"İçtihat Metni"
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 2. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. Çocuk
SAYISI : 101-320
I. HUKUKİ SÜREÇ
Hırsızlık suçundan sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1, 143, 31/3, 62, 50, 52/2-4. maddeleri uyarınca 6000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin İstanbul 2. Çocuk Mahkemesince verilen 16.12.2015 tarihli ve 175-727 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 23.03.2021 tarih ve 19332-6225 sayı ile;
"1- Sanığın kapıları kilitli otobüs içerisinden katılana ait cüzdanı çalması şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 142/2-h maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde eksik ceza tayin edilmesi,
2- CMK'nun 196/2. maddesinde yer alan 'Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.' şeklindeki düzenleme uyarınca, TCK'nın 142/2-h maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin cezanın alt sınırının 5 yıl olması karşısında, sanığın yakalama sureti ile başka mahkeme tarafından sorguya çekilemeyeceği gözetilmeden ve yakalandığı yer mahkemesince zorunlu müdafii olmaksızın savunması alınmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması," isabetsizliklerinden ceza süresi bakımından kazanılmış hakkın korunması kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 28.09.2021 tarih ve 101-320 sayı ile bozma ilamına direnerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.09.2022 tarihli ve 154920 sayılı Bozma-Gönderme istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 03.05.2023 tarih ve 12501-2405 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. ÖN SORUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında duruşmadan haberdar edilmeyen sanığın aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan müdafiin beyanı ile yetinilerek önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesi uyarınca ilk karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala CMK'nın 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. CMUK'un, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca ilk karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması CMUK'un 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
B. Hukuki Nitelendirme
Sanık ... hakkında basit hırsızlık suçundan Yerel Mahkemece verilen mahkûmiyet hükmünün, Özel Dairece eylemin nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu gerekçesiyle bozulduğu anlaşılan dosya kapsamında;
Özel Dairenin bozma nedeni sanığın aleyhine olup atılı suç için Kanun'da öngörülen cezanın alt sınırı itibarıyla bizzat yargılamayı yapan mahkemece savunma alınması gerektiği gözetilmeden ve sanıktan aleyhe olan bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan müdafiin beyanı ile yetinilerek hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu usulî nedenden dolayı diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul 2. Çocuk Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli ve 101-320 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.