Logo

Ceza Genel Kurulu2023/288 E. 2024/170 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın mağduru tasarlayarak öldürmeye teşebbüs edip etmediği hususunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın mağdurla olan ilişkisinin sona ermesini kabullenemeyip tehdit içerikli mesajlar ve ölümü çağrıştıran şarkılar göndermesi, tanık beyanları ile olay günü tabanca edinmediğinin ve önceden de silah taşıdığının anlaşılması, olay günü mağduru beklemesi ve mağdurla konuşmadan ateş etmesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanığın mağduru tasarlayarak öldürmeye teşebbüs ettiği kanaatine varılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı reddedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İTİRAZ - TUTUKLU

İtirazname No : 2022/67477

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 154-456

I. HUKUKİ SÜREÇ

Sanık hakkında teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82/1-a, 35/2, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.12.2021 tarihli ve 230-521 sayılı resen istinafa tabi olan hükme yönelik olarak sanık müdafii tarafından da istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 04.04.2022 tarih ve 154-456 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Kararın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.12.2022 tarih ve 7455-10034 sayı ile; temyiz isteminin esastan reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiş,

Daire Üyesi S. Giray; sanığın suçu tasarlayarak işlediğine ilişkin dosyada yeterli somut ve kesin bir delil bulunmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.01.2023 tarih ve 67477 sayı ile; "(...) İlk derece mahkemesi tarafından sanığın öldürme kararını ne zaman verdiğine dair bir tespitte bulunulmadığı, sanığın suçta kullandığı silahı olay günü satın aldığının kabul edildiği, mağdurun beyanlarında sanığın olay gününden önce kendisini öldüreceği yönünde herhangi bir söz veya tehdidinden bahsetmediği, tüm dosya kapsamından, sanığın olay gününden önce mağduru öldürmeye karar verdiğinin ve bu yönde bir hazırlık yaptığının kesin olarak tespit edilemediği, oysa tasarlama hâlinin kabulü için öldürme kararının şarta bağlı olmadan alınması, ruhsal dinginliğe ulaşıldığını kabule elverişli makul bir süre geçmesine karşın eylem kararlılığından dönülmemesi ve belli bir hazırlık yapılarak sebat ve ısrarla bir plan dâhilinde öldürme fiilinin gerçekleştirilmesi gerekmekte olup, somut olayda tasarlamanın varlığı için aranan şartların gerçekleşmediği nazara alınarak sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmasının usul ve yasa aykırı olduğu," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 14.06.2023 tarih, 477-4218 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçunu tasarlayarak işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Olay yeri inceleme raporundan; 21.03.2020 tarihinde Fevzi Çakmak Mahallesi, Hekimsuyu Caddesi üzerinde ateşli silahla yaralama meydana geldiğinin bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, kaldırım üzerinde iki adet 9 mm çapında boş kovan bulunduğu,

Görüntü izleme tutanağından; güvenlik kamerası görüntülerine göre saat 22.18.21’de mağdurun kameranın görüş alanına girdiği, saat 22.18.53’te sanığın koşarak mağdurun yanına geldiği ve silahını mağdura doğrulttuğu, saat 22.18.57’de mağdurun yere düştüğü,

Adli Tıp Kurulu 2. İhtisas Kurulunca düzenlenen 21.05.2021 tarihli rapordan; batın içi kanamaya, mide ve bağırsakta perforasyona, bilateral hemopnömotoraksa, sağ 9. kot ve torakal 8. vertebra korpus kırıklarına neden olan ateşli silah yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, saptanan birden fazla kemik kırığının müştereken hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu,

Anlaşılmaktadır.

Mağdur ... kollukta; sanıkla dört yıl önce tanıştığını, zamanla aralarında duygusal bağ oluştuğunu fakat olaydan dört ay önce sanıktan ayrıldığını, sanığın durumu kabullenemediğini, üç yıldır çalıştığı iş yerini, geliş gidiş saatlerini sanığın bildiğini, olay günü saat 22.15 sıralarında işten tek başına çıktığını, yolda yürürken sanığı gördüğünü, sanığı görmesiyle adımlarını sıklaştırdığını, sanığın karşısına geçerek kendisine silah doğrulttuğunu, "Dur, yapma!" diye bağırmasına karşın sanığın, karın ve sırt bölgelerine ateş ederek kendisini yaraladığını, yere kapaklandığını, iki el silah sesi duyduğunu, gözlerini açtığında sanığı kaçarken gördüğünü, olaydan bir dakika sonra iş arkadaşı ...’ın taksiyle kendisini hastaneye götürdüğünü,

