"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Prime esas kazancın tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 7. İş Mahkemesince verilen davalı ... hakkındaki davanın reddine, diğer davalı yönünden davanın kabulüne ilişkin karar davalılar... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ve Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ve Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı Toplu Konut İdaresi Başkanlığının (TOKİ) sınır karakolu inşaatının kaba inşaat işini ihale ile davalı ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti’ye verdiğini, bu şirketinde davalı ... ile anlaştığını, müvekkilinin Hakkari Yüksekova Esendere Sınır Karakolu inşaatında davalı ... nezdinde 20.07.2010-20.01.2011 tarihleri arasında aylık 2.000TL ücretle şoför olarak; şoföre ihtiyaç olmadığı zamanlarda ise inşaatta çalıştığını, sigorta girişinin yapılmadığını, primlerinin ödenmediğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının yanı sıra davalı şirketler yanında 20.07.2010-20.01.2011 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığından öncelikle davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedebilmek için çalışma olgusunun ispatlanması gerektiğini, davacının aylık 2.000TL ücretle çalıştığına dair iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının iddia ettiği döneme ait çalışmasının mevcut olmadığını, davanın kamu düzenini ilgilendiren nitelikte olduğunu, çalışma olgusunun re’sen araştırılması gerektiğini, işyerlerinde çalıştırılan işçilerin sigorta primlerini bildirme yükümlülüğünün işverende olduğunu, ayrıca hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
7. Davalı ... cevap dilekçesi sunmamış; duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemenin Birinci Kararı:
8. Hizmet tespiti davasının dosyadan tefrikine karar verilip 2012/867 Esasına kaydedilerek yapılan yargılama sonucunda Ankara 7. İş Mahkemesinin 27.02.2014 tarihli ve 2012/867 E., 2014/145 K. sayılı kararı ile; toplanan deliller ve bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının 20.07.2010-20.01.2011 tarihleri arasında aylık net 2.000TL ücretle davalı ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti’de çalıştığı gerekçesiyle davalılar ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ve Kurum yönünden davanın kabulü ile davacının 20.07.2010-20.01.2011 tarihleri arasında aylık brüt 2.793,68TL ücretle davalı ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti’ye ait işyerinde çalıştığının tespitine, davalı ... yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
9. Ankara 7. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ve Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.06.2014 tarihli ve 2014/8863 E., 2014/14348 K. sayılı kararı ile; “…Dosyanın incelenmesinde; davacının, davalılardan şirket ve iş ortaklığı arasında taşeronluk ilişkisinin bulunduğunu ve iş ortaklığı nezdinde geçen çalışmalarının tespitini istediği, sonrasında verdiği cevap dilekçesi ile davalının kendisini işe aldığını belirttiği, hizmet cetvelinde bildirilen çalışmasının bulunmadığı, dosyada iş ortaklığı ile davalılardan şirket arasında varlığı iddia edilen taşeronluk sözleşmesinin yer almadığı, davalı şirketin, M.H.T Turz. Madencilik İnş.Taah. Otomotiv San. Tic.Ltd.Şti. ile yapmış olduğu taşeronluk sözleşmesinin bulunduğu, biri şantiye şefi üç bordro tanığı, bir askeri personel ile davacı tanıkları beyanlarına dayanılarak davacının şirket işyeri çalışanı olduğuna karar verilerek hizmetin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Hizmetin tespitine yönelik mahkeme kararı yerinde ise de; asıl işveren ve alt işverenin belirlenmemesi, ayrıca prime esas kazanç yönünden istem gibi kabul kararı verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
O halde, Mahkemece yapılacak iş; 5510 sayılı Yasanın asıl ve alt işverenin birlikte sorumlu olacaklarına dair düzenlemesi gereği, öncelikle davacı celbedilerek, nezdinde çalıştığı işveren açıklattırılmalı, davalı ....'nin ihale ile aldığı ve yükleniminde olan işin taşeronluk sözleşmeleri ile var ise, işyerinde çalışanlara ilişkin listeler ihale makamından sorulup tespit edilmeli, bu husus inşaatların yapıldığı karakollardan da sorularak, inşaatlara giriş çıkışlarda atılan imzalara ilişkin belgeler celbedilmeli, beyanlarına başvurulan tanıklar, gerekirse yeniden dinlenilerek, davacının şirket çalışanı olduğuna dair beyanları açıklattırılmalı, davalı şirket işyeri tarafından, davacıya verildiği iddia edilen vekaletname örneği, ilgili müdürlük ile noterlikten istenilmeli, alacak davası dosyası celbedilerek buradaki tanık beyanları değerlendirilmeli, çelişki oluşursa giderilmeli, davacının çalıştığını belirttiği iş ortaklığının alt işveren sıfatı ihale makamından araştırılmalı, ücret ödemelerinin kim tarafından ve ne şekilde gerçekleştirildiği soruşturulmalı, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği araştırılarak, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
