Logo

Hukuk Genel Kurulu2019/704 E. 2022/287 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sebepsiz zenginleşme nedeniyle yapılan ödemenin iadesi için açılan itirazın iptali davasında, işlemiş faiz alacağının başlangıcı için temerrüt tarihinin mi yoksa haksız ödemenin yapıldığı tarihin mi esas alınacağı hususunda çıkan ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme hallerinde, failin veya zenginleşenin daima temerrüt halinde olduğu ve ayrıca bir ihtar gerektirmediği, bu nedenle sebepsiz zenginleşme nedeniyle yapılan ödemede faizin ödeme tarihinden itibaren işleyeceği gözetilerek direnme kararı onanmış, ancak faiz miktarının tespiti için dosya Özel Daireye gönderilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; müvekkilinin yetkilisi ve ortağı olduğu dava dışı ... Klima Soğutma Danışmanlık Oto ve İş Makineleri A.Ş. tarafından keşide edilip davalı şirketin eline geçen 15.300TL bedelli çeke dayanılarak davalı şirket tarafından keşideci şirkete yöneltilen icra takibinde müvekkilinin, yetkilisi ve ortağı bulunduğu anılan şirketin mallarının haczedilip muhafaza altına alınmasını önlemek amacı ile haciz baskısı altında kefil sıfatı ile borcu ödemek zorunda kaldığını, ... Klima Soğutma Danışmanlık Oto ve İş Makineleri A.Ş.'nin çekten dolayı alacaklı görünen davalı şirkete karşı açtığı menfi tespit davasının kabulüne ve çekin iptaline karar verilerek kararın kesinleştiğini, dolayısıyla müvekkilinin kefaleten ödemiş olduğu bedel kadar davalının sebepsiz zenginleştiğini, ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek vâki itirazın iptali ile icra takibine konu olan bedellerin ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, alacağın likit olması nedeniyle icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; davacının ödemeleri 2009 yılında yapması nedeniyle bir sene olan zamanaşımının dolduğunu, hiç değilse 24.05.2011 tarihli Yargıtay bozma kararı ile sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiğini bildiğini, bu nedenle dava dışı şirketin açtığı istirdat davasının sonucunun beklenmesinin zamanaşımı süresinin başlamasına engel teşkil etmediğini, davacının sadece dava dışı şirketin kefili değil icra dosyasının kefili olduğunu, bu nedenle sadece borçlu olmadığına ilişkin karar alan dava dışı ... Klima Soğutma Danışmanlık Oto ve İş Makineleri A.Ş.'nin değil icra dosyasında borçlu olarak gözüken Işık Soğutma Sist. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve Semih Işık’a da kefil olduğunu, icra kefaletinin kambiyo evrakından ayrı bir taahhüt içerdiğini, asıl sebepsiz zenginleşenlerin dava dışı Işık Soğutma Sist. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve Semih Işık olduğunu, müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.11.2013 tarihli ve 2013/85 E., 2013/260 K. sayılı kararı ile; karara esas alınan bilirkişi raporunda sebepsiz zenginleşme konusu bedele ilişkin faiz oranının da hesaplandığı, icra takibi ile talep edilen bedelin uyumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile takibin kaldığı yerden devamına, asıl alacak üzerinden %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 20.11.2014 tarihli ve 2014/6991 E., 2014/15346 K. sayılı kararı ile; “…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

818 sayılı BK'nun 101.maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117.maddesinde bu hüküm ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer'' şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir.

Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.

Mahkemece yargılama sırasında, takip tarihinden önce işlemiş faiz talebi yönünden davacı tarafın davalı tarafı temerrüde düşürecek bir ihtarda bulunup bulunmadığı araştırılmamış, haksız ödeme tarihinden itibaren faiz hesaplaması yapan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur.

O halde somut olayda, davalı taraf için keşide olunan bir ihtarname bulunup bulunmadığı araştırılıp, davalı tarafın temerrüdü yoksa takip tarihinden itibaren davalının temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde faize hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.06.2015 tarihli ve 2015/282 E., 2015/469 K. sayılı kararı ile, önceki gerekçenin yanında, Hukuk Genel Kurulu ve öğretideki baskın görüşe göre sebepsiz zenginleşme ve haksız fiilden kaynaklanan borçlarda ayrı bir ihtara gerek olmaksızın zenginleşmenin ve haksız fiilin oluştuğu tarihte borçlunun temerrüde düştüğünün kabul edildiği, bu nedenle Özel Dairenin bozmasına uyulmadığı, davalının da sebepsiz zenginleştiğini öğrendiği, davalının ayrıca bir ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düştüğünün kabul edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

10. Mahkemenin direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2018 tarihli ve 2017/3-962 E., 2018/2026 K. sayılı kararı ile; usulün aradığı nitelikleri haiz kısa karar kurulmadığı gerekçesiyle hükmün usulden bozulmasına karar verilmiştir.

11. Mahkemenin 03.07.2019 tarihli ve 2019/116 E., 2019/620 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun usul bozması doğrultusunda önceki gerekçeyle davanın kabulü yönünde direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; sebepsiz zenginleşme iddiasına dayanılarak başlatılan takibe vâki itirazın iptali davasında işlemiş faiz alacağının başlangıcı yönünden temerrüt tarihinin mi yoksa haksız ödeme tarihinin mi esas alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Uyuşmazlığın çözümü için konu ile ilgili yasal düzenleme ve kavramların kısaca açıklanmasında yarar vardır.

