ziraat Bankası Siirt Şube Müdürlüğüne gönderilen 17.04.2013 tarihli ve 204 sayılı yazı ile Vakıfbank hesabından 260.000 TL'nin, tanık...'in banka hesabına aktarılmasının talep edildiği ve aynı tarihte bu tutarın anılan kişinin hesabına aktarıldığı,

Siirt SYDV Başkanlığı tarafından Ziraat Bankası Siirt Şube Müdürlüğüne yazılan 17.04.2013 tarihli ve 271 sayılı yazı ile Vakfın hesabından 50.000 TL’nin tanık...'in banka hesabına aktarılmasının talep edildiği ve 18.04.2013 tarihinde bu tutarın anılan kişinin hesabına aktarıldığı,

Siirt SYDV Başkanlığı tarafından Ziraat Bankası Siirt Şube Müdürlüğüne yazılan 21.06.2013 tarihli ve 465 sayılı yazı ile Vakfın hesabından 18.000 TL’nin, 1 yıllık kira bedeli olarak Hacı Hüseyin Ağa Vakfına ödenmesinin talep edildiği ve aynı tarihte bu tutarın Vakfın hesabına aktarıldığı,

Açık kaynak araştırması itibarıyla, 2013 yılında kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün Siirt ilinde dönemin Başbakanı ve eşinin katılımıyla kutlandığı,

Anlaşılmaktadır.

Tanık ... soruşturma aşamasında; söz konusu araziyi 2008 yılı yaz aylarında kiraladığını, yaklaşık 700.000 TL harcayarak bir katlı, yaklaşık 1.000 metrekare kullanım alanı olan bir bina yaptığını, Mega Market olarak işletmeye başladığını, ilerleyen yıllarda işlerinin bozulması sebebiyle burayı devretmek istediğini, ayrıca tanık...’e yaklaşık 120.000 TL borcu olduğundan iş yerinin devri konusunda görüştüğünü, aralarında yaptıkları anlaşmaya göre tanık...’in 120.000 TL borcu sileceğini, ayrıca 50.000 TL nakit vereceğini ve binayı başkasına devrettiğinde alacağı paradan bu miktarları düştükten sonra kalan kısmını da kendisine ödeyeceğini, eğer binayı başkasına devretmeyip kendisi kullanırsa bir bilirkişiye binanın değerini hesaplattırıp 120.000 + 50.000 TL’yi düştükten sonra aradaki farkı kendisine vereceğini, bu anlaşma çerçevesinde tanık...’in 120.000 TL borcu sildiğini ve kendisine 50.000 TL verdiğini, daha sonra bu yerde bulunan Mega Marketteki tüm hak ve hisselerini tanık...’e devretmek üzere gerekli resmî işlemleri yapması için tanık ...'e vekâlet verdiğini, tanık ... tarafından Hacı Hüseyin Ağa Vakfına verilen 03.11.2011 tarihli dilekçeden ve tanık ...’in kefil olarak imzaladığı tanık... ile Vakıf mütevellisi ... arasında düzenlenen söz konusu yere ilişkin kira kontratı ve diğer evraktan haberinin olmadığını, kendisinin 120.000 TL’lik borcunun silinmesi ve tarafına 50.000 TL elden nakit verilmesi haricinde bu yerle ilgili olarak gerek tanık..., gerekse başka bir kişiden herhangi bir ücret almadığını, bu yerin daha sonra Siirt Valiliği tarafından kiralanmasıyla ilgili bilgisinin olmadığını, Siirt Valiliğinin bu süreçte bir irtibat kurmadığını, Mega Market isimli iş yeriyle ilgili kiracılık hakkını tanık...'e devrettiğini,

Kovuşturma aşamasında: 2008 yılında Hacı Hüseyin Ağa Vakfı Başkanından Siirt'te bulunan 7 numaralı parseli boş arazi olarak kiraladığını ve üzerine inşaat yaptığını, 2 yıl sonra iflas ettiği için bu yeri alacaklı olan tanık...’e Vakıf başkanı...'ın bilgisi dahilinde kira sözleşmesi ile noterden devrettiğini, aradan üç-beş ay geçtikten sonra tanık...’in bu yere Valiliğin el koyduğunu, dikiş nakış kursu yapılacağını söylediğini, tanık... ile Siirt Valiliği arasında yapılan kira konusu yer ile ilgili yapılan tasarruf konusunda bilgi sahibi olmadığını, kira süresi sonunda devir yapılması durumunda kira bedelinin ne kadar olacağını bilmediğini, devirlerde herhangi bir hava parası almadığını, tanık... sözleşmeyi devraldığında Valilikten hava parası adı altında bir meblağ talep edip etmediğini bilmediğini,

