Logo

Hukuk Genel Kurulu2017/2595 E. 2021/1574 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından yapılan kazı çalışmaları nedeniyle davacıya ait enerji nakil hatlarında meydana gelen hasarın tazmini istemiyle açılan davada, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine davacı tarafından açılan itirazın iptali davasında, mahkemenin zamanaşımı süresini hesaplarken hangi tarihi esas alacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay’ın bozma kararına karşı davacı vekilinin “Yargıtay bozma ilamına bir diyeceğim yoktur” ve davalı vekilinin “Biz Yargıtay bozma ilamına uyulmasını talep ederiz” şeklinde beyanda bulunmaları nedeniyle, bozma nedeni kamu düzenine ilişkin olmadığı ve taraflarca direnme talebinde bulunulmadığı hallerde mahkemenin direnme kararı veremeyeceği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Kapatılan) Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından yapılan kazılar sırasında müvekkiline ait enerji nakil hatlarına zarar verildiğini, davalının toplam 4.741,04TL borcunu ödemediğini, davalı aleyhine Kartal 2. İcra Müdürlüğünün 2009/5559 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak borca ve yetkiye itiraz ettiğini belirterek toplam 4.741,04TL alacak için davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, müvekkilinin söz konusu yerde kazı çalışması yapmadığını, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.03.2012 tarihli ve 2010/154 E., 2012/505 K. sayılı kararı ile; davalının 11.05.2005 tarihinde yaptığı kazı çalışması neticesinde enerji nakil hatlarına hasar verildiği ve 2.251,12TL tutarında zarar oluştuğu, 19.01.2012 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, davalının tam kusurlu olduğu hâlde zarar bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itiraz ettiği, 2.251,12TL zarar bedeli (asıl alacak) ve 2.795,12TL avans faizi ile birlikte toplam 5.046,24TL alacak için davalının itirazlarının yerinde olmadığı, ancak talep miktarı nazara alınarak davanın kabulü ile davalının 2.251,12TL asıl alacak ile 2.489,92TL avans faizi olmak üzere toplam 4.741,04TL alacağa ilişkin itirazının iptaline, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 16.05.2013 tarihli ve 2012/5298 E., 2013/8994 K. sayılı kararı ile;

‘‘…Davacı olay tarihinde yürürlükte bulunan T.T.K'nun 18. maddesi uyarınca tacirdir. Dava konusu olay 11.5.2005 günü meydana gelmiş ve aynı tarihli hasar tespit tutanağı ile davacı çalışanları tarafından düzenlenerek hasarın ayrıntısı belirlenmiştir. Davacı bu haliyle olayı hasar tespit tutanağının düzenlendiği tarihte öğrenmiş bulunmaktadır.

Uyuşmazlık haksız eylemden kaynaklanmakta olup olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60.maddesi uyarınca haksız eylemden doğan zararın tazminine ilişkin dava veya icra takibi zarar görenin zararı ve zarar vereni öğrendiği tarihden itibaren bir sene ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on senede zamanaşımına uğrar. Somut olay 11.5.2005'de meydana gelmiş, aynı günlü hasar tespit tutanağı ile zarar ve zarara sebebiyet veren tespit edilmiştir. Davacı buna karşın 30.3.2009 günü icra takibine girişmiş, davalı ise süresinde verdiği borca itiraz dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmuş eldeki dava 19.1.2010 gününde açılmış, davalı buna karşı yine zamanaşımı def'inde bulunmuştur.

Davacı tüzel kişi tacirdir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan T.T.K.'nun 18.maddesi anlamında tacir sayılan davacının basiretli davranarak hasar tespit tutanağı ile haberdar olduğu zararı nedeniyle zarar veren hakkında 818 sayılı B.K.'nun 60.maddesinde belirtilen bir yıllık zamanaşımı süresi içinde icra takibine girişmesi veya dava açması gerekir. Tacir olanlar için dava açma konusunda emir vermeye yetkili makamın olur tarihinin zamanaşımı süresinin başlangıcı için esas alınması doğru değildir. Zira, tacirler basiretli davranmak, işletmeleri ile ilgili zararların takibinde gerekli özeni göstermek durumundadırlar. Şu durumda davanın zamanaşımından reddi gerekir.

Mahkemece bu yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir’’ gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.12.2013 tarihli ve 2013/397 E., 2013/952 K. sayılı kararı ile; davacı kurumun dava açmaya emir vermeye yetkili makamının genel müdür ve onun yardımcısı olduğu, olayın 11.05.2005 tarihinde gerçekleştiği, genel müdür yardımcısı tarafından dava açılmasına 13.03.2009 tarihinde “olur” verildiği ve davanın 19.01.2010 tarihinde açıldığı, bu nedenle bir yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; ilk kararın Özel Dairece bozulmasından sonra mahkemece tarafların duruşmaya davet edilerek bozma ilamına karşı diyeceklerinin sorulması üzerine davacı vekilinin “Yargıtay bozma ilamına bir diyeceğim yoktur”, davalı vekilinin ise “Biz Yargıtay bozma ilamına uyulmasını talep ederiz” şeklindeki beyanda bulundukları gözetildiğinde mahkemece direnme kararı verilip verilemeyeceği hususu ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.

IV. GEREKÇE

13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun (HUMK) 429. maddesine göre Yargıtayın bozma kararı üzerine hâkim tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir.

14. Hâkim bozma ilamına uymak zorunda olmayıp eski kararda direnebilir. Eş anlatımla hâkim kural olarak Yargıtay bozma kararına uyma ya da bu karara karşı direnme kararı verme konusunda tarafların istekleri ile bağlı olmayıp, serbest takdir yetkisine sahiptir.

15. Ancak, bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken sebeplerden olmaması hâlinde taraflar veya vekilleri bozma kararına direnilmesini istememişlerse artık mahkemece önceki kararda direnilemez. Bozma kararına uyulması gereklidir.

16. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 27.11.2013 tarihli ve 2013/18-383 E., 2013/1609 K.; 22.05.2013 tarihli ve 2012/6-1852 E., 2013/760 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

17. Uyuşmazlık konusu davada bozma sonrasında davacı vekili duruşmadaki beyanında bozma ilamına bir diyeceklerinin olmadığını bildirmiş, davalı vekili de bozma ilamına uyulmasını talep etmiştir.

18. Bu durumda; bozma sebebi kamu düzenine ilişkin olmayıp, taraflarca da direnme kararı verilmesi istenilmediği hâlde mahkemece önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

19. Bu nedenle direnme kararı usul yönünden bozulmalıdır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3. maddeye göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.12.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.