"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Temyiz Edenler : Sanık ve müdafii
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık hakkında ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 29.04.2019 tarih ve 18-68 sayı ile; sanığın 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5/1, TCK'nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba karar verilmiştir.
Hükmün, sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 30.03.2022 tarih ve 634-218 sayı ile; ''...Tanık beyanları, dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgeler ile sanık savunmasına göre; sanığın, 2011 yılında yapılan Danıştay üyeliği seçimlerinde örgüt mensubu olduğu belirtilen HSYK üyelerince hazırlanıp HSYK Genel Sekreteri ... Kaya'nın evindeki toplantıda görüşülen ve içinde örgüt mensubu olmayanların da bulunduğu listede yer aldığına ve bu görüşmelerde ısrarla seçilmesinin istendiğine, tanık ... ve başka dosya sanığı İbrahim Okur tarafından 2013 yılında düzenlenen yemekli toplantılara Danıştaydaki örgütsel tavır ve ilişkileri ile seçilme şekli itibarıyla çağrılmadığına ve ayrıca örgüt hiyerarşisinde yer aldığını ortaya koyan biçimde faaliyetlerde bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve net delil bulunmadığı nazara alınıp, herhangi bir çalışma kaydı olmayan 18.04.1996 doğumlu oğlu adına FETÖ/PDY silahlı terör örgütü elebaşısının çağrısından sonra 07.07.2014 tarihinde ...'da katılım hesabı açması ve Milli Eğitim Bakanlığınca dershanelere ilişkin olarak çıkarılan genelgelere karşı örgüte müzahir eğitim şirketleri tarafından açılan davalarda örgüt lehine kararların çıkmasında etkili olması şeklinde sübut bulan eylemlerinin, örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi nedeniyle silahlı terör örgütü üyesi olarak kabul edilmesine yeter nitelikte bulunmadığı gözetilerek, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün amaçlarını gerçekleştirmeye hizmet eden ve örgütün maddi-manevi yararları için gerçekleştirdiği eylemleri nedeniyle ancak TCK'nın 220/7. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken suç vasfında düşülen yanılgı sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı ile dosyanın devredildiği Yargıtay 3. Ceza Dairesince yapılan yargılama neticesinde 07.03.2023 tarih ve 30-4 sayı ile bozma nedenine direnilerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istemli 03.06.2023 tarihli ve 66164 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:
Hükmolunan ceza miktarı yönünden yasal şartları oluşmadığından sanık ve müdafiinin duruşmalı inceleme istemlerinin 5271 sayılı CMK'nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren reddine oy birliğiyle karar verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunca yapılacak temyiz incelemesi; sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün isabetli olup olmadığına ilişkin temyiz incelemesi yapılmasına ilişkin ise de; Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sisteminden alınan güncel nüfus kaydında sanığın hükümden sonra temyiz aşamasında öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında bu hususun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından,
UYAP sistemi kullanılarak çıkartılan nüfus kaydına göre ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin hükmünden sonra sanığın 08.07.2023 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK'nın 64. maddesindeki;
"(1) Sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur." şeklindeki düzenleme ile sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği, hükümlünün ölümü hâlinde ise, cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle, sanık ve hükümlünün ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece davanın düşmesine karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP bilişim sistemi vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ...'ün Özel Daire kararından sonra 08.07.2023 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, sanık hakkındaki hükmün, gerekli araştırmanın mahallinde yapılıp ölümün tespiti ile sonucuna göre 5237 sayılı TCK'nın 64 ve 5271 sayılı CMK'nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 07.03.2023 tarihli ve 30-4 sayılı; sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, güncel nüfus kayıt örneğinde sanığın, Özel Daire kararından sonra 08.07.2023 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK'nın 64 ve 5271 sayılı CMK'nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.09.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.