Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/54 E. 2022/1734 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mahkemenin, kooperatife sonradan kaydedilen üyelerin katılımıyla yapılan genel kurul kararının iptaline ilişkin verdiği kararın Yargıtay tarafından bozulmasının ardından, yerel mahkemece verilen direnme kararının yeni bir hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararından sonra Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi ve Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi kararlarını yeni delil olarak değerlendirip, bozma kararında belirtilen hususların dışında yeni bir gerekçe ile karar vermesi nedeniyle direnme kararının yeni bir hüküm niteliğinde olduğu gözetilerek, dosyanın temyiz incelemesinin yapılması için Yargıtay 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen “kooperatif genel kurul kararının ve üyeliğin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Asıl ve Birleşen Davada Davacı İstemi:

4. Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkillerinin davalı kooperatifin ortağı olduklarını, yönetim kurulunun çağrısı ile 16.04.2012 tarihinde kooperatif genel kurulunun olağanüstü olarak toplandığını, toplantının ilan edilenden farklı adreste yapılması nedeniyle haricen toplantıya katılan müvekkillerinin hazirun cetvelini imzalarken kooperatifin yirmi altı olan ortak sayısının yeni kayıtlarla arttırılarak kırk yediye çıkarıldığını gördüklerini, müvekkilleri ile birlikte toplam on yedi ortağın bu duruma itiraz ettiğini, ancak itiraza rağmen toplantının yapıldığını, ortaklarını konut (villa) sahibi yapmak için kurulan kooperatifin genel kurullarda ve dava dışı yüklenici ile yapılan inşaat sözleşmesinde ortak sayısının yirmi dokuz ile sınırlandırıldığını, inşaatların tamamlanıp ortaklara ve yükleniciye kat mülkiyeti tapularının da verildiğini, buna rağmen kooperatif yöneticilerinin sanki yeniden inşaat yapılacakmış gibi herhangi bir genel kurul kararı olmaksızın kooperatife yirmi bir yeni ortak kaydettiğini, bu durumu iptali istenen 16.04.2012 tarihli genel kurul toplantısı sırasında öğrenen müvekkillerinin gerekli itirazları yaptığını, kooperatif yönetiminin keyfi olarak dilediği sayıda kişiyi kooperatife ortak kaydetme hak ve yetkisinin olmadığını, mevcut yirmi dokuz ortaklık hissesi bulunan kooperatifte bir ortağın üç, bir ortağın da iki hissesi olduğu için fiilen yirmi altı ortak olarak göründüğünü, yirmi bir yeni ortağın usulsüz olarak kaydedilmesinin kooperatif üyesi yirmi altı ortağın haklarını ihlâl ettiğini, hiçbir hak ve alacağı olmayan yeni ortakların tasfiyede paylaştırılacak olan arsanın bedelinden pay almasının kabul edilemeyeceğini, usulsüz olarak ortak kaydedilenlerin katılımıyla yapılan 16.04.2012 tarihli genel kurulun mutlak butlanla batıl olduğunu, genel kurul tutanağının gerçeğe aykırı şekilde düzenlendiğini, müvekkillerinin divan seçimi dâhil tüm kararlara itiraz ve muhalefet ettiklerini, muhalefetlere rağmen çoğu kararın oybirliğiyle alınmış gibi tutanak tanzim edildiğini ileri sürerek 16.04.2012 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptaline, usulsüz olarak kaydedilen yirmi bir yeni ortağın üyelik kayıtlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

5. Davacılar vekili birleşen dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesindeki maddî olguyu aynen tekrarlayarak 16.04.2012 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptaline, usulsüz olarak kaydedilen yirmi bir yeni ortağın üyeliklerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl ve Birleşen Davada Davalı Cevabı:

6. Asıl ve birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; kooperatifin 16.04.2012 tarihinde gerçekleştirdiği olağanüstü toplantının yeni ortakların ve davacıların tümünün katılımı ile eksiksiz olarak yapıldığını, kooperatife kaydedilen yirmi bir yeni ortağın usulüne uygun olarak üyelik başvurularını yapıp yönetim kurulunca kabul edildiğini, ortaklık peşinatlarını yatırdıklarını ve olağanüstü genel kurulda oy kullandıklarını, davacıların yirmi bir yeni ortağın üyelik kayıtlarının iptalini isteyemeyeceklerini, yeni üye alımının kanuna, ana sözleşmeye ve genel kurul kararlarına uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

7. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.12.2014 tarihli ve 2012/248 E., 2014/411 K. sayılı kararı ile; davalı kooperatifin 24.04.2004 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ortak sayısının yirmi dokuz ile sınırlandırıldığı ve bunun üzerinde ortak kabul edilmeyeceğinin belirtildiği, kooperatifin daha sonraki genel kurul toplantılarında da bu ortak sayısının arttırıldığına dair herhangi bir hüküm bulunmadığı, ancak davalı kooperatif yönetim kurulunun üye sayısının arttırılmasına ilişkin genel kurul kararı olmaksızın yirmi bir yeni ortağın kabulünü yaparak bu ortakların da katılımıyla Kanun ve ana sözleşme hükümlerine aykırı şekilde iptali talep edilen 16.04.2012 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısını gerçekleştirdiği, asıl ve birleşen davalarda olağanüstü genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptali ile birlikte sonradan üye olarak kaydedilen yirmi bir ortağın üyeliklerinin de iptalinin istenildiği, ancak kayıtlarının iptali istenilen yirmi bir ortağın davalı olarak gösterilmediği gibi bu kişilerin davaya dâhil edilerek taraf teşkilinin sağlanmasının da mümkün olmadığı, kaldı ki her iki talebin aynı davada karara bağlanmasının da usul ve yasaya aykırı olacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, davalı kooperatifin 16.04.2012 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline, davacıların yirmi bir üyeliğin iptaline ilişkin taleplerinin usulden reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 21.12.2015 tarihli ve 2015/1378 E., 2015/8335 K. sayılı kararı ile;

“…Davada, tasfiye halinde bulunan kooperatife 21 kişinin üye olarak alınmasına ilişkin yönetim kurulu kararının iptali ve bu kişilerin katılımı ile gerçekleşen 16.04.2012 tarihli genel kurul kararlarının iptali talep edilmektedir.

Bir üyenin diğer bir üye aleyhine üyeliğin iptali konusunda dava açamayacağı, dolayısıyla bu konuda kooperatif yönetim kurulu kararlarının iptal edilemeyeceği dikkate alındığında, mahkemenin üyelik iptali talebi konusunda verdiği kararın gerekçesi hatalı olmakla beraber, karar sonucu itibari ile yerinde olmuştur. Ne var ki, genel kurul kararlarının da iptaline karar verilmiş ise de; halen devam eden üyelikleri dolayısıyla bazı üyelerin genel kurulda hazır bulunması ve oy kullanmasında yasa ve anasözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığı halde bu şahısların üyelikleri daha önceden iptal edilmişcesine üye olmayan şahısların genel kurula katıldığından bahisle genel kurul kararlarının tümünün iptaline karar verilmesi çelişkili ve hatalı olmuştur.

İzah edilen sebeplerle karar bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

10. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.05.2019 tarihli ve 2019/142 E., 2019/555 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararından sonra 30.03.2016 tarihinde Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/148 E. sayılı dosyasında açılan davada, genel kurula katılan yirmi bir yeni ortağın kooperatife alımına dair 20.11.2011 tarihli kooperatif yönetim kurulu kararının yok ve batıl hükmünde olduğunun tespitine karar verildiği, dava konusu genel kurula katılan yirmi bir yeni üyenin davalı kooperatife 20.11.2011 tarihli yok hükmündeki yönetim kurulu kararıyla üye olduklarından bu karara dayalı işlemlerin de hukuken hiç yapılmamış gibi geçerliliğinin olmadığı, zira üyeliklerinin dayandığı yönetim kurulu kararının baştan beri yok hükmünde olduğunun kararın temyizen incelenmesi aşamasında Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıyla kesinleşerek tespit edildiği, ayrıca söz konusu olayla ilgili Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesinin aynı dava sebebi ve aynı dava konusuna ilişkin 2014/95 E. sayılı dosyasında verdiği kararda davalı kooperatif yöneticilerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 8/3. maddesi gereğince genel kurul kararı olmadan yeni üye kaydedilmeyeceği hâlde, yirmi altı üyeli davalı kooperatife yirmi bir yeni üye kaydı yaptıkları ve 16.04.2012 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde gösterdikleri, bu yeni üyelerin dava konusu genel kurul toplantısına katıldıkları, bu şekilde yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısı olan sanıkların 1163 sayılı Kanun’un ek 2/1. maddesi gereğince mahkûmiyetine karar verildiği ve bu kararın da kesinleştiği, hâl böyle olunca bozma kararından sonra ortaya çıkan kesin hüküm, kesin delil durumu karşısında mahkemece direnme kararı verilmesi gerektiği, davada iptal sebebinin kooperatife usulsüz olarak ortak kaydedilen yirmi bir kişinin genel kurula katılıp oy kullandığı iddiasına dayanıldığı, genel kurula katılan yirmi bir üyenin kooperatife alımına ilişkin yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıyla kesin şekilde tespit edildiğinden mahkemece çelişkili bir karar verilemeyeceği, kaldı ki davacılar vekili tarafından 27.03.2019 tarihli dilekçenin ekinde sunulan Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.07.2018 tarihli ve 2015/148 E., 2018/831 K. sayılı kesin hükmün bozma sebebini de karşıladığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

