"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 16. İş Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı davacı vekilinin temyizi nedeniyle Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, ilk derece mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Belediyesi bünyesinde çalışırken 28.01.2011 tarihinde sol el işaret parmağının çöp konteynerinin kolu ile kamyonun kaldırma-indirme kolu arasında sıkışması sonucunda iş kazası geçirerek malul kaldığını, Turhal Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/180 E. sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası açtıklarını, maluliyetin tespiti için Kuruma başvurduklarını ancak herhangi bir tespit yapılmadığını, davacının kaza nedeniyle uzun süre tedavi gördüğünü ve stres bozukluğu da yaşadığını ileri sürerek davacının maluliyet oranının tespitine, kaza sonrası yaşadığı travma sonrası stres bozukluğunun da dikkate alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; husumet ve derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkilinin davada sorumluluğunun bulunmadığını, Turhal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/180 E. sayılı dosyasında davacının talebi doğrultusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alındığını ve Kurumdan da maluliyet oranının tespitinin istendiğini, davacının dava açmakta hukukî yararının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (Kurum/...) vekili cevap dileçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, davacının talebi ile ilgili Kuruma herhangi bir itirazının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. Ankara 16. İş Mahkemesinin 08.11.2016 tarihli ve 2014/2127 E., 2016/431 K. sayılı kararı ile; Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun ve Adli Tıp Genel Kurulunun kararı ile davacının bildirilen arızasının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığının belirtildiği, yargılama sırasında Yüksek Sağlık Kurulundan (YSK) rapor alınmamış ise de sonraki aşamaların usule uygun olarak takip edildiği ve bu aşamadan sonra sonuca etkili olmayacağı kanaati ile YSK raporu alınması yoluna gidilmediği, maluliyetin usule uygun olarak ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı:
8. Ankara 16. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur.
9. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 11.04.2017 tarihli ve 2017/556 E., 2017/559 K. sayılı kararı ile; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen raporların Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden bağlayıcı olduğu, diğer taraflar yönünden bağlayıcı olmadığı, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmadan doğrudan Adli Tıp İhtisas Kurullarından ve giderek Adli Tıp Genel Kurulundan alınan raporlarda davacının malul olmadığının belirtilmesi ve sigortalı ile Sosyal Güvenlik Kurumu dışında başka bir kişinin de davada taraf olması hâlinde kesinleşmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu aşamadan geri dönülüp Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınması ve sigortalının mağdur olduğunu belirtmesi karşısında bu raporun Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden bağlayıcı olduğu düşünülse bile, diğer tarafın -davada Turhal Belediye Başkanlığının- bu rapora itirazı hâlinde prosedür takip edilerek yani 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu ve giderek Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmasının gerekmesi ve dava konusu olayda da bu yola müracaat edilmesi sonucunda Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulundan alınan raporlarda davacı sigortalının malul olmadığının belirtilmesi karşısında, davacının malullük oranın tespiti talebine ilişkin mahkemece verilen kararın ve gerekçesinin yerinde olduğu belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
10. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 31.10.2018 tarihli ve 2017/3770 E., 2018/8679 K. sayılı kararı ile; “..IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, eksik araştırma yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi ve resen dikkate alınacak diğer nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Davanın Yasal dayanaklarından olan 5510 Sayılı Yasanın 19'uncu maddesinde "İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve engellilik nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır.
Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma gücünü ne oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden tespit olunur." hükmü gereğince meslekte kazanma gücünün tespit edilmesi hususunda öncelikle kurum nezdinde rapor aldırılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği hususu vurgulanmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 28/06/1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da aynı yöndedir.
5510 Sayılı Yasanın sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 03.08.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Diğer taraftan,aynı yasanın 58 ve 95'inci maddeleri gereğince meslekte kazanma gücü kaybı ve bedeni çalışma gücü kaybının tespiti bakımından izlenecek yol açıklanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesislerince düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, söz konusu kurul raporlarının Kurumu bağlayacağı, ancak, diğer ilgilileri bağlamayacağı dikkate alınmalıdır.
