Logo

Hukuk Genel Kurulu2018/162 E. 2021/1525 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İstihkak davasında, haczedilen mallar üzerindeki mülkiyet karinesinin kime uygulanacağı, borcun kaynağı ve ispat yükünün kime ait olduğu hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin direnme kararı, HMK'nın 297. maddesinde belirtilen unsurları taşımayan, infaza elverişli olmayan ve denetime olanak vermeyen bir karar yapısı içerdiği, talep sonucu ve hukuki sebeplerinin açıkça belirtilmediği gerekçesiyle usulden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “istihkak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 5. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin karar davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Asıl Dava Dosyasında Davacı İstemi ve Davalı Cevabı:

4. Asıl davada davacı ( üçüncü kişi) vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklının ihtiyati haciz kararı alarak Beyoğlu 3. İcra Müdürlüğünün 2011/16904 E. sayılı dosyası ile borçlu ... aleyhine icra takibine, takip uyarınca da Antalya 6. İcra Müdürlüğünün 2011/3788 Tal. sayılı dosyası ile de haciz işlemlerine başladığını, davalı alacaklı şirketin haciz talimatı gereğince davalı borçlunun ev ve ikamet adresinde haciz yapması gerekirken bu adrese gidilmeden doğrudan müvekkilinin şirket adresine 28.07.2011 tarihinde saat 17.00’da gelerek haciz işlemlerine başladıklarını, yapılan haczin maddi ve yasal anlamda hukuka aykırı olduğunu davacı şirkete Realty World Franchise Alt Lisans sözleşmesini her türlü hak ve vecibeleri ile birlikte devredildiğini, bu devir ile birlikte davacı şirketin, ... Gayrimenkul tabela ismini de kullanmak için anlaştığını ve ... Gayrimenkul Ltd. Şti.’nin faaliyet gösterdiği Çağlayan Mah. Barınaklar Bulvarı No: 16 Antalya adresinden ayrıldığını, müvekkilinin aynı adresteki 5 katlı işyerini, ...'ten 01.03.2011 tarihinde beş yıllığına kiraladığını, müvekkilinin Realty World markası ve sistem lisanslarını kullanabilmek için ... Gayrimenkul Ltd. Şti.’den alınan alt lisans devri de göz önünde bulundurularak 05.03.2011 tarihinde... World Gayrimenkul Hizmetleri A.Ş. ile Gayrimenkul Franchise Alt Lisans Sözleşmesi imzaladığını, bu işlemlerle birlikte müvekkili şirketin haciz yapılan adreste faaliyete başlayarak beş katlı işyerini yenilediğini, 28.07.2011 tarihinde talimat icrasınca gerçekleştirilen hacizde haczedilen tüm malların müvekkili şirkete ait olduğunu, davalı borçlu, ... Gayrimenkul Ltd. Şti.’de ortak iken gayrimenkul konusundaki bilgisi ve sertifikası nedeniyle de müvekkili şirketin kendisine %1 pay verildiğini, bu nedenle Uyap kayıtlarında da adresinin davacı şirket adresinde göründüğünü, bankaların kapalı olduğu bir saatte haczedilen mallarının yediemin deposuna gitmemesi için haczedilen menkullerin tutarı olan 21.500TL’nin alacaklıya ödenmemesi şartıyla ihtirazı kayıt koyarak dosyaya yatırarak malların yediemin olarak teslim alındığını ileri sürerek müvekkilinin haciz baskısı altında ödediği 21.500TL’nin faizi ile iadesi ile davalılar aleyhine dava değerinin %40’tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

5. Davalı alacaklı vekili asıl dava dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde; davacı şirketin kurucu ve ortaklarından olan davalı borçlunun müvekkili şirkete olan borcundan dolayı açılmış başka icra dosyalarının bulunduğunu, davalı borçlunun ayrıca çek nedeniyle de müvekkiline borçlu olduğunu, ortak ve yetkilisi olduğu ... Gayrimenkul ve Danışmanlık unvanı adı altında ticari faaliyetini sürdürmekte olan borçlunun akabinde hileli hareketlerle borçtan kurtulmak amacıyla Neva Gayrimenkul Hizmetleri Araç Kiralama Tur. İnş. San. ve Tic. I.td. Şti. adı altında yeni bir şirket kurduğunu ve bu yeni şirketin de kurucusu ve ortağı olduğunu, haciz yapılan adreslerin borçlunun Uyap sisteminde kayıtlı yurtiçi ikamet adresi olduğunu, haciz esnasında borçlunun ortak ve yetkilisi olduğu ... Gayrimenkul ve Danışmanlık Şirketine ait birçok doküman ve broşür, amblem tespit edildiğini, yeni kurulan şirketin hâlen öncekinin kaşesini kullandığını savunarak istihkak iddiasının reddini savunarak, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

