"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen davacı ve davalının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/28 E. 2017/434 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın gerekçede belirtilen hususlar yönünden yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar, davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiş, bölge adliye mahkemesince kararın kesin olarak verildiği gerekçesiyle temyiz taleplerinin reddine ilişkin ek kararın davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar kaldırılmak suretiyle hüküm bozulmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Dosyada Davacı İstemi:
4. Davacılar ... ve arkadaşları vekili asıl dava dilekçesinde; evveliyatında davacıların murislerine ait olan dava konusu taşınmaza davalı tarafça 1950’li yıllarda el atılarak askeri alan olarak kullanıldığını, taşınmazın daha sonra 1963 yılında murisleri adına tescil edilse bile taşınmazdan hiç yararlanmadıklarını, 1997 yılında verilen mahkeme kararıyla taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın rayiç değerinin belirlenerek fazlaya dair dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.000TL tazminatın dava tarihinden işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talebini ıslah ile artırmıştır.
Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/80 E. Sayılı Dosyasında Davacı İstemi:
5. Birleşen dava dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000TL tazminatın tahsilini talep etmiş, talebini ıslah ile artırmıştır.
Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/342 E. Sayılı Dosyasında Davacı İstemi:
6. Birleşen dava dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL tazminat tahsilini talep etmiş, talebini ıslah ile artırmıştır.
Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/166 E. Sayılı Dosyasında Davacı İstemi:
7. Birleşen dava dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000TL tazminat tahsilini talep etmiş, talebini ıslah ile artırmıştır.
Asıl ve Birleşen Dosyada Davalı Cevabı:
8. Asıl ve birleşen 2017/80 E. sayılı dava dosyalarında davalı idare vekili cevap dilekçesinde; görev itirazında bulunduklarını, mahkeme aksi kanaatte ise zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaza askeri birlik tarafından 1953 yılında el atıldığını, işlemlerin 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun kapsamında kaldığını, 09.10.1956 tarihinden önce kamulaştırma yapılmaksızın idareler tarafından fiilen kamu hizmetine tahsis olunarak el konulan taşınmazların 221 sayılı Kanun uyarınca kamulaştırılmış sayılacağından bu tarihten önceki el koymaların kamulaştırmasız el atma niteliğinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
9. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2017 tarihli ve 2017/28 E. 2017/434 K. sayılı kararı ile; dava konusu ... ili ... ilçesi ... Mahallesi 4578 ada 2 parsel sayılı 4.555,08 m2'lik taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı ve taşınmazın Hazine adına tescil edildiği, kamulaştırma bedelinin malikleri ya da mirasçılarına ödendiğine, kamulaştırma işleminin usulüne uygun olarak yapıldığına dair bir delil bulunmadığı, bilirkişiler tarafından kamulaştırma bedelinin 8.900.573,76TL olarak tespit edildiği, davacılar vekillerinin davalarını rapor doğrultusunda ıslah ettikleri gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı kabulü ile, dava konusu 4578 ada 2 parsel sayılı 4.555,08 m2'lik taşınmaza kamulaştırmasız el atma nedeniyle toplam 8.900.573,76TL kamulaştırmasız el atma tazminatının asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı dava tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek hisseleri oranında davacılara ayrı ayrı ödenmesine, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin Hazinede bulunması nedeniyle tescil hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
10. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
11. ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 10.05.2018 tarihli ve 2018/441 E. 2018/593 K. sayılı kararı ile; “…Dava konusu taşınmazın önceki tapu kayıt maliklerinin ... kızı ..., ... oğulları ..., ... ve ... ile ... oğulları ... ve ... olduğu incelenen tapu kütüğünden ve tapulama tespit tutanağından anlaşılmaktadır.
Dosya arasına alınan Sulh Hukuk Mahkemesi veraset ilamları ile noter mirasçılık belgelerinde ise önceki tapu kayıt maliklerinden farklı isim ve soyisimlere sahip kişilerin miras paylarının belirlendiği gözlenmiştir. Şöyle ki;
... SHM.2016/774 e.s.lı mirasçılık belgesinde ...’un mirasçıları belirlenmiştir. Halbuki tapu eski paydaşı ... olarak kayıtlıdır.
... SHM.2016/2714 e.s.lı mirasçılık belgesinde ... oğlu ...’nın mirasçıları belirlenmiştir. Halbuki tapu eski paydaşı ... oğlu ... isimli kişidir.
... SHM.2016/2405 e.s.lı mirasçılık belgesinde ise ...’nın mirasçıları belirlenmiştir. Tapu eski paydaşı olan kişi ise ... isimli kişidir.
Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/80 e.sayılı dosya içine konulan ... Noterliğinin 1833 yev. numaralı mirasçılık belgesinde ise muris ... paşa oğlu ... olup tapu eski hissedarı sadece ... oğlu ...’tur.
Dolayısıyla eski hissedarlarla davacıların murislerinin aynı kişiler olup olmadığının denetime elverişli şekilde ortaya konulması gerekir. İtibariyle; davacılara, tapuda isim tashihi veya davacıların murisi ile tapu kayıt maliklerinin aynı kişiler olduğunun tespiti için dava açmak üzere süre verilip, sonucuna göre gerekirse taraf teşkili de sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiği düşünülmeden hüküm kurulması doğru görülmemiş; kararın kaldırma gerekçesine binaen diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine gerek bulunmamıştır.
…..
Yukarıda açıklanan sebeplerle, 1-Davacı ve davalının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kabulü ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/28 Esas, 2017/434 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, 2-Davanın gerekçede belirtilen hususlar yönünden yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,…” dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Ek Kararı:
12. Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
13. ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 31.05.2018 tarihli ek kararları ile; dairece verilen kararın istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olarak verilmiş olduğu gerekçesiyle temyiz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
14. Ek karara karşı süresi içinde davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
15. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 27.05.2019 tarihli ve 2018/7443 E. 2019/10654 K. sayılı kararı ile; “…Öncelikle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/05/2018 tarihli ve 2017/28-2017/434 E-K sayılı kararının kaldırılması ve eksikliklerin yerine getirilmesi için ilk derece mahkemesine iadesine dair kesin olarak verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı incelenmelidir. Bu bağlamda;
Bölge adliye mahkemesinin dosyayı geri gönderme kararının yasal dayanağı 6100 sayılı HMK'nun 353. maddesidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353. maddesinde bölge adliye mahkemesince duruşma yapılmadan verilecek kararlar tahdidi olarak şu şekilde belirtilmiştir.
Madde 353 -(1)“ Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a)Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması,
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması,
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması,
5)Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması,
6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1)İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2)Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3)Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.
Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı HMK 353/l-a-6 maddesine dayanmaktadır. Maddenin incelenmesinde, mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir.
HMK 369. maddesinde ''Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir'' hükmü bulunmaktadır. Bu itibarla;
Yapılan incelemede; kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemli davada yerel mahkemece; mahallinde yapılan keşif sonucu dava konusu ... Mahallesi, eski 1718 ada 2 parsel sayılı taşınmazın el atma tarihindeki nitelikleri de gözetilerek dava tarihindeki değeri belirlenmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesinde; ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak; asıl ve birleşen dosya davacılarının sundukları mirasçılık belgelerindeki murisleri ile tapu malikleri arasında farklılık olduğu, eski hissedarlarla davacıların murislerinin aynı kişiler olup olmadığının denetime elverişli şekilde ortaya konulması gerektiği belirtilerek davacılara, tapuda isim tashihi veya davacıların murisi ile tapu kayıt maliklerinin aynı kişiler olduğunun tespiti için dava açmak üzere süre verilip, sonucuna göre gerekirse taraf teşkili de sağlandıktan sonra karar verilmesi gerektiğinden bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dosya üzerinde yapılan inceleme ile karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi delil toplamış taşınmazın değerini belirlemiştir. Mirasçılık belgeleri ile tapu kayıtları arasındaki çelişki dosyada mevcut olup bu durumun ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince giderilebilmesinin mümkün olduğu gözetildiğinde ... Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca verdiği gönderme kararı HMK 369 maddesinde de belirtildiği gibi "Kanunun açık hükmüne" aykırılık teşkil etmektedir. Bu itibarla ... Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin mahkemesine iade kararının temyizi mümkün olduğundan 31/05/2018 günlü temyiz isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasından sonra işin esasının incelenmesinde;