Eldeki davada ise yukarıda açıklanan ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 28/06/1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararına ve yasal prosedüre uygun şekilde Yüksek Sağlık Kurulunun bağlayıcı şekilde karar alma yetkisi nedeniyle öncelikle buradan bir rapor aldırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır..”. gerekçesiyle kararının bozulmasına dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
12. Ankara 16. İş Mahkemesinin 16.05.2019 tarihli ve 2019/80 E., 2019/223 K. sayılı kararı ile; İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 1976/6 E., 1976/4 K. sayılı kararına değinildikten sonra kararda açıkça Yüksek Sağlık Kurulu raporunun ilgililer yönünden bağlayıcı olmadığının belirtildiği, anılan içtihadın bu aşama geçilerek alınan birbiri ile uyumlu raporlara rağmen Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınması gerektiği anlamı taşımadığı, kaldı ki sigortalı ile Sosyal Güvenlik Kurumu dışında başka bir kişinin de davada taraf olduğu gözetildiğinde bu aşamadan sonra Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınsa ve bu rapor daha önce alınan Adli Tıp İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulu raporlarından farklı olsa bile birbiri ile uyumlu raporlar karşısında hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti istemli eldeki davada Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmadan doğrudan Adli Tıp İhtisas Kurulundan ve Adli Tıp Genel Kurulundan alınan raporlarla sonuca gidilmesinin yerinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesi kapsamında öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınarak karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve mevzuat hükümlerine kısaca değinmekte fayda bulunmaktadır.
16. İş Hukukunda ve Sosyal Güvenlik Hukukunda "sürekli iş göremezlik" olarak adlandırılan bedensel zararlara "kalıcı sakatlık" denildiği gibi Yargıtay kararlarında ve Adli Tıp Kurumu raporlarında "beden gücü kaybı" veya "çalışma gücü kaybı" ya da "meslekte kazanma gücü kaybı" da denilmektedir.
17. Sigortalıda oluşan meslekte güç kaybı oranı ve bu oranın ne zaman meydana geldiğinin saptanması ancak bu hususta yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 tarihli ve 2013/10-485 E. 2013/1749 K. sayılı kararı).
18. 5510 sayılı sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 18. maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla iş kazası nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği; 19. maddesinde iş kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
19. Sürekli iş göremezlik oranının tespitinde izlenecek usul ise 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesinde belirlenmiştir.
20. 5510 sayılı sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 95. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı hâlinde durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
21. Diğer taraftan 5510 sayılı Kanun’un “Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu” başlığını taşıyan 58. maddesinde bu Kanunda yazılı olan görevleri yerine getirmek üzere branşları Kurum tarafından belirlenecek uzman hekimlerden oluşan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kurulacağı, Kurulun, sigortalılar hakkında vazife malûllük derecesi, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik derecesi tespiti ile çalışma gücünün malûliyeti gerektirecek derecede kaybına ilişkin Kurumca verilen kararlardan itiraza konu olanları inceleyerek karara bağlayacağı, Kurulun bu Kanunda yazılı görevlerle sınırlı olmak kaydıyla mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi istenilen dava dosyaları hakkında, gerekli incelemeleri yaparak görüş bildireceği, Kurulun görev, yetki, çalışma usûl ve esasları ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
22. Anılan maddeye dayanılarak çıkarılan 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 gününden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde söz konusu Kurulun, sigortalıların çalışma gücü kaybına ilişkin düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlar ile malûl durumdaki sigortalıların başka birisinin sürekli bakımına muhtaç olup olmadığına ilişkin Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlara karşı ilgililerin itirazlarını ve Kanunla ve diğer mevzuatla Kurum Sağlık Kuruluna verilen görevler üzerine düzenlenen kararlara yapılan itirazları inceleyip karara bağlamakla görevli bulunduğu, 8. maddesi ile de Yönetmeliğin 7. maddesinde belirtilen konularla sınırlı olmak kaydıyla mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi talep edilen dava dosyaları hakkında gerekli incelemeleri yaparak görüş bildireceği hüküm altına alınmıştır.