15. Davacının davaya konu edilen ödemeyi yaptığı tarihte yürürlükte bulunan dolayısıyla eldeki davaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda (BK), “Borçların Teşekkülü” başlığı altında, sözleşmeden doğan borçlar (m. 1–40) ile haksız fiilden doğan borçlar (m. 41–60) düzenlenmiş; yine aynı başlık altında, borçların üçüncü genel kaynağı olarak, haksız (sebepsiz) iktisaba (m. 61–66) yer verilmiştir.

16. Bunların dışında, ne hukukî bir işlemde açıklanan bir iradeye, ne de hukuka aykırı bir eyleme dayanan, kanundan doğan borçlar bulunmaktadır.

17. Özetle, hukukumuzda borçların kaynağı; sözleşme, haksız fiil, sebepsiz iktisap ya da bir kanun hükmü olarak kabul edilmiştir.

18. Borcun kaynaklarından biri olarak öngörülen sebepsiz zenginleşme, BK’nın 61 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Benzer hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 77 ve devamı maddelerinde de yer almaktadır. BK’nın 61. maddesi; “Haklı bir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisabeden kimse, onu iadeye mecburdur. Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemiş bulunan bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuş olan bir sebebe müsteniden ahzolunan şeyin, iadesi lazımdır” hükmünü haizdir.

19. Haklı bir neden olmaksızın başkasının mal varlığından ya da emeğinden zenginleşen kimse bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür (TBK m. 77). Bu yükümlülük özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan ya da gerçekleşmemiş veya sona ermiş bir nedene dayanması durumunda doğmuş olur. Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından veya ahlakî bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmeler geri istenemez. Hukuka ya da ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez.

20. Buna göre borcun kaynağı olarak öngörülen sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli haklı bir sebebe dayalı olmaması gerekmektedir.

21. Sebepsiz zenginleşmeden bahsedilebilmesi için en önemli şart zenginleşenin mal varlığında meydana gelen artışın haklı bir sebebe dayanmamasıdır. Zira zenginleşmeyi doğuran sebep, kazandırma veya zenginleşenin müdahalesi ya da umulmayan bir olay olabilir. Nitekim BK’nın 61. maddesinde özellikle “haklı bir sebep olmaksızın” ifadesine yer verilmiş ve haklı olmayan sebep teşkil edecek hususlar örnek olarak sayılmıştır. Bu durumda kazandırmaya (edime) dayanan sebepsiz zenginleşme; “geçerli olmayan sebebe” veya “gerçekleşmemiş sebebe” veyahut “sona ermiş sebebe” dayalı olarak gerçekleşebilir.

22. Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup, bu borcun konusu mal varlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir. Sebepsiz zenginleşmede sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi söz konusudur.

23. Haksız fiilde ve sebepsiz zenginleşmede temerrüt için ihtarın gerekmediği yolunda açık bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Ne var ki, müşterek hukukun “gasp eden daima temerrüt hâlindedir” şeklindeki genel ilkesi, günümüzde de uygulama alanı bulmaktadır. Bu ilkeye göre, haksız fiilin faili ve sebepsiz zenginleşen daima temerrüt hâlinde bulunduğu için, zaten gerçekleşmiş olan temerrüdü sağlamak üzere alacaklının bunlara ayrıca bir ihtarda bulunması gerekmez.

24. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarihli ve 2008/3-40 E., 2008/102 K.; 26.02.2020 tarihli ve 2017/3-1015 E., 2020/222 K.; 10.02.2022 tarihli ve 2022/3-80 E., 2022/107 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.

25. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacının yetkilisi ve ortağı olduğu dava dışı ... Klima Soğutma Danışmanlık Oto ve İş Makineleri A.Ş. aleyhine davalının başlattığı icra takibinde, davacının kefil sıfatıyla davalı lehine ödeme yaptığı, akabinde anılan şirketin davalıya borcunun olmadığının kesinleşmiş mahkeme kararı ile tespit edildiği, bu durumda davalının davacıya karşı sebepsiz zenginleştiği çekişme dışıdır. Sebepsiz zenginleşen davalının aldığını davacıya ödemekle yükümlü olduğu açık olduğuna göre yukarıda yapılan açıklamalar gözetilerek, ayrıca temerrüde gerek olmaksızın yapılan ödeme tarihinden faiz işletilmesi gerekir.

26. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının icra kefili olarak kefaleten yaptığı ödeme nedeniyle asıl borçlunun sahip olduğu haklara halef olduğu, bu nedenle davacının ayrı bir icra takibi yapmasında ve dava açmasında hukukî yararının bulunmadığı ancak gelinen aşamada ortaya çıkan ihtilaf doğrultusunda ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesinin uygun olduğu, açıklanan nedenle ilave gerekçeyle direnme uygun bulunarak dosyanın daireye gönderme kararı verilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

27. Diğer taraftan, dava tarihi 22.03.2013 olduğu hâlde direnme kararının başlık kısmında 11.03.2015 olarak hatalı yazılmış ise de bu durum mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.

28. Hâl böyle olunca, ödeme tarihinden itibaren hesaplanan işlemiş faizin kabulü yönünde verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

29. Ne var ki, bozma nedenine göre faizin miktarı hakkında inceleme yapılmadığı anlaşıldığından bu yön incelenmek üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme uygun olup diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.03.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.