Logo

Ceza Genel Kurulu2023/31 E. 2025/20 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığa isnat edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Sanık üzerinde veya ikametinde uyuşturucu madde bulunmaması, ele geçirilen uyuşturucu maddelerle sanık arasında irtibat kuran bir delilin olmaması, istihbari bilginin ötesinde somut delil bulunmaması ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 10. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 14-79

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 188/3, 52/2-4, 53, 54, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis ve 10.000,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, müsadereye, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2017 tarihli ve 236-434 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince 01.10.2018 tarih ve 602-1401 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Söz konusu hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 17.12.2019 tarih ve 569-7245 sayı ile; "Tüm dosya kapsamından, kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, tanık olarak dinlenen ve uyuşturucu maddelerin ele geçtiği 972. sokak No. 5 sayılı adreste kiracı olarak ikamet eden ...'den temin edilen anahtarla açılan demir kapıdan geçilmek suretiyle çıkılan çatı katında bulunan su depolarının içine gizlenmiş olarak ele geçen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduğuna dair, maddi bulgularla desteklenmeyen soyut ihbar ile sanığın 972. sokak No. 3 numaralı ikametinden uyuşturucu maddelerin ele geçtiği 972. sokak No. 5 sayılı adresin çatısına geçiş yapılabileceğine ilişkin değerlendirme dışında, kuşku sınırlarını aşan, mahkûmiyete yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Dosyanın gönderildiği İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise 09.03.2020 tarih ve 14-79 sayı ile; "...Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan açılan davada polisin elde ettiği istihbari bilgiler sonucu sanığın ... 972 Sokak No. 3 sayılı yerde bulunan 2 kattan oluşan binada ikamet ettiği, burayı getirmiş olduğu uyuşturucu maddeleri saklamak ve ticaretini yapmak amacıyla kullandığına ilişkin bilgiler elde edildiği, yine sanığın iddianamede plakası belirtilen taksiyle akşam saatlerinde ... ... ... adresinden belirtilen..mah' ne geldiği, buradan aldığı uyuşturucuları sattığı yönünde bilgiler elde etmesi sonucu ... 972 Sokak No. 5 sayılı yerin çatı kısmında yapılan aramada suça konu poşetler içerisinde toplam 9.784 adet ecstasy hapın ele geçirildiği, mahkemece yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre de sanığın balkonundan riskli de olsa yan evin balkonuna ve dolayısıyla çatısına geçiş imkanının bulunduğunun belirlendiği, yine tanık olarak dinlenen zabıt mümzii polis beyanlarından da bu hususun doğrulandığı, bu suretle sanığın bitişik evin çatı katında su deposu arasına gizlediği suça konu uyuşturucu hapları taksiyle sık sık gelerek buradan temin ettikten sonra satışa arz ettiği sabit olduğu," gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2020 tarihli ve 46828 sayılı onama istekli tebliğnamesiyle dosya, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 28.11.2022 tarih ve 16131-12412 sayı ile direnme kararının yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KONUSU

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa isnat edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

