Logo

Ceza Genel Kurulu2023/416 E. 2024/16 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın, mağdureye yönelik çocuğun cinsel istismarı suçunu işleyip işlemediğinin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Mağdurenin beyanlarının çelişkili olması, somut delillerle desteklenmemesi ve sanığın suçlamaları reddetmesi nedeniyle oluşan şüpheden sanık yararlanır ilkesi gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

DİRENME

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 9. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 260-372

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 103/1-birinci cümle, 103/3-c, 43/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.09.2020 tarihli ve 179-328 sayılı hükmün, sanık müdafii ve katılan mağdure vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince 19.01.2021 tarih ve 1666-21 sayı ile dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine, anılan kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.03.2022 tarih ve 19590-1768 sayı ile; "Olayın intikal şekli ve zamanı mağdurenin aşamalardaki çelişkili anlatımları, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkûmiyet kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, söz konusu hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi ise 20.09.2022 tarih ve 260-372 sayı ile; "Yargıtay bozma ilamında mağdur beyanlarındaki çelişkiden bahsedilmiş ise de; katılanın aşamalardaki beyanlarının eylemler bazında tutarlı olduğu, tarih olarak da sanığın zamana yayılan birden fazla ve süreklilik arz eden eylemleri olduğu, olay tarihlerinin üzerinden zaman geçmiş olduğu, katılanın yaşının küçüklüğü de nazara alındığında eylemlerin son bulduğu sene katılanın hangi sınıfa gittiğini tam olarak hatırlayamamasının hayatın olağan akışına uygun olduğu kanaatine varıldığı, keza katılanın huzurda alınan ve Segbis vasıtayla kaydedilen beyanlarında da sınıf ve sene olarak net hatırlamamakla birlikte dedesinin eylemlerinin evden ayrıldığı zamana kadar sürdüğünü önceki beyanları ile tutarlı şekilde ifade ettiği, katılanın huzurda dinlenen beyanlarında da samimi anlatımda bulunduğuna heyetçe tam bir vicdani kanaat getirildiği," şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.

Bu kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.12.2022 tarihli ve 152744 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 03.05.2023 tarih ve 16529-2705 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KONUSU

Sanık hakkında katılan mağdureye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen beraat kararı Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR:

İncelenen dosya içeriğinden;

Sanığın, katılan mağdurenin dedesi olduğu,

12.02.2020 tarihinde rehberlik öğretmenince katılan mağdure hakkında düzenlenen tutanakta; katılan mağdurenin 05.02.2020 tarihinde arkadaşıyla birlikte okul rehberlik servisine geldiğini, ilkokuldayken dedesi tarafından taciz edildiğini, dedesinin, kendisini kucağına oturttuğunu ve arkasına geçip bir şeyler yaptığını, yaşı ilerlediğinde dedesinin bu yaptıklarının kötü olduğunu anladığını, bu olaylara 3-4. sınıftan bu yana maruz kaldığını ve dedesinin Libya’ya gidene kadar eylemlerini sürdürdüğünü beyan ettiği, bu ifade sonucunda katılan mağdurenin annesini okula çağırdıklarını, katılan mağdurenin "Anne, dedem bana çocukken kötü şeyler yaptı." sözleri üzerine annesinin fenalaştığını, annenin uzun zamandır sanıkla birlikte yaşadıklarını, sanığın aslında şu an taciz suçundan cezaevinde olduğunu ve katılan mağdurenin bundan etkilenmemesi adına ona sanığın Libya’ya gittiğini söylediklerini, sanığın ev içerisinde uygun olmayan kıyafetlerle gezdiğini ve bazı zamanlar taciz hususunda şüphelendiklerini ancak sanığın oğlunun, babasına bu durumu konduramadığını, yine kendisinin katılan mağdureye böyle bir olayın yaşanıp yaşanmadığını sorduğunu ancak katılan mağdurenin böyle bir olayın olmadığını söylediğini, katılan mağdurenin ortaokulda okurken bileklerini kestiğini, nedenini sorduklarında ise "Dedem sana kötü davranıyordu. O yüzden kestim." şeklinde cevap verdiğini beyan ettiği, katılan mağdureye sanığın aslında cezaevinde olduğu bilgisinin o an verildiğini, katılan mağdurenin travmatize olmaması adına yüzeysel olarak anlattıklarının dinlenildiğinin belirtildiği,

