"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davalı yükleniciler ... ve ...’a karşı açılan davanın kabulüne, davalı arsa sahiplerine ve arsa sahibi ... mirasçılarına yönelik davanın husumet yokluğundan reddine ilişkin karar davacı kooperatif vekili, davalı ... vekili ve davalı ...’ın temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı arsa sahipleri ..., ..., ... ve ... ile davalı yüklenici ... arasında noterde 16.12.1994 tarihli eser sözleşmesi düzenlendiğini, devamında ana sözleşmenin tadili ve eki olarak davalı arsa sahipleri ile davalı ... ve diğer davalı yüklenici ... arasında 16.06.1995 tarihli ek sözleşme yapıldığını, yapılan bu eser sözleşmelerinden sonra davalı yükleniciler ile davada taraf olmayan... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında 04.08.1995 tarihli sözleşme imzalandığını, söz konusu bu sözleşmeyle davalı yüklenicilerin 11.11.1997 tarihinde son şeklini alarak tapu kayıtlarına geçen İçel İli, Erdemli İlçesi, Tömük Köyü, Kale Mevkiinde bulunan 5 Pafta, 220 Ada 7 Nolu parsel üzerindeki inşaatı kısmen... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne yaptırmayı taahhüt ettiklerini, sonradan davalı arsa sahipleri ve yüklenicilerin 28.11.1995 tarihli muvafakatname ile dava dışı... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin lehine olan tüm hak ve alacaklarının müvekkili kooperatife devir ve temlik edilmesine muvafakat ettiklerini, bunun haricinde davalı arsa sahiplerinin Mersin 3. Noterliğinin 22.07.1996 tarihli muvafakatnamesi ile diğer davalı yüklenicilerin asıl sözleşmede üstlendiği işlerin bir kısmını müvekkilinin yapmasına onay verdiklerini, öte yandan müvekkili ile... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 12.08.1996 tarihli temlikname ile... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti. lehine doğmuş veya doğacak tüm hak ve alacakların müvekkili kooperatife devir ve temlik edildiğini, müvekkilinin de kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince teknik şartnameye, imar planına ve ruhsatına uygun olarak P, R, S, T, U, V, Y ve Z’den oluşan sekiz blok inşaatı yaparak daireleri zamanında bitirdiğini, taşınmaz üzerinde 25.10.2000 tarihinde kat irtifakı kurulduğunu, aynı zamanda davalı arsa sahiplerinin vekili de olan yükleniciler ile müvekkili arasında 25.10.2000 tarihinde düzenlenen kat dağılım ve paylaşım cetveline göre inşaattaki bağımsız bölümlerin %56’sının (yüz otuz iki dairenin) davacı kooperatife, %44’ünün de (yüz altı dairenin) davalı arsa sahiplerine ait olduğunu, Z bloğun zemin katındaki iki daireye tekabül eden dört işyerinin de %44’lük orana dâhil olup arsa sahiplerine isabet ettiğini, kat dağılım ve paylaşım cetvelinde hangi dairelerin kime ait olduğunun açıkça belli olmasına rağmen, davalı arsa sahiplerinin yüklenici ...’a verdikleri 08.11.2000 tarihli vekâletname ile müvekkili kooperatife isabet eden toplam yedi adet bağımsız bölümün davalı arsa sahipleri ve vekilleri ... tarafından üçüncü şahıslara devredilerek kooperatif ve üyelerinin mağdur edildiğini, davalı arsa sahiplerinin kat dağılım ve paylaşım cetveline göre kooperatife ait yüz otuz iki daireden sadece beş tanesinin tapusunu rıza ile verdiklerini, arsa sahiplerinin üçüncü şahıslara devrettiği on iki adet dairenin kooperatif tarafından bedelleri ödenerek geri alındığını, yüz sekiz adet daire tapusunun ise Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/16 E., 2006/371 K. sayılı mahkeme kararı ile kooperatif adına tescil edildiğini, aynı mahkeme kararında kooperatife ait olduğu hâlde üçüncü şahıslara satılan yerlerin tazminata konu olacağının belirtildiğini, davalıların sözleşmeye aykırı hareket etmeleri nedeniyle müvekkilinin maddi zarara uğradığını, 16.12.1994 tarihli asıl inşaat sözleşmesinin 5. maddesinde açıkça kararlaştırılan “…Bu organizasyonda arsa sahiplerinin ihmali veya zaman geçmesine sebep olacak tutumları eğer taahhüde giren yapımcıyı zor durumda bırakırsa bunun maddi ve manevi sorumluluğu arsa sahiplerine ait olacaktır…” hükmü gereğince müvekkili kooperatifin uğradığı zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı arsa sahiplerinin yüklenici ...’a verdikleri 08.11.2000 tarihli vekâletname ile dava dışı üçüncü kişilere devredilen P blok 9. kat 17 numaralı, T blok zemin kat 30 numaralı, V blok 1. kat 1 numaralı, V blok 13. kat 25 numaralı, Y blok 12. kat 23 numaralı, Z blok 14. kat 27 ve 28 numaralı toplam yedi adet bağımsız bölümün değerine karşılık 555.000TL’nin davalı yüklenicilerle müvekkili arasında düzenlenen geçici teslim tutanağına göre inşaatların teslim tarihi olan 23.12.2003 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
