Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/593 E. 2022/1517 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'ne dayanarak, davalının hatalı işlemi nedeniyle üçüncü kişiye yapılan ödemenin davalıdan rücuen tahsili talebi karşısında, davacının ayrı tüzel kişilik kazanmadan önce ve sonra yapılan ödemelerin davalıya rücu edilip edilemeyeceği noktasında yaşanan hukuki ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirketin tüzel kişilik kazandığı tarihten önce yapılan ödemelerin davalıya rücu edilebileceği, ancak sonrasında yapılan ödemelerin davacıya yapılmış kabul edilmesi ve davalıya aktarılmadığının davacı tarafından ispatlanması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 24.07.2006 tarihinde "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi (İHDS)” akdedildiğini, anılan sözleşmenin üçüncü kişilerin hak iddialarını düzenleyen 7. maddesinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını, anılan sözleşmeden önce dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü sırada dava dışı üçüncü kişiye iletim bedelinin mevzuata aykırı olarak yansıtılması nedeniyle fazla tahsilat yapıldığını, fazla yapılan tahsilatın iadesi amacıyla üçüncü kişi tarafından Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/52 E. sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin anılan dosyanın davacısı şirketten olan 4.016.372,26TL alacağını borçtan mahsup etmek suretiyle 19.235.163,90TL ödeme yaptığını, neticeten müvekkilinin hesaplarında kesinleşmiş mahkeme kararı gereğince 23.261.815,72TL azalma meydana geldiğini, ayrıca müvekkilinin alacaklı tarafa 155.918,91TL vekâlet ücreti, 37.547,82TL vekâlet ücreti stopaj ödemesi, 132.709,35 TL temyiz harcı, 476.586TL bakiye temyiz ilam harcı, 409.187,10TL karar harcı, 130,40TL karar düzeltme harç ve masrafı ödediğini, ödenen bedellerden davalının İHDS gereğince sorumlu olduğunu ileri sürerek toplam 24.473.595,30TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini ve İHDS hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2014/478 E., 2016/548 K. sayılı kararı ile; dağıtım faaliyetinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde davalı eylemi nedeniyle davacı tarafından Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.12.2012 tarihli ve 2007/52 E., 2012/515 K. sayılı kararı gereğince dava dışı üçüncü kişiye 23.414.641,53TL ödeme yapıldığı, ancak taraflar arasında imzalanan İHDS’nin 7.4. maddesi gereğince davalının sözleşmenin imzalandığı 24.07.2006 tarihinden önceki döneme ilişkin eylemlerden sorumlu olduğu, dolayısıyla davalının 22.663.287,55TL’den sorumlu tutulabileceği, bu miktara yargılama harç ve giderleri eklendiğinde davacının 23.874.347,13TL talep edebileceği, öte yandan temerrüdün dava tarihinde oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 23.874.347,13TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 09.05.2019 tarihli ve 2018/1159 E., 2019/583 K. sayılı kararı ile; iletim bedeli tahakkukundan ötürü dava dışı üçüncü kişi tarafından söz konusu ödemenin bir kısmının dağıtım bölgelerine, ağırlıklı kısmının ise dağıtım bölgelerinin şirket hâline dönüşmesinden sonra davacı ... şirketine yapıldığı, davacı şirketin gerek dağıtım bölgelerinin anonim şirkete dönüşmesinden önce tahsil edilen gerekse anonim şirket olarak kurulduktan sonra tahsil edilen tutarların davalı TEDAŞ’a aktarıldığını iddia ve ispat etmediği, yine davacı şirketin İHDS imzalanmasından sonra tahsil edilen tutarları da zaten davalıya rücu edemeyeceği, davacı şirketin kendi bütçesine giren ve muhasebeleştirilen bu bedeli ödemesinin haksız tahsil edilmiş paranın hak sahibine iadesi olduğu, davacının ödediği paranın davalıdan tahsiline karar verilmesi hâlinde davacının sebepsiz zenginleşeceği, bu kısım yönünden davanın reddi gerektiği, ancak davalının İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince 24.07.2006 tarihinden önce yapılan tahsilat miktarlarına isabet eden vekâlet ve stopaj ücreti, bakiye karar harcı, temyiz harcı, bakiye temyiz ilam harcı, karar düzeltme harcı ve masrafı yönünden de ayrım yapılarak bu kısımlardan davalının sorumlu olduğu, alacağa ödeme tarihi yerine dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, toplam 1.167.582,53TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.02.2020 tarihli ve 2019/4473 E., 2020/1414 K. sayılı kararı ile; “…1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, aşağıda belirtilen hususlar dışında dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. Bölge adliye mahkemesince, davacı şirketin 2004 tarihinden itibaren davalı genel müdürlükten ayrı bir anonim şirket statüsü kazandığı, fazla iletim bedeli tahakkukundan ötürü dava dışı 3. kişi tarafından söz konusu ödemenin bir kısmının dağıtım bölgelerine, ağırlıklı kısmının ise dağıtım bölgelerinin şirket haline dönüşmesinden sonra davacı ... şirketine yapıldığı, davacı şirketçe tahsil edilen tutarların davalı TEDAŞ’a aktarılmadığı, yine davacının İHDS’nin imzalanmasından sonra tahsil edilen tutarları da zaten davalıya rücu edemeyeceği, davacının kendi bütçesine giren ve muhasebeleştirilen bu bedeli ödemesinin haksız tahsil edilmiş paranın hak sahibine iadesi olduğu, bu bedelin davalıdan tahsili halinde davacının sebepsiz zenginleşeceği gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı şirketin, sermayesinin tamamı TEDAŞ'a ait olmak üzere 01.03.2005 tarihi itibariyle TEDAŞ'tan ayrı tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başladığı, daha sonra davacı şirket ile TEDAŞ arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığı, 31.08.2010 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile davacı şirketin TEDAŞ’a ait olan hisselerinin tamamının Uluğ Enerji Dağıtım ve Perakende Satış A.Ş.'ye devredildiği, ancak Hisse Devir Sözleşmesinin 9.4. ve 22. maddelerinde 24.07.2006 tarihli İHDS’nin hükümlerinin saklı tutulduğu anlaşılmaktadır.

