"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “mülkiyetin ve zilyetliğin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacılar İstemi:
4. Davacılar vekili 23.07.2013 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi (babası) olan ...’nın tapu kayıtlarına göre ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkii 1284 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın 1976 yılında yapılan kadastro ile tespit görmesine karşın sınırlarının koordinat sistemine göre belirlenmediğini, bu nedenle müvekkillerinin talebine rağmen taşınmazın yerinin Kadastro Müdürlüğü tarafından gösterilemediğini, gerçekte ise böyle bir parselin bulunmadığını, bu yerin aslında aynı köydeki 11565 ada 1 parsel olduğunu, bu parselin 2010 yılında yapılan kadastro çalışmalarına dayandığını, her iki parselin de 4.800 m2 civarında olduğu gibi krokideki şekillerinin de aynı olduğunu, 1284 parselin başka bir köyün arazisine denk geldiğini, 1165 ada 1 parselin ise davacıların köyünde yer aldığını ve müvekkilleri tarafından kullanıldığını, 2/B parseli niteliğindeki 11565 ada 1 parsel nedeniyle müvekkillerinin 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesinden yararlanmak üzere idareye başvurmalarına karşın sonuç alamadıklarını, davanın lehlerine sonuçlanması durumunda 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmazı bedelsiz olarak alabileceklerini, dolayısıyla tespit davası açmakta hukukî yararlarının bulunduğunu ileri sürerek, 1284 parsel olarak tapu kaydı oluşturulan yer ile 11565 ada 1 parselin aynı yer olduğunun belirlenmesi suretiyle bu taşınmazın evveliyatından beri murisleri ile müvekkillerinin mülkiyet ve zilyetliğinde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; 1284 parsel sayılı taşınmaz ile 11565 ada 1 parselin aynı alanları kapsamayıp farklı yerler olduğunu, her iki taşınmaz arasında batıdan doğuya doğdu 3.165 metre mesafe bulunduğunu, davacılar tarafından ileri sürülen iddianın yersiz olduğu gibi davanın hak düşürücü süre içersinde de açılmadığını, tespit çalışmalarının 28.09.2010 tarihinde kesinleştiğini, davacı tarafın bu davayı açmakta hukukî yararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.03.2015 tarihli ve 2013/508 E., 2015/179 K. sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ile keşif sonrası fen bilirkişileri tarafından dosyaya sunulan raporlara göre, GPS ölçü aleti ile davacılar ve hazır bulunan mahalli bilirkişiler ile birlikte dava konusu arazi sınırlarının ölçüldüğü ve ... Mahallesi 11565 ada 1 parsel olduğunun mahalli bilirkişiler ile tapulama tutanağı bilirkişilerinin beyanlarından davacılar adına kayıtlı 1284 parselin bu yer olduğunun anlaşıldığı, yine davacılara ait 1284 parselin tutanağında yazan ... mevkiinde başka yerlerin olmadığı, bu mevkiin orman olduğu, davacı ...’nın Kadastro Müdürlüğüne verdiği 12.02.2012 tarihli dilekçeye verilen cevapta da mahallinde yapılan ölçü ve incelemelerde yeterli veriye ulaşılamadığının anlaşıldığı, 1284 parselin 4800 m² miktar ve tarla vasfı ile 07.09.1976 tarihinde senetsizden ... oğlu ... adına tespit edildiği, hâlen onun adına kayıtlı olduğu, 11565 ada 1 parselin de 4821.51 m² miktar ve tarla vasfında olup 18.08.2010 tarihinde 2/B kadastrosu ile Hazine adına tespit gördüğü ve davacı ...’nın kullanımında olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.05.2018 tarihli ve 2015/11873 E., 2018/10641 K. sayılı kararı ile;
“…Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1284 parsel sayılı 4.800,00m2 yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın, kadastro tespitinin 07.09.1976 tarihinde yapılarak davacıların mirasbırakanı ... adına senetsizden tespit ve tescil edildiği, 11565 ada 1 parsel sayılı 4.821,52m2 yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın ise, 10.08.2010 tarihinde kadastro tespitinin yapılarak 2/B kadastrosu ile davalı Hazine adına tespiti ve tescilin yapıldığı ayrıca davacılardan ...'nın 1978 yılından beri taşınmazda işgalci konumunda bulunduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacıların Milli Emlak Müdürlüğüne yaptığı başvuru üzerine yapılan inceleme neticesinde hazırlanan 12.08.2013 tarihli teknik bilirkişi raporunda 1284 parsel ile 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmazların aynı alanları kaplamayıp farklı yerlerde bulundukları, taşınmazlar arasında 3165 metrelik bir mesafenin bulunduğunun belirtildiği, mahkemece yapılan keşif sonrası ibraz edilen 13.02.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve ekindeki krokide de çekişmeli taşınmazların farklı yerlerde bulunduklarının belirtilip taşınmazlar arasındaki mesafenin yine 3165 m olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2018 tarihli ve 2018/493 E., 2018/692 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacılar murisi adına kayıtlı olan ... köyü, ... mevkii 1284 parsel sayılı taşınmazın gerçekte Hazine adına kayıtlı ... köyü, ... mevkii 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olup olmadığı, her iki parselin zeminde aynı alanları kapsayıp kapsamadıkları, varılacak sonuca göre davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Dava, 1976 yılında yapılan kadastro tespiti sonucunda davacılar murisi ... adına tescil edilen ... Köyü 1284 parsel sayılı taşınmazın gerçekte ... Köyü 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olduğunun ve bu taşınmazın davacıların mülkiyet ve zilyetliğinde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
13. Mahkemece ilk karar gerekçesi ile 1284 parsel numarasıyla tapuya kaydedilen taşınmazın gerçekte ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve bu taşınmazın evveliyatından beri davacılar ile murislerinin mülkiyet ve zilyetliğinde bulunduğunun tespiti yönünde 27.12.2018 tarihinde direnme kararı verilmiştir.