5. Davacı vekili 28.10.2011 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesinde; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 07.07.2011 tarihli bilirkişi heyeti raporunda dava konusu yedi adet dairenin toplam bedeli 751.740TL hesaplandığından fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava değerini bu tutar üzerinden ıslah etmiş, 555.000TL’nin davanın ikame edildiği tarihten, bakiye 196.740TL’nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabı:
6. Davalı yüklenici ... cevap dilekçesinde; davalılar ile imzaladığı 16.06.1995 tarihli ek sözleşme ile yüklenici ...’nın, arsa sahipleri ile düzenlediği 16.12.1994 tarihli sözleşmeden kaynaklanan haklarına ortak olduğunu, davalı ... ve kendisinin 04.08.1995 tarihli sözleşme ile dava dışı... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne inşaatı kısmen yaptırmayı taahhüt ettiklerini, 28.11.1995 tarihli muvafakatname ile de... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin lehine olan tüm hak ve alacaklarının davacı kooperatife devir ve temlik edilmesine muvafakat ettiklerini, davacının kat karşılığı eser sözleşmesi gereğince taraflar arasındaki teknik şartnameye, imar planına ve ruhsatına uygun olarak taşınmaz üzerine sekiz blok bina yaparak daireleri zamanında bitirip geçici kabul tutanağı ile teslim ettiğini, arsa sahiplerinin 08.11.2000 tarihinde kendisine verdikleri vekâletname ve sözlü talimatlarına dayanarak davacı kooperatif ile arsa sahipleri arasında düzenlenen kat dağılım ve paylaşım cetvelinde davacıya isabet eden on dokuz adet bağımsız bölümü sattığını, satıştan elde ettiği paraları da arsa sahipleri adına ve onların işleri için kullandığını, zira arsa sahiplerinin vekili olarak hareket ettiği için herhangi bir hak ve alacağın uhdesine geçmediğini, ancak arsa sahiplerinin üçüncü şahıslara satılan bağımsız bölümlerin yerine eş değerde olan başka dairelerin tapularını davacı kooperatife vermeyerek sözleşmeye aykırı davrandıklarını ve davacı kooperatif ile asıl yüklenici olarak kendisini zarara uğrattıklarını belirterek davanın reddini, aksi kanaate varılırsa mahkemece takdir edilecek tutarın davalı arsa sahiplerinden müştereken ve müteselsilen tahsilini savunmuştur.
7. Davalı yüklenici ... vekili cevap dilekçesinde; davada bedelleri talep edilen bağımsız bölümlerin başlangıçta ve hukukî ilişkinin devam ettiği herhangi bir aşamada müvekkili adına tapuya kaydedilmediğini, tapu verme yükümlülüğünün de müvekkiline değil davalı arsa sahiplerine ait olduğunu, arsa sahiplerinin yazılı ve resmî onaylı muvafakatleri üzerine inşaatı yapıp edimini ifa eden davacı kooperatifin eldeki dava ile tapuyu vermeyen davalı arsa sahiplerini hükmen ifaya zorladığını, davada husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin 16.12.1994 tarihinde davalı arsa sahipleri ile imzaladığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerine 16.06.1995 tarihli ek sözleşme ile davalı ...’ın %50 ortak olduğunu, 16.12.1994 tarihli inşaat sözleşmesinin 5. maddesi gereğince ana taşınmazın parsellere ayrılarak alt yapımcı sıfatıyla davacı kooperatifle sözleşme imzalandığını ve bu sözleşmeye davalı arsa sahiplerinin noterden onaylı muvafakatname verdiklerini, müvekkilinin sözleşme konusu edimlerini gereği gibi ve süresinde ifa etmesine, inşaatların tamamlanarak taşınmazların yıllar önce teslim edilmesine rağmen, davalı arsa sahiplerinin sözleşmeye aykırı şekilde tapuları devretmediklerini belirterek tapu verme yükümlülüğü bulunmayan müvekkiline karşı açılan davanın öncelikle sıfat yokluğundan, aksi hâlde esastan reddini savunmuştur.
