Logo

Ceza Genel Kurulu2024/354 E. 2024/357 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Suça sürüklenen çocuğun mağdurdan cebir ve tehdit kullanarak aldığı cep telefonunu mağdurun geri alması nedeniyle eylemin yağma suçunun teşebbüs aşamasında mı yoksa tamamlanmış suç mu olarak değerlendirileceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yağma suçunun tamamlanması için cebir veya tehditle malın teslim alınmasının veya alınmasına karşı koyamamanın yeterli olduğu, mal üzerindeki zilyetliğin sona ermesiyle suçun tamamlandığı ve mağdurun sonradan malı geri almasının suçun teşebbüs aşamasında kaldığı anlamına gelmeyeceği gözetilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı kabul edilerek Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İTİRAZ

İtirazname No : 2021/152900

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 6. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 4032-2684

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Suça sürüklenen çocuğun nitelikli yağma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 149/1-a-h, 31/2 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ve mahsuba ilişkin İzmir 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince verilen 06.11.2019 tarihli ve 71-351 sayılı hükmün, suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince 21.10.2021 tarih ve 4032-2684 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine, bu kararın da suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 21.05.2024 tarih, 12572-6520 sayı ve oy çokluğu ile; "...Şikâyetçinin suça sürüklenen çocuk tarafından yağmalanan cep telefonu üzerindeki zilyedliğinin kesin olarak sona ermemiş ve cep telefonuna geri kavuşmuş olması nedeniyle suça sürüklenen çocuğun eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığının gözetilmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Daire Üyeleri ... ve A. T. Oral; "...Olay günü suça sürüklenen çocuğun müştekiyi çalışmakta olduğu iş yerine giderek konuşma amacıyla dışarı çağırdığı, müştekinin dışarı çıkması üzerine suça sürüklenen çocuğun müştekiden birini arama gerekçesiyle cep telefonunu istediği, suça sürüklenen çocuğun vermemesi üzerine suça sürüklenen çocuğunu bıçak çektiği ve bıçağı müştekiye sokacağını söylediği, korkan müştekinin cep telefonunu verdiği, cep telefonunun şifresini de yine suça sürüklenen çocuğun isteği üzerine korkarak verdiği, suça sürüklenen çocuğun telefon ile yürümeye başladığı, müştekinin de onu takip ettiği, ara sokağa gelince suça sürüklenen çocuğun müştekiden para istediği, müştekinin ise parasının olmadığını söylediği, suça sürüklenen çocuğun müştekiye ait telefon ile konuşur gibi yaptığı sırada müştekinin hızlıca elinden cep telefonunu alıp olay yerinden kaçtığı olayda, suça konu cep telefonunun mağdurun hakimiyet alanından çıkmakla yağma suçunun tamamlandığı," şeklindeki gerekçe ile karşı oy kullanmışlardır.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 13.06.2024 tarih ve 152900 sayı ile; "...Olay günü suça sürüklenen çocuğun müştekinin çalışmakta olduğu iş yerine giderek konuşma amacıyla dışarı çağırdığı, müştekinin dışarı çıkması üzerine suça sürüklenen çocuğun müştekiden birini arama gerekçesiyle cep telefonunu istediği, suça sürüklenen çocuğun vermemesi üzerine suça sürüklenen çocuğun bıçak çektiği ve bıçağı müştekiye sokacağını söylediği, korkan müştekinin cep telefonunu verdiği, cep telefonunun şifresini de yine suça sürüklenen çocuğun isteği üzerine korkarak verdiği, suça sürüklenen çocuğun telefon ile yürümeye başladığı, müştekinin de onu takip ettiği, ara sokağa gelince suça sürüklenen çocuğun müştekiden para istediği, müştekinin ise parasının olmadığını söylediği, suça sürüklenen çocuğun müştekiye ait telefon ile konuşur gibi yaptığı sırada müştekinin hızlıca elinden cep telefonunu alıp olay yerinden kaçtığı olayda, suça konu cep telefonunun mağdurun hakimiyet alanından çıkmakla yağma suçunun tamamlandığı," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.06.2024 tarih, 3371-7947 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU VE KAPSAMI

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suça sürüklenen çocuğa isnat edilen nitelikli yağma suçunun teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

