Logo

Ceza Genel Kurulu2023/571 E. 2024/31 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan verilen mahkumiyet hükmünün yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediği.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, Yargıtay’ın bozma ilamında belirtilen hususları dikkate alarak yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurması nedeniyle verilen kararın direnme kararı niteliğinde olmadığı ve bu nedenle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

DİRENME TUTUKLU

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 9. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 1665-1768

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanığın reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 104/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Burdur Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.01.2021 tarihli ve 216-33 sayılı hükme yönelik Cumhuriyet savcısı, mağdure vekili, katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanık müdafii tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesince 21.04.2021 tarih ve 758-776 sayı ile mağdure vekilinin istinaf talebinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 279/1-b maddesi uyarınca reddiyle Cumhuriyet savcısı, katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanık müdafiinin istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede davanın yeniden görülmesi ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına, duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda 20.05.2021 tarih ve 880-913 sayı ile; sanık hakkında Burdur Ağır Ceza Mahkemesince reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün CMK'nın 280/2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK'nın 103/2, 103/3-c, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiştir.

Hükmün katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 05.07.2022 tarih ve 25894-7445 sayı ile; "Mahkeme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olmasının zorunlu olduğu, bu kapsamda gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınıp reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat ve sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ile bunun hukuki nitelendirmesinin yapılması suretiyle delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği nazara alınıp, bu kapsamda mahkemece çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün gerekçesinde sübutu kabul edilen eylem ile bunun vasıflandırılmasına ilişkin değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 230. maddesinde belirtildiği şekilde gerekçe içermeyecek şekilde karar verilmesi suretiyle aynı Kanunun 289/1-g. maddesine muhalefet edilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi ise 15.11.2022 tarih ve 1665-1768 sayı ile; "...Dairemizin 2021/880-2021/913 E.K. Sayılı mahkumiyet kararının gerekçesinde mağdurenin annesi ...'ye abisinin tecavüz ettiği ve hayatını kararttığı yönündeki beyanı üzerine soruşturmanın başlandığı, mağdure etkiden uzak ilk ifadesinde ayrıntılı olarak abisinin organ sokmak suretiyle cinsel istismar eylemini gerçekleştirdiğini, eylemlerde rızasının bulunmadığı ve birden çok eylemi gerçekleştirdiğini belirtmiş, sanık ... soruşturma aşamasında alınan ilk beyanında '....kız kardeşinin kimden hamile kaldığını bilmediğini, kardeşine zorla sahip olmadığını, kız kardeşine cinsel içerikli söz sarf etmediği gibi cinsel içerikli videolar izletmediğini' belirtmiş, mahkeme gerekçeli kararında belirtildiği üzere, mağdurenin beyanlarını doğrulayacak şekilde sanığın el konulan cep telefonunda SİBER suçlar Şube Müdürlüğünce yapılan inceleme sonucu bir çok cinsel ilişki porno görüntüsünün bulunduğu, kriminal raporda ceninden alınan doku parçaları ile sanığın doku parçalarının % 99.99 ihtimalle sanığa ait olduğu hususunun belirlendiği, mağdureye ait alınan genital raporda, mağdurenin bakire olmadığı kabul edilerek sanığın mahkumiyetine karar verilmiş, toplanan deliller kapsamında sanık lehine olabilecek tek delilin mağdurenin kovuşturma aşamasında beyanından rücu ederek eylemin rızaya dayalı olduğu yönündeki beyanın aile içi baskı sonucu gerçekleştiği kabul edilerek sanık lehine mevcut delile itibar edilemeyeceği belirtilerek beyanın hükme esas alınmayacağı gerekçeli kararda belirtilmiş, sanık ve katılan ve müdafii tarafından dosya içerisinde hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil ile ilgili iddianın mevcut olmaması, alınan kriminal raporlar ve adli tıp raporlarının tanziminde dayanak teşkil eden el koyma kararları, moleküler genetik incelemeler, vücut muayenesi raporları da hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil mevcut olmaması sebebi ile bu hususta değerlendirme yapılmamış , dairemizce aşağıda belirtilen gerekçenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3 ve CMK 230/1-a-b maddelerinde öngörülen hususları karşıladığı sonucuna varıldığı," şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ile sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.05.2023 tarihli ve 35421 sayılı onama istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 19.09.2023 tarih ve 6359-5325 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KAPSAMI, KONUSU VE ÖN SORUN

Direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün Anayasa'nın 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; sanık hakkındaki Bölge Adliye Mahkemesi kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

III. ÖN SORUNA İLİŞKİN BİLGİLER

İncelenen dosya kapsamından;

Bölge Adliye Mahkemesince sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, Özel Dairece; "...Mahkemece çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün gerekçesinde sübutu kabul edilen eylem ile bunun vasıflandırılmasına ilişkin değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 230. maddesinde belirtildiği şekilde gerekçe içermeyecek şekilde karar verilmesi..." isabetsizliğinden bozulması üzerine dosyayı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince; "...Sanık ... soruşturma aşamasında alınan ilk beyanında '....kız kardeşinin kimden hamile kaldığını bilmediğini, kardeşine zorla sahip olmadığını, kız kardeşine cinsel içerikli söz sarf etmediği gibi cinsel içerikli videolar izletmediğini' belirtmiş, mahkeme gerekçeli kararında belirtildiği üzere, mağdurenin beyanlarını doğrulayacak şekilde sanığın el konulan cep telefonunda Siber suçlar Şube Müdürlüğünce yapılan inceleme sonucu bir çok cinsel ilişki porno görüntüsünün bulunduğu, kriminal raporda ceninden alınan doku parçaları ile sanığın doku parçalarının % 99.99 ihtimalle sanığa ait olduğu hususunun belirlendiği, mağdureye ait alınan genital raporda, mağdurenin bakire olmadığı kabul edilerek sanığın mahkumiyetine karar verilmiş, toplanan deliller kapsamında sanık lehine olabilecek tek delilin mağdurenin kovuşturma aşamasında beyanından rücu ederek eylemin rızaya dayalı olduğu yönündeki beyanın aile içi baskı sonucu gerçekleştiği kabul edilerek sanık lehine mevcut delile itibar edilemeyeceği belirtilerek beyanın hükme esas alınmayacağı gerekçeli kararda belirtilmiş, sanık ve katılan ve müdafii tarafından dosya içerisinde hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil ile ilgili iddianın mevcut olmaması, alınan kriminal raporlar ve adli tıp raporlarının tanziminde dayanak teşkil eden el koyma kararları, moleküler genetik incelemeler, vücut muayenesi raporları da hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil mevcut olmaması sebebi ile bu hususta değerlendirme yapılmamış, dairemizce aşağıda belirtilen gerekçenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3 ve CMK 230/1-a-b maddelerinde öngörülen hususları karşıladığı sonucuna varıldığından," şeklinde, önceki hükümde yer almayan, Özel Dairenin bozma ilamında yer alan hususların da tartışılması suretiyle yeni ve değişik gerekçelerle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE

A. Ön Sorun Konusuna İlişkin Açıklamalar

Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;

a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,

b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,

c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,

d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,

Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.

B. Somut Olayda Ön Soruna İlişkin Değerlendirme

Özel Dairece, Bölge Adliye Mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmünün; "...Mahkeme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olmasının zorunlu olduğu, bu kapsamda gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınıp reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat ve sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ile bunun hukuki nitelendirmesinin yapılması suretiyle delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği nazara alınıp, bu kapsamda mahkemece çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün gerekçesinde sübutu kabul edilen eylem ile bunun vasıflandırılmasına ilişkin değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 230. maddesinde belirtildiği şekilde gerekçe içermeyecek şekilde karar verilmesi..." isabetsizliğinden bozulmasından sonra Yargıtay bozma ilamında yer alan hususların da tartışılarak yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulması suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince verilen karar direnme kararı niteliğinde değildir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 15.11.2022 tarihli ve 1665-1768 sayılı kararı yeni hüküm niteliğinde olduğundan dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.01.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.