"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Şanlıurfa 1. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı işyerinde 2006 yılının Eylül ayında öğretim personeli olarak çalışmaya başlayan müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, işsizlik maaşını almak için İş Kurumuna başvuran müvekkilinin işten çıkış bildirgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediğini öğrenmesi üzerine işverene başvurduğunda işverenin gidip noterden ibraname imzalayıp istifa dilekçesi vermesi hâlinde çıkışının verileceğini söylediğini, müvekkilinin fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ve yıllık izinlerinin de kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 14.02.2014-24.02.2014 tarihleri arasında bildirimsiz ve izinsiz işe gelmemesi üzerine devamsızlık tutanakları tutularak İş Kanunu 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendine göre iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, ulusal bayram ve genel tatillerde izin kullandırıldığını, hafta tatillerinde çalışma yapılmadığı gibi fazla çalışmanın da söz konusu olmadığını, yıllık izinlerinin kullandırıldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Şanlıurfa 1. İş Mahkemesinin 12.10.2015 tarihli ve 2014/134 E., 2015/440 K. sayılı kararı ile; devamsızlık tutanaklarının her zaman düzenlenebileceğinin, 5 yıldan fazla kıdemi olan bir işçinin makul bir sebep olmadan tazminat haklarını yok edecek şekilde geçimini sağladığı işini kendiliğinden bırakmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun yerleşik Yargıtay kararlarında belirtilmesi karşısında davalı işveren tarafından düzenlenen devamsızlık tutanaklarının fesihten sonra düzenlendiğinin kabul edildiği, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı nedene dayalı olarak feshedildiğinin kanıtlanamadığı, fazla çalışma, yıllık izin ve genel tatil ücret alacaklarının hesaplandığı bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Şanlıurfa 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 21.01.2019 tarihli ve 2017/18731 E., 2019/1403 K. sayılı kararı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, “…2-İş sözleşmesinin, işçinin devamsızlıkta bulunması nedeniyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
…Dava dilekçesinde, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiği ileri sürülmüş, davalı ise davacının devamsızlık yaptığını, iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayandığını savunmuştur.
Davalının sunduğu devamsızlık tutanakları ile davalı tanık beyanı karşısında, İş sözleşmesinin davalı tarafından davacının devamsızlık yaptığı gerekçesiyle feshedildiğinin anlaşılmasına göre davalı işverence yapılan feshin haklı sebebe dayandığının kabulü ile davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Şanlıurfa 1. İş Mahkemesinin 20.03.2019 tarihli ve 2019/128 E., 2019/308 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davacı tanıklarının davacıdan önce işten ayrılmaları sebebiyle beyanlarına itibar edilmediği, tutanak tanığı da olan davalı tanığının ise davacının neden belirtmeksizin devamsızlık yaptığını ileri sürdüğü ancak fazla çalışma, yıllık izin ve resmî tatil günlerine ilişkin anlatımlarının aksinin kabulünün Yargıtay denetiminden geçerek sabit olduğundan inandırıcılığını yitirdiği, ayrıca işyerinde çalışması da devam ettiğinden taraflı ve yanlış beyanda bulunduğunun kabul edildiği, davalının 14.02.2014-24.02.2014 tarihleri arasında devamsızlık tutanakları tutmasına karşın davacının vekiline dava açması için verdiği vekâletnamenin düzenlenme tarihinin 21.02.2014 olduğu, vekili tarafından 25.02.2014 tarihinde dava açıldığı dikkate alındığında iş sözleşmesinin en geç 21.02.2014 tarihinde feshedildiği ve bu durumda davalının 24.02.2014 tarihine kadar düzenlediği tutanakların sonradan düzenlendiği kanaatine varıldığı, ayrıca tutanaklardan sadece birinde isim bulunması, çalışma yapılmayan pazar günü de devamsızlık yapıldığı şeklinde tutanak tutulması da tutanakların sonradan düzenlendiğini gösterdiği, bu sebeplerle her zaman düzenlenebilir nitelikte olan tutanakların içeriğine itibar edilemeyeceği, işçinin devamsızlığının haklı bir nedene dayanması durumunda işverenin haklı ve derhal fesih hakkı bulunmadığı gözetildiğinde davacıdan savunma dahi istenmeksizin haklı bir mazereti bulunup bulunmadığı araştırılmayıp işe davet ihtarnamesi de gönderilmeden yapılan feshin usule aykırı olduğu, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemelerince işçinin fazla çalışma ve ücret gibi alacakları mevcut olduğunda işçinin iddiası işten çıkarılma yönünde olsa dahi iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin kabul olunduğu, somut olayda davacının işçilik alacakları ödenmediği için iş sözleşmesini sonlandırdığı yönünde bir iddiası olmadığından işveren tarafından işten çıkarıldığı sonucuna varıldığı, davalı aleyhine başka bir işçi tarafından açılan davada yargılama sonucunda davalının baskı uygulayarak istifa dilekçesi aldığı ve feshin davalı tarafından yapıldığının Özel Daire tarafından da kabul edilmesi karşısında davalının işçilere istifa dilekçesi imzalatmaya ve baskı ile dilekçe almaya çalıştığının sabit olduğu, davacının iddialarının çelişki içermemesine rağmen davalının çelişkili beyanlarda bulunduğu, ayrıca 7 yıllık kıdeme sahip işçinin fesihten hemen sonra yeni bir işe de girmediğinin sabit olması karşısında hiçbir neden yok iken kıdemini ve kazanımını göz ardı ederek istifa etmesinin de beklenemeyeceği, davacının iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğinin sabit olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda; iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği ve burada varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
14. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
16. Somut olayda, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin işverence ispatlanamadığı gerekçesiyle genel ifadelere dayalı olarak verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi ile Özel Dairece bozulmasından sonra mahkemece, davalı tanığının beyanları ile davacının vekiline verdiği vekâletnamenin düzenlenme tarihi de değerlendirilerek iş sözleşmesinin en geç 21.02.2014 tarihinde feshedildiğinin kabulü ile devamsızlık tutanaklarına neden itibar edilmediğine yönelik gerekçe oluşturulması, davalı tanığının feshe yönelik beyanları dışında davacının çalışma şekline yönelik beyanlarının aksinin Yargıtay bozma ilamında kabul edildiğinden tanığın inandırıcılığı yitirdiğine yönelik gerekçe ile de Özel Daire bozmasındaki verilere dayanılması, Yargıtay ile Bölge Adliye Mahkemesi kararları da değerlendirilerek ilk gerekçede yer verilmeyen kararlara yer verilmesi, başka işçinin açtığı davada verilen kararın da gerekçeye dayanak yapılması suretiyle davanın esasına, somut olayın içeriğine yönelik ifadeler kullanılarak direnme adı altında karar verilmiştir.
17. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgulara göre, mahkemece Özel Daire bozma kararı sonrası daha önce dosyada yer almayan olgu ve delillere dayanılarak ve Özel Daire denetiminden geçmemiş gerekçe ile direnme adı altında yeni bir karar verilmiştir.
18. Şu hâlde "direnme" olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası yeni delil ve olgular ile yeni gerekçeye dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
19. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, direnme kararında yer alan gerekçenin Özel Daire bozma kararını karşıladığı, mahkemenin önceki kararının gerekçesini değiştiren veya etkileyen bir hususa gerekçesinde yer vermediği, mahkemece yeni olgu ve nedenlere dayalı olarak karar verilmediğinden yeni hüküm bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
20. Hâl böyle olunca, verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
21. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.