"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “soyadı değiştirilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Avanos Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.04.2013 gün ve 2013/106 E. 2013/179 K. sayılı kararın incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 12.09.2013 gün ve 2013/9502 E.2013/11338 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı dava dilekçesinde, "Taşdemir" olan soyadının "Daşdemir" olarak düzeltilmesini istemiş; mahkemece, halen evli olup eşi T.C. vatandaşlığından çıkmış olan davacının açmış olduğu soyadı değişikliği isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382. maddesinde ad ve soyadı düzeltilmesi işlerinin çekişmesiz yargı kapsamında bulunduğu; aynı Kanunun 383.maddesinde ise çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olduğu düzenlenmekle birlikte 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinde de nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlandığından mahkemece, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevi kapsamında olduğundan görevsizlik kararı verilmesi yerine işin esasına girilerek kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı temsilcisi
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, soyadı değiştirilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin soyadının nüfus kayıtlarında “Taşdemir“ olarak kayıtlı olduğunu, ama kendisinin “Daşdemir” olarak tanındığını, “Taşdemir” soyadını kullanmadığını, Almanya’da resmi işlemlerinin “Daşdemir” soyadı ile yapıldığını, bu nedenlerle müvekkilinin “Taşdemir” olan soyadının “Daşdemir” olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı idare temsilcisi, davacının eşinin yabancı uyruklu olduğunu, davacının soyadının talep gibi değiştirilmesinin çelişki oluşturup oluşturmayacağı hususunu bilemediğini beyan etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm Özel Dairece, yukarıda başlık kısmında yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı temsilcisi temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, soyadı değişikliği istemi ile açılan davada sulh hukuk mahkemesinin mi yoksa asliye hukuk mahkemesinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
Bu aşamada belirtilmelidir ki; yerel mahkeme ile Özel Daire arasında soyadı değişikliği istemini içeren davanın çekişmesiz yargı işi olduğu yönünde ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle işin esası ile ilgili yasal düzenlemelerin üzerinde durulması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) “Çekişmesiz yargı işleri” başlıklı 382. maddenin 2. fıkrasının a-2’nci bendinde “ad ve soyadının değiştirilmesi” davaları çekişmesiz yargı işlerinden sayılmıştır.
HMK’nun 383. maddesine göre; çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesidir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin 1. fıkrasının a bendine göre; nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır” hükmünü içermektedir.
Nüfus kayıtlarına ilişkin her türlü düzeltme ve tespit davalarında görevli mahkeme anılan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin 1/a bendine göre asliye hukuk mahkemesidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.11.2010 gün ve 2010/18-563 E. 2010/554 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi herhangi bir ayrım yapılmadan kayıt düzeltme davalarını düzenleme altına almakta olup madde uyarınca, ad ve soyadı değişikliği davaları da nüfus davalarının bir türüdür.
Buna göre soyadı değişikliğine ilşkin davalar 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36.maddesinde düzenlenen nüfus davalarından olup, anılan madde uyarınca uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.12.2013 gün ve 2013/18-464 E. 2013/1698 K. sayılı kararında da, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra da “ad ve soyadı değiştirilmesi” davalarında görev hususu önsorun olarak tartışılmış, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu benimsenmiştir.
Bu durumda mahkemece, talebin ismin düzeltilmesi değil, davacının isminin tanındığı biçimde değiştirilmesi istemine ilişkin ise 6100 sayılı HMK.'nın 382/II-a-2 maddesi kapsamında kalan bu uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği şeklindeki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Yukarıda belirtilen nedenlerle davalı temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 30.09.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.