Açıklanan nedenlerle; ilk derece Mahkemesince delil toplanıp taşınmazın değerinin tespit edildiği, dosyada mevcut mirasçılık belgesi ile tapu kayıt malikleri arasındaki çelişkinin ilk derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esastan yapılacak inceleme ile giderilebileceği anlaşıldığından işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, Kanuna aykırı şekilde dosyanın ilk derece Mahkemesine iadesine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
16. ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 13.11.2019 tarihli ve 2019/2311 E. 2019/1611 K. sayılı kararı ile; HMK’nın 353/1-a hükmüne göre istinaf mahkemesince verilen kararların kesin nitelikte olduğu, kesin karara karşı taraflarca yapılan temyiz başvurularının usulî olarak reddinin gerektiği, 10.05.2018 tarihli dairece verilen ilk kararda kararın gönderme sebebi olarak taraf teşkilinin sağlanmasındaki eksiklikler esas gerekçe olarak düşünüldüğü, ilk derece mahkemesi kararının kaldırma gerekçesinin davacıların davacı olabilme sıfatının araştırılmasındaki eksiklikler olduğu, kanun koyucunun amacı olduğu kadar öğretinin üzerinde mutabık olduğu gibi çoğu yargı uygulamasına göre dava şartı olan taraf teşkilinin sağlanması hususundaki eksikliği belirtir istinaf kararının kesin olması nedeniyle bu eksikliğin ilk derece tarafından ikmal edilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
17. Direnme kararı süresi içinde davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
18. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin eldeki asıl ve birleşen davalarda; istinaf mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre somut olayda eksikliklerin ilk derece mahkemesince mi yoksa bölge adliye mahkemesince mi giderilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
19. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
20. İstinaf ile ilgili monografilerin karşılaştırmalı hukuka ilişkin bölümlerinde “geniş (tam) istinaf sistemi” ve “dar istinaf sistemi” ayrımına yer verilmektedir. Geniş istinaf sistemi davanın istinaf merciinde adeta yeniden görülmesi ve yeniden hükme bağlanması esasına dayanmaktadır. Dar istinaf sistemi ise ilk derece mahkemesinde hükme bağlanmış olan davanın yeniden görülmesinden ziyade o davada verilen hükmün denetlenmesi esasını benimsemektedir. Buna göre geniş istinafta ikinci derece mahkemesi önüne yeni vakıa ve deliller getirtilmesi konusunda bir sınırlama bulunmamakta, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlanmamakta, istinaf yoluna başvurmanın hükmün icrasını erteleyici etkisine getirtilen istisnalar sınırlı tutulmaktadır. Buna karşılık dar istinafta kanun yolu incelemesinin kural olarak istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı tutulduğu görülmekte, ikinci derece mahkemesinde yapılabilecek taraf işlemleri sınırlamalara tabi kılınmakta, yeni vakıa ve deliller ileri sürülmesi istisnai hâllerle sınırlı tutulmakta, istinaf incelemesi sırasında hükmün teminat karşılığında icrasına imkân veren hükümler bulunmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu dar istinaf sistemini benimsemiştir. Gerçekten istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı tutulması, bölge adliye mahkemesinde yapılan istinaf incelemesinde kural olarak re’sen göz önünde tutulacak olanlar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen savunmaların dinlenmemesi ve yeni delillere dayanılamaması ve bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp dosyayı bu mahkemeye geri göndermek konusunda geniş bir yetkiye sahip olması dar istinaf sistemine ait özelliklerdir (Budak, Ali Cem; İlamat Torbası İstinaf Mahkemesi Karar İncelemeleri, Ekim 2020, s. 1-2).
21. İstinaf sistemi kavram olarak açıklandıktan sonra istinaf kanun yolu aşamasına da değinmek gerekmektedir. Öncelikle kararı veren ilk derece mahkemesi dilekçeler (istinaf dilekçesi ve cevap dilekçesi) verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak ilgili istinaf mahkemesine gönderir (HMK m. 347/3, m. 343/4). İstinaf mahkemesinin görevli hukuk dairesi, ilk önce yetkili olup olmadığını re’sen inceler. Yetkili olduğu kanısına varırsa dosya üzerindeki ön incelemesine devam eder. Ön inceleme sonunda incelemenin aynı istinaf mahkemesinin başka bir dairesince (veya başka bir istinaf mahkemesince) yapılması gerektiği, istinaf edilen kararın kesin olduğu, başvurunun istinaf süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında gerekli karar verilir (Kuru, Baki; Medeni Usul Hukuku, Cilt II, Mart 2020, s. 1366-1368).
22. Konuya ilişkin olarak HMK’nın 352. maddesinin 1. fıkrası “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti halinde öncelikle gerekli karar verilir:
a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması
b) Kararın kesin olması
c) Başvurunun süresi içinde yapılmaması
ç) Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi
d) Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi…” şeklinde düzenlenmiştir.
