"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Megasan İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuştur. Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı verilen direnme kararı, davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca usul yönünden bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararının gereği yerine getirilerek direnme kararı verilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Megasan İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 05.11.2009 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 2000 yılından 2009 yılının Mayıs ayına kadar bekçi olarak kesintisiz çalıştığını, en son ücretinin 638,00TL olduğunu, dokuz aylık ücretinin ödenmediğini, haftanın yedi günü 07.00-19.00 saatleri arasında, çoğu zamanda 24.00’a kadar çalıştığını, kesintisiz 12 saat çalışmasına rağmen fazla çalışma ücreti ödenmediğini ileri sürerek, müvekkilinin 2000-2009 yılları arasındaki sigortalı çalışmalarının tespitine ve bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Megasan İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili 18.01.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde; davalı işyerinde fazla çalışma yapılmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmışsa karşılığının ödendiğini, iş durdurulduğu için işçilerin şantiyede çalıştırılamadığını, işten çıkarılma olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı (Kurum) vekili 27.01.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının öncelikle Kuruma başvurması gerekirken doğrudan dava açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili ile arasında iş sözleşmesi bulunmayan davacının işçilik alacaklarını talep edemeyeceğini, aynı davada hem hizmet tespiti ve işçilik alacaklarının birlikte istenilmesinin doğru olmadığını, davaların tefriki gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 06.03.2013 tarihli ve 2009/409 E., 2013/297 K. sayılı kararı ile; tefrik edilen hizmet tespiti davasında davanın reddine karar verildiği, eldeki davanın işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkin olduğu, davalı işverenin iş sözleşmesinin sona ermediği sadece çalışmaların durduğu yönündeki savunmasını ispat edemediği, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Megasan İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 11.11.2014 tarihli ve 2013/11009 E., 2014/33594 K. sayılı kararı ile; “…Taraflar arasındaki uyuşmazlık öncelikle hizmet süresinin tespiti noktasında toplanmaktadır. Davacı, davalı işveren ve SGK aleyhine hizmet tespiti davası açmış, mahkemece bu davanın kesinleşmesi beklenmeden eldeki davada karar verilmiştir. Hizmet tespiti davasının sonucu bu davayı etkileyeceğinden söz konusu dava sonuçlanıp kesinleşmeden yazılı şekilde davanın kabulü hatalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı :
10. Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 02.04.2015 tarihli ve 2015/62 E., 2015/259 K. sayılı kararı ile; bozma kararı doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda hizmet tespiti davasında verilen davanın reddine dair kararın tarafların temyiz yoluna başvurmaması üzerine 28.12.2012 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı bozma kararı öncesinde kesinleşen hizmet tespiti davasının bulunması nedeniyle Yargıtay bozma kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
11. Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz isteminde bulunmuştur.
12. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2016 tarihli ve 2016/9-1415 E., 2016/952 K. sayılı kararı ile; “…Somut olaya gelince; mahkemece aslolan kısa kararda yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış sadece “direnilmesine" denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kısa kararı usul ve yasaya uygun değildir.
Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
13. Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 30.11.2017 tarihli ve 2017/246 E., 2017/699 K. sayılı kararı ile; tefrik edilen hizmet tespiti davasında davanın reddine karar verildiği, eldeki davanın işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkin olduğu, davalı işverenin iş sözleşmesinin sona ermediği sadece çalışmaların durduğu savunmasını ispat edemediği, bozma kararı doğrultusunda yapılan inceleme sonucunda hizmet tespiti davasında verilen davanın reddine dair kararın tarafların temyiz yoluna başvurmaması üzerine 28.12.2012 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, bozma kararı öncesinde kesinleşen hizmet tespiti davasının bulunması nedeniyle Yargıtay bozma kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
14. Direnme kararı süresi içinde davalılar Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Megasan İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, hizmet tespiti davasının eldeki davayı etkileyip etkilemeyeceği ve buradan varılacak sonuca göre hizmet tespiti davasının kesinleşmesinin beklenilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
16. Özel Dairece, hizmet tespiti davası sonucunun eldeki davayı etkileyeceğinden söz konusu dava sonuçlandırılıp kesinleşmeden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozma kararı verildiği, bozma sonrası mahkeme tarafından hizmet tespitine ilişkin dosya getirtilip karar örneği ve kesinleşme şerhi dosya arasına alındıktan sonra iade edildiği ve bu karar doğrultusunda mahkemenin “Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan tetkik neticesinde hizmet tespiti davasında verilen davanın reddine dair kararın tarafların temyiz yoluna başvurmaması üzerine 28.12.2012 tarihinde kesinleştiği, bozma kararı öncesi bir tarihte kesinleşen hizmet tespiti davasının bulunması nedeniyle Yargıtay bozma kararının gerekçesinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle direnme adı altında verdiği kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak öncelikle tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
17. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme Özel Daire bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi).
18. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya Özel Daire bozma kararından esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu Özel Daire bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
19. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dâhi Özel Daire bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
20. Somut olayda, Özel Daire bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında mahkeme tarafından dosya içerisine alınan Kahta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 02.11.2011 tarihli ve 2012/589 E., 2012/674 K. sayılı kararı ve kesinleşme şerhi dikkate alınmak suretiyle Özel Daire bozma kararı öncesinde hizmet tespiti davasında verilen davanın reddine dair kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine 28.12.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından bozma kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle direnme adı altında yeni bir karar verilmiştir.
21. Şu hâlde "direnme" olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma sonrası ortaya çıkan yeni delil ve olgulara dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
22. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmü temyizen incelenme görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
23. Diğer taraftan, davacı vekilinin dava dilekçesiyle hizmet tespiti ile birlikte işçilik alacaklarının tahsilini talep etmesi üzerine mahkeme tarafından 10.10.2012 tarihli duruşmada davacının hizmet tespiti talebinin tefrik edilerek yargılama sonunda sadece işçilik alacakları bakımından hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davalı ... Güvenlik Kurumu Başkanlığının eldeki davada taraf sıfatı bulunup bulunmadığı hususu da Özel Daire tarafından değerlendirilmelidir.
24. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 02.02.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.