8. Davalı arsa sahipleri ... ve Pempe Neriman Göknar vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddiasının aksine davalı ... ve ...’nın müvekkillerinin de aralarında bulunduğu arsa sahiplerinin vekilleri değil, ana yüklenici olduklarını, ...’a sözleşme uyarınca yükleniciye düşen dairelerin tapularının devri için vekâletname verilmiş olmasının Ayhan ve Nesibe’yi müvekkillerinin vekili yapmayacağını, davacı kooperatifin inşaatın bir kısmını alt yüklenici olarak yapması için arsa sahiplerinin asıl eser sözleşmesindeki hakları baki kalmak kaydıyla davalı yüklenicilere muvafakatname verdiklerini, bundan sonraki tüm işlerin asıl yükleniciler ile davacı alt yüklenici kooperatif arasında gerçekleştiğini, davacı ile davalı yükleniciler arasında yapılan daire paylaşımının müvekkillerine ve diğer arsa sahiplerine bildirilmediği gibi onaylarına da sunulmadığını, sözleşmede asıl yükleniciye isabet eden dairelerin tapularının devri için verilen vekâletnamede yer alan dairelerden bazılarının dava dilekçesine göre yedi tanesinin davacıya devredilmemesinin müvekkillerini hukuken sorumlu hâle getirmeyeceğini, ortada bir kusur varsa bunun tamamen dairelerin tapularını iyi niyetten uzak şekilde başkalarına devreden davalı asıl yükleniciler ile davacıya ait olduğunu, davacının kendi kusurundan yararlanarak müvekkillerinden talepte bulunamayacağını, kanun yolundan geçerek kesinleşen Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/16 E., 2006/371 K. sayılı mahkeme kararının gerekçesinde de davacının iddiasının temelini oluşturan ...P blok 25, U blok 29, V blok 4, Y blok 3 ve 4, Z blok 1 ve 14 nolu yedi adet bağımsız bölümün yapılan taksim sözleşmesi gereğince arsa sahiplerine isabet ettiği ve kooperatif ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığının saptandığını, ortada kesinleşen bir mahkeme kararı varken davacının kendisine ait olmayan dairelere yönelik talepte bulunamayacağını, davacı tarafından yaptırılan tespit sonucu alınan raporda piyasa fiyatlarının çok üzerinde bayındırlık birim fiyatlarına göre yapılan hesabın yüksek ve fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
9. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı ve diğer yükleniciler arasında dairelerin paylaşımına yönelik geçerli ve bağlayıcı bir paylaşım bulunmadığını, hangi dairelerin kime ait olduğunun belli olmadığını, davacı ile davalı asıl yükleniciler arasında yapılan paylaşım sözleşmesinin müvekkilini bağlamadığını, zira davalı ... ve ...’nın müvekkilinin vekili olmadığını, müvekkilinin sadece davalı ... ve ...’ya yapacakları inşaatın bir kısmını alt yükleniciye yaptırması için muvafakat verdiğini, davacı ile davalı yükleniciler arasında yapılan paylaşımların müvekkilinin imza ve onayına sunulmadığını, davacının basiretli tacir olarak gerekli özeni göstermediğini, daireleri zamanında bitirdiğine ve paylaşımla ilgili anlaşma yapılacağına veya diğer yüklenicilerle yaptığı paylaşımın müvekkilinin onayına sunulacağına ilişkin herhangi bir bildirimde bulunmadığını, Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/93 E. sayılı davasında yüklenici ...’ın dosyaya sunduğu 05.05.2004 tarihli belgede vekâletnamelere ilişkin satışları kendi nam ve hesabına yaptığını, bu satışların paralarını müvekkiline vermediğini ve alt yükleniciler ile yaptığı paylaşım konusunda müvekkiline bilgi vermediğini kabul ettiğini, müvekkilinin asıl ve alt yükleniciler arasında oluşacak olası sorunları önlemek için üzerine düşen özeni göstererek yüklenici ...’ı müteahhitlik hakkı için satış yetkisi verdiği vekâletnamelerden azlettiğini, davacının davanın dayanağı olarak Sulh Hukuk Mahkemesinde yaptırdığı tespitin kabul edilemeyeceğini, şayet davacının kendi kusuruna dayalı bir zararı varsa, bu zararın tazminini müvekkilinden değil ancak diğer davalı ...’dan talep edebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
10. Davalı arsa sahibi ...’in dava tarihinden sonra yargılama aşamasında 22.11.2009 tarihinde vefat etmesi üzerine davaya dâhil edilen mirasçılarına usulüne uygun biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmiş, mirasçılar davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır. ... tereke temsilcileri 29.12.2011 havale tarihli beyan dilekçelerinde; davacının, davalı asıl yükleniciler ... ve ... ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, alt yüklenici olan davacının taleplerini ancak davalı yüklenicilere karşı ileri sürebileceğini, arsa sahiplerinin asıl yüklenici ile imzaladıkları kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye düşecek bağımsız bölümlerin satışı ve arsa üzerinde kat irtifakı kurulması için verdikleri vekâletnamenin arsa sahiplerinin nam ve hesabına satış yetkisi gibi kabul edilemeyeceğini, arsa sahipleri yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
11. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2012 tarihli, 2009/405 E., 2012/57 K. sayılı kararı ile; inşaat sözleşmesi kapsamında üstlendiği edimleri yerine getiren davacı kooperatifin dava konusu yedi adet dairenin bedelini talep etmeye hak kazandığı, kooperatifin yaptığı sözleşmelerde muhatabının asıl yüklenici ... ile ... olduğu, davacının bu şahıslarla 12.08.1996 tarihinde imzaladığı sözleşmede yapılacak dairelerin %56’sının kooperatife, kalan kısmın arsa sahiplerine ait olacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla sözleşmelerden kaynaklanan edimlerini yerine getiren davacının ancak 12.08.1996 tarihli sözleşmenin tarafı olan davalı ... ve Ayhan’a müracaat edebileceği, Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/16 E. sayılı kesinleşen kararının bu dava için bağlayıcı nitelikte olmadığı, zira eldeki davada davacı kooperatifin sözleşmedeki edimini yerine getirmesi ile hak kazandığı karşı edimin ifasına yönelik talebini ancak akidine karşı ileri sürebileceği, davalı arsa sahiplerinin davacıya karşı yerine getirmeleri gereken herhangi bir edimin söz konusu olmadığı, davacının ana yükleniciler ile yaptığı sözleşmelere davalı arsa sahiplerinin muvafakat vermelerinin sadece kendilerine karşı yüklenici olan kişilerin taahhüt ettikleri edimlerini başkasına yaptırmalarına rıza göstermeleri anlamına geldiği, arsa sahiplerinin davacıyı zarara uğratıcı ve kötü niyetli bir eylemlerinin bulunmadığı, davalı arsa sahiplerinin tarafı oldukları inşaat sözleşmesi kapsamında tüm edimlerini gereği gibi ve zamanında yerine getirmesi için davalı ...’a 08.11.2000 tarihli vekâletname verdikleri, ...’ın bu vekâletname ile dava konusu yedi adet daireyi davacı yerine dava dışı üçüncü kişilere sattığı ve 05.05.2004 tarihli belgede bu konudaki hukukî sorumluluğun tamamen kendisine ait olduğunu kabul ettiği, ancak bu kabulün davacının akidi olan Nesibe’nin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle davalı arsa sahiplerine yönelik davanın reddine, davalı yükleniciler ... ile ...’a karşı açılan davanın kabulü ile, 751.740TL’nin bu davalılardan 555.000TL’sine dava tarihinden, kalan kısmına da 28.10.2011 ıslah tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
12. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kooperatif vekili ile davalı ... vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
13. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 03.04.2013 tarihli ve 2013/1108 E., 2013/2103 K. sayılı kararı ile;
“…1) Davalı ...'ın temyiz istemi yönünden;
Temyiz dilekçesi süresinde hakime havale ettirilmiş ise de temyiz defterine kaydettirilmediği gibi temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır.
Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK'nın 434'ncü maddesinde açıklanmış olup, buna göre harca tabi ise temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davalı ... tarafından bu işlemler yapılmamış, sadece temyiz dilekçesinin hakime havale ettirilmesi ile yetinilmiştir. Temyiz defterine kaydettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 Esas, 1985/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK'nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine keydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır. Somut olayda, temyiz defterine kayıt bulunmadığından, İBK'nın uygulanması da mümkün görülmemiştir. Bu itibarla davalı ...'ın temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davalı ... vekilinin temyiz istemi yönünden;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3- Davacı kooperatif vekilinin temyizine gelince;
Davalı arsa sahipleri davacı yüklenici ile yaptıkları sözleşme gereğince davacıya karşı sorumludurlar. Bu itibarla yükleniciye aidiyeti konusunda çekişme bulunmayan dava konusu bağımsız bölümlerin davacıya verilmemesinden sorumlu oldukları gözetilmeden arsa sahiplerine husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle bu davalılar açısından red kararı verilmesi doğru değildir.
4) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
14. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.10.2015 tarihli ve 2015/111 E., 2015/497 K. sayılı kararı ile; davacının muhatabının akidi olan ilk yüklenici ... ile ... olduğu, davacının sözleşmeden kaynaklanan haklarını 12.08.1996 tarihli sözleşme hükümleri çerçevesinde ancak bunlara karşı ileri sürebileceği, davalı arsa sahiplerinin ilk yüklenici ile yaptıkları sözleşmenin yükleniciler tarafından davacıya devrine kadar verdikleri muvafakat beyanlarında devralan davacıya karşı herhangi bir taahhütlerinin bulunmadığı, arsa sahiplerinin verdikleri muvafakatnamelerin sadece yüklenicinin kendilerine karşı yerine getirmesi gereken edimlerin başka bir yüklenici tarafından ifa edilmesine izin anlamı taşıdığı, davalı arsa sahiplerinin ilk inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlerin devrini sağlayacak şekilde ...’a 08.11.2000 tarihli vekâletname verdikleri, davalı ...’ın bu vekâletname ile bazı bağımsız bölümleri alt yüklenici kooperatifin önerisi doğrultusunda üyelere devrettiği, davalı arsa sahiplerinin iyi niyetli olarak sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmek amacıyla dava konusu bağımsız bölümlerin devrini de kapsayacak şekilde kendi adlarına kayıtlı tapuların sözleşme hükümlerine uygun biçimde devrinin sağlanması konusunda ilk yükleniciye verdikleri vekâletname ile yükümlülüklerinin sona erdiği, davacının, ilk yüklenicilerden sözleşmeyi devralmak suretiyle ilk yüklenicinin hak ve borçlarının halefi olduğu, dava konusu bağımsız bölümlerin haklarını devreden asıl yüklenici tarafından davalı arsa sahiplerinden devralındığı, davacı alt yüklenicinin kendisine sözleşmeyi devreden ilk yüklenicinin halefi olarak arsa sahiplerine karşı kullanacağı ya da ileri süreceği bir borcun kalmadığı, davada vekâletin, vekil eden ile vekil arasında oluşan işbirliği içinde kötüye kullanımı gibi bir iddianın da bulunmadığı, sonuç olarak davacı alt yüklenici ile arsa sahipleri arasında doğrudan bir akdî ilişkinin bulunmadığı, davalı arsa sahiplerinin muvafakatına dayalı sözleşmelerin devri şeklinde kurulan dolaylı hukukî ilişkinin de davacının doğrudan arsa sahiplerini sorumlu tutması konusunda herhangi bir hüküm içermediği, arsa sahiplerinin dava konusu bağımsız bölümlerin devrine ilişkin edimlerini ilk yükleniciye verdikleri vekâletname ile yerine getirdikleri, davacı kooperatifin ancak kendi akidi olan ilk yükleniciler ... ve ...’a karşı talepte bulunabileceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir..
Direnme Kararının Temyizi:
15. Direnme kararı süresi içinde davacı kooperatif vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı alt yüklenici taşeronun, yüklenicinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tüm edimlerini ifa etmek suretiyle sözleşme uyarınca kendisine isabet eden, ancak davalılar tarafından tapusu devredilmeyip dava dışı üçüncü kişilere satılan dava konusu yedi adet bağımsız bölümün bedelini davalı arsa sahiplerinden talep edip edemeyeceği ve davalı arsa sahiplerine husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramlar ve yasal mevzuat irdelenmelidir.
18. Türk Hukuk Lûgatında kelime anlamı “bir şahıs veya bir şeyin hâli” olarak tanımlanan sıfat (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Ankara 2021, Cilt I, s. 977), dava konusu subjektif hak olan dava hakkı ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davayı takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka yöneliktir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise, o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır (Kuru, Baki: Medenî Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, Cilt I, s. 332).
19. Mahkemece taraflar arasındaki dava konusu hakkın esasına yönelik karar verilebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddî hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 24.02.2022 tarihli, 2019/(17)4-854 E., 2022/200 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
20. Bilindiği üzere borç ilişkisi alacaklı ile borçlu arasındaki ilişki olup, hukukî işlemden doğabileceği gibi doğrudan doğruya kanundan da doğabilir. Hukukî işlemden doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşmedir. Her sözleşme, taraflar arasında bir hukukî ilişki meydana getirir, bu ilişkiye “sözleşmeye dayalı=akdî ilişki” denir. Sözleşme; hukukî bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşmasını ifade eder.
21. Borçlar Hukukunda egemen olan “sözleşmelerin nispiliği” kuralı gereğince borç ilişkilerinden doğan alacak hakkının aynî haklarla kişilik haklarının aksine, hukukî nitelikleri itibariyle nispî bir hak olması, başka bir anlatımla alacaklının bu hakkı sadece borçluya karşı ileri sürebilmesi anlamına gelir ve üçüncü kişiler, borç ilişkisi ile ilke olarak borç altına girmedikleri, bir hak kazanmadıkları için, bu hakkın onlara karşı ileri sürülebilmesi istisnaî hâller dışında kural olarak mümkün değildir. Ne var ki sözleşmelerdeki nispilik mutlak bir kural olmayıp, bu ilişkinin kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan istisnaları söz konusu olabilir.
