"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne dair karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; ... ili ... ilçesi ... köyü 7786 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1941 yılında sınırlaması yapılan ve kesinleşen devlet ormanları sınırları içerisinde kalmasına rağmen tapulama çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, daha sonra bu yerin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi uyarınca yapılan orman kadastro çalışmalarında (IX) numaralı orman kadastro parseli olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığını, öncesi orman olan ve daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının taşınmaz orman sınırları içerisinde iken oluşturulduğundan hukukî değerinin bulunmadığını ve baştan beri yok hükmünde olduğunu, bu taşınmazların zilyetlikle ve ormandan çıkartma işlemine dayanak teşkil eden 3302 sayılı Kanun uyarınca eski tapu kaydı ile dahi iktisap edilemeyecek ve özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğundan taşınmazın orman sınırlarından Hazine adına çıkartılan kısmı itibariyle davalılar adına olan tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili talep edilmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu ... köyü sınırları içerisinde bulunan 7786 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar parselasyonu ile kamu alanı spor sahası olarak belirlendiğinden mülkiyetinin müvekkillerine ait olmayıp ... Belediyesine ait olduğunu, tapu kaydında müvekkillerinin adının yazmasının hukukî öneminin kalmadığını, davanın da taşınmazın asıl maliki olan ... Belediyesine yöneltilmesi gerektiğini ve davada taraf sıfatlarının bulunmadığını, bu yörede müvekkillerinin murisine ait eski 724 parsel sayılı taşınmazın tapuda kayıtlı olup orman ile ilişiğinin bulunmadığını, yıllardır tarla olarak kullanıldığını ve orman ile ilgili niza bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
6. Diğer davalı ... vekili cevap dilekçesinde; ... ili ... köyü sınırları içerisinde bulunan 7786 ada 1 parsel sayılı taşınmazın müvekkili ile birlikte başka şahısların tapulu taşınmazları olduğunu, bu yerde imar uygulamaları ve parselasyonu yapıldığını, sözü edilen yerin orman ile ilgisinin bulunmadığını, taşınmazın etrafında yapılaşmanın oluştuğunu ve iskâna açılan bir yer olduğunu, taşınmaz ile ilgili 2/B uygulaması yapılmasının yersiz olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.10.2011 tarihli ve 2003/9 E., 2011/343 K. sayılı kararı ile; davaya konu 7786 ada 1 numaralı parselin tedavüllü tapu kayıtları incelendiğinde 7231 m2 arsa vasfıyla davalılar adına hisseli olarak imarla kayıtlı olduğu, beyanlar hanesinde 25.01.1995 tarih ve 344 yevmiye ile orman tahdidi içinde kalmaktadır şerhinin bulunduğu, ayrıca 1535/2400 payın davalı olduğuna ilişkin şerh verildiği, ... köyü 1077 numaralı parselin imarı ile oluştuğu ve hâlen 1077 parselin Kadastro Mahkemesinde davalı olduğunun şerh verildiği, ... Kadastro Mahkemesinin 1996/272 E. sayılı dosyasının incelenmesinde ... köyü 1077 numaralı parselle ilgili tespite itiraz davası olduğu, davacıları ... mirasçıları ve arkadaşları tarafından davalılar Orman İdaresi ve Hazine aleyhine açılan davada yargılama sonucu ... mirasçıları yönünden davanın kısmen kabulüne, fenni bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 08.11.2003 tarihli krokili raporda 1077 numaralı parsel içinde kalan ve A harfi ile gösterilen 2191 m2’lik kısmın tapusunun iptali ile ... mirasçıları adına tesciline, A harfi ile gösterilen bölüm dışında kalan toplam 2.240,769 m2’lik bölümün orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın kesinleştiği, ... Kadastro Mahkemesinin 1958/758 E. (1958/748 E.), 1994/2352 K. sayılı kararı ile de 812 numaralı parselin paylı olarak ... ve ... adına tesciline, 1078 numaralı parselin 4.763,000 m2 olarak orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve bu kararın da kesinleştiği, eldeki davada uzman bilirkişiler yardımıyla mahallinde keşif yapıldığı, fenni bilirkişisi ... tarafından hazırlanan krokili raporun ayrıntılı ve denetime elverişli olduğu, buna göre krokide A harfi ile gösterilen 2685 m2’lik kısmın 1078 numaralı parsel içinde kaldığı ve orman niteliğinde olduğu anlaşıldığından bu kısmın tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline, krokide B harfi ile gösterilen 4228 m2’lik kısmın 724 ve 818 numaralı parseller içinde kaldığı, C harfi ile gösterilen 318 m2’lik kısmın 725 numaralı parsel içerisinde kaldığı ve orman tahdit haritasına göre orman sayılmayan sarı alanda kaldığı anlaşıldığından bu kısımların hisseleri raporda açıklandığı şekilde paylı olarak davalılar adına tesciline, fenni bilirkişisi ... tarafından hazırlanan krokili ve listeleri gösterir ayrıntılı raporun karar kesinleştiğinde Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilerek bu şekilde tescillerinin yapılmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
9. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 17.06.2013 tarihli ve 2013/690 E., 2013/6767 K. sayılı kararı ile; “…Dava, Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olduğu iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1975 yılında yapılıp, 26.11.1975 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde ve 1986 ve 1988 yılında yapılıp, 15.06.1989 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B uygulaması 1993 yılında yapılıp, 26.02.1993 tarihinde ilân edilerek, dava tarihinden önce kesinleşen, ... Köyü (Mahallesi) sınırları içindeki ... Devlet Ormanında, aplikasyon ve Belediyeye piknik alanı için irtifak ve TRT Kurumu için izin verilen bu nedenle daha önce 2/B madde uygulaması yapılamayan ancak irtifak ve izinleri iptal edilen yerlerde 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile çekişmeli taşınmazın bir bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tesciline, geriye kalan bölümlerinin ise davalılar adına paylı olarak tesciline karar verilmiş ise de, Hazine tarafından açılan dava orman sınırları içinde iken 31.12.1981 tarihinden önce nitelik yitirdiği gerekçesiyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğu savıyla dava açıldığı, H.M.K. 26. maddesi uyarınca talepten fazlaya hükmedilemeyeceği, orman olduğu iddiasıyla açılmış bir dava bulunmadığı, davanın belirlenen niteliği gereğince 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren ve 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldıran ve 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapan 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'da Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davalardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozma nedenine göre sair yönler incelenmeksizin karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.10.2013 tarihli ve 2013/419 E., 2013/436 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten hukukî vasıflandırmanın hâkime ait olduğu, Kadastro Mahkemesi kararının davacı Hazine yönünden güçlü delil teşkil ettiği ve kararın dayanağının Kadastro Mahkemesinin kesinleşmiş ilamı olduğu gerekçesiyle direnilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararını süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, Hazine tarafından açılan ve kesinleşen 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi kapsamında kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin eldeki davada, mahkemece yapılan araştırmanın hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “taleple bağlılık ilkesi” ile ilgili kısa bir açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
14. Medeni hukuk yargılamasına hâkim olan ilkelerden biri de taleple bağlılık ilkesidir. Taleple bağlılık ilkesi hâkimin hüküm fıkrasında tarafların talep sonucuyla bağlı olduğunu; ondan fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceğini ifade etmektedir.
15. Bu ilke 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 26. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmünü içermektedir. Buna göre hâkim tarafların talepleri ile bağlı olup, kanunlarda gösterilen sınırlı sayıdaki istisnalar bir kenara bırakılacak olursa, talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Fakat hâkimin duruma göre talep sonucundan daha azına karar vermesi mümkündür.
16. Taleple bağlılık ilkesi özü itibariyle hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olduğunu ifade etmektedir. Başka bir deyişle hâkim, tarafın talep etmediği bir husus hakkında karar veremeyecektir. Hâkim tarafın neyi talep edip etmediğini ise dava dilekçesine bakarak tespit edecektir. Dava dilekçesinde talep sonucunun yeteri kadar açık olmadığı hâllerde hâkim, davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır (HMK m. 31).
17. Öte yandan taleple bağlılık ilkesi, kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda geçerli değildir. Buna karşılık taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı davalarda da kimi zaman hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri nedeniyle bu ilke uygulanmaz. Örneğin davada yargılama giderleri talep edilmemiş olsa bile, hâkim, kendiliğinden davada haksız çıkan tarafı yargılama giderlerine mahkûm eder (HMK m. 332/1).