17.05.2016 tarihli olay tutanağına ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre; İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Amirliği görevlilerince, uyuşturucu madde ticareti yapan şahısların tespitine ve yakalanmasına yönelik yapılan istihbarat çalışmaları neticesinde; *********** kimlik numaralı ... adlı şahsın, İstanbul’dan ve doğu illerinden İzmir’e getirdiği uyuşturucu maddeleri torbacılar aracılığıyla satışa sunduğu, adı geçenin, ... ilçesi, ..., 972. Sokak, No. 3 sayılı adreste bulunan iki katlı binada ikamet ettiği ve uyuşturucu maddeleri de burada sakladığı, 35 * **** plaka sayılı taksinin, söz konusu şahsı akşam saatlerinde Karabağlar ilçesindeki ... Mahallesi, ... Sokak'tan alıp ikametine götürdüğü, adı geçenin ikametinde bulundurduğu uyuşturucu maddeleri sattıktan sonra, aynı taksi ile ... Sokağa geri döndüğü bilgilerinin elde edildiği, edinilen bilginin doğruluğunun teyidi amacıyla görevlilerce konuya ilişkin araştırmalara başlandığı, bu kapsamda; sanığın ..., 972. Sokak, No. 3 sayılı adreste ikamet ettiği, sanığın kolluk tarafından yapılacak baskınlardan korunmak amacıyla uyuşturucu maddelerin bir kısmını ikametinin karşısındaki kapısı ve penceresi bulunmayan metruk binada, bir kısmını ikametinin arkasında bulunan yıkık durumdaki metruk binada, diğer bölümünü ise ..., 972. Sokak, No. 5 sayılı adreste bulunan, oturduğu iki katlı binanın bitişiğindeki komşuna ait olan binanın teras kısmında yer alan bidonların içinde sakladığı, söz konusu adreste ikamet edenlerin bu durumdan haberdar olmadığı bilgilerine ulaşıldığı, bunun üzerine görevlilerce 17.05.2016 tarihinde, saat 17.00 sıralarında ... Mahallesi, ... Sokak'a gidilip çevrede tertibat alındığı, saat 17.10 sıralarında 35 * **** plaka sayılı ticari taksinin bahsi geçen sokağa girip kısa bir süre sonra bu sokak ile ... Sokak'ın kesiştiği yerde durduğunun ve çok kısa bir süre sonra da aracın yanına geldiğinin görülmesi üzerine, görevlilerce polis tanıtma kartları gösterilip sanığın yakalandığı, yapılan üst yoklamasında 4.000,00 TL'nin ele geçirildiği, görevlilerce nerede oturduğu sorulan sanığın; ... Sokak, No.1-3, D:1 sayılı adreste ikamet ettiğini belirttiği, konu ve gerçekleştirilen işlemler hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeden arama kararı talep edildiği, İzmir (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesince 17.05.2016 tarih ve 1610 sayı ile; kolluk tarafından yapılan araştırmalar neticesinde tespit edilen adreslere ve sanığın ikametine yönelik olarak adli arama kararı verildiği, bu kapsamda görevlilerce 17.05.2016 tarihinde, saat 19.30 sıralarında ..., 972. Sokakta bitişik hâlde bulunan No. 3 ve No. 5 sayılı binaların önüne gelindiği, sanığın ikamet ettiği No. 3 sayılı iki katlı binanın hemen bitişiğinde bulunan ve giriş ile çatı katından ibaret olan No. 7 sayılı taşınmazın giriş katında, ikamet sahibi tanık ...’in huzurunda yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, aynı binanın, dışarıdaki ayrı bir kapı kullanılarak çıkılan çatı katında arama yapılabilmesi amacıyla görevlilerce tanıktan temin edilen anahtar ile dışarıdaki demir kapı açılıp çatı katına çıkıldığı, burada yapılan incelemede; çatı katının, sanığın ikamet ettiği No. 3 sayılı iki katlı binanın bitişiğine denk gelen köşe kısmında atıl vaziyetteki bir kısım eşyanın, söz konusu eşya arasında iki adet su deposunun bulunduğunun ve bu bölüme sanığın ikametinin ikinci katından geçilebileceğinin tespit edildiği, ardından görevlilerce çatı katında yapılan arama neticesinde; sanığın ikametine daha yakın olan ve üzeri plastik kasalarla kapatılmış bulunan su deposunun içindeki poşette toplam 9784 adet suç konusu tabletin ele geçirildiği, görevlilerce sanığın ikamet ettiği ..., 972. Sokak, No. 3 sayılı iki katlı binada, sanığın eşi tanık ... huzurunda yapılan aramada ise yatak odasındaki bazanın içinde 1 Dolar ile toplam 32.600,00 TL’nin bulunduğu, aynı gün No. 3 sayılı binanın karşısında ve arkasında bulunan metruk taşınmazlarda ve sanığın bir diğer ikamet adresi olan ... Sokak, No.1-3, D:1 sayılı yerde yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, gerçekleştirilen işlemler hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan işlem yapıldığı,

İzmir Kriminal Polis Laboratuvarının 26.05.2016 tarihli raporuna göre; ele geçirilen 9784 adet tabletin ecstasy olarak bilinen ve bir amfetamin türevi olan MDMA etken maddesi içerdiği, tabletlerin içerdiği toplam MDMA miktarının 1.249,23 gram olduğu,

İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Parmak İzi Geliştirme Laboratuvarı Büro Amirliğinin 24.05.2016 tarihli raporunda; ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddelerin içinde bulunduğu materyal üzerinde herhangi bir vücut izine rastlanmadığının belirtildiği,