Birleşen dava dosyasında Davacı İstemi ve Davalı Cevabı:

6. Davacı üçüncü kişi vekili; davalı alacaklının Bakırköy 13. İcra Müdürlüğünün 2011/11530 E. sayılı dosyasında davalı borçlu aleyhine icra takibi başlattığını, takip uyarınca davalı alacaklı şirketin Antalya 6. İcra Müdürlüğünün 2011/4777 Tal. sayılı dosyası ile de davalı borçlu aleyhine haciz işlemlerine Antalya ilinde devam ettiğini, davalı borçlunun “Demircikara Mah.1431 Sok. No 10/5 ANTALYA” adresinde ve müvekkili şirketin merkez adresi olan “Çağlayan Mah. Barınaklar Bulvarı No: 16 ANTALYA” adresinde haciz ve muhafaza yapılması için esas dairesince karar verildiğini, bu karar gereğince borçlunun ikametgah adresine gidilmeden müvekkili şirketin merkez adresine 28.09.2011 tarihinde hacze gelindiğini, haczin (asıl dava dosyasında sunulan gerekçeyle) haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin 15.500TL’yi alacaklıya ödenmemesi şartıyla ihtirazı kayıt koyarak muhafaza baskısı altında dosyaya yatırarak malları yediemin olarak teslim aldığını ileri sürerek davanın kabulü ile haciz baskısı altında ödenen 15.500TL’nin faizi ile birlikte iadesine, dava değerinin %40’dan aşağı olmamak üzere davalılar aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

7. Davalı alacaklı vekili birleşen dava dosyasına sunduğu cevap dilekçesiyle; asıl dava dosyasındaki gerekçelerle davanın reddini savunarak davacı aleyhine aynı şekilde tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

8. Davalı borçlu duruşmadaki beyanında, asıl ve birleşen davada ileri sürülen istihkak iddiasını kabul etmiştir.

Mahkeme Kararı:

9. Antalya 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 17.05.2012 tarihli ve 2011/786 E., 2012/480 K. sayılı kararı ile; haciz adresinde daha önce borçlunun ortağı olduğu şirketin faaliyet gösterdiği, mahalde borçluya ait belgeler bulunduğu, iki şirket arasında işletme devri ilişkisinin bulunduğu, ancak takibe konu borcun şirket ortağının şahsi borcu olduğu gerekçesiyle istihkak iddiasının kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

11. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 09.04.2015 tarihli ve 2015/4108 E., 2015/5567 K. sayılı kararı ile;

“…Dava, 3.kişinin İİK'nun 96 vd. maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.

Dava konusu hacizler, daha önce dava dışı ... Gayrimenkul Ltd. Şti'nin faaliyet gösterdiği adreste yapılmıştır. Borçlunun hem bu şirketin kurucusu ve ortağı olduğu, hem de davacı 3.kişinin ortağı olduğu dosya kapsamı ve haciz tutanağı içeriği ile sabittir. Bu halde, İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Karine aksinin davacı 3.kişi tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerekir. Davacı 3.kişinin dayandığı borcun doğumundan sonraki tarihi taşıyan ayırt edici özelliği bulunmayan faturalar ile adi nitelikli kira sözleşmesi ve vergi kaydı karine aksini ispata yetmez. Kaldı ki, davacı 3.kişi ile borçlunun kurucusu ve ortağı olduğu dava dışı ... Gayrimenkul Ltd. Şti arasındaki 05.03.2011 tarihli devir protokolünden aralarında işletme devri ilişkisi bulunduğu da anlaşılmaktadır. Mahkemece takip konusu borcun şirket ortağının şahsi borcu olduğu, bu borçtan şirketin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davaların kabulüne karar verilmiş ise de borçlu ...'in her iki şirkette de hakim hisseli ortak olduğu, borcun şirket borcu olduğu, ortadadır. Bu durumda davaların reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

