Logo

Hukuk Genel Kurulu2018/101 E. 2021/1461 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bank Kapital T.A.Ş.'nin denetim kurulu üyesi olan davalıların, şirket tarafından dava dışı şirketlere kullandırılan krediler nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olup olmadıkları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı denetçilerin TTK’nın 353 ilâ 357. maddelerindeki görevlerini ihmâl edip etmediklerinin, göreve başladıkları tarihten itibaren özen yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadıklarının ve ihmalleri ile oluşan zarar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespiti halinde, TTK’nin 359. maddesi gereğince görev yaptıkları dönemde meydana gelen zararlardan sorumlu tutulabilecekleri gözetilerek, mahkemenin davalı denetçiler lehine verdiği davanın reddine ilişkin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

D

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davalı ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... ... iflas idaresi yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davacı vekili ile davalı ... ... iflas idaresinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla değişikliği öncesi hâliyle 438/2 maddesi gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; davalı ...’nun Bank Kapital T.A.Ş.'nin yönetim kurulu üyesi ve başkanı, davalılar ... ve ...’ın ise denetim kurulu üyesi olduğu dönemde dava dışı ... Ereğli Arık Boru Profil Tic. ve San. A.Ş. ve Hardem İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye kullandırılan krediler nedeniyle bankayı zarara uğrattıklarını, kredi kullandırılırken gerekli teminatların alınmadığını, kredi geri ödemelerinde temerrüde düşülmesine rağmen kredi verilmeye devam edildiğini, anılan bankaya Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından el konularak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildiğini, sonrasında Sümerbank A.Ş. bünyesinde birleştirildiğini, 16.02.2001 tarihinde bankanın mevduat kabul etme ve bankacılık işlemleri yapma yetkilerinin kaldırıldığını, banka hesaplarının incelenmesi sonucunda bankaya verdikleri zararlar yönünden sorumluluklarına karar verilmesi için haklarında dava açılmasının uygun görüldüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 209.348.989,58TL banka zararının 27.10.2000 tarihi itibariyle banka cari faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 31.01.2007 tarihli dilekçe ile 30.04.2003 tarihinde yürürlüğe giren Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi uyarınca protokol kapsamı dışında kalan toplam 14.317.778,11TL üzerinden davaya devam edilmesini, diğer alacak kalemleri yönünden durma kararı verilmesini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı:

5.1. Davalılar ... ve ... vekili; müvekkillerinin denetim kurulu üyesi olduğunu ve görev sürelerinin 27.10.2000 tarihinde sona erdiğini, kredilerin kullandırılması sürecinde müvekkillerinin hiçbir etkisinin olmadığını, ayrıca müvekkillerinin ibra edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

