Logo

Hukuk Genel Kurulu2018/33 E. 2022/366 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kurum zararı nedeniyle açılan tazminat davasında, idari mahkemede açılan kamu zararının tahsiline ilişkin idari işlemin iptali davasının, tazminat davası için bekletici sorun teşkil edip etmediği ve idari davanın sonucunun beklenmesi gerekip gerekmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İdari yargıda açılan kamu zararının tahsiline ilişkin idari işlemin iptali davasının, tazminat davası için bekletici sorun teşkil ettiği ancak Yargıtay incelemesi sırasında idari davanın kesinleşerek kamu zararına ilişkin idari işlemin iptal edilmediğinin anlaşıldığı, bu nedenle bekletici sorun kalmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmış ve dosya esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “kurum zararı nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi :

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; mülkiyeti Hazineye ait olan orman vasıflı arazinin, üzerinde 288 yatak kapasiteli 5 yıldızlı otel yapılmak üzere davalı .... adına 16.01.1985 tarihinde tahsis edildiğini, ancak Arazi Tahsis Komisyonunun 28.10.2004 tarih ve 18 sayılı kararı ile tesisin 5 yıldız yerine 4 yıldızlı olması ve yatak kapasitesinin 392’ye çıkartılmasının uygun bulunduğunu, 07.12.2004 tarihli yazı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca tesis kapasitesinin arttırılmasına ilişkin yapı kullanım izin belgesinin tevdii için davalı şirkete süre verilmesine rağmen bu belgenin gönderilmediği, bu durumdan kaynaklı bir yıl içerisinde üç kez para cezası uygulandığı, belgenin gönderilmemesi fiilinin dördüncü cezayı gerektirdiği ve bu durumda da tesis belgesinin iptali gerektiğinin belirtildiğini, tesisin belgesinin 09.03.2005 tarih ve 2833 sayılı “Olur” ile iptal edildiğini, ardından şirketin 21.05.2005 tarihli dilekçe ile Kültür ve Turizm Bakanlığına başvurarak 2001-2002 yıllarında onaylı imar planı ve projesine aykırı olarak kapasite artışına gidildiği ve toplam 392 yatak kapasitesine ulaşıldığından 4916 sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun (4916 sayılı Kanun) geçici 2. maddesinden yararlanmak istediğini bildirdiğini, Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile Arazi Tahsis Komisyonu’nca alınan 19.10.2005 tarihli ve 16 sayılı karar ile geçici 2. maddeden yararlanmasına karar verilerek imar planı koşullarına uyulması şartıyla 392 yatak kapasiteli 4 yıldızlı otel tesisi üzerinden turizm işletme belgesi alınması için 30.06.2006 tarihine kadar süre verilmesi uygun görülerek 104 yataktan oluşan ek kapasite için dört yıldızlı otel yatak maliyeti üzerinden toplam yatırım maliyetinin %3’ü oranında bedel ödenmesi istenerek tesise 11.10.2006 tarihli makam Olur’u ile 392 yatak kapasiteli dört yıldızlı otel turizm işletme belgesi verildiğini, işletme tahsisinin beş yıldızlı otel olma şartına bağlanmasına, irtifak hakkı ve kapasite artışından kaynaklanan ek kira bedelleri de beş yıldızlı otel esas alınarak belirlenmesine rağmen cari yıl proje maliyet bedelinin dört yıldızlı otel maliyet bedeline göre belirlendiğini, hatalı ve eksik tahsilât nedeniyle kamu zararı oluştuğunu, kamu görevlilerinin de zarara neden olan işlemleri gerçekleştirmeleri sebebiyle davalı şirket ile birlikte bu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 223.570TL zararın oluşum tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı :

5. 1. Davalı .... vekili cevap dilekçesinde; Kültür ve Turizm Bakanlığının 20.02.2009 tarih ve 34787 sayılı kamu zararının tahsiline yönelik idari işleminin iptali için idari yargıda dava açıldığını, kamu zararının varlığı ve doğruluğu henüz kesin olmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, görev, hak düşürücü süre, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, diğer davalılar ile arasında ihtiyari veya zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, idare mahkemesindeki davanın bekletici sorun yapılması gerektiğini, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının belirlediği kriterler çerçevesinde hesaplanan cari yıl proje maliyet bedelinin müvekkili şirket için yeni tür, sınıf ve kapasiteye göre ödenmesi kabul edilerek buna göre belirlenen bedelin yatırıldığını, davacı ... Bakanlığının yapılan ödemelere itirazı kayıt koymaksızın ödemeyi kabul ettiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