22. Borç doğuran sözleşmelerden biri olan eser sözleşmesi hükümlerine kısaca değinecek olursak; somut olayda uygulanması gereken ve uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 355. maddesinde “İstisna akdi” olarak tanımlanan, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ise (TBK) 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen “Eser sözleşmesi,” yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
23. Her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesi olan eser sözleşmelerinde “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur vardır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yapıp zamanında tamamlayarak teslim etmeyi, iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi üstlenmektedir.
24. Bu noktada eser sözleşmesinin bir türü olan “kat karşılığı inşaat sözleşmesi” başka bir ifadeyle “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” ile ilgili açıklama yapılmasında fayda vardır.
25. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi; bir yönüyle arsa sahibinin koşullar gerçekleştiğinde sahibi olduğu taşınmazın mülkiyetinin bir kısmını yükleniciye devretmesini öngörürken, diğer yönüyle de, yüklenicinin yapacağı inşaat bakımından arsa sahibine karşı yükümlülüklerini gösteren, tapulu taşınmazın mülkiyetinin bir kısmının devrine ilişkin vaadi ve eser sözleşmesini içeren, iki tipli karma bir sözleşmedir. Başka bir anlatımla yüklenici yönünden inşaat yapma yükümlülüğünü, arsa sahibi yönünden ise tapuda pay intikal ettirme yükümlülüğünü içeren kat karşılığı inşaat sözleşmesi, hem inşaat yapma hem de satış vaadi sözleşmesini bünyesinde birleştiren özel bir sözleşme türüdür.
26. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin konusu, arsa sahibinin maliki olduğu arsa üzerine yapılacak bina inşaatıdır. Yüklenici, finansmanını sağlayarak, lüzumunda sanat, beceri ve emek sarfıyla bir bina (inşaat) meydana getirmeyi üstlenirken, arsa sahibi de buna karşılık arsa payı devri suretiyle bir bedel ödemeyi borçlanmaktadır. Bu sözleşmede ücret (bedel) arsa sahibi tarafından ayın olarak ödenmektedir.
27. Hukukumuzda egemen ilke “şekil serbestisi” olup, kural olarak eser sözleşmesi herhangi bir geçerlilik şartına tabi değildir. Yasada aksi öngörülmedikçe, sözlü veya yazılı yahut resmî biçimde yapılabilir. Bununla birlikte bazı sözleşmelerin geçerli olabilmesi için yasada belirlenen şekle uygun olarak yapılması zorunludur.
28. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Hukuki işlem” başlıklı 706. maddesi, “Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır” şeklindedir. Mülga 818 sayılı BK’nın 213. maddesinde de (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 237) “Akdin şekli” başlığı altında; taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen resmî senede bağlanması şartı, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür. 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddesine göre taşınmaz satışları için tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri yetkili iken, 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60/3. ve 89. maddelerinde taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterlerce re’sen düzenleme şeklinde yapılacağı kuralı getirilmiştir.
29. Anılan düzenlemeler uyarınca tapulu taşınmazlarda mülkiyetin devrini öngören sözleşmelerin geçerli olmaları için resmî şekilde yapılmaları zorunlu olup; kat karşılığı inşaat sözleşmeleri, arsa sahibi yönünden taşınmaz mülkiyetinin ileride yükleniciye devrine ilişkin bir yükümlülüğü (mülkiyetin nakline yönelik vaadi) içerdiğinden, bu tür sözleşmelerin noterde re’sen düzenleme şeklinde yapılmaları geçerlilik koşuludur. Emredici kural gereği, resmî şekle uyulmadan yapılan sözleşmeler geçersizdir.
30. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2021 tarihli ve 2017/(23)15-2930 E., 2021/831 K.; 08.04.2021 tarihli ve 2017/(23)15-1612 E., 2021/441 K.; 23.12.2021 tarihli ve 2018/(23)6-1057 E., 2021/1756 K.; 08.02.2022 tarihli ve 2021/(15)6-843 E., 2022/80 K. sayılı kararlarında da aynı hususlara değinilmiştir.
31. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 E., 1988/2 K. sayılı kararında belirtildiği gibi, bazı istisnaî hâllerin gerçekleşmesi durumunda, TMK’nın 2. maddesi gereğince zorunlu şekil koşuluna uygun biçimde yapılmayan kat karşılığı inşaat sözleşmesi de tarafları bağlayıcı nitelikte olabilmektedir. Öngörülen bu şekle uymaksızın imzalanan sözleşmelerin sonradan geçerlilik kazanması için ya tapuda pay devrinin yapılmış olması ya da ifanın tamamlanmış olması gerekir. Yine, şekil bakımından geçersiz olan bir kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yapılan karşılıklı ve kısmî ifada da tarafların yaptıkları sözleşme ile bağlı oldukları kabul edilmelidir.