18.10.2016 tarihinde saat 20.00 sıralarında şikâyetçinin çalıştığı iş yerine gelen suça sürüklenen çocuğun, okuldan tanıdığı şikâyetçiyi dışarı çağırarak "Ben birisini arayacağım, telefonunu ver." dediği, şikâyetçinin kabul etmemesi üzerine suça sürüklenen çocuğun cebinden çıkarttığı bıçağı göstererek "Bunu sana sokarım!" diye tehdit ettiği, bundan korkan şikâyetçinin, cep telefonunu suça sürüklenen çocuğa verdiği, telefonun kilidini açmasını istenmesi üzerine de kilidini açtığı, telefonu alan suça sürüklenen çocuğun yürümeye başladığı, şikâyetçinin de onun peşinden gittiği, ara sokağa gelince suça sürüklenen çocuğun şikâyetçiden bu sefer de para istediği, parasının olmadığını söyleyen şikâyetçinin, telefon ile konuşur gibi yapmakta olan suça sürüklenen çocuğun elinden kendisine ait cep telefonunu geri alarak kaçtığı ve iş yerine geldiği iddiası ile kamu davası açıldığı,

İlk Derece Mahkemesince suça sürüklenen çocuğun eyleminin tamamlanmış yağma suçunu oluşturduğundan bahisle TCK'nın 149/1-a-h ve 31/2. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,

Özel Dairece eylemin teşebbüs aşamasında kaldığından bahisle bozulmasına karar verilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca suça sürüklenen çocuğun eyleminin tamamlanmış yağma suçunu oluşturduğu düşüncesiyle itiraz yoluna başvurulduğu,

Anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler

Yağma suçunu düzenleyen TCK'nın 148. maddesi şöyledir; "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.".

Madde gerekçesi ise şu şekildedir; "Hırsızlık suçundan farklı olarak yağma suçunun oluşabilmesi için mağdurun rızasının cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Malın teslim edilmesi veya alınması, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade eder. Mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir veya tehdit kullanacak olursa, yağma suçu oluşur. Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra, bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehdide başvurulması hâlinde, yağma suçundan söz edilemez. Hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.".

TCK'nın "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinin birinci fıkrası ise şöyledir; "Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur."

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ihtilaf; malvarlığına karşı işlenen bir suç olması itibarıyla aynı hırsızlıkta olduğu gibi yağma suçunda da suç konusu taşınır malın sanığın hâkimiyet alanına sokulması anına kadar gerçekleştirilen icra hareketlerinin teşebbüs aşamasında kalmış sayılmasının mümkün olup olmadığı ile ilgilidir.

Yapısı itibarıyla yağma, teşebbüse elverişli bir suçtur. Failin, cebir veya tehditle suçun icra hareketlerine başladıktan sonra elinde olmayan nedenlerle malı teslim alamadığı hâllerde, yağma suçu teşebbüs aşamasında kalmış sayılır. Bu hususta doktrin ve uygulamada bir ihtilaf yoktur.

Ancak Özel Dairenin düşüncesi şu sebeplerle mümkün ve isabetli görülmemiştir:

a. Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz (TCK madde 42). Esas itibarıyla birden fazla bağımsız suçun, unsur veya ağırlaştırıcı neden ilişkisine dayanılarak normatif/hükmi bir nitelik izafe edilmek suretiyle hukuken tek fiil, dolayısıyla tek suç sayıldığı bu suç tipinin kendine özgü, bileşenlerinden tamamen farklı ve yeni, bağımsız bir suç olarak ortaya konduğu açıktır. Bu hâliyle diğer usul ve/veya maddi ceza hukuku nomları ile olan ilişkilerinin de bu kimliği üzerinden değerlendirilmesi ve belirlenmesi gerekir. Netice itibarıyla mürekkep suç içinde erimiş olan bileşen suçlar hakkında belirlenen ilke ve uygulamaların, mutlak bir kabul ve kıyasla mürekkep suç yönünden de tatbikinin her zaman isabetli sonuç vermeyeceği bilinmelidir.