5. 2. Davalılar ..., ... ve ... aynı vekil ile temsil edilmiş, davalılar vekili her bir davalı için farklı tarihlerde sunduğu aynı nitelikte cevap dilekçesinde; yargı yolu, taraf sıfatı, yetki, görev, zamanaşımı, hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davalı şirket ile aralarında ihtiyari ya da zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, idari davanın bekletici sorun yapılması gerektiğini, kanunun uygulanması ile ilgili çıkan tereddütler nedeniyle Maliye Bakanlığından bildirilen görüş doğrultusunda işlemlerin yapıldığını, firmadan tahsil için gereken işlemler tamamlanmadan kamu görevlilerinden zararın talep edilmesinin mümkün olmadığını, yapılan işlemlerde kamusal menfaat gözetilerek işlem tesis edildiğini, işlemlerin kanunlara uygun yürütüldüğünü, herhangi bir zararının oluşmadığını, müvekkillerinin imzalarının bulunmadığı belgelerden dolayı da haklarında dava açıldığını, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

5. 3. Davalılar Adem Güzeller ve ... aynı nitelikte ayrı ayrı sundukları cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunduklarını, Maliye Bakanlığının 17.02.2004 tarih, 101 sayılı Olur’u ve 20.06.2007 tarih, 795 sayılı Olur’u ile yürürlüğe konulan usul ve esaslarda %3’lük cezanın uygunluk belgesine esas tür ve kapasite üzerinden cari yıl birim fiyatlarına göre belirlenen proje maliyet bedeli esas alınarak hesaplanacağının belirtildiğini, kanunun uygulanması ile ilgili Maliye Bakanlığından bildirilen görüş doğrultusunda işlemlerin yapıldığını, firmadan tahsil için gereken işlemler tamamlanmadan kamu görevlilerinden zararın talep edilmesinin mümkün olmadığını, yapılan işlemlerde kamusal menfaat gözetilerek işlem tesis edildiğini, işlemlerin kanunlara uygun yürütüldüğünü, herhangi bir zararının oluşmadığını, kendi imzalarının bulunmadığı belgelerden dolayı da haklarında dava açıldığını, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararı :

6. Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.06.2014 tarihli ve 2009/822 E., 2014/389 K. sayılı kararı ile; 4916 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin turizm yatırımcıları için mutlak bir borç ortaya koymadığı, böyle bir borç olsa da tahsilinin kamu alacaklarının tahsili hükümlerine göre yapılması gerekeceğinden adli yargının görevine girmeyen bir alacak olacağı, tahsis yapılan turizm yatırımcılarının geçici 2. maddede belirtilen miktarı tam olarak yatırmak kaydı ile diğer şartları yerine getirerek tahsisin devamını ve aleyhlerine dava açılmamasını veya açılmış davaların ortadan kalkmasını sağlayabilecekleri, yatırımcıyı maddede belirtilen bedeli ödemeye zorlanmanın mümkün olmadığı, davalı şirket için sözleşme veya kanun ile öngörülmüş mutlak ödenmesi gereken muaccel bir alacak söz konusu olmadığından eksik miktar yatırıldığı iddiasıyla davalı şirketten alacak talebinde bulunulmasının mümkün olmadığı, davanın açılmasında davacı tarafın davacılık sıfatının bulunmadığı, davalı kamu görevlilerinin sebebiyet verdiği bir zararın da olmadığı gerekçesiyle sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı :

7. Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 19.11.2015 tarihli ve 2015/11212 E., 2015/12577 K. sayılı kararı ile; “….Dosya kapsamından, Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2011/548 esas sayılı dosyasında, davalı ....'nin 223.570,39 TL'lik kurum zararının ödenmesi istemine ilişkin 20/02/2009 tarih ve 34787 idari işlemin iptali istemi ile dava açtığı, söz konusu davada, işlemin iptaline karar verildiği, kararın Danıştay tarafından onandığı ancak Karar Düzeltme sürecinde olduğu, davanın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. İdare mahkemesi dosyasının sonucunun iş bu davanın sonucunu etkileyeceği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2011/548 esas sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenmeli ve sonucuna göre yapılacak değerlendirme ile birlikte karar verilmelidir.

Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden karar verilmesi doğru bulunmamış, temyiz edilen kararın bu yönden bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozma nedenine göre diğer temyiz itirazları incelenmeksizin karar bozulmuştur.

Direnme Kararı :

9. Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.02.2017 tarihli ve 2016/662 E., 2017/46 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, taraflar arasında davanın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin gerçekten davacı ... davalı sıfatlarına sahip olmaları gerektiği, davacı ... Hazinesinin gerçekten davacı sıfatı bulunmadığından davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceği ve taraf sıfatının davanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.

