Logo

Hukuk Genel Kurulu2018/81 E. 2021/1336 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödeme iddiasında, işin bedelinin hesaplanma yöntemi ve davacının fazla ödeme yaptığının ispatı hususunda yerel mahkemenin direnme kararı vermesi üzerine uyuşmazlık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na taşınmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı yüklenicilerin, sözleşmede kararlaştırılan işin maliyetine %20 komisyon eklenmesi yöntemine uygun belge sunmadıkları, mahkemenin ise bunu göz ardı ederek davacının fazla ödeme yaptığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin direnme kararının hatalı olduğu gözetilerek bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıların ortak olarak çalıştıklarını, müvekkilinin 2006 yılında davalılardan ... ile inşaat yapım sözleşmesi imzaladığını, her iki davalının da sözleşme konusu inşaatın yapımını üstlendiğini, ancak davalıların projeye aykırı olarak inşaatı tamamlayıp yapı kullanma izin belgesini almadan fiilen binayı teslim ettiklerini, inşaatın yapımı için davalılara yapılan ödeme toplamının 600.000TL’ye ulaştığını, müvekkilinin yaptırdığı tespit sonucu alınan raporda davalıların gerçekleştirdiği inşaat seviyesine göre maliyetin 146.737,92TL olarak saptandığını, davacının yabancı olmasından yararlanarak olağan ve makul inşaat maliyetine göre çok fazla para alan davalıların sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili ... ile imzaladığı sözleşmeye göre işi davalı ...’ın üstlendiğini, sonradan davacının rızası ve onayıyla davalı ... ...’ün inşaatı yaparak tamamladığını, dava konusu inşaatı 2008 yılı Nisan ayında teslim alan davacının 600.000TL ödemediğini, davacının yaptırdığı tespit sonucu düzenlenen raporda yapılan işlerin eksik belirlendiğini, maliyetlerin piyasa rayicinin çok altında ve Bayındırlık birim fiyatları üzerinden hesaplandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2013 tarihli ve 2012/528 E., 2013/784 K. sayılı kararı ile; sözleşme serbestisi ilkesinin geçerli olduğu, davacının davalıya ne kadar ödeme yaptığını kesin delillerle ispatlayamadığı, davacının kabulünde olan ve tanık olarak dinlenen eşinin beyanıyla da doğrulanan mail yazışmasına göre davacının, davalılara 20.000TL borcu olduğu, irade fesadı hâlleri olan hata, hile veya tehdit hususlarının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 07.03.2016 tarihli ve 2015/3760 E., 2016/1478 K. sayılı kararı ile;

“…Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödemenin iadesi istemine ilişkin olup; mahkemece davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; eser sözleşmelerinden kaynaklanan hukuki ilişkilerde işin yapılıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükü ise, iş sahibindedir. Yanlar arasında akdedilen 06.06.2007 tarihli sözleşmede iş bedeli kararlaştırılmış değildir. Taraflar arasındaki anlaşmaya göre davalı yükleniciler inşaatı yapacak, masraflara ilişkin belgeleri ibraz ederek hesap çıkartılacak, akabinde masrafların % 20’si oranında yüklenicilere komisyon ödenecektir. Taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri dikkate alındığında, davalı yükleniciler, yaptıkları işin maliyetini gösterecek herhangi bir belge sunmamışlardır.

Sözleşmede, yüklenicilerin iş bedeli olarak, işin maliyeti + % 20 komisyon alacakları kabul edildiğinden, yapılan işin maliyetinin işin yapıldığı yıl fiyatlarına göre kârsız olarak hesaplanması ve belirlenen bu bedele yüklenicilerin % 20 komisyon alacaklarının eklenmesi ve ispatlanan ödemelerin mahsubuyla sonuca ulaşılması gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişiler kurulu raporu, bu esasa göre düzenlenmemiş olup dosya kapsamıyla uyarlık arzetmediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Bu nedenlerle mahkemece davacının davalıya ne kadar ödeme yaptığını kesin delillerle kanıtlayamadığı, sözleşme serbestisi ilişkisinin geçerli olduğu, davacının kabul ettiği eşi olan tanığın beyanıyla da doğrulanan mail yazışmasında davalıya 20.000,00 TL borcu olduğunun kabul edildiği, irade fesadı halleri olan hata, hile veya tehdit konularının ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.

2-Davalılar vekilinin temyiz itirazına gelince; davanın reddine karar verilmiş olup kabule göre maddi hata sonucu davalı taraf yararına 120,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi de yerinde görülmemiş, bozma nedeni sayılmıştır.

O halde, mahkemece yapılacak iş, bilirkişiler kurulundan ek rapor alınarak, yükleniciler tarafından yapılan işin maliyetinin kârsız olarak ve işin yapıldığı yıl fiyatlarına göre belirlemek, bu bedele % 20 oranında yüklenici komisyonunu eklemek ve tespit edilecek bedelden kanıtlanan ödemelerin mahsubuyla elde edilecek sonuç dairesinde karar vermekten ibaret olmalıdır.

Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.10.2016 tarihli ve 2016/524 E., 2016/616 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi aynen tekrarlanmak ve karşı oy yazısındaki görüşe değinilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda yapılan hesaplamanın taraflar arasında imzalanan 06.06.2007 tarihli sözleşmede davalı yüklenicilerin iş bedeli olarak kararlaştırılan işin maliyeti+%20 komisyon alacağı düzenlemesine uygun ve denetime elverişli olup olmadığı, bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasının gerekip gerekmediği, davacı iş sahibinin dosya kapsamında bulunan delil ve belgeler ile fazla ödeme iddiasını kanıtlayıp kanıtlayamadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Bilindiği üzere sözleşme; hukukî bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşmasını ifade eder. Borç doğuran sözleşmelerden birisi olan “Eser sözleşmesi”, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 355. maddesinde “istisna akdi” olarak adlandırılmış olup, “İstisna bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder” şeklinde ifade edilmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde ise, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” biçiminde tanımlanmıştır. Somut olayda uyuşmazlık konusu sözleşmenin tarihi 06.06.2007 olup, uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan mülga BK’da düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekir.

13. Her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen eser sözleşmelerinde “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur vardır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yapıp zamanında tamamlayarak teslim etmeyi, iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi üstlenmektedir.

14. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlü olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinin birinci fıkrasına göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğundan; yüklenici, sözleşmeye uygun olarak eseri meydana getirip teslim ettiğini, iş sahibi de sözleşmede kararlaştırılan ve teslimle muaccel hâle gelen iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır.

15. Mülga Borçlar Kanunu’nun (BK’nın) 366. maddesinde (TBK’nın 481. maddesi) “Evvelce kararlaştırılmamış veya takribi bir surette kararlaştırılmış olan bedel, yapılan şeyin kıymetine ve müteahhidin masrafına göre tayin edilir.” şeklinde düzenlenen hüküm gereğince taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu sabit olup, iş bedelinin yanlarca önceden kararlaştırılmamış ya da yaklaşık olarak kararlaştırılmış olması ve iş bedelinde de uyuşmazlık bulunması hâlinde, yüklenicinin gerçekleştirdiği imalatın bedeli, işin yapıldığı yıl mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre saptanmalıdır. Eserin yapıldığı yer ve zamanda geçerli olan piyasa değeri “rayiç bedel” olarak da tanımlanabilir. Rayiç bedel, eserin meydana getirilmesi için yüklenicinin yaptığı malzeme, işçilik, vergi, harç vs. tüm masraflar ile emeğinin karşılığı olan kâr ve KDV’yi de içermektedir.

16. Öte yandan uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi incelemesi ve raporu ile ilgili düzenlemelere kısaca değinmekte fayda vardır.

17. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nın) 266. maddesinde, mahkemenin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 282. maddesi gereğince mahkeme, takdiri bir delil olan bilirkişi görüşlerini diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporlarında görülen eksiklik ya da belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulması görevi de HMK’nın 281/2. maddesine göre mahkemeye aittir. Bu hâlde, mahkemece raporu veren bilirkişilerden ek rapor alınabileceği gibi, HMK’nın 281/3. maddesi uyarınca, yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulup, tekrar inceleme yaptırılarak rapor da alınabilir.

18. Tüm bu açıklamalar ışığında davacı iş sahibi ile davalılardan ... arasında 06.06.2007 tarihinde imzalanıp, sözleşme konusu inşaatın diğer davalı ... ... ile birlikte gerçekleştirildiği konusunda ihtilaf bulunmayan somut olay değerlendirildiğinde; bedel karşılığı ev yapımına ilişkin sözleşmede yapılacak imalatla ilgili detaylar belirtilmeksizin genel olarak inşaatın ruhsatına uygun şekilde yapılacağı, davacının evin inşaatı ile ilgili tüm ödemeleri aralıklı/kademeli olarak ödeyeceği ve bu iş için kabul edilmiş ödemelerden sorumlu olacağı, tüm harcamaların resmî kayda tabi olacağı, faturasız alımlar için tarafların rızasını gösteren tutanaklar düzenleneceği, her ay harcamalar için bilanço tarzı dokümantasyon yapılacağı ve iş bitiminde oluşan maliyetin %20’sinin ...’e komisyon olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır.

19. Dava konusu sözleşme hükümleri dikkate alındığında davalıların aylık imalat giderlerini hakedişler düzenleyerek belgeleyip, bu bedellere %20 maliyetin eklenmesi suretiyle bulunan bedeli davacıdan talep etmeleri gerektiği, ancak davalıların sözleşmede kararlaştırılan yönteme uygun olarak bu şekilde düzenlenmiş herhangi bir belgeyi dosyaya sunmadıkları anlaşılmaktadır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisinin varlığı sabit olup, iş bedelinde uyuşmazlık bulunduğundan; gerçekleştirilen tüm imalatların maliyetinin, mülga BK’nın 366. maddesi gereğince yapıldığı yıl serbest piyasa rayiçlerine göre yüklenici kârı ve KDV eklenmeksizin hesaplanması, belirlenen bu bedele davalı yüklenicilerin %20 komisyon alacaklarının ilâve edilmesi ve neticede saptanan bu tutardan davacı iş sahibinin ispatladığı ödemelerin mahsubuyla hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekmektedir.

20. Bu durumda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda imalat bedelinin ve dolayısıyla davacı iş sahibinin fazla ödemesi bulunup bulunmadığının yukarıda açıklanan ve sözleşmede kararlaştırılan yönteme uygun olarak denetime elverişli biçimde hesaplanmadığının gözardı edilmesi doğru olmadığı gibi davacının eşinin beyanına ve 15.05.2009 tarihli e-mail içeriğine göre davacı tarafından 20.000TL borcun kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi de isabetli değildir.

21. Diğer taraftan dava tarihi 14.12.2009 olmasına rağmen, direnmeye ilişkin gerekçeli karar başlığında 21.06.2016 olarak hatalı gösterilmiş ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddî hata niteliğinde olup esasa etkili olmadığından ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.

22. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.

23. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.