Logo

Hukuk Genel Kurulu2019/804 E. 2022/1636 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına tespit edilen taşınmazın davacılar tarafından imar ve ihya yoluyla kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap edilip edilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: İmar ve ihya olgusunun tespiti için yeterli araştırma yapılmadığı, hava fotoğrafları ve bilirkişi incelemeleri gibi delillerin eksik olduğu, tanık beyanlarındaki çelişkilerin giderilmediği ve taşınmazın tescil dışı bırakılma nedeninin araştırılmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen "tespite itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Kadastro Mahkemesince verilen asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin karar davalı-birleşen davada davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı-birleşen davada davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Asıl Davada Davacılar İstemi:

4. Asıl davada davacılar vekili; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 1177 ada 261 parsel numaralı taşınmazın yirmi yıldan beri müvekkillerinin mirasbırakanı İsmail oğlu ...’nın (doğrusu ... oğlu ... ) zilyetliğinde iken 2000 yılında vefatı ile geriye eşi ... ile çocuklarının kaldığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesine göre zilyetliğin nizasız, fasılasız, malik sıfatıyla yirmi yılı aşkın süredir devam etmesi sebebiyle müvekkilleri lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartlarının gerçekleştiğini ileri sürerek taşınmazın Hazine adına olan tespitinin iptali ile payları oranında ... mirasçıları adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl Davada Davalı Cevabı:

5. Asıl davada davalı Hazine vekili; taşınmazla ilgili olarak 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi kapsamında kadastro çalışmalarının tamamlandığını ve Maliye Hazinesi adına tespit edildiğini, 3402 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 715. maddeleri kapsamında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin kadastrosunun yapıldığı esnada tescil dışı bırakılma nedenlerine herhangi bir itiraz olmadığından bu şekliyle kesinleştiğini, bu haklara on yıl geçtikten sonra itiraz edilemeyeceğini, TMK’nın 707. maddesine göre tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar üzerinde işgal yoluyla mülkiyet kazanılmayacağını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bu tür yerlerin işgal edilmesi ve bunun da mülkiyet edinimine yarar zilyetlikle bağdaştırılması kamu düzeni ve hukuk kurallarına aykırı olduğundan kadastro tutanaklarına yazılan muhdesatların ve belirtilen zilyetlik şerhinin terkin edilerek Hazine adına tescilinin gerektiğini, Harita Genel Komutanlığından alınan 1993 ve 1995 yılı uydu görüntülerinden de anlaşılacağı üzere anılan taşınmazda yirmi yıllık kullanımın dahi olmadığını, hatta o yıllarda çalılık ve fundalık olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleşen Davada Davacı İstemi:

6. Birleşen davada davacı Hazine vekili; ... ilçesi, ... Mahallesi’nde bulunan taşınmazlarda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Geçici 8. maddesi kapsamında kadastro çalışmalarının yapıldığını ve 1177 ada 261 parsel nolu taşınmazın Hazine adına tespit tutanağında yer alan zilyetlik şerhinin silinmesi için Kadastro Komisyonuna yaptıkları itirazın reddedildiğini, Kadastro Kanunu'nun 23. maddesine göre aksine hüküm bulunmayan hâllerde TMK ile diğer kanunların iktisap ve tescile ilişkin hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiğini, bu alanlara TMK’nın 707. maddesinde belirtildiği üzere tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar üzerinde işgal yoluyla mülkiyet kazanılamayacağından Kadastro Kanunu’nun 22. maddesinin son fıkrasında belirtildiği şekliyle kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin tescilinin gerektiğini, 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesinin ruhuna aykırı olarak kadastro tutanaklarına yazılan muhdesatın ve zilyetlik şerhinin terkin edilerek Hazine adına tescili gerektiğini ileri sürerek ... ilçesi, ... Mahallesi, 1177 ada 261 parsel nolu taşınmazın tespiti yerinde olduğundan tespit gibi Hazine adına tesciline, davalı yararına konulan kullanıcı beyanının yasal şartları taşımaması nedeniyle beyanlar hanesinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