Tanık ...; Mega Marketin sahibi olan tanık...'a meyve-sebze sattığından 310.000 TL alacağı olduğunu, söz konusu marketi borçları karşılığı vereceğini, ayrıca 200.000 TL para ödemek üzere anlaştıklarını, bu marketin mülkiyetinin vakfa ait olup kullanım hakkı ve üzerindeki yapının tanık...’a ait olduğunu, 510.000 TL karşılığında tanık...'ın kendisine kullanım hakkını verdiğini, bu hususta tanık ... ile birlikte Ankara'ya gittiklerini, tanık ...'e tanık...’ın vekâlet verdiğini, Siirt'te tanık ...’in marketin olduğu yerin kullanım hakkına ilişkin devir yaptığını, kendisinin de daha sonra Vakıf müdürlüğünde sözleşmeyi yenilediğini, Vakıftan olan alacağı için dava açtığından kira sözleşmesinin aslının Batman Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/230 Esas numaralı dosyası içerisinde olduğunu, kullanım hakkını aldığı yeri Valiliğe vermesi gerektiği ve oraya kadın sığınma yeri yapılacağının Valilikteki görevliler tarafından söylendiğini, sanık ile sadece bir kez görüştüğünde bu yeri vermeyeceğini söylediğini, markette tadilat devam ederken kendisinden habersiz Valilik personelinin işçilerini kovarak tadilata başladığını, daha sonra kendisini vakfa çağırıp imza attırdıklarını, devamında ise 260.000 TL ve 50.000 TL şeklinde iki defa ödeme yaptıklarını, devri yaptıktan yaklaşık 1 yıl sonra bu ödemeyi aldığını, hâlen 200.000 TL civarında zararının bulunduğunu,

Tanık ...; tanık...’in yanında çalıştığını, tanık...’in, müşterisi olan tanık...’dan yaklaşık 500.000 TL alacağının bulunması nedeniyle Vakfa ait yerdeki iş yerini devralmak isteyince tanık...’ın borcuna karşılık olarak söz konusu iş yerini tanık...'e devrettiğini, tanık...’ın devir işlemleri için verdiği vekâletname uyarınca taşınmazı tanık...'e devrettiğini, ayrıca kira kontratını kefil olarak imzaladığını, sözleşmenin o tarihte taşınmazın bulunduğu yerde düzenlendiğini, ...'ı tanımadığını, ancak kontratın düzenlendiği tarihte kendisi ve tanık... dışında bir kişinin daha bulunduğunu, muhtemelen tanımadığı o şahsın Vakfın yetkilisi... olduğunu,

Tanık ... müfettişte alınan beyanına göre; Hacı Hüseyin Ağa Vakfında 1994 yılından itibaren kâtip olarak çalıştığını, Kooperatif Mahallesi, 302 ada 7 numaralı parselde bulunan taşınmazı 2008 yılında tanık...’a ve 2013 yılında Siirt SYDV Başkanlığına kiralanmasına ilişkin evrak hazırladığını, vakıf tarafından taşınmazın tanık...’a 31.12.2011 tarihine kadar kiralandığını, bu sürenin sonunda taşınmazın üzerinde yer alan ve bu şahıs tarafından yaptırılan binanın vakfa devredileceğinin sözleşmeyle hüküm altına alındığını, 2011 yılında iflas eden tanık...'ın Siirt'i terk ettiğini, 03.10.2011 tarihinde tanık...’ın vekili tanık ...'in Vakfa yazdığı dilekçede kiracılık hakkını tanık...'e devretmek istediğini, tanık...’in de aynı tarihli dilekçe ile kiracılık hakkını devralmak istediğini bildirdiklerini, bu dilekçeler üzerine tanık... tarafından verilen vekâletnamenin doğru olup olmadığının araştırıldığını, tanık...’ın alacaklılarının başlattığı icra takibinde Vakfa tebligatların gönderildiğini, söz konusu arazi üzerindeki binanın ruhsatı Vakıf adına olduğu için alacaklıların binaya ilişkin icra takibi yapamadıklarını, Vakıf ile tanık... arasındaki protokole göre tanık...’ın 31.12.2011 tarihi itibari ile gerek bahse konu arazi, gerekse bina üzerinde hiçbir hakkı olmadığını, arazi üzerindeki binayı tanık... yaptırdığı için söz konusu dilekçelerin Vakıfça incelendiğini, bu dilekçeleri elden getiren tanık...’e, durumun araştırılacağını ve günün şartlarına uygun kira bedeli tespit edileceğini bildirdiğini, 2012 yılının Ocak ya da Şubat ayında Vali yardımcısı...’nın Vakfı arayarak bahse konu binanın Valilik tarafından kiralanmak istenildiğini söyleyince daha önceki kiracının kiracılık hakkını devralmak isteyen tanık...’e buraya kiralayacaklarını söylediklerini, sanık ... Vali yardımcısı...’nın bu şahısla sözleşme yapmamalarını ve bu konuyu çözeceklerini söylediklerini, tanık... ile Valilik arasında neler konuşulduğunu, Valilik tarafından tanık...'e ödeme yapılıp yapılmadığını bilmediğini, söz konusu binanın Valilik tarafından kiralanmasının daha uygun olacağı düşüncesi ile hareket ettiklerini, Vakıf ile tanık... arasında herhangi bir kira söyleşmesi yapılmadığını ve söz konusu arazi ve bina üzerinde hiçbir hakkı olmadığını, tanık... tarafından sunulan kira kontratından ve bunun Vakıf tarafından imzalanıp imzalanmadığından haberinin olmadığını, Siirt Valiliği SYDV Başkanlığı ile Vakıf arasında 01.01.2013 tarihinde kira sözleşmesi yapıldığını, SYDV tarafından bu binanın sadece 2013 yılındaki kirasının ödendiğini, 2014-2016 yılları arasındaki kira ücretinin yaptıkları ihtarlara rağmen ödenmediğini, SYDV ile kira sözleşmesini feshederek SYDV'nın kira borçlarını da ödemeyi taahhüt eden bir firma ile yeni bir kira sözleşmesi yapma aşamasında olduklarını,