14.08.2020 tarihinde psikolog tarafından katılan mağdure hakkında düzenlenen adli görüşme ve değerlendirme raporuna göre; katılan mağdurenin olayın hukuki sonuçlarını algılayıp, anlamlandırabilecek gelişim döneminde bulunduğu ve beyanlarının samimi olduğu, kendisini rahat bir şekilde ifade edebildiği, aile bireyleri veya başkalarınca yönlendirildiğine dair bir izlenim görülmediği,

18.10.2012 tarihinde katılan mağdurenin kollukta beyanının alınması sırasında hazır bulunan çocuk gelişimci beyanına göre; katılan mağdurenin fiziksel gelişiminin normal olduğu, duygularını net bir şekilde ifade edebildiği,

14.07.2020 tarihinde duruşmada SEGBİS aracılığıyla katılan mağdurenin beyanının alınması sırasında hazır bulunan psikolog beyanına göre; katılan mağdurenin kendisini rahat bir şekilde ifade ettiği, baskı altında bulunmadığı ve ifade vermesine engel bir durumun olmadığı,

20.09.2022 tarihinde duruşmada SEGBİS aracılığıyla katılan mağdurenin beyanının alınması sırasında hazır bulunan psikolog beyanında; katılan mağdurenin beyanlarındaki çelişkinin yaş küçüklüğü, aradan geçen zaman, olayın travmatik bir olay oluşundan kaynaklandığının ancak katılan mağdurenin ana hatlarıyla istenmeyen bir olaya maruz kaldığı yönündeki beyanlarının güvenilir olduğunun bildirildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan mağdure ... kollukta; 14 yaşında olduğunu, olay tarihini tam olarak hatırlayamadığını, sanık olan dedesi tarafından bu olaya maruz bırakıldığını, sanığın, kendisini sevdiğini ancak zamanla bu sevmelerinin farklı bir şekilde olduğunu anladığını, sanığın, kendisinin bikini bölgesine dokunduğunu ve bu hususu ailesine anlatmaması konusunda "Senin yaramazlıklarını annene babana anlatırım." diyerek tehdit ettiğini, bu olaylar yaşanırken sanığın, kendisinin eline telefon verdiğini veya televizyon açtığını, bu olaylar yaşanırken sanığın odasının içerisinde hiç kimse olmadığını ancak evde birilerinin olduğunu, sanığın da cinsel bölgesini gördüğünü ve sanığın kendisinin cinsel bölgesini ellemesi hususunda ısrar ettiğini ancak kendisinin dokunmadığını, bu olanları oyun sandığından kimseye anlatmadığını, poposuna veya göğüslerine dokunduğunu hatırlamadığı sanığın, bikini bölgesine ağzını değdirdiğini, yine ayaktayken sanığın arkasına geçerek ileri geri hareketler yaptığını, bu esnada her ikisinin de kıyafetlerinin üzerlerinde olduğunu ancak sanığın özel bölgesini hissettiğini, bu olayları ailesine anlattığında sanığın hapishanede olduğunu ve 7 yaşındaki bir çocuğu da taciz ettiğini öğrendiğini, aslında sanığın Libya'da olduğunu zannettiğini ve eve geri geleceğinden korktuğunu, kendisinin bu durum nedeniyle kullanılmış ve kirletilmiş olduğunu düşündüğünü, bu zamana kadar erkek arkadaşının olduğunu fakat hiçbirinin sanık gibi kendisine dokunmadıklarını, yaşadığı bu olayları kardeşinin de yaşamaması için sanıktan şikâyetçi olduğunu, 14.07.2020 tarihinde mahkemede sanığın kendisine ait odası olduğunu ve kendisini odasına çağırarak arkasına geçip yukarı aşağı hareketler yaptığını, cinsel bölgelerini ellemeye ve arada sırada yanağından veya dudağından öpmeye çalıştığını, daha çok alt bölgelerini ellediğini, üzerlerinde elbise olup olmadığını pek hatırlayamadığını ancak sanığın arkasına geçip ileri geri hareket yaptığı esnada her ikisinin de üzerinde kıyafetlerinin bulunduğunu, bazen yanağından veya dudağından öpmeye çalıştığını, üzerinde kıyafet olsun olmasın yukarı veya aşağı bölgesini ellemeye çalıştığını ve "Bunu ailene söylersen ben de senin yaptığını yaramazlıkları söylerim." diyerek kendisini korkuttuğunu, ortaokul sonlarına doğru bu olayları hatırladığını, tahmini olarak 5 veya 6 yaşındayken olayların başlamış olabileceğini, sanığın akşamları kendisine odasına çağırdığını, kıyafetlerinin hep üzerlerinde olduğunu, arada sırada alt bölgesini açmaya çalıştığını ancak açıp açmadığını hatırlayamadığını, bu olaylar yaşanırken kimsenin görmediğini, ailesinin evde olduğunu ancak sanığın odasının kapısını sürekli kapalı olduğunu, kendisinin okulda sürekli ağlayıp sinir krizleri geçirdiğini, en sonunda dayanamayıp durumu rehberlik hocasına anlattığını, 20.09.2022 tarihinde mahkemede; sanığın, kendisine yönelik davranışlarının kötülüğünü yedinci sınıftayken fark ettiğini, olayların tahmini olarak 4 yaşındayken başladığını, sanığın, kendisiyle oyunlar oynadığını, sevdiği çizgi filmleri açtığını, sonrasında odasına çağırıp eliyle dokunma, ağzıyla temas ve arkasına geçip temas etme şeklinde hareketlerinin olduğunu, yine annesi evde olmadığı zaman "Seni yıkayabilirim. Baban görmese de ben görebilirim." şeklinde sözler söylediğini, arkadaşlarının dedelerinden bahsetmesi üzerine kendi dedesi olan sanık ile yaşadığı olayların doğru olmadığını anladığını, sanık evden gidene kadar kendisini odasına çağırmaya devam ettiğini ve "Annene babana bunları söyleme. Onlar sana kızar seni dinlemezler. Bana inanırlar." dediğini, sanığın, kendisinin arkasına geçip sürtündüğü zaman kıyafetlerinin üzerlerinde olduğunu ancak sanığın, kendisinin mahrem bölgelerini ellediği veya ağzıyla temas ettiği zamanlarda üzerinde kıyafetlerinin olmadığını, yine sanığın kendi mahrem bölgesini ellemesini kendisinden istediğini, hatta kıyafetini çıkarmaya çalıştığını ancak bunu kendisinin kabul etmediğini, o tarihlerde 3. veya 4. sınıfta okuduğunu, sanığın, kendisinin mahrem bölgelerini ellediği zaman kendisinin alt kısmını çıkarttığını, sanığın kendisinin de kıyafetlerini çıkarmaya çalıştığında sanığa engel olduğunu, sanığın ise "Ayıp değil. Ben senin dedenim. Baban ile aynı değilim. Ben yapabilirim. Ben dokunabilirim. Ben görebilirim ama baban göremez." dediğini,

