Logo

Hukuk Genel Kurulu2017/2594 E. 2021/1420 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin yerel mahkeme kararına karşı yapılan temyiz üzerine verilen bozma kararına karşı direnilmesi nedeniyle, davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Zarar doğuran eylemin kasten yaralama suçunu oluşturması ve davalının suça sürüklenen çocuk olması sebebiyle ceza zamanaşımı süresinin 5 yıl 4 ay olarak hesaplanması gerektiği, davanın bu süre içerisinde açılmış olması nedeniyle zamanaşımına uğramadığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen zamanaşımı yönünden davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin 2. fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davacı vekilinin duruşma isteminin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilini bıçakla yaralayan davalının Denizli Çocuk Mahkemesinin 2010/674 E., 2011/659 K. sayılı dosyasında yargılanarak cezalandırıldığını, davalının haksız saldırısı sonucunda müvekkilinin bedensel acı yanında manevi yönden de çöküntüye uğradığını ileri sürerek 3.000TL manevi tazminatın haksız fiilin işlendiği 12.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davalının da eylem sırasında yaralandığını, manevi tazminata hükmetmek için gerekli koşulların da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2015 tarihli ve 2015/177 E., 2015/1005 K. sayılı kararı ile; 12.08.2010 tarihinde yaşanan olay nedeniyle davalının çocuk mahkemesinde yargılandığı, davacının zarara ve faile ıttıla tarihinin Çocuk Mahkemesinin karar tarihi olan 09.09.2011 olduğu, ceza davasının tabi olduğu zamanaşımı süresine göre uzamış zamanaşımının da mahkûmiyet kararının kesinleştiği tarih olan 21.10.2011 tarihinde dolduğu, davanın 04.03.2015 tarihinde zarara ve faile ıttıla tarihinden ve ceza davasına göre uzamış zamanaşımı süresinden itibaren de bir yılın üzerinde süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 12.05.2016 tarihli ve 2016/4730 E., 2016/6584 K. sayılı kararı ile;

“…818 sayılı Borçlar Yasası'nın 60/2. maddesi (6098 sayılı TBK m.72) gereğince, zarara yol açan eylemin, aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğması durumunda olayda uygulanacak zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Dava konusu olay, olay gününde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Yasası'nda tanımlanan kasten yaralama suçu niteliğinde olup uygulanacak ceza zamanaşımı süresi, aynı Yasası'nın 66. maddesi uyarınca 8 yıldır. Olay tarihi 12/08/2010 olup eldeki dava da 04/03/2015 günü açıldığına göre ceza zamanaşımı süresi geçmeden eldeki davanın açıldığı kabul edilmelidir.

Şu halde, açıklanan yönler gözetilerek, davalının zamanaşımı savunmasının reddiyle işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.11.2016 tarihli ve 2016/629 E., 2016/611 K. sayılı kararı ile; somut olaya ilişkin değerlendirme yapılmadan genel olarak uzamış zamanaşımı süresinin sonuna kadar dava açılabileceğinin kabul edilmesi hâlinde Borçlar Kanunu’nda sözü edilen "fiile ve faile ıttıla" kavramının fiilen işlevsiz hâle geleceği, fiile ve faile ıttıla olsa ve somut olayda ceza mahkemesi kararı sonuçlanıp kesinleşse bile her koşulda somut olaya özgü olmayan genel uzamış ceza zamanaşımı süresi boyunca dava açılabileceğinin kabulünün hak ve nesafete uygun olmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Haksız fiil mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 41. maddesinde tanımlanmış, Kanun'un 60. maddesinde ise haksız fiilden zarar görenin zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zamanaşımı süreleri düzenlenmiştir.

13. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) konuya ilişkin 49 ve 72. maddeleri de aynı yönde düzenleme içermektedir. Anılan maddeler ile haksız fiillere uygulanacak üç zamanaşımı süresi belirlenmiştir. Bunlar, zarar görenin zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren başlayacak bir yıllık zamanaşımı; fiilin vukuundan itibaren işleyecek on yıllık zamanaşımı ve fiilin aynı zamanda ceza kanunlarında düzenlenmiş olması hâlinde uygulanacak olan ceza davası zamanaşımı süreleridir.

14. Haksız fiillerin bir kısmı, sadece hukuk açısından değil, ceza yasaları bakımından da sorumluluğu gerektirir; haksız fiilin faili, yani sorumlusu genellikle daha ağır sonuçları olan ceza kovuşturmasına konu olabileceği sürece, zarar görenin haklarını yitirmesinin kabul edilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan haksız eylem aynı zamanda ceza kanunları gereğince bir suç teşkil ediyorsa ve ceza kanunları ya da ceza hükümlerini ihtiva eden sair kanunlar bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin etmişse, tazminat davası da ceza davasına ilişkin zamanaşımı süresine tabi olur. Nitekim bu husus 07.12.1955 tarihli ve 17/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır. Buna göre, anılan mevzuat uyarınca ceza davası zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için öncelikle zarar veren eylemin ceza kanunu veya ceza hükmü taşıyan özel kanunlarda suç olarak düzenlenmesi gerekli olup özel kanunlarda haksız eylem için başka bir zamanaşımı süresi tayin edilmiş olmadıkça, haksız eylemden doğan maddi ve manevi zararların tazmini için açılacak davalarda BK'nın 60. (TBK'nın 72.) maddesinde öngörülen zamanaşımının uygulanması gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.10.2013 tarihli ve 2013/4-36 E. 2013/1457 K.).

15. Bu itibarla şayet zarar doğuran eylem aynı zamanda cezayı gerektirir nitelikte ise; eğer ceza kanunundaki ya da ceza hükümlerini taşıyan özel kanunlardaki bu eylem için kabul edilen zamanaşımı süresi, BK’daki bir yıllık süreden daha kısa ise, o zaman yine BK’nın 60. maddesinin birinci paragrafındaki süre (TBK m. 72) olaya uygulanacak; ceza kanunundaki zamanaşımı süresi BK’nın 60. maddesinin birinci paragrafındaki süreden daha uzun ise, o zaman bu uzun süre tazminat davaları için de uygulama yeri bulacaktır. Böyle bir durumda uygulanması söz konusu olan ceza davası zamanaşımı süresi ise fiilin gerçekleştiği tarihe göre uygulama alanı bulacak olan ve hâlen yürürlükteki 5237 sayılı TCK’nın 66. (mülga 765 sayılı TCK’nın 102. maddesine) göre belirlenecektir.

16. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu olay 12.08. 2010 tarihinde gerçekleşmiş olup, dava 04.03.2015 tarihinde açılmıştır. Davalı suça sürüklenen çocuk sıfatıyla Çocuk Mahkemesinde yargılanmıştır. TCK’nın 66/1-e maddesi ile, 66/2. maddesinde; “Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.” şeklinde yer alan hüküm uyarınca uygulanacak olan ceza davası zamanaşımı süresi 5 yıl 4 ay olup, dava da ceza davası zamanaşımı süresi geçmeden açıldığından, mahkemece işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmelidir.

17. Öte yandan, dava tarihinin “04.03.2015” olmasına rağmen direnme kararında “01.09.2016” olarak yazılması ise mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edildiğinden esas etkili görülmemiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.

18. Hâl böyle olunca; direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440/III-1 maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.