23. Daha sonra 02.07.2013 tarihli ve 28695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile yukarıda anılan yönetmelik yürürlükten kaldırılmış ve yine Yönetmeliğin 7. maddesinde ve 8. maddesinde söz konusu Kurulun görevleriyle ilgili benzer düzenlemelere yer verilmiştir.
24. Ayrıca; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 5510 sayılı Kanun’un 107. maddesine dayanılarak 5510 sayılı Kanuna tabi işyeri, işverenler, sigortalı, hak sahipleri ile diğer ilgili kişi ve kuruluşlar açısından, sosyal sigorta işlemlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları kapsayan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği hazırlanmış, anılan Yönetmelik 28.08.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 günü itibarıyla yürürlüğe girmiş olup daha sonra bu Yönetmelik 12.05.2010 tarihli ve 27579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 125. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, Yönetmeliğin “Malullük durumunun tespiti” başlıklı 51. maddesinde, sigortalının malullük durumunun, kendisinin veya işverenin istemi üzerine; Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca yöntemince düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin, varsa sigortalının maluliyetine sebep olduğu ileri sürülen hastalığı ile ilgili daha önce başvurulan sağlık hizmeti sunucularından temin edilecek rapor, tıbbî belge ve epikrizlerin, sigortalı hakkında daha önce Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu veya Kurum Sağlık Kurulunca verilmiş bir karar mevcut ise, bu kararın bir örneği ile dayanağı rapor ve tıbbî belgelerin, Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu 03.08.2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslara göre tespit edileceği belirtilmiş olup bu Yönetmelikten önce yürürlükte bulunan 28.08.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 günü itibarıyla yürürlüğe girmiş olan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin aynı başlığı taşıyan 55. maddesinde de aynı yönde düzenleme bulunmaktaydı.
25. Konuyla ilgili olarak anılan Yönetmelik hükümlerinin yollamada bulunduğu 5510 sayılı Kanunun 107. maddesine dayanılarak çıkartılıp 5510 sayılı Kanun’un sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ise 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiş olup 23. maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümlerin yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir. Bu Yönetmelik ise 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış olup hâlen bu yönetmelik yürürlüktedir.
26. 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin 11. maddesinde çalışma gücü kaybı ile kadın sigortalının başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğunun tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkilendirilmiş devlet hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastaneleri, Devlet üniversite hastaneleri, belgelenmesi kaydıyla yukarıda belirtilen hastaneler dışında kalan yataklı sağlık hizmeti sunucularının yoğun bakımında tedavisi devam eden ve başka bir hastaneye nakli hayati risk taşıyanlar için yatmakta olduğu hastanelerin yetkili olduğu belirtilmiş, 16. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlara yapılan itirazların Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca değerlendirileceği hükme bağlanmıştır. Aynı yönde düzenleme 12.05.2010 tarihli ve 27579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 52. maddesinde de yer almakta olup Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna intikal ettirileceği belirtilmiştir.
27. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 tarihli ve 1976/4 E., 1976/6 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere Kurulun kararları, Sosyal Sigortalar Kurumunu (Sosyal Güvenlik Kurumunu) bağlayıcı ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı yoktur.
28. İlgililerce Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun kararına itiraz edilmesi hâlinde uygulamada genellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmakta olup Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasından sonra iki olasılık ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, Adli Tıp Kurumu raporunun Yüksek Sağlık Kurulu raporunu doğrulamasıdır. Bu durumda Adli Tıp Kurumu raporunu çürütecek önemli bir neden, somut bir veri yoksa Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilebilir. Çünkü, iki üst sağlık kuruluşunun görüşü birbirini doğrulamaktadır. İkinci olasılık ise Adli Tıp Kurumu raporu ile Yüksek Sağlık Kurulu raporlarının birbirine aykırı olmasıdır. Bu durumda, çelişkinin giderilmesi gerekmektedir.