Direnme Kararının Temyizi :

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı ....'nin kurum zararının ödenmesi istemine ilişkin 20.02.2009 tarih ve 34787 sayılı idari işlemin iptali istemi ile Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2011/548 E. sayılı dosyasında açtığı davanın sonucunun kurum zararının tahsili istemiyle açılan eldeki davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olup olmadığı ve kesinleşmesinin beklenilerek sonucuna göre değerlendirme yapılarak karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelere değinmekte yarar bulunmaktadır.

13. 4916 sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinde;

“Kanunları uyarınca turizm yatırımı yapılmak amacıyla adlarına kamu arazisi tahsis edilen ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, ilgili bakanlıkların iznine tâbi işlemleri izinsiz olarak gerçekleştiren veya sözleşmelerine aykırı davranan yatırımcılar ve işletmeciler hakkında açılan davalardan; cari yıl proje maliyet bedelinin % 3’ü ile dava masraflarını defaten ödemeleri, sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve ilgili bakanlıklar ile yeniden sözleşme yapmaları kaydıyla vazgeçilir, bu şartların yerine getirilmesi kaydıyla, dava açılması gerekenler için ise dava açılmaz ve tahsisleri devam eder.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşü alınmak kaydıyla Maliye Bakanlığınca belirlenir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.

14. Bu düzenleme ile turizm sektörünün ve yatırımlarının ülkemiz açısından önemi, yarattığı istihdam ve katma değer, ülkemizin tanıtılmasına olan katkısı, yabancı sermayenin ülkemize gelmesini sağlaması gibi hususlar ile söz konusu aykırı davranışların esasa değil de şekle ilişkin olduğu dikkate alınarak, maddede belirtilen koşulların bu yatırımcılar ve işletmeciler tarafından yerine getirilmesi kaydıyla, haklarında açılan davalardan vazgeçilmesi ve dava açılmayanlar hakkında ise dava açılmaması ve tahsislerinin devamı amaçlandığı kanun gerekçesinde belirtilmiştir.

15. Somut olaya gelince, davalı .... adına orman nitelikli arazi üzerinde Hazine tarafından 288 yatak kapasiteli 5 yıldızlı otel yapılmak üzere 16.01.1985 tarihinde kesin tahsis yapılmış, ancak Arazi Tahsis Komisyonu’nun 28.10.2004 tarih ve 18 sayılı kararı ile tesisin 5 yıldız yerine 4 yıldızlı olması ve yatak kapasitesinin de 392’ye çıkartılmasının uygun bulunduğu belirtilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tesis kapasitesinin arttırılmasına ilişkin yapı kullanım izin belgesinin tevdii için süre verilmiştir. Davalı ....’nin verilen süreye rağmen izin belgesini tevdii etmemesi üzerine de hakkında üç kez para cezası uygulanmış ve en sonunda tesis belgesi 09.03.2005 tarihli makam Olur’u ile iptal edilmiştir. Bu durum karşısında 4916 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinden yararlanmak isteyen davalı ....’nin talebi Arazi Tahsis Komisyonu’nun 19.10.2005 tarih ve 16 sayılı kararı ile uygun görülmüştür. Bunun üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Maliye Bakanlığına gönderilen 31.10.2005 tarihli yazı ile geçici 2. maddenin yürürlük kazanabilmesi için davalının ödemesi gereken bedeller ve koşullar belirtilmiş, davalı ....’de bu koşulları kabul ettiğine dair taahhütte bulunmuştur. Bu aşamadan sonra da davalı .... adına 4 yıldızlı ve 392 yatak kapasiteli otel olarak 11.10.2006 tarihli turizm işletme belgesi verilmiştir.

16. Davalı ...., 4916 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinden faydalanmak suretiyle yeniden işletme belgesi alarak faaliyetine devam ederken yapılan teftişler sonucunda maddede belirtilen cari yıl proje maliyet bedelinin tahsis şartlarını taşıdığı 5 yıldızlı otel yerine yeni belgede belirtilen 4 yıldızlı otel bedeli dikkate alınarak eksik hesaplama yapıldığı ve bu sebeplerle kamu zararı oluştuğu belirlenmiştir.

17. Kamu zararının tahsili istemi ile açılan eldeki davanın yargılaması sırasında, bir kısım davalılar vekilince kamu zararının yasal faizi ile birlikte tahsiline ilişkin olarak davacı idarenin 20.02.2009 tarih ve 34787 sayılı işleminin iptali için idare mahkemesinde dava açıldığı ve bu davanın bekletici sorun yapılması gerektiği belirtilmiştir.

18. Bu noktada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Bekletici Sorun” başlığını taşıyan 165. maddesine değinilmelidir.