Gerçekten, taraflar arasında düzenlenen 24.07.2006 tarihli İHDS ile elektrik dağıtım bölgesinde yer alan ve TEDAŞ uhdesinde bulunan dağıtım sistemi, dağıtım tesisleri ve dağıtım tesislerinin işletilmesi için zorunlu taşınır ve taşınmazların, mülkiyet hakkı saklı kalmak koşuluyla, işletme hakkı davacı şirkete devredilmiş, sözleşmenin 7. maddesi ile dağıtım faaliyetinden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırılması yoluna gidilmiştir.

İHDS’nin 7.4. maddesinde, dağıtım faaliyetinin TEDAŞ tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin sorumluluğunun TEDAŞ’a ait olduğu, TEDAŞ tarafından yürütülmüş bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülebilecek her türlü talebin muhatabının TEDAŞ olduğu, bu talepleri konu alan icra takibi ve davaların TEDAŞ tarafından yürütülüp sonuçlandırılacağı, bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülüğün TEDAŞ tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir. 7.6 maddesinde de benzer nitelikte hüküm bulunmaktadır.

Bu durumda, rücu talebine konu Nisan 2003 ile Ağustos 2006 arası döneme ilişkin tahakkuk ettirilen ve dava dışı BİS Enerji Elektrik Üretim A.Ş tarafından ödenen iletim sistem kullanım bedelinin 24.07.2006 tarihinden önceki dönemde tahakkuk ettirilen kısmının İHDS’nin imzalanmasından önce yani dağıtım faaliyetinin TEDAŞ tarafından yürütüldüğü dönemde meydana geldiği, bu nedenle üçüncü kişi tarafından açılan davaya istinaden davacının ödeme yaptığı, davalının İHDS’nin 7.4 maddesi gereğince 24.07.2006 tarihli İHDS öncesi döneme isabet eden kısmından sorumlu olduğu, ayrıca davacının 01.03.2005 tarihinden itibaren TEDAŞ’tan ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğu ve Hisse Devir Sözleşmesinde İHDS hükümlerinin saklı tutulduğu gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın bu kısım yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararı davacı yararına bozulması gerekmiştir.

3- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalı tarafça, davacının dayanak mahkeme kararında hükmedilen alacak dışında da bedel talep ettiği, davacının dava dışı şirkete ödeme yaparken 4.026.285,19 TL mahsup ettiği ve bu tutarda davacının sebepsiz zenginleştiği savunulmuş olup bu husus karar yerinde tartışılıp değerlendirilmeden karar verilmesi de doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.

