"İçtihat Metni"
DİRENME
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 11. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 419-564
I. HUKUKİ SÜREÇ
Sanığın, görevi kötüye kullanmak suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine ilişkin Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.05.2014 tarihli ve 242-198 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 26.09.2017 tarih ve 1861-5908 sayı ile; "...Sanığın, mağdurların zararlarının giderilmesi gerektiğini belirterek ve mağdur sayısını da fazla göstererek şikayette bulunan kişilere ödenmek üzere ödenmeyen fatura bedelinden çok daha yüksek miktarda parayı katılandan aldığı ve parayı mağdurlara ödemediği gibi katılana da iade etmediğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-i maddesinde düzenlenen 'serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle' dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyarak yargılama yapan Yerel Mahkemece 05.04.2018 tarih ve 406-121 sayı ile sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-i, 62, 52/2 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin verilen hükmün, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 27.04.2022 tarih, 13805-7411 sayı ve oy çokluğu ile; "...Sanığın katılanla olan vekalet ilişkisi çerçevesinde mesleği nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş para üzerinde, kendisinin yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunduğunun anlaşılması karşısında, eyleminin uzlaştırma kapsamında kalan ve TCK'nın 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Daire Üyeleri H. Karahan ve R. Altuntop; sanığın eyleminin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yerel Mahkeme ise 28.12.2022 tarih ve 419-564 sayı ile bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.07.2023 tarihli ve 17964 sayılı onama istekli tebliğnamesiyle dosya, CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 20.02.2024 tarih, 3878-1937 sayı ve oyçokluğu ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KAPSAMI, KONUSU ve ÖN SORUN
Sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu mu yoksa nitelikli dolandırıcılık suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Yerel Mahkemece verilen kararın "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairece hüküm; "İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan sanığın, Beyoğlu 42. Noterliğince düzenlenen 01.05.2006 tarihli ve 319 yevmiye sayılı vekaletname ile katılanın vekilliğini üstlendiği dosyanın soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, dosyadaki mağdurların zararlarının giderilmesi gerektiğini belirterek şikayette bulunan kişilere ödenmek üzere katılandan aldığı meblağı mağdurlara ödemeyip uhdesinde tutmak suretiyle serbest meslek sahibi kişilerin dolandırıcılığı suçunu işlediğinin kabul edildiği olayda; sanığın katılanla olan vekalet ilişkisi çerçevesinde mesleği nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş para üzerinde, kendisinin yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunduğunun anlaşılması karşısında, eyleminin hükümden sonra 24.10.2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma kapsamında kalan ve TCK'nın 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulduktan sonra yapılan yargılamada sanığın savunması sırasında; daha önceden kaybettiğini belirttiği ve yargılama süreci boyunca temin edemediği belgeleri bulduğunu ve ibraz etmek istediğini ifade ettiği, Yerel Mahkemece de sanığın dosyaya sunduğu "Vekalet Ücretidir" ve "Makbuzdur" başlıklı iki adet belge aslının görüldüğü, okunduğu, incelendiği ve dosyasına konulduğunun belirtildiği ve "Her ne kadar Mahkememizce direnme kararı verildikten sonra sanık tarafından 'vekalet ücretidir', 'makbuzdur' başlıklı belgeler sunulmuş ise de, Mahkememiz gerekçesinde bahsedildiği üzere '16.000 TL tutarındaki mağdurların zararı nedeniyle, 75.000 TL gibi bir rakamın vekalet ücreti olarak katılan tarafından sanığa verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı', bu sebeple sanığın savunmasına itibar edilemeyeceği kanaatine varılmıştır." şeklindeki gerekçe ile önceki hükümde yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulduğu görülmektedir.
IV. GEREKÇE
A. Ön Sorun Konusuna İlişkin Açıklamalar
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
B. Hukuki Değerlendirme
Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmün, bozma sonrası toplanan yeni delillere dayanmak suretiyle önceki hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçe içermesi nedeniyle Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkân bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında esas uyuşmazlık konusu değerlendirilememiştir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.12.2022 tarihli ve 419-564 sayılı karar, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.12.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.