Katılan ...; kızı olan katılan mağdurenin doğru söylediğine inandığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu, kendisinin olayı bizzat görmediğini ancak bazı şüphelerinin olduğunu, sanığın akşamları eve geç geldiğinde eşya bırakacağı bahanesiyle katılan mağdurenin odasına girerek 5-10 dakika kaldığını, zaman zaman katılan mağdureyi kucağına aldığını, ayıp yerlerine dokunmadığını ancak yanağından sapıkça bir şekilde öptüğünü, yine yazın sanığın, katılan mağdureyi alıp ırmağa götürdüğünü, yedek kıyafeti olmayan katılan mağdureyi atlet ve külot ile ırmağa soktuğunu, kendisinin bu durumlardan rahatsız olduğunu ve eşine bu hususları söylediğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu, katılan mağdurenin ortaokulda okuduğu sırada kolunda kesi izleri gördüğünü, önce katılan mağdurenin bunu arkadaşının yaptığını söylediğini ancak katılan mağdureyi zorladığında o dönem kendisinin rahatsızlandığından dolayı bunu gerçekleştirdiğini söylediğini, buna da inanmayarak ısrar ettiğinde sanığın tekrar gelerek evin huzurunu bozacağı endişesiyle bunu yaptığını anlattığını, sanığın hep kavga çıkarttığını, birkaç kez kendisini dövmeye çalıştığını ve küfürlü konuştuğunu,