4- Kabule göre de, dava kısmen kabul edildiği halde, davacı tarafça yatırılan harcın tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 06.07.2020 tarihli ve 2020/588 E., 2020/665 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak, taraflar arasında imzalanan İHDS’nin 7. maddesinin taraflar arasında sorumluluğu paylaştırdığı, ancak davacı şirketin müessese olduğu dönemde ve sonradan tüzel kişilik kazandığı dönemde kasasına giren paraları kapsamadığı, zira davacı şirketin müessese olduğu dönem ile tüzel kişilik kazandığı dönemde dava dışı üçüncü kişi tarafından ödenen paraların bir şekilde davacı şirketin kasasına girdiği, bu paraların davalı TEDAŞ’a aktarıldığının davacı tarafından iddia ve ispat edilmediği, başka bir deyişle dava dışı üçüncü kişiden fazla tahsil edilen iletim bedeli dağıtım şirketlerinin kurulması ve akabinde hisselerinin satılması sürecinde davalı TEDAŞ’a aktarılmamış ise bu paranın hâlen dağıtım şirketinin kasasında bulunduğu ve davacı ... şirketinin bu parayı iade etmekle kasasına haksız girmiş olan paranın hak sahibine iadesini sağlayacağı, dolayısıyla bu tutarın TEDAŞ'tan istenilmesinin davacının bu tutar kadar sebepsiz zenginleşmesine yol açacağı, öte yandan davacının dava dışı üçüncü kişiye ödediği miktarı davalının talep edemeyeceği belirtildiğine göre davacının dava dışı şirkete ödeme yaparken 4.026.285,19TL’nin mahsup edildiği hususunun tartışılmasına yer olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iletim bedeli tahakkukundan ötürü dava dışı üçüncü kişi tarafından söz konusu ödemenin bir kısmının davalının dağıtım bölgesindeki müessesesine, bir kısmının ise dağıtım bölgelerinin şirket hâline dönüşmesinden sonra davacı ... şirketine yapılması karşısında, davacının fazla yapılan tahsilatı mahkeme kararı gereğince üçüncü kişiye geri ödemesini İHDS’nin 7.4. maddesi gereğince davalıdan talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle işletme hakkının devrine ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır.

15. İşletme hakkının verilmesi 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 18/A-c maddesinde; “Kuruluşların bir bütün olarak veya aktiflerindeki mal ve hizmet üretim birimlerinin mülkiyet hakkı saklı kalmak kaydıyla bedel karşılığında belli süre ve şartlarla işletilmesi hakkının verilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır. Anılan Kanun’un “Kamu Hizmetlerinin Gördürülmesinin Özelleştirilmesi” başlıklı 15. maddesi ile kamu hizmetlerinin gördürülmesinin özelleştirilmesinde, işletme haklarının verilmesi veya kiralanması ve mülkiyetin devri dışındaki benzeri diğer yöntemlerle özelleştirme usulü benimsenmiştir. Buna göre, işletme haklarının verilmesi veya kiralanması ve benzeri diğer yöntemlerle özelleştirme, anılan Kanun’a göre yapılacaktır. Ayrıca bu madde gereğince işletme hakkı verilmesi, kiralama veya benzeri diğer yöntemlerle kullanma hakkının devri süresi kırk dokuz yılı geçemez.

16. İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi de 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 18/A-c maddesinden doğan bir sözleşme türü olup işletme hakkının verilmesi ile gerçekleştirilen özelleştirme uygulamasıdır. İHDS kamu hizmetinin gördürülmesine yönelik birçok sektörde kullanılsa da en yaygın olarak kullanıldığı sektör, enerji piyasası ve özellikle de elektrik piyasasıdır. 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında, elektrik üretim, iletim ve dağıtım hizmetleri özelleştirme programına alınmış ve bütünleşik bir yapıda hizmet vermesi için düzenlemeler yapılan Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) bölünerek Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ), Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) adlı iktisadi devlet teşekkülleri oluşturulmuştur.