32. Açıklanan bu maddî ve hukukî olgular ışığında somut olayın kronolojik sıralaması incelendiğinde; davalı arsa sahipleri ile yüklenici ... arasında noterde ve geçerlilik koşullarına uygun biçimde 16.12.1994 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiş; daha sonra davalı arsa sahipleri ile davalı ... ve diğer davalı yüklenici ... arasında 16.12.1994 tarihli asıl sözleşmenin tadili ve eki olarak 16.06.1995 tarihli ek sözleşme imzalanmış; ek sözleşme ile davalı arsa sahipleri, 16.12.1994 tarihli asıl sözleşmenin yüklenicisi Nesibe’ye ortak olarak Ayhan’ın katılmasına muvafakat vermiş, yüklenici Ayhan ve Nesibe, arsa sahiplerine karşı müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla inşaatın yapımını üstlenmişlerdir.
33. Yapılan bu eser sözleşmelerinden sonra davalı yükleniciler ile dava dışı... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında 04.08.1995 tarihli arsa üzerine kat karşılığı eser sözleşmesi düzenlenmiş, bu sözleşmeyi yüklenici Nesibe ve Ayhan davalı arsa sahiplerinin vekili olarak imzalamıştır. Dava dışı... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti. ile imzalanan 04.08.1995 tarihli sözleşme ile davalı yükleniciler 11.11.1997 tarihinde son şeklini alarak tapu kayıtlarına geçen İçel İli, Erdemli İlçesi, Tömük Köyü, Kale Mevkiinde bulunan 5 Pafta, 220 Ada 7 Nolu parsel üzerindeki inşaatı kısmen... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti’ne yaptırmayı taahhüt etmişler, sonradan davalı arsa sahipleri ile yükleniciler noterde düzenlenen 28.11.1995 tarihli muvafakatname ile dava dışı... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin 04.08.1995 tarihli sözleşmeden doğan tüm hak ve alacakları ile yükümlülüklerinin davacı ...-Gönen Konut Yapı Kooperatifine devir ve temlik edilmesine onay vermişlerdir.
34. Öte yandan davalı arsa sahipleri Mersin 3. Noterliğinde düzenlenen 22.07.1996 tarihli muvafakatname ile, 16.12.1994 ve 16.06.1995 tarihli sözleşmelere göre taşınmazın ifrazından sonra meydana gelen İçel İli, Erdemli İlçesi, Tömük Köyü, Kale Mevkiinde bulunan 5 Pafta, 220 Ada 2 numaralı parselde ana sözleşmenin genel maddelerine gerekli maddeleri ilave ederek veya değiştirerek düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesini davacı ...-Gönen Konut Yapı Kooperatifi ve dava dışı S.S. Aynes Konut Yapı Kooperatifi ile yapmaları için davalı yükleniciler Nesibe ve Ayhan’a muvafakat vermişlerdir. Ayrıca davacı kooperatif ile dava dışı... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 12.08.1996 tarihli temlikname ile... Bilgi İşlem Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin 04.08.1995 tarihli sözleşmeden doğan tüm yükümlülük, sorumluluk, hak ve alacaklarının tamamı davacı kooperatife devir ve temlik edilmiştir.
35. Bu arada davacı kooperatif ile davalı yükleniciler Nesibe ve Ayhan arasında 12.08.1996 tarihli “Arsa Üzerine Kat Karşılığı Eser Sözleşmesi” düzenlenmiş; bu sözleşmeyi davalı yükleniciler arsa malikleri vekili/yaptırımcı sıfatıyla imzalamışlardır. Sözleşmenin paylaşım esaslarına ilişkin 6. maddesine göre imâl edilecek inşaatın konutlarda %44’ü yaptırımcıya, %56’sı da kooperatife ait olacak, işyerlerinin tamamı ise yaptırımcıya verilecektir. Sözleşmenin 9. maddesinde kat irtifakının kurulmasına dair ilkeler belirlenmiş, 11. maddesinde de inşaat tamamlandıktan sonra tapuların kooperatife verileceği kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından 25.10.2000 tarihinde kat irtifakı tesis edilmiş; kooperatif ile arsa sahipleri vekili sıfatıyla yükleniciler arasında 25.10.2000 tarihli ve 01.08.2003 noter onaylı kat dağılım ve paylaşım cetveli düzenlenmiştir. Kat dağılım ve paylaşım cetvelinde inşaattaki dairelerin %56’sı karşılığı yüz otuz iki adet dairenin davacı kooperatife, %44’üne karşılık gelen yüz altı adet dairenin de davalı arsa sahiplerine ait olduğu kararlaştırılmıştır.