11. Ankara 7. İş Mahkemesinin 10.12.2015 tarihli ve 2014/1278 E., 2015/1350 K. sayılı kararı ile; bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda karakol binası inşaatı yapımına dair hizmet alım sözleşmesinin TOKİ ve davalı ... İnş. Tic. San. ve Ltd. Şti. arasında yapıldığı, 12.02.2015 tarihli duruşmada davacının işvereninin sadece ... İnş. Tic. San. ve Ltd. Şti. olduğunu beyan ettiği, Kurum kayıtlarına göre davacının aylık ücretinin brüt 2.095TL olduğu, 12.10.2015 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle davalılar ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ve Kurum yönünden davanın kabulü ile davacının 20.07.2010-20.01.2011 tarihleri arasında aylık brüt 2.095TL ücretle davalılar ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti’ye ait işyerinde çalıştığının tespitine, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
12. Ankara 7. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ve Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
13. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 29.09.2016 tarihli ve 2016/11843 E., 2016/11834 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemenin hizmet tespitine yönelik kararı isabetli ise de, sigorta primine esas kazanç tutarına yönelik kabulü isabetsizdir. Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayıl Kanunun 86/9. maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, sigorta primine esas kazanç tutarı konusunda öngörülen yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmaksızın, Mahkemece, tanık beyanları ve ücrete ilişkin SGK kayıtlarına itibar edilerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, davacının aylık 2.095,00 TL brüt ücret karşılığı çalıştığına yönelik yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar SGK Başkanlığı ve ... İnş. Tic. San. ve Ltd. Şti. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı :
14. Ankara 7. İş Mahkemesinin 07.02.2019 tarihli ve 2017/72 E., 2019/64 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten terör olaylarının yoğun olduğu yerde sınır karakolu inşaatında şoför olarak çalışan davacının brüt 2.095TL ücretle çalışmasının olağan olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
15. Direnme kararı süresi içinde davalılar ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ve Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece tanık beyanları ve Kurum kayıtları gözetilerek davacının aylık brüt 2.095TL ücretle çalıştığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilen eldeki davada prime esas kazanç tutarı konusunda yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre, bozma kararında belirtilen ispat kuralları çerçevesinde ve 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 1. maddesi atfıyla uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288. ve 289. maddeleri gereğince araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. Davanın yasal dayanağını, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 86. maddesinin 9. fıkrası teşkil etmektedir. Anılan maddede “Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
18. Belli bir dönemdeki çalışmaların tespiti istemini içeren hizmet tespiti davası, dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş olmasa da 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesinin 9. fıkrasında da düzenlendiği üzere özünde prime esas kazançları ve prim ödeme gün sayılarının tespiti talebini de içermektedir. Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin kararı ise işverenin Kuruma vermediği bildirgeler yerine geçecek belge niteliğindedir. Bu nedenle mahkeme dava sonunda vereceği kararda tespit edilen dönem için aylar itibariyle prim ödeme gün sayıları ile 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesine göre hesaplanacak olan “o dönemdeki” bir günlük ücreti de belirtecektir.
19. Öte yandan sosyal güvenlik hakkı, sosyal hukuk devletinde geçerli olan sosyal güvenlik ve sosyal adalet ilkelerinin bir gereği olarak insanlara asgari yaşam düzeyi sağlamak ve onları korumakla görevli devletten bu yönde gerekli tedbirleri almasını ve teşkilatlarını kurmasını talep etme hakkı sunar. Sosyal güvenlik hakkının nitelikleri ise, vazgeçilmez ve devredilmez bir hak olduğu, bu haktan yararlanmanın zorunlu bulunduğu ve devletin sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesinde müdahalesinin gerekliliği olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla vazgeçilmez ve anayasal bir hak olan sosyal güvenlik hakkı bu niteliği itibariyle kamu düzenindendir. Kamu düzeninden olma koşulu re’sen araştırma ilkesini ve sonuç olarak hâkimin delilleri serbestçe, kendiliğinden toplayarak sonuca gitmesini beraberinde getirir. Sigortalı kavramı, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sosyal güvence sistemine adına prim ödenmesi gereken yahut kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi ifade eder. Görüldüğü gibi sigortalı olmak çalışma ve prim ödeme ilkesine bağlı olduğundan, “hizmet tespiti” ve “prime esas kazancın tespiti” davaları sosyal güvenlik hakkının özünü oluşturmaktadır. Bu nedenle prime esas kazancın tespiti davaları kamu düzeninden olmaları nedeniyle özel bir titizlik ve duyarlılıkla yürütülmelidir.
20. Kendiliğinden araştırma ilkesi; dava malzemesinin hazırlanmasında, tarafların yanı sıra hâkimin de görevli olması hâli olup bu ilke kamu yararı gerekçesine dayanır ve taraflarca hazırlama ilkesinin istisnasıdır. Öyle ki bu davalarda taraflardan birinin isticvabı ve bunun ikrarla sonuçlanması durumunda bile hâkim kendiliğinden araştırma yetkisine sahip bulunmaktadır. Bu davalarda iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağı uygulanmaz yine hâkim kesin delillerle de bağlı değildir.