Mahkemede; sanıkla geçmişte arkadaşlık kurduğunu ancak olay tarihinden önce bu arkadaşlığı sonlandırıp sanıktan ayrıldığını, sanığın bu durumu bir türlü kabullenemediğini, telefonla sık sık mesajlar attığını, sanığın aramalarına cevap vermediğini, mesajlarını engellediğini, olay sabahı sanığın kendisini Gazi Kent Ormanı'na çağırdığını, yüzleştirme yapacağını söylediğini ve sosyal medyadan kendisine ölümü çağrıştıran şarkılar gönderdiğini, sanığın çağırdığı yere gitmediği gibi mesajına da cevap vermediğini, akşam iş yerinden çıktığında sanığı kendisini beklerken gördüğünü, görmezden gelip yolun karşına geçtiğini, ancak sanığın kendisini takip ettiğini ve hiçbir şey söylemeden silahını çekip kendisine ateş ettiğini, bu sırada sanığa, sadece; "Yapma!" diyebildiğini, sanığın iki el önden, iki el de arkadan ateş ettiğini ve kaçarak olay yerinden gittiğini, o an için yanında kimsenin bulunmadığını,

İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine hitaben yazdığı 28.02.2022 havale tarihli dilekçelerinde; sanıkla yaklaşık beş yıl süreyle arkadaş olduklarını, evlenmeyi düşündüklerini ancak anlaşamadıkları için ayrıldıklarını, olay günü sanığın bir anlık öfkeyle kendisine ateş etmiş olabileceğini, pişman olan sanığın bundan sonra kendisine zarar vermeyeceğini bildiğini, maddi ve manevi zararlarını karşılayan sanık hakkındaki şikâyetinden vazgeçtiğini,

Tanık ... kollukta; mağdurla aynı iş yerinde çalıştıklarını, mağdurun eskiden arkadaş olduğu sanıktan beş ay önce ayrıldığını, durumu kabullenemeyen sanığın sosyal paylaşım siteleri vasıtasıyla mağdura çok sayıda tehdit içerikli mesajlar gönderdiğini, yine mağdurdan duyduğuna göre sanığın bir keresinde mağduru kaçırdığını, annesinin polise başvurması üzerine sanığın mağduru serbest bıraktığını, mağdurun ilaç içerek intihara kalkıştığını, olay akşamı mağdura kendisini eve bırakmayı teklif ettiğini, ancak mağdurun kabul etmediğini, mağdurdan ayrıldıktan birkaç dakika sonra iki el silah sesi işittiğini, dönüp baktığında mağduru yerde gördüğünü, koşup kendisini hastaneye götürdüğünü,

Mahkemede; olay tarihinde mağdurdan birkaç dakika önce iş yerinden ayrıldığını, daha uzaklaşmadan mağdurun; "Yapma!" dediğini işittiğini, ardından dört el silah sesi duyduğunu, geri döndüğünde sanığın olay yerinden kaçarak ayrıldığını, mağdurun da yerde yattığını gördüğünü, mağdurun sanığa; "Yapma!" dışında bir şey söylemediğini,

Sanık müdafiince dinlenilmesi talep edilen tanıklardan ... mahkemede; sanığı aynı memleketli olmaları dolayısıyla tanıdığını, mağdurun annesinin sanığı kızından ayrılması ile ilgili tehdit ettiğini sanığın bu yüzden silah taşıdığını, olayı görmediğini, sanığın mağdurla evlenmek istediğini ancak mağdurun buna yanaşmadığını, sanıktan intikam almak için sanığı karakola şikayet ettiklerini bildiğini,

Tanık ... mahkemede; sanıkla yakın arkadaş olduklarını, sanığın mağduru çok sevdiğini ancak mağdurun sanığı maddi yönden kullandığını, mağdurun annesinin de sanığa; "Kızımı üzersen ben de seni üzerim!" diyerek sanığı tehdit ettiğini, sanığın bu nedenle silah aldığını, olayı görmediğini,

İfade etmişlerdir.