Mahallinde 23.09.2016 tarihinde yapılan keşif üzerine düzenlenen 16.10.2016 ve 07.11.2016 tarihli bilirkişi raporlarında; ..., 972. Sokak, No. 3 ve No. 5 sayılı adreslerde bulunan ve birbirine bitişik vaziyette olan taşınmazlarda yapılan incelemede, çatı katında suç konusu tabletlerin ele geçirildiği No. 5 sayılı konutun, giriş kapısının hemen yanında demir kapının bulunduğunun, çatı katına yalnızca bu kapıdan giriş yapılarak çıkıldığının, üstü çelik konstrüksiyon ile tamamen kapatılmış olan çatı katının, sağında ve solunda bitişik nizamda evlerin bulunduğunun, bu evlerden birinin de sanığın ikamet ettiği No. 3 sayılı bina olduğunun, üzerinin kapatılmış olması nedeniyle çatı katına yukarıdan inişin ya da buradan çatıya çıkışın söz konusu olamayacağının, çatı katının sol tarafında iki adet su deposunun ve sanığın ikamet ettiği No. 3 sayılı iki katlı binanın duvarının bulunduğunun, sanığın ikamet ettiği No. 3 sayılı binanın ikinci katındaki balkonun, uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği No. 5 sayılı binanın çatı katındaki, ufak çit görevi gören tuğlaya uzaklığının yaklaşık 80 cm olduğunun, kişinin fiziki özelliklerinin (boy-kilo) çatı katına geçiş sırasında önem arz ettiğinin, balkondan No. 5 sayılı binanın çatı katına geçmek için mesafenin uygun olduğunun, fakat söz konusu yere geçiş sırasında sanığa ait evin duvarında bir bölme, çıkıntı veya kırığın yer almadığının, dolayısıyla bir insanın sağ eliyle balkon tarafını tuttuğu düşünüldüğünde sol eliyle tutabileceği bir alanın bulunmadığının, No. 3 sayılı taşınmazın balkonundan No. 5 sayılı binanın çatı katına geçilmek istendiğinde aşağıya düşme risk ve tehlikesinin bulunduğunun, No. 5 sayılı binanın penceresinde bulunan demir parmaklıklardan tırmanarak çatı katına çıkılamayacağının, sanığın ikameti No. 3 sayılı binanın ön cephesinden No. 5 sayılı taşınmazın çatı katına geçişin mümkün olmadığının belirtildiği,

Anlaşılmaktadır.

Tanık ... kollukta; ..., 972. Sokak, No. 5 sayılı adreste bulunan konutta eşi ve üç çocuğuyla birlikte ikamet ettiğini, Suriye ülkesi vatandaşı olduklarını, söz konusu yere yaklaşık iki ay önce taşındıklarını, taşındıkları sırada ev sahibinin hem giriş hem de çatı katının anahtarlarını verdiğini, fazla eşyası olmadığı için çatı katını hiç kullanmadıklarını, çatı katında ele geçirilen tabletleri ilk defa gördüğünü, söz konusu tabletlerin kime ait olduğunu bilmediğini, giriş kapısının yanında yer alan ve çatıya çıkmak için kullanılan demir kapının kilitli olduğunu, bu nedenle çatı katına çıkan birilerini hiç görmediğini, ancak ara sıra komşu binanın çatı kısmından oturdukları evin çatı katına doğru gelen birtakım sesler duyduklarını, yabancı ülke vatandaşları olmaları nedeniyle korktukları için bunun sebebini araştırmadıklarını,