7. ... Kadastro Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2013/684 E., 2015/299 K. sayılı kararı ile; bir yerin imar-ihya ile kazanılabilmesi için öncelikle taşınmazın orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık, orman sayılmayan çalılık, makilik, fundalık, nehir ve çay gibi akarsuların eski (terk edilmiş, metruk) yatakları gibi arazilerden olması ve emek ve para sarfedilerek tarım arazisi hâline getirilmesinin gerektiği, ekime, dikime ve ürün yetiştirmeye müsait olmayan yerlerin ihya edilecek taşınmazlar olduğu, emek ve masraf gerektirmeyen, zilyetliğin sürdürülmesi seviyesindeki taşınmazın daha verimli hâle getirilmesi gibi çalışmaların imar ve ihya sayılmayacağı, bu tür yerlerin imar-ihyaya gerek olmaksızın TMK’nın 713/1 ve Kadastro Kanunu’nun 14. maddeleri gereğince kazanılmalarının mümkün olduğu, somut olayda 02.09.2014, 20.10.2014 ve 12.06.2015 tarihlerinde icra edilen keşifler esnasında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, 30.09.2014, 30.10.2014 ve 29.06.2015 havale tarihli teknik bilirkişi raporları ile toplanan diğer delillerden; orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olan dava konusu taşınmazla ilgili davacılar ve birleşen davada dahili davalıların ortak miras bırakanı tarafından 1973 yılında zemini temizlemek, deliceleri aşılamak ve ıslah etmek, yeni zeytin fidanı dikmek suretiyle başlatılan imar ve ihyanın yaklaşık beş yıl sürdükten sonra 1978 yılında tamamlandığı ve bu tarihten sonra davacılar ve birleşen davada dahili davalılar tarafından eklemeli olarak otuz yılı aşkın süre ile nizasız ve fasılasız olarak zilyetliğin sürdürüldüğü, dolayısıyla taşınmazla ilgili olarak davacılar ve birleşen davada dahili davalılar yararına 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17. maddeleri uyarınca mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olduğu, hâl böyle olunca başkaca araştırma yapılmaksızın davacı ve birleşen dahili davalı tarafın sabit olan davasının kabulü, davalı ve birleşen davacı tarafın sübut bulmayan davasının ise reddinin gerektiği gerekçesiyle davasının kabulü ile; davaya konu ... ili, ... ilçesi, ... mevkii, 1177 ada, 261 parsel sayılı taşınmazın davalı Maliye Hazinesi adına olan tespitinin iptali ile tespitteki niteliği ile tamamı 24 pay kabul edilerek, 6 payının davacılardan ..., 3 payının ..., 3 payının ..., 3 payının ..., 3 payının ..., 3 payının ... ve 3 payının ... adlarına tesciline, birleşen davada davacı tarafın sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

8. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına davalı-birleşen davada davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 16.02.2016 tarihli ve 2015/19315 E., 2016/1370 K. sayılı kararı ile;

