"İçtihat Metni"
İtirazname No : 2021/19799
YARGITAY DAİRESİ : 7. Ceza
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 23-82
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Bankacılık zimmeti suçundan sanık ... hakkında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 160/1-4 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ve sanığın 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına ilişkin Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.05.2010 tarihli ve 76-76 sayılı karar katılan vekilinin itirazı üzerine Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesince 25.08.2010 tarih ve 2010/817 değişik iş sayı ile incelenmiş olup itirazın reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiştir.
Sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine dosyayı ele alan Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince 23.03.2016 tarih ve 23-82 sayı ile sanığın, 5411 sayılı Kanun'un 160/1-4 ile TCK'nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğa ilişkin verilen hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 26.10.2022 tarih, 27880-16014 sayı ve oy çokluğu ile hükmün hak yoksunluğu yönüyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri ... ve ...;
"Sanığın 22.11.2006 tarihinde, banka müdisi ...'a ait hesaptan sahte imza ile parayı çekip, zimmetine geçirdiği; yine sanığın 20.05.2004 tarihinde ölmüş olan diğer mudi ...'e ait hesaptan 26.03.2007 tarihinde parayı çekip zimmetine geçirdiği ve her iki eylemi nedeniyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
Sanığın 5 yıllık deneme süresi içerisinde suç işlemesi nedeniyle, her iki davanın derdest hale geldiği gözetilerek, davaların zincirleme suç hükümleri gereği birleştirip, hüküm kurulması gerektiği," düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 19.12.2022 tarih ve 19799 sayı ile; “...Suç tarihinde ... Bankası şubesinde çalışmakta olan sanığın, şubenin mutad teftişi sırasında uzun süre işlem görmemesi nedeniyle Merkez Bankasına devredilme zamanı yaklaşan hesap sahipleri ... ve ... hesaplarından kendi yararına haksız suretle para çekmek suretiyle atılı suçu işlediği anlaşılmaktadır. Her iki hesap sahibinin hesaplarından haksız para çekme eylemi 22/11/2006 ve 26/03/2007 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Sanık her iki eylemden dolayı ayrı ayrı yargılanmış ve her iki eyleminden dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Daha sonra deneme süresi içinde işlediği diğer suç nedeniyle her iki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da açıklanmıştır. Ancak sanığın her iki eylemi aynı kast ile kısa zaman aralığında ve iki eylem arasında hukuki kesinti oluşmamış iken işlenmiştir. Buna göre her iki dosyanın birleştirilerek TCK 43 uyarınca zincirleme suç hükümlerine göre hüküm tesisi gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 25.01.2023 tarih ve 16949-830 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın zincirleme suç kapsamına alınıp alınamayacağı hususunun belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın suç tarihinde Türkiye ... Bankası Anonim Şirketi ... Şubesinde kıdemli servis yetkilisi unvanıyla görev yaptığı,
Banka müşterisi ...’un 21.04.2009 tarihinde katılan Banka şubesine gelerek hesaplarında bulunan paraları çekmek istemesi üzerine yapılan kontrolde banka nezdindeki iki ayrı hesabının talimatı dışında kapatıldığının tespit edildiği ve durumun Banka Teftiş Kurulu Başkanlığına bildirildiği,
Banka Teftiş Kurulu Başkanlığının 09.06.2009 tarihli raporunda; mudi ...’a ait bir adet vadesiz, bir adet vadeli döviz tevdiat hesabının 22.11.2006 tarihinde sanığın görev yaptığı gişeden kapatıldığının ve vadeli hesapta bulunan 7.673.71 Euro ile vadesiz hesabındaki 568.05 Euro’nun aynı tarihte aynı gişeden çekildiğinin, bu işleme ilişkin dekontta müşteri imzası yerine mudinin ad ve soyadının ilk harflerinden oluşan parafın yer aldığının, mudiden alınan imza örnekleri ile dekontlar üzerindeki imzaların gerçek mudi imzasıyla tamamen uyumsuz olduğunun belirtildiği,
Katılan Banka vekillerince 23.08.2009 tarihinde Boğazlıyan Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulduğu,
Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlettirilen 05.01.2010 tarihli bilirkişi raporunda;“Türkiye ... Bankası Anonim Şirketi ... Şubesi müşterilerinden ... adına 02.01.1985 tarihinde açılan vadesiz döviz tevdiat hesabı ve 02.03.1995 tarihinde açılan vadeli döviz tevdiat hesabından 22.11.2006 tarihinde Şube kıdemli servis yetkilisi yardımcısı sanık tarafından kullanılan 4 numaralı gişeden 22 numaralı işlemle gerçekleştirilen 7.673.71 Euro ve 23 numaralı işlemle gerçekleştirilen 568.05 Euro tutarlarındaki ödeme işlemlerinin mudi ...’un bilgisi dışında mudiye ait olmayan ancak mudi adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı kullanılmak ve mudi adına sahte imza atılmak suretiyle usulsüz olarak gerçekleştirildiği” hususlarına yer verildiği,
Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığının 09.03.2010 tarihli ve 3479 sayılı iddianamesiyle; toplam 8.241,76 Euro banka parasını zimmetine geçirdiği iddia edilen sanık hakkında 5411 sayılı Kanun’un 160/1 ile TCK’nın 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Yapılan yargılama neticesinde Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince 26.05.2010 tarih ve 76-76 sayı ile sanığın 5411 sayılı Kanun’un 160/1-4 ile TCK’nın 62 ve 53. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ve sanığın 5 yıl süreyle denetime süresine tabi tutulmasına ilişkin verilen karar katılan vekilinin itirazı üzerine Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesince 25.08.2010 tarih ve 2010/817 değişik iş sayı ile incelenmiş olup itirazın reddine karar verilmek suretiyle hükmün kesinleştiği,
Sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesince 19.12.2011 tarih ve 181-445 sayı ile Yozgat Ağır Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulduğu,
Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince 23.03.2016 tarih ve 23-82 sayı ile CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası gereğince hükmün açıklanmasına, sanığın 5411 sayılı Kanun’un 160/1-4 ile TCK’nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
Uyap kayıtlarından yapılan incelemeye göre; sanığın adli sicil kaydında yer alan Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesinin 08.04.2009 tarihli ve 130-54 sayılı ilamının; sanık hakkında banka zimmeti suçundan 20 ay hapis ve 100 gün adli para cezasına ilişkin hükmün, CMK’nın 231. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Sanık savunmasında; belirli süre işlem görmeyen hesaplara bankacılık kuralları gereği ulaşmaya çalıştıklarını, bu süreçte bankaya kimliğiyle gelen müşterilere ödeme yaptığını, ancak ... olarak kendisini tanıtıp işlem yaptığı şahsın gerçekte mudi olmadığını olay ortaya çıkınca öğrendiğini, atılı suçu kabul etmediğini, savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Hukuki Açıklamalar
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle CMK'nın 231. maddesine eklenen 5 ilâ 14. fıkralarıyla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun'un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun'un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesi ile CMK'nın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa'nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna; "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi, 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına; "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasına karar verilemez." cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanun'larla CMK'nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasa'nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
e- Sanığın, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibarıyla bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur. İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması hâlinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması hâlinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmüdür. İkinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak kamu davasının CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşmesine karar verilecek, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde ise CMK'nın 231/11. maddesi gereğince hüküm açıklanacak, ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilecektir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme:
Suç tarihinde Türkiye ... Bankası Anonim Şirketi ... Şubesinde kıdemli servis yetkilisi unvanıyla görev yapan sanığın, banka müşterisi ...’un 21.04.2009 tarihinde katılan Banka Şubesine gelerek hesaplarında bulunan paraları çekmek istediğini söylemesi üzerine yapılan kontrolde; mudinin iki hesabının da kapalı olduğunun görüldüğü ve durumun katılan Banka Teftiş Kurulu Başkanlığına bildirildiği, Banka Teftiş Kurulu Başkanlığının 09.06.2009 tarihli raporunda; mudi ...’a ait bir adet vadesiz, bir adet vadeli döviz tevdiat hesabının 22.11.2006 tarihinde sanığın görev yaptığı gişeden kapatıldığının ve vadeli hesabında bulunan 7.673,71 Euro ile vadesiz hesabındaki 568.05 Euro’nun aynı tarihte aynı gişeden çekildiğinin, bu işlemlere ilişkin dekontlarda mudi imzası yerine mudinin ad ve soyadının ilk harflerinden oluşan parafın yer aldığının, mudiden alınan imza örnekleri ile fiş üzerindeki imzanın gerçek mudi imzasıyla tamamen uyumsuz olduğunun tespit edilmesi üzerine yapılan soruşturma neticesinde açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince 26.05.2010 tarih ve 76-76 sayı ile sanığın banka zimmeti suçundan 5411 sayılı Kanun’un 160/1-4 ile TCK’nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ve sanığın 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına ilişkin verilen karar, katılan vekilinin itirazı üzerine Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesince 25.08.2010 tarih ve 2010/817 değişik iş sayı ile incelenmiş olup itirazın reddine karar verilmek suretiyle kesinleştiği, Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesince 19.12.2011 tarih ve 181-445 sayı ile Yozgat Ağır Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulduğu ve Yozgat Ağır Ceza Mahkemesince 23.03.2016 tarih ve 23-82 sayı ile CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası gereğince hükmün açıklanmasına, sanığın 5411 sayılı Kanun’un 160/1-4 ile TCK’nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği dosya kapsamında;
Sanığın adli sicil kaydında yer alan Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesinin 08.04.2009 tarihli ve 130-54 sayılı ilamının; sanık hakkında banka zimmeti suçundan 20 ay hapis ve 100 gün adli para cezasına ilişkin hükmün, CMK’nın 231. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olduğu, CMK'nın 231. maddesinin beşinci fıkrasında hukuki bir sonuç doğurmadığı belirtilen anılan kararın kasıtlı bir suçtan sanığın mahkûmiyeti anlamına gelmeyeceği, Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesince söz konusu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle ihbarda bulunulmadığı, bu hâliyle henüz açıklanmayan anılan hüküm ile uyuşmazlık konusu hüküm arasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan normlar hiyerarşisinde kanunların üzerinde yer alan Anayasa'nın 141. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olmasına ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesinde yer alan davaların makul bir süre içinde bitirilmesi gerektiğine ilişkin düzenlemeler dikkate alındığında zincirleme suça dâhil olan suçlardan biri hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmadan kurulan hükmün kesinleşmesinden sonra zincirleme suça tabi diğer suç hakkında belirlenen netice cezadan kesinleşen hükümdeki netice cezanın mahsup edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.06.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.