TCK'nın 148. maddesinde düzenlenen yağma suçu da tehdit veya cebir ile hırsızlık suçlarından mürekkep bir bileşik suçtur (CGK'nın 01.03.2016 tarihli ve 2014/263 E. - 2016/107 K. sayılı kararı). Her ne kadar hırsızlık suçu ile birlikte TCK'da Onunucu Bölüm'deki "Malvarlığına Karşı Suçlar" kapsamında yer almakta ise de gerek hukuken koruduğu değer(ler) gerekse suçun unsurları yönünden hırsızlıktan farklı bir suç olduğu hususu tartışmadan varestedir.

b. Bu cümleden olarak, hırsızlık suçunda olduğu gibi malvarlığına karşı işlendiğinde ve hukuken mülkiyet/zilyetlik hakkını koruduğunda kuşku bulunmayan yağma suçunun, bununla birlikte kendisini oluşturan diğer suçların korudukları kişi hürriyeti ve vücut dokunulmazlığı gibi değerleri de koruduğu açıktır.

Cebir veya tehdidin etkisiyle mağdurun malı teslim etmesi veya alınmasına karşı koyamaması hâlinde mülkiyet/zilyetlik hakkından bağımsız olarak mağdurun kişi hürriyeti ve vücut dokunulmazlığı hakkının ihlali, yani bileşen/araç suç tamamlanmış olacaktır. Yağma suçu araç hareketler (bileşen bazı suçlar) bakımından kişiye, amacı bakımından ise zilyetlik ve mülkiyete yönelik bir saldırıdır (Mahmut Koca - İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s. 671).

c. Madde gerekçesinde de vurgulandığı üzere yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Görüldüğü gibi korunan hukuki değerlerden de hareketle suçun unsurları ile tamamlanıp tamamlanmadığı hususu sanık değil ve fakat mağdur merkezli olarak belirlenmiştir. Böylece suçun tamamlanıp tamamlanmadığı yönünden belirleyici kriterin, suç konusu taşınır malın sanığın hâkimiyet alanına sokulup sokulmaması değil, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelip gelmemesi olduğu anlaşılmaktadır.

Keza, "Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak" şeklinde tanımlanan hırsızlık bakımından suçun tamamlanmış sayılmasının, yarar sağlamak saikine atfen uygulamada geliştirilen, yarar sağlamanın asgari zorunluluğu bağlamında failin malı egemenlik alanına sokması şartına bağlanması, anılan suça özgü, istisnai bir durumdur. Bu kriterin kıyasen yağma suçu yönünden de uygulanmasına hukuki bir dayanak olmadığı gibi istikrar kazanmış uygulamaların değiştirilmesini gerektirir haklı bir neden de görülmemiştir.

Malın teslim edilmesi veya alınması ise suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade etmektedir. Başka bir anlatımla, cebir veya tehdidin etkisiyle mal teslim edildiğinde veya alındığında suç tamamlanmış sayılacaktır. Bu nedenle mağdurun malı alıp kaçarken yakalanması hâlinde suça teşebbüs değil tamamlanmış suç söz konusu olacaktır. Yağma suçunun tamamlanması için malın zilyedinden alınması yeterlidir (Nur Centel - Hamide Zafer - Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt:1, 4. Baskı, Beta Yayınevi, Ankara 2017, s. 405-406). Madde gerekçesinde verilen örneğe göre de, evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir veya tehdit kullanacak olursa, yağma suçu oluşur. Yüksek Ceza Genel Kurulunun 01.03.2016 tarih 2014/263 -2016/107 ve 05.04.2023 tarihli ve 2022/64 E. - 2023/204 K. sayılı kararlarında da aynı sonuçlara ulaşılmıştır.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Suça sürüklenen çocuğun bıçak göstermek suretiyle şikâyetçinin cep telefonunu alarak ara sokağa gitmesi şeklindeki tipe uygun hareket ile yağma suçundaki malın alınması unsurunun gerçekleştiği ve şikâyetçinin mal üzerindeki tasarruf olanağının ortadan kalktığı anlaşılan olayda müsnet yağma suçunun tamamlandığı, bu aşamadan sonra şikâyetçinin ara sokakta bulundukları sırada suça sürüklenen çocuğun elinden cep telefonunu geri almasının yağma suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı şeklinde yorumlanamayacağı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21.05.2024 tarihli ve 12572-6520 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 21.10.2021 tarihli ve 4032-2684 sayılı kararının ONANMASINA,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.11.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.