"...3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Geçici 8. maddesine istinaden yapılan tescil harici yerlerin kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 1177 ada 261 parsel sayılı 2.221,57 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kadastro tutanağının beyanlar hanesinde taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının ...'ya ait olduğu belirtilmek suretiyle tarla vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın payları oranında adlarına tescili istemiyle, davacı Hazine ise kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki şerhin iptali istemiyle, ayrı ayrı dava açmışlardır. Yargılama sırasında ... aynı nedenlerle davaya katılmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda davacı ... ve arkadaşları ile müdahil ...'nın davasının kabulüne, davacı Hazine'nin davasının reddine, çekişmeli 1177 ada 261 parsel sayılı taşınmazın payları oranında muris ... mirasçıları adlarına tapuya tesciline, karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece; çekişmeli taşınmazın emek ve masraf sarf edilerek tarım arazisi haline getirildiği ve taşınmaz üzerinde ... ve arkadaşları yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazı gösterir tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları ile fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar getirtilerek jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle incelenmesi gerekirken, tespit öncesine ait 1993 ve 1995 yıllarına ait hava fotoğrafı getirtilerek taşınmazda ağaç ve ağaç topluluklarının mevcut olduğu belirtilmek suretiyle yetersiz inceleme yapılmış, taşınmazın öncesindeki niteliği tam olarak belirlenmediği gibi taşınmazın ne şekilde imar ve ihya edildiği ile imar-ihyanın tamamlanma tarihi somut ve maddi olaylara dayalı olarak belirlenmemiş, yine mahkemece taşınmaz başında 02.09.2014 günü yapılan ilk keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanığı taşınmazın davacı ... eşi ... tarafından imar ve ihya edildiği ve yabani zeytin ağaçlarını aşıladığının belirtilmiş ise de 12.06.2015 günü yapılan ilk keşifte dinlenen yerel bilirkişi taşınmazın davacı ... babası ... tarafından zeytin bahçesi olarak kullanıldığının beyan edilmesine rağmen oluşan çelişki giderilmemiştir. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu gözetilerek tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ile kadastro tespit tarihine en yakın ve en eski tarihte çekilmiş uydu fotoğrafları İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tüm tespit bilirkişileri, taraf tanıkları, fen bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp, ne zaman bitirildiği, taşınmazın tarımsal amaçlı olarak kullanılıp kullanılmadığı, varsa taşınmaz üzerinde zilyetliğin hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsel dayanağı kayıt ve belgeler yerel bilirkişi ve tanıklar eliyle uygulanarak çekişmeli taşınmaz yönünü ne ve kimin yeri olarak okuduğu belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin tutanaktaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini bildiren, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki desenini açıklayan, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ve önceki bilirkişinin raporunu irdeleyen ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu konusunda rapor düzenlettirilmeli, temin edilebilen gerek en eski gerekse kadastro tespit tarihine yakın tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, HMK'nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı, bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan…" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

10. ... Kadastro Mahkemesinin 14.07.2016 tarihli ve 2016/115 E., 2016/175 K. sayılı kararı ile; Özel Daire bozma kararında getirtilmediği ifade edilen çekişmeli taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından 23.10.2014 tarihli müzekkere ile talep edildiği, Kurumun 30.10.2014 tarihli cevabi yazısıyla 1975 yılına ait 1/20000 ölçekli 3065 film, 391 resim ve 1995 yılına ait 1/35000 ölçekli 4462 film, 8782 resim nolu iki adet hava fotoğrafı ile 1979 basım tarihli 1/25000 ölçekli askeri harita bulunduğu bildirildiğinden bunların ve ayrıca mahkemenin aynı yöreye ilişkin diğer dava dosyalarında bulunan 1993 yılına ait 1/50000 ölçekli 4227 film, 7336 ve 7337 resim nolu hava fotoğraflarının celp edildiği, ilgili Kurumda bulunmayan hava fotoğraflarının temini gerektiğinin bozma sebebi yapılmasının yerinde görülmediği, usul ekonomisi gereği mahkemelerin en az masrafla ve en kısa sürede uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmak zorunda olduğu, olabildiğince yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız kişilerden seçilen yerel bilirkişinin maddi olaylara dayalı anlatımlarının temini mümkün olan hava fotoğrafları ve memleket haritaları ile raporlar yoluyla denetlendiği, mahkemece benzer delilerle uygulama yapılarak verilen hükümlerin Özel Daire tarafından değişik tarihlerde deliller ve uygulama yeterli bulunarak onandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

11. Direnme kararı davalı-birleşen davada davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacıların-birleşen davada davalıların kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap şartları yönünden mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

13. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle imar ve ihya ile taşınmaz kazanma koşullarının irdelenmesinde yarar vardır.

14. Kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin olağanüstü zamanaşımı veya başka bir yoldan kazanılması ve tapu siciline tescil edilmeleri mümkün değildir. Ancak Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle ilgili düzenlemeye yer veren TMK’nın 715. maddesinin son fıkrasında, sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu açıklanmıştır.

15. Nitekim 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde imar ve ihya kurumuna yer verilmiş ve bu yoldan taşınmaz kazanılması imkânı getirilmiştir.

16. Kadastro Kanunu'nun "İhya edilen taşınmaz mallar" başlığını taşıyan 17. maddesinde:

"Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hâle getirilen taşınmaz mallar, 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz." düzenlemesi yer almaktadır.

17. Anılan madde ile orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin, aynı Kanun’un 14. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi hâlinde imar ve ihya yoluyla kazanılması olanağı sağlanmıştır.

18. Hemen belirtmek gerekir ki, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi, aynı Kanun’un 33/3. maddesi gereğince genel hüküm niteliğinde olup, bu kanunun uygulandığı yerler dışında bulunan taşınmazlar hakkında da uygulanır.

19. Bir yerin imar ve ihya ile kazanılabilmesi için öncelikle taşınmazın orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen arazilerden olması gerekir. Kamu hizmetine tahsis hukuken olabileceği gibi fiilen de olabilir. Kamu hizmetine tahsis edilmeyen, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, orman sayılmayan çalılık, makilik ve fundalık gibi topraklar imar ve ihyaya müsait olan yerlerdir.

20. İmar ve ihya için taşınmazın emek ve para sarf edilerek tarım arazisi hâline getirilmesi gerekir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bir taşınmazın tarım arazisi hâline getirilmesi durumunda imar ve ihyadan söz edilebilir. İhya edilecek taşınmazlar ekime, dikime ve ürün yetiştirmeye müsait olmayan yerlerdir.

21. Emek ve masraf gerektirmeyen, zilyetliğin sürdürülmesi seviyesindeki çalışmalar, taşınmazın daha verimli hâle getirilmesi gibi çalışmalar imar ve ihya sayılmaz. Tarım arazisi niteliğindeki bir yerin verimini artırmak amacıyla toprak takviyesi yapmak da imar ve ihya sayılmaz. Ancak Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bir yerin emek ve para sarf edilerek tarım toprağı hâline getirdikten sonra güçlendirmek amacıyla yapılan işlemler ihya olgusu içinde kabul edilmelidir.

22. Tarıma elverişli yerler üzerinde yapılan çalışmalar ihya değildir. Bu tür yerlerin ihyaya gerek olmaksızın, TMK'nın 713/1 ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddeleri gereğince kazanılmaları mümkündür.

23. Taşınmaza tarım arazisi niteliği kazandırmayan uğraşlar, meydana getirilen eserler Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında imar ve ihya olarak kabul edilemez.

24. Taşınmaz üzerine ev, ahır ve samanlık yapmak gibi eylemler taşınmazı tarıma elverişli hâle getiren işlemlerden olmadığı gibi, tek başına imar-ihya işlemi iktisap için de yeterli değildir. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 24.02.1999 tarihli ve 1999/8-84 E., 1999/118 K. sayılı kararında da benimseniştir.

25. Maddi olgu olan imar ve ihya her türlü delil ile kanıtlanabilir. Her somut olayın özelliğine göre yerel bilirkişi, tanık beyanları, teknik bilirkişi raporları gibi deliller imar ve ihyanın kanıtlanmasında kullanılabilir. İmar ve ihyanın ne zaman başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü ve hangi tarihte tamamlandığı mahalli bilirkişi ve tanıkların maddi olaylara dayalı beyanları ile belirlenmesi gerekir.

26. İmar ve ihya tek başına taşınmazın mülkiyetinin kazanılması için yeterli bir olgu değildir. Kadastro Kanunu'nun 17. maddesindeki yollama gereğince aynı Kanun'un 14. maddesinde belirtilen zilyetliğin nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla yirmi yıldan fazla sürmesi gerekmektedir. Yirmi yıllık süre imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren hesaplanır.

