"İçtihat Metni"
İTİRAZ
İtirazname No : 2023/72641
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 2. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Ceza
SAYISI : 371-773
I. HUKUKİ SÜREÇ
Sanığın hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b maddesi uyarınca 2 yıl; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK'nın 116/1. maddesi uyarınca 6 ay; mala zarar verme suçundan TCK'nın 151/1. maddesi uyarınca 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, tüm suçlar yönünden aynı Kanun'un 53, 63 ve 58. maddeleri gereğince hak yoksunluklarına, mahsuba ve cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Çeşme 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.11.2013 tarihli ve 371-773 sayılı hükümlerin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 13. Ceza Dairesince 16.01.2017 tarih ve 11658-36 sayı ile TCK'nın 53. maddesinin uygulanması yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 23.06.2023 tarih ve 72641 sayı ile; "...Sanık hakkında tekerrür uygulamasına esas alınan ilamın, doğrudan ve kesin nitelikte adli para cezasına ilişkin olması nedeniyle TCK’nın 58. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
23.07.2016 tarihli ve 29779-2 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'la 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'na eklenen geçici 15. maddenin 12. fıkrasına dayanılarak 05.11.2020 tarihli ve 31295 sayılı Resmî Gazete'de yayımı tarihinden 10 gün sonra yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 03.11.2020 tarihli ve 245 sayılı kararı ile Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 01.12.2020 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivinde bulunan tüm işlerin Yargıtay 6. Ceza Dairesine; Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca da hırsızlık dosyalarının Yargıtay 2. Ceza Dairesine devrine karar verilmesi nedenleriyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 18.10.2023 tarih ve 21094-5635 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU
İnceleme dışı sanık ... Uçak hakkında atılı suçlardan verilen beraat kararları temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın adli sicil kaydında yer alan Çeşme (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 12.10.2010 tarihli ve 225-457 sayılı, doğrudan hükmedilen 2.400 TL adli para cezası ile mahkûmiyete ilişkin ilamın, TCK'nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın 16.08.2008 tarihinde işlediği kasten yaralama suçu nedeniyle Çeşme (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 12.10.2010 tarihli ve 225-457 sayılı ilamı ile TCK’nın 86/2 maddesi uyarınca doğrudan 2.400 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 20.11.2010 tarihinde kesinleştirme işlemlerinin yapılarak 24.10.2011 tarihinde infaz edildiği, suç tarihi itibarıyla sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas başkaca bir ilamın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
Tekerrür, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda cezada artırım nedeni olarak öngörülmüş iken 01.05.2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK'da koşullu salıverilme süresini etkileyecek şekilde bir infaz rejimi olarak yeniden düzenlenmiştir.
Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olup cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak kanun koyucu tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın infaz edilmesi koşulunu aramadığı hâlde, infazdan sonra belirli bir sürenin geçmesi durumunda tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır. Buna göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl; beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkûmiyet hâlinde ise cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle tekerrür hükümleri uygulanmayacaktır.
Tekerrür kurumuyla ilgili bu genel açıklamalardan sonra uyuşmazlık konusunda isabetli bir çözüme ulaşılabilmesi bakımından kanun yollarına başvurmada kesinlik sınırına ilişkin düzenlemelere değinilmesinde de fayda bulunmaktadır.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak yeni usul kanunu sisteminde, kanun yolları içinde istinafa yer verilmesi ve bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinden sonra göreve başlaması nedeniyle 5320 sayılı Kanun'un "Temyiz ve karar düzeltme" başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında; "Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete'de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır." hükmüne yer verilmek suretiyle bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında CMUK’nın 305 ila 326. maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
CMUK’un 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrası uyarınca tekerrüre esas alınan mahkûmiyet hükmünün verildiği tarihte yürürlükte bulunan "Temyizi Kabil Olan ve Olmayan Hükümler" başlıklı 305. maddesi; "Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, on beş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalara ait hükümler hiçbir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtay’ca re'sen tetkik olunur.
1- İkimilyon liraya kadar (İkimilyon dâhil) para cezalarına dair olan hükümler,
2- Yukarı sınırı onmilyon lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3- Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, temyiz olunamaz.
Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtaya başvurulabilir." şeklinde iken, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 3. maddesi uyarınca CMUK'un 305. maddesinin (1) numaralı bendinde yer alan "ikimilyon" ibaresi "ikimilyar"; (2) numaralı bendinde yer alan "onmilyon" ibaresi "onmilyar" olarak değiştirilmiştir. Yapılan bu değişikle 21.07.2004 tarihinden önce iki milyon liraya kadar olan para cezaları kesin nitelikte iken 21.07.2004 tarihinden itibaren iki milyar liraya kadar olan para cezaları kesin hâle getirilmiştir.