5.2. Davalı ... ... İflas İdaresi; işbu davaya konu alacağın tartışmalı olması nedeniyle masaya kabul edilmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.11.2013 tarihli ve 2007/739 E., 2013/265 K. sayılı kararı ile; davalı ... hakkında ... Ereğli Arık Boru Profil Tic. ve San. A.Ş.'ye kullandırılan krediler yönünden şahsi iflasına karar verildiğinden ... hakkındaki sorumluluk davasının anılan şirketle ilgili zarar bakımından konusuz kaldığı, müflis davalı ... hakkında Hardem İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye kullandırılan krediler ile ilgili davaya iflas masasına kayıt-kabul davası olarak devam edildiği, davalı ...'nun kredilerin kullandırıldığı dönemde ve daha sonraki tarihlerde kredilerden sorumlu genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, Hardem İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye kullandırılan kredi ile ilgili yeterli teminatın alınmadığı, kredi risk limitleri aşılarak kredinin kullandırıldığı, bu olaylar davalı ...'nun bilgi ve inisiyatifi içinde cereyan ettiğinden meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, davalının sorumluluğu haksız fiil esasına dayandığından değişen oranlarda yasal faiz işletilerek yapılan hesaplama gereğince iflas masasına 13.608.939,61TL'nin kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerektiği, davalılardan ...’ın 31.01.1997-27.10.2000 tarihleri arasında, ...’ın 10.03.1998-27.10.2000 tarihleri arasında denetçi olarak görev yaptığı, davalı denetçilerin dava dışı şirketlere kredilerin kullandırılması aşamasında müdahale yetkileri bulunmadığı gibi bu konu ile ilgili denetim görevlerinin de olmadığı, denetçilerin eylemleri ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı, zira denetçilerin görev ve sorumluluklarının hesapların denetimi ile sınırlı olup denetçisi oldukları şirketin ticari faaliyetine müdahale etme hak ve yetkilerinin bulunmadığı, bankaların kredi verme işlemlerinin banka yöneticilerini ilgilendiren ticari faaliyetler olduğu, denetim kurulu üyelerinin kredi kararlarının verilmesi ve bunların tahsiline ilişkin aşamalarda bir icra organı gibi değerlendirilip sorumlu tutulmalarının hukuken mümkün görülmediği gerekçesiyle davalı ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ... ile ilgili daha önce ... Ereğli Arık Boru Profil Tic. ve San. A.Ş’ye kullandırılan krediler nedeniyle şahsi iflasına karar verildiği için işbu dosyada bu taleple ilgili dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, müflis davalı ...'nun Hardem İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye kullandırılan kredi ile ilgili sorumluluğu yönünden davanın kısmen kabulü ile 13.608.939,61TL'nin Müflis ... ile ilgili iflas tasfiye dosyasına kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... ... iflas idaresi temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarihli ve 2014/10623 E., 2015/7123 K. sayılı kararı ile; “…1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2003/405E-2004/594K. sayılı yetkisizlik kararının Dairemizin 2005/7190E. 2006/7160 K. sayılı ilamı ile onanmış olmasına göre davalı ... ... iflas idaresinin tüm, davacı TMSF vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, Bank Kapital T.A.Ş’nin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumluluklarına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile denetçi olan davalı ... ve ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiş ise de denetçilerin sorumluluklarının düzenlendiği 6762 sayılı TTK’nın 359. maddesinde denetçilerin kanun veya anasözleşme ile kendilerine yükletilen vazifelerini hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zarardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe sorumlu oldukları hükmü düzenlenmiştir. Denetçiler yönünden de yönetim kurulu üyelerinde olduğu gibi ispat yükü ters çevrilmiş kusur sorumluluğu esasına dayanmaktadır. Bu itibarla mahkemece, denetçi konumunda olan davalılar ... ve ... yönünden yukarıda açıklanan yasal hükümler ve sorumluluktan kurtulmanın ancak kusursuz olunması hâlinde mümkün olacağı hususları gözetilmek suretiyle değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle davalı denetçiler hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Ayrıca hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2. maddesi “(2) müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesi uyarınca haklarındaki davanın red sebebi aynı olan davalılar ... ve ... yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.05.2017 tarihli ve 2017/54 E., 2017/777 K. sayılı kararı ile Özel Dairenin vekalet ücretine ilişkin bozma kararına uyulmasına, diğer hususlarda ise önceki gerekçelere ek olarak; denetçilerin kredi tahsisinden sonra göreve başladıklarının dosya kapsamı ile sabit olduğu, bu durumun taraflar arasında çekişme konusu da olmadığı, bankaya zarar veren kredi tahsis işlemlerinin tahsis kararından sonra denetçi tayin edilen davalıların gözetim ve denetim kapsamında bulunan işlem/eylem olması mümkün gözükmediğinden denetçilerin sorumluluğu bakımından uygun bir illiyet bağının bulunmadığı, illiyet bağı bulunmayan hâllerde kusur sorumluluğunun söz konusu olmayacağı gibi kusursuz sorumluluk (olağan sebep sorumluluğu) hâlinin de söz konusu olamayacağı, bu nedenle denetçilerin kusurlu olup olmadıklarını araştırmaya gerek olmadığı gibi kusur yönünden ispat yükünün denetçilere ait olduğu hususunun da sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Bank Kapital T.A.Ş. tarafından dava dışı şirketlere kullandırılan krediler nedeniyle Bank Kapital T.A.Ş.’nin denetim kurulu üyeleri olan davalılar ... ve ...’ın 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 359. maddesi gereğince sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle anonim şirket denetim kurulu üyeleri hakkında somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’da yer alan düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

13. 6762 sayılı TTK döneminde anonim şirketlerde denetleme kurulu, şirketin yönetim kurulu ve genel kurul gibi, zorunlu organlarından bir diğeridir; onun mevcut olmaması şirketin feshi ve tasfiyesini gerektirir. 6762 sayılı TTK’nin 347/1 maddesi gereğince denetim kurulu bir veya beşi geçememek üzere birden çok denetçi (murakıp) tarafından teşkil edilir.

14. 6762 sayılı TTK’nin 353 ilâ 357. maddeleri arasında denetim kurulunun görevleri düzenlenmiştir. 6762 sayılı TTK’nin 353/1 maddesi “Murakıpların vazifeleri, şirketin iş ve muamelelerini murakabe etmektir.” hükmünü haizdir. Buna göre murakıplar, şirkette “iş ve muamele” vasfı taşıyan her hareketi incelemeye vazifeli kılınmışlardır. Anılan maddenin devamında ise bu fıkrada yer alan genel hükmün kapsamına giren sair hususlar örnekleme yoluyla tek tek sayılmıştır.

15. 6762 sayılı TTK’nin 354. maddesi gereğince murakıplar; her yıl sonunda şirketin hâl ve durumuna ve yönetim kurulunun tanzim ettiği bilanço ile sair hesaplara ve dağıtılması teklif edilen kâr ve kazançlara müteallik şirket genel kuruluna, şahsi müşahede ve görüşlerini içeren ve adına “murakıplar raporu” denilen bir rapor vermekle yükümlüdürler. Bu raporlarında yönetim kurulunun yıl sonunda vereceği rapor ve sair evrak hakkında da mütalaalarını beyan ederler; böyle bir rapor alınmadan genel kurul bilanço hakkında bir karar veremez. Murakıplar, vazifelerini ifa esnasında yönetim işlerine ait olmak üzere öğrenecekleri noksanlık ve yolsuzlukları veya kanun yahut esas mukavele hükümlerine aykırı hareketleri, bunlardan mesul olanın üstü olan makama ve yönetim kurulu başkanına ve mühim hâllerde genel kurula ihbar ile mükelleftirler.

16. Bundan başka denetçilere; genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi (m. 355), pay sahiplerinin veya azlığın şikâyetlerini tahkik görevi (m. 356) ve yönetim kurulu toplantılarına, müzakere ve oya katılmamak şartıyla iştirak ve lüzumlu gördükleri teklifleri gerek yönetim kurulunun gerekse genel kurulun olağanüstü toplantıları gündemine koydurma yetkisi (m. 357) verilmiştir. Ayrıca 6762 sayılı TTK’nin 341. maddesi gereğince denetçilerin şirket namına dava açma yetkisi bulunmaktadır. Görüldüğü üzere denetçilere Kanun tarafından yüklenen görev ve yetkiler gözetildiğinde 6762 sayılı TTK döneminde denetçilerin yönetim kurulunun üzerinde geniş idare ve hesap kontrolü yetkisine sahip üstün bir organ olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır (Doğanay, İsmail: Türk Ticaret Hukuku Şerhi C. I, İstanbul 2004, s. 1043).

17. Öte yandan denetçilere Kanun ile yüklenen görev ve yetkiler kapsamında denetleme hakkı mahiyeti itibariyle pasif bir haktır. Bu hak denetçilere ortaklık ile ilgili aksaklıkları tespit etme imkânı verir; bunları düzeltme yetkisi vermez. Örneğin denetçiler yapılan bir işlemin yolsuz olduğunu veya şirket veznesinde açıklık bulunduğunu tespit etseler bile bu duruma müdahale edemezler. Denetçilerin yapabileceği şey, yolsuzluğu tespit edip yıllık raporlarında genel kurula intikalden ibarettir.

18. Denetçilerin sorumlulukları kapsamında görevlerini ifa ederken sarf edecekleri özen derecesi 6762 sayılı TTK’nin 359. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde; “Murakıplar, kanun veya esas mukavele ile kendilerine yükletilen vazifelerini hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen mesuldürler. Bu mesuliyet hakkında 309 ve 341 inci maddeler hükümleri tatbik olunur.” hükmünü haizdir. Buna göre denetçilerin sorumluluğu, mahiyeti itibariyle yönetim kurulu üyeleri hakkında 6762 sayılı TTK’nin 336. maddesinin 5. bendinde yer alan gerek kanunun gerek esas sözleşmenin kendilerine yüklediği vazifelerin kasten veya ihmâl neticesi olarak yapılmaması hâlinde doğan sorumluluğun aynısıdır. Dolayısıyla denetçiler de tıpkı yönetim kurulu üyeleri gibi kanun veya esas sözleşmeyle kendilerine yükletilen bir vazifeyi ihmâl ederlerse bu hususta kusursuz olduklarını ispat etmedikçe sorumluluktan kurtulamazlar. Ayrıca denetçilerin sorumluluğu hakkında da yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunda olduğu gibi 6762 sayılı TTK’nin 309 ve 341. maddeleri uygulanacaktır.

19. Denetçilerle anonim şirket arasındaki hukukî ilişki temelde vekâlet ilişkisidir. Bilindiği üzere vekâlet akdinde vekilin özen borcunun düzenlendiği 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 390. maddesi, hizmet akdine ilişkin aynı Kanun’un 321. maddesine atıf yapmaktadır. Dolayısıyla denetçilik vazifesi kabul edilmesi ile birlikte denetçi ile şirket arasında hukukî ilişki gereğince işçiler hakkındaki özen derecesinin denetçilere de uygulanacağı sonucuna ulaşılmalıdır. O hâlde denetçiler bu görevlerini iyi bir surette ifa etmekle yükümlü olup kasıt veya ihmâl ve dikkatsizlik sonucu anonim şirkete (iş sahibine) verdikleri zararlardan müteselsil sorumludurlar. Özen derecesi 818 sayılı BK’nin 321. maddesi gereğince işin mahiyet ve gereğine göre objektif ölçülerle değerlendirilecektir. Böylece aynı nitelikteki anonim şirket denetçisinin aynı somut olayda göstermesi gereken özeni göstermeyen denetçi hem davranışlarında kusurlu sayılacak hem de özen borcunu ihlâl etmiş olacaktır (Doğanay, s. 1049).

20. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı ...’ın 31.01.1997-27.10.2000 tarihleri arasında, davalı ...’ın ise 10.03.1998-27.10.2000 tarihleri arasında Bank Kapital T.A.Ş.’de denetçi olarak görev yaptığı, denetçi görevinin Bank Kapital T.A.Ş.’nin TMSF’ye devir tarihi olan 27.10.2000 tarihine kadar devam ettiği, davalı denetçilerin 1997, 1998, 1999 yıllarına ait olağan genel kurul toplantılarında ibra edildikleri dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde davalı denetçiler hakkında verilen geçmiş dönem ibra kararlarının iptali de talep edilmiş, mahkemece zımnen ibraların geçersiz olduğu kabul edilerek işin esası yönünden inceleme yapılmıştır. Gerçekten de TTK’nin 380. maddesi gereğince ibra hâlinin geçerli sayılabilmesi için şirket zararının dayanağı olarak ileri sürülen konuların, genel kurulda ayrı ayrı ve gerekli açıklıkta ve hatta orta yetenekli bir şirket ortağının anlayabileceği bir konuşma diliyle ele alınıp müzakere konusu yapılmış olması zorunludur. Oysa davalı denetçiler hakkındaki geçmiş dönem ibra kararları bu nitelikte olmadığından geçersizdir. Esasında davalı denetçiler hakkındaki geçmiş dönem ibra kararlarının geçersiz olduğu hususu mahkeme ile Özel Daire arasında da uyuşmazlık konusu değildir.

21. Davalı denetçilerin görevde olduğu dönemde Bank Kapital T.A.Ş. tarafından dava dışı ... Ereğli Arık Boru Profil Tic. ve San. A.Ş. ve Hardem İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye kullandırılan krediler nedeniyle gerekli teminatların alınmadığı, kredi geri ödemelerinde temerrüde düşülmesine rağmen kredi verilmeye devam edildiği, bu nedenle bankanın zarara uğradığı iddia edilmiş; davalı denetçilerin ise bu işlemler karşısında gerekli özeni göstermemeleri nedeniyle sorumlu oldukları ileri sürülmüştür.

22. Dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunda Bank Kapital T.A.Ş. ile ... Ereğli Arık Boru Profil Tic. ve San. A.Ş. arasındaki kredi ilişkisinin 03.10.1995 tarihli yönetim kurulu kararı uyarınca kullandırılan kredi ile başladığı, ayrıca 04.01.1996, 26.08.1996, 08.11.1996, 18.07.1997, 10.11.1997 ve 01.05.1998 tarihli yönetim kurulu kararlarına istinaden krediler tahsis edildiği, bu tahsisler neticesinde nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığı, bu kredilerin önemli bir kısmının ödenmediği, ödenmeyerek takip hesaplarına aktarılmak zorunda kalınan kredilerle ilgili olarak limitler dolu olmasına rağmen kredi kullandırım taleplerine onay verildiği, limit aşımlarının özellikle dönemin yönetim kurulu başkanının onayıyla gerçekleştiği tespit edilmiştir. Yine Bank Kapital T.A.Ş. ile Hardem İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki kredi ilişkisinin 28.02.1997 tarihli yönetim kurulu kararı uyarınca kullandırılan kredi ile başladığı, banka tarafından tahsis edilen kredi limitleri içerisinde gayrinakdi kredi limiti bulunmamasına rağmen 04.07.1997 tarihinde Demir-Halk Bank N.V.’ye hitaben şirketin bu bankadan kullanacağı 2 yıl 10 gün vadeli ve üç ayda bir devre faizi ödemeli işletme kredisinin teminatını oluşturmak üzere 5.000.000DEM tutarında harici garanti mektubu verildiği, garanti mektubunun verildiği tarihten dört gün sonra banka tarafından Demir-Halk Bank N.V.’ye depo yapıldığı, böylece kredinin bu şekilde kullandırıldığı, sonrasında bu kredinin ödenmemesine rağmen şirkete ilave krediler kullandırıldığı, yabancı para nakdi kredilerinin en az %70'ini karşılayacak tutarda yabancı para blokajı alınması yönündeki kredi kullandırım talimatına uyulmadığı, bu hususların yönetim kurulu başkanının bilgi ve insiyatifinde olduğu tespit edilmiştir.

23. Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.11.2006 tarihli ve 2003/379 E., 206/478 K. sayılı kararı ile davalı ... hakkında ... Ereğli Arık Boru Profil Tic. ve San. A.Ş.'ye kullandırılan krediler yönünden şahsi iflasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Yine eldeki davada ... hakkında Hardem İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye kullandırılan krediler ile ilgili olarak tespit edilen 13.608.939,61TL'nin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiş ve Müflis ... iflas idaresinin temyiz itirazları Özel Dairece reddedildiği için bu husus da kesinleşmiştir.

24. Davalı ... 31.01.1997 tarihinde, davalı ... ise 10.03.1998 tarihinde Bank Kapital T.A.Ş.’de denetçi olarak görev yapmaya başlamışlardır. Dava konusu kredilerin ise birçoğu davalılar göreve başlamadan önce tahsis edilmiştir. Bu itibarla denetçilerin görevde olmadıkları dönemin zararlarından da müteselsil olarak sorumlu tutulması hakkaniyete aykırılık teşkil edecektir. Ancak davalıların denetçi olarak göreve başladıkları tarihten itibaren 6762 sayılı TTK’nin 353 ilâ 357. maddeleri ile kendilerine yüklenen görevleri ihmâl ettikleri, zira gerekli dikkat ve özeni göstermiş olsalardı göreve başladıkları tarihten sonra kullandırılan usulsüz krediler nedeniyle gerekli uyarı ve bilgilendirmeleri yapabilecekleri, görevlerini ihmâl etmeleri nedeniyle oluşan zarar ile bu eylemleri arasında illiyet bağının bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde 6762 sayılı TTK’nin 359. maddesi gereğince denetçi olarak görev yaptıkları dönemde meydana gelen zararlardan müteselsil olarak sorumlu oldukları kabul edilmelidir.

25. Bu itibarla denetçi konumunda olan davalılar ... ve ...’ın yukarıda açıklanan hususlar gözetildiğinde özen yükümlülüğüne aykırı davrandıklarının belirlenmesi hâlinde görevde oldukları dönemde meydana gelen zararlar tespit edilip, sorumluluktan kurtulmanın ancak kusursuz olduklarını ispat etmeleri hâlinde mümkün olacağı dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmelidir.

26. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı denetçilerin sadece kendi görev yaptıkları dönemdeki zararlardan sorumlu olduklarına yönelik bozma nedeninin ilave edilmesine gerek olmadığı, bu nedenle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

27. O hâlde direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında ve yukarıda belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,18.11.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.