Katılan ...; babası olan sanık ile kızı olan katılan mağdure arasındaki yaşanan olayları bizzat görmediğini, 9 yıl boyunca sanığın evlerinde kaldığını, çocuk odasıyla sanığın odasının ayrı olduğunu, şikâyetçi olduğunu, mağdurenin bileğindeki kesik izlerine ilişkin olarak katılan mağdureye bu hususu sorduğunda katılan mağdurenin "Aklıma kötü şeyler geliyor. Size kötü şeyler olacak diye endişe duyuyorum. O yüzden yaptım." şeklinde cevap verdiğini,

Tanık .... mahkemede; katılan mağdurenin eğitim gördüğü okulda rehberlik öğretmeni olarak görev yaptığını, katılan mağdurenin ağlamaklı bir şekilde gelerek bir olay yaşadığını ancak bu olayı anne ve babasını anlatamadığını, anlatması hâlinde anne ve babasının onu kısıtlayabileceğini söylediğini, katılan mağdurenin devamla "Dedem bana ilkokuldayken tacizde bulundu. Kucağına oturttu. Arkama geçip bir şeyler yaptı. Bana dokundu. Dedem beni seviyordu çikolata parası verirdi. Beni yanına çağırıp bunları anne ve babama anlatmama hususunda beni uyarırdı. İlkokulda bunun farkına varamadım. Ortaokulda durumu anlamaya başladım. Olay ben 3. veya 4. sınıfta okurken oldu. Hatta ergenlik hususunda bilinçlenmeye başladığım an bileklerimi kesmeye yeltendim. 5 yıldır dedem Libya'da tekrar gelmesinden endişe duyuyorum." şeklinde sözler söylediğini, katılan mağdurenin olayın kendisinin 3 ve 4 sınıfta okurken meydana geldiğini söylediğini, katılan mağdurenin çevresi ile uyumlu saygılı bir öğrenci olduğunu ancak dersteki başarı durumunun iyi olmadığını,

Beyan etmişlerdir.

Sanık ... savcılıkta; torunu olan katılan mağdureye yönelik bir eyleminin olmadığını, suçlamaları kabul etmediğini, neden böyle bir beyanda bulunulduğunu bilemediğini,

Mahkemede; 8,5 yıldır katılan mağdureyle aynı evde yaşadıklarını, katılan mağdurenin babası olan oğlu katılan ... ile aralarında bir sorun olmadığını ancak katılan mağdurenin annesi katılan ... ile aralarında husumet bulunduğunu, katılan mağdurenin olayın yaşandığını iddia ettiği tarihlerde kendisinin başka bir suçtan cezaevinde olduğunu, iddiaları kabul etmediğini, 02.01.2010 tarihinde oğlu İlhami’ye 30 Ağustos tarihinde denetime çıkacağından oturdukları evi istediğini, onlardan evi boşaltmalarını istediğini ve bu isteğinden sonra iddiaların ortaya çıktığını,

Savunmuştur.

IV. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Hukuki Açıklamalar

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Katılan mağdurenin, aynı evde yaşadığı dedesi olan sanık tarafından kendisine tam olarak tarih belirtmemekle beraber nitelikli cinsel istismar boyutuna varmayan eylemlerinin olduğunu iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda suçlamaları kabul etmediği anlaşılan olayda;

Katılan mağdurenin, sanığın eylemlerine ve zamanına ilişkin aşamalarda değişen ve birbiriyle çelişen beyanlarının olmasına karşın sanığın tüm aşamalarda suçlamaları inkâr etmesi, aynı ev içerisinde birlikte yaşayan katılanlar İlhami ve ...'ın görgüye dayalı bir beyanlarının olmaması, iddia edilen olayın oluş tarihi ile intikali arasındaki sürenin uzunluğu hususları bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde; katılan mağdurenin somut delillerle desteklenmeyen soyut ve çelişkili beyanları dışında sanığın katılan mağdureye yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçunu işlediğine ilişkin kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp katılan mağdurenin iddiasının şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığın katılan mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yerel Mahkeme hükmünün, sanığın, katılan mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın, katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.09.2022 tarihli ve 260-372 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanığın katılan mağdureye yönelik eylemlerinin sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.01.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.