23. Ön inceleme aşamasında verilecek kararlar, incelemenin başka bir daire tarafından yapılması gerektiğine ilişkin “gönderme kararları”, ilk derece mahkemesine ait kararın istinaf kanun yolu açık olmayan kesin bir karar olması nedeniyle ve ayrıca başvurunun süresi içinde yapılmaması nedeniyle verilen “dilekçenin reddi kararları” ve istinaf başvuru şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle verilen “başvurunun yapılmamış sayılmasına” ilişkin kararlardır. Bu aşamada verilecek olan kararların temel niteliği işin esası ve ilk derece mahkemesine ait kararla bir ilgisinin olmamasıdır. Nitekim bu aşamada yapılan incelemede dairenin görevli olup olmadığı, inceleme konusu olan ilk derece mahkemesine ait kararın kesin olup olmadığı ve başvurunun süresinde ve kanunda öngörüldüğü biçimde yapılıp yapılmadığı denetlenmektedir. Dolayısıyla ön incelemede verilen kararlar tamamen istinaf başvurusu ile ilgili olup, başvurunun kabul edilebilir olmadığını tespit eden usule ilişkin nihai kararlardır (Akkaya, Tolga; Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 319).
24. Ön inceleme aşamasında eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosyalar incelemeye alınır.
25. İstinaf bölümünde, aksine hüküm bulunmayan hâllerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü istinaf mahkemesinde de uygulanır. İstinaf incelemesi duruşmasız veya duruşmalı yapılır. Duruşmasız istinaf incelemesi HMK’nın 353. maddesinde düzenlenmiştir.
26. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin ilk hâlinde “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması.
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması.
6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” hükmü yer almakta iken;
7035 ve 7251 sayılı Kanun’lar ile yapılan değişiklikler sonucu 353. madde “…(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hakimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (Mülga ibare RGT: 05.08.2017 RG No: 30142 Mükerrer Kanun No: 7035/29)
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (Mülga ibare RGT: 05.08.2017 RG No: 30142 Mükerrer Kanun No: 7035/29) karar verilmiş olması.
(Değişik Alt Bent RGT: 28.07.2020 RG No: 31199 Kanun No: 7251/35)
6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra (Eklenmiş ibare RGT: 28.07.2020 RG No: 31199 Kanun No: 7251/35) başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” şeklinde düzenlenmiştir.
27. Yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemelerden sonra somut olay özelinde HMK’nın 353/1-a-6 bendi değerlendirildiğinde;
Anılan hüküm istinaf kanun yolunun ne şekilde uygulanacağı konusunda son derece belirleyicidir. Bir taraftan istinaf mahkemelerinin hukukî denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisini haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da söz konusu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesi kabul edilmektedir. HMK’da kabul edilen dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak istinaf mahkemelerinin hukukî denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkân verecek bir uygulamanın benimsenmesi ancak ortada hukukî ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerekmektedir. Olaya ve maddi delillere en yakın olan mahkeme ilk derece mahkemesidir (Kurtoğlu, Tülin; Özel Hukukta İstinaf Denetimi ve Yargılaması, Ankara 2017, s. 152-153).
28. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesinde altı bent hâlinde sayılmış olan usule ilişkin hukuka aykırılık durumlarında, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın geri gönderilmesine, (b) bendinde “başvurunun esastan reddine” “düzelterek yeniden esas hakkında karar” ve “yeniden esas hakkında karar” şeklinde hüküm kurulacağı belirtilmiştir.
29. Bu kapsamda HMK’nın 353/1-a maddesinin 1-6 bentleri arasında sayılan usule ilişkin hukuka aykırılıklar tespit edildiğinde, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilecektir. HMK’nın 353/1-a maddesinde belirtilen durumlarda istinaf mahkemesi kararı esas yönünden inceleyemez (Kurtoğlu, 187-188). Bu nedenle madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere HMK’nın 353/1-a maddesinde altı bent hâlinde sayılan hâllerde istinaf mahkemesinin esası incelemeden verdiği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararları kesin olduğundan temyiz edilemez.
30. Öte yandan 7251 sayılı Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesine eklenen (g) bendine göre “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı açıkça hüküm altına alınmış olup madde gerekçesinde de; 353. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren durumlarda bölge adliye mahkemesinin duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği, fıkraya eklenen yeni (g) bendiyle, 353. madde hükmü ile uyum sağlanarak Kanunun bütünlüğünün korunması amaçlandığı ifade edilerek 353. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararların kesin nitelikte olduğu vurgulanmıştır.
31. Hâl böyle olunca bölge adliye mahkemelerinin HMK’nın 353. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren kararlarının kesin nitelikte olduğu cihetle ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen direnme kararı yerindedir.
32. O hâlde, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 18.10.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.