11. Direnme kararı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce; mahkemece direnme olarak adlandırılan kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve kararın temyiz incelemesinin Özel Daire tarafından mı yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

13. Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkemece bozma kararından esinlenilerek yeni herhangi bir delil toplanmadan önceki deliller çerçevesinde karar verilmeli; kararın gerekçesi, önceki karara göre genişletilebilirse de değiştirilmemelidir.

14. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek ya da daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek bir karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

15. Yargıtay’ın istikrar kazanmış içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.

16. Mahkemece direnme kararı verildikten sonra ilk karardan farklı bir karar verilmesi mümkün değildir. Gerekçe genişletilebilir ise de, verilen hükmün ilk karardan farklı olmaması, direnmeye ilişkin hüküm fıkrasında, bozma kararına hangi yönden uyulmadığının tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması gerekir.

17. Somut olayda; mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, davalı kooperatifin 16.04.2012 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan tüm kararlarının iptaline, davacıların yirmi bir üyeliğin iptaline ilişkin talebinin usulden reddine dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece; mahkemece üyelik iptali talebi konusunda verilen kararın gerekçesinin hatalı olmasına rağmen sonucu itibariyle doğru olduğu, ancak genel kurul kararlarının da iptaline karar verilmesinde, hâlen devam eden üyelikleri dolayısıyla bazı üyelerin genel kurulda hazır bulunması ve oy kullanmasında yasa ve ana sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığı hâlde bu şahısların üyelikleri daha önceden iptal edilmiş gibi üye olmayan şahısların genel kurula katıldığından bahisle genel kurul kararlarının tümünün iptaline karar verilmesinin çelişkili ve hatalı olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

18. Özel Dairece verilen bozma kararı üzerine mahkemece bozma kararından sonra 30.03.2016 tarihinde Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/148 E. sayılı dosyasında açılan davada, dava konusu genel kurula katılan yirmi bir yeni ortağın kooperatife alımına dair 20.11.2011 tarihli kooperatif yönetim kurulu kararının yok ve batıl hükmünde olduğunun tespitine karar verildiği, dava konusu genel kurula katılan yirmi bir yeni üyenin davalı kooperatife 20.11.2011 tarihli yok hükmündeki yönetim kurulu kararıyla üye olduklarından bu karara dayalı işlemlerin de hukuken hiç yapılmamış gibi geçerliliğinin olmadığı, zira üyeliklerinin dayandığı yönetim kurulu kararının başından beri yok hükmünde olduğunun kararın temyiz incelenmesi aşamasında Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıyla kesinleşerek tespit edildiği, ayrıca söz konusu olayla ilgili Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesinin aynı dava sebebi ve aynı dava konusuna ilişkin 2014/95 E. sayılı dosyasında verdiği kararda davalı kooperatif yöneticilerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 8/3. maddesi gereğince genel kurul kararı olmadan yeni üye kaydedilmeyeceği hâlde, yirmi altı üyeli davalı kooperatife yirmi bir yeni üye kaydı yaptıkları ve 16.04.2012 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde gösterdikleri, bu yeni üyelerin dava konusu genel kurul toplantısına katıldıkları, bu şekilde yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısı olan sanıkların 1163 sayılı Kanun’un ek 2/1. maddesi gereğince mahkûmiyetine karar verildiği ve kararın da kesinleştiği, neticede bozma kararından sonra ortaya çıkan kesin hüküm, kesin delil durumu bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

19. Görüldüğü üzere mahkemece ilk kararda bahsedilmeyen yeni hususlara yer verildiği, bozmadan sonra ortaya çıkan Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/148 E. sayılı davasında verilen karar ile Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/95 E. sayılı davasında verilen karara dayanılarak sonuca varıldığı, bozma kararından sonra ortaya çıkan yeni deliller ve farklı gerekçeyle karar verildiği anlaşılmaktadır.

20. Şu hâlde “direnme” olarak adlandırılan kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası ortaya çıkan yeni delil ve olguya dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

21. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyiz incelemesini yapma görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olup; yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın bozma kararını veren Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

IV. SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.