İstinabe suretiyle alınan beyanında; tanık...’in taşınmazı kiralamak için Vakfa belgeler sunduğunu, önceki kira sözleşmesinin imzalanıp imzalanmadığıyla ilgili bir bilgisinin olmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık ...; suç tarihinde Siirt Valisi olarak görev yaptığını, 2013 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün Siirt'te kutlanması planlandığından o tarihten yaklaşık beş ay önce dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak görev yapan ...’in arayarak Kadınlar Gününe yetişmek üzere belirlenecek bir yerde Aile Destek Merkezi (ADEM) kurulmasını ve faaliyete geçirilmesini istediğini, söz konusu yerin açılışına dönemin Başbakanı ve eşi katılacağından 8 Mart tarihine kadar bu yerin açılarak faaliyete geçirilmesi gerektiğini söylediğini, söz konusu yer için araştırma yapmaya başladıklarını, öncelikle kamu binası bulmaya çalıştıklarını, bulamayınca Vali yardımcılarına talimat vererek uygun koşullarda kiralamak üzere yer bulmalarını istediğini, suçlamaya konu yerin kendisine teklif edilen iki yerden biri olduğunu, bu yerin sahibi ile yapmış olduğu görüşmede üzerinde bina bulunan taşınmazın kendilerine ait olduğunu ancak binanın hak sahibinin tanık... olduğunun söylendiğini, tanık... ile yapmış olduğu görüşme sonrası bu yeri 310.000 TL'ye kiraladığını öğrendiğini, gerekli düzenlemeleri yaparak kadınlara yönelik çeşitli kurslar ve etkinlikler yapılan bu yeri Kadınlar Günü'ne yetiştirdiklerini, aradan birkaç yıl geçtikten sonra tanık...’in kiralanan bu yerde hak sahibi olmadığı ve buna rağmen ona ödeme yapıldığından bahisle hakkında suçlamada bulunulduğunu, tanık...’in hak sahipliğini ortaya koyan belgeleri dosyaya sunduğundan bu iddianın aksinin ispatlanmadığını, soruşturma kapsamında tanık... ile Vakıf mütevelli heyeti başkanı ... arasındaki sözleşmenin Nisan ayında biteceğinden bu tarihten sonra daha uygun koşullarda sözleşme düzenlenebileceği ileri sürülmüşse de ADEM’in Mart ayı içerisinde açılması planlandığından Nisan ayını bekleyemeyeceklerini, sözleşmenin Nisan ayından önce düzenlenmiş olmasının herhangi bir kamu zararına sebebiyet vermediğini, ilk dönem için bir buçuk yıllığına sözleşme düzenlendiğini, sonrasında da artış öngörüldüğünü, suçlamaya konu olayla ilgili olarak görevli Vali yardımcıları ve Vakıf müdürünün sorumluluğunun söz konusu olduğunu, suçlamaya konu yerin o günkü koşullara göre uygun fiyata kiralandığını, kamu zararının oluşmadığını savunmuştur.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler

Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitabının "Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler"e yer veren dördüncü kısmının "Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı birinci bölümünde düzenlenen "Görevi kötüye kullanma" başlıklı 257. maddesi;

"(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiştir.