Mahkemede; ara sıra çamaşır asmak için çatı katına çıktığında su bidonlarını gördüğünü, ancak içinde ne olduğunu bilmediğini, evi eşi tanık... ile birlikte kiraladıklarını, kira anlaşmasını yaptıkları sırada ev sahibinin çatı katındaki bidonlardan bahsetmediğini, ancak daha sonraki bir tarihte eşi işte bulunduğu esnada, kira parasını almak için eve gelen ev sahibine; "Çatıdaki bidonları kaldırabilir misiniz? Temizlik yapacağım." demesi üzerine, ev sahibinin söz konusu bidonların komşuya ait olduğunu söylediğini, ancak herhangi bir isim belirtmediğini, bu konuşmadan tanık...’a söz etmediğini, bitişik binadan oturdukları evin çatı katına geçişe engel olacak bir duvar ya da korkuluğun bulunmadığını, ancak çatı katına çıkışın dışarıdaki farklı bir kapıdan sağlandığını, söz konusu kapının anahtarının kendisinde bulunduğunu, ev sahibinin kendisine verdiğini, başkasına anahtar verip vermediğini bilmediğini, evde bulunduğu vakitlerde çatı katına çıkan biri ya da birilerini görmediğini, tabletlerin kime ait olduğunu bilmediğini, zaman zaman çatı katından sesler geldiğini, korkması nedeniyle bunun sebebini araştırmadığını, kedi olabileceğini düşündüğünü, arama yapıldığı sırada eşinin işte olduğunu,

Tanık... ... mahkemede; tanık...’nin eşi olduğunu, sanık ile bir kez sokakta karşılaştığını, suç konusu tabletlerin kime ait olduğunu bilmediğini, oturdukları evi tanık...'den kiraladıklarını, evi kiraladıkları sırada çatı katında su bidonlarının bulunduğunu, ev sahibinin bu bidonların kime ait olduğu konusunda kendilerine bir şey söylemediğini, eşi ile kendisinin de bu hususu sormadıklarını, su bidonlarının içine hiç bakmadığını, taşınmazı kiraladıktan sonra ev sahibinin, çatı katına çıkışı sağlayan dışarıdaki demir kapının anahtarını kendilerine verdiğini, başkasında da anahtar olup olmadığını bilmediğini, çamaşır asmak için zaman zaman çatı katına çıktıklarını, kendilerinden başka birilerinin çatı katına çıktığına şahit olmadığını, sanığın ikamet ettiği bina ile kendisinin oturduğu konutun bitişik vaziyette olduğunu, sanığın evinden oturdukları evin çatı katına geçilip geçilemeyeceğini bilmediğini, bir keresinde tahminen saat 03.00 sıralarında çatıdan gelen sesler üzerine uyandığını, ancak bu seslerin rüzgârdan mı yoksa başka bir şeyden mi kaynaklandığı hususunda bir bilgisinin olmadığını, çatı katına çıkıp herhangi bir araştırma yapmadığını,

Tanık ... mahkemede; arama yapılan ve giriş katı ile çatı katından oluşan 5 numaralı binanın maliki olduğunu, söz konusu konutta daha öncesinde Arap asıllı bir bayanın oturduğunu, söz konusu şahsın taşınmasından sonra evi tanıklar... ve...’a kiraladığını, taşınmazda hâlen adı geçenlerin oturduğunu, her ay söz konusu yere gidip tanık...’den kira ücretini aldığını, bu süre zarfında bazen sanığı yan binanın önünde gördüğünü, tanıkların oturduğu binanın çatı katına önceki kiracının taşınması durumunda çıktığını, burada inceleme yaptıktan sonra taşınmazı yeni kiracıya teslim ettiğini, tanıklara kiraya verdiği taşınmazın iki kapısının bulunduğunu, bir tanesinin kiracıların oturduğu dairenin giriş kapısı, diğerinin ise çatı katına çıkışı sağlayan kapı olduğunu, her iki kapının anahtarlarını da tanıklara verdiğini, evi tanıklara teslim ettiği sırada çatı katındaki su depolarının da mevcut olduğunu, tanık...'nin su depolarının kime ait olduğunu sorması üzerine; "Komşuya mı yoksa daha önceki kiracıya mı ait bilmiyorum." dediğini, hatta birlikte eski birtakım eşyayı çatı katından attıklarını, su depolarının kime ait olduğunu ve kim tarafından çatı katına yerleştirildiğini bilmediğini,

Tanık ... kollukta; ..., 972. Sokak, No. 3 sayılı adreste iki çocuğu, kız kardeşi ve babasıyla birlikte ikamet ettiğini, eşi olan sanığın uzun süredir eve hiç gelmediğini, bu süre zarfında sanığı hiç görmediğini, sanığın nerede kaldığını, yan binanın çatı katında ele geçirilen tabletlerin kime ait olduğunu ve kimin tarafından oraya konulduğunu bilmediğini, oturdukları evin çatısından diğer evin çatı katına geçen birilerini hiç görmediğini, olay günü yatak odasındaki bazanın içinde bulunan paraları, plakasını hatırlamadığı aracının satışından elde ettiğini, söz konusu paranın bir kısmını harcadığını,