17. Üretim tesisleri ile dağıtım bölgeleri arasındaki (elektrik enerjisinin gerilim seviyesi 36 kV üzerindeki hatlar üzerinden naklini içeren) iletim hizmetinin zorunlu tekel konumu gözetilerek iletim hizmeti TEİAŞ bünyesinde yürütülmek üzere özelleştirme kapsamı dışında tutulmuş; elektrik üretim ve dağıtımında ise rekabetçi bir piyasanın oluşması benimsenmiştir. Bu kapsamda elektrik üretimi kamu hizmetinin, ruhsat usulü ile özel hukuk kişilerine gördürülmesi benimsenirken, elektrik dağıtımı kamu hizmetinin ise Danıştay’dan alınan görüşe uygun olarak, özelleştirilmesinin işletme hakkı devri usulü ile yapılması benimsenmiştir.

18. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının talebi üzerine, dağıtım bölgelerinde gerçekleştirilecek özelleştirme uygulaması da dahil elektrik özelleştirilmelerinde izlenecek modelin belirlenebilmesi açısından, elektrik üretim tesislerinden hidroelektrik ve akarsu santralleri ile termik santrallerin ve TEDAŞ’a ait elektrik dağıtım bölgelerinin mülkiyetinin devri suretiyle özelleştirilmesinin hukuken mümkün olup olmadığı hususunda istenilen görüşe Danıştay 1. Dairesinin 05.03.2004 tarihli ve 2004/17 E., 2004/24 K. sayılı kararı ile dağıtım bölgelerinin mülkiyetinin devri dışında işletme hakkının devir suretiyle özelleştirilmesinin mümkün bulunduğu belirtilmiştir. Bunun üzerine TEDAŞ, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 02.04.2004 tarihli ve 2004/22 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Bu karar gereğince dağıtım bölgesi sınırları içerisinde dağıtım hizmetlerini görmek üzere dağıtım şirketi kurularak bu şirkete kırk dokuz yıl süre ile dağıtım lisansı ve işletme hakkı verilmesinin, dağıtım tesisleri dışında kalan duran varlıkların da (araç, bina, taşıt, demirbaş vb.) bu şirkete devir edilmesinin ve söz konusu bu şirketin hisselerinin satışı suretiyle özelleştirilmesinin mümkün olup olmadığı hususu Danıştay 1. Dairesinin 26.11.2004 tarihli ve 2004/444 E., 2004/409 K. sayılı kararı ile uygun bulunmuştur.

19. Danıştay 1. Dairesinin 26.11.2004 tarihli ve 2004/444 E., 2004/409 K. sayılı kararı ile kabul edilen özelleştirme modeline uygun olarak, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 14. maddesine “TEDAŞ’ın faaliyet alanında yer alan ve dağıtım faaliyeti için gerekli olan işletme varlıkları üzerinde, mülkiyeti saklı kalmak kaydı ile TEDAŞ ile belirlenen dağıtım bölgelerinde faaliyet göstermek üzere kurulan elektrik dağıtım şirketleri arasında işletme hakkı devir sözleşmesi düzenlenebilir” hükmü ikinci fıkra olarak eklenmiştir.

20. Öte yandan özelleştirmenin işletme hakkı devir usulü ile yapılacağının kararlaştırılmasından sonra tüm ülkede elektrik dağıtımı hizmeti veren müesseselerin bir araya getirilmesi ile oluşturulan TEDAŞ muhafaza edilerek, bu kez yirmi ayrı bölgede %100 hissesi TEDAŞ’a ait olan Elektrik Dağıtım A.Ş.’ler (EDAŞ) kurulmuş; bu şirketler dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle ticaret siciline tescil edilmek suretiyle faaliyet göstermeye başlamıştır.

21. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 14/2 maddesine istinaden TEDAŞ ile %100 hisselerine sahip olduğu yirmi EDAŞ arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine ilişkin olarak ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İHDS imzalanmıştır. TEDAŞ ile EDAŞ’lar arasında imzalanan İHDS’nin “Üçüncü Kişilerin Hak İddiaları” başlıklı 7. maddesi ile üçüncü kişilere karşı sorumluluk paylaşımı yapılmıştır. TEDAŞ ile EDAŞ’lar arasındaki, üçüncü kişilere karşı sorumluluk paylaşımını gerektiren maddi olaylar; kamulaştırmasız el atma, dağıtım faaliyeti ya da dağıtım tesislerinin işletilmesi nedeni ile üçüncü kişilere verilen zararlar (örneğin, elektrik telinin kopması ile bir tarlanın yanması ya da direğin araba üzerine düşmesi vb.) gibi olaylardır. İHDS’nin 7. maddesinde üçüncü kişilerin, dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemler (7.4) ile dağıtım tesislerinin mülkiyetinden (7.1, 7.2) ve işletilmesinden (7.6) doğan tazminat taleplerinin, bu talepleri doğuran olay İHDS öncesinde doğmuş ise EDAŞ’lar tarafından TEDAŞ’a, bu talepleri doğuran olay İHDS sonrasında doğmuş ise TEDAŞ tarafından EDAŞ’lara rücu edilebileceği düzenlenmiştir.

22. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 07.11.2005 tarihli ve 2005/125 sayılı kararı ile; özelleştirme programına alınan TEDAŞ’ın özelleştirilmesi ile ilgili olarak; sermayesinin %100'ü TEDAŞ'a ait olan ve elektrik dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansı ile TEDAŞ'ın uhdesinde bulunan dağıtım sisteminin işletme hakkına sahip olan veya ileride sahip olacak dağıtım şirketlerinin hisselerinin blok olarak satış yöntemi ile özelleştirilmesine karar verilmiştir. Bu kapsamda özelleştirmeler, blok satışı ile yöntemi ile yapılarak yirmi ayrı EDAŞ’ın hisselerinin satışı ile gerçekleştirilmiş; en erkeni 2009 olmak üzere 2013 yılında özelleştirmeler tamamlanmıştır. EDAŞ’ların hisselerinin satışına ilişkin hisse satış sözleşmelerinin 9.4. maddesinde, alıcının ihale konusu hisseleri devraldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümlerin saklı olduğu belirtilmiş; ayrıca özelleştirme sürecinde, ihale şartnamelerinin 24/f maddesinde de, alıcının ihale konusu hisseleri devraldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı olduğu yer almıştır.

23. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; elektrik dağıtımına ilişkin özelleştirmenin işletme hakkı devir usulü ile yapılacağının kararlaştırılmasından sonra yirmi ayrı bölgede %100 hissesi TEDAŞ’a ait olan Elektrik Dağıtım A.Ş.’ler (EDAŞ) kurulmuş; bu kapsamda davacı şirkette %100 hissesi TEDAŞ’a ait olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle ticaret siciline tescil edilmek suretiyle faaliyet göstermeye başlamıştır. Davacı şirketin TEDAŞ’a ait olan %100 oranındaki hissesi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 31.08.2010 tarihli “Hisse Satış Sözleşmesi” ile Uluğ Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri A.Ş.’ye devredilmiştir.

24. Hisse satışından sonra davacı şirket, eldeki dava ile dağıtım faaliyetinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde davalının yaptığı hatalı işlem neticesinde ödemek zorunda kaldığı toplam 24.473.595,30 TL'nin İHDS’nin 7.4. maddesi gereğince davalıdan tahsilini talep etmektedir. Dosya kapsamından dağıtım faaliyetinin TEDAŞ tarafından müesseseler aracığıyla yapıldığı dönemde dava dışı BİS Enerji Elektrik Üretim A.Ş.’ye hatalı olarak iletim sistemi kullanım bedeli tahakkuk ettirildiği, anılan şirketin bu bedelleri Nisan 2003 ile Ağustos 2006 tarihleri arasında her ay ödediği anlaşılmaktadır. BİS Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından fazla yapılan tahsilatın iadesi amacıyla Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/52 E. sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne karar verilmiş, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmesi üzerine davacı tarafından 12.06.2014 tarihinde ödeme yapılmıştır.

25. Dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davalının yaptığı hatalı işlem neticesinde tahakkuk ettirilen iletim sistemi kullanım bedellerinin ödemesinin bir kısmı davalının bölgedeki müessesesine yapılmış, bir kısmının ödemesi ise davacının ayrı bir tüzel kişilik kazandığı 01.03.2005 tarihinden sonra davacı şirkete yapılmıştır.