29. 14.04.1982 tarihli ve 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanunu’nun (2659 sayılı Kanun) 1. maddesinde diğer görevleri yanında adalet işlerinde bilirkişilik yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adlî Tıp Kurumu kurulduğu ve Adlî Tıp Grup Başkanlıkları bünyesinde bir veya daha çok adlî tıp ihtisas daireleri kurulabileceği belirtilmiştir. Kanun’un 2. maddesinin (a) bendinde mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklar ile Kurumun uygun gördüğü alanlarda kamu kurum ve kuruluşları tarafından gönderilen adli tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek Adli Tıp Kurumunun görevleri arasında sayılmış ayrıca Adli Tıp Genel Kurulunun görevlerinin düzenlendiği 15. maddenin (f) bendinde Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri inceleyip kesin olarak karara bağlamak da bu görevler arasında gösterilmiştir.
30. Daha sonra 24.11.2016 tarih ve 29898 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun (6754 sayılı Kanun) 30. maddesi ile 2659 sayılı Kanun’un 15. maddesi değiştirilerek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu yerine Adli Tıp Kurumu bünyesinde Üst Kurullar kurulmuştur. 2659 sayılı Kanun’un 6754 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile değişik Adli Tıp Üst Kurullarının Görevleri başlıklı 15. maddesinin (f) bendi uyarınca Adli Tıp Üst Kurulları, “Adlî Tıp İhtisas Kurulları ile Adlî Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar.”
31. 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanunu’nun başlığı 02.07.2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61. maddesi ile Adli Tıp Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun olarak değiştirilmiş, Kanun’un 1 ila 28. maddeleri aynı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmıştır.
32. Nihayet 15.07.2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (4 sayılı Kararname) ile de Adli Tıp Kurumu yeniden düzenlenmiştir.
33. 4 sayılı Kararnamenin 7. maddesinde Adli Tıp Üst Kurulları hakkında düzenleme yapılmış olup Kararnamenin 16. maddesinin (d) bendinde Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri inceleyip kesin karara bağlamak Adli Tıp Üst Kurullarına verilen görevlerden biri olarak hükme bağlanmıştır.
34. Anılan düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere, Adli Tıp Üst Kurulları çeşitli sağlık kuruluşları ile Adli Tıp İhtisas Kurulları raporları arasında çıkabilecek çelişkileri son merci olarak inceleyip kesin olarak bağlamakla görevli kılınmıştır.
35. Somut olayda Turhal Belediyesi bünyesinde çalışırken 28.01.2011 tarihinde iş kazası geçiren davacının Turhal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/180 Esas sırasına kayıtlı maddi ve manevi tazminat davasını açtığı, bu davada Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınan 27.12.2013 tarihli ve 13789 sayılı raporda maluliyet tayinine mahal olmadığına karar verildiği, daha sonra eldeki davanın açıldığı, yargılama sırasında Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 15.06.2015 tarihli ve 014777 sayılı Sağlık Kurulu Kararı ile davacının maluliyetinin gerekmediği ve sürekli iş göremezlik derecesinin %0 olduğuna karar verildiği, Adli Tıp Genel Kurulunun 10.03.2016 tarihli ve 438 sayılı raporunda ise “davacının 27/02/2011 tarihinde maruz kaldığı iş kazası neticesi meydana geldiği bildirilen arızasının, 11/10/2008 tarih, 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri muvacehesinde fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığının” belirtildiği, mahkemece bu rapor doğrultusunda değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
36. Şu hâlde yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacının maluliyetinin tespiti amacıyla Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınsa ve bu raporda daha önce Adli Tıp Kurumundan alınan raporlardan farklı bir oran belirlense dahi Yüksek Sağlık Kurulu raporunun Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden bağlayıcı olduğu, ilgililer yönünden bağlayıcı olmadığı ve işverenin itirazı hâlinde 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesindeki prosedür takip edilerek rapor alınmasının gerektiği, eldeki davada daha önce alınan Adli Tıp İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulu raporlarının birbiri ile uyumlu olduğundan Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınsa bile bu raporun hükme esas alınamayacağı belirtilerek işverenin Yüksek Sağlık Kurulu raporuna itiraz edip etmeyeceği belli olmadan itirazı varmış gibi değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi doğru bulunmamıştır. 5510 sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkta Kanun’un 95. maddesindeki yasal prosedür işletilerek öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor aldırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
37. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
38. O hâlde direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi gereğince kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 29.03.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.