Maddenin, birinci fıkrasında düzenlenen icrai davranışlarla görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi ve bu aykırı davranış nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız menfaat sağlanması ile oluşmaktadır.

Buna göre ilk şart, kamu görevlisi olan failin yaptığı işle ilgili olarak kanundan veya diğer idari düzenlemelerden doğan bir görevinin olması ve bu görevinin gereklerine aykırı davranmasıdır. Suçun oluşabilmesi için, norma aykırı davranış yetmemekte, fiil nedeniyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da suç tarihi itibarıyla kişilere haksız kazanç sağlanması gerekmektedir.

Anılan maddenin gerekçesinde suçun oluşmasına ilişkin genel koşullar;

"Kamu görevinin gereklerine aykırı olan her fiili cezai yaptırım altına almak, suç ve ceza siyasetinin esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın belli koşulları taşıması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kamu görevinin gereklerine aykırı davranışın, kişilerin mağduriyetiyle sonuçlanmış olması veya kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlamış olması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçu oluşabilecektir." şeklinde vurgulanmış, gerekçede yer verilen kazanç ifadesi 6086 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle sonradan menfaat olarak değiştirilmiştir.

Öğretide de TCK’nın 257. maddesindeki suçun oluşmasının, kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi sonucunda kişilerin mağdur olması veya kamunun zarar görmesi ya da kişilere haksız menfaat sağlanması şartlarına bağlı olduğu, bu sonuçları doğurmayan norma aykırı davranışların, suç kapsamında değerlendirilemeyeceği açıklanmıştır (... Emin Artuk - Ahmet Gökçen - Ahmet Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitapevi, 11. Bası, Ankara, 2011, s. 913 vd; Mahmut Koca - İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s. 769; Veli Özer Özbek - ... Nihat Kanbur - Koray Doğan - Pınar Bacaksız - İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2011, s. 974.).

Görevin gereklerine aykırı hareket etmekten, kamu görevlisinin görevini kanun, idari düzenlemeler veya talimatların öngördüğü usul ve esaslardan başka surette ifa etmesi anlaşılmaktadır. Bu anlamda kamu görevlisinin herhangi bir şekilde kanuni yetkisini aşması, kanunun aradığı şekil şartlarına uymaması, takdir yetkisini amacı dışında kullanması, kanunun emir ve müsaade ettiği hareketinin gerektirdiği ön şartlara aykırı hareket etmesi, kendisine teslim edilen ve görevi sebebiyle kullanması gerekli eşyayı usulsüz kullanması gibi fiiller görevin gereklerine aykırılık kapsamında kalmaktadır.

Norma aykırı davranışın maddede belirtilen sonuçları doğurup doğurmadığının saptanabilmesi için öncelikle mağduriyet, kamunun zarara uğraması ve haksız menfaat kavramlarının açıklanması ve somut olayda bunların gerçekleşip gerçekleşmediklerinin belirlenmesi gerekmektedir.

Mağduriyet kavramının, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararla sınırlı olmayıp bireysel hakların ihlali sonucunu doğuran her türlü davranışı ifade ettiği kabul edilmelidir. Bu husus madde gerekçesinde; "Görevin gereklerine aykırı davranışın, kişinin mağduriyetine neden olunması gerekir. Bu mağduriyet, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararı ifade etmez. Mağduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniş bir anlama sahiptir." şeklinde vurgulanmış, öğretide de mağduriyetin sadece ekonomik bakımdan ortaya çıkan zararı ifade etmeyip daha geniş bir anlama sahip olduğu, bireyin, sosyal, siyasi, medeni her türlü haklarının ihlali sonucunu doğuran hareketlerin ve herhangi bir çıkarının zedelenmesine neden olmanın da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmiştir (... Emin Artuk - Ahmet Gökçen - Ahmet Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitapevi, 11. Bası, Ankara, 2011, s. 911 vd.; Mahmut Koca - İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s. 772; Veli Özer Özbek - ... Nihat Kanbur - Koray Doğan - Pınar Bacaksız - İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2011, s. 974.).

Kişilere haksız menfaat sağlanması, bir başkasına hukuka aykırı şekilde her türlü maddi ya da manevi yarar sağlanması anlamına gelmektedir.