Mahkemede; sanık ile bir yıldır ayrı olduklarını, beş ya da altı aydır sanığı hiç görmediğini, başka bir kadınla yaşadığını öğrenmesi üzerine sanık ile ilişkisini kestiğini, oturduğu dairenin üst katında kayınvalidesinin ikamet ettiğini, sanığın haftada iki kez annesini üst katta ziyaret ettiğini, ele geçen tabletler ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, söz konusu maddelerin ele geçirildiğini binaya birçok kişinin girip çıktığını, bu binada Suriye’den gelen şahısların oturduğunu, sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına şahit olmadığını, sanığın, dayısının iş yerinde manav tezgâhında çalıştığını, arama esnasında yatak odasında ele geçirilen paraları üzerine kayıtlı olan aracın satışından elde ettiğini, parayı bankaya yatırmadığını, söz konusu parayla çocuğunu ameliyat ettirmeyi düşündüğünü, sanık ile arasının bozulması üzerine söz konusu aracı sattığını,

Tanık ... mahkemede; sanığı komşusu olması nedeniyle tanıdığını, ele geçirilen tabletlerin kime ait olduğunu bilmediğini, ancak olay tarihinden yaklaşık on gün sonra elinde silah bulunan bir şahsın, sanığın annesinin ikamet ettiği binanın kapısına vurarak; "Siz benim malımı devlete verdiniz." şeklinde sözler söyleyip küfür ettiğini, söz konusu şahsı tanımadığını, ilk defa gördüğünü, korktuğu için emniyete haber vermediğini,

Tanık ... mahkemede; sanığı komşusu olduğu için tanıdığını, tabletlerin kime ait olduğunu bilmediğini, söz konusu maddeler bulunduktan yaklaşık on gün sonra orta boylu, elinde silah bulunan bir şahsın mahalleye geldiğini, sanığın ailesinin oturduğu 3 numaralı binanın alt ve üst katının kapılarını zorlayarak; "Malımı yakalattınız, ya paramı ya da malımı verin, sizi yakarım, keserim." dediğini, yine bu esnada küfürler edip tehdit içeren sözler söylediğini, söz konusu şahsı tanımadığını,

Tutanak düzenleyici tanık... keşif mahallinde; olay günü 972 Sokak'ta bulunan 3 ve 5 numaralı konutlarda yaptıkları arama neticesinde, 5 numaralı evin çatı katında su deposunun içinde suç konusu tabletleri ele geçirdiklerini, söz konusu yerde yaptıkları incelemede; sanığın ikameti olan 3 numaralı binanın duvarından 5 numaralı binaya geçişi sağlayan herhangi bir delik tespit etmedikleri gibi çatı katında kapıda görmediklerini, ancak 3 numaralı binanın ikinci katında, alt kısmında demir parmaklıklar olan balkon bulunduğunu, keşif tarihi itibarıyla söz konusu balkonun üst tarafına da demir parmaklıklar yapıldığını fark ettiğini, üst kısmındaki parmaklıkların olay tarihinden sonra yaptırılmış olduğunu, arama tarihinde çatı katının ve sanığın ikamet ettiği binanın fotoğraflarını çektiklerini,

Mahkemede; sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına ve temin ettiği uyuşturucu maddeleri gizlediği yerlere ilişkin bilgiler elde edilmesi üzerine, konu hakkında araştırma yapmak amacıyla sanığın ikamet ettiği adreste araştırma yaptıklarını, sanığın genelde öğleden sonra ticari taksi ile ikametine geldiğini, gece yarısından sonra yine aynı taksi ile söz konusu yerden ayrıldığını tespit ettiklerini, ancak sanığı uyuşturucu madde satışı yaparken görmediklerini, suç konusu tabletleri sanığın oturduğu evin bitişiğindeki binanın çatı katında ele geçirdiklerini, sanığın evinin balkonundan da çatı katına geçişin mümkün olduğunu tespit ettiklerini, balkondan çatı katına geçmek için bir adım atılmasının yeterli olduğunu,