Sanık ... kollukta; mağdurun dört yıllık eski kız arkadaşı olduğunu, olaydan iki ay önce mağdurla ayrıldıklarını, olay sabahı mağdura sosyal paylaşım sitesinden kendisini sevdiğini belirten bir mesaj gönderdiğini, mağdurun ise; "Namussuzsun, şerefsizsin, seni öldürürüm, beni kapına getirtme!" şeklinde sözlerle kendisine cevap verdiğini, sinirlenerek dışarı çıktığını, içki içtiğini, saat 18.00 Nurtepe’de Metin isimli bir şahıstan tabanca satın aldığını, yeşil alana oturarak içki içmeye devam ettiğini, saat 21.30 sıralarında mağdurun çalıştığı iş yerine gittiğini, mağduru iş çıkışı bir erkekle konuşurken gördüğünü, şahsın mağdurun yanından uzaklaşmasından sonra mağdurun yanına gittiğini, mağdurun kendisine; "Seni sevmiyorum, seni kullandım." demesi üzerine bir anlık öfkeyle korkutmak için duvara ateş ettiğini, gözleri bozuk olduğu için mermilerin mağdura isabet etmiş olabileceğini, aslında maksadının silahla intihar etmek olduğunu, mağdura zarar verme amacının olmadığını, pişman olduğunu,

Sulh ceza hâkimliğinde; mağdurla yaklaşık 4 yıldır birlikte olduklarını, mağdurla evlenmeyi planladığını, Gazi Mahallesi’nde kendisine ev tuttuğunu, geceleri işten çıktığında yanına geldiğini, birlikte vakit geçirdiklerini, işleri bozulup iflas edince mağdur ve annesinin kendisine yönelik tavırlarının birden değiştiğini, mağdurun kendisinden ayrıldığını, biraz zaman geçmesini talep ettiğini, iki ay kadar beklediğini, olay sabahı mağdura kendisini sevdiğini belirten bir mesaj gönderdiğini, mağdurun ise; "Seni öldürürüm, kapına gelirim, namussuz, şerefsiz!" şeklinde sözlerle cevap verdiğini, bunun üzerine içki içtiğini, saat 18.00 sıralarında Nurtepe’de Metin isimli bir şahıstan 1.700 TL’ye bir tabanca satın aldığını, içki içmeye devam ettiğini, tabancayı intihar etmek maksadıyla satın aldığını, saat 21.30 sıralarında konuşmak için mağdurun iş yerinin önüne gittiğini, iş çıkışında mağdurun bir erkeğe sarılıp bu şahsı öptüğünü, mağdurun kendisiyle görüştüğü dönemde de bu kişiyle görüştüğünü öğrendiğini, yanlarına gittiğinde mağdurun kendisine; "Seni sevmiyorum, seninle dalga geçtim." dediğini, korkutmak amacıyla tabancayı mağdurun yan tarafına doğrulttuğunu, hatırladığı kadarıyla bir el ateş ettiğini, gözlerinde bozukluk bulunduğunu, net görmediğini, kesinlikle mağduru hedef alarak ateş etmediğini, merminin duvardan sekip mağdura isabet etmiş olabileceğini, olay yerinden uzaklaştığını, aynı silahla kendisini vurmaya çalıştığını ancak silahta mermi bulunmadığı için silahın ateş almadığını,

Mahkemede; mağdurun eski kız arkadaşı olduğunu, aralarındaki bazı sorunlar yüzünden ayrıldıklarını, olay tarihinde yurt dışına gideceğini, mağduru tesadüfen gördüğünü, mağdurun yanında bir başka erkeğin bulunduğunu, bu şahsın mağduru öptükten sonra mağdurun yanından ayrıldığını, mağdurla konuşmak için yanına gittiğini, yanındaki şahsı sorduğunu, mağdurun ise; "Sana ne, yeni kocam!" diye cevap verdiğini, bu durumu hazmedemediğini, taşıdığı ruhsatsız tabancasını çıkarıp, iki metre mesafeden mağdura iki el ateş ettiğini, ardından paniğe kapılarak olay yerinden ayrıldığını, bir anlık öfkesine yenilerek böyle bir eylem gerçekleştirdiğini, pişman olduğunu savunmuştur.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Kasten öldürme suçu TCK’nın 81. maddesinde; "Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiş,

"Nitelikli hâller" başlıklı 82. maddesinde;

"(1) Kasten öldürme suçunun;

a) Tasarlayarak,

...İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır." düzenlemesiyle de tasarlayarak öldürme, kasten öldürme suçunun nitelikli hâlleri arasında sayılmıştır.