26. Hemen belirtilmelidir ki 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/4 maddesinde müessese; sermayesinin tamamı bir iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olup, ona bağlı işletme veya işletmeler topluluğu olarak tanımlanmıştır. Anılan KHK’nın 15. maddesi gereğince; sermayesinin tamamı Devlete ait teşebbüsler, işletmelerini müessese hâlinde teşkilatlandırabilirler. Müesseseler, statülerinin ticaret sicillerine kayıt ve ilanı ile tüzel kişilik kazanır (233 sayılı KHK m. 15/5). Yukarıda da bahsedildiği üzere Özelleştirme Yüksek Kurulunun 02.04.2004 tarihli ve 2004/22 sayılı kararı ile bölgede dağıtım faaliyetini yürüten müesseseler varlıklarının sürdürmeye devam ederken dağıtım bölgesi sınırları içerisinde dağıtım hizmetlerini görmek üzere Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olan %100 hissesi TEDAŞ’a ait ayrı birer anonim şirket kurulması kararlaştırılmıştır. Nitekim davacı şirketin esas sözleşmesinin geçici 3. maddesinde şirket sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar Balıkesir, Bursa, Çanakkale ve Yalova müesseseleri idari, hukukî ve malî açıdan davacı şirkete bağlanmıştır.

27. Görüldüğü üzere dağıtım faaliyetini yürüten müesseselerin ayrı birer tüzel kişiliği olsa da faaliyetlerini TEDAŞ kapsamında yürütmektedirler. Oysa 01.03.2005 tarihinde tescil edilen EDAŞ’ların %100 hissesi TEDAŞ’a ait olsa da müesseselerden farklı olarak ayrı tüzel kişiliğe sahiptirler. Dolayısıyla hatalı olarak iletim sistemi kullanım bedeli tahakkuk ettirilen dava dışı BİS Enerji Elektrik Üretim A.Ş.’nin hatalı işlem nedeniyle ödemelerini Nisan 2003 ile Ağustos 2006 tarihleri arasında yaptığı gözetildiğinde bu ödemelerin 01.03.2005 tarihinden önce ve sonra yapılanların ayrı olarak değerlendirilmesi gerekir.

28. Bu kapsamda dava dışı BİS Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından 01.03.2005 tarihinden önce yapılan ödemelerin davacıya aktarıldığı davalı tarafından ispatlanmadığına göre taraflar arasında düzenlenen İHDS’nin 7.4. maddesi gereğince davalının dava konusu ödemenin tümünden sorumlu olabilmesi için dava dışı BİS Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından 01.03.2005 tarihinden sonra yapılan ödemelerin davalıya aktarıldığının davacı tarafından ispatlanması gerekir. Dosya kapsamında davacı bu hususu iddia ve ispat edememiştir. Bu itibarla taraflar arasında düzenlenen İHDS’nin 7.4. maddesi gereğince davalı sadece dava dışı BİS Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından 01.03.2005 tarihinden önce yapılan ödemelerden sorumludur. Zira müesseseler ile EDAŞ’lar ayrı tüzel kişilikler olduklarından 01.03.2005 tarihinden sonra yapılan ödemeler davacıya yapılmış olup davacı 12.06.2014 tarihinde aldığı bir kısım ödemeleri iade etmiş bulunmaktadır.

29. O hâlde mahkemece, müesseseler ile EDAŞ’ların ayrı tüzel kişilikler oldukları, dava dışı BİS Enerji Elektrik Üretim A.Ş. tarafından bir kısım ödemenin davacının tüzel kişilik kazandığı 01.03.2005 tarihinden sonra davacıya yapıldığı, davacının kendisine yapılan ve davalıya iade edildiği ispat edilemeyen bu ödemeyi İHDS’nin 7.4. maddesi gereğince davalıdan talep edemeyeceği gözetilerek 01.03.2005 tarihinden önce ve sonra yapılan ödemeler tespit edilip, anılan işlem nedeniyle ödenen yargılama giderleri de buna göre oranlanıp sonucuna göre karar verilmelidir.

30. Öte yandan her ne kadar Özel Dairece bozma ilamının üçüncü bendinde, davacının dava dışı şirkete ödeme yaparken 4.026.285,19TL’yi mahsup ettiği, ancak davalıdan bu tutarı hesaba katarak talepte bulunduğu, bu hususun karar yerinde tartışılmadığı belirtilmiş ise de bölge adliye mahkemesince bu hususun gerekçeli kararda tartışıldığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de davacı, dava dışı şirkete kesinleşen mahkeme kararı gereğince ödeme yaparken 4.026.285,19TL’yi mahsup etmiştir. Ancak mahsup edilen bu bedel dava dışı şirketin, başka bir mahkeme kararı gereğince davacıdan alacağına ilişkin olup bu miktarın eldeki davada davalıdan tahsilinin talep edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

31. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/2 maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.