Tutanak düzenleyici tanık ... keşif mahallinde; olay tarihinde 972 Sokakta yer alan 3 ve 5 numaralı taşınmazlarda arama yaptıklarını, suç konusu tabletlerin ele geçirildiği 5 numaralı evin çatı katına dışarıda bulunan demir kapıdan içeri girip çıktıklarını, söz konunun kapının anahtarını bir kadının getirdiğini, ancak kimlik bilgilerini hatırlamadığını, çatı katında yaptıkları aramada, girişe göre sol tarafta bulunan su deposunun içinde suç konusu tabletleri bulduklarını, 5 numaralı binanın çatı katında yaptıkları inceleme neticesinde; buraya 3 numaralı taşınmazdan geçişi sağlayan herhangi bir delik ya da kapı tespit etmediklerini, çatının çelik konstrüksiyon ile kapatılmış olduğunu gördüklerini, sanığın ikameti olan 3 numaralı binanın ikinci katındaki balkonun, suç konusu tabletlerin ele geçirildiği yere yakın olduğunu fark ettiklerini, keşif tarihi itibarıyla söz konusu balkonun üst kısmının da demir parmaklıklarla kapatıldığını gözlemlediğini, olay tarihinde sadece alt kısmında parmaklık bulunduğunu, aramanın yapıldığı tarihte çatı katının ve sanığın ikametinin fotoğraflarını çektiklerini,

İfade etmişlerdir.

Sanık kollukta; yaklaşık beş aydır Karabağlar ilçesi, ... Mahallesi, ... Sokak, No.1-3, D:1 sayılı adreste ikamet ettiğini, ..., 972. Sokak, No. 3 sayılı adreste bulunan binanın ikinci katında annesi ile babasının, birinci katında ise eşi tanık ...’nın, iki çocuğunun, baldızının ve kayınpederinin oturduğunu, tanık ... ile uzun süredir görüşmediğini, ara sıra anne ve babasının yanına uğradığını, suç konusu tabletler ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, isnat edilen suçlamayı kabul etmediğini, ... Caddesi üzerinde bulunan bir büfeyi işlettiğini, olay tarihinde üzerinde bulunan 4.000 TL’yi iş yerinde yaptığı satışlardan kazandığını, tanık ...’nın ikametinde ele geçirilen paranın, adı geçene ait aracın satışından elde edildiğini,

Sorguda; tekel büfesi işlettiğini, akşam saat 17.00’den sabah saat 05.00’e kadar söz konusu yerde bulunduğunu, yaklaşık beş aydır ... Mahallesi, ... Sokak, No.1-3 sayılı adresteki daire başka bir bayanla birlikte kaldığını, ..., 972. Sokak, No. 3 sayılı adresteki binanın ikinci katında annesi ve kız kardeşinin oturduğunu, babasının ise yaklaşık sekiz ay önce işlediği uyuşturucu madde ticareti yapma suçu nedeniyle cezaevinde bulunduğunu, çatı katında suç konusu tabletlerin ele geçirildiği binada Suriye’den gelen kişilerin oturduğunu, bu evde daha önce kimin ikamet ettiği konusunda bir bilgisinin bulunmadığını, ev gerçek sahibini tanımadığını, bahsi geçen çatı katına hiç çıkmadığını, olay tarihinde kendisini almaya gelen taksiciyi uzun süredir tanıdığını, son bir aydır müşteri olarak taksisine bindiğini, haftanın beş günü söz konusu taksiye binip işlettiği büfeye, annesinin yanına ve evine gittiğini, tanık ... ile yaklaşık beş aydır ayrı olduklarını,

Mahkemede; soruşturma evresindeki beyanlarını tekrar ettiğini, tanık ... ile çocuklarının oturduğu binanın iki katlı olduğunu, söz konusu taşınmazın üst katında annesinin oturduğunu, bu binanın hemen bitişiğinde ise Suriye’den gelen şahısların ikamet ettiği, beş numaralı binanın bulunduğunu, suç konusu tabletlerin de bu binanın çatı katında ele geçirildiğini, söz konusu şahısların açık kimlik bilgilerini bilmediğini, tanık ... ile birlikte oturduğu daireden beş ay önce ayrıldığını ve ... Mahallesindeki yeni ikametinde kalmaya başladığını, söz konusu yerin açık adresini bilmediğini, başka bir suçtan dolayı yakalaması bulunduğu için toplu taşıma araçlarını kullanamadığını, bu nedenle olay günü yakalandığı sokağa çağırdığı ticari taksiyi tercih ettiğini, söz konusu taksiyi sık sık çağırdığını,

Savunmuştur.