Gerek madde metninde gerekse gerekçesinde tasarlama kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından soğukkanlılık ve planlama teorisi olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.

765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun yürürlükte olduğu dönemde, Ceza Genel Kurulunun 09.07.2002 tarihli ve 138-301 ile 03.12.2002 tarihli ve 247-414 sayılı kararlarıyla; "Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması halinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama halinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır." sonucuna ulaşılmıştır.

Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için; "Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi" gerekmektedir. Nitekim CGK'nın istikrar kazanmış çok sayıda kararı da bu doğrultudadır.

Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.

B. Somut Olaya İlişkin Hukuki Değerlendirme

Sanıkla mağdurun birkaç yıl süren duygusal arkadaşlıklarının bulunduğu, suç tarihinden yaklaşık dört ay önce mağdurun sanıkla olan bu ilişkisine son verdiği, sanığın bu durumu kabullenemediği, mağdurun arkadaşı tanık ...'ın anlatımına göre, sanığın sosyal paylaşım siteleri vasıtasıyla mağdura çok sayıda tehdit içerikli mesaj gönderdiği, sanık ve mağdurun ifadelerine göre de olay sabahı sanığın mağdura mesaj gönderdiği, mağdurun anlatımına göre sanığın bu mesajla mağduru ormanlık alana çağırdığı ve mesajına ölümü çağrıştıran bir şarkı eklediği, mağdurun bu buluşma yerine gitmediği gibi sanığın mesajına cevap da vermediği, olay akşamı mağdurun çalıştığı iş yerine giden sanığın, mağdurun işten çıkış saatini beklediği, mağdurun işten çıkıp evine gitmek üzere kaldırımda yürüdüğü sırada mağdura koşarak yaklaştığı ve mağdurun göğüs bölgesini hedefleyip birkaç kez ateş ettiği, ardından olay yerinden koşarak uzaklaştığı, mağdurun iç organ yaralanması nedeniyle yaşamsal tehlike geçirdiği, isabet eden mermilerin mağdurun yaşamına ağır derecede etkili kemik kırıkları oluşturduğunun ilgili raporda belirtildiği, tanıklar ... ve ...'in, sanığın suçta kullandığı tabancayı olaydan önceki tarihlerde edindiği ve silahla dolaştığını beyan ettikleri, sanığın ise olay sabahı mağdura duyduğu sevgiye ilişkin bir mesaj gönderdiğini, mağdurun bu mesaja hakaretle karşılık vermesi üzerine sinirlenerek içki içmeye başladığını, olay akşamı saat 18.00 sıralarında tabanca satın alarak mağdurun çalıştığını bildiği iş yerine gittiğini, mağdurun kendisine yine hakaret etmesi üzerine mağdurun arkasındaki duvarı hedefleyerek ateş ettiğini, mağduru öldürmek maksadıyla ateş etmediğini savunduğu kabul edilen olayda;

Mağdurun aylar önce sanıkla olan arkadaşlığını bitirmesine karşın sanığın bu durumu kabullenememesi, mağdura sosyal paylaşım siteleri ve cep telefonu vasıtasıyla tehdit içerikli mesajlar ve ölümü çağrıştıran şarkılar göndermesi, bizzat sanık müdafiince dinlenilmesi talep edilen tanıklar ... ve ...'in, sanığın suçta kullandığı tabancayı savunmasının aksine olay günü almadığını, aksine olaydan önceki tarihlerde dahi yanında silahla dolaştığını belirtmeleri, sanığın olay sabahı mağduru tenha bir ormanlık alana buluşma bahanesiyle çağırmış olması, mağdurun bu davete icabet etmemesi ve sanığın mesajlarına da cevap vermemesi üzerine mağdurun çalıştığı yeri bilen sanığın olay akşamı mağdurun iş yerinin yakınına giderek mağduru beklemeye başlaması, iş yerinden çıkan mağdurun yanına koşarak gittikten sonra mağdurla aralarında herhangi bir konuşma geçmeden, tabancasını mağdura doğrultması, mağdurun göğüs ve karın bölgesini hedefleyerek birden fazla kez ateş etmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın kendisi ile birliktelik kurmak istemeyen mağduru öldürme hususunda olaydan günler önce karar alıp bu maksatla tabanca temin ettiği ve düşünüp planladığı bu suçu işlemeden önce uzunca bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûte rağmen kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başladığı, belirlenmiş kurgu dâhilinde planladığı fiili icra ederek mağduru tasarlayarak öldürmeye kalkıştığı ancak işlemeyi kastettiği bu suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlamasına karşın elinde olmayan sebeplerle tamamlayamaması nedeniyle sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kalan tasarlayarak kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı ile Üyesi ...;

