"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı ...’nin 1998 yılında evlendiklerini, tarafların evliliklerinin davalı eşin diğer davalı ile olan ilişkisi sebebiyle bozulduğunu, davalıların eylemli olarak yaşadıkları gizli ilişki nedeniyle evlilik birliği bozulan müvekkilinin kişilik haklarının saldırıya uğradığını ileri sürerek 20.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5.1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacının aralarında bulunan kişilik uyuşmazlıkları ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle 2010 yılında boşanmaya karar verdiklerini, davacının eşini maddi anlamda zor durumda bırakmak, psikolojik olarak rahatsız etmek amacıyla bu davayı açtığını, müvekkili ile diğer davalı arasında veli-öğretmen ilişkisi dışında başka bir ilişki yaşanmadığını, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
5.2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, diğer davalı ile müvekkili arasında davacının kastettiği biçimde bir ilişkinin veya yakınlığın bulunmadığını, öğretmen-veli ilişkisi kapsamında tanışıp birlikte çalıştıklarını, ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin Birinci Kararı
6. Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.2011 tarihli ve 2011/166 E., 2011/113 K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki uyuşmazlıkta aile mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Birinci Bozma Kararı
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.11.2012 tarihli ve 2012/13120 E., 2012/17049 K. sayılı kararı ile; haksız eylem niteliğindeki davranışlar nedeniyle açılan davada genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı
8. Dosyanın tevzi edildiği İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 18.12.2014 tarihli ve 2013/92 E., 2014/451 K. sayılı kararı ile; davacının eski eşi davalı ...’in diğer davalı ... ile evlilik birliği devam ederken duygusal birliktelik kurması sebebiyle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, diğer davalı ...’ın da eşin bu eylemine bilerek iştirak edip davacının zarar görmesine neden olduğu, bu durumda davalıların davacıya karşı müteselsil sorumlu oldukları, ancak davacı lehine davalı eski eş aleyhine boşanma davasında aynı nedenle manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat ile tahsilde tekerrür oluşturmaması kaydıyla hakkaniyete uygun oranda manevi tazminata karar veirlmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 4.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire İkinci Bozma Kararı
9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 17.09.2015 tarihli ve 2015/10473 E., 2015/10152 K. sayılı kararı ile; “…1- Davalı ...'nin temyiz itirazları yönünden;
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
…Davacı ve davalı eş arasında, İstanbul 7. Aile Mahkemesi'nin 2010/950 esas ve 2013/143 karar sayılı dosyası üzerinden boşanma davası görülmüştür. Boşanma davasında; davalı eş ...'nin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, Nalan Perihan Aydınlar ve ... isimli bayanlar ile olağan dışında ve sürekli olarak telefon görüşmeleri yaptığı ve bu nedenle ağır kusurlu olduğu belirtilerek; 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...'den tahsiline karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Boşanma kararının özetlenen içeriğine göre; eldeki davaya konu edilen eylem nedeniyle, boşanma dosyasında davalının tazminata mahkum edildiği anlaşıldığından, aynı eylem nedeniyle yeniden tazminata hükmedilmesine yasal olanak bulunmadığından, davalı ... yönünden manevi tazminat isteminin tümden reddi gerekmektedir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2- Davalı ...'ın temyiz itirazları yönünden;
…Açıklanan nedenlerle, BK.49 (TBK.58) maddesine göre, davalı ...'ın eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin davalı ... yönünden tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir….” gerekçesi ile davalı ... yararına oy birliği, davalı ... yararına oy çokluğu ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
11. İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.09.2016 tarihli ve 2016/212 E., 2016/361 K. sayılı kararı ile; davalı eşin evli olmasına rağmen bir başkasıyla cinsel ve duygusal ilişkiye girmesi sonucunda sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve bu durumun haksız eylem niteliğinde olduğu, davalı eş ile onun evli olduğunu bilerek ilişkiye giren diğer davalı kadının ise sadakat yükümlülüğü bulunmamakla birlikte davalı kocanın sadakatsizlik eylemine katılması suretiyle haksız eylemini gerçekleştirdiği, her iki davalının da bu haksız eylemlerinden dolayı birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarının içtihatlara, yasal düzenlemelere, hukuk ve adaletin temel ilkelerine, aile bütünlüğünü koruyan anayasal, yasal düzenlemeler ile örf ve adet hukukumuza uygun olduğu, davalı ... yönünden sadakatsizlik nedeniyle verilen manevi tazminatın boşanma davasında yargılama konusu olması sebebiyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla karar verildiği, aynı davacı tarafından davalı eşi ve farklı bir kadına yönelik açtığı davada da benzer şekilde karar verildiği ve Yargıtay denetiminden geçtiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
12. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
a- Davacı ile evlilik birliği devam ederken, davalı ... ile birlikte olan davalı ... aleyhine boşanma davasında, boşanma kararının özetlenen içeriğine göre eldeki davaya konu edilen eylem nedeniyle tazminata hükmedilmesi karşısında aynı eylem nedeniyle yeniden manevi tazminata hükmedilmesinin mümkün olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı ... yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği,
b- Evlilik birliği devam ederken, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalı ...’ın bu eylemi nedeniyle davacının manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. Davalı ... Yönünden
14. Dava, haksız fiil nedeniyle eşe karşı açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
15. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.
16. Olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde bedensel zarara uğrayanların, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 24. maddesi ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58.) maddelerinde ise kişilik hakları zedelenen kişilerin manevi tazminat isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
17. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58.) maddesinde;
“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hâkim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.” hükmü yer almaktadır.
18. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ise;
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”hükmünü içermektedir.
19. Öte yandan boşanmaya dayalı manevi tazminat ayrıca ve özel olarak Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinin 2. fıkrasında; “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir." şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
20. Özü itibariyle bu tazminatın dayanağını da kişilik hakkına haksız bir eylem nedeniyle zarar verme olgusu oluşturmakta olup niteliği gereği Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabı olan “Aile Hukuku” kitabında ve ikinci bölüm olarak yer alan boşanma bölümünde ayrıca düzenlemiştir.
21. Sonuç olarak bu tazminat düzenlemelerinin tamamı kişilik haklarını korumayı amaçlamaktadır. Kişilik hakkı; kişiyi var eden, kişiliğini serbestçe geliştirmesini sağlayan, diğer kişilerden farklılığını temin eden bütün değerler üzerindeki haktır. Yaşam, vücut bütünlüğü, özgürlükler, şeref ve haysiyet, özel yaşam, isim, resim gibi kişisel varlıklar üzerindeki haklar kişilik hakkını ifade eder. Bu varlıklara yönelen saldırılar ise kişilik hakkının ihlali sonucunu doğururlar.
22. Somut olay değerlendirildiğinde; davacı kadının eşi aleyhine manevi tazminat istemi ile açtığı eldeki davada tazminatın dayanağını evlilik birliği içerisinde gerçekleşen sadakat yükümlülüğünün ihlali eylemi oluşturmaktadır. Davalı koca ile davacı kadın arasında görülen İstanbul 7. Aile Mahkemesinin 2010/950 E., 2013/143 K. sayılı boşanma davasında kadının davalı kocanın diğer davalı olan ... ile birlikte olarak kendisinin aldatıldığını boşanma sebebi olarak ileri sürdüğü, hatta bu sebepten kaynaklı manevi tazminat talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda da davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmediği, karar gerekçesinde davalı kocanın güven sarsıcı davranışları ile davacı kadının kişilik haklarının zedelenmiş olduğu olgusuna yer verildiği, anılan kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 06.05.2013 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Şu durumda dava konusu tazminatın aynı zamanda TMK 174. maddesi gereğince boşanmaya sebep olan olaylardan kaynaklandığı, davalının bu kusurlu eylemi nedeniyle boşanma davasında manevi tazminata hükmedildiği, eldeki davada ise mükerrer olarak tazminata hükmolunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, aynı eylem nedeniyle davacının uğradığı manevi zarar boşanma davasında giderildiğinden, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
23. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
B. Davalı ... Yönünden;
25. Direnme kararının verilmesinden sonra temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca verilen 06.07.2018 tarihli ve 2015/5 E., 2018/7 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı ile "Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunamayacağına" karar verilmiştir.
26. Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmede, anılan içtihadı birleştirme kararının eldeki uyuşmazlığa etkisi tartışılıp değerlendirilmiştir.
27. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “İçtihadların birleştirilmesini istemek yetkisi ve bağlayıcılığı” başlıklı 45. maddesinde;
“İçtihadların birleştirilmesini Birinci Başkan, doğrudan doğruya veya Yargıtay dairelerinin veya genel kurulların verdikleri karar sonucunda veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bizzat yazı ile başvurması hâlinde, ilgili kuruldan ister. Bu istemlerin gerekçeli olması zorunludur.
Diğer merci veya kişilerin gerekçe göstererek yazılı başvurmaları hâlinde, içtihadı birleştirme yoluna gitmenin gerekip gerekmediğine Birinci Başkanlık Kurulu karar verir. Bu karar kesindir.
İçtihadı birleştirme kararlarının değiştirilmesi veya kaldırılmasının istenmesi de yukarıdaki usule bağlıdır.
İçtihadı birleştirme görüşmeleri, alınmış olan ilke kararları çerçevesinde yürütülür ve kararları yazılır.
İçtihadı birleştirme kararları benzer hukukî konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.
İçtihadı birleştirme kararlarının niteliğini açıkça belirten özeti, kararın verilmesini izleyen en kısa zamanda Adalet Bakanlığına bildirilir. Adalet Bakanlığı bütün adliye mahkemelerine ve Cumhuriyet savcılıklarına bu kararları gecikmeksizin duyurur.
İçtihadı Birleştirme Kurulları, genel kurulların veya dairelerin kararlarındaki gerekçe ve görüşlerle bağlı olmaksızın sorunu başka bir görüşle karara bağlayabilirler.”
Hükmü yer almaktadır.
28. Bu yasal düzenleme gereğince, içtihadı birleştirme kararlarının benzer hukukî konularda Yargıtay genel kurulları, daireleri ve adliye mahkemeleri için gerekçeleri ile açıklayıcı, sonucu ile bağlayıcı olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
29. Tüm bu açıklamalar, yasal düzenlemeler ve 06.07.2018 tarihli ve 2015/5 E., 2018/7 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı ışığında somut olay incelendiğinde;
30. Davacı tarafından, davalı ... aleyhine dava dışı eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olduğu ve bu eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu iddiasıyla manevi tazminat talepli bu davanın açıldığı görülmektedir.
31. Davacının dava dilekçesinde manevi tazminat istemine dayanak olarak gösterdiği maddi olgular; evlilik birliğinin devamı sırasında davacının diğer davalı eşi tarafından sadakat yükümlülüğünün ihlali niteliğindeki eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişi olan ve evlilik birliğinin tarafı olmaması nedeniyle üçüncü kişi konumunda bulunan davalının salt evli bir kişiyle birlikte olmak şeklindeki eylemine ilişkindir. Davalının, diğer davalı olan eş ile evli olduğunu bilerek birlikte olmaktan ibaret olduğu anlaşılan eyleminden başka doğrudan doğruya davacıya yönelik olarak bağımsız, özel ve nitelikli bir kişilik hakkı ihlalinde bulunduğuna dair bir iddia da bulunmamaktadır. Bu nedenlerle eldeki davanın konusu itibariyle 06.07.2018 tarihli ve 2015/5 E., 2018/7 K. sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararı kapsamında değerlendirilmesi gereklidir.
32. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 45/5 maddesi gereğince bağlayıcı olan söz konusu içtihadı birleştirme kararı ile "Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunamayacağına" karar verilmiş olmakla davacı tarafından üçüncü kişi konumundaki davalı aleyhine açılan manevi tazminat davasında mahkemece verilen direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1) Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA (III-A),
2) Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA (III-B),
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31.05.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.