IV. GEREKÇE

A.İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konularına İlişkin Görüşler

Anayasa’nın 138/1. ve CMK’nın 217/1. maddeleri ile Anayasa’nın 38. ve İHAS’nin 6/2. maddeleri sarahatine göre ispat hukuku bakımından vicdani kanaat esasını benimseyen Ceza muhakememizin amacı, maddi gerçeği insan onuruna yaraşır biçimde ortaya çıkarmaktır. Geçmişte yaşanan ya da yaşandığı iddia olunan bu vakıayı/maddi gerçekliği, olay mahkemesi yapacağı öğrenme yargılaması ile taraflar ve delillerle doğrudan muhatap olup muhakeme hukukuna ilişkin normlar doğrultusunda, gerektiğinde mantık ilminden ve tecrübe kurallarından da faydalanarak sonradan mahkeme önünde temsil etmeye çalışacak, böylece sezgileriyle değil akıl yoluyla vicdani kanaate ulaşarak (Metin Feyzioğlu, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, Yetkin Yayınevi, s. 139) maddi sorunu çözecektir. Bu yetki münhasıran olay mahkemesine aittir.

Vicdani kanaate ulaşılması, isnat olunan fiilin ispatlandığı anlamına gelir. Bu nedenle, vicdani kanaat hukuki sorunla değil, maddi sorunla ilgili bir kavramdır ve vicdani kanaate ulaşacak makam da maddi uyuşmazlığı çözmeye yetkili derece mahkemeleridir. Hukuki sorunun çözümünde vicdani kanaat ölçütü kullanılamaz. Çünkü; hukuki sorunun doğru çözümü, maddi olaya uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru bulunması ve doğru yorumlanması ile ilgilidir.

Vicdani ispat sisteminde hâkimler, hür vicdanlarına göre hüküm verirler. Her türlü delil aracı, kural olarak kullanılabilir ve bunlar serbestçe değerlendirilir. Ancak bu serbestliğin sınırını yine hukuk belirler. Nitekim, Anayasa’nın 138/1. maddesine göre hâkim, vicdani kanaatini oluştururken, Anayasa’nın, kanunların ve hukukun çizdiği çerçevede kalmak zorundadır. Delil araçlarının ne zaman ve kimler tarafından ikame edilebileceği, bunların muhakemede tabi tutulacakları işlemler, delil aracı ikame taleplerinin hangi şartlarda ret olunabileceği, çelişme yönteminin nasıl hayata geçirileceği, delil aracı yasaklarının neler olduğu gibi konular hukuk tarafından düzenlenir ( Feyzioğlu, s. 357).

Kural olarak delillerle doğrudan temas kurmayan ve öğrenme yargılaması yapamayan Yargıtayın, hukuka uygun olarak elde edilen delilleri takdir etme ve bu suretle ilk derece mahkemelerinin vicdani kanaatini denetleme, aslında olayın nasıl cereyan ettiğini ortaya koyma imkanı bulunmamaktadır. Ancak hükmün gerekçesini esas alarak, bu delillerle varılan sonucun/kabul edilen maddi vakıanın, akıl yürütme/mantık kurallarına, genel hayat tecrübelerine ve bilimsel kaidelere uygun olup olmadığını denetleyebileceğinde de kuşku yoktur. 288. maddenin Hükûmet Tasarısı'ndaki gerekçesinde bu duruma: "Delillerin yanlış değerlendirilmesi, kuralların yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin saptanmasını etkilediğinde elbetteki hukuka aykırılık oluşturur." denilerek işaret edilmiştir. Uygulama da bu şekilde istikrar kazanmıştır. Doktrinde Yenisey aynı düşünceyi; "Bir hukuk normu olmayan fizik ve mantık kuralları ve tecrübe kaidesi, bir hukuk normu gibi ele alınarak bunlara aykırı olan vicdani kanaatin denetlenmesine imkan sağlamaktadır." (Feridun Yenisey, İstinafta Maddi Ve Hukuki Mesele Denetimi, Silvia Tellenbach'a Armağan, Seçkin Yayınları, s. 1282) diyerek benimsendiğini ifade etmiştir. Çünkü; sağlıklı bir hukuki denetimin ön şartı, maddi vakıanın usulüne uygun, tam ve doğru olarak belirlenmiş olmasıdır.