27. Kadastro Kanunu’nun Geçici 8. maddesinde ise öncesi tespit harici bırakılan bir kısım taşınmazların kadastrosunun yapılacağı hükme bağlanmış, anılan maddede “Bu Kanun'un yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

28. Yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; çekişmeli ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 1177 ada 261 parsel sayılı taşınmazın yirmi yılı aşkın zamandan beri nizasız ve fasılasız ve malik sıfatı ile ... oğlu ...’nın zilyetliği ve tasarrufu altında olduğu ve üzerindeki muhdesatların ... oğlu ...’ya ait olduğu şerhi ile 3402 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesine istinaden tarla vasfı ile Hazine adına tespit edilmiştir.

29. Öncesi tespit harici bırakılıp imar ve ihyaya muhtaç olan bu tür yerlerin koşulların bulunması hâlinde zilyetlikle kazanılması mümkündür. Ancak taşınmazı gösterir tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları ile fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar getirtilerek jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle incelenmesi gerekirken, tespit öncesine ait 1993 ve 1995 yıllarına ait hava fotoğrafı getirtilerek taşınmazda ağaç ve ağaç topluluklarının mevcut olduğu belirtilmek suretiyle yetersiz inceleme yapılmış, taşınmazın öncesindeki niteliği tam olarak belirlenmemiştir. Taşınmazın ne şekilde imar ve ihya edildiği ile imar-ihyanın tamamlanma tarihi somut ve maddi olaylara dayalı olarak belirlenmemiş, yine mahkemece taşınmaz başında 02.09.2014 tarihinde yapılan ilk keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanığı taşınmazın davacı ...’nın eşi ... tarafından imar ve ihya edildiği ve yabani zeytin ağaçlarının aşılandığı belirtilmiş ise de 12.06.2015 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi taşınmazın davacı ...’nın babası ... tarafından zeytin bahçesi olarak kullanıldığı beyan edilmiş, oluşan bu çelişki giderilmemiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde itiraza konu çalışmadan önce hangi yasa kapsamında ve hangi tarihte kadastro çalışmasının yapıldığı ve davaya konu parselin hangi nedenle tapulama dışı bırakıldığı hususu Kadastro Müdürlüğünden sorulmamıştır.

30. O hâlde doğru sonuca ulaşılabilmesi için bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu gözetilerek, tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından (mahkemenin 08.01.2020 tarihli yazı cevabı ile dosyaya kazandırılmıştır), aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ile kadastro tespit tarihine en yakın ve en eski tarihte çekilmiş uydu fotoğrafları İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tüm tespit bilirkişileri, taraf tanıkları, fen bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve üç kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması hâlinde imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp, ne zaman bitirildiği, taşınmazın tarımsal amaçlı olarak kullanılıp kullanılmadığı, varsa taşınmaz üzerinde zilyetliğin hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, komşu parsel dayanağı kayıt ve belgeler yerel bilirkişi ve tanıklar eliyle uygulanarak çekişmeli taşınmaz yönünü ne ve kimin yeri olarak okuduğu belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin tutanaktaki beyanlara aykırı düşmesi hâlinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmelidir.

31. Mahkemece üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini bildiren, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki desenini açıklayan, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ve önceki bilirkişinin raporunu irdeleyen ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu konusunda rapor düzenlettirilmeli, temin edilebilen gerek en eski gerekse kadastro tespit tarihine yakın tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı, bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

32. Ayrıca çekişmeli taşınmazın öncesinde tespit harici bırakılan alanlardan olduğu anlaşılmakta olup tespit harici bırakılma nedeni ve tarihi ile ilgili bilgi ve belge dosya içerisinde bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece taşınmazın tespit harici bırakılma nedeni ve tarihinin ilgili kurumdan sorularak alınacak cevabi yazının dosya içerisinde konulması gerekir.

33. Hâl böyle olunca direnme kararının Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenler ve yukarıda açıklanan ilave gerekçelerle bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı-birleşen davada davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.