36. Devam eden süreçte davalı arsa sahipleri tarafından yüklenici Ayhan’a dava konusu dairelerle birlikte tüm yüklenici payına düşen bağımsız bölümlerin satışı için 08.11.2000 tarihli vekâletname verilmiş, dava konusu yedi adet daire dava dışı üçüncü kişilere satılmış, davacı kooperatif tarafından sözleşme konusu sekiz bloktan oluşan inşaat tamamlanmış, davacı ile davalı yüklenici Ayhan arasında davacının müteahhit, davalı ...’ın da yaptırımcı olarak imzaladığı 30.12.2003 tarihli geçici kabul tutanağı düzenlenmiş, sonrasında da yine aynı taraflar arasında 10.01.2005 tarihinde kesin kabul tutanağı tanzim edilerek işin bitirildiği ve geçici kabulün yapıldığı tarihin 30.12.2003 olduğu onaylanmıştır. Diğer taraftan dosya kapsamında bulunan Erdemli İlçesi, Tömük Belediye Başkanlığının 04.12.2006 tarihli yazısında; sözleşme konusu sekiz blok inşaatın bittiği, genel iskâna açılmasının uygun görüldüğü, bağımsız bölüm sahiplerinin ferdi yapı kullanma izin belgesi almasında herhangi bir sakıncanın bulunmadığı belirtilmiştir.
37. Gelinen aşamada Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/16 E., 2006/371 K. sayılı dava dosyasından söz etmek gereklidir.
38. Anılan davanın davacısı ...-Gönen Konut Yapı Kooperatifi, davalıları da arsa sahipleri ..., ..., ... ve ... olup, kooperatif vekili 23.01.2006 tarihli dava dilekçesinde işbu temyiz incelemesi yapılan eldeki dava konusu ile aynı olan taşınmaz üzerinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenici olarak müvekkili kooperatif tarafından yapılan inşaatın tamamlandığını, buna rağmen arsa sahiplerince tapusu verilmeyen yüz on beş adet daire bulunduğunu ileri sürerek henüz tapusu verilmeyen toplam yüz on beş adet bağımsız bölümün kooperatif adına temliken tesciline karar verilmesini talep etmiş; davalı arsa sahipleri vekili ise 05.12.2006 ve 26.12.2006 tarihli beyan dilekçelerinde kooperatifin payına düşen yüz sekiz adet dairenin tapusunu davacıya vermeyi kabul ettiklerini, kalan yedi dairenin ise fiilen arsa sahipleri adına kayıtlı olmadığını ve tapularının verilmesinin mümkün olmadığını, yedi daire için davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
39. Mahkemece 26.12.2006 tarihinde, tescili talep edilen yüz sekiz adet bağımsız bölümün taksim sözleşmesinde davacı kooperatife isabet ettiği, davacı kooperatifin yapımını taahhüt ettiği işleri sözleşme hükümlerine göre ve sözleşme dışı sitenin değerini arttırıcı işler de yapmak suretiyle yerine getirdiği, davalılar vekilinin yüz sekiz adet daire ile ilgili davayı kabul ettiği, davacı kooperatife düşen ancak ana yüklenici ... tarafından üçüncü şahıslara satılan bağımsız bölümlerin yerine kaim taşınmaz verilmesinin mümkün olmadığı ve satılan yerlerin ancak tazminata konu olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, yüz sekiz adet bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı kooperatif adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; davalı arsa sahipleri vekilinin davanın kabul edilen kısmı yönünden müvekkilleri aleyhine harç, mahkeme masrafı ve vekâlet ücreti ödenmesine ilişkin bölümün bozulması veya düzeltilerek onanması istemiyle yaptığı temyiz başvurusu Özel Dairece reddedilerek hüküm onanmış, onama kararı üzerine davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş, Özel Dairece karar düzeltme isteminin reddedilmesiyle karar derecattan geçmek suretiyle 10.10.2008 tarihi itibariyle kesinleşmiştir.
40. Netice itibariyle kural olarak “sözleşmelerin nispiliği” ilkesi gereğince davacı alt yüklenici/taşeron olan kooperatif davalı arsa sahiplerinden talepte bulunamayacak ise de; kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşen Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/16 E. sayılı davasında, davalı arsa sahiplerinin hasım olduğu kabul edilerek işin esası incelenmek suretiyle karar verildiği ve sıfatın varlığının belirlendiği gözetildiğinde, davacı kooperatifin dava konusu bağımsız bölümlerin bedelini talep ettiği eldeki davada arsa sahiplerine husumet yöneltilmesi yerinde ve isabetlidir.
41. Bu durumda mahkemece davacı kooperatifin dava konusu yedi adet dairenin bedeli talebine yönelik eldeki davada arsa sahiplerine husumet düştüğü kabul edilerek hüküm kurulmalıdır.
42. Hâl böyle olunca; direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir.
43. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen genişletilmiş gerekçe ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.