Ceza yargılamasında kanıt serbestliği ilkesi başlığı altında toplayabileceğimiz temel prensiplere göre; a) Herşeyin kanıt olabileceği (hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş), b) İlgililerin kanıt ileri sürebilecekleri, c) Hâkimin kendiliğinden kanıt araştırabileceği, (hatta zorunlu olarak araştırması gerektiği), d) Kanıt ileri sürmede zaman kısıtlaması olamayacağı, e) Kanıtlama külfetinin sanığa yüklenemeyeceği, f) Kanıt değerlendirmede hâkimi bağlayan üstün kanıtın söz konusu olmayıp hâkimin tüm kanıtları serbestçe değerlendirebileceği, (vicdani kanaat) ceza yargılamasının temel ilkeleridir. Bu ilkelerin birinden dahi vazgeçmek, ceza yargılamasının temel ilke ve yapısına aykırı davranmak anlamını taşır (YCGK, 08.04.1991 tarihli ve 81-111 sayılı).

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de doktrin ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılabilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Toplanan delillerin bir kısmına gözetilip diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaat üzerinden yüksek de olsa bir ihtimale sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir (YCGK, 11.6.2013 tarihli ve 36-294 sayılı).

Şu hâlde, sanığa isnat edilen fiilin sanık tarafından icra edildiğinin kabulü için, gerekçeli ve muhtemel şüphenin tamamen yenilmesi gerekir. Zira kabili te'lif olmayan şüphe ile gerçeğin yan yana mevcudiyeti ile vicdani kanaate ulaşılmasının, mantık ve hukuk kuralları bakımından mümkün olduğu söylenemez.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Sanığın üzerinde ve kolluk tarafından yapılan araştırmalar neticesinde tespit edilen ikamet adreslerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin ele geçmemesi, suç konusu tabletlerin; tanıklar... ve...’ın ikamet ettiği ..., 972. Sokak, No. 5 sayılı binanın, aramanın gerçekleştirildiği tarihte tanık...’den temin edilen anahtar ile açılan demir kapıdan geçilmek suretiyle çıkılan çatı katındaki su deposunun içinde ele geçirilmiş olması, dosyadaki bilgi ve belgelerden; suç konusu tabletlerin içinde bulunduğu materyal üzerinde, bu bağlamda sanık ile maddeler arasında irtibat kurmaya imkân veren herhangi bir vücut izinin tespit edilemediğinin anlaşılması, elde edilen istihbarat bilgisine dayalı olarak öncesinde araştırma yapan ve tanık olarak da dinlenen tutanak düzenleyici kolluk görevlilerinin, isnat edilen suça ilişkin gözleme, diğer bir ifadeyle fiziki takibe dayalı bir tespitlerinin bulunmaması, yine tanıklar ..., ..., ..., ... ve...'in suç konusu tabletlerle sanığın ilgi ve irtibatını sağlayan ve bu anlamda sanığın aleyhine olan herhangi bir beyanlarının olmaması ile sanığın tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; mahallinde ikame olunan ve tartışılan delillerin, gerekçeli/muhtemel şüphenin tamamen ortadan kaldırılması ve sanığın müsnet uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediği yönünde vicdani kanaat oluşması için yeterli olmadığı anlaşılmakla in dubio pro reo/şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince ispat edilemeyen suçtan beraat kararı verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.03.2020 tarihli ve 14-79 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA, söz konusu hükmün, sanığa isnat edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle; sanık hakkında İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.03.2020 tarihli ve 14-79 sayılı kararıyla CMK'nın 109/3-a maddesi uyarınca yurt dışına çıkmama şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına dair kararının KALDIRILMASINA, gereği için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına YAZI YAZILMASINA,

3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.12.2024 tarihli birinci müzakerede yasal ve yeterli çoğunluk sağlanamadığından 15.01.2025 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.