Kamunun zarara uğraması hususuna gelince; madde gerekçesinde "Ekonomik bir zarar" olduğu vurgulanan anılan kavramla ilgili olarak kanuni düzenleme içeren 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 71. maddesinde; kamu görevlilerinin kast, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanan kamu zararı, her olayda hâkim tarafından, iş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek bir fiyatla alınıp alınmadığı veya aynı şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, somut olayın kendine özgü özellikleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Bu belirleme; uğranılan kamu zararının miktarının kesin bir biçimde saptanması anlamında olmayıp miktarı saptanamasa dahi, işin veya hizmetin niteliği nazara alınarak, rayiç bedelden daha yüksek bir bedelle alım veya yapımın gerçekleştirildiğinin anlaşılması hâlinde de kamu zararının varlığı kabul edilmelidir. Ancak bu belirleme yapılırken, norma aykırı her davranışın, kamuya duyulan güveni sarstığı, dolayısıyla, kamu zararına yol açtığı veya zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkardığı şeklindeki bir düşünceyle de hareket edilmemelidir.

B. Somut Olayın Değerlendirilmesi

Siirt Valisi olan ve aynı zamanda Siirt Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) başkanı olan sanık ...'in, mülkiyeti Hacı Hüseyin Ağa Vakfına ait olan suça konu taşınmaz üzerindeki kiracılık hakkı 3 ay 5 gün sonra bitecek olan tanık...'e, kiracılık hakkını 01.01.2013 tarihinden itibaren devretmesi karşılığında 310.000 TL ödenmesini sağlayıp kamu zararına sebebiyet vermek suretiyle görevi kötüye kullandığı iddia edilen olayda;

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca, Aile Destek Merkezi (ADEM) kurulması, bu merkezin 2013 yılı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne kadar yetiştirilmesi ve dönemin Başbakanı ve eşinin Siirt ilini ziyareti kapsamında açılışı yapılacağından o tarihe kadar hazır hâle getirilmesi talimatı verilmesi üzerine Siirt Valiliğince söz konusu merkezin kurulması için yapılan araştırmalar neticesinde Hacı Hüseyin Ağa Vakfına ait suça konu taşınmazda karar kılındığı, bu yerde kiracılık hakkı bulunduğu öğrenilen tanık... ile yapılan görüşme sonrasında tanık..., suça konu taşınmazın önceki kiracısı olan tanık...’ın kendisine borcu olan 310.000 TL'ye karşılık olarak taşınmazın kullanım ve kiracılık hakkını aldığını, ilave olarak da 200.000 TL'yi tanık...’a ödediğini beyan ettiğinden 310.000 TL bedelin tanık Alaatin'e ödenmesi karşılığında kiracılık hakkının Valilik Makamına devredilmesi hususunda anlaşıldığı, Valilikçe tanık...'e 310.000 TL ödeme yapılarak taşınmazın kiracılık hakkının devralındığı, Vakıftan taşınmazı ilk başta kiralayan tanık..., tanık...'e olan toplam borç tutarını ve kendisine yapılan ödeme miktarlarını farklı şekilde izah etmekle birlikte, tanık...'e borçlu olduğunu kabul ettiği, sonuç olarak taşınmazın tanık... tarafından tanık...’e bedel karşılığı devredildiği, tanık... tarafından ilave olarak tanık...'a ödeme yapıldığı ve bu nedenle kiracılık hakkının devrinden dolayı Valilikçe tanık...'e ödeme yapıldığı anlaşılmakla; Valilik Makamı ile Vakıf arasında imzalanan kira sözleşmesinin başlangıç tarihi 01.01.2013 olarak belirtilmiş ise de taşınmaz üzerinde Aile Destek Merkezinin (ADEM) kurulması için yapılan hazırlıkların sözleşmenin başlangıç tarihinden öncesine dayanması, bu hususun tanık...'in beyanıyla ve Siirt Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın 21.11.2012 tarihli kararıyla da sabit olması, sanığın Aile Destek Merkezinin (ADEM) binasının temin edilmesi için tanık...'in soruşturma aşamasında sunduğu kira kontratında yazan sözleşme bitim tarihi olan 05.04.2013 tarihini beklenmesinin işin aciliyeti ve sözleşmenin bir sefere mahsus 1,5 yıllık olarak yapılıp müteakip yıllarda yıllık sözleşme yapılacağı şeklindeki hüküm nedenleriyle mümkün olmaması birlikte değerlendirildiğinde; sanığın atılı suçu işlediğine dair, yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla sanık ... hakkında usul ve yasaya uygun Özel Daire kararının onanmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan on bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanık hakkında kurulan beraat hükmünün isabetli olmadığı görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 21.12.2022 tarihli ve 11-74 sayılı usul ve yasaya uygun olan kararının ONANMASINA,

2- Dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.10.2023 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 18.10.2023 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.