"İhtilaf konusu ile ilgili teorik açıklamalara genel hatlarıyla katıldığımızdan lüzumsuz tekrardan kaçınılarak bazı hususlara vurgu yapılmakla yetinilecektir.

Her iki kanunda da kasten (insan) öldürme suçunun nitelikli hâllerinden biri olarak düzenlendiği hâlde ne mülga 765 sayılı TCK'nın 450.maddesinde 'taammüd' ne de mer'i TCK'nın 82. maddesinde 'tasarlama' tanımlanmıştır. Madde gerekçelerinde de bu kavramla tam olarak neyin murad edildiğine dair bir işaret verilmiş değildir. Şu kadar ki 1858 tarihli Osmanlı Ceza Kanunnamesinin 169.maddesine göre 'taammüden katl'; 'Bir kimse(nin) katl fiilini ikadan mukaddem zihninde tasavvur ve tasmim etmiş bulunmasıdır.'

Misalli Büyük Türkçe Sözlük'te 'Tasavvur: Zihinde şekillendirme, fikren kurma, tasarım', 'Tasmim' ise 'Kesin olarak kararlaştırma, kat'i olarak niyet etme' anlamına gelmektedir. Verilen edebi misal, konuya açıklık getirmesi bakımından etkileyici bulunmakla aynen alınmıştır ve şöyledir:

'Öyle bir şiddeti tasmim ile çıktım ki yola

Karşıma çıksa eğer seng i mezarım dönmem. (Abdülhak Hamid)' (Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Lügati, İlhan Ayverdi).

Gerek TCK ve CMK'da gerekse uygulamada sistemsel olarak kavramları otantik anlam dünyalarında yaşatmak hususunda yeterince hassasiyet gösterilmediğinden her iki kavramın da aynı manaya geldiği kabul edilegelmiştir.

Hâl böyle olunca 'taammüd'ün/'tasarlama'nın tanım ve unsurları doktrin ve yargısal kararlarla belirlenmeye çalışılmıştır. Doktrinde konuya ilişkin teori ve tartışmalara yukarıda yer verilmiştir. Yüksek Yargıtayın olaysal değerlendirmelerinde farklılıklar gözlense de, ayrıntılı açıklamalar içeren CGK'nın 17.9.2002 tarihli ve 1-143/306 sayılı kararına göre 'taammüd'ün/'tasarlama'nın unsurları şunlardır:

a. Suçun işlenmesine sebatla ve koşulsuz olarak karar verilmesi,

b. İşlenmeye niyet edilen suçun soğukkanlı ve sükunetle düşünülmesi,

c. Suç kararı ile eylem arasında zaman geçmesi,

d. Ulaşılan ruhi sükunete rağmen bu karardan vazgeçilmeyip ısrarla fiilin icrasına başlanması.

