"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı ... İdaresi vekili Kadastro Mahkemesine sunduğu asıl ve birleşen dava dilekçelerinde; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 27631 ada 4 parsel (asıl dava), 27630 ada 1, 27631 ada 1 ve 2 parsel (birleşen dava) olarak tespitleri yapılan taşınmazların, bölgede 6831 sayılı Orman Kanunu'na göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B uygulamalarında orman sınırları içerisinde kaldığını, orman kadastro çalışmalarının 19.09.2005 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen orman kadastrosu karşısında orman olduğu sabit olan taşınmazların davalılar adına yapılan tespitlerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar adına yapılan tespitinin iptali ile taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Hazine vekili, cevap dilekçesi sunmamış, duruşmadaki beyanında davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların orman kadastrosu çalışmasından önce mera kütüğünde kayıtlı olduklarını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında da mera olarak tespit edildiklerini, tespitte hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkeme Kararı:
7. Konya Kadastro Mahkemesinin 19.03.2013 tarihli ve 2010/2 E., 2013/62 K. sayılı kararı ile; asıl davaya konu 1783 parsel (yeni 27631 ada 1 parsel), 1782 parsel (7631 ada 2 parsel) ve 1781 parsel sayılı (yeni 27630 ada 1 parsel) taşınmazlar ile birleşen davaya konu 4298 parsel sayılı (yeni 27631 ada 4 parsel) taşınmazların ilk tesis kadastrosuyla oluşturulan sınırlarının değiştirilmediği, paftaların yenilenmesine ilişkin olarak yapılan çalışmaların yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapıldığı gerekçesiyle davacı ... Genel Müdürlüğünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2-a maddesi hükmü uyarınca yapılan yenileme çalışmaları neticesinde dava konusu taşınmazların yüzölçümlerinin eksik olduğu iddiası ile açmış olduğu asıl ve birleşen davaların sübuta ermemesi sebebiyle reddine, dava konusu taşınmazların yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı ... Genel Müdürlüğünün asıl ve birleşen davalarda dava konusu taşınmazların orman niteliğinde olduğu iddiası ile açmış olduğu davalara ilişkin olarak, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
8. Konya Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... İdaresi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarihli ve 2013/5471 E., 2013/9760 K. sayılı kararı ile; dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak, kadastro hâkimleri infaza elverişli doğru sicil oluşturmakla görevli ve yetkili olduğu hâlde ve çekişmeli taşınmazlardan 27630 ada 1, 27631 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların mera niteliğinde olduğu belirlendiğine göre ''taşınmazların yenileme tutanağında olduğu gibi mera niteliği ile özel siciline kaydına'' denilmesi gerekirken mahkemece, 27630 ada 1, 27631 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların ''yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline'' şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, belirtilen bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının A/3. bendinin a, b ve c fıkralarında yer alan “taşınmazın yenileme tutanağında olduğu gibi tapu maliki adına tapuya kayıt ve tesciline” cümlelerinin çıkarılarak yerlerine “taşınmazın yenileme tutanağında olduğu gibi mera niteliği ile özel siciline kaydına'' cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun Geçici 3. maddesi atfıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar verilmiştir.
10. Hükmün kesinleşmesi üzerine davacı ... İdaresi vekili tarafından süresinde görevsizlik kararı yönünden dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunmuş, dosya görevli mahkemeye gönderilmiştir.
11. Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.06.2014 tarihli ve 2014/137 E., 2014/398 K. sayılı kararı ile; davacı ... İdaresi tarafından dava konusu taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde olduğunun iddia edildiği, orman tahdit haritasının 19.09.2005 tarihinde kesinleştiği, kadastro mahkemesince delillerin toplanarak keşif yapıldığı, görevsiz mahkemece yapılan usul işlemlerinin kabul edilmesi gerektiği, dava konusu tüm taşınmazların gerek memleket haritası gerek hava fotoğrafları ve gerekse amenajman planlarının mahallinde tatbiki sureti ile bilirkişiler tarafından orman olup olmadığının araştırıldığı, orman bilirkişi tarafından düzenlenen 20.11.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda memleket haritasının ve hava fotoğraflarının taşınmaza tatbik edildiği, orman bilirkişinin ek raporu ve fen bilirkişinin raporu birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazların orman ile ilgisinin bulunmadığı, orman tahdit haritası dışında kaldığı, öncesinin orman olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
12. Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... İdaresi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
13. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 18.12.2014 tarihli ve 2014/7422 E., 2014/10753 K. sayılı kararı ile; "…Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 19.09.2005 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu 1953 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; davacı ... Yönetimi çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla dava açmış olup mahkemece çekişmeli taşınmazların orman tahdidi içinde kalıp kalmadığı değerlendirilmeden eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına göre karar verilmiş, davalılar tarafından 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre içinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açıp açmadıkları araştırılmamıştır.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle davalılar tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açıp açmadıkları araştırılmalı, açılmış ise bu dava yönünden bekletici mesele yapılması hususu değerlendirilmeli daha sonra orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğini bulunduğu yerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan yönetmelik ve teknik izahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır…" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
14. Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2015 tarihli ve 2015/374 E., 2015/532 K. kararı ile; orman tahdidinin iptali amacıyla 6831 sayılı Kanun'un 11. maddesinde belirtilen 10 yıllık süre içinde herhangi bir dava açılmadığı, bozma kararında eksik olduğu belirtilen tüm hususların dosyada mevcut olduğu, harita ve orman bilirkişi raporlarında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde orman tahdit haritası düzenlendiği, mahkemece haritanın mahalline tatbik edildiği, bilirkişi raporlarının gerekçeli ve denetime elverişli olduğu, davaya konu taşınmazların orman tahdit sınırı içerisinde yer almadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
15. Direnme kararı süresi içinde davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı ... İdaresi tarafından kesinleşmiş orman tahdidine dayalı olarak açılan eldeki davada, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. Ülkemizin bazı bölgelerinde 3116 ve 6831 sayılı Orman Kanunları'na göre orman kadastrosunun yapılıp kesinleşmesinden yıllar sonra aynı yerde 2613 veya 766 sayılı Kanun hükümlerine göre arazi (tesis) kadastrosunun, bazı bölgelerde ise, arazi kadastrosunun yapılmasından yıllar sonra orman kadastrosunun yapılmış olduğu, bazı bölgelerde orman kadastrosu yapıldığı halde, hâlen arazi kadastrosunun yapılmamış, ya da daha önce arazi (tesis) kadastrosu yapıldığı halde, hâlen o yerde orman kadastrosunun yapılmamış olduğu görülmektedir.
18. Bu itibarla, orman iddiasıyla Hazine ve Orman İdaresince açılan tapu iptali ve tescil davalarında orman araştırması; taşınmaz hakkında 6831 sayılı Kanun'a göre yapılıp kesinleşmiş bir orman kadastrosu bulunup bulunmadığı dikkate alınarak yapılmaktadır. Tapuda kayıtlı olan ve hakkında 6831 sayılı Kanun'a göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunan bir taşınmaza karşı, Hazinece veya Orman idaresince orman iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davalarında, mahkemece orman araştırması, 6831 sayılı Kanun'a göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu esas alınarak yapılır.
19. Hak sahipleri tarafından 6831 sayılı Kanun'un 11. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde orman kadastrosuna itiraz edilerek dava açılmamış ise, kesinleşen orman sınırları içinde kalan tapu kayıtları yasal değerini yitirmiş olacağından, taşınmazın halen orman sınırları içinde bulunduğunun kabulü gerekir.
20. Bu hâlde, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman tahdidine ve varsa aplikasyon ile düzeltme çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilerek, Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından dosyanın durumuna göre seçilecek bir veya üç orman mühendisi bilirkişi ve bir fen elemanı aracılığıyla keşif yapılarak, orman sınır noktaları, tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, orman sınır noktaları bulunup röperlenmesi, tutanaklardaki anlatımların değerlendirilmesi; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığının belirlenmesi; çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak, açıklamalı, krokili rapor alınması ile sonuca gidilmelidir.
21. Yapılan açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesine gelince; 27631 ada 1 (eski 1783 ) parsel, 27631 ada 2 (eski 1782) parsel, 27630 ada 1 (eski 1781) parsel, 27631 ada 4 (eski 4298) parsel sayılı taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun'un 2/B madde uygulamasına 1998 yılında başlanılmış, 21.06.2005 tarihinde sonuçlandırılmış, sonuçları 19.09.2005 tarihinde (10 yıllık itiraz ve 6 aylık hak düşürücü süreler belirtilerek) ilân edilerek kesinleşmiştir. Davacı ... İdaresi 07.05.2010 tarihinde kesinleşmiş tahdide dayalı olarak eldeki davayı açmıştır.