18. 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un (6292 sayılı Kanun) uyuşmazlık konusunu doğrudan ilgilendiren “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlığını taşıyan 7. maddesi,
“(1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.
c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.
(2) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.
(3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
19. Yukarıda sözü edilen aynı Kanun’un “Davalar” başlığını taşıyan 9. maddesi ise,
“(1) 2/A alanları için orman sınırları dışına çıkartma ile orman sınırlandırması ve tespit, tefrik ve tescil işlemlerine karşı yapılan itirazlar ve açılan davalar bu Kanuna göre yapılacak işlemleri durdurmaz. Bu konuyla ilgili davalarda yürütmeyi durdurma ve tedbir kararı verilemez. Bu yerlerde hak iddia edenlerin açtıkları davalar davacılar lehine sonuçlandığında bu taşınmazlar genel hükümlere göre kamulaştırılır. Bu taşınmazlarda hak sahipliği iddiasında bulunanların itirazları ile rayiç bedellere itirazlar yapılan işlemleri durdurmaz, itiraz mahkemeye intikal etmiş ise kesinleşen mahkeme kararına göre işlem yapılır.
(2) Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur. Durdurulan bu davalara konu taşınmazlar hakkında hak sahipleri veya ilgilileri tarafından bu Kanunda belirtilen süreler içinde gerekli başvuruların yapılmaması veya başvuru yapılmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde mahkemelerce bu davalara devam edilerek genel hükümlere göre karar verilir.
(3) Bu Kanun hükümlerine göre işlem yapılmak üzere ilgilileri tarafından süresi içerisinde başvuruda bulunulmaması veya başvuruda bulunulmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle hakkında işlem yapılamayan taşınmazlara ilişkin olarak ikinci fıkra uyarınca açılmamış davalar açılır, durdurulan davalara devam edilir ve kesinleşmiş yargı kararları yerine getirilir.
(4) Bu Kanun kapsamında kalan 2/B alanları hakkında yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar, bu alanların aynına yönelik olarak dava açılmasına ilişkin hak düşürücü süreler işlemez.
(5) Hak sahipleri veya ilgilileri tarafından taşınmazın satın veya devralınması hâlinde; satışa veya devre konu taşınmazlar hakkında bu kişiler tarafından Hazine aleyhine ya da Hazine tarafından bu kişiler aleyhine açılan ve durdurulan davalarda mahkemelerce verilecek kararlarda yargılama giderlerinin tarafların üzerlerine bırakılmasına karar verilir ve Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmez, verilmiş olan kararlardan henüz infaz edilmeyenlerle Hazine lehine hüküm altına alınan bu alacaklar tahsil edilemez.” hükmünü içermektedir.
20. Görüldüğü üzere, 26.04.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren ve 17.10.1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16.02.1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’u yürürlükten kaldıran ve 6831 sayılı Kanun’un bazı maddelerinde de değişiklikler yapan 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’da Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin tapu kaydına konulan şerhlerin silinmesi, bu alanlar için Hazine tarafından dava açılmaması, açılan davalardan vazgeçilmesi ya da davaların durdurulması, tapusunun iptaline karar verilen taşınmazların tekrar tapu sahibine iadesi gibi konular düzenlenmiştir.
21. Somut olayda, davacı tarafından dava konusu taşınmazın orman tahdidinin içinde olduğu, daha sonra 6831 sayılı Kanun’un 3302 sayılı Kanun’la değişik 2/B maddesi uyarınca bir bölümünün orman sınırı dışına çıkarıldığı ileri sürülerek orman sınırı dışına çıkarılan bölüme ilişkin olarak tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açılmıştır. Mahkemece HMK’nın 26. maddesine aykırı olarak çekişmeli taşınmazın bir bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tesciline, geriye kalan bölümlerinin ise davalılar adına paylı olarak tesciline karar verilmiş, yine yukarıda yer verilen düzenlemelerin görülmekte olan davaya etkisi değerlendirilmeksizin karar verilmiştir.
22. Hâl böyle olunca Hukuk Genel kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
23. Diğer taraftan dava tarihi 23.01.1996 olmasına rağmen direnmeye esas gerekçeli kararın karar başlığında 23.01.2003 olarak hatalı yazılmış ise de bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olup esasa etkili olmadığından ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.