Mes'ele ile ilgili olarak soğukkanlılık ya da planlama teorilerinden hangisinin daha makbul olduğu yönündeki teorik tartışmalar kapsamında söylenmeyen söz kalmamış gibidir. Ancak konunun, kast ve kusurluluk temelinde çözülmesi gerektiği açıktır. Çünkü; TCK'nın 'Cezanın belirlenmesi' kenar başlıklı 61. maddesinin birinci fıkrasının f bendine göre; 'hakim, somut olayda; 'failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını...' göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.' TCK'nın 82/1-a maddesinde kasten öldürme suçunun tasarlayarak işlenmesinin nitelikli hâl kabul edilmesinde de kanun vazıı, aynı prensibe dayanmaktadır ve yerindedir. Sanığın verdiği anlık kararla/kastla, aynı anda suçu işlediği hallerdeki kastı ifade eden 'ani kast' ile, esas itibarıyla suç işleme kararı-kastın oluşumu ile fiilin ikası arasında, girilen haksızlık yolundan dönme muhakeme ve imkânını sağlayacak bir sürenin geçmesinin öngörüldüğü 'düşünce kastı'/ 'taammüd'/'tasarlama'nın oluşum süreci bağlamında kınanabilirlik bakımından da aynı hukuki sonuca bağlanmasının ceza adaleti ve orantılılık (TCK madde 3) ilkeleriyle bağdaşmayacağı açıktır. Bu cümleden olarak tasarlamanın belirlenmesi bakımından temel şartın, daha önce işlenmesine kesin olarak karar verilen suçun/haksızlığın işlenmesinden vazgeçilmesi seçeneğinin soğukkanlı ve sükunetle düşünülmesi, muhakeme edilmesi imkânını sağlayacak makul bir sürenin geçmesidir. Bu süre zarfında sanık girdiği haksızlık yolundan dönme olanağına kavuşmuş olmasına rağmen bunu tercih etmeyerek suçun işlenmesi hususunda oluşturduğu tasavvur ve planlama doğrultusunda, birtakım zihni ve fiziki hazırlıklara devam etmek suretiyle, bir yandan toplum için tehlikeli kişiliğini ortaya koyarken diğer yandan da hedef şahsın en savunmasız anını kollayarak sonucu garanti altına almak istemektedir. Bu şartlar tahakkuk ettikten sonra, tespiti de mümkün olmayan 'fiilin icrasının ulaşılan ruhi sükunet içinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin' bir önemi olamaz.

Ve nihayet tasarlamanın koşulları itibarıyla gerçekleşip gerçekleşmediği her somut olay özelinde, karineler ve varsayımlara dayanılarak değil somut olay ve olgularla, hukuka uygun delillerle açıkça ortaya konmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Ana hatları itibarıyla olayın sübutunda bir ihtilaf bulunmaktadır. Ancak hukuki vasıflandırma bakımından şu tespitlerin yapılması gerekir;

- Sanık ve mağdurenin yaklaşık dört yıl süren gönül ilişkilerinin olaydan dört ay kadar önce mağdure tarafından bitirilmek istendiği ancak sanığın ilişkiyi devam ettirmek amacıyla olay gününe kadar mağdureye mesaj atmaya devam ettiği, mağdurenin sanığı engellemediği, mesaj içeriklerinin tespit edil(e)mediği, aşama ifaleri de çelişkiler barındıran mağdurenin; 'sanığın olay günü attığı mesajla kendisini ormanlık alana çağırdığı ve mesajına ölümü çağrıştıran bir şarkı eklediği' yönündeki beyanın, somut olgu ve delillerle saptanamadığı,

- Mağdurenin çalıştığı iş yerinin ve dolayısıyla iş giriş ve çıkış saatlerinin sanık tarafından zaten bilindiği,

- Adli sicil kaydına göre esasen suç işlemeye meyyal bir yapıda olduğu söylenebilecek olan sanığın tanık beyanına göre önceden de silahının bulunduğu anlaşılan olayda:

Suçta kullandığı tabancayı olay günü satın aldığını belirten ve 'kesin kararlılık taşıdığı hususun, saplantı boyutunda da olsa mağdure ile süregelen duygusal ilişkisini devam ettirmek' olduğunda kuşku bulunmayan sanığın, mağduru koşulsuz/kesin olarak öldürme kararını ne zaman verdiğine, ruhi sükunete eriştikten sonra bir muhakeme yaparak bu kararından dönmesine imkan sağlayacak makul bir sürenin geçip geçmediğine ve bu süre zarfında verilen kesin karar ve oluşan tasavvur doğrultusunda hazırlıklar yaptığına dair, karine ve varsayımlar dışında şüpheleri bertaraf edecek somut vakıa, olgu ve delil bulunmadığından 'in dubio pro reo' ilkesi gereğince şüpheli durumun sanık aleyhine yorumlanamayacağı da gözetilerek tasarlamanın yasal şartlarının oluşmadığı kanaatinde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız." görüşüyle,

Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.04.2024 tarihinde yapılan birinci müzakerede karar için yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 29.05.2024 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.