14. Direnme kararında değinildiği gibi davacılardan ...’nın sunduğu dilekçe üzerine Kadastro Müdürlüğünce düzenlenen rapora göre 1284 parselin koordinat değerlerinin bulunamadığı, komşu parseller ve köydeki herhangi bir kadastro parseli ile kenarlaştırılamadığı, sonuç olarak taşınmazın zemin ile haritaları arasında uyumsuzluk bulunduğu açıktır.
15. Ancak direnme karar tarihinden sonra ... Kadastro Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek-1 maddesi ile bu maddeye göre yayımlanan 26356 sayılı Kadastro Haritalarının Sayısallaştırılması Hakkında Yönetmelik ve 28425 sayılı Kadastro Haritalarının Sayısallaştırılması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca, ilk tesis kadastrosu 05.01.1976 tarihinde yapılan ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde bulunan parseller hakkında sayısallaştırma işlemi yapılmıştır.
16. Bu işlemler neticesinde düzenlenen Sayısallaştırma Yüzölçümü Karşılaştırma Cetveline göre 07.09.1976 tarihli kadastro tespiti ile davacılar murisi adına tescil edilen 1284 parsel sayılı taşınmazın zemindeki yeri teknik usullere göre belirlenmiş, harita planında pafta numarası gösterilmiş ve 11565 ada 3 parsel numarasını almıştır. Nitekim, taşınmazın kütük sayfasında da 07.01.2021 tarihinde işlem yapılarak, eski pafta, ada ve parsel numaraları ile sayfa numarasının üzeri çizilerek sayısallaştırma sonucunda belirlenen yeni numaraları yazılmış, 25.08.2022 tarihinde ise 32015 yevmiye numaralı işlemle ... mirasçıları olan davacılar adına intikal suretiyle tescil edilmiştir.
17. Diğer yandan sayısallaştırma işlemleri sırasında düzenlenen 04.06.2020 tarihli ve (1) numaralı ölçü krokisinde 11565 ada 3 parsel (eski 1284 parsel) sayılı taşınmazın dava konusu edilen 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile üst üste gelerek çakıştığı görülmekte olup, sayısallaştırma işlemlerine ilişkin belgelerin 4. sayfasında 4.821,52 m2 büyüklüğünde ve tarla niteliğindeki bu taşınmazın kütük sayfasının kapatıldığı belirtilmesine karşın, 04.10.2022 tarihli güncel tapu kaydında durumunun aktif olarak gözüktüğü ve sayısallaştırma işlemlerine tabi olduğuna dair şerh bulunduğu anlaşılmaktadır.
18. Tüm bu açıklamalar karşısında, direnme kararı verildikten sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek-1. maddesine göre yapılan sayısallaştırma işlemleri sonucunda oluşan yeni durumun mahkemece incelenmesi, kütük sayfası kapatılan taşınmazlar bakımından eski parsel numaraları esas alınarak bir karar verilemeyeceği gözetilmesi ve davacılar adına miras yoluyla intikali yapılan 11565 ada 3 parsel (eski 1284 parsel) ile tespit istemine konu 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ölçü krokisinde mükerrer gözükmesi nedeniyle 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kütük sayfasının kapatılıp kapatılmadığının açıklığa kavuşturulması ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
19. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, eldeki davada mülkiyetin tespiti isteminin de yer aldığı, direnme kararından sonra dosya arasına alınan kayıt ve belgelere göre mülkiyetin tespiti istemine konu 11565 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ait kaydın hâlen aktif gözüktüğü ve bu taşınmazın 11565 ada 3 parsel ile mükerrer olduğu, çakışan tapular nedeniyle davacıların mülkiyete dayanan bu talebini eda davası niteliğindeki tapu iptali ve tescil davası ile ileri sürmeleri gerekirken, salt tespit davası açmalarında hukukî yararlarının bulunmadığı, bu durumda mahkemece verilen direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de Kurul çoğunluğu tarafından, somut olayda zemin ile haritaları arasında uyumsuzluk bulunan 1284 parsel hakkında davacılardan ...’nın dava açılmadan önce durumun düzeltilmesi için 12.02.2012 tarihli dilekçe ile ... Kadastro Müdürlüğüne başvurduğu, başvuru üzerine düzenlenen raporda ise gerek mahallinde yapılan ölçü ve incelemeler sonucunda gerekse teknik evraklar ile taşınmaz hakkında yeterli veriye ulaşılamadığı belirtilerek, konunun mahkemede açılacak dava sonucunda hükmen düzeltilebileceğinin bildirildiği gözetildiğinde, davacıların eldeki tespit davasını açmakta hukukî yararlarının bulunduğu kabul edilerek, ileri sürülen bu görüş benimsenmemiştir.
20. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıdaki değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.12.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.