21. Prime esas kazancın tespiti davalarında yazılı delille ispat kuralının uygulanmayacağı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 04.10.2019 tarihli ve 2018/1 E., 2019/5 K. sayılı kararında “…yurt içine/yurt dışına sefer yapan tır şoförlerine her sefere çıktıklarında ödenen paranın harcırah/yolluk veya ücret/prim niteliğinde olup olmadığı, kıdem tazminatı ve prime esas kazancın hesabında dikkate alınıp alınmayacağı konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de; işçilik alacakları davalarında taraflarca getirilme ilkesinin, sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan davalarda ise resen araştırma ilkesinin geçerli olması nedeniyle her dava dosyasında somut olayın özelliği ile delil durumu da dikkate alınarak yapılan ödemenin ücret ya da harcırah/yolluk olarak kabulünün mümkün olabileceği, bu nedenle aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli, soyut ve genel nitelikli kurallar koyan ve temel amacı hukukta birliği ve bütünlüğü sağlamak olan içtihadı birleştirme kararlarının bu amacı ile bağdaşmayacak şekilde bir sınırlandırma yapılmasının uygun düşmeyeceği gerekçesiyle içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı…” şeklinde açıklanmıştır.
22. Bu durumda prime esas kazancın tespiti davaları her türlü delille ispatlanabileceğinden uyuşmazlığın çözümünde işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile Kurumdaki belge ve kayıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilerek müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, tespiti istenen dönemde işyerinin yönetici ve görevlileri ile işyerinde çalışan öteki kişiler ile komşu ve yakın işyerlerinde tarafları ve işyerini bilen veya bilebilecek durumda olan kişiler de araştırılarak ücret konusunda beyanlarına başvurulmalı, beyanların inandırıcılığı üzerinde durulmalı ayrıca sigortalının yaptığı işin özellikleri, işyerindeki unvanı, meslekteki kıdemi, yapılan işin niteliği, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde veya başka işyerinde ödenen ücretler, örf ve adetler araştırılmalı, sigortalının yaptığı iş, yaşı ve kıdemi belirtilmek suretiyle Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve ilgili meslek odaları ile sendika üyesi işçi olması hâlinde ise bağlı bulunduğu sendikadan emsal ücret araştırması yapılmalıdır.
23. Nihayet prime esas kazancın tespiti davalarında hâkim toplayabileceği tüm kanıtları toplamalı, her türlü delilden yararlanmalı, hiçbir şüpheye mahal bırakmadan uyuşmazlığı çözüme kavuşturmalıdır.
24. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde mahkemece tanık beyanları ve Kurum kayıtları kapsamında davacının aylık brüt 2.095TL ücret aldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiş ise de prime esas kazancın tespitine ilişkin araştırma ve inceleme yeterli bulunmamıştır.
25. Bu itibarla prime esas kazancın tespitinin istendiği eldeki davada re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ve davanın kamu düzenini ilgilendirdiği dikkate alındığında prime esas kazanç belirlenirken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288. ve 292. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (200. ve 202.) maddelerindeki belge (senet) ile ispat kuralları ile bağlı olunmaksızın öncelikle işçilik alacağı davasında kabul edilen ücret miktarının eldeki dava bakımından kuvvetli delil kabul edilmesi gerektiğinden davacının davalılar aleyhine açtığı işçilik alacağı davasının akıbeti araştırılarak bu davada kabul edilen aylık ücret miktarı tespit edilmeli, daha sonra yukarıda açıklandığı gibi emsal ücret araştırması yapılmalı ve tüm dosya kapsamında deliller birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılmalıdır.
26. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; mahkemenin kısmen kabulüne ilişkin verilen ilk kararının, Özel Dairenin birinci bozma kararı ile prime esas kazanç tutarına ilişkin yeterli araştırma ve incelemenin yapılmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmesine rağmen birinci bozma kararının gereği tam olarak yerine getirilmeden aynı hükmün kurulduğu, Özel Dairece ikinci bozma kararı ile ikinci kez prime esas kazanç tutarına ilişkin yeterli araştırma ve incelemenin yapılmadığı gerekçesiyle mahkeme ikinci kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine mahkemece direnme kararı verildiği, bu itibarla bozma kararına uyulmasına karar verilmesine rağmen birinci bozma kararının gereği yerine getirilmeden sadece tanık beyanları veya Kurum kayıtlarına göre sonuca ulaşılmasının hukuka uygun olmadığı, bu nedenle direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
27. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan farklı değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Davalılar ... İnş. Tic. San. Ltd. Şti. ve Sosyal Güvenlik Kurumu vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.06.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.