HMK 165. madde;

(1) Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.

(2) Bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde görevli mahkemeye veya idari makama başvurulmadığı takdirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verilir.” hükmünü içermekte olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere, bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte ve kesin olarak karara bağlanacak olan bir hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkeme o davanın sonuçlanmasını beklemek üzere yargılamayı erteleyebilir. O davanın sonuçlanmasını kendi bakmakta olduğu dava için bekletici sorun yapabilir. Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte bulunması hâlinde iki dava arasında bağlantı var sayılır.

19. Bu nedenle davalı .... tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2011/548 E. sayılı dosyasında, ilgili tesisin proje maliyet bedelinin hesaplanmasında tahsis ve mevcut sınıfı yerine 5 yıldızlı otelin dikkate alınması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen 223.570TL kamu zararının yasal faizi ile birlikte tahsil edilmesine ilişkin davalı idarenin 20.02.2009 gün ve 34787 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan dava, 6100 sayılı HMK'nın 165/1. maddesi gereğince görülmekte olan bu dava için bekletici mesele teşkil eder. Ancak, dosya içerisine sunulan belgelerden Antalya 1. İdare Mahkemesinin 2011/548 Esas sayılı dosyanın 06.07.2011 tarihli ve 2011/948 Karar sayılı karar ile hükme bağlandığı, mahkemece davaya konu işlemin davacıya verilen turizm tesis belgesinde belirtilen tür ve kapasite üzerinden hesaplanan bedelin davacı tarafından ödendiği görüldüğünden, bu usul ve esaslara aykırı olduğu, söz konusu miktarın tahsis şartlarında yer alan 5 yıldızlı otel tesisi üzerinden hesaplanması gerektiğinden bahisle yeniden belirlenen miktara göre bedel istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı ve davaya konu işlemin iptaline karar verildiği görülmüştür. Antalya 1. İdare Mahkemesince iptal edilen karar aslında eldeki davada talep edilen zarara ilişkin idari işlemin iptali niteliğinde olduğundan iki dava arasında bağlantı bulunduğu açıktır. Bu durumda mahkemece sözü geçen dava bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

20. Ancak eldeki dosyanın temyizi aşamasında; Antalya 1. İdare Mahkemesinin davaya konu işlemin iptaline dair verdiği karar Danıştay 14. Dairesinin 26.03.2013 tarihli kararı ile onanmış ise de, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine, aynı Dairenin 12.06.2014 tarih, 2013/7176 E., 2014/6717 K. sayılı kararı ile “…dava konusu işlemin, kamu zararına neden olunduğundan bahisle ödenmesi istenen bedelin adli yargı yerinde yapılacak takip ve tahsilat öncesi rızaen veya sulh yoluyla tahsili için yapılan hazırlık işlemi niteliğinde olduğu, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem niteliği taşımadığı anlaşıldığından İdare Mahkemesince davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken, işlemin iptaline karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir…” gerekçesi ile bozulmuş, bozma sonrası Antalya 1. İdare Mahkemesinin 05.09.2014 tarihli, 2014/1147 E., 2014/1014 K. sayılı kararı ile bozma gerekçelerine dayalı davanın reddine karar verilmiş, verilen karar Danıştay 14. Dairesince onanarak 07.12.2017 tarihinde kesinleşmiştir. UYAP sorgusu sonucu anlaşılan bu durum nedeniyle dava konusu zararın tahsilinin talep edildiği idari işlemin iptaline yönelik derdest bir davanın olmadığı, başka bir ifade ile Antalya 1. İdare Mahkemesinin kesinleşen kararına göre ortada bir idari işlemin bulunmadığı gözetildiğinde, usul ekonomisi ilkesi gereğince direnme kararının bu değişik gerekçe ile yerinde olduğu kabul edilmiştir.

21. Hâl böyle olunca, bekletici mesele yapılması gereken Antalya 1. İdare Mahkemesi kararının eldeki dosyanın temyizi aşamasında kesinleştiği anlaşılmakla, usul ekonomisi ilkesi gereği mevcut durum itibariyle ilk derece mahkemesince verilen direnme kararı, yukarıda anlatılan değişik gerekçe ve nedenlerle yerindedir.

22. Özel Daire bozma kararının esas ve karar numarası 2015 yılına ait olmasına, karar evrakının da UYAP ekranında 19.11.2015 tarihinde oluşturulmasına rağmen kararda 09.11.2012 olarak yazılmış ise de bu husus esasa etkili olmayan maddi hata niteliğinde olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.

23. Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

IV. SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

Direnme uygun olup, davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince kararın taraflara tebliğine ilişkin işlemlerin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Özel Daireye gönderilmesine,

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.