12. Antalya 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 21.01.2016 tarihli ve 2015/1002 E., 2016/47 K. sayılı kararı ile; dava konusu hacizlerin daha önce dava dışı ... Gayrimenkul Ltd. Şti'nin faaliyet gösterdiği adreste yapıldığı, borçlunun hem bu şirketin kurucusu ve ortağı hem de davacı üçüncü kişinin ortağı olduğunun dosya kapsamı ve haciz tutanağı içeriği ile sabit olduğu, davacı üçüncü kişi ile borçlunun kurucusu ve ortağı olduğu dava dışı ... Gayrimenkul Ltd. Şti. arasındaki 05.03.2011 tarihli devir protokolünden aralarında işletme devri ilişkisi bulunduğunun da anlaşıldığı, borçlunun davacı üçünü kişi şirkette %1 paya, kurucusu ve ortağı olduğu dava dışı ... Gayrimenkul Ltd. Şti.'nde ise %34 paya sahip bulunduğu, borcun doğum tarihinin de davacı şirketin kuruluşundan sonra olduğu, takip konusu borcun ise şirket ortağının şahsi borcu olup, kural olarak, şirket ortağının şahsi borcundan dolayı şirket mallarının haczedilemeyeceği, limited şirketlerde ortağın kişisel alacaklısının öncelikle ortağın kişisel mallarına, bunlar yoksa veya alacağının tamamını tahsil edememişse ortağın şirketteki kâr payına başvurabileceği, limited şirketin ortaklardan ayrı ve bağımsız tüzel kişiliği olduğundan malları, alacakları ve haklarının ortaklara değil şirket tüzel kişiliğine ait olduğu, takip borçlusunun da şirket olmadığı, bu borçtan şirketin sorumlu tutulamayacağı, borçlunun şahsi olarak takibe konu çeklerde imzası bulunduğu, davacı üçüncü kişinin istihkak iddia ettiği bir kısım malların fatura tarihinin de borcun doğumundan önceki tarihi taşıyan faturalar olduğu, davacı üçüncü kişi şirketin borçlunun şahsi borcunun doğumundan önce kurulduğu gibi her iki şirket arasında organik bağın kurulabilmesi için de ortağın vasfı ve hakim ortak olmasının ayrıca gerekeceği, hakim ortak olunabilmesi için de şirket üzerinde tasarruf edilebilecek bir oranda çoğunluk payına sahip olunması gerektiği, bu nedenle borçlunun sahip olduğu pay oranları dikkate alındığında hakim ortak olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle direnilmesine asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

13. Direnme kararı süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; istihkak iddiasıyla açılan davada mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına mı yoksa üçüncü kişi yararına mı olduğu, takip konusu borcun davalı borçlunun şahsi borcundan mı yoksa limited şirket borcundan mı kaynaklandığı, ispat yükünün hangi tarafta bulunduğu, istihkak iddiasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; mahkemece verilen kabul kararının infaza elverişli nitelikte olup olmadığı, kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297. maddesinde öngörülen nitelikleri taşıyıp taşımadığı ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

16. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi;

“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:

a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,

b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,

c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,

ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,

d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,

e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,

(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenlenmiştir.

17. “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi ise:

“(1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.

(2) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.

(3) Hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verilir.

(4) Hüküm, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.” düzenlemesini içermektedir.

18. Açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Yerel mahkeme kararı, bozma kararı ile birlikte ortadan kalkıp hukukî geçerliliğini yitirmektedir. Bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde de değildir. Bu nedenle kurulacak yeni hüküm HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde oluşturulmalıdır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 14.05.2014 tarihli ve 2013/9-1989 E., 2014/657 K.; 29.03.2017 tarihli ve 2017/11-76 E., 2017/570 K. sayılı kararı ile 05.04.2017 tarihli ve 2017/19-909 E., 2017/622 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler vurgulanmıştır. Ne var ki, infaz edilecek olan karar son karar olup ilk karar da bunun eki niteliğinde olmadığından, yeni hükmün kesinleşen yönler de dikkate alınmak suretiyle infazda tereddüt yaratmayacak açıklıkta kurulması gerekmektedir.

19. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmektedir. Mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmalıdır.

20. Direnme kararının bu nedenle usulden bozulması gerekmiştir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.