22. Dosya kapsamından, dava konusu eski 1781, 1782 ve 1783 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu Durunday Köyü'nde ve eski 4298 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu Dere Köyü'nde 1956 yılında tapulama çalışmaları yapıldığı, 1781, 1782 ve 1783 parsel sayılı taşınmazların Konya Gezici Kadastro Hakimliğinin 16.04.1957 tarihli ve 954/4 E., 957/149 K. sayılı kararı ile mera olarak tespitlerine karar verilerek kamu orta malları özel siciline kaydedildiği, 4298 parsel sayılı taşınmazın da ayırma sonucu tarla vasfı ile Hazine adına tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır.
23. Yukarıda ifade edildiği üzere (§17-20), Orman İdaresince, kesinleşmiş tahdide dayalı olarak dava açıldığına göre; öncelikle davalılar tarafından çekişmeli yere ilişkin orman kadastrosuna itiraza yönelik bir dava açılıp açılmadığı mahkemece ilgili yerlerden araştırılmalı, eğer böyle bir dava var ise eldeki dava ile birleştirilmeli ve birlikte karar verilmelidir. Orman tahdidine itiraza yönelik bir dava açılmamış ise, mahkemece dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosuna göre konumu belirlenip buna göre karar verilmesi gereklidir.
24. Somut olayda, mahkemece davalılar tarafından çekişmeli taşınmazlara ilişkin orman kadastrosuna itiraza yönelik bir dava açılıp açılmadığı ilgili yerlerden sorularak araştırılmadan, Kadastro Mahkemesince yapılan keşif sonucu orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş tahdit göz önünde bulundurulmadan, taşınmazların eski tarihli memleket haritalarındaki ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak düzenlenen bilirkişi raporu ve 10.12.2012 tarihli ek raporu esas alınarak eksik inceleme ile hüküm kurulduğu görülmüştür.
25. O hâlde, mahkemece, öncelikle davalılar tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde orman tahdidinin iptaline yönelik dava açılıp açılmadığı araştırılmalı, açılmış ise bu dava birleştirilmesi hususu değerlendirilmeli, daha sonra orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğini bulunduğu yerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı sekizinci bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan yönetmelik ve teknik izahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
26. Diğer taraftan, yargılama sırasında davacı ... İdaresi tarafından 11.03.2014 havale tarihli dilekçesi ile, Meram Tapu Müdürlüğünün 31.07.2013 tarihli ve 3946 sayılı yazılarında, "Dere Mahallesi 4298 parselin, Durunday Mahallesi 27631 ada 3 parsel, Dere Mahallesi 4297 parselin, Durunday Mahallesi 27631 ada 4 parsel olarak ölçü ve sınırlandırma krokilerinde gösterildiği, uygulama tutanaklarında ise parsel numaralarının karşılıklı hatalı yazıldığı, tapu kaydına da bu şekilde hatalı tescil yapıldığının" bildirildiği, İdare tarafından davanın eski 4298 parsel yeni 27631 ada 4 parsele yöneltildiği, hükümde hataya sebep olunmaması için yeni kayıtların dosya arasına alınmasının talep edildiği anlaşılmıştır. Gerçekten de, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu 27631 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin düzenlenen uygulama tutanağında, eski parselin 832620.88 m2 yüzölçümündeki Hazine adına kayıtlı 4298 parsel olarak belirtildiği ve taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca Hazine adına tescil edildiği, ancak 27631 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin sınırlandırma krokisi ve pafta örneğinde eski parselin 4297 parsel (733078.32 m2 yüzölçümünde ve gerçek kişi adına kayıtlı) olarak gösterildiği, mahkemece dava konusu taşınmazın eski 4297 parsele mi yoksa 4298 parsele mi ilişkin olduğu hususunun açıklığa kavuşturulmadığı gibi dava Orman İdaresinin 11.03.2014 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü şekilde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında hata yapılıp yapılmadığının belirlenmesi amacıyla yeni kayıtların dosya arasına alınmadığı görülmüştür.
27. Bu sebeple, mahkemece HMK'nın 31. maddesinde “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenen hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davacı ... İdaresinden dava konusu edilen yerin açıklattırılması, dava konusu yere ilişkin kayıtların dosya arasına alınması, getirtilen kayıtlar ile dosya arasında mevcut olan kayıtlar arasında farklılık bulunması halinde bu hususun açıklığa kavuşturulması, dava konusu yerin tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenmesinden sonra işin esası incelenerek davanın sonuçlandırılması gerekmektedir.
28. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle bozulması gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı ... İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerden dolayı dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi