Logo

Ceza Genel Kurulu2023/238 E. 2024/68 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığa atılı basit güveni kötüye kullanma suçunda basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanamayacağı hususunda yerel mahkeme ile Yargıtay dairesi arasında oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Suç tarihi itibariyle dava zamanaşımının gerçekleştiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuş ve sanık hakkında açılan kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

DİRENME

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 11. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Ceza

SAYISI : 499-531

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 155/2, 62, 52/2, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 1.660 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.11.2012 tarihli ve 292-13781 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 20.11.2017 tarih ve 2366-23842 sayı ile; "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, meslek, sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkalarının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenebilen bir suç olduğundan, sanığın katılana ait araç kiralama şirketinden kiraladığı aracı katılana iade etmeme şeklinde gerçekleşen eyleminde, suça konu aracın sanığın ifa ettiği bir hizmet veya meslek dolayısıyla kendisine tevdi ve teslim edilmemiş olması sebebiyle, TCK'nın 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesince 01.11.2018 tarih ve 690-687 sayı ile sanığın, güveni kötüye kullanma suçundan TCK'nın 155/1, 62, 52/2, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş, bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 19.10.2020 tarih, 790-10091 sayı ve oy çokluğuyla; "Maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK'nın 7 ve CMK'nın 251. maddeleri uyarınca dosyanın 'Basit Yargılama Usulü' yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Daire Üyesi N. Kılıç; "Bozmaya konu yerel mahkeme kararının Anayasa Mahkemesinin, 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararından önce verildiği, bir diğer ifade ile hükme bağlanmış bir dosya olduğu, CMK'nın geçici 5. maddesi uyarına hükme bağlanmış dosyalarda yasa gereği basit yargılama usulünün uygulanamayacağı, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının hükme bağlanmış dosyaları kapsamadığı, basit yargılama usulünün soruşturma ve kovuşturma şartı olmadığı gibi mahkemenin takdirine bağlı bir yargılam usulü olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarının maddi ceza hukukunu ilgilendiren kısımları bakımından geriye yürütülerek uygulanması mümkün ise de, usul kurallarının derhal uygulanma prensibi dikkate alındığında yürürlük tarihi itibariyle usule uygun hükme bağlanmış kararlar için kanunun değişiklik gerekçesi de gözetildiğinde bozma yapılmasının mümkün olmadığı, temyize konu dosyanın esasına girilerek inceleme yapılması gerektiği," gerekçesiyle karşı oy kullanmıştır.

İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesince 30.12.2020 tarih ve 499-531 sayı ile bozmaya direnilerek sanığın önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar verilmiştir.

Direnme kararına konu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.12.2021 tarihli ve 47452 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 25.04.2023 tarih ve 42938-3145 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUNLAR

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı TCK'nın 155/1. maddesi kapsamındaki basit güveni kötüye kullanma suçu bakımından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251. maddesine 7188 sayılı Kanun'un 25. maddesiyle getirilen basit yargılama usulüne ilişkin düzenlemenin lehe olduğundan bahisle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle;

1- Dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği,

2- Dava zamanaşımının gerçekleşmediği sonucuna ulaşılması halinde Yerel Mahkemece verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı,

Hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığının 20.06.2011 tarihli ve 1989-717 sayılı iddianamesi ile; sanığın katılana yönelik işlediği iddia edilen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan TCK'nın 155/2, 53 ve 58. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,

Dosyada mevcut araç kiralama sözleşmesine göre; sanığın katılandan 09.05.2011 tarihinde 3 günlüğüne 300 TL karşılığında bir araç kiraladığı, kira ücretinin nakit olarak ödendiği,

Sanığın sorgusunun 21.09.2012 tarihinde istinabe yoluyla yapıldığı ve İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 13.11.2012 tarih ve 292-13781 sayı ile; TCK'nın 155/2, 62, 52/2, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 1.660 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

Mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 20.11.2017 tarih ve 2366-23842 sayı ile; sanığın eyleminin TCK'nın 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,

Bozmaya uyan Yerel Mahkemece dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi üzerine düzenlenen rapora göre; katılanın 30.000 TL ödenmesi karşılığında 03.07.2018 tarihinde imzaladığı form uzlaşmayı kabul ettiği, sanığın ise 16.07.2018 tarihinde edimsiz olarak uzlaşmak istediğini belirtmesi nedeniyle uzlaşmanın sağlanamadığı,

Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 01.11.2018 tarih ve 690-687 sayı ile; sanığın güveni kötüye kullanma suçundan TCK'nın 55/1, 62, 52/2, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 19.10.2020 tarih, 790-10091 sayı ve oy çokluğu ile; TCK'nın 7 ve CMK'nın 251. maddeleri uyarınca dosyanın basit yargılama usulü yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan sanığın üç günlüğüne bir araç kiraladığını, 12.05.2011 tarihinde arayıp kira süresini üç gün daha uzatmak istediğini ve parayı da gönderdiğini, 15.05.2011 tarihinde aracı teslim etmesi gerekirken getirmediğini, telefonuna da ulaşılamadığını beyan etmiştir.

Sanık kira süresinin bitimi olan altıncı gün aracı katılana iade etmek istediğini, ancak katılanın araçta kendisi ile alakası olmayan hasarlar olduğunu söyleyip bedelini talep ettiğini, bunu kabul etmediğini ve aracı daha önce teslim aldığı şekilde katılana iade ettiğini savunmuştur.

IV. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve (1) Numaralı Ön Soruna İlişkin Açıklamalar

TCK'nın "Güveni kötüye kullanma" başlıklı 155/1. Maddesi;"Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiştir.

Aynı Kanun'un 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle düşeceği düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.

67. maddenin 3 ve 4. fıkraları uyarınca kesen bir nedenin varlığı hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.

B. (1) Numaralı Ön Soruna İlişkin Değerlendirme

Sanığa atılı güveni kötüye kullanma suçunun yaptırımı TCK'nın 155. maddesinin ilk fıkrasında altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası olarak düzenlenmiştir. Buna göre, TCK'nın 66/1-e maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresi sekiz yıl, aynı Kanun'un 67/4. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise on iki yıldır.

Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan güveni kötüye kullanma suçu bakımından 15.05.2011 tarihinde gerçekleştirilen eylemle ilgili olarak, dava zamanaşımı süresinin; direnme kararının verildiği 30.12.2010 tarihinde kesildiği ve anılan tarihten sonra zamanaşımını kesen herhangi bir sebebin gerçekleşmediği ancak uzlaşma işlemlerinin yapılması sırasında zamanaşımını durduran 13 günlük sürenin bulunduğu gözetildiğinde, TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen on iki yıllık kesintili dava zamanaşımı süresinin suç tarihine göre duran süre dâhil 28.05.2023 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, sanık hakkında Yerel Mahkemece verilen direnme kararına konu hükmün, dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Uusulü Kanunu'nun, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında açılan kamu davasının TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.

Ulaşılan bu sonuç karşısında, diğer ön sorun konusu ile asıl uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.12.2020 tarihli ve 499-531 sayılı sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükmün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile BOZULMASINA,

Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, CMUK'un 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, TCK'nın 66/1-e ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki çevrenin kasten kirletilmesi suçundan açılan kamu davasının dava zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.02.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.