Logo

Ceza Genel Kurulu2024/6 E. 2024/60 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Nitelikli cinsel taciz suçunun soruşturma ve kovuşturmasının şikayete bağlı olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Suçun işlendiği tarih ile Yargıtay incelemesi arasında geçen sürede TCK 66/1-e ve 67/4. maddeleri uyarınca suçun dava zamanaşımına uğradığı gözetilerek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı değişik gerekçeyle kabul edilmiş, Özel Daire bozma kararı kaldırılmış ve yerel mahkeme hükmü bozularak dava düşmüştür.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İTİRAZ

İtirazname No : 2016/190496

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 9. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Ceza

SAYISI : 941-78

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak ve teşhir suretiyle cinsel taciz suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle cinsel taciz suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 105/1-1.cümlesi, 105/2-d, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Karadeniz Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02.02.2016 tarihli ve 941-78 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 09.02.2023 tarih ve 15441-526 sayı ile; "5237 sayılı Kanun'un 105 inci maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının (d) bendinde düzenlenen cinsel taciz suçunun soruşturma ile kovuşturmasının şikâyete tabi olduğu ve kovuşturma evresinde sanıktan şikâyetçi olarak kamu davasına katılan reşit mağdurenin sanık hakkında mahkûmiyet kararının verilmesinin ardından dosyaya sunduğu 15.03.2016 havale tarihli dilekçeyle mevcut şikâyetinden vazgeçip sanığın da mahkeme ifadesinde vazgeçmeyi kabul ettiği anlaşıldığından, kamu davasının 5237 sayılı Kanun'un 73 ve 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 13.04.2023 tarih ve 190496 sayı ile;

"1- İtirazın konusu sanık ...'a atılı nitelikli cinsel taciz suçunun soruşturma ve kovuşturmasının şikâyete tabi olup olmadığına ilişkindir.

2- ...Madde metninden sadece TCK'nın 105/1 maddesinde düzenlenen suçun basit hâlinin şikâyete tabi olduğu anlaşılmaktadır. Nitelikli hâllerin soruşturulması ve kovuşturulmasının şikâyete tabi olup olmadığının belirlenmesinde, şikâyete ilişkin düzenleme ve nitelikli hâllere ilişkin düzenlemenin birlikte yapılıp yapılmadığına bakılması gerekmektedir. Nitelikli hâller eğer şikâyete ilişkin düzenlemeden farklı fıkralarda veya farklı maddelerde düzenlenmiş ve ayrıca takibinin şikâyete bağlı olduğu düzenlenmemiş ise burada şikâyete bağlı olmadıklarının kabulü gerekmektedir. TCK'nın 105/2 maddesinde yazılı nitelikli hâllerin suçun basit hâlinin soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikâyete tabi olduğunu düzenleyen TCK'nın 105/1 maddesinde farklı fıkralarda düzenlemiş olması ve açıkça takibinin şikâyete bağlı olduğuna dair bir düzenleme içermemesi nedeniyle şikâyete tabi olmadığı anlaşılmaktadır. Uygulamada ve doktrindeki kabul de bu yöndedir (Gökcan- Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi, Cilt 3, S 4093 vd.). Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 17.01.2023 tarih ve 2021/10278 Esas, 2023/175 Karar sayılı, 27.12.2022 tarih ve 2021/5119 Esas, 2022/12080 Karar sayılı, 05.07.2022 tarih ve 2021/5851 Esas, 2022/7480 Karar sayılı kararları açıkça eylemin takibinin şikâyete bağlı olmadığını kabul altına almıştır. TCK'nın 73 ve CMK'nın 223/8 maddelerindeki düzenlemeler gereğince ancak kovuşturması veya soruşturması şikâyete bağlı olan suçlar yönünden şikâyet yokluğu veya mevcut şikâyetin geri alınmasına bağlı olarak düşme kararı verilebilecektir.