İki milyar (iki bin) liraya kadar (bu miktar dâhil) para cezalarına ilişkin hükümlerin temyiz edilemeyeceğine ilişkin CMUK'un 305. maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendinin Anayasa Mahkemesinin 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 23.07.2009 tarihli ve 65–114 sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra, ister hapis cezasından çevrilen, isterse de doğrudan verilen adli para cezasına ilişkin hükümlerin 14.04.2011 tarihine kadar hiçbir miktar gözetilmeksizin; 14.04.2011 tarihli ve 27905 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 23. maddesi ile CMK'nın 272. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde; "Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen 3.000 Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf yasa yoluna başvurulamaz." şeklinde gerçekleştirilen değişiklik ve aynı Kanun'un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen; "Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz." biçimindeki geçici ikinci madde göz önünde bulundurulduğunda da, 14.04.2011 tarihinden sonra doğrudan hükmolunan 3.000 TL'den fazla adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümleri yönünden temyiz yolu açık hâle gelmiştir.
Diğer taraftan, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 14.04.2020 tarihli ve 7242 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 17. maddesi ile CMK'nın 272. maddesinin son fıkrasına; "Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz." ibaresi eklenerek maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen ve kesin olmaları nedeniyle istinaf yoluna başvurulamayacak hükümlerin tekerrür uygulamasına da esas alınamayacakları düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere, usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan, aksi kanunda açıkça düzenlenmiş bulunmadıkça "hemen ve derhal uygulanma" ilkesidir. Anılan ilke uyarınca usul işlemleri yapıldıkları sırada yürürlükte olan muhakeme kanunu hükümlerine tâbi olacaktır. Usul Kanunlarında yapılan değişiklikler, kanun yürürlüğe girdikten sonra yapılacak işlemler hakkında uygulanacak olup maddi ceza hukuku kurallarının aksine geçmişe yürümezler. O hâlde ceza yargılaması sırasında, kanunlarda değişiklik yapılması veyahut dayanılan bir usul kuralına ilişkin kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hâlinde, yeni kanun veya iptal sonucu ortaya çıkan usul prosedürü, devam etmekte olan işlemlere uygulanacak, ancak 5320 sayılı Kanun'un 4. maddesinin ikinci fıkrasında ifade edilen bu durum önceki kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde o kanuna uygun olarak gerçekleştirilen işlemlerin geçersizliği neticesini doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmeyecektir.
Bununla birlikte, CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, CMUK'un yürürlükten kaldırılmasına rağmen 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrası ile, bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete'de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar CMUK'un 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddelerinin uygulanacağına ilişkin istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi karşısında, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar bakımından hemen ve derhal uygulama ilkesinin geçerli olmayacağı, bu kararların kesinleşinceye kadar Kanun'daki açık ve emredici düzenleme uyarınca CMUK'un temyize ilişkin hükümlerinin uygulanmaya devam edeceği ve hükmolunan cezanın veya güvenlik tedbirinin kendisine ilişkin olmamakla birlikte bu cezaya ya da güvenlik tedbirine bağlı olarak karar altına alınan ve TCK'nın 7. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ceza infaz rejimi olarak kabul edilen hapis cezasının ertelenmesi ile koşullu salıverilme ve mükerrirlere özgü infaz rejimi yönünden ise zaman bakımından uygulama ilkesinin benimsenerek kanun değişikliği nedeniyle ileride doğabilecek adaletsizlikleri önlemek amacıyla derhal uygulama ilkesine istisna getirildiği hususları gözden uzak tutulmamalıdır.
Bu aşamada ifade etmek gerekir ki, 5219 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden, Anayasa Mahkemesinin 23.07.2009 tarihli ve 65-114 sayılı kararının yürürlüğe girdiği 07.10.2010 tarihine kadar 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre doğrudan verilen para cezaları ile TCK'ya göre hem hapisten çevrilen hem de doğrudan verilen adli para cezalarında temyiz kesinlik sınırının 2.000 TL olduğu; 07.10.2010 tarihinden 6217 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar hem hapisten çevrilen hem de doğrudan verilen tüm adli para cezalarının miktara bakılmaksızın temyize tâbi olduğu; 6217 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 14.04.2014 tarihinden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.20016 tarihine kadar geçen süreç içerisinde sadece doğrudan verilen adli para cezalarının kesinlik sınırının 3.000 TL olduğu ve bu dönemde istisnaen uygulanması gereken CMUK’un 305/son maddesi uyarınca temyiz edilemeyen hükümlerin tekerrüre esas alınamayacağı kabul edilmelidir.
B. Hukuki Nitelendirme
Yerel Mahkemece sanık hakkında tekerrür uygulamasına esas alınan, Çeşme (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 12.10.2010 tarihli ve 225-457 sayılı, sanığın TCK’nın 86/2 maddesi uyarınca 2.400 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, karar tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni duruma göre hiçbir miktar gözetilmeksizin temyize tabi olması karşısında, sanık hakkında kurulan hükümlerde TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasında bir isabetsizlik olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.03.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.