Logo

Ceza Genel Kurulu2023/463 E. 2025/15 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan beraatine dair yerel mahkeme kararına karşı yapılan itiraz üzerine Yargıtay'ın bozma kararına direnilmesi üzerine, suçun sabit olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Suç tarihinde yürürlükte olan TCK’nın 179/2. maddesi uyarınca belirlenen dava zamanaşımı süresinin, Yargıtay inceleme tarihinden önce dolduğu gözetilerek direnme kararı bozulmuş ve sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

YARGITAY DAİRESİ : 12. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ : Asliye Ceza

SAYISI : 74-733

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 179/3. maddesi delaletiyle 179/2 ve 53. maddeleri uyarınca 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02.12.2015 tarihli ve 1074-1376 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 13.10.2020 tarih ve 11966-5104 sayı ile; "Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 16-33 karar sayılı iptal kararı ile; '...kovuşturma evresine geçilmiş...' ibaresinin, aynı bentte yer alan '...basit yargılama usulü...' yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp Ceza Muhakemesi Kanun'unda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmemekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; 'mahkumiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, 'basit yargılama usulü' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesince basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildikten sonra 21.01.2021 tarih ve 725-76 sayı ile sanığın aynı suçtan CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmiş, bu karara Cumhuriyet savcısı tarafından itiraz edilmesi üzerine Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda 18.03.2021 tarih ve 72-219 sayı ile sanığın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 22.12.2022 tarih ve 4942-10505 sayı ile; "Sanığın kolluk beyanında traktörü ile geçerken yol kenarında piknik yapan gençlerle alkol içtiğini, daha sonra traktörü ile evine dönerken direksiyon hâkimiyetini kaybettiğini belirttiği anlaşılmakla CMK'nın 75/7. maddeside gözetilerek, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesi ise 07.03.2023 tarih ve 74-233 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.05.2023 tarihli ve 46717 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya 5271 sayalı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 28.09.2023 tarih ve 4451-3468 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa isnat edilen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.

III. ÖN SORUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

İncelenen dosya kapsamından;

Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 28.09.2015 tarihli ve 21847-7817 sayılı iddianamesi ile; 1,51 promil alkollü olmasına ve bu nedenle emniyetli bir şekilde aracını sevk ve idare edememesine rağmen araç kullanmak suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediği belirtilen sanık hakkında kamu davası açıldığı,

Yerel Mahkemece sanığın sorgusunun 02.12.2015 tarihinde yapıldığı; 02.12.2015 tarih ve 1074-1376 sayı ile de; TCK'nın 179/3. maddesi delaletiyle 179/2 ve 53. maddeleri uyarınca 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği,

Mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece 13.10.2020 tarih ve 11966-5104 sayı ile; dosyanın basit yargılama usulü yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması sebebiyle bozulmasına karar verildiği,

Bozmaya uyan Yerel Mahkemece basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildikten sonra 21.01.2021 tarih ve 725-76 sayı ile; sanığın aynı suçtan beraatine karar verildiği, bu karara Cumhuriyet savcısı tarafından itiraz edilmesi üzerine Yerel Mahkemece duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda 18.03.2021 tarih ve 72-219 sayı ile; sanığın beraatine karar verildiği,

Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece 22.12.2022 tarih ve 4942-10505 sayı ile; CMK'nın 75/7. maddeside gözetilerek sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,

Bu bağlamda dava zamanaşımının, son olarak 02.12.2015 tarihli mahkûmiyet kararı ile kesildiği,

Anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar

TCK’nın "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179. maddesinin suç tarihi (11.08.2015) itibarıyla yürürlükte bulunan ikinci ve üçüncü fıkraları;

"...

Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiş olup 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle TCK’nın 179. maddesinin ikinci fıkrasına " idare eden kişi," ibaresinden sonra gelmek üzere "üç aydan" ibaresi eklenerek madde son hâlini almıştır.

TCK'nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin 8 yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.

Zamanaşımını kesen sebepler ise TCK'nın 67. maddesinin 2. fıkrasında sayılmış, aynı maddenin 3 ve 4. fıkralarında, kesen bir nedenin varlığı hâlinde zamanaşımının, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacağı ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağı düzenlenmiştir. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacaktır.

Yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, Yerel Mahkeme ya da Yargıtay, re'sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.

B. Ön Soruna İlişkin Değerlendirme

Sanığa isnat edilen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun yaptırımı, suç tarihinde yürürlükte olan TCK’nın 179. maddesinin ikinci fıkrasında iki yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Buna göre, TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresi sekiz yıl, aynı Kanun'un 67/4. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise on iki yıldır.

Daha ağır cezayı gerektiren başka suçları oluşturma ihtimali bulunmayan ve 11.08.2015 tarihinde gerçekleştirdiği iddia edilen eylemle ilgili olarak, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlem 02.12.2015 tarihli mahkûmiyet hükmü olup bu tarihten sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir nedene rastlanmadığı gözetildiğinde, TCK'nın 66/1-e maddesindeki sekiz yıllık asli dava zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 02.12.2023 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Samsun 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.03.2023 tarihli ve 74-233 sayılı direnme kararına konu beraaat hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile BOZULMASINA,

Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, CMUK'un, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, TCK'nın 66/1-e ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının dava zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.01.2025 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.