3- Karadeniz Ereğli Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2016 tarih ve 2015/941 Esas, 2016/78 Karar sayılı kararı ile; sanık hakkında TCK'nın 105/1-1, 105/2-d, 43/1, 53/1 maddeleri gereğince 3 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına ve hak yoksunluğuna hükmedilmiş olmasına göre TCK'nın 105/1, 105/2-d maddelerine temas eden eylemin takibinin şikâyete bağlı olmadığı," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 26.09.2023 tarih ve 5690-5594 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; TCK'nın 105. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen cinsel taciz suçunun nitelikli hâllerinin gerçekleştiği durumlarda, soruşturma ve kovuşturma yapılmasının mağdurun şikâyetine bağlı olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Katılanın 15.09.2015 tarihinde sanık hakkında şikâyetçi olması üzerine Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda 11.11.2015 tarih ve 1469-1448 sayı ile; sanığın 19.04.2015 ila 27.10.2015 tarihleri arasında mail adresi ve Facebook hesabı üzerinden katılana pornografik içerikli fotoğraflar, cinsel organına ait görüntüler ve cinsel taciz içerikli mesajlar gönderdiği ve bu şekilde elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak ve teşhir suretiyle cinsel taciz suçunu işlediğinden bahisle TCK'nın 105/1, 105/2-d-e, 43/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı,

Sanığın sorgusunun 19.01.2016 tarihli oturumda yapıldığı,

Karadeniz Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesince 02.02.2016 tarih ve 941-78 sayı ile; sanığın eyleminin elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle cinsel taciz suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK'nın 105/1-1.cümle, 105/2-d, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği, katılanın 15.03.2016 havale tarihli dilekçeyle sanık hakkındaki şikâyetinden vazgeçtiğini bildirdiği, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 09.02.2023 tarih ve 15441-526 sayı ile; sanığa yüklenen suçun şikâyete bağlı olduğundan bahisle kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,

Anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Ön Sorun Konusuna İlişkin Açıklamalar

Cinsel taciz suçu, TCK’nın 105. maddesinde;

"(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz." şeklinde düzenlenmiş iken anılan maddenin ikinci fıkrası 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'un 13. maddesi ile; "(2) Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz." biçiminde değiştirilmiş, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 61. maddesiyle de;

"1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına, fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

2) Suçun;

a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

e) Teşhir suretiyle,

İşlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz" şeklinde değiştirilerek madde metni son hâlini almıştır.

TCK'nın "Dava zamanaşımı" başlıklı 66. maddesinde;

"(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,

b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,

c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,

d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,

e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,

Geçmesiyle düşer.

(2) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.

(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.

(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır…" hükümlerine yer verilmiştir.

TCK'nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin 8 yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.

Zamanaşımını kesen sebepler de TCK'nın 67. maddesinin 2. fıkrasında sayılmıştır. Buna göre, bir suçla ilgili olarak;

a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,

b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,

c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,

d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,

Hâlinde, dava zamanaşımı kesilecektir.

TCK'nın 67. maddesinin 3. fıkrası gereğince kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, dördüncü fıkrası uyarınca da kesilme hâlinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir. B. Ön Soruna İlişkin Değerlendirme

Sanığa yüklenen cinsel taciz suçunun yaptırımı TCK’nın 105. maddesinin birinci fıkrasında 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adlî para cezası olarak öngörülmüş, 105. maddenin ikinci fıkrasında yer alan nitelikli hâllerin varlığı durumunda cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş olup TCK'nın 66/1-e maddesi uyarınca bu suça ilişkin asli dava zamanaşımı süresi 8 yıl; aynı Kanun’un 67/4. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise 12 yıldır.

Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 19.04.2015 ila 27.10.2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen eylemlerle ilgili olarak, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlemin 02.02.2016 tarihli mahkûmiyet hükmü olup bu tarihten sonra zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, TCK'nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık kesintili dava zamanaşımı süresinin, 02.02.2024 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,

2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 09.02.2023 tarihli ve 15441-526 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Karadeniz Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2016 tarihli ve 941-78 sayılı kararının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,

Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, CMUK'un, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince hüküm tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının TCK'nın 66/1-e ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.02.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.